Dün de Türkiye’de sivil havacılığın en önemli ve en uzman isimlerinden biri olan Sani Şener’le Zoom üzerinden uçak yolculuğu üzerine sohbet ettim.
Sani Şener TAV Havaalanları Holding ve TAV İnşaat’ın kurucu ortağı ve CEO’su.
TAV Türkiye’nin ilk uluslararası havalimanı işletmecisi.
Atatürk Havalimanı’nı yıllarca işletip uluslararası planda tanındı.
Daha sonra dünyanın en büyük havalimanı işletmelerinden biri olan ADP ile (Aeroport de Paris) ortak oldu.
Sani Şener’in yönettiği TAV bugün Türkiye ve dünyada 90 havalimanını ya doğrudan işletiyor veya lounge, yer hizmetleri, yeme-içme gibi bölümlerini işletiyor.
İşte küresel havacılığın tam merkezinde olan bu isim ile hepimizi çok yakından ilgilendiren konuyu konuştuk.
Bütün Amerika’yı baştan sona saran protesto gösterilerinden sonra yapılan bu ilk anketin sonucu merakla bekleniyordu.
Sonuç şu:
Başkan Trump, Demokrat Parti adayı Joe Biden’la arasındaki farkı 10 puana çıkarmış.
Hemen acele etmeyin... Sonuç şu:
Biden: Yüzde 51
Trump: Yüzde 41...
Öyleyse başlıktaki ifadenin doğrusunun şu olması gerekmez mi?
İki köpek odada öyle bir yerde havlamıştı ve orada öyle bir şey vardı ki, olay birden başka yöne gitmişti.
Şimdi bu olayın ayrıntısını biraz sonraya bırakarak, 70 gün öncesine dönelim ve bütün dünyanın 13 yıldır nefesini tutarak izlediği, tarihin belki de en esrarengiz çocuk kaybolma hikâyesinin başladığı sahneye bakalım.
Hikâye, 3 Mayıs 2007 gecesi Portekiz’in Atlantik’le Akdeniz’in kesiştiği uca en yakın bölgesindeki Algarve kasabasının Praia da Luz tatil beldesinde başladı.
Orada tatilini geçiren İngiliz McCann ailesinin iki ebeveyni her akşam olduğu gibi kaldıkları dairenin 900 metre ötesindeki tapas bara yemeğe gitmişlerdi.
Yanlarında tatile beraber geldikleri 3 aile daha vardır.
Her akşam olduğu gibi çocukları uyuttuktan sonra kaldıkları dairede bırakıp yemeğe gelmişlerdir.
Her 20 dakikada bir aralarından biri, motel kısmına geçip çocukları kontrol etmektedir.
Saat 21.00 civarında kontrol sırası
“Haris Alexiu bir açıklama yaptı. ‘Eskisi gibi şarkı söyleyemiyorum. Bir şeyi iyi yapamazsan devam etmenin anlamı yok. Şarkı söylemeyi bırakıyorum’ dedi.”
*
Benim için şok oldu...
Kim bilir kaç kere yazdım.
Bazı filmlerde birlikte oynadığı kadın oyuncu Deborah Kerr onu şöyle tarif ediyordu:
“Komik... Zengin... Sıcak ve insani...”
Bahsettikleri kişi Ava Gardner’dı...
Ama herkes çok iyi biliyordu ki, o aynı zamanda “Başını her an belaya sokan özgür bir ruha, âlem yapmaya ve erkeklere düşkün bir karaktere sahipti”...
Bana göre de kesinlikle döneminin en güzel kadınıydı.
İzmir’de henüz gencecik bir lise öğrencisiyken, onun fotoğraflarına bakmaya doyamazdım.
Geçmişte onunla ilgili çok da yazı yazmıştım.
ABD Başkanı Trump’ın Beyaz Saray’dan çıkıp, karşıdaki kiliseye kadar yürüyüp, önünde İncil’le poz verdiği mesafe 1000 feet’miş.
Yani tam tamına 304 metre 80 santim...
Amerika Birleşik Devletleri’nde oturan Serdar Turgut dün Habertürk’teki yazısında, bu 304 metre 80 santimin ve bu olaydaki sertliğinin Trump’a kesinlikle seçimi kazandıracağını söylüyor.
Gerçekten öyleyse ne hazin bir şey bu...
*
Sen koronavirüs felaketini en berbat yöneten liderlerden biri ol, 100 bin vatandaşın hayatını kaybetmiş olsun...
Ülkenin siyah bir vatandaşının hunharca öldürülmesi olayını bile kaşı, kışkırt, kan revan içinde bırak...
Türk günlük diline atasözü gibi yerleşmiş bu sözün kaynağı tartışmalı...
Bizler sözün sahibinin İbrahim Tatlıses olduğunu sanırdık ama Gani Müjde, “O sözü ilk defa ben Uğur Yücel için yazdığım bir skeçte kullandım” diyor...
İşte o Urfa’ya Oxford gelmedi ama o Urfa’dan Silikon Vadisi’ni sarsacak müthiş bir hikâye çıktı.
Hem de 1.8 milyar dolarlık bir hikâye... Yani 15 milyar Türk Lirası’na yakın bir başarı hikâyesi...
*
Konu şu:
Dünyanın en büyük mobil oyun şirketi Zynga, bir Türk oyun şirketini 1.8 milyar dolara satın aldı.
Bir Türk felsefecisi Twitter’ın “trend topics”, yani en çok tweet atılan konularında ilk 5’e girdi.
Söz konusu felsefeci, o gün kaybettiğimiz Oruç Aruoba’ydı...
Oruç Aruoba’yla 1977 yılında Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampusu’nda tanıştım.
Felsefe bölümünde öğretim görevlisiydi.
Bölümün başında felsefenin en önemli isimlerinden, insan hakları savunucusu Prof. Ioanna Kuçuradi vardı.
Türk dilinin en büyük yazarlarından Bilge Karasu ve eleştirmen Füsun Akatlı da o bölümün üyesiydi.
*