Paylaş
O yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılı olacak.
Yani ben de o tarihte bu Cumhuriyet çatısı altında 75 yıl yaşamış bir insan olacağım.
Neredeyse 15 yıldan beri köşemde siyasi anket yayınlamıyorum.
Kendimi artık siyasetin dışında gördüğüm için, bu tür anketlerle fazla da ilgilenmiyorum.
Ama ne zaman sosyolojik bir anket görsem en alt rakamlarına kadar bakıyorum.
*
Dün önüme böyle bir anket geldi.
Gezici Araştırma şirketinin “Türkiye’de Z kuşağının düşünce ve davranışları” konusunda yaptığı anket bu.
Sonuçları benim açımdan şaşırtıcıydı.
*
Araştırma 2000 ile 2004 yılları arasında doğmuş çocuklar üzerinde yapılmış.
En alt açılımına kadar dikkatle okudum.
*
Niye ilgilendiğime gelince...
Hem sosyolog, hem de bir köşe yazarı olarak nasıl bir profille karşı karşıya bulunduğumu görmek istiyorum.
Ayrıca kızımın iki çocuğu da bu kuşağa mensup. Her gün onlarla birlikteyim ve gözlemliyorum.
Bugün bir medya yöneticisi, bir siyasi parti sorumlusu olsam da aynı şeyi yapardım.
2023’te sandığa gidecek bu neslin profili nedir? Onlarla nasıl konuşabilir, anlaşabilirim...
*
Kendi payıma bunu yapmaya çalıştım.
Torunlarımın davranışları bu anketin sonuçlarını doğrular nitelikte.
Ama bana yine de “inanılması zor bir iyimserlik” verdi...
*
Araştırmayı bir kenara koydum.
2023 yılı geldiğinde hâlâ hayattaysam açıp bir kere daha bakacağım.
Bakalım o gün ne diyeceğim...
KİMDİR VE KAÇ KİŞİDİR Z KUŞAĞI
2000 yılından sonra doğan çocuklara “Z kuşağı” deniyor.
Türkiye’nin nüfusu en fazla 10 şehrinde her 4 kişiden biri...
İstanbul ve İzmir’de her 3 kişiden biri.
2023’te Türkiye işgücü nüfusunun yüzde 42’si olacaklar.
2023 seçimlerinde oy kullanacak her 5 kişiden biri onlar olacak.
UMUT VERDİ
SÜNNİ BİR ‘Z’ GENCİ ALEVİ İLE EVLENİR Mİ
YÜZDE 86.7: “Oy verirken anneme babama danışmam” diyor.
Demek ki bağımsız düşünebilen bir nesil geliyor.
*
YÜZDE 82.2: “Farklı bir din veya mezhebe ait biriyle evlenebilirim” diyor.
Bu rakam bir önceki nesilde yüzde 32.
Demek ki yabancı ve öteki düşmanlığı azalıyor.
*
YÜZDE 78.6: Avrupa Birliği’ni destekliyor.
Bu rakam X ve Y kuşaklarında yüzde 35.6
Demek ki son zamanlarda yükselen Batı düşmanlığı bu nesilde karşılık bulmuyor.
*
YÜZDE 76.4: Adalet, demokrasi, ifade ve düşünce özgürlüğü, liyakat, israf gibi kavramlar konusunda duyarlı.
Demek ki vicdanlı ve yaşadığı dünyaya karşı sorumlu hisseden bir nesil var ufukta.
*
YÜZDE 68.7: Kendini “Atatürkçü”, “muhafazakâr” veya “milliyetçi” gibi etiketler altında görmek istemiyor.
Demek ki ideolojik takıntılar azalıyor.
DÜŞÜNDÜRÜCÜ
İNANÇLAR: YÜZDE 15 NAMAZ KILIYOR
YÜZDE 15: Namaz kılıyor, oruç tutuyor, dini inancının gereklerini yerine getiriyor.
YÜZDE 28.5: “İnançsızım” diyor.
YÜZDE 55.8: Dinin inancının gereklerini yerine getirmediğini söylüyor.
Bence bütün siyasi partiler açısından düşündürücü bir sonuç bu...
UMUT VERİCİ
INSTAGRAM İZLEYEN TWİTTER’IN İKİ KATIYSA
Z kuşağının sosyal medya kullanım dağılımı da ilginç.
BİR NUMARA: Yüzde 76.2 ile Instagram.
İKİ NUMARA: Yüzde 65.1 ile Facebook.
ÜÇ NUMARA: Yüzde 37.2 ile Twitter.
DÖRT NUMARA: Yüzde 27.0 ile YouTube.
BEŞ NUMARA: Yüzde 22.0 ile Snapchat ve Tik Tok.
Demek ki Twitter’daki saldırgan troller azınlık bir grup.
RECEP İVEDİK THANOS’LA TEK BAŞINA SAVAŞSA
ŞAHAN Gökbakar dün Instagram hesabına bu fotoğrafı koydu.
Bir pastaymış.
Arkada Marvel ve DC Comics’in üç süper kahramanı var.
Ninja Kaplumbağa, Batman ve Spiderman (Örümcek Adam)...
Çok hoşuma gitti...
Hemen gözümün önüne bir “Recep İvedik ve Yenilmezler” filmi geldi...
“Avengers: End Game” filminin son sahnesindeki bütün süper kahramanların ölümsüz tanrı Thanos’a karşı verdiği son savaşı düşündüm.
Hepsi gidiyor ve bir tek Recep İvedik kalıyor ve “Höyttt” deyip bir tokatta Thanos’u
bir daha geri gelmemek üzere geldiği yere gönderiyor.
Bir Türk olarak iftihar etmez misiniz bu sahneyle...
FENERBAHÇE’Yİ YENİDEN İNŞA EDECEKLERE BARÇA KURALLARI
Bir Fenerbahçeli olarak...
“Pas Ver” adlı Barcelona’nın en güçlü yıllarını anlatan belgeseli izlerken notlar aldım.
Cryuff diyor ki:
“Kendi stratejimle oynayıp yenilmeyi, başkasının stratejisi ile oynayıp yenmeye tercih ederim...”
Ben de diyorum ki bir şartla...
Kazandığın sürece bu söz çok güzel.
“Skor mu yoksa nasıl oynadığımız mı önemli? 6-5 kazanmayı, 1-0 yenmeye tercih ederim.”
“Galibiyet nasıl oynadığınızın ürünü olmalı...”
Yani iyi oynayıp kazanılmış bir maç gerçek galibiyettir.
2 BELGESELİ 1 AY ARAYLA İZLEYİNCE ŞUNU GÖRDÜM
MICHAEL Jordan’ı anlatan “The Last Dance” dizisiyle daha çok Guardiola’yı anlatan “Pas Ver” belgeselini bir ay arayla seyredince şu dikkatimi çekti.
Phil Jackson, 1989-1998 yılları arasında Chicago Bulls basket takımının koçuydu.
Takımı “üçgen pas”la oynatmaya çalışıyordu.
Oynattı ve başardı.
NBA tarihinin en iyi takımını yarattı.
*
Pep Guardiola 2007-2012 yılları arasında Barcelona koçuydu ve takımı üçgen paslarla oynatmaya çalışıyordu.
Hatta belgeselin girişinde üç kere üst üste şunu söylüyor:
“Pas ver pas al, pas ver pas al, pas ver pas al...”
O da başardı ve futbol tarihinin en iyi takımını kurdu.
Diyeceğim bu “üçgen pas” kelimesinde bir sihir var.
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş