Paylaş
Özellikle yerel yöneticileri kara kara düşündüren mesele şu:
Ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan 300 heykeli ne yapmak lazım?
Özellikle, söz konusu heykeller Belçika’nın efsane kralı İkinci Leopold’a aitse...
Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan gösteriler Avrupa’ya da sıçrayınca, Belçika’da ilginç bir şey yaşandı.
Bazı kişiler ülkenin eski kralı İkinci Leopold’un heykelinin üzerine boya attılar. Ve bu protestolar yaygınlaştı.
*
Protestocular İkinci Leopold’un zalim bir sömürgeci olduğunu, Kongo’da 10 milyon siyahın öldürülmesi ve kollarının kesilmesi kararını onun verdiğini söylüyorlar.
Aynı günlerde İngiltere’de de benzer olaylar yaşandı.
İngiliz sömürge tarihinin en önemli simalarından biri olan ve Bristol şehrini kurup geliştiren insan olarak tanınan 17’nci yüzyılın esir tüccarı Edward Colston’un heykellerinin indirilmesi istendi.
Yerel yönetim bunun sonunda şehir konseyi, şehrin kurucusu Colston’un liman bölgesindeki heykelini kaidesinden sökme kararı aldı.
*
Şimdi hepsinin önündeki sorun şu: Yerinden sökülen heykeller nereye konacak.
Şimdilik bulunan çözüm bunları müzelere koymak.
Mesela başı koparılan bir heykel için bulunan yaratıcı çözüm.
İkinci yazıda onu anlatayım.
ZAMANIN RUHLARI
KAFASINI MI KOPARALIM KİLİSE ÇANI MI YAPALIM
Geçmişte, gözden düşmüş heykeller için bulunan çok ilginç iki çözüm var.
Mesela İngiltere’nin Newcastle kentinde Kral II. James’in heykeli öfkeli bir kalabalık tarafından tahrip edilince, yerel yönetim bronz heykeli eritip çıkan malzemeyi bir kiliseye bağışlamış.
Ya kilise bu bronzu ne yapmış? Ondan bir kilise çanı imal etmişler.
Ama tarih değiştiğinde heykeli de değiştirmek alışkanlığının en çarpıcı örneklerinden biri 1966 yılında Gana’da yaşandı.
Darbeciler, devrilen eski başkan Nkrumah’ın heykelinin kafa bölümünü kopardılar.
Uzun süre kafasız beden ve bedensiz kafanın ne olacağı tartışıldı. Sonunda bulunan yol şu oldu:
Başkan heykelinin koparılan kafası, kafasız bedeninin yanına kondu. Ve heykel tarihin ona verdiği yeni anlamı ile kaidesi üzerinde durmaya devam etti.
*
Bense şöyle düşünüyorum. Bu heykeller “zamanın ruhunu” yansıtacak eserler olarak korunmalı...
Ama zamanın ruhunun katmanlarını yansıtacak şekilde de rötuşlanabilir.
Yani üzerlerindeki boyalarla birlikte bulundukları yerde durmaları sağlanabilir.
*
İyi de tarihsel miadı dolmuş padişah, kral ve başkanların üzerine boya atılmış heykellerini yerinde bırakmanın ne yararı olur ki...
Şu yararı olur. Bugün kendini dünyanın merkezi sanan liderler boyalı heykellere bakıp düşünürler.
Çünkü o heykeller hepimize şu mesajı verir: Böbürlenme arkadaş... Senden büyük zamanın ruhu ve bir kova boya var.
YAVUZ DONAT DA KARAR VEREMEDİ, BU İŞ VAR’A GİDER
İŞSİZ güçsüz “65 plus” korona mahkûmunun yapacak işi olmayınca işte böyle konulara dalar.
Mesele, Turgut Özal’la Erdal İnönü arasında geçtiği iddia edilen malum “Sana bakan ülkede kıtlık var sanır” diyaloğu.
Reklamcı Faruk Atasoy çıkıp “Bu diyalog işadamı Ali Koçman’la reklamcı Ege Ernart” arasında geçti dedi.
Ben de “Geçmişte bunu gazeteci Yavuz Donat yazmıştı, o hakem olsun” dedim.
*
Dün Yavuz Donat aradı ve “Ben ısrarlıyım ama bu iş VAR hakemlerine gider” dedi.
VAR hakemi olarak da Sözcü gazetesinin Ankaralı yazarı Emin Özgönül’ü tayin etti.
İkimiz birlikte VAR hakemine gittik.
İşte onun kararı...
VAR KARARI
OLAY DOĞRU, ÜSTELİK İKİ ŞAHİDİ DAHA VAR
Bunun üzerine dün Emin Özgönül’ü arayıp sordum.
Kararlar şöyle:
BİR: Bu olay 1992’de Erdal İnönü Paris’e giderken Ankara’da havaalanında yaşandı. Ben de bu konuşmanın şahidiyim.
İKİ: Olayın öteki iki şahidi de Erdal Bey’in eşi Sevinç İnönü ve eski Kültür Bakanı İstemihan Talay’dır...
ÜÇ: O Paris gezisinin bir başka eğlenceli anekdotu da şudur:
Hep birlikte bir sinemaya gittik. Film bir Amerikan gangsterini anlatıyordu. Makineli tüfeklerle insanlar taranıyordu.
Erdal Bey’e filmi nasıl buldunuz diye sorunca şu cevabı verdi:
“Güzeldi ama iyi ki bitti. Yoksa çok insan ölecekti...”
BİR İTİRAZ DAHA
KITLIK diyaloğuyla ilgili bir itiraz da Korkusuz yazarı ve YouTuber Memduh Bayraktaroğlu’ndan geldi:
“Aslında bu diyalog İngiliz Başbakanı Churchill’le, rakibi Atlee arasında geçmiştir...”
BEATLES HAYRANLARINA ÜÇ GÜZEL HABERİM VAR
BİR: Paul McCartney korona döneminde 4 şarkılık bir EP çıkardı ve geçen cuma streaming platformlarına koydu.
İKİ: Parçalardan ikisi onun 1997’de çıkan “Young Boy” şarkısının yeni kayıtları. Biri remaster edilmiş versiyon. Öteki ise evde kendisinin yaptığı canlı kayıt.
ÜÇ: “Looking For You” adlı şarkıda Ringo Starr da onunla birlikte çalıyor. Böylece yarım Beatles dinliyorsunuz.
O MEŞHUR KOVBOYLA JOHN WAYNE YAN YANA
BÜGÜNLERDE belgesellere fena sardım.
Son olarak “The American West”i seyrettim.
1876’yı izleyen 15-20 yıl içinde Amerika’nın batısının yerleşime açılmasının hikâyesi...
Yani Kızılderililerin katledilmesi, çizgi romanlar ve filmlerden tanıdığımız Billy Kid, Jasse James, Wyatt Earp, Doc Holliday gibi kovboyların gerçek hikâyeleri.
Dizinin son bölümünde beni çok şaşırtan bir şeyi öğrendim.
Bu ünlü silahşorların hemen hepsi öldürülmüş.
Hayatta kalabilen tek kişi, dönemin Dirty Harry’si sayılan şerif Wyatt Earp.
1848’de doğmuş ve 1929’a kadar yaşamış.
1926’da Hollywood western filmlerine başlayınca ondan danışman olarak yararlanmışlar.
Hatta Amerikan sinemasının en efsane kovboy aktörü John Wayne daha genç bir figüranken onunla tanışıp, “Size hayranım” demiş.
Paylaş