GAZETELERDE bir haber. Fenerbahçe, teknik konularda CEO'larla çalışacakmış. Eğer böyle bir şeyi yaparlarsa, kendi açılarından mükemmel olur. O zaman bana niye kızıyorsunuz? Hele özellikle de
Aziz Yıldırım. Söylediğim cümlenin sonuna kadar arkasındayım.
Aziz Yıldırım, inşaat ve tesis olarak son derece başarılı bir başkan. Belki de rakibi yok. Ama, teknik konularda sınıfta kalan bir başkan. Çünkü, Fenerbahçe para açısından zenginleştikçe, futbol takımı zayıflıyor. Aldıkları, verdikleri, sattıkları son derece kontrolsüz. Ben bunu söylediğimde Fenerbahçe Başkanı, hakkımda deklarasyon yayınlıyor.
Neymiş? Futbolun marka değerini düşürüyormuşum. Neymiş? Fenerbahçe kongre üyelerine hakaret ediyormuşum. Kesinlikle ve kesinlikle böyle bir şeyi yapmaya hakkım yok. Fikirlerimi söylerim. Aynen,
Aziz Yıldırım gibi.
Ne demişti
Aziz Yıldırım?
"Ben istemediğim müddetçe bu koltuktan ayrılmam." Ne demişti
Aziz Yıldırım?
"Ben olduğum sürece, Hakan Bilal Kutlualp burada olamaz. Saadettin Saran yönetimde olamaz. Atilla Kıyat kulüpte olamaz." Öbür tarafta
Uğur Dündar da haksız, hatta
Hamdi Akın da haksız.
Peki, bu cümlelere F.Bahçe kongre üyeleri ne diyorlar acaba? Onlar yaralanmıyorlar mı?
Net biçimde ikaz ediyorum
Marka değeri konusunda sonuna kadar çaba sarfedenlerden birisiyim. Birbirlerini evden aldırıp, birbirlerinin evini basmağa kalkanlar marka değerini düşürmemek için mi bu kadar örnek oluyorlar? Acaba, aynı çabayı naklen yayında, yayıncı kuruluşun kablolarını kesenler gösteriyorlar mı? Aynı çabayı Süper Lig'in en üst düzey statlarında, protokol tribününde oturup birbirlerine küfür ederken gösteriyorlar mı? Daha başka misaller vermek istemiyorum. Sayfa dolar, yazık olur.
Bitmiyor, Fenerbahçe taraftarına şikayet ediliyorum. Hiç kimse taraftarların arkasına saklanarak, karşı tarafı tehdit etmesin. Ve özellikle de şunu söylüyorum. Yarın bir gün başıma saksı düşse, kaldırıma ters bassam ve yere düşsem, bunun sorumluları bu beyanatları verenlerdir.
Çok net biçimde ikaz ediyorum.
Onun için de şu sıralar bana çok iyi bakın. Hem de gözünüz gibi...Aklın kalende mi başka yerde mi?ROBERTO Carlos frikik atıyor. Dört Ankarasporlu futbolcu, haliyle hem erkeklik organlarını kapatıyorlar, bazıları da yüzlerini ve gözlerini. Çünkü,
Roberto Carlos, koydu mu oturtuyor. (Bazılarının kulakları çınlasın.)
Ey futbolcu kardeşlerim. Sert gelen toptan bu kadar korkuyordunuz neden futbolcu oldunuz? Hadi oldunuz, niye o baraja girdiniz? Hadi baraja girdiniz, korkudan kilotlara kaçırdınız mı bilmem ama topa dönerek eğiliyorsunuz, o top gidip kalenizde gol oluyor.
Lugano havalara sıçrıyor, F.Bahçeli diğer oyuncular da seviniyor. Sizin bir eliniz zarar görmesinden korktuğunuz organınız da, öbür kolunuzla da gözlerinizi hala kapalı tutuyorsunuz.
Yani biraz abartsak, sizin takım santra yapacak. Siz orada duruyor olacaksınız. Bu ayıp size yeter.
İşine bak ArdaSEVGİLİ Arda. Sen futbolunu oynamaya bak. Senin ne yaptığın önemli. Başkalarının senin hakkında ne söyledikleri değil. Eğer daha bu yaşta, bu söylenenlere, bu kadar değer verirsen, 4-5 sene sonra Bakırköy Akıl Hastanesi'ne kaldırırlar seni.
Öyle şeyler söylerler ki, öyle dedikodular yaparlar ki, inanamazsın. Senin erkekliğine bile laf ederler. Çünkü, o kadar kişiliksiz ve zayıf insanların olduğu bir camiada yaşıyorsun. Bu sefer de erkek olduğunu ispat etmen gerekir. Maalesef bu camiada erkeğim diye geçinen, pantolon giyen ama eteklik giymesi gereken çok insan var.
Şener çok haklıSADRİ Şener, güleryüzlüdür. Ama gülerken de iteler. Çok önemli bir yere parmak basıyor. Diyor ki,
"Federasyon kurullarında, bizim adamlarımız yok. Bunu Trabzonspor'u kollasınlar diye istemiyorum.""Diğer takımlar oralarda cirit atmasınlar, istedikleri gibi at oynatmasınlar" demek istiyor açıkça.
Sadri Şener sonuna kadar haklı. Ama, bu Trabzonspor takımı sahada galip gelir, şampiyonluk potasında ligin sonuna doğru yürümeye başlarsa, o at oynatanların, o kurullardaki gücü yetmez.
Trabzon camiası enteresan bir camiadır. Her türlü yolda at oynatırlar. Hiç kimse de kımıldayamaz. Onun için de Trabzonspor'un sonuna kadar şampiyonluğu kovalamasını istiyorum. Çünkü, yıllarca insanları aptal yerine koydular,
"Biz uyanığız" dediler. Bir de utanmadan, sıkılmadan, zaman zaman hücuma geçtiler.
İhbar ederim
BURSA Atatürk Stadı'nın çimleri 1978'de atılmış. Bursa Belediyesi'ni, Bursaspor Kulübü'nü, Bursa Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nü topluca tebrik ediyorum. Bir işte ancak bu kadar başarılı olabilirlerdi. Sakın ellerini artık o sahaya sürmesinler. Çünkü, alayını tarihi eser kaçakçılığından ihbar eder, tutuklattırırım.Fenerli müteahhitlerGEÇENLERDE Mahmut Uslu,
"Futboldan kazananlar, futbolu tenkit edenler. Futbol için bir şey yapmayanlar hep konuşuyor" dedi. Geçen hafta da
Yavuz Donat, köşesinde çok güzel bir haber verdi.
Doğu'da yapılan bir barajın müteahhitlerinin adlarını yazdı. Tesadüfe bakın ki olduğu gibi Fenerbahçe yönetim kurulundaki isimler. Ama Fenerbahçe'de mutlaka yönetici olmasalar da o ihaleyi alırlardı!..
En iyisi Necati'ydiPAZAR akşamı Maraton'da
Şansal Büyüka,
"Futbolun her öğesiyle yemek yemeliyim, oturmalıyım" dedi.
"Niye daha sık yapmıyorsun?" soruma karşılık,
"Dedikodular yapılıyor, hocam" diye cevap verdi. Ben de kendisine hakemlik yaptığım dönemlerde, hem de maçlardan evvel statlarda, hem de maçtan yarım saat önce, kulüp masörlerine masaj yaptırdığımı söyledim.
O zamanki MHK ve federasyon buna karşı geliyordu. Ama ben ne yaptığımı iyi biliyordum. Ne oldu? Hiçbir şey. Sevgili
Burhan Ayeri, Akşam'daki köşesinde demiş ki, "Hangisi daha iyi masaj yapıyordu." Cevap vereyim, Beşiktaş'ın masörü
Necati.
Almanya'dan bildirdilerMARATON'da Fatih Terim'in Almanya'daki gurbetçi futbolcu sorunlarına bir çözüm bulması gerektiğini, yapılacak programın sınırlarını açıklaması gerektiğini, bu işin artık kabak tadı verdiğini söylemiştim.
Yayın sonrası federasyonun Almanya'daki sorumlusu Metin Tekin, beni aradı.
"Hocam, Almanya'da tonla Türk takımı kuruluyor. Bunlar çok önemli değiller. Bunlar da eğitim de öyle çok iyi değil. Benim için Bayern Münih, Köln, Eintracht Frankfurt gibi kulüplerin altyapıları önemli. Ben oralara bakarım" dedi. Kamuoyuna iletilir.
Kitaplar önemlidir
ESKİ federasyon başkanı
Kemal Ulusu'nun babası
Nuri Ulusu,
Atatürk'ün kütüphanecisiydi.
Atatürk'ün kitap konusunda inanılmaz derecede hassas olduğunu biliyorum. Sebebi de Mersin'in ilk belediye başkanı olan
Mithat Toroğlu'ndan dolayı.
Çünkü,
Mithat Amcam,
Atatürk ile olan hatıralarını hep anlatırdı. "
Atatürk'ün Yanıbaşında" kitabındaki anılarla, amcamınki tam paralel gidiyor. Bu kitaplar çok önemli. Çünkü, dışarıdakiler ahkam kesmiyorlar, içerdekiler kesiyorlar. Aynen,
"Atatürk hangi takımı tutuyor" iddialarına bu kitapta verilen cevap gibi.