BEŞİKTAŞ, Bursa’ya gidiyor. Bursalı yöneticilerin bazıları, "Beşiktaşlı yöneticiler gelmesin" diyor. Bursa İl Spor Güvenlik Kurulu da, "Beşiktaş seyircisi stada gelmesin" diyor.
2 bin 300 polis görev yapıyor, jandarmadan takviye alınıyor. Neden? Yöneticilerin beyanatlarından. Peki, bu yöneticiler bu beyanatları neden veriyorlar? Bursalılar diyorlar ki, "Beşiktaş, Rize’de Çaykur Rizespor’a karşı oynamadı, onlara mağlup oldu, biz küme düştük."
Teknik olarak çok incelemedim ama diyelim ki haklılar. Peki o zaman ben de şimdi onlara soruyorum, "Bursaspor olarak siz yıllar önce Altay’ı küme düşürdünüz, Türkiye Kupası’nı aldınız. Onları hatırlıyor musunuz?"
Maalesef bizde bazen hafıza kaybı olur. Bazen istediklerimizi hatırlarız bazen de hatırlamayız. Ama, Türkiye’de hakikaten çok güzel atasözleri var. Hele biri var ki onu çok severim. "Dinime küfür eden, müslüman olsa!.."
Yukarıda anlattıklarım sizlere hikaye gelebilir. Bu kadar tansiyonu yüksek maç çok kaliteli olsaydı, pozisyon üzerine pozisyon olsaydı, bir taraf gol atıp diğer taraf kaçırsaydı hep onları yazacaktık. Ama, maçta anlatacak bir şey olmayınca, bu maçın hazırlanışındaki esas olayları kamuoyuna anlatmayı borç bildim, onun için de ilk paragrafı yazdım.
Delgado nerede?
Maraton’da biz bazen kırılma dakikaları yapıyoruz. Alın bakalım bu maçta kırılma dakikaları yapın. Maçın 90 dakikasını bir dakika göstereceksin. Çünkü bu maçta kırılmama var.
Dün Beşiktaş büyük fırsatı kaçırdı. Niye? Az da olsa kendi seyircisi gelecekti, o zaman o seyircinin bağırmasıyla, Bursa tribünleri daha farklı bir atmosfer yaratacaktı. Ağırlığı daha fazla olacaktı. O da olmadı. Beşiktaşlı futbolcular sahada çok rahat oynadılar, ama böyle gergin maçlarda Delgado gibi oyuncuların sahneye çıkması lazım. Ama, Mustafa Denizli’nin prensi Delgado çok alakasız maçlarda sahneye çıkıyor, çok gerekli maçlarda hiç yok. İşte, Alex ondan çok etkili oluyor. Her maçta sahnede.
Düşünün nasıl bir maç olduğunu. İki takım hakem Kuddusi Müftüoğlu’nu bile zorlayamadı. Yalnız, 2008 yılında Yeşil Bursa’nın futbol zemini toprak gibiydi. Bu da onların en büyük ayıbı olsa gerek. Bursa’nın neresine bir sopa soksan, biraz sulasan ağaç biter. Tamamen koşturmacanın olduğu, mücadelenin olduğu, kalitenin ve futbolun olmadığı, heyecandan yoksun maçta bizim yazacaklarımız bu kadar. Keşke bunların hiçbirini yazmasaydık da sırf futboldan bahsetseydik.
Türkiye’de futbolu bu hale getirenler ve bize bunları yazdıranlar utansınlar.