Paylaş
Porto takımı aman aman bir takım değil. Maç, 2-0 Porto önde. 3 olsa gene 5 olur. Ama seyirci desteği, ev sahibi baskısı, maç 2-1 oluyor. Tesadüfi ayağa çarpan bir topla ama yine maç öyle bitiyor. Şimdi, sonuç Kiev’e kalıyor. Ama hangi sonuç? Şampiyonlar Ligi bitti. Kupa2’de bile şansın çok az. Peki, geçen sene bu takım Şampiyonlar Ligi’nde cirit atıyor. Öyle veya böyle destan yazıyor. Ama sen, verdiğin kararlarla, aldıklarınla verdiklerinle takımı bu hale getiriyorsun.
Sonra da çıkıyorsun "ben bu işin inşaatını da bilirim, tekniğini de bilirim" diyorsun. Bildiğin inşaatla bildiğin futbol tekniği işte bu kadar... Fenerbahçe’nin seyircisinden kazandığı parayla seyircisine verdiği hizmet ters orantılı. Bu şunu gösteriyor; "Biliyorum ama yapamıyorum. Biliyorum ama bilen birileri lazım. Biliyorum ama bana CEO’lar lazım".
Yönetimin sorunu
Çünkü, Fenerbahçe maçlarına gittiğinizde Güiza attığı gollerle değil defansa yaptığı yardımlarıyla, yaptığı mücadeleyle "Güiza" diye anılıyor. Bu maçta da anılan isim, aynı şekilde Gökhan Gönül.
Peki, Fenerbahçe’nin dün gece oynadığı takım kim? Porto. Porto nasıl bir takım? Eh işte. Hani çok etkili bir takım olur da "ah, vah" dersin. Ama Colin Kazım’la babası ahlarla vahlarla bu maçı bitirdiler. Bu da Fenerbahçe’nin yönetim sorunudur, kimsenin değil. Kesinlikle Aragones bu konuda etkili değildir.
Çünkü, Aragones bu kadroyu kucağında bulmuştur. Ama Aragones çok net bir biçimde söylemiştir; "Bana öyle bir para verdiler ki reddedemedim". O zaman Fenerbahçe’de inşaatlarla futbol ayrı ayrı yargılanmalıdır.
Paylaş