29 Şubat 2004
KARA DELİK BÜYÜYOR MU?
ABD'nin Büyük Ortadoğu planında iki belki de üç kara delik var: Irak ve Filistin... Muhtemelen İran. O yüzden ilk duyduğumuzda heyecanlandığımızı saklayamayız ancak ‘‘Büyük Ortadoğu vizyonu acaba ABD başkanlık seçimi öncesinde Irak ve Filistin bataklığını halı altına süpürme gayreti mi?’’ sorusu kafamızı kurcalamıyor değil.
SADECE NE OLMADIĞI BELLİ
Zaten ABD planının ismi dışında yöntem ve safhaları hakkında herhangi bir bilgi yok ortada. Daha çok ‘‘ne olmadığı belli’’ desek yeridir. (Örneğin bir Marshall Planı değil.) Buna karşılık ABD'nin en genel amacı kesin: Yoksul Ortadoğulu gençlerin tek çare olarak siyasi İslam'a kapılıp ABD çıkarlarını bombalamasına son vermek!
TÜRKİYE NEDEN ÇOK ÖNEMLİ?
Sanmayın ki cepheler kurulacak, Türkiye ABD'nin jandarmalığına soyunacak. Hayır, Türkiye yeni Soğuk Savaş'ın da cephe/kanat ülkesi olacak belki... Ama ABD planındaki yeri; 1) AKP iktidarı, 2) İslami modeli yüzünden önemli. ABD, Körfez'e hákim Vehhabi mezhebine güçlü rakibi Türk İslamı'nda buldu. (AKP'nin Suudi eksenli Milli Görüş çizgisinden kopma basireti ve zamanlamasına dikkat!)
FRANSA İKNA OLMAZSA KÖTÜ
ABD planının Türkiye açısından Ortadoğu coğrafyasını aşan riski AB ile ilintili. Çünkü Fransa; 1) Ortadoğu'da AB'nin değil ABD'nin ortağı Türkiye'yi Avrupa'ya zor sokar. 2) Hele İslami rol modeli bir Türkiye'ye karşı laik refleksinden korkulur. Ve Fransa ikna olmazsa Türkiye'nin AB'den müzakere takvimi alması zora girer.
28 ŞUBAT VE MEDYA....
Zaman Gazetesi dün 28 Şubat şerefine, ‘‘28 Şubat'ta fişlenen kebapçı dükkán sayısını üçe katladı’’ manşetiyle çıktı. Yani ‘‘28 Şubat geri tepti’’ demenin kibarcası, slogan yerine habere dökülmüş formatı.
Önce itirazımız: Haberde ismi geçen kebapçıdan farklı olarak siyasi kadrolar 28 Şubat'tan ders çıkarttı. AKP'nin, 28 Şubat'ın Refah (ve devamı Fazilet-Saadet) kadrolarından farkı bariz. AKP oyları değişimin sonucu.
Sonra mutabakatımız: Eğer Zaman'ın kastı ‘‘28 Şubat'ı tekrarlamayın’’ ise hak vermemek elde değil. Çünkü 28 Şubat özel koşulların ürünüydü. Aklına esen komutanın balans ayarı hevesiyle karıştırılmamalı. Medya demokrasiye aykırı tahriklerden kaçınmalı.
Medya notumuz: Haydi 28 Şubat'ta durumdan vazife çıkaran medya kebapçının ismini yayımladı, Zaman neden 6 yıl sonra haberinde aynı ideolojik etiketi tekrarladı. Bu manşet müşterilerin kebabın lezzetiyle değil kebapçının siyasetiyle ilgili olduğu yolundaki 28 Şubat zihniyetinin devamı sayılmaz mı?
4*4 Hızlı okuma
TÖRE CİNAYETİ REKORU Şanlıurfa'ya ait. Genellikle Arap kökenli aşiretlerde rastlanıyor. Kurbanlar, 12-20 yaş arası genç kızlar, aileye rağmen ilişkiye giren veya imam nikáhı ile evlenenler. Katiller 18 (çoğu kez 15) yaşından küçükler arasından seçiliyor, ceza indirimi hedefleniyor.
ALMANYA MESAJI KARIŞIK Çünkü ne iktidar, ne de muhalefet Türkiye kartından vazgeçebiliyor. Almanlar bu yıl -ilki bugün Hamburg'da olmak üzere- tam 14 kez seçime gidecek, Cumhurbaşkanı bile değişecek. Almanya'nın yaktığı ışığın gerçek rengi seçimlerden sonra netleşecek, daha önce değil.
SUSURLUK DAVASI YENİDEN Sedat Bucak'ın Susurluk davasından beraat kararının bozulması bu dosyada başa dönülmesi anlamına geliyor. Çünkü Sedat Bucak bu davada çete suçlamasıyla yargılanıyor ve eğer hüküm giyerse haklı olarak ‘‘çetenin diğer üyeleri kim?’’ sorusu tartışmaya açılacak.
RUMLAR HAYIR DERSE Bu sorunun asıl muhatabı AB... Avrupa geleneğinde -İrlanda ve Danimarka örneğinde olduğu gibi- referandumdan çıkan ters bir sonucun kabullenilmesi yerine yeniden sandığa gidilmesi yatıyor. Yani Rumlar hayır derse, Avrupa ‘‘bir daha referandum yapın’’ diyebilir.
Yazının Devamını Oku 22 Şubat 2004
SAVAŞ VEYA BARIŞ Türkiye ve Kuzey Iraklı Kürtler arasındaki uzun vadeli çıkar/amaç ayrışmasını aşmanın iki yolu var: Savaş veya barış.
KIRMIZI ÇİZGİ Türk hükümetleri hep ilk seçenekte ısrarcı oldu, kırmızı çizgiler çekti. Ama o çizgiler önce pembeleşti, ardından yeşile döndü.
CAZİBE MERKEZİ Oysa milyonlarca Kürt'ün vatanı Türkiye'yi Kuzey Irak için ekonomik ve entelektüel cazibe merkezi kılmak çok daha kolaydı.
KERKÜK SEFERİ Adana Ticaret ve Sanayi Odaları ile Borsası, Musul ve Kerkük'te ofis açmak için bir-iki haftaya Kuzey Irak'a gidiyor.
İKİNCİ HAMLE Bağdat ziyaretiyle Arap bölgesinde iş kapısı aralayan Türk işadamları, böylece ülkenin kuzeyinde de temsil imkánı bulacaklar.
KÜRT ÇİZGİSİ Sanmayın ki kırmızı çizgiler tek taraflı ilan ediliyor. Irak'a Türk askeri girişini engelleyenin Kürtler olduğunu unutmayın.
İşte o yüzden Rifat Hisarcıklıoğlu'nun silahsız kuvvetlerinin devletin, askerin giremediği Irak'taki ilerleyişini fevkalade önemsiyoruz.
Hatta devletin, askerin örnek almasını diliyoruz.
Kıbrıs’ta ne dedik, neler oldu
OLMADI: ‘‘Alvaro de Soto değişsin’’ istedik; olmadı.
OLMADI: ‘‘ABD arabulucu olsun’’ dedik; olmadı.
OLMADI: ‘‘Annan planı kısalsın’’ şartı koştuk; olmadı.
OLMADI: ‘‘Referandum ancak uzlaşmayla olsun’’ diye ısrar ettik; yine olmadı.
Liste daha uzun, ama işin özeti Başbakan'ın hiçbir dediği çıkmıyor, buna rağmen Kıbrıs'ta işler sanki otomatik pilota bağlıymış gibi yolunda gidiyor. Eğer Kıbrıs uçağı sağ salim Avrupa toprağına inecekse hiçbir sakıncası yok... Ama Avrupa yolunda türbülans yaşanırsa uçakta geri dönecek yakıtın kalmadığını herhalde kaptan pilot da farkındadır.
HIZLI OKUMA
Sibel Kekilli'ye ahlak dersi verenlerin yolu herhalde 1970'lerin Beyoğlu'suna hiç düşmedi. Yoksa maazallah ‘‘Civciv çıkacak kuş çıkacak’’ veya ‘‘Beş atış yirmibeş’’ türü klasiklerin -bugün hálá sahnede-sinemada- TV'de varlığını sürdüren- başrol oyuncuları da aforoz edilirdi.
Arzu Okay, Türk tarzı soft pornoların masum yüzüydü. 14 yaşında Zeki Müren'le fotoroman çevirerek girdiği Yeşilçam'da aşk ve kovboy filmlerinde rol aldı. Sonra günde üç seks filmi çevirdi. 1978'de hem sinemayı, hem de Türkiye'yi terk etti, Paris'e yerleşti. O artık başarılı bir iş kadını! (Renkli ayrıntılar için Nebil Özgentürk'ün VCD/kitabı çok iyi kaynak.)
Arzu'ya, Sibel'e kızmak kolay da müşterinin hiç mi kabahati yok? Dünya porno pazarının yıllık iş hacmi 20 milyar doları buluyor. Sadece ABD porno videoları 500-600 milyon dolarlık bir pazar. İnternette her dört ziyaretçiden biri seks sitesine uğruyor, yılda 6 milyar dolar harcanıyor.
Káğıtta pornoyu tercih ediyorsanız, bayinizdeki 55-60 derginin hafta sonu kadar ömrü olduğunu bilin. Muzır Yasası'na takılmamak ve asker-talebe tatiline denk düşürmek amacıyla porno dergiler cuma veya cumartesi günü piyasaya çıkıyor, toplama kararı alınana kadar iş işten geçiyor.
Yazının Devamını Oku 15 Şubat 2004
KARDEŞE 3 DARBE
Bırakın haberin tamamını okumayı, sadece başlığını görenlerin bile unutması mümkün değildi. İstanbul Avcılar'da 4.5 yaşındaki D.K, çok kıskandığı 11 aylık kız kardeşi A.K'yı göğsünden üç kez bıçaklayarak öldürdü. Dram bu kadarla kalsa iyi; ailesi olaydan sonra D.K.'yı evde istemedi, dedesi Yücel K. da ‘‘bakamam’’ deyince D.K'ya İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nün çocuk yuvasının yolu gözüktü.
ÇOCUK VE ÖLÜM Olaya ‘‘cinayet’’, D.K'ya ‘‘katil’’ demek mümkün mü? Profesör Ayşegül Ataman'a (Gazi Üni.) göre çocuk ancak 8-9 yaşında ölümün bilincine varır. Ölümü -örneğin dekman oyunundaki- hareketsiz kalma (3-4 yaş) ile karıştırabilir. Diğer insan ve hayvanların yaşamının sona erdiğini fark etse bile ölümün kendisine de ulaşacağını kavrayamaz.
CEZAİ EHLİYET Türk Ceza Yasası'na göre 11 yaşından küçükler, işledikleri suç nedeniyle kovuşturmaya uğramaz. 11-15 yaş arasında suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneği (farik-i mümeyyizlik) araştırılır. Çocuğun akli ve ruhi durumuna Adli Tıp, nöroloji ve psikiyatri uzmanı hekim karar verir. 15-18 yaş arasındaki işlenen suçlarda ‘‘impuls (dürtü) kontrolü yetersizliği’’ nedeniyle üçte bir ceza indirimine gidilir.
AİLE İÇİ ŞİDDET
D.K haberinde satır arasında geçen ‘‘Adli Tıp'ta vücudundaki yara ve morluklarla ilgili muayene edildi’’ ifadesi mide bulandırıcı. Çünkü her 100 çocuk suçlunun 84'ünde geçmiş aile içi şiddet veya istismarın izine rastlanıyor. Yani suçlu sandığımız aslında kurban çıkıyor. Ve en büyük zalimlerin, mağdurlardan çıktığı hep unutuluyor!
Karakolda çocuk var
2003 yılında 10 yaşın altında 12 bin 911 çocuk karakolluk oldu. 7 bin 113'ü suç mağduru, 2 bin 631'i zanlı sıfatıyla karakol gördü.
Toplam 2 bin 655 çocuk hükümlüden 890'ı hırsızlık suçlusu. Adam öldürenlerin sayısıysa 520.
4*4 Hızlı Okuma
İstanbullu bu kez afeti evine kapanarak ucuz atlattı. Ama boşuna övünmesin, Bahçesaray bu taktiği 81 yıldır biliyor, uyguluyor. Bahçesaray'ı Van'a bağlayan 80 kilometrelik yol her yılın ekim ayında Karabet Geçidi'nde kapanıyor. 4 bin 200 nüfus bir sonraki baharı bekliyor.
Vanlı Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 2001 Haziran ayında dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile Bahçesaray'a gittiğinde, ‘‘78 yıldır ilk kez bir Cumhuriyet Bakanı ilçeyi resmen ziyaret etti’’ diye not düştü. Daha önce ilçeye gayri resmi ziyaret yapan tek bakan rahmetli Adnan Kahveci'ydi.
İlçeye alternatif yol Hizan üstünden ve kışları 50 saat sürüyor. Minibüsçüler sadece ‘‘vasıflı yolcu’’ taşıyor. Vasıftan kasıt, kara saplanınca inip aracı itebilecek güce sahip olmak. 1984 yılında bir öğretmenin ilçe yolunda can verdiğini düşünürsek, bu tarif şaka değil!
Ruslar Van'ı işgal ettiğinde yol bulamayıp Bahçesaray'a girememiş. Karlı geceler okur-yazar olmayan kadınları bile usta satranç oyuncusu kılmış. Altı-yedi aylık memur maaşı kar düşmeden Ziraat Bankası'nın kasalarına konuluyor, her ay düzenli ödeniyor.
Sorarım size, İstanbul bu kadarını becerebildi mi?
MEDYA... MEDYA...
Uzan Grubu'nun 219 şirketi gibi gazete ve TV kanalının yönetimine el konuldu. Böylece medya-siyaset-ticaret şeytan üçgeninin son ve belki de en güçlü kalesi düştü. O üçgenin siyasi kenarında beş parti sandığa gömüldü, finans kenarında 21 banka battı, ekonomi 77 milyar dolarlık fatura ödedi, basın patronları Kartal Cezaevi'nde yattı. Yani Uzan gibilerini besleyen bataklık zaten kuruyordu!
Yazının Devamını Oku 8 Şubat 2004
<B>ÇİN'</B>de bina çöktü: 9 ölü. Kahire'de bina çöktü: 8 ölü. Beyoğlu'nda iki bina birden çöktü: 6 ölü. Konya'da çöken Zümrüt Apartmanı'ndaki yüksek zayiat 1) Deprem yönetmeliği uygulanmadığı için mi? 2) Felaket akşam saatlerinde herkes evinde otururken geldiğinden mi? 3) Kurtarma çalışmalarında koordinasyon eksikliğinden mi? 4) Yoksa hepsi mi?
ÖNCE İSTİHBARAT: İnternette kısa bir tur, arama-kurtarma rehberi oluşturmaya yeterli. Enkazda canlı veya ceset aramadan önce istihbarat toplamak önemli. Bina çökerken sakinlerinin nerede olduğunu tespit, kurtarma çalışmalarını hızlandırıyor. İstatistiklere göre enkazdan canlı çıkanların en az yarısı yeri önceden bilinen ve yüzeye yakın bulunanlar.
ÊPSİKOLOJİK YARDIM: Enkazdan canlı çıkanlar kadar kurban yakınlarının ve hatta kurtarma ekibinin psikolojik yardıma ihtiyaç duyacağı açık. Kurtarma ekipleri en fazla 18-24 saatlik vardiyalar halinde çalışmalı. Yoğun medya ilgisi kaçınılmaz olduğu için eleştiriden korkulmamalı, mümkünse hemen enkaz başında doğru bilgi verecek medya irtibat görevlisi bulunmalı.
ASLA UMUT KESMEYİN: Erzincan depreminde Nurcan Hemşire 8 gün enkaz altında yaşadı, sağ çıkarıldı. Senirkent heyelanında Gülsüm Nine iki gün sonra, Adana depreminde Sercan Güvercin ile Hatice Öğretmen iki günün ardından enkazdan çıkarıldı. Hiçbir zaman umut kesilmemeli!
KARİYER... KARİYER... KARİYER... KARİYER...
Taşra teşkilatında boş 2 bin 500 imam kadrosu için sınav yapıldı. Önce sınava katılan 1351 dini yüksekokul mezunundan başarılı olan 744'ü işe alındı. Ardından yine sınavla 15 bin 394 imam hatipliden 1756'sı ile boş kadro dolduruldu. Yani sınava katılan her 10 imam hatipliden sadece biri göreve başladı. Ya geri kalanı, ya daha okuyan binlercesi? (Kaynak: ANKA)
4*4 Hızlı Okuma
İlhan Mansız samuray savaşçısını andıran saç kesimiyle Japonların gönlünü kazandı. Ama samurayların tarihi gerekçesi estetikten çok uzaktı. 11'inci yüzyılda zırh ve miğfer giymeye başlayan Japon savaşçı sınıfı sıcakta bunaldı. Çareyi miğferin önünü açıp, uzun saçlarının önünü tıraş edip kalanını topuz (Japonca şonmaje) yapmakta buldu.
Muhtemelen yeni takımında saçını uzatacak İlhan Mansız'a tarih yapraklarından birkaç saç/topuz önerisi: Topuzun ucunu püskül gibi bırakmak (chasen gami), saçı iyice yağlayıp bir kez öne ve bir kez arkaya yatırarak topuz (mitsu-ori), öne doğru toplanıp topuz haline getirilen ustura ile biraz seyreltilen saç stili (futatsu-yori).
Kill Bill ve Son Samuray, ABD'de gişe yapan iki film. Oysa çok değil 60 yıl önce ABD işgal güçleri, Japonya'da senaryosunda samuray karakteri yer alan tarihi filmlerin çekimine ‘‘milliyetçiliği ve işgale direnişi azdırır’’ gerekçesiyle izin vermedi. Samuray serisinin ilki ve belki de başyapıtı Akira Kurosava'nın 1954 yapımı ‘‘Yedi Samuray’’ filmiydi.
Samurayların biri uzun iki kılıcı olurdu. Uzun kılıca daito-katana denirdi. Kılıçlar evde kısası üstte, uzunu altta yerleşik asılırdı. Samuray kısa kılıcı beline takar, diğerini elinde taşırdı. Çoğunlukla kılıca isim takılır, ruh taşıdığına inanılırdı. (Meraklısına not: Bugünkü Japonya'da evde gerçek/antika kılıç bulundurmak özel izne bağlı.)
Yazının Devamını Oku 1 Şubat 2004
<B>DİYANET </B>İşleri Başkanı <I>Prof. Dr. Ali Bardakoğlu,</I> bayram sabahı kan banyosunu içine sindiremeyecek olanları peşinen uyardı: <I>‘‘Uygulamadaki sorunları ibadetin özüne ilişkin tartışmaya dönüştürmeyin.’’</I> Sanki ibadetin özüyle-formu ayrı olabilirmiş gibi! Namazı usulünce kılmayınca jinmastikten farkı kalır mı?.. Sahura kalkmadan, iftar sofrası kurmadan tutulan orucun gerçek niyeti bahaneyle diyet sayılmaz mı?
Kurban Bayramı'nı hayvan katliamından, kabile karnavalından veya lüks mangal partisinden ayıran da uhrevi özüne dayanan/kutsiyetini yansıtan ayinidir. O kutsal pratiği banyo küvetine sığdırmaya kalkanları, caddeleri/otoyolları mezbahaya çeviren teşhircileri savunmaya kalkmak zaten ayıptır. Üstüne bir de vahşete muhaliflerin kulağını çekmek herhalde Diyanet İşleri'ne düşecek son görevdir. Bu bayram sabahında çocuklarının yüzüne bakamayacak çok sayıda ebeveyn gibi sanırım sormak hakkımdır: Kurban Bayramı itinayla kan dökme ibadetinden mi ibarettir?
VİZYON... VİZYON... VİZYON... VİZYON...
ABD gezisindeki ‘‘Büyük Ortadoğu Planı’’ pazarlığı çoğumuzun gözünden kaçtı; deneyimli diplomat Mehmet Ali Bayar hariç!
Bayar'a göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ‘‘ABD ile stratejik ortaklık’’ vurgusunun coğrafi adresi Ortadoğu'da aranmalı.
Washington, körfez hanedanlarının yerini almasını istediği demokratik yapılanmada mutlaka Ankara'nın katkısını arıyor. Artık Vehhabi İslamı'na değil Türkiye Müslümanlığına güveniyor. İlginç bir süreç başlıyor.
4*4 Hızlı okuma
Bugün yine açık görüş var. Demir kapının arkasında tam 63 bin 560 kişi yaşıyor. Her beş cezaevi sakininden dördü 18-40 yaş diliminde, hayatının en aktif döneminde içeride yatıyor. 11-18 yaş arasındaki tutuklu ve hükümlü sayısı 2 bin 422, 66'sından yaşlılar sadece 500 kişi.
Suç listesinde ilk sırada katiller var: 10 bin 854 (yüzde 17). Ardından hırsızlık suçu geliyor: 7 bin 741 (yüzde 12). Terör hükümlü ve tutukluları da küçümsenemeyecek sayıda: 6 bin 505 (yüzde 10). Uyuşturucu tacirleri (yüzde 9) ile gaspçılarla (yüzde 7) ilk beş tamamlanıyor.
Sakın doktora sahibi 5 kişiye aldanmayın, cezaevi sakinlerinin yarısından fazlası (33 bin 848 kişi) sadece ilkokul mezunu. 3 bin 271'inde (yüzde 5) ilkokul diploması dahi yok, kayıtlara sadece okur yazar diye geçiyor. Üniversite mezunu sayısı ancak 369.
Cezaevlerinde 734 ‘‘kamu üst düzey yöneticisi’’ ile 748 memur, 89 mühendis, 30 doktor, 13 mimar ve 12 avukat var. Meslek grupları arasında ilk sırayı 12 bin 216 mevcut ve yüzde 19 payla serbest meslek mensupları alıyor. Mesleksizlerin sayısıysa 7 bin 327 kişi (yüzde 11).
Yazının Devamını Oku 25 Ocak 2004
<B>BAŞBAKANLIK</B> Danışmanı Yalçın Akdoğan'ın ismi kamuoyu gündemine CHP tarafından taşındı. Yeni Şafak Gazetesi'ndeki yazısı (8 Aralık 2003) nedeniyle CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz tarafından ‘‘İkinci Ömer Dinçer’’ olarak takdim edildi. Ömer Dinçer'i 1995 tarihli bir konuşmasından dolayı bugünkü görevine uygun görmeyenlere muhalefetimizde ısrarlıyız. Ancak Akdoğan'a yargısız infaza karşı çıkışımız yalnızca siyasi duruş teyidinden ibaret sayılmaz. Yalçın Akdoğan'ın kitap ve makalelerinde AKP'yi merkez parti (muhafazakár demokrat) sıfatıyla tarif çabalarının CHP'den çok Yeni Şafak Gazetesi yazarlarını rahatsız ettiğinin tanığıyız. Nitekim Yeni Şafak başyazarı Ahmet Taşgetiren önceki gün Akdoğan'ı isim vermeden‘‘ilkesiz dini savunmakla’’ suçladı. Yine aynı gazetenin yazarı Hayrettin Karaman, ‘‘Siyasi danışmanın (Akdoğan) düşüncesinin siyasi İslam'la yakından uzaktan alakası yok’’ dedi.
Derin siyaset, 28 Şubat'ta Refahyol'daki radikalleri kaşıyarak iktidarı salladı. Bu kez en ılımlı isimleri tahrik ediyor, hatta karşı cephenin radikalleri ile aynı çizgiye düşmeyi bile göze alıyor.
Peki siyasetin radikalleşmesi kime yarıyor?
Vurmadan önce lütfen düşünün!
KIBRIS... KIBRIS... KIBRIS... KIBRIS...
Kıbrıs'ta MGK ve Davos vitesiyle ‘‘uzlaşmayan taraf’’ batağından kurtulduk, pazarlık masasına davet eden ülke konumunu kazandık. Ne var ki patinajı önlemek için ‘‘nasıl olsa Annan planını biz kabul etsek, Rumlar reddedecek’’ türü şark kurnazlığına sığınmamak gerek. Kıbrıs ancak iyi niyet ve samimiyetle çözülür. Arabulucu ülkenin ABDçıkması da sürpriz olmaz.
4*4 hızlı okuma
Önceleri iki kadın bir erkektiler. Sonraları erkek, iki kadından şüphelendi. Neticede iki kadından biri yaşamıyor, diğeri matemde, erkek hapiste. ‘‘Evli bir kadının lezbiyen ilişkisi aldatma mıdır?’’ sorusunun gay forumlarında bile ciddiye alınıp tartışıldığı tek cinsiyetli bu ülkede ‘‘en delikanlı’’ kadına dahi namus cinayetinde ancak kurban rolü veriliyor.
Dünyada gay ekonomisi/turizminden kazanan çok. Çünkü neredeyse gay'lerin tamamı her yıl tatile çıkıyor, yüzde 54'ü yabancı ülkelere seyahati seçiyor. Oysa belki hatırlarsınız, Eylül 2000'de kılıç kalkan turizmi Kuşadası'na gay gemisini yanaştırmadı. Bir de Strabon'un (ilk coğrafyacı) Amazon kenti diye tarihe mal ettiği Amasya'ya lezbiyen turu düzenleyen çıksa nasıl kıyamet kopar bir düşünsenize!
Lezbiyen sahne aşklarından en ünlüsü kuşkusuz Eurovision üçüncüsü t.A.T.u'ya tescilliydi. Halkımız iki kızın cinsel tercihini umursamadı ve haklı çıktı. İkiliden Yulia (18), Antalya'da tanıştığı Türkle büyük aşk yaşadı. Lena (19) geçen hafta, ‘‘Birbirimizden ve lezbiyenmiş gibi davranmaktan bıktık’’ diyerek hem ortaklığı, hem de karizmayı bozdu.
Türk lezbiyenlerin kitabı yeni çıktı: Eşcinsel Kadınlar (Metis Yayınları). Cenk Özbay ile Serdar Soydan, 40 eşcinsel kadınla konuşup 24'ünün yaşam öyküsünü yayımladı. Babasını üzmek istemeyenler, aile kurmaya niyet edenler. Aralarında varoş kızı da var, profesör de. En genci 17, en yaşlısı 46'sında. Ne o, yoksa tanıdık mı çıktı?
Yazının Devamını Oku 18 Ocak 2004
<B>TÜRK</B> Hazinesi 2004 hesabını 8.5 milyar dolarlık ABD kredisini yok sayarak yapmak zorundaydı. Çünkü TBMM'nin onayını gerektiren kredi anlaşmasındaki ‘‘Kuzey Irak'a iznimiz olmadan giremezsiniz’’ şartını hükümetin gözü yemedi. ABD'nin ‘‘paranız hazır’’ sinyalinin üstünden aylar geçmesine rağmen Türk tarafı bir türlü cesaretini toplayamadı.
Son bir umut Başbakan'ın ABD gezisine kaldı. İncirlik kolaylığı, Kıbrıs'ta çözüm adımlarının Türkiye ve ABD'yi yakınlaştırdığı kesin...
Gerçi Başbakan'ın kurmayları, ABD Kongresi'nin kredi anlaşmasına koyduğu şartın kaldırılmasını beklemiyor. Ama örneğin Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Ahmet Davudoğlu'nun önerdiği ‘‘Başkan Bush'un sözlü garantisi’’ güven bunalımının aşılmasına yardımcı olabilir mi?
Diyelim ki, Bush, Beyaz Saray'daki görüşmenin ardından çıkıp Türkiye'nin Kuzey Irak'ta elini rahatlatan güçlü ifade kullandı.
O zaman; 1) Hükümet rahatlar, krediyi kullanır mı? 2) Muhalefet ve Silahlı Kuvvetler seçim yılındaki başkanın sözüyle tatmin olur mu, bekleyip göreceğiz. Ama kesin olan, ABD kredisi gelmezse Hazine'nin dış finansmanda zorlanacağı!
MEDYA NOTU... MEDYA NOTU...
ESKİDEN kolaydı, gazeteler ikiye ayrılırdı. Doğru haber yazanlar ile yalan basanlar. Şu sıralar yeni kategori eklendi: Haber körleri. Yani bazı haberleri hiç yaz(a)mayanlar. Sebebi medya-siyaset-ticaret üçgeninde gizli. Bu üçgene sıkışanlar yargıdaki rüşvet operasyonunu görmezden geliyor.
Sadece bu kadarı bile medya-siyaset-ticaret üçgeninin yargı sayesinde köşelendiğine (köşe döndüğüne?) yeterli kanıt sayılmaz mı?
4*4 Hızlı okuma
Sapık ilan edilen taksici İstanbul'da çalışan 18 bin taksiden vardiya usulü ekmek yiyen 30 bin şoförden sadece biri... Unutmayın ki taksici denilince akla ilk gelen haber sıfatı ‘‘kurban’’. İstanbul'da geçen on yılda cinayete kurban giden taksici sayısı 44. (Kıyas açısından; New York'ta on yılda öldürülen taksici sayısı 243.)
Taksicinin sermayesi, aracından kat kat pahalı plakası. Taksi plakasının devir fiyatı geçen yıl 155 ile 175 milyar lira arasındaydı. Yılbaşı zammıyla 200 milyar liranın üstüne çıktı. Buna karşılık Şükrü Kızılot Hoca'ya göre taksicilerin geçen yılki ortalama vergisi ise aylık 5 milyon 450 bin lirada kaldı. Yani asgari ücretlinin bile altıda biri kadar!
Türk Standartları Enstitüsü, sanki meraklısı varmış gibi taksici standardını ilan etti (7 Eylül 2003). Taksici kriterlerine birkaç örnek: Türkçe'yi doğru konuşmak, okuduğunu anlamak, düşüncelerini sözlü, yazılı, resim ve çizimlerle anlaşılır biçimde ifade etmek, dört işlem gerektiren hesapları yapmak, harita ve kent planını okumayı bilmek.
Malum martta yerel seçim var. Muhtemelen çoğunuz taksi şoförlerine ‘‘kim kazanacak?’’ anketi uyguluyorsunuz. Artık IMF bile öğrendi, fırsat bulunca İstanbullu taksiciden ekonomik brifing alıyor. (Bakınız: IMF Türkiye Masası eski şefi Cottarelli ve Vezir Güvercinlioğlu'nun (34 TFV 98) 7 Ocak 2000 tarihli, Havalimanı-Sultanahmet arası zirvesi.)
Yazının Devamını Oku 11 Ocak 2004
<B>TAKLİDİ </B>imkánsız pasaportlar, yeni nüfus káğıtları... Kusura bakmasınlar, ama fazla ciddiye alamıyoruz. Çünkü bu ülkenin en meşhur pasaport sahtekárının aynı zamanda MİT elemanı/muhbiri olduğunu hatırlayacak yaştayız.
Kadrolu pasaport sahtekárı T.H'nin MİT'le ilişkisi 1980'lerin başında Mehmet Ali Ağca skandalı patlak verince ortaya çıktı. Ağca'ya sahte pasaport hazırlamakla suçlanan T.H'nin yardımına MİT koştu. ‘‘T.H'nin 1975 yılından beri teşkilata hizmet ettiği, sahte pasaport düzenlediği teröristler ve kaçakçılarla ilgili bilgi vererek birçoğunun yakalanmasını sağladığı’’ bilgisi bu sayede resmi kayıtlara geçti.
Ama daha ilginç bir gelişme pasaportlar değişirken yaşandı. MİT, ‘‘Yeni pasaportların taklidi kolay’’ itirazını polise kanıtlamak için yine T.H'yi kullandı. Mehmet Eymür, T.H ile birlikte dönemin Emniyet Genel Müdürü Saffet Arıkan Bedük'ün makamına gitti. T.H saç kurutma makinesiyle yarım saatte örnek pasaportu açarak fotoğrafını değiştirdi. T.H'ye para ödülü verildi, pasaportlar yeniden dizayn edildi.
O gün bugün ne zaman ‘‘bu pasaport taklit edilemez’’ haberi okusam; 1) Acaba devlet kadrolu sahteciler de mi beceremez? 2) ‘‘Bir de T.H'ye sordular mı’’ diye aklıma gelir, acaba haksız mıyım?
EKONOMİK TÜYO...
Şimdi Samba káğıdı moda
Borsa riskli, kur yerle bir, faizler aylık yüzde 1'e doğru koşuyor.
Para sahibi olmak yetmiyor artık, yüksek getiri için yaratıcılık şart.
Duyduğumuza göre şu sıralar İstanbul'da risk sever yatırımcıların gözdesi Brezilya devlet tahvilleri. ‘‘Neden Türk Eurobond'u değil de Brezilya káğıdı?’’ derseniz, yanıtı daha yüksek faizde saklı.
Yatırımcılar Türk Eurobond'ları konusunda da seçici... Kıbrıs primi yapan 30 yıllık káğıdın olası bir ABD faiz artışından daha fazla etkileneceği hesaplanıyor. Dolayısıyla 2007-2008 vadeli káğıtlar tercih ediliyor.
4*4 Hızlı okuma
‘‘Hep bir halli, Turhallıyız, biz bize benzeriz’’ misali Turhal'dan 103 bin Milli Piyango talihlisi çıktı. Her ne kadar talihli zanlısı Volkan Ateş ‘‘Bileti kaybettim’’ diye yırtınsa da inanan yok. Zaten ilçenin elinde ikramiyeden başka sermaye de kalmamış gözüküyor.
Turhal nüfusunun yüzde 90'ı okur yazar. Ama nüfusun mesleki dağılımı bu eğitimi pek yansıtmıyor. İlçe sakinlerinin yüzde 82'si çiftçi-besici, yüzde 12'si esnaf, yüzde 6'sı memur ve işçi. İlçede en büyük sorun konut açığı ve 55 yapı kooperatifi bulunuyor.
Tokat'ın en büyük ilçesi 1934 yılında hizmete giren şeker fabrikasıyla ünlü. Yine kamuya ait makine fabrikasının bulunduğu ilçede geceler TV başında geçiyor. Yerel haber şebekesi de güçlü: Üç yerel gazetesi, 2 yerel TV kanalı var. (Kaynak: Tokat Valiliği Yıllığı).
Turhallılar alınmasın, piyango cinneti sadece bu ilçeye özel hastalık değil. Biraz arşiv karıştırın, hatırlayın. 1994 yılbaşında Adana Kadirli'ye 40 milyarlık büyük ikramiyenin çeyreği çarpınca ilçede gece nöbetleri tutuldu, telefonlar kilitlendi. Ne diyelim, yoksulluğun gözü kör olsun.
Yazının Devamını Oku