Enis Berberoğlu

İran sanayileşti, Trabzon Limanı’yla işi kalmadı

11 Mayıs 2004
<B>TRABZON</B> Limanı geçen yıl 22.4 milyon dolara Albayraklar’a satıldı. Doğu Karadeniz’in en büyük limanı asırlardır İran’a transit ticaretin ana kapısı olarak bilinir. Acaba özelleştirmeden sonra işler nasıl yürüyor? Liman canlandı mı, taşıma yapan kamyonlar, şoförlere hizmet veren esnaf, otomotiv yan sanayicisinin yüzü güldü mü?

Bu soruyu Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ali Osman Ulusoy’a yönelttik. Ulusoy’la sohbetimize Oda Yönetiminden Cafer Hazaroğlu, İsmail Öztürk, Mehmet Çelik, Adnan Sağlam ve Hakan Gürhan da katıldı. Bakın Trabzon’un ‘ortak aklı’ ne dedi:

- Ali Osman başkan, siz aynı zamanda Türk-İran İş Konseyi’ne de başkanlık ediyorsunuz...

- Evet hatta daha geçen hafta İran’daydım.

- İran’a transit ticaretin Trabzon Limanı’na getirisi büyüktü geçmişte...

- İran yirmi yıl önce 20 milyon tonluk ithalatının 3 milyon tonunu Türkiye ve Trabzon üzerinden geçirirdi.

- Ya şimdi?

- Bu rakam ağır ağır yılda 1 milyon tona, sonra 100 bin tona kadar geriledi.

- İki ülke rejim farkı ticareti engelledi mi?

- Daha çok İran’ın sanayileşmesi önemli rol oynadı.

- Mesela?

- Mesela Arak’ta (Batı İran) çok modern petrokimya tesisi kurmuşlar. Yıllık üretimi 260 bin ton. Oysa biz zamanında aynı maldan yüzbin ton satardık İran’a.

- Yani hiç yolu yok mu İran’la ticareti canlandırmanın?

- Azerbaycan ve İran Azerbaycan’ı ile ticaret canlansa bile yeter Trabzon’a... Ama bunun için İran’la dostluk ilişkileri şart!

- Hazır söz dış politikadan açılmışken Gürcistan ve Acaristan’daki yönetim değişikliğinin Trabzon’a etkisi ne olur?

- Olumlu olur diye düşünüyorum. Aslan Bey’le iş yapan Türk işadamları son dönemde paralarını çok zor alıyordu.

El arabasıyla sebze satanların Rusya’da gemi seferleri var

SOVYET
rejiminin çökmesiyle birlikte tüketim çılgını Ruslar Trabzon’u istila etti. İstila diyoruz çünkü sadece 1992’de Trabzon’a gelen BDT vatandaşı sayısı 693 bin 657 kişiydi. Bugünse yıllık ziyaret sayısı 20 binlerin altında. Sebebi malum, Ruslar ticareti öğrendi, Türkler ‘Nataşa’ aşağılamasının faturasını ödedi. Peki sel gitti, geriye ne kadar kum kaldı?

Trabzon Ticaret Borsası Başkanı Sebahattin Arslantürk ile kurmayları Mehmet Cirav, Sedat Gözaçan, Bekir Şengül ve Haydar Hisoğlu’ndan dinliyoruz.

- Sebahattin Başkan, bavul ticareti Trabzon’a zenginlik getirdi öyle değil mi?

- Tabii, limanın karşısındaki Çömlekçi semtinde dükkan kiraları 30 katına çıktı, en küçük esnaf bile günde 100-150 dolar kazanır oldu.

- Ama şimdi gelmiyorlar...

- Evet 3 bin dolara kiralanan dükkanlar 100 dolar etmiyor.

- Mutlaka biraz tortusu kalmıştır canım...

- Mesela ilk günlerde Ruslara el arabasıyla sebze satanların bugün Rusya’ya yaş meyve sebze, narenciye taşıdıkları gemileri var...

- Ruslardan hiç mi öğrenmedik peki?

- Kiviyi öğrendik iyi de oldu. Şimdi 2-3 bin ton üretip Rusya’ya, Gürcistan’a satıyoruz.

- Fındık kadar kárlı mı?

- Daha uluslararası piyasa fiyatına uygun üretim yapamıyoruz ama hemen kıyaslama yapayım: 100 kilo fındık aldığınız yerde 3 ton kivi yetişiyor ve on kat gelir sağlıyor.

Fındığı nisan karı vurdu

3
ve 4 Nisan günleri şahsi takviminizde hatta belki de ülke tarihinde fazla yer tutmamış olabilir. Ama tam da o günlerde Trabzon, Ordu ve Giresun’un fındığını don vurdu.

Nisan karı bu üç ildeki rekoltenin yaklaşık yarısını yaktı. Hemen akabinde iç fındığın ton fiyatı 380 dolardan 550 dolara, kabuklunun TL fiyatı da bir milyon artışla 3.5 milyona dayandı. Trabzon Türkiye fındığının onda birini üretiyor, il gelirinin yüzde 20’si fındıktan sağlanıyor. Anlayacağınız tam bir ekonomik afetten söz ediyoruz:

- Mehmet Cirav başkan şimdiye kadar ne yapıldı?

- Tarım İl Müdürlüğü harekete geçti ama kesin zarar 20 Mayıs gibi belli olacak.

- Üreticiye ne gibi yardım gerekli?

- Örneğin doğrudan gelir desteği daha yüksek ödenebilir.

- Peki piyasadaki fiyatlar hep böyle yüksek mi gidecek?

- Aslında fiyat istikrarı çok önemli, çünkü tüketim bir inip bir çıkmamalı. Ya gelecek yıl üretim katlanır ve fiyat 100 dolara düşerse ne yaparız?

- Fiyat istikrarı nasıl sağlanır?

- Fiskobirlik’in elinde 2001 yılından kalma 125 ton stok var. Yarısını satsa fiyatlar düzene girer.

Trabzon’un hedefleri

Trabzon’da bin 150 balıkçı teknesi var.
Yıllık hamsi rekoltesi 20 bin ton.

Çay-Kur’un 8, özel sektörün 20 çay fabrikası var, sanayi istihdamı 20 bin kişi.

Kentin ihracatı 349 milyon dolar (2003) yarısı tek bir fındık ihracatçısına ait.

Bir yıl önce açılan Dünya Ticaret Merkezi’nde iki önemli fuar yapıldı.

Kentin turistik tesislerinde 1042 oda ve 2 bin 41 yatak bulunuyor.

Trabzon’un hedefi, ‘Ticaret Merkezi’ haline gelmek.

Bu yolda; Konferans, Sağlık ve Eğitim merkezi olmaya gayret ediyor.
Yazının Devamını Oku

İran sanayileşti, Trabzon Limanı’yla işi kalmadı

11 Mayıs 2004
TRABZON Limanı geçen yıl 22.4 milyon dolara Albayraklar’a satıldı. Doğu Karadeniz’in en büyük limanı asırlardır İran’a transit ticaretin ana kapısı olarak bilinir.Acaba özelleştirmeden sonra işler nasıl yürüyor? Liman canlandı mı, taşıma yapan kamyonlar, şoförlere hizmet veren esnaf, otomotiv yan sanayicisinin yüzü güldü mü?Bu soruyu Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ali Osman Ulusoy’a yönelttik. Ulusoy’la sohbetimize Oda Yönetiminden Cafer Hazaroğlu, İsmail Öztürk, Mehmet Çelik, Adnan Sağlam ve Hakan Gürhan da katıldı. Bakın Trabzon’un ‘ortak aklı’ ne dedi:- Ali Osman başkan, siz aynı zamanda Türk-İran İş Konseyi’ne de başkanlık ediyorsunuz...- Evet hatta daha geçen hafta İran’daydım. - İran’a transit ticaretin Trabzon Limanı’na getirisi büyüktü geçmişte...- İran yirmi yıl önce 20 milyon tonluk ithalatının 3 milyon tonunu Türkiye ve Trabzon üzerinden geçirirdi.- Ya şimdi?- Bu rakam ağır ağır yılda 1 milyon tona, sonra 100 bin tona kadar geriledi.- İki ülke rejim farkı ticareti engelledi mi?- Daha çok İran’ın sanayileşmesi önemli rol oynadı.- Mesela?- Mesela Arak’ta (Batı İran) çok modern petrokimya tesisi kurmuşlar. Yıllık üretimi 260 bin ton. Oysa biz zamanında aynı maldan yüzbin ton satardık İran’a.- Yani hiç yolu yok mu İran’la ticareti canlandırmanın?- Azerbaycan ve İran Azerbaycan’ı ile ticaret canlansa bile yeter Trabzon’a... Ama bunun için İran’la dostluk ilişkileri şart!- Hazır söz dış politikadan açılmışken Gürcistan ve Acaristan’daki yönetim değişikliğinin Trabzon’a etkisi ne olur?- Olumlu olur diye düşünüyorum. Aslan Bey’le iş yapan Türk işadamları son dönemde paralarını çok zor alıyordu.El arabasıyla sebze satanların Rusya’da gemi seferleri var SOVYET rejiminin çökmesiyle birlikte tüketim çılgını Ruslar Trabzon’u istila etti. İstila diyoruz çünkü sadece 1992’de Trabzon’a gelen BDT vatandaşı sayısı 693 bin 657 kişiydi. Bugünse yıllık ziyaret sayısı 20 binlerin altında. Sebebi malum, Ruslar ticareti öğrendi, Türkler ‘Nataşa’ aşağılamasının faturasını ödedi. Peki sel gitti, geriye ne kadar kum kaldı?Trabzon Ticaret Borsası Başkanı Sebahattin Arslantürk ile kurmayları Mehmet Cirav, Sedat Gözaçan, Bekir Şengül ve Haydar Hisoğlu’ndan dinliyoruz.- Sebahattin Başkan, bavul ticareti Trabzon’a zenginlik getirdi öyle değil mi?- Tabii, limanın karşısındaki Çömlekçi semtinde dükkan kiraları 30 katına çıktı, en küçük esnaf bile günde 100-150 dolar kazanır oldu.- Ama şimdi gelmiyorlar...- Evet 3 bin dolara kiralanan dükkanlar 100 dolar etmiyor.- Mutlaka biraz tortusu kalmıştır canım...- Mesela ilk günlerde Ruslara el arabasıyla sebze satanların bugün Rusya’ya yaş meyve sebze, narenciye taşıdıkları gemileri var...- Ruslardan hiç mi öğrenmedik peki?- Kiviyi öğrendik iyi de oldu. Şimdi 2-3 bin ton üretip Rusya’ya, Gürcistan’a satıyoruz.- Fındık kadar kárlı mı?- Daha uluslararası piyasa fiyatına uygun üretim yapamıyoruz ama hemen kıyaslama yapayım: 100 kilo fındık aldığınız yerde 3 ton kivi yetişiyor ve on kat gelir sağlıyor. Fındığı nisan karı vurdu3 ve 4 Nisan günleri şahsi takviminizde hatta belki de ülke tarihinde fazla yer tutmamış olabilir. Ama tam da o günlerde Trabzon, Ordu ve Giresun’un fındığını don vurdu.Nisan karı bu üç ildeki rekoltenin yaklaşık yarısını yaktı. Hemen akabinde iç fındığın ton fiyatı 380 dolardan 550 dolara, kabuklunun TL fiyatı da bir milyon artışla 3.5 milyona dayandı. Trabzon Türkiye fındığının onda birini üretiyor, il gelirinin yüzde 20’si fındıktan sağlanıyor. Anlayacağınız tam bir ekonomik afetten söz ediyoruz:- Mehmet Cirav başkan şimdiye kadar ne yapıldı?- Tarım İl Müdürlüğü harekete geçti ama kesin zarar 20 Mayıs gibi belli olacak.- Üreticiye ne gibi yardım gerekli?- Örneğin doğrudan gelir desteği daha yüksek ödenebilir.- Peki piyasadaki fiyatlar hep böyle yüksek mi gidecek?- Aslında fiyat istikrarı çok önemli, çünkü tüketim bir inip bir çıkmamalı. Ya gelecek yıl üretim katlanır ve fiyat 100 dolara düşerse ne yaparız?- Fiyat istikrarı nasıl sağlanır?- Fiskobirlik’in elinde 2001 yılından kalma 125 ton stok var. Yarısını satsa fiyatlar düzene girer.Trabzon’un hedefleriTrabzon’da bin 150 balıkçı teknesi var. Yıllık hamsi rekoltesi 20 bin ton.Çay-Kur’un 8, özel sektörün 20 çay fabrikası var, sanayi istihdamı 20 bin kişi.Kentin ihracatı 349 milyon dolar (2003) yarısı tek bir fındık ihracatçısına ait.Bir yıl önce açılan Dünya Ticaret Merkezi’nde iki önemli fuar yapıldı.Kentin turistik tesislerinde 1042 oda ve 2 bin 41 yatak bulunuyor.Trabzon’un hedefi, ‘Ticaret Merkezi’ haline gelmek. Bu yolda; Konferans, Sağlık ve Eğitim merkezi olmaya gayret ediyor.
Yazının Devamını Oku

Trabzon’un tescilli markası

9 Mayıs 2004
<B>DÜZ </B>çizgili giysi ince gösterir derler, enine çizgi tombul... Aslı göz yanılmasıdır. Tıpkı aktaracağımız soru ve yanıttaki tuzak gibi:

- Trabzon’un nüfusu kaç?

- Bir milyon...

- Peki ya merkez nüfusu?

- Bir milyon dedik ya!

- Yanlış sadece 205 bin.

Trabzonlu dostlar bu pek sevdikleri testi bana da yaptılar, üstünüze afiyet sazan gibi avlandım. Çünkü Trabzonspor gibi bir takımı yaratan kentin bu kadar küçük olduğunu düşünemedim. Ama eğer teselli sayılırsa yanılgıda yalnız değilmişim. İşadamı Bekir Şengül diyor ki: ‘Trabzonspor’un doğduğu kenti merak edip özel olarak, hatta bahane yaratıp gelen ama görünce hayal kırıklığına uğrayıp dönen çok olur.’

Doğu Karadeniz’in en büyük limanı Trabzon’un marka değeri bir zamanlar İpek Yolu’na bağlıydı.

Zamanla İran ticareti yavaşladı, durdu. Ruslar, Trabzon’u terk etti.

Elde kaldı sadece Trabzonspor. Ve ancak o zaman fark edildi ki Trabzonspor’un marka değeri binlerce yıllık Trabzon’dan fazla. Trabzon’un ekonomik kanaat önderleri son birkaç aydır Trabzonspor’un marka değerini artırmak için çare arıyorlar. Trabzon’da ve İstanbul’da arama konferansları düzenleniyor, kentin ekonomik değer yaratan kuruluşları yardıma koşuyor.

Trabzonspor’un 2005 yılında halka açılması kararı kesin gibi. Peki Trabzonspor Kulübü markasından ne kadar yararlanıyor, Mali Sayman Yüksel Şimşek’e soruyoruz:

- Trabzonspor ürünü satan kaç mağazanız var?

- Şimdilik sadece İstanbul ve Trabzon’da mağazalarımız var.

- Ya önümüzdeki dönemde?

- 30-40 başvuru var, aralarında 7 tanesi ciddi. İstanbul’da 3, Ankara Karum’da bir mağaza açacağız. Bursa, Antalya ve Adapazarı’na gireceğiz.

- Almanya’daki Trabzonspor taraftar sayısının üç büyüklerden fazla olduğunu iddia ediyorsunuz?

- İnanmayan İstanbul takımlarıyla Almanya’da yaptığımız maçlara gelen taraftar sayılarına baksın!

Talebe ekonomisi

Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öğrencisi iki gence, bir internet kafede rastladık.

Bitirme tezinin tablolarıyla uğraşıyorlardı. Hasan Fehmi İş (sağda) ve Tolga Akıncılar’ın ortak tezi, okudukları üniversitenin kent ekonomisine katkısı üzerineydi:

- Kaç öğrenciyle anket yaptınız?

- 242 erkek, 189 kız toplam 431 öğrenci...

- KTÜ’ye en çok hangi bölgeden öğrenci geliyor?

- Karadeniz bölgesi (168) ve özelinde Trabzon (90). Marmara’dan (139) ve İstanbul’dan gelenler (98) az değil.

- Ailelerin ekonomik durumları hangi düzeyde?

- Çoğunun (346) ailesinin aylık geliri iki milyarın altında.

- Peki çocuklarına ne kadar gönderiyorlar?

-Yarısından fazlası çocuğuna 200-400 milyon lira aylık harçlık yolluyor.

- Öğrenciler parayı nerede harcıyor?

- Yarısına yakını kirada oturuyor, evinde yemek yiyor, giysisini Trabzon’dan alıyor.
Yazının Devamını Oku

Laleli’nin şubesi Edirne’de açılacak

4 Mayıs 2004
<B>EDİRNE</B>’nin uzun tarihinde sanayileşme hamlesinin ömrü hakikaten çok kısa. Kentin ekonomik kanaat önderleri Edirne’nin kalkınmada öncelikli il teşviklerinden yararlandığı 1974-1976 arasını hafif tebessümle ‘kısa metrajlı film gibiydi, ne yazık ki çabuk bitti’ diye hatırlıyor.

Ama neyse ki teşvikler sayesinde kurulan üç büyük tekstil tesisi bugün hálá ayakta ve fakat başka ellerde:

Mensucat Santral, Kilim Mensucat (eski adıyla Kartaltepe Meriç Tekstil.

Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bülent Alamut’u makamında ziyaret ettiğimizde Meriç Tekstil’in Kayserili yeni sahipleriyle tanışıyoruz.

Tekstil ve finans piyasasında faaliyet gösteren Metar Mensucat’ın iki ortağı Mehmet Tatar (Büyükmıhçı ailesinin damadı) ve Haldun Özbak ile yönetici Lütfü Ulutürk’ten yeni projelerini dinliyoruz:

- Meriç Tekstil’i ne zaman satın aldınız?

- Geçen yıl icradan 6 milyon dolara satın aldık, beş yıldır çalışmıyordu.

- Şimdi çalışıyor mu?

- Boya tesisini işletmeye aldık ama asıl projemiz başka... Balkanlara dönük alışveriş, eğlence merkezi kuracağız, Edirne markası üreteceğiz...

- Nasıl?

- Bir milyon metrekare açık, 50 bin metrekare kapalı alanımız var. Önce kapalı alandaki makineleri yurtdışına satacağız, sonra 400 dükkan yapacağız.

- Bu dükkanlar ne olacak?

- Laleli ve Merter’de Balkanlarla iş yapanlara kiralayacağız.100-150 işadamıyla konuştuk, ilgili olduklarını gördük.

- Peki müşteriniz kim olacak?

- Vize olmadığı için günübirlik gelen Bulgarlar, Yunanlılar. Hatta belki de o ülkelere giden TIR şoförleri...

- Ya Edirne markasını nasıl yaratacaksınız?

- Edirne’nin süpürgesi, bebeği, badem ezmesi, köftesi, peyniri, ciğeri eğer ekonomik ölçekte üretilir ve satılırsa, tamamı marka haline gelir.

Kervansaray’da Balkan Ticaret Merkezi

400
yıllık Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı AB’den sağlanan 7 milyon Euro ile restore edilecek, Balkan Ticaret Merkezi olarak hizmet verecek. (Soldan sağa) İsmet Açıkgöz (Turizmci), Mustafa Hatipler (ETSD Danışmanı), Ömer Erakman (Turizmci), Mustafa Yardımcı (Ticaret Borsası Başkanı) ve Bülent Alamut (Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı)

2001 krizinin faiziyle Ticaret Borsası kurdu

TÜRKİYE
ayçiçeği üretiminin dörtte biri, çeltiğin yarısı Edirne’de üretiliyor. O yüzden Edirne Ticaret Borsası’nın yedi yıllık başkanı Mustafa Yardımcı ‘Bizim buğday borsası olmamız mümkün değil’ diyor. Yardımcı ile Ticaret Borsası’nın Balkanların en modern işlem salonunda sohbet ediyoruz:

- Mustafa Başkan bu modern binayı, salonu nasıl yaptırabildiniz?

- (gülerek) 2001 krizinde faizler tırmandı ya, işte o faizle mümkün oldu.

- İşlemler nasıl gerçekleşiyor?

- Borsa olarak ürünün özelliğini salondaki dev ekrana yansıtıyoruz, alıcılar koltuklarından izliyor.

- Sonra açık artırma mı başlıyor?

- Evet ilgilenen ve artırmaya katılan önündeki lambayı açık bırakıyor.

- Fiyatı yüksek bulursa ne yapıyor?

- Çekilmek için önündeki lambayı söndürüyor.

- Son fiyat ve alıcı nasıl belli oluyor?

- Son lamba kimin önünde yanıyorsa o fiyattan işlem görüyor.

- Peki ayçiçeği sizin borsadan geçiyor mu?

- Geçen yıl tamamını yağlı tohumlar aldı o yüzden gerçek işlem olmadı. Bu yıl dileriz tüccara da imkan tanınır.

- Ya çeltik?

- Çeltik zaten hiç borsaya uğramıyor.

- Buğdayda TMO devrede mi?

- Evet özellikle taban fiyatın altına inildiğinde alımla devreye giriyor.

- Yeterli mi?

- Eğer fiyat çok yükseldiğinde satış yaparak düzenlerse daha da iyi olur.

Kapıkule’yi Bulgarlarla işletelim

EDİRNE
’nin hedefi hizmet kenti olabilmek. O yüzden Ticaret ve Sanayi Odası’nın 12 yıllık genç başkanının üç projesi de ticaretle ilgili.

- Bülent Başkan neden ticaret?

- Balkanların dış ticareti 221 milyar dolar... Türkiye’nin payı 2 milyar dolar yani yüzde 1 kadar.

- Balkanlarla ticaret nasıl artar?

- Kapıkule 650 bin metrekarelik alan kaplıyor, ama işe yaramıyor.

- Peki çaresi?

- Yap-İşlet-Devretle bize versinler, yarısını Bulgarlarla birlikte işletelim.

- Başka projeniz?

- Pazarkule’yi TEM’e bağlamak için bir köprü yapımı yeterli...

- Bağlanırsa ne olacak?

- Bugün sadece otobüs ve otomobil yani yolcu trafiğine açık kapıdan TIR’lar da geçecek. Yunanistan’a yeni bir kapımız olacak.

- Kapı projeleriniz bitti mi?

- Bitmedi, Ayşekadın Gar Gümrüğü’ne de talibiz. Biz vagonları burada boşaltırsak kamyoncumuza, hamalımıza iş kapısı açılır.

- Ya turizm?

- Turizmin kıymetini Almanya’da çalışan işçilerin ayağı kesilince anladık.

- Yatak sayınız yeterli mi?

- 800 yatak var ama elimizde arazi mevcut yatırımcı arıyoruz.

- Ya sanayi yatırımları?

- Süloğlu’daki organize sanayi sitesi Kemal Abi’nin (Maliye Bakanı Unakıtan) koyun otlattığı meradır. El atsın diye bekleriz.
Yazının Devamını Oku

Kıbrıs’ı çıkar birleştirecek

2 Mayıs 2004
Kıbrıslı Türklerin referandumda verdiği ‘evet’ oylarının karşılığı nedir? Siyaseten tartışması uzun sürer, ama ekonomik ödül süreci başladı bile: 1) TURİZM: Güney Kıbrıs’a giden 2.6 milyon yabancı turistten bir bölümü bugünden itibaren sadece gecelemek üzere bile olsa KKTC’ye geçecek. (Eskiden yasaktı!) Yunanistan, Türkiye’de Kapadokya-Mersin-Antakya ve Kıbrıs’ın Türk-Rum kesimlerini tek pakette toplayan yeni turlar koyacak. Kuzey’deki 10 bin yatak kapasitesi muhtemelen yetmeyecek, yeni tesisler için Türk veya Avrupalı yatırımcılar KKTC’ye gelecek, inşaat ve turizmde ek iş kapısı açılacak.

2) İHRACAT: Türkiye ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Gümrük Birliği ortağı haline geldi. Güney Kıbrıs’ın parası, TL’nin yaklaşık üç katı değerli. Rumlar üçte bir ucuz Türk malına hücum edecek. Başta Mersin Limanı olmak üzere Ada’ya en yakın anakara olan Türkiye’den -ve muhtemelen KKTC’li işadamları aracılığıyla- ihracat başlayacak. Kuzey Kıbrıs İşadamları Derneği Başkanı Ünsal Özbilenler bile Lefkoşa’nın güneyinde şirket kurdu.

3) GEZİ: Eğer ABD KKTC’ye doğrudan uçuşları başlatmakta gecikirse, her gün daha fazla sayıda KKTC vatandaşı Güney Kıbrıs pasaportunu kullanarak Larnaka’dan yurtdışına uçacak. Çünkü bu sayede daha ucuz ve vize sorunu olmadan dış dünyaya açılacak. Özetle, Kıbrıs’ta bugün gelinen nokta mükemmel olmasa bile eski günlerden çok daha fazla fırsat sunuyor. Kıbrıs’ı siyasiler ayırsa bile ortak çıkar yani para birleştirecek.

Ortodoks çemberi kuruluyor

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin KKTC’ye siyasi temsil tanımayan kararını, oylamaya katılan Türk heyetinden AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan’a sorduk:

Karşınızda bir ittifak mı vardı?

- Evet kesinlikle Ortodoks ve Sırp ittifakı.

Neden katılım azdı?

- Avrupalı dostlarımız da arkamızda tam durmadı.

Ne yapılabilir?

- Başkan Peter Schider’e mektup yazacağım, ilk oturumda KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat’ın dinlenmesini isteyeceğim.

Faiz ve kurda ‘evet-hayır’ hesabı

Piyasadaki dalga hareketini tek neden-sonuç ilişkisiyle izah zor.

Ancak diğerleri arasında öne çıkan Kıbrıs senaryosu önemli. İş Yatırım Araştırma Müdür Yardımcısı Emre İyibilir’e soruyoruz:

Geçen iki haftada ne oldu?

- KKTC’deki seçim (15 Aralık) sonrasında giren yabancı para çıkıyor...

Miktarı ne kadardı?

- 3.5 katrilyon TL veya 2-2.5 milyar dolar diyebiliriz.

Çıkış ne zaman başladı?

- Referandumdan hemen önce, iki haftadır da sürüyor.

Referandumda ‘evet-hayır’ sonucu kesinleşince satış başladı öyleyse?

- Evet, önceki haftaki net çıkış 500 milyon dolar, geçen hafta da bir o kadar çıktı diye düşünüyoruz. Yani kalan 1-1.5 milyar dolar.

Cuma günü piyasa biraz duruldu gibi...

- Kur ve faiz hesabıyla ilgili... Aralık sonundan bugüne bonodaki kazanç yüzde 7. Bonolarını satıp döviz aldıkça kur yükseliyor. Bizim hesabımıza göre kur 1 milyon 450 bini aşınca bono kárları eriyor. O yüzden çıkışlar zayıfladı.

Peki Türkler ne yapıyor?

- Şubelerden gelen talimatlara göre dolar satıp bono alıyor.
Yazının Devamını Oku

Güney Kıbrıs’ın turizm tekeli 1 Mayıs’ta kırılacak

27 Nisan 2004
<B>RUMLAR</B> 1 Mayıs’ta tek başına AB’ye girecek, peki Türkler ne olacak? Bu sorunun yanıtını önce 1958’den bu yana faaliyette bulunan ve KKTC’de dış dünyanın resmen tanıdığı tek kurum olan Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın başkanı Ali Erel’e yöneltiyoruz:

- Rumlar 1 Mayıs’ta AB’ye giriyor, Türklere telafi sözü veriliyor.

- Kabul ama beklentileri gerçekçi tutmak lazım, ambargonun yumuşaması zaman alır.

- Neden?

- KKTC’ye örneğin bir Irak gibi ambargo konmuş değil ki BM Güvenlik Konseyi toplanıp kaldırsın...

- Farkı ne?

- Bizi tanımadıkları için mallarımızı da tanımıyor, istemiyorlar.

- Yok mu, nasıl ihracat yapıyorsunuz?

- Güney geçen yıl bizim Oda’nın narenciye ihracatına verdiği sertifikayı tanıma kararı aldı...

- Sadece narenciye mi?

- Evet ve o da sadece AB dışı ülkelere...

- Diğer sertifikalarınızı da tanırsa?

- O zaman ihracatımız çeşitlenir...

GÜNEY’İN AMBARGOSU KALKACAK

- Başka beklentiniz?

- Kapıları açtık ama Güneye gelen turistin kuzeye geçmesi yasak..

- Var mı?

- Verheugen’e şikayet ettik ‘1 Mayıs’tan sonra bu yasak işlemez, AB uygulamalarına aykırı’ dedi.

- Güney Kıbrıs’a yılda kaç turist geliyor?

- Yılda 2.6 milyon turist 3.5 milyar dolar bırakıyor.

- Bir bölümü KKTC’ye gelse?

- Yarısı KKTC’de gecelese 300 milyon dolarlık turizm geliri 700 milyon dolara çıkar.

- KKTC’deki tesisler yeterli mi?

- 10 bin yatağımız var, yeni 5 bin yatak daha geliyor.

- O zaman ciro da artar.

- Tabi 1 milyar dolar gelir sağlarız, 40 bin kişi çalışır.

Güney’de şirketimi kurdum bekliyorum

AVRUPA
Birliği’ne (AB) giren Rumların Gümrük Birliği sayesinde Türkiye ile doğrudan ticaret şansına kavuşmaları KKTC’li işadamlarını yeni açılımlara zorluyor. Referandum günü yazıhanesinde bizi ‘evet’ yazılı şapkasıyla karşılayan Kuzey Kıbrıs İşadamları Derneği Başkanı Ünsal Özbilen ve ikiz kızlarıyla sohbet ediyoruz.

- Rumlar Türkiye ile doğrudan ticarete niyetli mi?

- Tabi ki en yakın ana kara Türkiye. Gıda, tekstil fiyatları uygun.

- Ortak projeler mümkün mü?

- Rum turizm şirketleri uzun yoldan gelecek turist Türkiye’ye mutlaka uğrasın istiyor.

- Nasıl?

- Mesela ABD, Japonya veya Kanada’dan 8-10 saat uçan turisti ele alalım... Bu turiste Doğu Akdeniz’de üç ülke Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs’ı bir arada sunmak mümkün olabilir.

- Peki siz ne yapacaksınız?

- Bakın paranın rengi olmaz. Kimse kimseye, ‘Türkle veya Rumla ticaret yapma’ diyemez. O yüzden önlem almak zorunda kaldık.

- Ve?

- Lefkoşa’nın Rum kesiminde şirketimi kurdum bekliyorum. Türkiye ile iş yapmak isteyen Rumlara, Rumları arayan Türk işadamlarına hizmet vereceğim, aracılık edeceğim.

Avrupa’ya Ercan yerine Larnaka’dan uçuyoruz

KIBRISLI
işadamının her gezisi Çin işkencesine dönüşüyor. Türkiye üzerinden uçuyor, vize peşinde sürünüyor. Ama 2003 yılının 23 Nisan’ında açılan Kuzey-Güney kapısı yeni bir fırsat penceresine dönüşüyor. Kuzey Kıbrıs İşadamları Derneği Başkan Yardımcısı Hasan Çıraklı’ya soruyoruz:

- Ercan veya Geçitkale’ye alternatif mi çıktı?

- Evet, Güney’e geçiş serbest bırakılınca işadamları Avrupa’ya Larnaka’dan uçuyor, işi bitince aynı yoldan dönüyor..

- Peki vize sorunu?

- Zaten asıl önemli olan vize... Çoğumuzun Kıbrıs pasaportu var. O yüzden güneye geçtiğimiz gün Larnaka’dan uçabiliyoruz.

- Ya Türkiye’den?

- Günlerce vize beklediğimiz oluyor.

Kıbrıs’ta 310 BMW 306 Mercedes satıldı

KIBRIS
ekonomisinin Türkiye’den yardımla döndüğü varsayılır. Hatta ‘memur ekonomisi’ sıfatını kullananlar bile çıkar. Ama otomobil satışları açısından KKTC’nin Türkiye’den eksiği yok, hatta belki de fazlası var. Sadece 2003 yılında KKTC’ye çoğu taksi olarak kullanılmak üzere 310 BMW, 306 Mercedes ve 117 Jeep ithal edildi, toplam ithalata 50 milyon dolar ödendi. Zaten resmi istatistiklere göre her yetişkin KTTC’liye bir otomobil düşüyor.
Yazının Devamını Oku

Bu Kıbrıs, AB’ye uygun mu?

25 Nisan 2004
Kıbrıs Türkleri açısından korkulan oldu, Rumlar Avrupa’ya yalnız girecek. Ama sanki ‘evet-hayır’ oyunu Türkiye’de herkesi memnun edecek gibi:

Kıbrıs’ta statükonun devamını savunanların itirazı yok.

Yıl sonunda AB’den takvim bekleyenlerin de öyle.

Ancak Kıbrıs-Türkiye-AB denklemi bu kadar basit mi?

KKTC’de ‘hain’ damgası yemek pahasına, Avrupalı gelecek uğruna ‘evet’ oyu kullananların günahı ne?

Çünkü bakınız, Avrupa’ya peşinen layık görülen Rum kesimi;

1) AB liderliğinin çözüm yanlısı açıklamalarını devlet TV’sinde sansürledi.

2) Rusya ile birlikte BM-AB ortak tasarısını engelleme cüretini gösterdi.

3) Avrupa’nın sınır komşularıyla iyi geçinme/uzlaşma anlayışına aykırı oy kullandı.

Ama bir hafta sonra Rumlar, tüm ilkelerini ayaklar altına aldıkları AB’nin tam üyesi olacak.

Türkler sadece ‘Tayvan modeli’ ambargosuz yaşam umuduyla yetinecek.

Akıllara, ‘Acaba beyaz Türkler, Avrupa standardına Avrupalıdan fazla mı güveniyor?’ sorusu gelecek. Eğer AB liderliği bu soruyu Kıbrıs ve Türkiye gündeminden çıkarmak istiyorsa, yolu belli: Referandum sandığı ‘evet’ çıkana, ta ki Avrupa’ya yakışan Kıbrıs yaratılana kadar Rumların önünde kalmalı.

Demokrasinin fiyatı

BM, 18 Latin Amerika ülkesinde yapılan bir araştırmaya sponsor oldu. Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, El Salvador, Guatemala, Honduras, Meksika, Nikaragua, Panama, Paraguay, Peru, Uruguay ve Venezüella’da 18 bin 643 kişiyle görüşüldü. Aralarında tam 41 tane eski başkan veya başkan yardımcısı da vardı. Zayıf demokrasilerin iş ve aş yaratma zafiyetinden bıkan Latin halkları, BM araştırmasında 2 çarpıcı sonucu ortaya koydu:

‘Ekonomik çıkarım uğruna demokrasiden vazgeçerim’ görüşünde olanlar yüzde 55,

‘Ekonomik kalkınma, demokrasinin korunmasından önemli’ diyenler yüzde 56 düzeyinde çıktı.

Demek ki demokrasinin bile fiyatı var!

4*4 HIZLI OKUMA

CHP Lideri Deniz Baykal, 1961, 1971 ve 1980 askeri darbelerine yasal kılıf olarak sunulan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İç Hizmet Yasası’nın ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır’ hükmünü içeren 35’inci maddesini değiştirmek üzere AKP hükümetine çağrı yaptı, ama hiçbir yanıt alamadı.

Bu girişimi ‘abesle iştigal’ sayan, askeri darbeye zaten yasal zemin gerekmediğini düşünenler haklı olabilir. Ancak 1961 tarihli bu yasanın gerekçesinde saklanan ve TSK’yı sadece dış değil ‘iç düşmanlara’ karşı da harekete geçmeye yetkili kılan zihniyeti yabana atmamak lazım. Dolayısıyla üstünlerin hukukuna müsait bu düzenlemeyi hukukun üstünlüğüne uygun hale getirmek zarar değil fayda sağlar.

Üstelik TSK’nın durumdan vazife çıkarmasına dönük tarif asla rastlantı değil, tarihi devamlılık çizgisine uygundur. Daha 1935 yılında kanunun ilk kez TBMM’ye sevkinde dönemin hükümeti maddeyi ‘Ordunun vazifesi; Türkiye vatan ve cumhuriyetini müdafaa etmektir (savunmaktır)’ diye düzenledi.

Ama Milli Müdafaa Komisyonu maddeyi, ‘Ordunun vazifesi (görevi) daha iyi anlaşılsın’ gerekçesiyle 1961 yılında aynen benimsenen ve bugün de uygulamadaki haline getirdi: ‘Ordunun vazifesi; Türk yurdunun ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (Anayasa) ile tayin edilmiş olan Türk Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır.’
Yazının Devamını Oku

Rumlar hayır verse bile 1 Mayıs’ta ticaret başlar

20 Nisan 2004
Türkiye, Kıbrıs’taki referandum sonucunu merakla bekliyor. Mersin’de öyle... Tek farkla, Rumlar referandumda ‘hayır’ da dese, Mersinli işadamının B planı hazır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda kentin ekonomik kanaat önderleri ile birlikteyiz. Başkan Kadri Şaman, Oda Meclis Başkanı İbrahim Kiper, Mersin Deniz Ticaret Odası Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Mersin Serbest Bölgesi Genel Müdürü Edvar Mum, Kalkınma Ajansı Müdürü Raif Okutucu.

Gündem tabii ki Kıbrıs...

- Kadri Başkan referandumdan sonra ne olur?

- Siyasi belirsizlik ortadan kalkar, iki yıllık emeğimizin sonucunu alırız.

- Nasıl?

- Biz iki yıl önce Rumların AB üyeliği belli olunca harekete geçtik. Mersin’deki ticaret ve sanayi odaları konseyine KKTC’deki sanayi ve ticaret odasını da davet ettik...

- Ya Güney Kıbrıslı işadamları?

- Onları da davet ettik, hatta geçen yıl İtalya’da buluşmayı planladık ama olmadı. Önce siyasi durum belli olsun istediler.

- Peki Rumlar referandumda hayır derse?

- Yine de ticaret başlar, Rum kesiminin yıllık 4 milyar dolarlık ithalatının bir bölümü Mersin’e kayar. Ayrıca yer değiştirmelerin zorunlu kılacağı 55 bin konut yapımından Mersinli müteahhite iş düşer...

RUMLAR VİZESİZ GELİR

1 Mayıs seferberlik ruhu Mersin Ticaret Borsası’nda da hakim. Başkan Abdullah Özdemir, Başkan Vekili Hüseyin Arslan ve Başkan Danışmanı, Abdullah Ayan da 1 Mayıs miladına inanıyor.

- Neden daha önce değil de 1 Mayıs?...

- Çünkü Güney Kıbrıs AB üyesi olunca o ülkeye Türk ambargosu kalkacak...

- Ambargo nasıl işliyor?

- Örneğin bugün bir gemi Güney Kıbrıs’a uğrarsa, Türk limanına gelemez.

- Peki bizim işadamları Güney Kıbrıs’a nasıl gidiyordu?

- Önce Yunanistan’a uçup özel vize almak gerekli.

- Peki 1 Mayıs’tan sonra?

- Biz AB vizesiyle rahatça gideceğiz, oradan günübirlik gelenler olacak.

- Turizm de gelişecek yani...

- Kuzey’e 100 bin yataklık yatırımdan söz ediliyor.

Liman vinci İngiltere Kraliçesi’ni bile eskitti

Dış ticaretin yüzde 10’u Mersin Limanı’ndan geçiyor.

Ama kara vinçlerinde hálá ‘Kraliçe Elizabeth’in hediyesidir’ yazan 44 yıllık plaketler çakılı. Limanı işleten Demiryolları sonunda limanı elden çıkartmaya karar verdi. Mersinli denizci, tüccar ve sanayici tartışıyor, bize aktarması düşüyor:

- Kadri Başkan Mersin Limanı ne olacak?

- Bugüne kadar Mersin’den kazanılan parayla TCDD’nin zararı kapatıldı.

- Ya şimdi?

- Ulaştırma Bakanlığı İzmir ve Mersin Limanı’nı özelleştirme kararı aldı.

- Peki fiyatı belli mi Cihat Başkan?

- 50 milyon dolar peşin, iki yılda 50 milyon dolar yatırım, bir de 40 milyon dolar gelir istiyorlar.

- Karşılanabilir mi bu rakam?

- Aslında liman işletmiş olmak, 30 milyon dolar cirolu şirket gibi şartları da var. Aramıza büyük sanayi kuruluşlarından birisini alırsak, yerine getirilmeyecek şartlar değil.

- Mersin Limanı’nı alırsanız ne yapacaksınız?

- Transit geçiş ücretini indirirsek yeniden TIR trafiği başlayabilir. Ama ucuz akaryakıt desteği de şart.

- Abdullah Başkan siz ’liman özelleştirilsin’ diyor musunuz?

- Keşke ama umut etmekle olmuyor, özerkleştirme daha akıl karı...

- Farkı ne?

- Mesela iskeleler teker teker kiralanabilir, rekabete açılabilir. Mersin termiral liman olmalı.

Yazlıklar Araplara devre mülk olsun

Mersin’le Antalya komşu iller...Turistler Antalya’da 25 milyon geceleme yaptı, Mersin’de sadece 110 bin geceleme. Turistlerin yüzde 58’i Antalya’da kaldı, sadece binde 3’ü Mersin’de...

- Kadri Başkan neden turist gelmiyor?

- Kabahatimiz Mersin-Silifke arasını betonlaştırmak oldu. 80 kilometreye 65 bin yazlık konut yapıldı.

- Turizmde reçeteniz ne?

- Geçen yıl Ortadoğu ülkelerinden güç bela 55 bin turist getirttik.

- Artırmanın yolu var mı?

- Yazlıkları yani ikinci konutları devre mülk olarak Arap turistlere açmak lazım. Ticaret ve Sanayi Odası ile diğer sivil toplum örgütleri olarak bu yönde kampanya açtık.

- Abdullah Başkan sizin görüşünüz?

- Zaten oteller üçte bir dolulukla çalışıyor, önce Mersin tur operatörlerine tanıtılmalı...

- Nasıl?

- Kapadokya, Tarsus, Antakya inanç turizmi hattına girmeli.

- Başka?

- Suriye’ye vize kolaylaşırsa, Lazkiye-Mersin hızlı feribotu sefere konulursa alışveriş turizmi başlar.

Serbest bölgede fona vergi eklendi

6 Şubat’ta tıpkı diğer serbest bölgelerde olduğu gibi Mersin’de de vergi muafiyeti kalktı. Üstelik zaten fon ödendiği için aslında çifte vergilendirme başladı. Genel Müdür Edvar Mum’a soruyoruz:

- 564 yerli-yabancı yatırımcınız var, tepkileri ne oldu?

- Çoğu ruhsat süresinin sonuna kadar kalıp kalmamayı tartışıyor.

- Peki bölgenizde hiç mi vergi ödenmiyordu?

- Hayır tam tersi... 2001’de serbest bölgedeki bir şirket, Mersinli ortalama vergi mükellefinin tam 14 katı fon ödedi. 2002’de aynı oran 10 kattı, 2003’te 7 kat. Üstelik fon ödemeleri peşin yapılıyor, vergi gibi bir yıl sonra değil.

Bakliyat kralının sigarası çıkıyor

Mersin Organize Sanayi Bölgesi özelleşen Tekel’in Suma fabrikasına komşu bir de özel sigara fabrikası geliyor. 25 milyon dolarlık yatırımın Türk ortakları, bakliyat ihracatında ilk sırada yer alan Mahmut ve Hüseyin Arslan kardeşler.

- Hüseyin Bey üretiminiz ne kadar olacak?

- Yılda 4 milyar adet sigara...

- Yabancı ortağınız kim?

- European Tobacco, Vigor (Azeri pazarında yüzde 75 payı var), Slim ve Senator markalarının sahibi..

- Ne zaman pazara gireceksiniz?

- Mayıs ayında ilk partiyi ihraç edeceğiz, temmuz ayında Türk pazarındayız.
Yazının Devamını Oku