Trakya, Marmara ve Ege bölgesi başta olmak üzere hemen her yer sallanıyor.
Deprem olmaz dediğimiz bölgelerde zelzeleler oluyor, ülkemizi ‘deprem korkusu’ sarmaya başladı.
Korku, depremin verdiği hasardan daha çok zarar veriyor insana...
Bir yanda deprem korkusu, diğer yanda gölleriyle, nehirleriyle, obruklarıyla, dağlarıyla, termal - kaplıca sularıyla, madenleriyle ve eşsiz nimetleriyle Türkiye...
Birçok zenginliği ve güzelliği ‘Deprem bölgesi’ olmamıza borçluyuz...
*
Coğrafyamızda nice büyük depremler yaşanmıştır.
Yurdumuza kar düştü.
Uludağ’ımız da yükünü almaya başladı.
Hava soğudu. Dikkat etmeli; sağlığı korumalı, hasta olmamalı.
Yaralanma, sakatlık ve ölüm getiren trafik kazaları ile tüm kazalara karşı tedbir almalı.
Her işi Allah’a bırakmamalı…
KÖMÜRÜN VAR MI ISINACAK
70 ‘li yıllardı, ortaokulda müzik öğretmenimiz;
Bosna Hersek, Kosova, Karadağ, Hırvatistan, Sırbistan ile Kuzey Makedonya ‘da peş peşe gerçekleşen sarsıntılar bölge halkını kaygılandırıyor.
*
Bölge Rumeli, Batı Trakya, Balkanlar olarak adlandırılsa da esasen hepsi aynı anlama geliyor. İç içe geçmiş, eş kavramlar...
Balkanlar sallanıyor.
Sallanması bir yana, Balkan ülkelerinde yaşanan acılar Bursa’da yürekleri sızlatmaya yetiyor...
*
Yok buzul gölüymüş.
12 veya 18 bin yıllıkmış.
Doğa harikasıymış.
Dünyanın en temiz suyuna sahipmiş.
Yok dipsiz gölmüş...
Yemezler!..
BİRKAÇ ANDAVAL
Dipsiz Göl define sevdasına, aç gözlülüğe, liyakatsiz ve cahil bürokrasiye kurban gitti. Aslında gölün kendisinin define olduğu bilincinden habersiz birileri yüzünden doğal bir değer yok edildi...
11 milyon fidan 81 ilde, 2 bin 23 noktada, toprakla buluştu...
*
Küresel kuraklık ve iklim değişikliği sorunları için birçok ülke çok ciddi tedbirler aldı.
Sera gazları, karbon salınımı, atmosfere karışan zararlı kimyasallar konularında sert politikalar geliştirdi.
Mesela, Avrupa ülkelerinin bazıları on yıl sonra benzinli ve motorinle çalışan araçları üretmeyecek.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Sorun ülkemizde de hissediliyor.
Yıldönümü, yaş günü, özel anmalar,
Bayramlar, kutlamalar,
Ölümler, hastalıklar,
Ziyaretler,
Teşekkürler, yürüyüşler, protestolar,
Ulu önder, büyük Türk Başbuğu; “Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.” demişse, gelecekten zerre kadar endişe etmemeli,
Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar varlığını sürdürecektir...
İLERİ ADIMLAR
Ulaşımı, haberleşmesi, imalatı, tarımı, bankası ve hemen her şeyi yabancıların elinde olan, yokluk ve fakirlik içerisinde bulaşıcı hastalıklarla boğuşan, sakat kalmış, sağlığı yerinde olmayan, okuma ve yazması yok mertebesinde ki, işgücü ve erkekleri savaşlarda tükenen Türk milletinin önüne 1919 yılında milli direniş, mücadele ile önüne düşen Atatürk;
1920 senesinde Ankara’da devleti kurdu, Meclis’i topladı.
1923’e gelindiğinde ise ileri bir adım daha atarak yönetim şeklinin cumhuriyet olmasını sağladı.
18 Mart Üniversitesi’nde Limak Engelsiz Müzik Korosu olarak verdiğimiz ve gelirini Mehmetçik Vakfı’na hediye ettiğimiz konserin ardından kısa da olsa ‘şehit kokulu şehir’ gezisine hazırız...
*
Çanakkale doğal ve tarihi birikimi açısından oldukça zengin.
Aynalı Çarşısı, Saat Kulesi, Kordon’u, Deniz Müzesi, Truva Atı (Troy Filminde kullanılan at), kaleler, anıtlar, sergileri görmeli; Gelibolu’ya geçmeli.
ŞEHİT KOKULU ŞEHİR
Gelibolu’ya gidişinizde ayaklarınız titremeli...