Dr.Başak Demiriz

İrade

24 Şubat 2012
İrade sahibi olmak deyince aklınıza sadece sigarayı bırakabilmek veya kiloyu koruyabilmek gelmesin. Güçlü iradesi olanların genel anlamda daha iyi bir hayata sahip olduklarını biliyor muydunuz?

Danışan: Kendime verdiğim sözlerin hiçbirini tutamıyorum. Yılbaşında bir liste yapmıştım, bir tanesini bile gerçekleştiremedim.
Dr. Başak: Listenizde neler vardı?
Danışan: 1. Kilo vermek, 2. Sigarayı bırakmak, 3. Spor yapmak, 4. Daha az alışveriş yapmak, 5. Sağlık kontrollerimi yaptırmak, 6. Bir hobi edinmek ve 7. Daha çok kitap okumak.
Dr. Başak: Bu liste birçok kişiye tanıdık gelecektir. Her yılbaşında sizin gibi binlerce kişi hayatında bir şeyleri değiştirmek veya yeni alışkanlıklar kazanmak için listeler yapar ama bu listeler kısa sürede unutulur. Bu konu birçok bilim insanının ilgisini çekiyor ve araştırmalara konu oluyor. İnsanlar ne gibi sözler veriyorlar, neden tutamıyorlar? Amerikan Psikologlar Derneği, insanların 2012 hedefleri ile ilgili yaptığı bir araştırmada, araştırmaya katılanların yüzde 57’sinin kilo vermeyi, yüzde 50’sinin daha sağlıklı beslenmeyi, yüzde 41’inin düzenli egzersiz yapmayı, yüzde 52’sinin de daha fazla para biriktirmeyi hedeflediğini saptadı.
Danışan: Peki hedeflerine ulaşabilmişler mi?
Dr. Başak: Dört kişiden biri, irade zayıflığı yüzünden hedeflerine ulaşamadığını belirtmiş. Yeni alışkanlıklar kazanmak ve davranışları değiştirmek çok kolay değil. Sizin gibi birçok kişi kendisi için neyin iyi olduğunu bilse de bunu gerçekleştirmekte zorluk çekiyor. Örneğin, yüzlerce kişi yılbaşında sigarayı bırakmaya
karar verdi. Belki kısa bir süre bıraktılar ama çoğu tekrar içmeye başladı bile.

Yazının Devamını Oku

Aşk mı takıntı mı?

17 Şubat 2012
O hiç aklınızdan çıkmıyor, gece gündüz onu düşünüyorsunuz, onunla olmak uğruna akla gelmeyecek şeyler yapıyorsunuz. Peki bu aşk mı yoksa takıntı hastalığınız mı var?

Danışan: Ne yaparsam yapayım, ayrıldığım sevgilimi kafamdan atamıyorum. Onunla olmamam gerektiğini, onun bana zarar verdiğini bile bile ondan başka bir şey düşünemiyorum. Neden kurtulamıyorum onu düşünmekten? Nedir bu aşk mı, kara sevda mı? Başımın belası mı?

Dr. Başak: Onu düşünmekten gerçekten kurtulmak istiyor musunuz?

Danışan: İstiyorum, çünkü doğrusu bu ama ne yaparsam yapayım olmuyor. Bir türlü aklımdan atamıyorum. Hele onun başkasıyla olma ihtimalini düşünmek beni çıldırtıyor. Öyle korkuyorum, endişeleniyorum ki nefes alamayacak hale geliyorum.

Dr. Başak: Böyle hissettiğinizde neler yapıyorsunuz?

Yazının Devamını Oku

Kocam niye koltukta uyuyor?

10 Şubat 2012
Eğer siz de koltukta uyuyan erkeklerdenseniz, karınızın neler düşündüğünü bilmek ister misiniz? Danışan: Karım hayatı bana zindan ediyor. Evde hiç huzurumuz kalmadı, devamlı tartışıyoruz. “Psikoloğa git, yoksa boşanırım” diye beni sürekli tehdit ettiği için gelmek zorunda kaldım.
Dr. Başak: Neden bana gelmeniz gerektiğini düşünüyor?
Danışan: Ortada bir problem yok aslında. Hepsi onun kafasında. Gece gündüz senaryolar yazıyor ve sonra kendisi de inanıyor.
Dr. Başak: Bir şeylerden mi şüpheleniyor?
Danışan: Valla artık ben de kafasından geçenleri takip edemiyorum. Her gün başka bir hikaye!
Dr. Başak: Bu hikayelere neden olacak bir davranışınıza mı tanık oldu?
Danışan: Tek neden benim televizyon karşısında uyuyakalmam.
Dr. Başak: Nasıl yani?
Danışan: Akşamları televizyon seyrederken kanepede uyuyakalıyorum. Ne var bunda? Bir sürü arkadaşım, hatta babam bile benim gibi.
Dr. Başak: Sabaha kadar orada mı kalıyorsunuz?
Danışan: Eşim genellikle uyandırır, sabaha karşı tuvalete kalktığında. Geçen kavgamızda “Artık uyandırmayacağım, ne halin varsa gör” dedi. Ben de beni rahat bırakacak diye sevinmiştim işin açıkçası. İki gün sonra esas kavgalar başladı.
Dr. Başak: Neden?
Danışan: Onunla yatmak istemediğime göre evliliğimizde ciddi bir problem varmış.
Dr. Başak: Sizce var mı?
Danışan: Tek problem onun bu hırçınlığı.
Dr. Başak: Başka bir problem olup olmadığını eşinizle konuştunuz mu?
Danışan: Konuşacak bir şey yok ki, o da sizin gibi “Konuş benimle neyin var” diyor. “Konuşacak bir şey yok” diyorum, iyice çıldırıyor.

BELLİ Kİ ŞEFKATE İHTİYAÇLARI VAR

Dr. Başak: Size kızmasının nedeni çok açık: Koltukta uyuyor olmanız ona normal veya doğru gelmiyor ve bunu niye yaptığınızı anlayamıyor.
Siz ona bir açıklama yapmadıkça daha da sinirlenip kendi kendine anlamlar üretiyor. Çünkü belli ki onun, size sarılarak uyumaya, belki de şefkate ihtiyacı var, ayrıca televizyon karşısında uyuyakalmanız büyük bir olasılıkla cinsel hayatınızı da olumsuz şekilde etkiliyordur. Bütün bunlara rağmen siz televizyon seyretmeyi tercih ediyorsunuz ve onu yalnız bırakıyorsunuz. Bu tercih onu üzüyor olamaz mı?
Danışan: Evet ama benim de biraz kendi kendime kalmaya ihtiyacım olamaz mı?
Dr. Başak: Kesinlikle olabilir. İşte bütün mesele bunu açıklayabilmek ve bu tercihinizin onunla bir ilgisi olmadığını anlatmak. Yoksa eşiniz de diğer bütün kadınlar gibi bu davranışınıza değişik anlamlar yükleyebilir.
Danışan: Koltukta uyuyakalmanın başka ne anlamı olabilir Allah aşkına?
Dr. Başak: Benim bugüne kadar duyduğum birçok şikayet var buna benzer. Çoğu kadın, eşinin koltukta uyuyakalmasının normal olmadığını düşünüyor. Hatta bu onlar için sizin tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir problem. Evliliklerinin gidişatı ile ilgili ciddi bir sıkıntıya işaret. Dolayısıyla, erkekler “Ben yanlış bir şey yapmıyorum, alt tarafı televizyon karşısında uyuyakalıyorum” diye düşünürken, kadınlar bu davranışın arkasında ciddi bir problem olduğuna inanıyor ve bunu ortaya çıkarıp acilen çözmek istiyor.
Sizin de az önce eşinizden bahsettiğiniz gibi, akıllarına türlü düşünceler, türlü senaryolar geliyor ve genellikle şu soruların cevaplarını bilmek istiyorlar:

NEDEN KOLTUĞU BANA TERCİH EDİYOR?

Eşim koltukta uyuyakaldığına göre ve benimle uymadığına göre acaba;
Artık beni sevmiyor mu?
Ona çekici gözükmüyor muyum?
Hayatında başkası mı var?
Beni önemsemiyor mu?
Benden gizlediği bir şeyler mi var? Ben uyuyunca internette başkalarıyla mı görüşüyor?
Acaba homoseksüel mi?
Depresyonda mı?
İşle ilgili problemleri mi var?
Bana kızgın mı?
Bana nedenini açıklamadığına, benimle bu konuyu konuşmak istemediğine göre bana söyleyemediği bir şeyler mi var?
Benim buna ne kadar üzüldüğümü, kırıldığımı bile bile hâlâ yatağında yatmıyorsa artık çoktan bazı şeyler onun için bitmiş mi demektir?
Bana sarılarak yatmak için can atacak bir erkek elbette vardır, hiç vakit kaybetmeden boşansam mı?

YATAK ODANA TELEVİZYON AL HER ŞEY ÇÖZÜLSÜN

Danışan: Bunları düşünüyor mudur gerçekten?
Dr. Başak: En azından birkaç tanesini düşündüğüne emin olabilirsiniz.
Danışan: Nereden çıkarıyor bunları?
Dr. Başak: Bunun birçok açıklaması olabilir. Eşinizin mutlu ve uyumlu bir evlilik için aynı yatağı paylaşmak istemesi, düzenli bir cinsel hayatınızın olmasını istemesi çok da anlamsız bir beklenti değil. Bu beklentisi karşılanmadığında doğal olarak nedenini araştırmaya başlar. Kâh kendisini suçlar, kâh sizi, ama işin içinden çıkamaz. İşte bu noktada kadınlar birbirlerinden medet umar. Kimisi başına geleni paylaşır: “Benim eşim de televizyon karşısında uyuyakalırdı, sonra ortaya çıktı ki başka bir kadın varmış hayatında”... Kimisi de öğütler verir veya çözümler önerir: “Yatak odana televizyon al, her şey hallolur”, “Takip et, kiminle beraber olduğunu bul”.
Danışan: Birbirlerini dolduruyorlar.
Dr. Başak: Aslında sizi anlamaya çalışıyorlar. Bunun tek çözümü ise onunla konuşmak. Siz ona dürüst bir şekilde kendinizi ifade etmediğiniz sürece o hikayeler yazmaya devam edecek. Ama önce siz bu davranışınızın yarattığı sıkıntıyı kabul etmelisiniz.
Danışan: Bunun bu kadar problem olması hoşuma gitmiyor ama evet bu kadar üzüldüğüne göre bir sıkıntı var ve bir şeyler yapmak lazım.
Dr. Başak: Bu konuda bir şeyler yapmaya karara verdiğinize göre, kendinize aynı soruyu sorun: Neden her gece koltukta uyuyorum? Eğer biraz önce sıraladığım nedenlerden herhangi biri sizin için geçerliyse bunu çözmenin yollarını araştırmalı, gerekirse yardım almalısınız. Problemleri yok saymak çözüm değildir.
Danışan: Eşimi seviyorum, bahsettiğiniz nedenler benim için geçerli değil.
Dr. Başak: Bunu da eşinizle açık açık konuşmanızı tavsiye ederim. Kadınlar ve erkeklerin çok farklı ihtiyaçları var. Kadınlar yalnız kalmayı pek tercih etmezken, erkek için yalnız kalmak çok gereklidir. Eşinizin bunu anlaması ona güç gelebilir, çünkü yalnızlık çoğu kadın için oldukça olumsuz bir anlam taşır, sevdiğini hep yanında ister. Oysa erkeğin, eşini, sevgilisini ne kadar severse sevsin, onunla her dakika beraber olmaya ihtiyacı yoktur. Yalnız kalmaya ihtiyaç duyar. Kimisi bilgisayar başına, kimisi TV önüne kaçar. Koltukta uyuyakalmak da böyle bir kaçış olabilir.
Danışan: Eşim bunu anlamıyor. Tek sebep biraz yalnız kalma ihtiyacım.
Dr. Başak: Bu kadınlara yabancı bir konu, çünkü çoğu kadın özgür olmaktansa bağlanmak ister. Kadın birinden kaçıyorsa, artık onunla olmak istemiyordur. Bu kadar basit. Dolayısıyla sizin bu kaçışlarınızı başka türlü yorumlamasını beklemeyin.
Danışan: Ondan sıkılmadığımı ama arada bir yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu anlatacağım.
Dr. Başak: Konuşmak çok gerekli ama yeterli değil. Onun da ihtiyaçlarını hatırlayıp, televizyon karşısında uyuyakalmalarınızın sıklığını ‘arada bir’ olarak azaltmaya çalışırsanız, problem yaşamazsınız.

NOT: Psikoterapi diyalogları, yaşanmış hikâyelerden esinlenerek, psikoterapi sürecinde kullanılan yöntemlere örnek oluşturmak amacıyla yaratılmıştır. İçeriği psikolojideki bilimsel gelişmelere paralel olmakla beraber genel bilgilendirme ve tavsiye niteliğindedir.
Yazının Devamını Oku

Zararlı ilişkiler

3 Şubat 2012
Hem kadınlar hem de erkekler farkına bile varmadan zararlı ilişkilere tutsak olabiliyorlar. Peki neden bu ilişkilerden vazgeçemiyoruz?

Danışan: Nişanlımdan ayrılalı iki ay oldu ama hâlâ onu unutamıyorum.
Dr. Başak: Onu unutmak mı istiyorsunuz?
Danışan: Hem evet hem de hayır. Kafam çok karışık. Onu çok özlüyorum ve hâlâ seviyorum ama kalbim başka şey söylüyor, aklım başka şey.
Dr. Başak: Aklınız ne söylüyor?
Danışan: Onu unutmam gerektiğini. Ailem de, arkadaşlarım da onun suratını bile görmek istemiyor.
Dr. Başak: Neden?
Danışan: Çünkü beni çok üzdü, çok ağlattı.

Yazının Devamını Oku

İyi anne-baba neler yapar?

27 Ocak 2012
“Bu devirde çocuk yetiştirmek çok zor” diyenlerden misiniz? “Mutlaka yapmanız gereken” ve “kesinlikle yapmamanız gereken” bazı davranışlara dikkat ederseniz, iyi anne-baba olmak o kadar da zor değil.

Danışan: İyi bir anne-baba olmaya çalışıyoruz. Elimizden geleni de yapıyoruz ama etrafta o kadar çok problemli insan var ki, acaba bir yerde yanlış yaparsak çocuğumuz problemli bir yetişkin olur mu diye korkuyoruz.
Dr. Başak: Hem duygusal hem de fiziksel sağlığı yerinde çocuklar yetiştirmek çok kolay değil. Bir yandan iyi eğitim alsın, iyi bir işe sahip olsun, çalışkan olsun, bir yandan da sağlıklı, mutlu, iyi insanlar olsun istiyoruz. Bütün bu özelliklere sahip olmalarını sağlamak için anne-babaların büyük bir özveri göstermeleri gerekiyor.
Danışan: Biz özveri göstermeye hazırız da bazen neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar vermekte zorluk yaşıyoruz. Özellikle eşimle bazı konularda hiç anlaşamıyoruz. Benim için en önemlisi çocuğumun mutlu olması. Eşim için ise başarılı olması. Ne yaparsak hem sağlıklı hem de başarılı bir çocuk yetiştirebiliriz?
Dr. Başak: Mizaç, yetenekler, zeka, sınırlar, fiziksel özellikler, doğuştan belli olan bir temel gibidir. Bu temelin üzerine çevreden öğrenilenler inşa edilir ve çocuğun kimliğini oluşturur. Dolayısıyla, bize düşen görev ‘inşaat’ kısmını elimizden geldiğince iyi yapmak. ‘Mutlaka yapmamız gereken’ ve ‘kesinlikle yapmamamız gereken’ bazı davranışlara dikkat edersek, hem mutlu hem de başarılı bir çocuk yetiştirmemiz çok da zor olmaz. Unutmayın ki bu ‘inşaat’ hamile kaldığınız gün, hayat tarzınıza, yediklerinize, kendi sağlığınıza dikkat ederek başlıyor. Doğumun ilk anlarından itibaren onunla kurduğunuz bağ ve iletişim, onun ihtiyaçlarına gösterdiğiniz hassaslık ve özveri, sağlam bir ilişki için ilk adımlar. Bu bağ ve iletişim hem kendine hem de başkalarına güven duygularını geliştiriyor ve tüm hayatı boyunca daha sağlıklı bir birey olmasına fayda sağlıyor.

MUTLAKA YAPILMASI GEREKENLER

1. Onu sevin. Öperek, başını okşayarak, sevdiğinizi söyleyerek sevginizi gösterin. Şımartmak ve sevmek arasında önemli bir fark vardır. Çocuğunuzu çok sevdiğinizi göstermek onu şımartmaz.
Araştırmalara göre, her gün sevgi gören çocuklar daha az stres hormonu salgılıyor ve huzursuz olduklarında, stres reaksiyonları ile daha kolay baş edebiliyorlar.

Yazının Devamını Oku

Korkular, başarınıza ve mutluluğunuza engel olmasın

20 Ocak 2012
Korkularınızdan kurtulmak için konfor alanınızdan çıkmanız ve risk almanız gerekir.

Danışan: Çok fazla korkularım var. Bu korkular yüzünden istediğim ve hak ettiğim yerde değilim.
Dr. Başak: İş anlamında mı?
Danışan: Her anlamda. Daha cesur olsam, risk alabilsem, düşüncelerimi daha rahat söyleyebilsem, işyerimde gerçek potansiyelimi gösterebileceğim ve belki daha iyi bir pozisyonda olacağım. Aşk hayatımda da korkularım yüzünden mutsuz oldum. Bazen istemediğim kişilerle beraber olmaya devam ettim, ayrılırsam yalnız kalmaktan korktuğum için. Başka bir ülkede iş teklifi geldi, yine korktum gitmedim, ya sıkılırsam, adapte olamazsam diye. Korkularım beni hep engelliyor, hatta aşağıya çekiyor. Bu kadar korkum olmasa çok daha başarılı ve mutlu olmaz mıydım?
Dr. Başak: Olabilirdiniz. Çünkü hep başına kötü bir şey gelecek diye düşünen insanın hayatı kasvetle dolar. Neşe ve keyif azalır. Ayrıca, büyük bir olasılıkla enerjinizin çoğunu kendinizi nasıl koruyacağınıza veya korktuğunuz başınıza gelirse nasıl önlem alacağınıza harcıyorsunuz.
Danışan: Son zamanlarda bir de iyice şüpheci olmaya başladım. İnsanlara güvenemez oldum. Hiçbir şeyimi hiç kimseye anlatmıyorum, dertlerimi veya sorunlarımı paylaşmıyorum. O zaman da kendimi iyice yalnız hissediyorum.
Dr. Başak: Bu da korkunun eseri. Sizin de söylediğiniz gibi, başkalarının sizin hayatınızı, düşüncelerinizi bilmesi bile sizin için büyük risk.
Danışan: Bundan çok yoruldum. Biliyorum ki başarılı olabilmek için risk alabilmek lazım, fikirlerini cesurca söyleyebilmek lazım.

Yazının Devamını Oku

Neden hâlâ bekarım?

13 Ocak 2012
Ölümsüz bir aşk istiyoruz, sonsuz bir romantizmin ve anlayışın hayalini kuruyoruz, her daim en iyi arkadaşımız olsun bir yandan da heyecan ölmesin istiyoruz, ailesinin de bize tapmasını, hatta kendi çocuklarından daha da fazla sevmesini bekliyoruz... Peki ama neden böyle birini bulamıyoruz...

Danışan: Arkadaşlarımın hepsi ya evlendi ya da biriyle beraber. İçlerinde bir tek ben yalnızım. Bunu düşünmek beni çok mutsuz ediyor ve kızdırıyor. Ben neden hâlâ bekarım?
Dr. Başak: Bunun birçok cevabı olabilir ama en önemlisi siz kendinize bu soruyu sorduğunuzda ne cevaplar veriyorsunuz?
Danışan: Güzel olmadığımı, yetersiz olduğumu, kimsenin beni istemeyeceğini düşünüyorum.
Dr. Başak: Bu tip olumsuz düşünceler kendinize güveninizi sarsar ve mutsuz olmanıza neden olur. Bazı insanlar mutsuz olduklarında, kendisiyle ilgili olumsuz düşünce ve duygulardan kaçabilmek için başkalarına ihtiyaç duyarlar. Çünkü ancak birisi tarafından sevildiklerinde kendilerini severler. O olumsuz iç sesler susar. Başkası onlara “Güzelsin” dediğinde ancak kendilerini güzel hissederler. Bu, mutsuzluktan kaçmak için alkol kullanmaya benzer. Bu kişiler nasıl mutlu olmak için alkole bağlanırsa, mutluluğu başkalarında arayan kişiler de başkasıyla beraber olmadan mutlu olamazlar.
Danışan: Hayatımda biri olunca daha mutlu oluyorum, bu normal değil mi?
Dr. Başak: Bu elbette normal. Diğer yandan, yalnızken mutsuz olmak ise bir o kadar normal değil.
Danışan: Neden?

Yazının Devamını Oku

Çiftler için ilişki testi

6 Ocak 2012
İlişkinizden ne kadar hoşnutsunuz? Peki ya eşiniz ne kadar hoşnut? Merak ediyorsanız aşağıdaki soruları eşinizle ayrı ayrı doldurarak cevaplarınızı karşılaştırın. Danışan: Yeni yılda kendime verdiğim sözlerden biri de ilişkilerimi düzenlemek. Artık anlaşamadığım insanlarla ya aramı düzeltmenin bir yolunu bulmak ya da yollarımı ayırmak istiyorum. Bana zarar veren ilişkiler içinde olmak istemiyorum. Önce evliliğimden başlayacağım. Eşimle öyle bir noktaya geldik ki ne anlaşabiliyoruz ne de ayrılabiliyoruz. Bu konuda artık bir şey yapmam gerek.

Dr. Başak: Kaç yıllık evlisiniz?
Danışan: 25 yıllık evliyiz, ne kadar uzun değil mi? İkimiz de çok gençtik evlendiğimizde, yıllar nasıl geçti anlamadık. İş, güç, çocuklar derken hem kendimizi unuttuk hem de birbirimizi. Monoton bir hayatın içinde sadece görevlerimizi yapıyoruz. İkimiz de mutsuzuz ama birbirimizi mi mutsuz ediyoruz yoksa ayrılsak da mutsuz olmaya devam eder miyiz onu da bilemiyorum.

Dr. Başak: Eşiniz, bu konularda neler düşünüyor, bir fikriniz var mı?
Danışan: O pek konuşmaz. Tipik bir erkek. Bana göre, mutsuz görünüyor ama bu evlilikten o da bıktı mı bıkmadı mı bilmiyorum. Bu konulardan genellikle uzak duruyor. Birkaç kez konuşmaya çalıştım ama “Hayat şartları, daha ne bekliyorsun” gibi şeyler söyledi. Ben de vazgeçtim, kendi haline bıraktım. O da her gün işten gelince geçiyor televizyonun karşısına, orada uyuklayana kadar kalıyor. Sonra ben genellikle zorla uyandırıp yatağa götürmeye çalışıyorum. Bazen de hiç uğraşmıyorum, orada bırakıp yatıyorum. Bu bana artık çok sıkıcı gelmeye başladı.

İLİŞKİLER KENDİ KENDİNE İYİLEŞMEZ

Dr. Başak: Evlilikle ilgili ciddi bir hoşnutsuzluk yaşıyorsunuz ama ne yapacağınızı da bilemiyorsunuz anladığım kadarıyla.
Danışan: Evet, bilemiyorum. Belki de ben mutsuzum ve evliliğime yansıtıyorum. Onun ne hissettiğini de bilebilmek isterdim ama ona dokunmasam o öyle yaşayacak gibi.

Dr. Başak: İlişkilerde eşinizle olsun, annenizle, kardeşinizle, patronunuzla olsun, istediğiniz uyumu yakalayamazsanız, bu doğal olarak size mutsuzluk, huzursuzluk getirir. Böyle durumlarda, ilişkilerin kendi kendine iyileşmesini beklemek bizi hiçbir yere götürmez. Aksine mutsuzluğunuzu, kızgınlığınızı ve hayal kırıklığınızı artırır. Böyle olumsuz bir ruh halinde yaşam çekilmez olabilir.
Danışan: Kesinlikle çekilmez oluyor. Ben de farkındayım, kendi kendine iyileşmeyecek.

Dr. Başak: Madem bir şeylerin değişmesinin gerektiğine karar verdiniz, önce her ikinizin de bu evlilikten ne kadar hoşnut olduğunuzu anlamaya çalışalım ve problemin kaynağını araştıralım.
Danışan: Benim ne hissettiğim belli de eşimle bu konuları konuşmak imkansız. Sorsam bile her zamanki gibi beni geçiştirecek.

Dr. Başak: Öyleyse bu kez başka bir yol deneyelim. Amerikalı terapist Dr. David Burns’ün geliştirdiği ve bilimsel araştırmalarda kullandığı, ilişkilerde hoşnutluğu ölçen bir testi var. Bu testi, eşinizin ve sizin ayrı ayrı doldurmanız, ilişkiniz hakkında fikir vermesi açısından faydalı olur. Eğer bir problem olduğunu ortaya çıkarırsanız, bu problem hakkında neler yapmak istediğinizi net bir şekilde oturup konuşabilirsiniz. Çok zaman almayacak 13 soruluk bir test. Ona bunu doldurtabilir misiniz?
Danışan: Umarım kabul eder.

MUTLU EVLİLİKLERDE SONUÇLAR BENZER

Dr. Başak: Bunun sizin için önemli olduğunu ona açıklayın.
Danışan: “Testi yapmak ne işe yarayacak?” diye soracak.

Dr. Başak: “Bu testi yapınca evliliğimizle ilgili neler hissettiğimizi daha objektif ve net bir şekilde göreceğiz” diyebilirsiniz.
Danışan: Ben neler hissettiğimi biliyorum da, benim cevaplarım eşim için çok şaşırtıcı olacak. Sanırım eşim ilişkimizden bu kadar mutsuz olduğumun farkında değil ya da görmek istemiyor.

Dr. Başak: Test sonuçları arasında farklılıklar olması sık rastlanan bir durumdur, özellikle evlilikte problem yaşanıyorsa. Çünkü problemli evliliklerde eşler genellikle duygusal açıdan birbirlerinden kopuktur. Örneğin erkek evliliğinden gayet hoşnutken, kadın evlilik içinde nefes bile alamıyor olabilir. Aynı ev içinde başka hayatlar yaşayan birçok çift, mutsuz olmalarına rağmen şu veya bu nedenden dolayı evliliklerini sürdürürler. Dr. Burns’ün bu testi kullanarak yaptığı araştırmalar, mutlu ve başarılı evliliklerde çiftlerin sonuçlarının genellikle birbirine benzer olduğunu göstermiştir. Birbirine benzeyen sonuçlar, çiftlerin birbirlerine duygusal olarak bağlı olduklarına işaret eder.

EVLİLİĞİN HEP MÜKEMMEL OLMASINI BEKLEMEYİN

Danışan: Sonuçlar, benim evlilikten hiç hoşnut olmadığımı gösterirse ne yapacağım?
Dr. Başak: Bu, evliliğinizi hemen bitirmeniz gerektiği anlamına gelmez elbette. Diğer yandan, başta da söylediğim gibi, ilişkiler, “bir gün düzelir inşallah” umuduyla veya karşınızdakinin değişmesine dua ederek düzelmez. Eğer sonucunuz ‘hoşnutsuz’ çıkarsa, mutlaka bir şeyleri değiştirmeniz gerekir. Evliliğinizin kaderinin sizin ellerinizde olduğunu unutmayın. Bu testin sonuçlarını eşinizle beraber değerlendirin ve değiştirmeniz, geliştirmeniz gereken kategorileri beraber saptayın. Her bir alan için spesifik hedefler belirleyin ve adım adım o hedeflere ulaşmak için plan yapın. Evlilikler de insanlar gibi, sürekli olarak birçok faktörün (maddi konular, sağlık, iş hayatının stresi gibi) etkisi altındadır. Sağlıklı bir ruh ve beden sağlığına sahip olabilmek için nasıl çaba gösteriyorsak, sağlıklı bir evlilik için de çaba göstermemiz gerekir. Diğer yandan unutmayın ki her gün nasıl mutlu ve sağlıklı olamıyorsak, evliliğinizin de her gün mükemmel olmasını beklemeyin.

Danışan: Peki, ideal evlilik için sonuçların ne olması gerekir?
Dr. Başak: Bunun için bir rakam vermek çok doğru olmaz ama doğal olarak her insan ilişkisinden en azından ‘hoşnut’ olmak ister. Sonuçlarınızın ne kadar yüksek olması gerektiği kişisel tercihlere göre değişir. Örneğin kimisi için 46 (biraz hoşnut) yeterli olabilir. Diğer yandan sonuçları 76 çıkan kişi, hâlâ bazı konularda yeteri kadar ‘hoşnut’ olmayabilir. Belki de daha romantik olma, daha fazla konuşma ihtiyacı vardır. Her şey sizin beklentilerinize ve nasıl bir hayat yaşamak istediğinize bağlıdır.

Bu testi yapın

İlişkinizden ne kadar hoşnut olduğunuzu aşağıdaki her kategori için 0’dan 6’ya kadar (en kötü=0, en iyi=6) bir puan vererek değerlendirin. Sonra bu puanları toplayın.

1. İletişim ve açıklık (şeffaflık)
2. Çatışmaları ve tartışmaları çözümleyebilmek
3. Para konularını ele alış
4. Cinsel tatmin
5. Dinlenme ve hobiler için ayrılan zaman
6. Ev işlerini ve diğer sorumlulukları paylaşmak
7. Çocuk büyütmek (*)
8. Sevgi ve ilgi
9. Arkadaş ve akrabalarla ilişkiler
10. Duygusal yakınlık ve samimiyet
11. İlişkinizdeki rolünüzden tatmin
12. Eşinizin ilişkinizdeki rolünden tatmin
13. Genel olarak ilişkinizden tatmin
* Eğer çocuğunuz yoksa, bu kategoriye 13’üncü soruya verdiğiniz puanı verin.

Sonuçların değerlendirilmesi:
0-15 aşırı hoşnutsuz
16-30 orta derecede hoşnutsuz
31-45 biraz hoşnutsuz
46-60 biraz hoşnut
61-75 orta derecede hoşnut
76-78 aşırı hoşnut
Yazının Devamını Oku