Danışan: Çocuğumun okulundan aradılar. Sınıfından başka bir çocukla kavga etmiş, “Bir daha olursa disiplin cezası vereceğiz” dediler. Son zamanlarda çok kızgın, agresif bir çocuk oldu, benim de dikkatimi çekiyordu.
- Dr. Başak: Kızgınlık da diğerleri gibi doğal bir duygu, dolayısıyla bunu yaşamakta bir problem yok. Asıl problem, bu duyguyu ifade etme şeklinde... Öfkesini sağlıklı bir şekilde ifade edememek maalesef sadece çocukların değil birçok yetişkinin de problemi. Çocuklarda bunu çeşitli şekillerde gözleyebilirsiniz; bağırmak, ağlamak, etrafına vurmak, tekmelemek, ısırmak, kendini yere atmak... Eğer siz de çocuğunuzda bu tip davranışlar gözlüyorsanız, bir an önce önlemini almalısınız.
Danışan: Okulda arkadaşlarıyla bu tip problemler yaşamaya başladık. Nasıl önlem almalıyız bilmiyorum.
- Dr. Başak: Önlem alabilmek için önce öfke probleminin altında ne yattığını anlamak gerek. İsterseniz önce fiziksel bir neden olup olmadığını araştırın. Fark edilemeyen bir ağrı, işitme, görme problemi nedeniyle etrafa uyum sağlayamamak ya da şeker hastalığı, beyin hasarları, epilepsi gibi bir hastalık, çocuğun öfkeli olmasına yol açabilir.
Danışan: Kibar olmak adına ezildiğimi hissediyorum. Hiç kimseye “hayır” diyemiyor, istemediğim şeyleri yapıyorum. İçimden gelenleri söyleyemiyorum. Sonra da kendime kızıyorum. Kızdıkça da başım ağrıyor.
- Dr. Başak: Neden söyleyemiyorsunuz? Söylerseniz ne olur?
Danışan: Ayıp olmasın diye herhalde. İnsanlarla çatışma içine girmeyi hiç sevmem. Hele biri bir şey için çok ısrar ederse kesinlikle karşı koyamıyorum.
- Dr. Başak: Örnek verebilir misiniz?
Danışan: Daha bu sabah oldu. Buraya gelirken, genç bir çocuk yanıma yaklaştı ve bir dernek için para topladığını söyledi. Aslında hiç vaktim yoktu ama bir türlü “şimdi sizi dinleyemeyeceğim” diyemedim. Kabalık yapmayayım diye sustum. Neredeyse 10 dakika çocuğun anlatmasını bekledim, bir yandan da içim içimi yedi geç kalıyorum diye. Sonra istediği parayı verip kurtuldum. Çocuktan kurtuldum ama şu anda stresten başım ağrıyor.
- Dr. Başak: Diyelim takside gidiyorsunuz ve şoför size sormadan bir sigara yaktı. Siz de sigaradan çok rahatsız oluyorsunuz. Sigarayı söndürmesini rica eder misiniz?
Danışan: Hayır, midem bulana bulana giderim.
Danışan: Kadına şiddete karşı “1 Milyar Ayaklanıyor”
(1 Billion Rising) organizasyonuna ben de katıldım. Katılım muhteşemdi ve bütün dünyada aynı gün yapılması, kadınların dayanışması beni çok etkiledi. Fakat aklımda en çok yer eden, “yeryüzünde her üç kadından biri şiddet görüyor” gerçeği oldu. Benim üç tane kızım var. Bu demek oluyor ki, kızlarımdan birinin şiddet görme olasılığı var. İnsan böyle düşününce bu korkunç gerçeği daha iyi fark ediyor.
- Dr. Başak: Amerika’da yayınlanan bir araştırmaya göre, başka bir gerçek de şu; kadınlara şiddet çoğunlukla beraber oldukları kişi tarafından uygulanıyor ve aşağı yukarı yüzde 70’i, ilk kez 25 yaşından önce şiddete maruz kalıyor. Beraber oldukları kişi tarafından tecavüze edilen kadınların yüzde 40’ının, tecavüze uğradığında yaşı 18’in altında.
Danışan: Yani daha flört ederken mi şiddete maruz kalıyorlar?
- Dr. Başak: Evet, çoğu anne-baba farkında olmasa da evlilik öncesinde de genç kızlar fiziksel, duygusal veya cinsel tacize, şiddete maruz kalabiliyorlar.
GENÇ KIZLAR, ŞİDDETİ GİZLİYOR
Danışan: Böyle bir şeyi anne-baba fark etmeyebilir mi?
1. Kişilik bozukluğu ne demek?
“Kişilik Bozukluğu” olan kişiler, bilişsel (kendini, başka insanları ve olayları algılama ve yorumlaması), duygusal (tepkilerinin yoğunluğu, sıklığı, değişkenliği), kişilerarası işlevsellik ve dürtü kontrolü alanlarının en az ikisinde belirgin problemler yaşarlar ve bu problemler aile, okul, meslek veya diğer sosyal alanlarda kendini gösterir. Mevcut kaynaklara göre, tanımlanmış 10 değişik kişilik bozukluğu var: Histrionik Kişilik Bozukluğu, Paranoid Kişilik Bozukluğu, Şizoid Kişilik Bozukluğu, Şizotipal Kişilik Bozukluğu, Antisosyal Kişilik Bozukluğu, Borderline (sınırda) Kişilik Bozukluğu, Narsisistik Kişilik Bozukluğu, Çekingen Kişilik Bozukluğu, Bağımlı Kişilik Bozukluğu ve Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu.
2. Psikoz veya
psikotik ne demek?
Kişinin gerçeklerden koparak hezeyanlar ya da halüsinasyonlar yaşaması durumudur. (Sesler duymak, başkalarının görmediği kişileri görmek, kendisinin başka bir kişi olduğuna inanmak vs.) Şizofren hastalarının yanı sıra bipolar bozukluk, psikotik depresyon ve başka bazı hastalıklarda da ortaya çıkabilir. Psikoz belirtileri yaşayan kişiler genellikle psikotik bir atak yaşadıklarının farkında değildirler.
3. Antisosyal ve asosyal arasında ne fark vardır?
Bu iki kavram sık sık birbirinin yerine kullanılsa da aralarında önemli bir fark vardır. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler toplumun kurallarına uymayan, yaptıklarından pişman olmayan, sık sık yalan söyleyen ve suç işleyen kişilerdir. Asosyal kişiler ise sosyal ortamlardan keyif almayan, kaçınan, kolay iletişim kuramayan, yalnız kalmayı tercih eden kişilerdir.
4. Psikolojik olarak sağlıklı olduğumu nasıl anlarım?
Danışan: Kız kardeşim evli bir adamla beraber. Bu ilişki ona çok zarar verdi. Ayrılmak istiyor, defalarca denedi, bir türlü ayrılamıyor. Onun için çok üzülüyorum ama ne yapmam gerek bilmiyorum.
- Dr. Başak: Ne kadar zamandır beraberler?
Danışan: 10 yıldır. İnanamıyorum bu kadar uzun sürmesine. Gençliği elinden kayıp gitti. Kardeşime kızıyorum ama beraber olduğu kişiye daha çok kızıyorum. Kardeşimin hayatını mahvetti. Bu yaştan sonra ne evlenebilir, ne de çocuk sahibi olabilir. Bu kadar uzayacağını ölsem tahmin edemezdim. Heyecanlı bir kaçamak olarak başladı, şimdi bitirmesi zor ağdalı bir ilişkiye dönüştü. Ne onunla ne de onsuz yapabiliyor. Yalnız kalmaktan korkuyor. Kardeşim, birinin “metresi” olabilecek en son kişiydi, nasıl oldu anlamadım. Bir yerde okudum; evli erkeklerle olan kadınların özgüveni düşük olurmuş ve evli erkek onu tercih ettiğinde kendisini daha değerli, daha üstün hissedermiş. Bu doğru olabilir mi?
- Dr. Başak: Bu konuyu araştıran psikologlar, özgüven eksikliğinin bir faktör olabileceğini, bununla beraber birçok başka nedenin de olabileceğini söylüyor.
Danışan: Çok merak ediyorum, neden genç, güzel, başarılı, akıllı bir kadın evli bir erkekle ilişki sürdürür?
- Dr. Başak: Her ilişkiyi kendi içinde değerlendirmek gerek ama psikologların, evli erkeklerle ilişki içindeki kadınlara dair gözlemlediği birkaç özellikten bahsedebiliriz:
- Bazı kadınlar, ayakta durabilmek için, onunla ilgilenen, ihtiyaçlarını gideren, koruyan, bakımını sağlayan, maddi ve manevi destek veren bir erkek figürüne ihtiyaç duyar. Böyle bir erkeği bulduklarında onun evli veya bekar olması önemli değildir.
Danışan: Haberleri gördükçe moralim bozuluyor. Toplum içinde ne çok kötülük, ne çok problem var. Öfke, şiddet, tecavüz, hırsızlık, yalan, aldatma, gazetelerin sayfalarını dolduruyor. Bunları yapanların hepsinin bir anne-babası vardı ve hiçbiri çocuğunun mutsuz, problemli olmasını istemezdi. Biz anne-babalar nerede yanlış yapıyoruz?
- Dr. Başak: Bahsettiğiniz problemlere neden olabilecek birçok faktör var, anne-babaları tek sorumlu tutmak adil olmaz. Genetik altyapı, aile bireylerinin psikolojik ve biyolojik sağlığı, ekonomik durum, sosyal çevre, fiziksel çevre, eğitim, kişilik vs. gibi birçok faktörü hesaba katmak gerek. Bununla birlikte, bir çocuğun yetiştirilmesinde anne-baba tutumunun çok önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz.
Danışan: Bence “doğur, nasıl olsa bir şekilde büyür” şeklinde düşünen insanlar en büyük hatayı yapıyor. Çocuk doğurmak mesele değil, anne-baba olmak mesele. İyi bir evlat yetiştirmek için çalışıyoruz ama bazen kendimizi kaybolmuş hissediyoruz. Her an kendi kendimize “doğru mu yaptık, yanlış mı?” diye soruyoruz.
- Dr. Başak: Psikologlar, uzun yıllardır bu sorduğunuz sorunun doğru cevabını bulmaya çalışıyor. İyi anne-baba olmak için nasıl davranmalı? Mutlu ve başarılı çocuklar yetiştirmek için neler yapmalı? Bazı psikologlar şöyle öneriyor; çocuklarınızın hayatının içinde olun, onların ihtiyaçlarına karşılık verin, çocuklarınızdan beklentileriniz yüksek olsun ama onların kendilerini bulmalarına da izin verin.
ANNE-BABA OLMAK DÜNYANIN EN ZOR İŞİ
Danışan: Bunu yapması hiç de kolay değil.
- Dr. Başak: Haklısınız, anne-baba olmak belki de dünyanın en zor işi; bilgi ister, sabır ister, sevgi ister, emek ister. İşin kötüsü bunlardan biri biraz az olduğunda çocukta hemen kendini gösterir. Fazla olduğunda yine fark edilir. Ayrıca, çocuğun bunlara ihtiyacının dozu her yaşa göre değişir, kimisine daha fazla ihtiyaç duyar, kimisine ihtiyacı azalır. Yani tüm denge çok önemli.
Danışan: İşyerimde çok stresli günler geçiriyorum. Hiçbir şeye yetişemiyorum, çok yoruluyorum. Bir yandan da eşim evde şikayet ediyor, “oğlumuza vakit ayırmıyorsun” diye.
- Dr. Başak: Ne zamandır bu durumdasınız?
Danışan: Beş-altı yıldır.
- Dr. Başak: Bu kadar uzun zamandır aynı derecede mi stres yaşıyorsunuz?
Danışan: Yılbaşında spora başlayacağıma kendi kendime söz verdim ama 10 gün geçti başlayamadım. Başladığımda çok iyi hissedeceğimi, kilo vermeme yardım edeceğini bilmeme rağmen sürekli erteliyorum. Neden bazıları düzenli spor yapmayı başarırken bazıları başaramaz? Faydalarını bilmeme rağmen neden sürekli erteliyorum?
- Dr. Başak: Psikologlar, özellikle spor psikologları, insanların neden spor yaptıklarını ve neden yapmadıklarını anlayabilmek için yıllardır araştırmalar yapıyor. Amaçları egzersizin ruh ve beden sağlığı ile ilgili faydalarını bilmemize rağmen neden ertelediğimizi ortaya çıkarıp kendimizi motive etmenin yollarını bulmak.
Danışan: Ben de kendimi motive edebilecek bir yol bulmaktan başka bir şey istemiyorum. Eskiden böyle değildim. Spordan bu kadar uzaklaşmamıştım. En azından daha fazla yürürdüm. Şimdi bütün gün oturuyorum.
- Dr. Başak: Çocukluk çağından ergenliğe, hatta üniversite çağlarına kadar çoğumuz oldukça aktifiz. Düzenli spor yapmasak bile, sizin de söylediğiniz gibi en azından daha fazla yürüyoruz. Yaş ilerledikçe hayatımızda ortaya çıkan değişiklikler, egzersiz alışkanlıklarımızda da değişikliklere neden oluyor. Özellikle iş hayatına girince, aile kurunca eski hareketliliğimiz kalmıyor.
Danışan: Egzersiz önceliğini kaybediyor. Ama herkes için değil. Bazı arkadaşlarım hiç bırakmadı.
- Dr. Başak: Çünkü onlar için spor ilk sırada. Spor ilk sırada değilse, hayat biraz zorlaştığında, meşguliyet arttığında kolayca vazgeçilebiliyor.
Danışan: Aslında egzersiz yapınca kendimi çok daha dinç hissediyorum ama dediğim gibi başlamak bir türlü mümkün olmuyor. Hep bir bahane ürettiğimi fark edince sizden yardım almaya karar verdim. Bahanelerimin psikolojik bir engel olduğunu düşünmeye başladım.