Paylaş
Danışan: Haberleri gördükçe moralim bozuluyor. Toplum içinde ne çok kötülük, ne çok problem var. Öfke, şiddet, tecavüz, hırsızlık, yalan, aldatma, gazetelerin sayfalarını dolduruyor. Bunları yapanların hepsinin bir anne-babası vardı ve hiçbiri çocuğunun mutsuz, problemli olmasını istemezdi. Biz anne-babalar nerede yanlış yapıyoruz?
- Dr. Başak: Bahsettiğiniz problemlere neden olabilecek birçok faktör var, anne-babaları tek sorumlu tutmak adil olmaz. Genetik altyapı, aile bireylerinin psikolojik ve biyolojik sağlığı, ekonomik durum, sosyal çevre, fiziksel çevre, eğitim, kişilik vs. gibi birçok faktörü hesaba katmak gerek. Bununla birlikte, bir çocuğun yetiştirilmesinde anne-baba tutumunun çok önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz.
Danışan: Bence “doğur, nasıl olsa bir şekilde büyür” şeklinde düşünen insanlar en büyük hatayı yapıyor. Çocuk doğurmak mesele değil, anne-baba olmak mesele. İyi bir evlat yetiştirmek için çalışıyoruz ama bazen kendimizi kaybolmuş hissediyoruz. Her an kendi kendimize “doğru mu yaptık, yanlış mı?” diye soruyoruz.
- Dr. Başak: Psikologlar, uzun yıllardır bu sorduğunuz sorunun doğru cevabını bulmaya çalışıyor. İyi anne-baba olmak için nasıl davranmalı? Mutlu ve başarılı çocuklar yetiştirmek için neler yapmalı? Bazı psikologlar şöyle öneriyor; çocuklarınızın hayatının içinde olun, onların ihtiyaçlarına karşılık verin, çocuklarınızdan beklentileriniz yüksek olsun ama onların kendilerini bulmalarına da izin verin.
ANNE-BABA OLMAK DÜNYANIN EN ZOR İŞİ
Danışan: Bunu yapması hiç de kolay değil.
- Dr. Başak: Haklısınız, anne-baba olmak belki de dünyanın en zor işi; bilgi ister, sabır ister, sevgi ister, emek ister. İşin kötüsü bunlardan biri biraz az olduğunda çocukta hemen kendini gösterir. Fazla olduğunda yine fark edilir. Ayrıca, çocuğun bunlara ihtiyacının dozu her yaşa göre değişir, kimisine daha fazla ihtiyaç duyar, kimisine ihtiyacı azalır. Yani tüm denge çok önemli.
Danışan: Peki bunları nasıl öğreneceğiz?
- Dr. Başak: Bir meslek sahibi olmak için nasıl sıkı bir eğitimden geçip bilgi ve beceri ediniyorsunuz, anne-baba olabilmek için de bilgi ve beceri gerekli. Bunun için seminerlere katılabilirsiniz, kitaplar okuyabilirsiniz, profesyonel bir yardım alabilirsiniz, ama ne yaparsanız yapın kulaktan dolma bilgilerle yapmaya çalışmayın, o zaman hata olasılığınız yükselir.
Danışan: Şanlıyız ki eskiye nazaran çok daha fazla kitap var.
- Dr. Başak: Eskiye nazaran, okullar, televizyon kanalları, belediyeler, sağlık kuruluşları da çok daha aktif rol oynuyor. Sık sık seminerler, eğitim programları düzenliyorlar. Bunlara elinizden geldiğince katılmak çok faydalı. Diğer yandan bütün sorulara doğru cevap bulmak kolay olmaz, bunun yerine genel prensipleri kavramak size daha faydalı olabilir.
EBEVEYNLER TUTUMLARINA GÖRE 4 GRUBA AYRILIYOR
Danışan: Genel prensipler neler?
- Dr. Başak: Anne-baba olmak ve sağlıklı bireyler yetiştirmek üzerine araştırma yapan psikologlar, anne-babaların tutumlarını çeşitli kategorilere ayırıyorlar. Son yıllarda en çok kabul gören sınıflandırma, 1983 yılında Maccoby ve Martin tarafından yapıldı. Anne-babaların tutumlarını 4 bölümde inceleyerek şöyle açıklıyorlar:
1- Katı ve otoriter anne-baba:
Bu tip anne-babaların çocuklarından beklentileri çok fazladır. Bu beklentileri katı kurallarla ve sürekli müdahale ile yerine getirirler. Çocukların ihtiyaçlarına dikkat etmezler, kısıtlayıcıdırlar. Problemleri konuşup çözmek yerine, problemler ortaya çıktığında çocuklarını cezalandırırlar. Böyle anne-babaların çocukları, sosyal ilişkilerde, topluma uyum sağlamada zorluklar yaşayabilirler. Çünkü anne-baba onlara hep ne yapmaları gerektiğini göstermiş ve dikte etmiştir.
2- Demokratik otoriter anne-baba:
Dengeli bir ebeveyn tutumudur. Anne-babalar çocuklarının duygularını anlar ve çocuklarına duygularını nasıl yöneteceğini öğretir. Problemleri kendi başına çözebilmesi için gerekli becerileri öğreterek kendi başına bırakmayı tercih eder. Çocukların hayatında limitler ve kontrol vardır ama bu limitlerin içinde çocukların baş edebileceği bir ölçüde özgürlük de vardır. Anne-babalar bu limitleri ve çocukların davranışlarını yakından takip ederler. Problemler ortaya çıktığında daha bağışlayıcıdırlar. Gerektiğinde cezalandırırlar ve bu cezalar adildir. Duygular karşılıklı olarak daha fazla dile getirilir ve çocuklarıyla, otoriter anne-babalara nazaran daha sıcak ilişkileri vardır. Çocukların ihtiyaçlarının farkındadırlar, duyarlıdırlar ve bunları yerine getirmek için çaba gösterirler. Bu anne-babaların çocukları çoğunlukla kendi kendine yetebilen çocuklardır.
3- İzin verici, fazla serbest, şımartan anne-baba:
Çocuklara karşı aşırı duyarlı, kabul edici, izin verici, bağışlayıcıdırlar. Onları fazla kontrol etmezler, ceza yok denecek kadar azdır. Çocukların hayatlarının çok fazla içindedirler ve bu katılım çocukların bağımsız olmalarını engeller. Çocuklarının duygularını yönetmelerini beklemezler. Bu da çocukların şımarık veya toplum içinde uygun olmayan davranışlar sergilemesine neden olur. Böyle anne-babaların çocukları dürtülerini kontrol etmekte zorluk yaşayabilirler. Bu durum özellikle ergenlik çağında problemlere yol açabilir, çünkü hiçbir zaman davranışlarını, duygularını kontrol etmeyi öğrenememişlerdir.
4- İzin verici, ihmal eden anne-baba:
Çocuklarının dünyasından uzak, ilgilenmeyen, ihmal eden anne-babalardır. Çocuklara karşı ilgi ve sevgileri de azdır. Ev, yemek, giyim, eğitim ihtiyaçlarını giderirler fakat çocukların duygusal durumundan haberdar değillerdir, dolayısıyla çocukların duygusal ihtiyaçlarını gideremezler. Böyle anne-babaların kendileri ile ilgili problemleri olabilir; boşanmış, eşiyle geçimsizlik yaşayan, işsiz, ekonomik açıdan sıkıntı içinde, psikolojik sorunlar yaşayan; böyle anne-babaların çocukları, kendilerinin önemsiz olduğuna inanırlar. Yaşıtlarından daha önce olgunlaşırlar ve yaşıtlarından daha önce hayata atılabilirler.
Danışan: En iyisi demokratik otoriter anne-baba olmak anladığım kadarıyla.
- Dr. Başak: Evet, Maccoby ve Martin’in ergenlerle yaptığı bir araştırmada, psiko-sosyal gelişim, okul başarısı, içselleştirilmiş stres açısından en gelişmiş çocukların demokratik otoriter anne-babaların çocukları olduğu bulunmuş. İhmal eden anne-babaların çocuklarının en düşük skoru elde ettiklerini bulunmuş. Ülkemizde de buna benzer yapılan araştırmalarda, demokratik otoriter anne-babaların çocuklarının akademik başarı, özgüven ve sosyal gelişim açısından diğer anne-babaların çocuklarına göre daha ileride olduğu bulunmuş.
Psikoterapi diyalogları, yaşanmış hikayelerden esinlenerek, psikoterapi sürecinde kullanılan yöntemlere örnek oluşturmak amacıyla yaratılmıştır. İçeriği psikolojideki bilimsel gelişmelere paralel olmakla beraber genel bilgilendirme ve tavsiye niteliğindedir.
Paylaş