‘Seferberlik Türküleri ve Kuva-yi Milliye Destanı’ LP olarak çıktı. Onu dinlerken, konser yeri bulamadığı günleri hatırladım. Şişli’den Kadıköy’e uzanan yolculuğumuz onu dinlemek içindi.
AKM’de yapılan özel geceye gidenler genç kuşağın ilgisini bilir. Ruhi Su bize ne öğretti?
Türkülerin, Anadolu’nun acısını, mücadelesini, mutluluğunu yansıtışını büyüteç altına aldı.
İyi bir opera sanatçısının doğru icrasıyla türkülerin bizim kulağımızdaki tınısını yeniledi.
İnsanın belleğinde kalan adların başında benim için Yunus Emre gelir. Çünkü o, hayatın içindedir, kafamıza takılan maddi, manevi soruların yanıtını verir. Uhreviliğin dünyaya uzanan bağlantısıdır.
Uzun yıllar yurtdışında yaşayan, şimdi Türkiye’ye dönen İlhan Başgöz’ün ‘Yunus Emre’sini okurken, onun yüzyıllar ötesinden çağdaş dünyayı nasıl yorumladığını algılarız. Yunus üzerine birçok inceleme yapılmıştır, Başgöz o incelemeleri de değerlendirerek özgün yorumlar, saptamalar yapmış. Yunus Emre üzerine bildiklerimizi bu kitaptan sonra yeniden gözden geçirme gereksinimi duyacaksınız.
Yunus Emre
Yazan: İlhan Başgöz
Pan Yayınları
Hafif güldürünün, acı kınamanın örneği
“Yunus Emre bir halk şairi değildir. Yunus Emre’nin konuştuğu dilin halk dili olduğu yolundaki kanı da yanlıştır. Yunus’un dili çağının aydın sanatçısının dilidir. Bu dil bilinçli olarak halkın anlamasına açık tutulmuştur.”
Eski Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Filiz Çağman, Edirne’de aramızdan ayrıldı ve ebedi istirahatgâhına tevdi edildi.
Önceki akşam iyi karikatürist Semih Poroy, Filiz Çağman’ı kaybettiğimizin haberini verdi. Ertesi sabah da eski Kültür Bakanı İstemihan Talay aradı.
Talay, bakanlığı döneminde Topkapı Sarayı Müzesi’ne Filiz Çağman’ı atadı, restorasyonu da başlatmasını sağladı.
Çağman, 2005 yılında emekli olmuş, görevi İlber Ortaylı’ya teslim etmişti.
Yaşamı boyunca çalışmalarıyla müzecilik dünyasına büyük hizmetlerde bulundu, kitaplarıyla da kalıcı bilgileri bize bıraktı.
Birçok ödül aldı.
Nazan Ölçer
‘Türk Edebiyatının Yaşlanmaz Şair Çocuğu’.
Çevrimiçi düzenlenecek sempozyumun paydaşları:
Türk Dil Kurumu
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü
Urla Kaymakamlığı
Urla Belediyesi
Kaleme aldığı şiir, hikâye, roman, oyun ve deneme türündeki eserleriyle Türk edebiyatına ve sanatına önemli katkılar sunan ve
‘Dört El Brahms – Macar Dansları’ ilk albümleri.
Albüm kitapçığının başındaki bir Çingene şarkısının sözleri yer alıyor:
“Dinle, rüzgâr nasıl da dalların arasında kederli ve yumuşak ağıt yakıyor;
Tatlı yârim, ayrılmalıyız: İyi geceler.
Ah ne mutlu ki, kollarında dinlendim,
Ama ayrılık vakti yaklaşıyor, Tanrı seni korusun.
....
Gece karanlık, iğne kadar bir yıldız ışığı bile yok.
Kuvâyi Milliye
Nâzım Hikmet
Yapı Kredi Yayınları
Nâzım Hikmet’in ‘Kuvâyi Milliye’ kitabının ciltli baskısı yayımlandı.
Şiirin büyük ustasına ben, sadece yazdıklarıyla değil, diğer edebiyatçılara katkıları nedeniyle de saygı duyarım.
Edebiyat dünyasında eleştirilerin, dostlukların çizelgesi yapılmıştır.
Belleğimde kalan, Nâzım Hikmet’in bir yazıdan sonra Maçka’da Abdülhak Hâmid’in evine giderek, ona saygılarını sunmasıdır.
Bu yıl ödül Yan Lianke’nin 1997 tarihli romanı ‘Günler Aylar Yıllar’ın çevirmeni Erdem Kurtuldu’ya verildi. Roman, Jaguar Yayınları tarafından yayımlandı.
Erdem Kurtuldu kimdir?
1981 yılında İstanbul’da doğdu. 2006 yılında Ankara Üniversitesi DTFC’nin Sinoloji bölümünden mezun olduktan sonra, Çin hükümetinden kazandığı bursla Pekin Dil ve Kültür Üniversitesi’nde Çince eğitimine devam etti.
2012 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mo Yan’dan ‘Kızıl Darı Tarlaları’, ‘İri Memeler ve Geniş Kalçalar’, ‘Yaşam ve Ölüm Yorgunu’, ‘Değişim’, Yan Lianke’den ‘Patlama Kayıtları’, Yu Hua’dan ‘Kanını Satan Adam’ı Türkçeye çevirdi.
Ödül seçici kurulu aşağıdaki adlardan oluşuyor:
Doğan Hızlan (Başkan)
Sevin Okyay
Ayşe Sarısayın
Hoca kendi hastalığıyla mücadele ettiği Amerika’da ülkesine dönmeye çalışırken pandemi kısıtlamaları nedeniyle çaresiz kalmıştı. Telefonda ülkesine dönme isteğini anlattılar. Hemen çare düşünmeye başladım, uyuyamadım.
Dün gece uçaktaki fotoğrafını görünce de tatlı bir rüyaya daldım.
Konuyu özetlemek isterim:
Bilim insanı İlhan Başgöz, hocalık yaptığı Indiana’da birçok hastalıktan mustaripti ve Türkiye’ye dönme arzusunu açıklamıştı.
Bir pazar günü aziz dostum Dr. Fahrettin Koca’yı telefonla aradım, durumu izah ettim.
İlgileneceğini söyledi. Bunca iş arasında, bir salgın döneminde bu olaya kendini adamasına teşekkür borçluyum.
Dr. Koca’yı yakından tanırsanız, abartısız kişiliği sizi etkiler. Ben Cumhurbaşkanı seçiminin ardından Ankara’ya kutlamaya giderken uçakta tanıştım, yanımdaki koltukta oturuyordu.
Bana Sirkeci’deki I. Abdülhamid külliyesiyle ilgili yazımdan söz etti, tarihi yarımadanın önemine değindi, az kişinin ilgileneceğini düşündüğüm bir konuda konuşuyordu.