Paylaş
Hoca kendi hastalığıyla mücadele ettiği Amerika’da ülkesine dönmeye çalışırken pandemi kısıtlamaları nedeniyle çaresiz kalmıştı. Telefonda ülkesine dönme isteğini anlattılar. Hemen çare düşünmeye başladım, uyuyamadım.
Dün gece uçaktaki fotoğrafını görünce de tatlı bir rüyaya daldım.
Konuyu özetlemek isterim:
Bilim insanı İlhan Başgöz, hocalık yaptığı Indiana’da birçok hastalıktan mustaripti ve Türkiye’ye dönme arzusunu açıklamıştı.
Bir pazar günü aziz dostum Dr. Fahrettin Koca’yı telefonla aradım, durumu izah ettim.
İlgileneceğini söyledi. Bunca iş arasında, bir salgın döneminde bu olaya kendini adamasına teşekkür borçluyum.
Dr. Koca’yı yakından tanırsanız, abartısız kişiliği sizi etkiler. Ben Cumhurbaşkanı seçiminin ardından Ankara’ya kutlamaya giderken uçakta tanıştım, yanımdaki koltukta oturuyordu.
Bana Sirkeci’deki I. Abdülhamid külliyesiyle ilgili yazımdan söz etti, tarihi yarımadanın önemine değindi, az kişinin ilgileneceğini düşündüğüm bir konuda konuşuyordu.
Dayanamadım, “Kiminle konuşuyorum” dedim. O da “Komşunuzum” dedi, “Gazetenin karşısındaki Medipol’de doktorum”. Sonra da telefon numarasını defterime yazdı.
Bakan olunca kendisini kutladım, benim Proust kadar kurabiye düşkünü olduğum ortaya çıkınca doktor uyarılarında bulunmuştu.
Fikr-i takip diye bir söz vardır. Sevgili Koca’da o var.
İlhan Başgöz için ricamın sonucunu beklemeye başladım.
Bana, “Yapıyorum, ediyorum, Türkiye’ye getiriyorum” diye bir böbürlenme haberi göndermedi.
Ve önceki gece Başgöz’ün özel bir ambulans uçakla Amerika’dan yola çıktığı haberini aldım.
Fotoğraflar düştü telefon ekranıma. Nasıl mutlu olduğumu anlatamam.
Türkiye artık bilim insanını, değerlerini koruyor, sahip çıkıyor.
Gerçekleri de unutmayalım, Ruhi Su’nun pasaport alamadığı günlerden, değerlerimizi ambulans uçakla yurtdışından getirdiğimiz bir düzeye geldik.
İlhan Başgöz’le benim tanışmam uzun yıllar öncesine dayanır. Kabataş Setüstü’ndeki bir evin terasında tanışmıştık.
Beni kendisiyle tanıştıran kişi ise kayınbiraderi, ünlü şef Hikmet Şimşek’ti. Sonraları kitaplarını yazdım, Hürriyet Gösteri’de makalelerini yayınladık.
İlhan Başgöz gibi isimler Türkiye’nin adını yüceltirler.
Hoca orada nice öğrenci yetiştirdi, Anadolu kültürünün evrensel boyutunu tüm dünyaya tanıttı, anlattı.
Dün, memleket toprağına ayak basmanın sevinciyle duygularını Enver Gökçe’nin bir şiiriyle dile getirdi, “Senin emekçin olaydım, şen olası türküsü dost kokusu, dost selamı Türkiye” diyerek.
Bir başka büyük ozanın dizeleriyle, hayatını adadığı türkülerin şefkatli kucağına bıraktı kendisini. Ana kucağına bırakır gibi.
Yazımı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın dizeleriyle noktalamalıyım:
“Uluslar büyük evlatlarıyla soluk alır”.
Paylaş