Paylaş
‘Seferberlik Türküleri ve Kuva-yi Milliye Destanı’ LP olarak çıktı. Onu dinlerken, konser yeri bulamadığı günleri hatırladım. Şişli’den Kadıköy’e uzanan yolculuğumuz onu dinlemek içindi.
AKM’de yapılan özel geceye gidenler genç kuşağın ilgisini bilir. Ruhi Su bize ne öğretti?
Türkülerin, Anadolu’nun acısını, mücadelesini, mutluluğunu yansıtışını büyüteç altına aldı.
İyi bir opera sanatçısının doğru icrasıyla türkülerin bizim kulağımızdaki tınısını yeniledi.
LP’nin listesi:
- A
1- Çanakkale Destanı, 2- Sarıkamış , 3- Kadınlarımız, 4- Karayılan, 5- Büyük Taarruz, 6- Süvarinin Türküsü
- B
1- Kiziroğlu, 2- Söyleşi, 3- Cerenler 4- Bir Çamşıhı Türküsü
Uzunçalarda yer alan Sabahattin Eyüboğlu’nun ‘Türküler İmecesi’ yazısından satırlar:
“Bir gür ses, yalın bir söyleyiş ve saygılı bir anlayışla halk türkülerimize bir başka tazelik, bir başka renklilik kazandırdı birden, yıllar önce.
Kabukları kırıp öze giden, özle sözü bir eden bu ses Ruhi Su’nun sesiydi ve gücünü halk sevgisinden, bilgili ve sabırlı bir çabadan alıyordu; çağdaş bir yorumla eski değerlere yeni bir soluk getiriyordu.
O gün bugündür bir köşeden, tek başına, sürekli bir çağırı gibi yükselir durmadan bu Türkçe ve insanca ses.”
Ruhi Su, ‘Türküler ve Türkü Söyleyenler’ yazısında türkü üzerine çeşitlemeler yapıyor:
“Türkü söylemenin kolay görünmesi, türkülerin erişilmez sadeliğinden ve sağlamlığından gelir.
Türküler de tıpkı operalar ve ‘Lied’ler gibi çeşitli konularda ve değişik biçimlerde olduğundan onlar gibi renkli ve değişik bir icrayı zorunlu kılar. Bunun da bir yetki, bir hüner işi olduğu açıktır.
İmzalı bir sanat eseri gibi donduramayız biz türküleri. İyi ki, elimizde, çünkü türküler o zaman yeniye karşı daima açık olan aslını ve otantik gücünü yitirirdi...
Bana, ‘Sen bu türküleri nasıl söylediğini anlat’ dedikleri zaman, bunlardan başka söyleyecek bir şey gelmiyor aklıma. Kısacası, ‘Bu benim terbiyem icabıdır’ diyemiyorum.”
İyi bir sanatçıdan, bir ustadan türküleri, besteleri dinleyin.
BÜLENT ORTAÇGİL’DEN ‘ESKİ DEFTERLER’
ORTAÇGİL ne diyor?
“Oysa müzik canlı çalınan, çalınırken var olan bir ses/zaman ilişkisi... Bu ilişki acımasız ama çok eğlencelidir.”
‘Eski Defterler’ albümü ilk kez LP olarak çıkıyor.
Albüm 1999 yılında Ada Stüdyo’da gerçekleşen çok özel bir kaydın ürünü...
‘Eski Defterler’, ilk kayıtları sanatçının tanımıyla ‘bilgisayarların steril ve sentetik olanaklarıyla gerçekleştirilen popüler Ortaçgil şarkılarının bu kez canlı, analog kayıtlarından oluşuyor.
Albüm aşağıdaki parçalardan oluşuyor:
- A
1– Pencere Önü Çiçeği, 2– Olmalı mı Olmamalı mı, 3- Deniz Kokusu, 4- Bu İş Çok Zor Yonca, 5- Değirmenler, 6- Benimle Oynar Mısın, 7- Beyazın Şarkısı
- B
1- Sıcak, 2- Yağmur, 3- Şık Latife, 4- Bozburun, 5– Beni Kategorize Etme, 6- Memurun Şarkısı
LP’nin iç kapağında Ortaçgil, stüdyo kayıtları konusunda düşüncelerini yazmış, ayrıca canlı kayıtlara olan tutkusunu dile getiriyor.
Dinleyici sanırım Ortaçgil’in bu görüşünü okuyacaklardır.
LP’yi oluşturanlar:
Bülent Ortaçgil: Vokal, Akustik Gitar I
Erkan Oğur: Çift Saplı Elektrik Gitar, Çift Saplı Klasik Gitar I
Gürol Ağırbaş: Bas I
Cem Aksel: Davul I
Hakan Beşer: Vurmalı Çalgılar I
Söz ve müzikler: Bülent Ortaçgil’e aittir, Yağmur/Söz: A. Lunkwist
MEHMET GÜRELİ ‘KOŞ GİT BİR DE SEN BAK’
MEHMET GÜRELİ’nin LP’sinin kapağı hemen benim ilgimi çekti.
Sözlerin çoğu Görkem Yeltan’ın, müzikler Mehmet Güreli’nin.
Uzunçaların iki yüzündeki parçalar:
- I
1- Uçurtma, 2- Gece Treni, 3- Mayıs, 4- Serçe ve Aşk, 5- Zamboni Sokağı, 6- Gecenin Yalnızlığı
- II
1- Koş Git Bir de Sen Bak, 2- Kimse Bilmez 3- Umrumda, 4- Güneşli Bahçe, 5- Nereye Kadar, 6- Bile Bile, 7- Deli Gözler
*
Üç LP de Ada Müzik tarafından çıkarıldı.
Paylaş