Doğan Hızlan

Bir sanat koruyucusunun hayatı

18 Ocak 2020
Şefik Kahramankaptan’ın hazırladığı kitap, Ankara Müzik Festivali’ni sürdüren önemli birinin, Mehmet Başman’ın biyografisi.

Ankara’daki Müzik Festivali sırasında sık sık konuştuğum Mehmet Başman gerçekten sanat koruyucularından biriydi. Festivalin ödül törenlerinden birkaçında ben de bulundum. Bir sanatçı seçilir, onun hakkında da bir kitap yazılır. Böylece kalıcı bir kimlik kazanır.
Şefik Kahramankaptan, Başman’ın biyografisi hakkında ne diyor? “Mehmet Başman’la hep karşılıklı güven ve sevgiye dayanan bir ilişkimiz oldu. Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın etkinlikleri ve Uluslararası Ankara Müzik Festivali için yıllarca birlikte çalıştık. Aynı idealleri paylaştığımız için elimden geldiğince destek vermeye çalışırken kendisini de gayet iyi tanıdım. Ali ve Murat Başman, bu kitabı yazmamı 2019 Nisan ayı sonunda istediler. Bir yaz boyu çalışmamın ürünü şu an elinizde. Bu kısa süreye sığdırılan çalışma boyunca anılarıyla, görüşleriyle yardımcı olan aile üyelerine, tüm dostlara ve vakıf çalışanlarına teşekkür ediyorum.”


Müziğin Yüce Gönüllü Şövalyesi Mehmet Başman -Şefik KahramankaptanSevda-Cenap And Müzik Vakfı Yayınları
(5 üzerinden 4 yıldız)
Kendi okurunu yetiştiren yazar

Yazının Devamını Oku

Avni Lifij’i okumak/seyretmek

16 Ocak 2020
SAKIP SABANCI MÜZESİ’ndeki ‘Çağının Yenisi - Avni Lifij’ sergisini gezemedim.

Ama kataloğundaki yazıları okudum, eserlerini gördüm.

Zaten sergileri gezerken, belleğimde yer edebilmesi için mutlaka kataloğu okurum.

Kimlerin yazısı var:

Önsözler:

◾ Nazan Ölçer - Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü

◾ Cenk Alper - Sabancı Holding CEO

◾ Avni Lifij İçin 15 Not - Ferit Edgü

◾ Avni Lifij’in Yazı Dünyası ve Entelektüel Kimliği - Zafer Toprak

Yazının Devamını Oku

Cihat Aşkın: Kemanla baş başa 40 yıl

14 Ocak 2020
Kemancı Cihat Aşkın sanatta 40. yılını kutluyor.

Uluslararası değerde bir sanatçımız. Hemen hemen bütün CD’lerini, uzunçalarlarını dinledim. Batı müziği ile Türk müziğini yeni bir bileşimde sunması bana göre en önemli özelliği.

Serhan Yedig’in yaptığı Andante’de* yayınlanan söyleşinin başlık-spotuna ben de katılıyorum:

“Toplumumuz vals yapmayı, şarkı söylemeyi unuttu”.

Deneyim neler kazandırdı sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Kazandığım deneyim nedeniyle mutluyum. Pişman olacağım hiçbir şey yapmadım. Geleneksel müzik bana özgünlük kazandırdı, çünkü geleneksel müziğimizde çok zengin bir kaynak var, o halde bu zengin kaynağı kullanmalıydım. Bu sayede oluşturduğum özgün repertuvar ise bana geniş halk kitlelerini kazandırdı”.

Anlaşılma oranını da bakın nasıl yorumluyor:

“Çabamın değerinin hiçbir zaman anlaşılabileceğini düşünmüyorum. Anlaşılabilmesi için aynı yolda yürüyen en az bir düzine sanatçı olmalı. Çok sevdiğim Türk valslerinin düzenlemelerini de Oğuzhan Balcı ile Hasan Niyazi Tura yaptı”.

Bu söyleşide

Yazının Devamını Oku

Yerel yönetimlere yazar derneklerine çağrımızdır

12 Ocak 2020
Reşat Nuri Güntekin’in Tekirdağ’da ‘Çalıkuşu’ romanını kaleme aldığı evi yandığı günden beri, edebiyatımıza yön veren diğer yazarlarımızın yaşadıkları evleri konuşuyoruz. Soru şu: Onları yeterince koruyor muyuz? Hürriyet olarak buradan yerel yönetimlere çağrımızdır: Gelin bu evleri birlikte koruyalım.

İlk yapılacak iş yerel yönetimlerin şehirlerinde yaşayan yazarları tespit etmeleri. Büyük şehir kadar, ilçe belediyeleri de bu tespitte çok önem taşıyorlar.

Bütün dünyada yapılan çalışmalarda, orada yaşayan yazarlar, sanatçıların evleri, buraya ne zaman geldikleri, ne kadar yaşadıkları, neler yazdıkları kayda alınır.

Özellikle geldikleri şehirleri yazanlara ayrı bir yer verilir.

Yazar evleri denince sadece ona ait bir ev anlamını taşımaz, orada kiracı da olsa gene korunmalıdır.

Yerel yönetimlerin bu çalışmaları, mutlaka Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da desteklenmeli, hatta bu çalışmalar için bir komite kurulmalıdır.

Evlerin düzenlenmesi yapılırken, mirasçıların da böyle onurlu bir projeye yardımcı olmalarını umuyoruz.

Bu tür çalışmalarda yazar evlerinin yapılamamasında bir neden de miras davalarının uzaması evin kime ait olduğunun ortada kalmasıdır.

Yazar evleri kampanyamızın birçok önemli yanı vardır, hem onun anılması sağlanır, unutulmazlığına katkısı olur, hem de araştırma yapacaklar yararlanabilirler.

Yazının Devamını Oku

İlle de yanması mı lazım

10 Ocak 2020
ÇOK satan ve çok seyredilen Türk edebiyatının öncü ustalarından Reşat Nuri Güntekin’in Tekirdağ’da bir süre yaşadığı evi yanmış.

Yazar evlerine önem vermiyoruz, onun yaşadığı, nefes alıp verdiği, eserlerini yarattığı yerin önemini bir türlü idrak edemiyoruz. O evde gündelik yaşamından izler vardır, kullandığı eşyanın bile korunması gerekir.

Şöyle bir ev envanterini gözden geçirelim.

Önce İstanbul’dan başlayalım.

Bugün bazı evler ziyaret edilebiliyorsa, yazarların bıraktığı evlerdir.

Tevfik Fikret’in Âşiyan’ı, onun yaptırdığı evdir.

Heybeliada’daki Hüseyin Rahmi Gürpınar evini birkaç kez ziyaret ettim. Eşya duruyordu ama yazarın yaratıcılık serüvenine dair tek iz yoktu.

Burgazada’daki Sait Faik Abasıyanık evi korunuyorsa bu da mirasını Darüşşafaka’ya bağışladığı, Türkiye İş Bankası’nın da kitaplarını çıkardığı içindir.

Yıllar önce Etiler’de

Yazının Devamını Oku

‘Assos’ta Felsefe’ 20 yaşında

7 Ocak 2020
20 yıldır “Assos’ta Felsefe” başlığı altında sempozyum yapılmaktadır.

Sempozyumun düzenleyicisi felsefe, sanat, bilim derneğinin kurucu üyesi ve yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Örsan K. Öymen’dir.

7-8 Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirilecek sempozyumun ana başlığı şu:

“Antikçağda Anadolu’da Felsefe ve Bilim”.

Bu sempozyumda antikçağda yaşamış filozof, bilim adamlarının düşünceleri ve kuramları ele alınacak.

Kimler konuşulacak:

- Thales

- Anaksimandros

- Anaksimenes

Yazının Devamını Oku

Dünya ve Türk siyasetinde Beethoven

5 Ocak 2020
BEETHOVEN’ın doğumunun 250. yılında, onun bestelerinin dünya ve Türk siyasetindeki yeri belleğimde canlandı.

Nerelerde çalındı?

12 Eylül askeri darbesinin yemin töreninde Eroika çalındı. Büyük besteci, bu bestesini Napoleon’a ithaf etmişti ama siyasetçi imparatorluğunu ilan edince, ithaf sayfasını kopardı.

12 Eylül 1980’in ertesi günü yani 13 Eylül günü Milli Güvenlik Konseyi, TBMM’deki tören salonunda yemin töreni düzenleniyor.

Törende Gürer Aykal’ın yönettiği Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Eroika’yı çalıyor.

14 Eylül’de Cumhuriyet’te yayımlanan Yalçın Doğan’ın yazısına, kuruldan tepki geliyor.

Gürer Aykal, kurul üyelerinin çok kızgın olduğunu, bir daha da Eroika’yı çalmamalarını söylüyor.

10 BİN KİŞİNİN DİNLEDİĞİ 9. SENFONİ KONSERİ

KOALİSYON

Yazının Devamını Oku

Şiir okuyucusu olup da yolunu ona düşürmeyen yoktur

4 Ocak 2020
Benim başucu kitabımdır Yunus Emre; derdimin dermanıdır, mutluluğumun da şenliğimin de kaynağıdır, her zaman okumak gerekir. Haliyle Prof. Dr. Turan Karataş’ın hazırladığı ‘Yûnus Divanı’nın bendeki yeri bir başka. Sizin de edinmenizi yürekten dilerim.


Yunus Emre’yi her zaman yeniden okumak gerekir. İnsanın kendini tanıması için yapacağı iç yolculuğun büyük bir yol göstericisidir. Ruh dünyamızın mimarıdır o, aynı zamanda her an benliğimizi sınavdan geçirmenin de sırrı yazdıklarındadır.

Bâki Hoca’nın (Abdülbâki Gölpınarlı) bütün Yunus Emre kitapları kütüphanemin ulaşılabilir rafındadır. Hoca’nın Ahmet Halit Yaşaroğlu baskısından bugüne kadar olanları da kütüphanemde saklıyorum.

Bir Yunus Emre kitabının Altın Kitaplar Yayınevi’nde basılmasını başardığım için de övünürüm.

Prof. Dr. Turan Karataş’ın hazırladığı ‘Yûnus Divanı’nı da kitaplığınızın seçkin yerine koyun. Karataş onu nasıl tanıtıyor:

“Yedi yüz yıl evvel sayesi dünya gölgeliğinden çekilip Ölümsüzlük Yurdu’na göç eden Büyük Yûnus’a binlerce selam olsun. Meşhur olan adıyla Yunus Emre, medeniyetimizi inşa eden bilge şairlerdendir. Söylediği şiirler, kültürümüzün mayası, Türkçemizin yüz akıdır. Türk edebiyatının en kıymetli şairlerinden biri olduğunu herkes kabul etmiştir. Farklı dünya görüşlerine ve hayat tarzlarına sahip, çeşitli inanışlara mensup olan her yaştan ve her cinsiyetten okuyucusu vardır. Yûnus’un seveni pek çoktur. Şiir okuyucusu olup da yolunu Yûnus Divanı’na düşürmeyenler yoktur denebilir.

Bugün elimizin altındaki yazma Yûnus divanları, eski ve yeni alfabemizle basılan Yûnus Emre Divanı neşirleri incelendiğinde, ‘İçindeki bütün şiirler Yûnus tarafından söylenmiştir’ diyebileceğimiz ‘güvenilir’ bir Yûnus şiirleri divanı/kitabı ortaya çıkarmanın mümkün olmadığı görülecektir.”

‘Yûnus Divanı’nı edinmenizi yürekten dilerim.

Yazının Devamını Oku