Paylaş
Uluslararası değerde bir sanatçımız. Hemen hemen bütün CD’lerini, uzunçalarlarını dinledim. Batı müziği ile Türk müziğini yeni bir bileşimde sunması bana göre en önemli özelliği.
Serhan Yedig’in yaptığı Andante’de* yayınlanan söyleşinin başlık-spotuna ben de katılıyorum:
“Toplumumuz vals yapmayı, şarkı söylemeyi unuttu”.
Deneyim neler kazandırdı sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Kazandığım deneyim nedeniyle mutluyum. Pişman olacağım hiçbir şey yapmadım. Geleneksel müzik bana özgünlük kazandırdı, çünkü geleneksel müziğimizde çok zengin bir kaynak var, o halde bu zengin kaynağı kullanmalıydım. Bu sayede oluşturduğum özgün repertuvar ise bana geniş halk kitlelerini kazandırdı”.
Anlaşılma oranını da bakın nasıl yorumluyor:
“Çabamın değerinin hiçbir zaman anlaşılabileceğini düşünmüyorum. Anlaşılabilmesi için aynı yolda yürüyen en az bir düzine sanatçı olmalı. Çok sevdiğim Türk valslerinin düzenlemelerini de Oğuzhan Balcı ile Hasan Niyazi Tura yaptı”.
Bu söyleşide Cihat Aşkın, müzik yaşamını ayrıntılı biçimde anlatıyor.
Bu tür söyleşilerin sanatçılarımızı tanımada çok yararlı olduğu kanısındayım.
Söyleşide sözü edilen benim de severek dinlediğim bir çalışmayı da yazıda belirtmeliyim:
Türk Vasleri/Cihat Aşkın
Hangi parçalar var:
LP 1
Yine Bir Gülnihal
Samanyolu
Fikrimin İnce Gülü
Pervane
Unutulmaz
Kelebek
Hayal Ufkunda
Kuş Olup Uçsam
LP 2
Erişti Nevbahar Eyyamı
Bir Deniz ki gözlerin
İkinci Bahar
Bekledim de Gelmedin
Nazende Sevgilim
Hatırla Sevgili
Düğün Valsi
Atlı Karınca
Vals
Müzik konusundaki düşüncelerini, uygulamalarını anlamak için bunu dinlemenizi tavsiye ediyorum.
Oğuzhan Balcı, Serhan Bali ile yaptığı konuşmada benim de savunduğum bir yargıyı iletiyor bizlere:
“Tekseslilik bir eksiklik değildir”.
Kastamonu’daki Kadın Mitingi’nin 100. yıldönümü sebebiyle Cubis Art’ın DMKİ adına Zeynep Esen tarafından hocam müzkolog Süleyman Şenel’e iletildi, o da bana söyledi. Tarihi bir olayı bir sanat eseriyle ölümsüzleştirmek istediler.
Konu şu:
Bundan yüz yıl önce 3 bin koca yürekli kadının haklı başkaldırışını, azim, vatan sevgisi, onur ve benzeri çeşitli olgularla ifade etmek gerekecekti.
Besteyi ısmarlayan Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi (DMKİ).
İyi şair, iyi bir dinleyici olan Tuğrul Tanyol’un Crescendo ana başlıklı yazılarını salık veririm.
Yeni sayıdaki yazısının adı:
“17. yüzyıl başında müzik ve Hummel”.
Altbaşlık size fikir verebilir:
“Hummel’in Beethoven’la birdlikte romantik çağın öemli yol açıcılarından biri olduğunu düşünmüşümdür hep. Ancak Schubert’i, Chopin’i, Schumann ve Liszt’i etkilemiş, onlar tarafından usta olarak görülmüş bu bestecide onların gördükleri ve sonrakilerin unuttuğu şey neydi acaba?”
*
BEETHOVEN yılı her yerde kutlanıyor.
Mezzo’da Herbert von Karajan’ın Beethoven kayıtlarına yer veriliyor. Siyah-beyaz kayıtlar ağırlıkta.
Beethoven, Karajan dendiğinde bir kaydın gerçekleşmesi konusundaki bilgiyi nakledeyim.
Bestecinin üçlü konçertosunun kaydı yapılacak.
Berlin Filarmoni’yi Herbert von Karajan yönetecek, solistler:
David Oistrakh (keman), Rostropoviç (çello), Richter (piyano).
Bu kaydın yapılabilmesi ancak iki ya da üç yıl içinde mümkün olmuş.
Çünkü bir türlü bir araya gelemiyorlarmış.
Beethoven kitapları:
Beethoven - Müziğin Dönüm Noktası - Aydın Büke
Beethoven - Levis Lockwood - Çeviren : Ebru Kılıç
*
( * ) Andante, Ocak 2020
Türk Valsleri - Cihat Aşkın - Kalan
Paylaş