EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji (Ağrı) Kliniği’nde Türkiye’nin ilk ağrı uzmanları yetişiyor. Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Yegül, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Algoloji 2011’de yandal ihtisası olarak kabul edildi. 2012’de Sağlık Bakanlığı sınav açtı. Bütün Türkiye’nin çeşitli hastanelerine 16 kişi gönderdi. Bunlardan 3’ü bizde ihtisas yapıyor. İhtisas süreleri 2 yıl. Henüz 1 sene oldu. Anestesiz Uzm. Dr. Tülin Arıcı, fizik tedavi uzmanı Dr. Bora Uzuner. nörolog Uzm. Dr. İdris Şevki Köken, Dr. Burçak Tanatti Orhaner... Buradaki üç profesör ve bir doçentin yanında üç de asistan var. İlk yıllarını dolduruyorlar. İkinci yıldan sonra yandal ihtisaslarını tamamlayıp algoloji uzmanı olacaklar. Böylece Türkiye’de de algoloji uzmanı sayısı artacak. İhtisas yapan doktorlar çok azimli ve gayretli. 2014’te yan dal ihtisaslarını tamamlayıp algoloji uzmanı olacaklar. Kliniğimizde bel ağrılarıyla, kansere bağlı ağrılarla ilgili çalışmalarımız var. Vatandaşların yüzde 80’i bel ağrısı, omuz, kol, baş (migren), kalça veya diz ağrısı şikayetiyle geliyorlar. Önce konvansiyonel tedavi, ilaç tedavisi, sonra iğneli tedavi yapıyoruz. Doktor doktor dolaşan hastalara ilaç yazmıyoruz. Bazı hastalar da doktor doktor dolaşıp geliyor. Onlara ağrılarında sonuç alamayınca girişimsel tedaviler sağlıyoruz.”
Prof. Dr. İbrahim Yegül, baktıkları bazı hasta gruplarını ise şöyle açıkladı: “Baş ve yüz ağrıları, migren ve benzeri damarsal baş ağrıları, gerilim tipi baş ağrıları, boyundaki yapılardan kaynaklanan baş ağrıları, boyun, omuz-kol ağrıları, boyun fıtığı, boyun omur eklemi (faset eklem) ağrıları, kaslardaki tetik noktalara bağlı ağrılar, boyun bölgesi yumuşak dokuların zorlanması, sırt ve göğüs ağrıları, bel ve bacak ağrıları, bel fıtığı, bel omur eklemi (faset eklem) ağrıları, diz ve kalça eklem sorunlarına bağlı ağrılar, siyatik ve femoral sinir sıkışmaları, kanser ağrıları, nedeni bilinmeyen ağrılar.”
Zihinsel engellilere matematik
İZMİR Ekonomi Üniversitesi öğrencileri güz döneminde aldıkları matematiksel düşünce dersi kapsamında Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Özel Eğitim Merkezi ve İş Uygulama Merkezi’nde zihinsel engelli öğrencilerle 1.5 saat müzikli oyunlu düşün şov gerçekleştirdi.
Grubun sözcüsü İdris Altun, “Bizler aslında matematik dersine karşı ön yargıları olan, bu dersten kaçan öğrencilerdik. Bu dönem bizi bu kaygılardan uzaklaştıracağını düşündüğümüz matematiksel düşünce dersini aldık. Bu etkinlik de bu dersin bir parçası. 8-18 yaşları arasında yaklaşık 40 öğrenciyle böylesine coşkulu, sıcak bir ortamda minik matematiksel oyunlar oynamak bizi doğrusu çok duygulandırdı. Önümüzdeki haftalar iki ilköğretim okulunu da ziyaret edeceğiz. Çocuklarla birlikte oyunlarla matematik etkinlikleri gerçekleştireceğiz. Bu toplumsal sorumluluk projeleri bizi yaşamın içine çekiyor, daha dinamik ve etkin kılıyor, bu yüzden çok mutluyuz” dedi.
“Son yıllarda kapalı usulle (Laporoskopik) yapıldığı için çok güncel bir konu olan ‘Mide Küçültme Ameliyatı (Bariatrik Cerrahi) uygulanmalı mı?’ sorusuna; ancak hasta, hastayı uzun süre tedavi ve takip eden doktoru, diyetisyeni ve
ameliyatı gerçekleştirecek doktor birlikte değerlendirdiklerinde doğru cevap verilebilir” diyen Genel Cerrahi Doktoru Bülent Tuğrul, şu bilgileri verdi:
“Obezite dediğimiz aşırı şişmanlık, artık fiziki bir sorun olmaktan çıkmış, bir hastalık olarak değerlendirilmektedir. Belli bir kilonunun üzerinde uzun seneler kalan hastalarda, insülin direnci olarak bilinen, vücudun salgıladığı insülin hormonuna cevap vermemesi hali oluşur. Daha sonra diyabet gelişir, damar hastalıkları, kalp hastalığı, kandaki yağların aşırı artmasına bağlı damar tıkanıklıkları, beyin sorunları, uykuda nefes alamama gibi durumlar birbirini izler. Bu duruma ‘Metabolik Sendrom’ denmektedir. Bu hastalarda kanser gelişme riski de maalesef artmıştır.
Eğer hasta mevcut aşırı kilolarından kurtulmak için hiçbir diyet, tedavi, spor v.b uygulamamış ise, bu hasta ameliyat için doğru kişi değildir. Uzun seneler ısrarla kilolarından kurtulmayı arzu etmesi ve bunun için çaba göstermesine rağmen obesite devam ediyorsa, ameliyat olabilir. Obezitenin üzerine metabolik sendrom gelişirse, bu durum hastanın hayatını tehdit eden ciddi bir sorun oluşturacaktır. Hastanın karar verme safhasında en önemli kişi olduğunu bilmesi gerekmektedir. Ameliyattan sonra uzun yıllar dahiliye uzmanı, endokrinolog, diyetisyeninden kopmaması gerekir. Hayatına mutlaka bir spor alışkanlığı katmalıdır. Böylece hem mutlak başarıyı yakalar, hem de kendini çok mutlu hisseder.
Benim önerim; Tüp Mide denilen ‘Sleeve Gastrektomi’ ameliyatıdır. Bu ameliyat da midenin iştah merkezini uyaran hormon salgılayan kısmı çıkarılmakta, mide uzunlamasına küçültülmekte, ancak normal fizyolojik seyir korunmaktadır. Ameliyat kapalı yöntemle uygulanmakta, hasta 4. gün taburcu olup, birkaç gün içinde işine dönebilmektedir.”
KANSER son yıllarda gerek teşhis, gerekse tedavi olanaklarındaki gelişmelere rağmen, en çok ölüme sebep olan hastalıklar arasında ikinci sırada yer alıyor. Geliştirilen tedavi stratejileri; sadece ölümü engellemek veya geciktirmek üzerine kurulmuyor. Hastalık sürecinde, hastanın konforunu bozan tüm sorunların giderilmesi de tedavinin hedefleri arasında. İzmir’de Özel Ege Onkoloji Merkezi’nde uygulanan tedavilerde, ilk hedef hastanın yaşam kalitesinin daha konforlu olması. Merkezin Mesul Müdürü Dr. Çimen Akçay, kanserin her devresinin ayrı bir plan ve gözlem gerektirdiğini belirterek, “Tedavide birinci amaç, hastada iyileşme sağlarken, tedavi süresince de kaliteli bir hayat sürmesini temin etmek. Merkezimizde yaklaşık bir yıldır faaliyette olan Tomoterapi cihazı tüm kanser hastalarının radyoterapisinde kullanılmakla birlikte, özellikle baş-boyun kanserli hastalarda yan etkileri en aza indiriyor” dedi.
Akçay, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Tomoterapi cihazı kanserli bölgenin çevresindeki sağlıklı dokuları maksimum seviyede koruyarak, vücudun en hayati ve hassas bölgelerine bile yüksek dozda ışın göndererek tümörün yok edilmesi veya küçültülmesini sağlamayı amaçlamaktadır. özellikle baş-boyun Kanserlerinin (Gırtlak, Geniz, Ağız boşluğu) başarıyla tedavi ediliyor. Tedavi sırasında oluşabilecek cilt, ağız içi yaraları gibi yan etkiler daha az gözüküyor, tükürük bezlerinin de tama yakın korunması sayesinde hastaların iyileştikten sonra en büyük sıkıntısı olan ağız kuruluğu çok az seviyelerde oluyor.”
Ege’nin ilk uzman doktorlu huzurevi
GÜZELBAHÇE’de hizmete giren Anılar Huzurevi’ni Nöroloji Uzmanı Dr. Aysel Gürsoy ve Aile Hekimi Dr. Banu Kınay işletiyor. Ege Bölgesi’nin ilk uzman doktorlu huzurevi olduklarını söyleyen kadın doktorlar, şöyle anlattı;
Özel Anılar Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezi’nde kısa süreli, sürekli (yatılı), hastane sonrası, gündüzlü bakım, alzheimer ve demans hastalarında rehabilitasyon programı, aile ile işbirliği içerisinde uygulanıyor. Aile bireyleri, hastalarının kötüleşmesiyle karşılaştığında durumu kabullenmekte çok zorlanır, bu onlarda büyük keder yaratır. Çoğu zaman aile bireylerinin bakımevi konusunda karmaşık duyguları vardır. Bakımevi fikri başlangıçta aileyi öfkelendirse de hastasının sağlık takibi ve güvenliğinin sağlanması onları rahatlatacaktır. Sanılanın aksine ailelerimizin çoğu büyüklerini bakımevine yatırmadan önce ellerinden geleni yaparak, tüm imkânlarını denemektedirler. Hastayı bakımevine yatırdıktan sonra onu terk etmeyip, düzenli olarak ziyaret etmektedirler. Bakımevi konusunda aile bireylerinin üç konuyu tartışması gerekir. Bakımevinin ücreti ve bunun nereden tedarik edileceği, yatırılmanın getireceği bireysel değişiklikler, seçilecek bakımevinin özellikleri. Sağlık ve bakım hizmetlerinin birlikte verilebileceği bir bakımevi araştırın, bakımevi hekimleriyle de başlangıçta ve sonrasında hastanızın sağlık durumunu takip edin. Bakımevi dışındaki sağlık takipleri için de aileden birini görevlendirin. Hastayı bakımevine yatırmak için gereğinden uzun beklerseniz, uyumu zorlaşabilir, sizin de tükenmişlik sendromuna girmeniz kaçınılmaz olur. Şimdiden bir bakımevi ihtiyacınız olmasa bile, önceden plan yapmanız önemlidir.”
BUCA Özel Tınaztepe Hastanesi hekim kadrosu, tıbbi onkoloji tedavilerinde önemli isimlerden Doç. Dr. Çiğdem Erten’in katılımıyla güçlendi. Erten, Onkoloji Kliniği Koordinatörü Prof. Dr. Selahattin Sanal ile birlikte hastalara hizmet vermeye başladı. Ciddi ve riskli hastalık ve hastaların tedavi edildiği bir hastane olma iddiasındaki Özel Tınaztepe Hastanesi’nin Onkoloji Kliniği’nde atağa geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Selahattin Sanal, “Temmuz 2011’de göreve geldiğimde 3-4 onkoloji hastası mevcuttu. Bugün 15 hastaya kadar hizmet veriyoruz. Çok yakın zamanda 3’üncü kemoterapi hemşiresine ihtiyaç duyulacak. Doç. Dr. Çiğdem Erten’in gelmesiyle onkoloji çok güçlü bir alana girdi. Bizim de arzumuz onkolojide iyi bir ivme kazanmak. Tıbbi onkolojideki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz” dedi. Doç.Dr.Çiğdem Erten ise onokoloji hastasına multipdisipliner olarak yaklaşmak gerektiğini belirterek, “Hastaya sadece ilacını verip göndermiyor, her türlü desteği veriyoruz. Yenilenmiş kemoterapi ünitemizde ilaç hazırlamada tam otomatik robotik sisteme geçiş olacak. Hem çalışanın sağlığı emniyete alınacak, hem de otomasyon sistemi ile ilaçların dozları robotik sistemle yapılacak” diye konuştu. Tınaztepe Hastanesi Koordinatörü Dr. Mehmet Bektur, “Misyonumuz bir eğitim, üniversite hastanesi gibi sadece bu hastanelerde verilebilen özellikli ameliyatları yapabilen, tedavi hizmetlerini verebilen bir sağlık kurumu olmak” dedi.
Uyku apnesi kendiliğinden düzelmez
AMERİKA Ulusal Uyku Vakfı’na göre 18 milyondan fazla insanın uyku apnesi şikayeti bulunduğu belirtiliyor. Genelde horlamayı bir hastalık belirtisi olarak görmeyip, hızlı iş tempomuza bağlı aşırı yorgunluğa bağlarız. “Özellikle çok gürültülü horlamalar ve iç çekmelerinizin olduğunu söyleyen eşinize kulak verin. Sizde de uyku apnesi olabilir” diyen Özel Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi doktorlarından Doç. Çağlar Çallı, ilgili şu bilgileri verdi: “Uyku apnesinin çoğunlukla kendiliğinden düzelmesi mümkün değildir. Bu nedenle hayati sorunlara yol açmadan tanısının konması için hemen bir uzmana başvurmanız gerekir. Kesin tanı için polisomnografi (uyku testi) testi uygulanır. Uyku sırasında alınan sonuçlarla tedavi seçenekleri olan cerrahi ya da pozitif basınçlı hava veren cihaz (CPAP) kulanımına karar verilir. Karar cerrahi ise ilk iki bölge burun ve küçük dil-yumuşak damaktır. Burun cerrahisi nefes alıp vermeyi rahatlatır. Küçük dil ve yumuşak damak cerrahisi ise uykuda soluk durmasını ve horlamada çıkan sesi azaltmakla beraber, postop dönemde kilo da verildiği için çift yönlü fayda sağlar.”
Çocuk reflüsüne dikkat
İZMİR Kent Hastanesi Gastroloji uzmanlarından Dr. Bülent Şengül, anne ve babaların, çocuklarına gece yatmadan hemen önce süt içirmelerinin reflüye yol açtığını söyledi. Bebek, çocuk beslenmesinde sütün yerinin çok önemli olduğunu belirten Uzm. Dr. Şengül, “Çocuklara akşam süt verilecekse, yatmadan en az iki saat önce içirilmeli. Çocuktaki ses kısıklığı, boğazda gıcıklanma, mide yanması, öksürük atakları ve ağız kokusu reflünün belirtileridir” dedi. Anne babaların, çocukların şikayetlerine dikkat etmeleri gerektiğini söyleyen Şengül, “Çocuk bulantıdan bahsediyorsa, yanmayı tarif ediyorsa, ağzına acı su geldiğini söylüyorsa, yatırınca öksürük atakları ile kalkıyorsa, sık sık ses kısıklığı yaşıyor, boğazında gıcıklanma var gibi davranıyor ve nefesi kokuyorsa reflüyü düşünmek lazım. Bu tür şikayetlerde pediatrik gastroentereloglara başvurulmalı” dedi.
KARŞIYAKA Belediyesi’nin İzmir Kent Hastanesi işbirliğiyle gerçekleştirdiği, “Karşıyaka Sağlık Bilgilendirmeleri” panelinde kalp hastalıklarına karşı kış aylarında daha dikkatli olunması gerektiğine dikkat çekildi.
Doç. Dr. Cevat Şekuri, “Hareketsizlik ve ağır yağlı yemekler sonrası kilo artışı yaşanabilir. Bu faktörler riski artırır. Masa başı çalışanların daha çok dikkatli olması, spor için mutlaka zaman ayırmaları gerekir. Ayrıca ağır sporlardan da kaçınılmalıdır. 50 yaşından sonra futbol, su topu gibi sporlar yerine tempolu yürüyüş tercih etmeliyiz” diye konuştu. Erken teşhisin ömre ömür kattığını ifade eden Cevat Şekuri, damar sertliğinin genç yaşlarda başladığını, 50’li yaşlarda ortaya çıktığını belirterek, “Gençleri sigaradan uzak tutmalıyız. Sağlık politikaları geliştirip bu uygulamaları etkinleştirmeliyiz. Tempolu yürüyüş, kültür fizik, yüzme gibi sporlara öncelik vermeli, bahçe işleri gibi bedeni çalıştıran işler ile uğraşmalılar” dedi.
Evde sağlık hizmeti
DOKUZ Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi Başhekimliği ile Narlıdere Belediyesi, ilçede hastaneye geliş gidiş konusunda zorluk yaşayan hastaların evlerinde kontrollerinin yapılmasını sağlamak amacıyla “Gezici Sağlık Birimi” uygulaması başlattı. DEÜ Hastanesi’nde yataklı tedavi görerek taburcu olan, ancak daha sonra hastaneye geliş gidişlerinde sorun yaşayan hastalara kolaylık sağlamayı hedefleyen proje için Narlıdere Belediyesi’nin Kadın Dayanışma Merkezi’nce kadınlardan oluşan bir “Gönüllüler Ekibi” oluşturuldu. Bu ekibin de desteği ile sağlık hizmetine ulaşmada sıkıntı çeken hastaların adreslerinin belirlenip, “Gezici Sağlık Birimi” uygulaması ile hastalara evde poliklinik hizmeti verileceği belirtildi.
Projeyi başlatmak üzere Başhekim Prof. Dr. Mehmet Refik Mas ile Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, protokol imzaladı. Başhekim Yardımcıları Doç. Dr. Selim Karabekir, Doç. Dr. Ataç Sönmez, Narlıdere Belediyesi Kadın Danışma Merkezi Müdürü Semra Pektopal ve gönüllü kadınların da katıldığı törende Belediye Başkanı Batur, “Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ile başlattığımız bu sosyal proje çok önemli” dedi.
Doç.Levent Olgun Hindistan yolcusu
TÜRK Akciğer Kanseri Derneği (TAKD), akciğer kanseri konusundaki farkındalığı oluşturmak, korumak ve artırmak için harekete geçti.
Akciğer Kanserinde Palyatif Bakım Çalıştayı 16 Kasım’da İzmir’de toplanacak. TAKD Dönem Başkanı Doç. Dr. Ufuk Yılmaz, konuyla ilgili şunları söyledi; “Farkındalık oluşturmak amaçlı yapılan çalışmaların hedef kitlesini halk, sağlık çalışanları, sağlık politikası uygulayıcıları oluşturuyor. TAKD bugüne kadar düzenlediği kongre ve sempozyumlar ile, sağlık çalışanlarının akciğer kanseri konusundaki farkındalığını en üst seviyede tutabilmiştir. VI. Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi’nin ana temasını “akciğer kanserinde doğru bilinen yanlışlar” olarak belirleyerek, halkın farkındalığını da artırmaya çalışacağız.” Akciğer kanserli bir hastada palyatif bakımın farklı özelliklerini ortaya koymak, buna bağlı olarak genel kanser palyatif bakımdan farklı ele alınması gereken tedbirleri tartışmak, öneriler getirmek amacıyla 16 Kasım Cumartesi günü İzmir’de yapılacak toplantının ardından, 23 Kasım’da “Akciğer Kanserinde İlaca Ulaşım Çalıştayı” İstanbul’da, 30 Kasım’da ise “Akciğer Kanseri Tarama Çalışması Çalıştayı” Ankara’da toplanacak.
Kemalpaşa’nın şifa merkezi
KEMALPAŞA Devlet Hastanesi üç yıldır şifa dağıtıyor. Hastanenin Yöneticisi ve Başhekimi Op. Dr. Atıl Birol, ilk hastasını 1 Haziran 2010’da açan hastanenin 7 gün 24 saat hizmet verdiğini belirtti. 5 bin 665 metrekare arazi üzerine kurulu, 50 yataklı, 2 ameliyathane, bir doğumhane, 23 poliklinik, 24 uzman hekim, 5 pratisyen hekim, 3 diş hekimi, bir eczacı ve 145 diğer sağlık personeli ile hizmet verdiklerini söyleyen Birol, şöyle konuştu; “3.5 yaşında genç bir hastaneyiz. Önümüzdeki yıl 50 yatağa daha kavuşacağız. İzmirli hayırseverimiz Mustafa Büyükkutlu ek binamızı yaptırıyor. Tamamlandığında yatak kapasitemiz ikiye katlanacak. Günde 1300 poliklinik yapıyoruz. Elimizden geldiğince, kimseyi bekletmeden hizmet etmeye çalışıyoruz. Amacımız kaliteli hizmet, süratli ve doğru teşhis. Hastanemizde tomografimiz mevcut, diş polikliniğimizde protez yapıyoruz. Fizik tedavi, plastik ve beyin cerrahi bölümlerimiz eksik. 100 yatak olunca bu kadrolar dolacak.” Başhekim Op. Dr. Atıl Birol, Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ile işbirliği yaptıklarını da söyledi.
SON 25 yıldır yapılagelen ultrason muayeneleri, günümüz modern tıbbında gebelik izlemlerinin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. İzmirli Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Kahraman Kolday, ultrasonun halen dünyadaki pek çok merkez tarafından gebelere uygulanabilen non-invaziv (hastaya zararı olmayan) bir yöntem olarak kabul edildiğini ve gelisen teknoloji sayesinde hem daha erken haftalarda, hem de artan bir güvenilirlik ile fetal anormallikleri yakalamaya yardımcı olduğunu belirtti. Dr.Kolday, HDlive görüntüleme ve 4 boyutlu ultrason için şunları söyledi:
“Kullanıcılar için olağanüstü anatomik gerçekçilik sağlayan yeni bir ultrason teknolojisidir. Bu yenilikçi araç klinisyenlere, yardımcı bir ışık kaynağı ile, derinlik algısını artırmalarına, 4 D görüntüleri sorguya, bu sayede gizli detayları ortaya çıkarmaya ve ilişkisel anatomide daha derin bir anlayışa ulaşma yeteneği sağlar. Konvansiyonel ultrason cilt yüzeyinden ışık yansıtan sabit bir ışık kaynağı kullanır. HDlive hareketli bir sanal ışık kaynağı sağlar, cilt ve doku ile ışığın yayılımını hesaplar. Kullanıcı serbestçe, ilgi alanlarını aydınlatmak için, herhangi bir açıyla ışıgı konumlandırabilir. 4 boyut görüntüde ışık kaynağının arka planda konumlandırılması yarı saydamlık etkisi yaratacaktır. HDlive, olağanüstü görüntü netliği sağlar. İnce detayları ortaya çıkarmadaki yeteneği nedeniyle görüntüleme ve muayene süresini azaltmada ve hızlandırmada yardımcı olabilir. Hasta ile HDlive görüntüleri izlemek, hasta-doktor iletişimi zenginleştirmede de yardımcı olurken, muayene sırasında ailelerin bebekleriyle ilgili detayları tam olarak anlamalarini kolaylaştırır.”
Şah damarına dikkat
FELÇ uzun süreli sakatlık nedenidir. Kalp ve kanser hastalığından sonra en sık rastlanan ölüm sebebidir. Daha çok 50 yaşından sonra görülmektedir. 16 ölümden biri felç nedeniyledir. ABD de yılda 500 bin kişi felç geçirmekte, bunların 150 bini kaybedilmektedir. Bu hastaların yüzde 87’si beyin damarlarındaki tıkanıklığa, yüzde 13’ü ise kanamaya bağlıdır. Damar tıkanıklığına bağlı olayların yüzde 20-25’ine şah damarlarındaki darlık veya tıkanıklık sebep olmaktadır. Darlığın en sık görüldüğü yer boyun bölgesinde ikiye ayrıldığı düzeydedir. Özel Tınaztepe Hastanesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Koordinatörü Prof. Dr. İsa Durmaz, şah damarında darlıkla ilgili şunları söyledi;
“Beyin damarındaki tıkanıklarda vücudun diğer yerlerindeki damar tıkanıklığı gibi damar sertliğine bağlıdır. Damar sertliği dediğimiz arteriosiklerozu hazırlayan sebepler arasında yaşlılık, hipertansiyon, diyabet (şeker hastalığı), sigara kullanımı, kolesterol, trigliserid gibi kan yağlarının yüksekliği, aşırı alkol alımı, aşırı beslenme ve hareketsiz yaşam sayılabilir. Beyinin beslenmesi şah damarları ve vertaral arter dediğimiz dört damar tarafından sağlanır.
Hastanenin ek inşaatının temelini yeni yılda atacaklarını söyleyen Dr.Damar, şunları aktardı; “Yapımına 2014 yılının başında başlayacağımız 50 yataklı ek binamızı 2015 ortalarında tamamlayacağız. Yeni binamızın 4 bin metrekare kapalı alanı ile birlikte, toplam alanımız 5 bin 500 metrekareye çıkacak. Ek inşaatı bittiği zaman 10 yenidoğan yatağı ile 70 yatağa ulaşacağız. İsteğimiz en kısa zamanda yeni binamıza kavuşmak ve Ege Bölgesi’ne hizmet vermek. Hastanenin ek inşaatı için 2 milyon Euro ayrıldı. İleri teknoloji ile gelişmiş tıbbi cihazlarla donatılacak. Daha nitelikli ve kaliteli sağlık hizmeti sunmak için 20 yıldır sayısız doğuma imza atmış ilk dal hastanesiyiz. Ayrıca ilk ağrısız doğumu da Epudural anesteziyi de biz başlattık.”
Erken tanı hayat kurtarır
“Yaşam Sağlıkla Değerlidir” sloganıyla yola çıkan Çankaya Tıp Merkezi kurucuları, “Meme kanserinde erken tanı” konferansı gerçekleşti. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Semih Doğan, kadınlara verdiği konferansta hem meme kanserinde erken tanıyı, hem de neler yapılması gerekenleri anlattı. Doğan, “Meme kanseri riski yaşla birlikte artar. Düzenli hekim kontrolleri için anlamlı yaş sınırı 40-50 arası. Bu nedenle 40 yaşından sonra her yıl meme muayenesi, mammografi ve ultrasonografi çekilmesi öneriliyor. 40 yaşından itibaren her yıl bir kez hekim tarafından muayene erken tanı için önem taşıyor” dedi.
Diyabetik ayaklara kesilmeden tedavi