Bülent Katarcı

‘Kartalgöz’ ameliyatı lenslerinden kurtardı

6 Temmuz 2014

VOLEYBOL Milli Takımı ve Vakıfbank’ın başarılı smaçörü Güldeniz Önal Paşaoğlu’na, Kaşkaloğlu Göz Hastanesi’nde “Kartalgöz” (Eagle Eye) ameliyatı yapıldı. Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu tarafından gerçekleştirilen ameliyat sonrası lenslerinden kurtulmanın sevincini yaşayan Güldeniz Önal, “Hastaneye kontrole geldiğimde gözlerimin lazer ameliyata uygun olduğunu söylediler. Ameliyattan sonra lensten kurtuldum. Duydum ki, bu ameliyatın bir adı da ‘kartalgöz’ şimdi ben de sahalarda kartal gözümle daha etkili olacağım” dedi.
Lazerle yapılıyor
Ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu şu bilgileri verdi: “Lasik dünyada en çok tercih edilen lazer cerrahisidir. Tedavinin toplam süresi yaklaşık 15 dakikadır. Lazerin uygulanma süresi ise sadece 15-20 saniyedir. Tedaviden sonra gözlerin kapatılmasına veya hastanın hastanede kalmasına gerek yoktur. Miyop, hipermetrop, astigmat gibi kırma kusurlarına bağlı görme problemlerinde etkili olan operasyondan birkaç saat sonra görme keskinliği artmaya başlar. Operasyonun güvenilirliği, lazer cihazının üstünlüğü ile ilişkilidir. Operasyon sonucunda gözlüğe ve lense bağımlılık ortadan kalktığı için daha konforlu bir hayat başlar.”


Lasik nedir?
Lasik miyop, hipermetrop ve astigmatı düzeltir. Lasik sonrası numarada geri dönüş ya olmaz ya da yüksek numaralarda çok az olur. Her iki göz aynı anda ameliyat olabilir. Hastaneye yatış gerekmeden günü birlik gerçekleşebilir. Hastalar 24 saat içinde günlük aktivitelerine dönebilirler.

Bebeklerde bile “Uyku Apnesi” görülebilir

Yazının Devamını Oku

Lejyonella mikrobuna DİKKAT

2 Temmuz 2014

ÜLKEMİZDE zatürreden (pnömoniler) hayatını kaybedenlerin oranı yüzde 31’iken kişilerde görülen hastalığın bazıları yoğun bakımda yatmayı gerektirebilir, hatta hayatı tehdit edecek kadar ciddi olabilir. Kişilerin bağışıklık sistemi normal olup, uygun antibiyotikle yeterli destek tedavisi uygulansa da bu grup zatürre hastaları yaşamlarını yitiriyor. Hastanın yaşı, zatürreye eşlik eden diğer rahatsızlıkları, bakterinin ciddiyeti, yoğunluğu ve zatürrenin akciğerlerde yayılma oranı gibi etkenler hastalıkla ilgili mücadelede önemli etkilere sahip.

İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Yılmaz, son günlerde ortaya çıkan ve ağır zatürreye dönüşen Lejyonella mikrobuyla ilgili şu bilgileri verdi:

Zatürre aşısı yapılmalı

“Zatürreye sebep olan mikroplar sırasıyla, gram negatif enterik mikroplar, stafilokok, pnömokok ve psödomonas mikroplarıdır. Batı ülkelerindeki sebepler arasında lejyonella mikrobuna bağlı ciddi zatürrelere de sık rastlanır. Bizde sıralama içine giremiyor olmasının nedeni, legionella tanısı için kullanılan idrar antijen testine sık başvurulmuyor olmasıdır.”

Bunun yanında 50 yaş üstü kişilerin, sigara içenlerin, bağışıklık sistemi baskılanmış olanların risk altında olduğunu söyleyen Yılmaz, “Belirtileri başağrısı, adale ağrısı, ateş ve titreme. 1-2 gün sürebilen ilk sancılardan sonra öksürük, göğüs ağrısı, balgam, nefes darlığı, bilinç değişiklikleriyle daha ciddi bir tablo ortaya çıkıyor. İnsandan insana geçmeyen bu mikrop, genelde doğada, su ve toprakta bulunuyor. Jakuzi, su buharı püskürten serinleticiler, yüzme havuzları, su boruları gibi ortamlardaki mikroptan korunmak için kimyasal temizleme sistemleri mutlaka uygulanmalı” dedi.

Ciddi zatürelerin nedenlerinden biri de pnömokok mikrobu aşı ile erişkinlerin pnömokok zatürresinden yüzde 60-65 oranında korunması mümkün olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, kronik akciğer ile kalp hastalıkları, kronik böbrek yetmezliği, sinirsel bozuklukları olanlar, diyabetler, alkolikler, lenfomisi bulunanlar ve bakteriyel eklem enfeksiyonu olanların mutlaka zatürre aşısı yaptırması gerektiğini söyledi.

Yazının Devamını Oku

‘Özel Tınaztepe Hastanesi İzmir için büyük kazanç’

15 Haziran 2014

EGE Özel Hastaneler Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, Özel Tınaztepe Hastanesi’ni ziyaret etti. Hastanenin kurucusu Dr. Mehmet Bektur tarafından karşılanan Prof. Dr. Kaşkaloğlu, kurumun Ege Bölgesi için büyük bir kazanç olduğunu söyledi. Kaşkaloğlu,”Özellikle hava limanı ve otobana çok yakın olması nedeniyle kente gelen yerli ve yabancı turist açısından da büyük bir şans” dedi.
Dr.Mehmet Bektur ise birinci önceliklerinin hasta memnuniyeti olduğunu vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı: “Kalite ve hijyenden asla ödün vermiyoruz. Son teknolojiyle hizmet veriyoruz. Hastanemizde kalp nakli dışında tüm branşlarda varız.”

Havuza girecekseniz bu uyarıları okuyun

SICAKLARIN artmaya başladığı bu günlerde serinlemenin en büyük adresi de hiç kuşkusuz havuzlar... Mikrobiyoloji uzmanı Dr. Şehnaz Koçak, havuz kullanımında dikkat edilmesi gereken bazı kurallara dikkat çekti. Belli kalite standartlarında hizmet veren kurumların havuzlarının tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Koçak, şu tavsiyelerde bulundu:
“Sadece kendinizin değil, çocuklarınızın ve sevdiklerinizin sağlığını korumak için öncelikle havuz suyunun temiz ve berrak olması gerektiğini kontrol etmek gerekir. Havuzda koku ve seramik yüzeylerde yosun bulunmadığına dikkat edilmeli. Yeterli hijyen standartlarına sahip ve uygun dezenfeksiyon yapılan havuzlarda hiçbir sıkıntı yaşamadan yüzebilirsiniz. Halka açık olan ve bu standartlara uymayan bir havuza girerseniz, mide, bağırsak, üst solunum yolları, kulak göz ve cilt enfeksiyonları gibi çeşitli hastalıklara yakalanma olasılığınız bulunuyor. Havuza girmeden önce ve girdikten sonra duş alınması ve ayakların antiseptik suyla dezenfekte edilmesi gerekiyor. Vücudunda yara veya bulaşıcı hastalık bulunan kişiler havuza girmemeli. Gözlük ve maske takın, su yutmayın. Güneş koruyucu kullanın. Islak mayonuzu imkanınız varsa değiştirin. Havuz kenarında yiyecek içecek tüketmeyin. Havuzdan çıkarken terlik giyin, çıplak ayakla havuz kenarında dolaşmayın.”

Yazının Devamını Oku

MS hastalarına ‘Klinik Pilates’

8 Haziran 2014

İZMİR Multipl Skleroz Derneği’nde başlayan ‘Klinik Pilates’ eğitimleri ile hastaların gövde ve kalça kaslarının kontrolünün artırılması hedefleniyor. Eğitimler, Dernek Başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Egemen İdiman ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilge Kara’nın koordinatörlüğünde, pilates eğitmeni ve fizyoterapist olan İzmir Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu Fizyoterapi Rehabilitasyon Bölümü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Fadime Doymaz tarafından veriliyor.

Gövde ve kalça kas kontrolü

Multipl Skleroz (MS) hastalarına verilen eğitim hakkında Prof. Dr. Kara, şu bilgileri verdi:

“MS hastaları şubat ayından bu yana haftada iki gün derneğimizde pilates eğitimi almaktadır. MS hastalarının gövde ve kalça kaslarının kontrolünün artırılması amaçlanan eğitim bir yıl devam edecek. ‘Klinik Pilates’, günlük yaşamımızda duyduğumuz pilatesten daha farklı olup, dünya literatüründe bile üzerinde çok az çalışılmış bir konudur. MS merkezi sinir sistemi hastalığıdır ve genç yaştaki kişilerde ortaya çıkmaktadır. Hareket sisteminde bozucu etkiler yaratan bu hastalıkta birçok sorun gövde kas kontrolünün yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. MS hastaları normal kişilere göre daha çabuk yorulmaktadır. Uygun ev egzersizleriyle desteklenen ‘Klinik Pilates’ eğitiminde hastalara gövde kaslarını nasıl kontrol edecekleri öğretilir. Eğitimde, tekerlekli sandalyede olan MS hastalarına gövde ve kalça kas kontrolü öğretilerek kollarını ve ellerini daha iyi kullanabilmeleri sağlanmaktadır. ‘Klinik Pilates’ eğitimiyle MS hastalarının daha aktif ve sağlıklı olmaları hedeflenmektedir.”

Yazının Devamını Oku

Atakalp yenilendi

1 Haziran 2014

TÜRKİYE’nin ilk dal hastanesi olan Özel Atakalp 16’ncı yılına girerken yenilendi, ek binasıyla 2 bin metrekareden 4 bin metrekare alana çıktı.
50 yatak kapasiteli hastanede 17 adet yoğun bakım yatağına ve 16 adet özel modern odaya kavuştu. Hastane Başhekimi ve Kardiyolog Dr. Hasan Yılmaz, cerrahide Prof. Dr. Hayrettin Şirin, Opr. Dr. Murat Arpas, kardiyolojide Dr. Nurullah Tüzün, Dr. Bahadır Alan ve Dr. Kenan Aydınla’la birlikte 35 hemşirenin görev yaptığını söyledi.
Başhekim Dr. Yılmaz konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Hastanemizde kalp nakli dışında tüm kardiyolojik muayeneler yapılıyor anjiyo, balon, stent, pil takılıyor. İzmir’de dal hastanesi olmaya devam edeceğiz. İzmirlilere ve çevre illerden gelenlere kalp ağırlıklı hizmetimiz sürecek.”

Krizde ilk 2 saat önemli
Kalp krizi geçiren bir insan için ilk 2 saatin çok önemli olduğunu belirten Dr. Hasan Yılmaz, “Kalp kası hasar görmeden ağrının başlangıcında hasta bize gelirse biz o damarı açarız. İki saatin üstünde olan her dakika hasta doku kaybı yaşar, hasta kalp yetmezliğine gider. Onun için ailesinde kalp riski bulunan, sigara içen, hipertansiyon ve şeker hastası, hareketsiz yaşamı olan herkesin mutlaka 6 ya da yılda bir kez doktor kontrolünden geçmesi gerekir. Doktorlarının verecekleri reçete ile yaşamlarını uzatırlar. Şekeri, tansiyonu kontrol altına alır, kolesterolünü düşürür, egzersize başlar. Önemli olan kalp hasar görmeden doktora gitmek ve risk faktörlerini ortadan kaldırmak, kalp hasar gördükten sonra çok geç” dedi.

Yazının Devamını Oku

Kardiya Kardiyoloji 9 yılda 200 bin hastaya şifa verdi

18 Mayıs 2014

İZMİR ve Türkiye’nin ilk kardiyoloji unvanına sahip Kardiya Kardiyoloji Dal Merkezi 9’uncu yılına girdi. 2005’te Bostanlı’da Dr. Taha Okan ve Dr. Sonay Türker tarafından hizmete açılan merkez 2007’de de Hatay’da ikinci şubesini açtı. Dr. Okan ve Dr. Türker’in iki kişi olarak başladıkları yolculukları, 2 klinik, 4 uzman hekim ve 20 yardımcı sağlık personeli devam ediyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalında kesişen yolları, uzmanlık eğitimleri sonrası iş ortaklığına dönüştüren girişimci doktorlar şu bilgileri verdi:

“Kardiya’nın Bostanlı ve Hatay’da hizmet veren kliniklerinde; kan biyokimya tetkikleri, EKG, Ekokardiyo, eforlu EKG, 24 saatlik ritm ve tansiyon izlemi, nükleer tıp uygulamaları ile koroner damarların işlevlerine yönelik görüntüleme tetkikleri yapılıyor. SGK ile anlaşmalı hasta kabul ediyoruz. Kuruluşumuzdan bugüne Bostanlı ve Hatay’da 80 bin hastaya sağlık hizmeti sunuldu. İki klinikte toplamda 200.000’in üzerinde hasta muayene edildi. Tanı konan binlerce hasta, başka hastanelerde balon stent, by-pass, kapak cerrahisi tedavisine yönlendirilerek sağlığına kavuştu. 35.000 hasta hipertansiyon, hiperlipidemi, ritm bozukluğu gibi kronik hastalıklar nedeniyle takip altına alınarak, inme-kalp krizi gibi hastalıkların neden olduğu, ani ölümler ve kalıcı işgücü kayıpları önlenmeye çalışıldı. Kardiya Kardiyoloji Dal Merkezi kliniklerinde, her gün yaklaşık 150 civarında hasta muayene ediliyor.”

Yazının Devamını Oku

Kanser hastasının tedavide beslenmesinde 10 maddeye dikkat

11 Mayıs 2014

KANSERDEN korunmak için sağlıklı beslenmenin önemi herkes tarafından bilinmektedir. Bunun yanı sıra kanser tedavisi gören bir hasta için de iyi ve doğru beslenme oldukça önemlidir, hatta tedavinin bir parçası olarak kabul edilebilir. Kanser tedavisi sırasında yeterli ve dengeli beslenen bir hasta kendisini daha iyi hisseder, bu sayede tedaviye daha iyi uyum gösterir. Hastada tedaviye bağlı oluşabilecek yan etkiler daha hızlı ortadan kaldırılabilir, artan enfeksiyon riski azaltılabilir. Kanser hastalarında doğru ve sağlıklı beslenme bağışıklık sistemini destekler ve bu sayede kanser hücreleri ile daha kolay savaşılabilmesini sağlar.
Hastaların beslenmesi, hastalığın yerine ve çeşidine, aynı zamanda tedaviye bağlı oluşabilecek yan etkilere göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle hasta için uygun beslenme şeklinin, tedaviyi uygulayan hekim tarafından belirlenmesi daha doğrudur.
Ege Özel Onkoloji Merkezi Tıbbi Sorumlusu Dr. İlker Karadoğan, kanser tedavisi gören hastanın mücadelesinde beslenmenin rolünün tedavi kadar önemli olduğunu söyledi ve hastalara beslenmede 10 altın öğüdü şöyle sıraladı:
* Günlük öğün sayısını arttırarak, küçük porsiyonlarla sık sık beslenilmelidir.
* Yemek sırasında içilen sıvılar iştahın azalmasına ve bulantıya neden olabileceği için bunlardan kaçınılmalıdır.
* Hasta kendisini en iyi hissettiği zamanlarda beslenmelidir.
* Yiyecek ve içecekler çok sıcak ve çok soğuk olmamalıdır.

Yazının Devamını Oku

Sağlığınız emin ellerde

4 Mayıs 2014

İZMİR’de başta onkoloji, kardiyoloji, kardiyovasküler cerrahi, üroloji, radyoloji, tüp bebek olmak üzere bir çok branşta uzman hekim ve kadrolarıyla öne çıkan Özel Tınaztepe Hastanesi’nde sağlığınız emin ellerde.
Hastanenin kurucusu Dr. Mehmet Bektur, “Alt yapımız iyi olduğu için daha kalabalık hasta gruplarına hizmet verdik ve büyüdük. Önce Buca Tıp Merkezi’ni daha sonra Tınaztepe Hastanesi’ni kurduk” diyerek gelişimlerini şöyle özetledi:
“Tınaztepe Hastanesi’nin lokomotifleri kardiyoloji, kardiyovasküler cerrahi ve onkolojidir. Her birimde kendi alanında isim yapmış profesör, doçent, doktor öğretim üyelerimiz var. Örneğin kalp damar cerrahide Prof. İsa Durmaz, ürolojide Prof. Dr. Gürhan Günaydın, onkolojide Prof. Salahattin Sanal ve Doç. Dr. Çiğdem Erten, kardiyolojide Doç. Dr. Ozan Kınay, genel cerrehide Doç. Dr. Serhat Gür, radyolojide Doç. Dr. Tayfun Altınok, tüp bebekte Doç. Dr. Erdal Aktan gibi isimler ve her biri kendi alanında uzman beyin cerrahisinden ortopediye, dermatolojiden kulak burun boğaza çok sayıda doktorumuz var. İki hastanede çalışan personel sayımız ise 525 kişi.”
Sağlık turizmine yöneldik
Türkiye’deki hastanelerin kamudan beslenmesi çok zor olduğu için yurtdışında sağlık turizmi için ekipler kurduklarını da söyleyen Bektur, “Özellikle Ukrayna’nın Çernobil nükleer felaketi nedeniyle kanserle başı dertte. Orada özel bir hastane ile anlaşıp onkoloji servisi açmayı planlıyoruz. Hastanın tetkikleri orada yapılacak. Tedavi için gerekirse buraya gelecek” diye konuştu.
Onkolojide günde 40 ile 50 hasta kabul edildiğini bunun yüksek bir rakam olduğunu belirten Dr. Mehmet Bektur, “Eğer meme kanseri varsa bunu destekleyen bir radyoloji olması gerek, patolojinin de öyle, bakım yapan hemşirenin de konusunda uzman olması gerek. Bizim genel cerrah, patolog, radyolog, onkologlarımız hep böyle kadrolardan oluştuğu için iyi çözümler üretebiliyoruz” dedi.

Yazının Devamını Oku