Raporun hazırlanma sürecinde Proje Ekibi ve Danışma Kurulu her ay bir araya geldi. Danışma Kurulu’nda sivil toplum örgütü temsilcileri ve çeşitli üniversitelerden öğretim görevlilerinin yanı sıra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın da üst düzey temsilcileri yer alıyordu. Aylık toplantıların projenin farklı alanlarında kaydedilen gelişmenin paylaşılmasının yanı sıra çok önemli bir işlevi daha yerine getirmiş olması sevincimizi ikiye katladı. Hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aylık toplantılarda titizlikle not aldıklarına zaten şahit olmuştum. Raporun tanıtım toplantısında ise aldıkları notların birçoğunun hayata geçirilmiş olduğunu gördük.
Örneklemek gerekirse:
• Aylık toplantılarda dile getirilen temel sıkıntılardan biri güncel ve yetkin verinin mevcut olmayışı idi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün TÜİK ile yaptığı işbirliği neticesinde 2010 Türkiye Nüfus Araştırması ile artık güncel ve ihtiyaç duyulan veriye sahip olunmuş bulunuluyor. Sonuçları yakında kamuoyuna açıklanacak bu araştırmada uluslararası literatüre ve ölçütlere uygun fonksiyon kayıplarını temel alan veriler elde edilmiş. Ayrıca Sağlık Bakanlığı da raporlama sistemine ilişkin veri tabanı oluşturma çalışmalarına başlamış; böylece bu alandaki veri eksikliği önümüzdeki aylarda büyük ölçüde giderilmiş olacak gibi görünüyor.
• Proje sürecinde, kanunlarda ayrımcılığın açık bir şekilde tanımlanması önerilmişti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bu konuda Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne göre yeniden belirlenen tanımları içeren ve ayrımcılığı ve ayrımcılık yasağını açık bir şekilde tanımlayan yeni Engelliler Kanunu çalışmasını bu süreçte gerçekleştirmiş bulunuyor. Üstelik Kanun Teklifi geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu’ndan geçmiş bile. Teklifin kısa zamanda kanunlaşmasıyla bu konudaki öneri de yerini bulmuş olacak.”
“Sevgili Ayşegül Hanım,
Öncelikle biz engelliler ile ilgili duyarlılığınıza teşekkür ederim. Ben Kayseri’de yaşayan ve yüzde yüz görme engelli bir vatandaşım, aynı zamanda Emel Tarman Görme Engelliler İlk ve Orta Okulu’nda idareci olarak çalışıyorum. Bu vesileyle toplumun engelliye bakışını ve verdiği değeri farklı şekillerde görüyor ve hissediyorum. Toplumun ve devletimizin duyarlılığını artırmak için sürekli olarak kendimizi hatırlatmak zorunda olduğumuzu biliyorum.
Eğer desteğiniz olursa bu hafta münasebetiyle yayınlanabilecek bir yazımı sizinle paylaşmak istiyorum. Destek olursanız sevinirim..”
diyerek başlamış e-postayı gönderen Mesut Hekimhan mesajına ve sözünü ettiği yazıyı bana iletmiş. Beni oldukça etkileyen bu yazı içeriği ile ilgili olarak söyleyeceklerimi bir cevap yazarak bildirebilirdim Mesut Hekimhan’a. Ama hem onun yazdıklarından, hem de benim söyleyeceklerimden aynı düşünceleri paylaşan tüm okurlarımın haberdar olmalarını istiyorum.
İşte Mesut Hekimhan’ın “Engelsiz Yaşam (!) Külkedisi” başlıklı yazısı:
“Son yıllarda ülkemizde yaşayan engelliler adına birçok umut verici gelişmeler yaşanmıştır ve yaşanmaya devam etmektedir. Devletimiz her yönüyle engellilerin de toplumsal yaşama katılmalarını sağlamak için düzenlemelere gitmekte; yollar, kaldırımlar, kamu binaları, okullar vs. engelli yaşamına uygun şekilde düzenlenmektedir. Engelli kardeşlerimiz verilen imkânlarla pozitif ayrımcılık uygulanarak işe alınmakta ve en büyük sıkıntılardan biri olan işsiz kalmanın da önüne geçilmektedir.
Bu ve benzeri gelişmeler yaşanırken uygulayıcılardan kaynaklanan bazı problemler ise göz ardı edilmekte olup engellilerin topluma kazandırılması yerine toplumdan ayrıştırılmasına sebep olunmaktadır. Birçok ürün geliştirilirken engelliler değil herhangi bir engeli bulunmayan kişiler geliştiricilere fikir vermektedir. Bizzat engellinin yerine düşünerek karar verenler gerçekçi hareket edememektedir. Hastane gibi bazı kamu kuruluşları engellilere uyumlu hizmet verebilmek için engellilerin kendileriyle değil, yine onların yerine karar vermeyi adet edinmiş kişilerin görüşleriyle hareket etmektedirler. Bu da yine kâğıt üzerinde uyum sağlamış görünse de hizmet açısından bir artı getirmemektedir. Hastaneler gibi onlarca bölümleri bulunan binalarda görme engelli kardeşlerimiz duvarları inceleyerek kabartma yazılmış isimlerden aradığı bölümü bulabilir şeklinde düşünenler yine bu engeli yaşamayanlardır. Henüz baston kullanarak bağımsız hareket edemeyen kardeşlerimize ‘gören göz’ adında navigasyon cihazı verip bu cihazla rahatlıkla bağımsız hareket edebileceğini düşünmek de yine gören kardeşlerimizin iyi niyetleridir.
“EŞİTLİKÇİ” ve “HAK TEMELLİ” bir yaklaşımla engelsiz Türkiye’ye geçiş sürecinin neresinde olduğumuzun belirlenmesi ve sürece katkı sağlayacak politika önerilerinin geliştirilmesi amacı ile yürütülen proje sonucunda kapsamlı bir rapor hazırlandı. “Engelsiz Türkiye İçin: Yolun Neresindeyiz?” başlıklı bu raporun, engellilerle ilgili etkin politikaların oluşturulabilmesi için konuya bütünsel bir bakış açısı kazandırması hedefleniyor. Farklı üniversitelerden ve iş dünyasından toplam 17 kişi tarafından hazırlanan bu raporun sonuçları, dün gece Vista Plaza’da düzenlenen yemekte basın mensupları ile paylaşıldı. Ne yazık ki, “Engelsiz Türkiye” için yolun neresinde olduğumuzu merak eden basın mensuplarının sayısı pek fazla değildi.
“Farklı Açılardan Engellilik” Projesi; Erişilebilirlik, Eğitim, İstihdam, Siyasal Katılım, Sağlık ve Rehabilitasyon Hizmetleri, Seçilen Politika Önerilerinin Maliyet Analizi konularını kapsıyor. Bu konularla ilgili olarak elde edilen bilgileri ve sunulan önerileri daha sonraki yazılarımda detaylı olarak ele alacağım. Mutlaka bugün söylenmesi gereken ise; “Engelsiz Türkiye İçin: Yolun Neresindeyiz?” raporunun, içinde bulunduğumuz Engelliler Haftası’nda biz engellilere sunulan en büyük armağan olduğu. Bu raporun engelli bireylerimizin engelsiz bireylerle aynı hak ve olanaklara sahip olması için yapılacak tüm çalışmalara ışık tutacağına inanıyorum. Aynı rapor bu sabah bir basın toplantısı ile daha çok sayıda basın mensubuna ulaştırılmaya çalışılacak. Umarım bu kez “Engelsiz Türkiye” için yolun neresinde olduğumuzu merak edenlerin sayısı biraz daha fazla olur.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Engelsiz Film Festivali 20 – 22 Mayıs 2013 tarihleri arasında görme ve işitme engellilere özel düzenlenmiş uzun metrajlı filmleri ile Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi’nde seyircisi ile buluşuyor. Festivalin amacı; gösterimi yapılacak kısa ve uzun metrajlı filmler yolu ile toplumda oluşmuş tabuları, ön yargıları ve kalıplaşmış düşünceleri yıkmak. Festival’de gösterilecek olan uzun metrajlı filmler görme engelliler için -ünlü oyuncular tarafından- dublaj yapılarak sesli betimlenmiş olarak, işitme engelliler için ise özel alt yazılı betimlenmiş olarak gösterime sunuluyor.
Kadıköy Belediyesi’nin Engelliler Haftası Etkinlikleri arasında yer alan 3. Uluslararası Engelsiz Film Festivali programı ise şöyle:
Tarih : 20.05.2013
İlk haber, bir önceki yazımda da söz etmiş olduğum gibi, Patnos’tan… İlk kez geçen yıl düzenlenen Patnos Engelliler Festivali geleneksel hale dönüştürülmüş bulunuyor. “Geleneksel Patnos 2.Engelliler Haftası Festivali" 18 Mayıs’ta gerçekleştirilecek. Etkinlikler Saat 13:30'da engelli öğrencilerin sahne gösterileriyle başlayacak. Program, “Engellilerin Eğitiminde Anne’nin Yeri ve Rolü” konulu Panel ile devam edecek. Ardından, engelli öğrenciler tekrar sahne alacaklar. Daha sonra da, Patnos Kaymakamı öncülüğünde tüm kurum amirlerinin ve engelli çocuğu olan ailelerin de katıldığı, "Geleneksel Patnos 2.Engelsiz Yürüyüşü" gerçekleşecek. Yürüyüş sırasında engelli öğrenciler çevreye çiçek dağıtacaklar. Etkinlikler engelli öğrencilerin folklor gösterisiyle son bulacak.
“Geleneksel Patnos 2.Engelliler Haftası Festivali" ile bu yıl, bir anlamda, Anneler Günü kutlaması da yapılmış oluyor. Festival Komitesi’nce Yılın Annesi seçilen eşi ve oğlu görme engelli olan annenin adı Festival sırasında ilan edilecek. Ayrıca, engelli çocukları olan anneler Festival girişinde kermes düzenleyecek. Engelli çocuklar için Milli Eğitim Müdürü’nün girişimleriyle açtırılan Takı Tasarım Kursu’nda eğitim alan engelli öğrencilerin emekleri de yine Festival girişinde sergilenecek.
Türkiye Beyazay Derneği’nin engellilerle yaşama kültürünü arttırmak amaçlı‘’Birlikte Yürüyoruz’’ kampanyası oldukça büyük bir aşama kaydetmiş bulunuyor. Kampanyanın tanıtım yüzü olan görme engelli çizgi karakter FATİ, pilot ilçelerde yapılan konferans, tiyatro, uygulamalı eğitim, materyal dağıtımı, tanıtım filmi, animasyon gösterimi ve basın tanıtımları gibi faaliyetler sonucunda 1.000.000 kişi ile tanıştırılmış bulunuyor. Ayrıca; resimli, sesli, kabartma ve dijital olmak üzere 4 farklı şekilde yayınlanacak Fati Çocuk Dergisi’nin hazırlıkları da Nisan ayı içinde tamamlandı. Üç ayda bir çıkacak Dergi, Dernek üyelerine hediye olarak dağıtılacak. Bu dergiye; http://fatininmaceralari.com/index.php?sayfa=dijital_dergi.php#.UZAFObW-2So adresinden “Fati Kulübe üye olunarak ulaşılabilir.
Türkiye Beyazay Derneği, Engelliler Haftası nedeniyle, 16 Mayıs 2013 Perşembe günü paydaş olarak çalıştığı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Başakşehir, Esenler ve Üsküdar Belediyelerinin de katılımıyla, 1.000.000 gönüllü namına, İncirli Caddesi Dikilitaş Durağından başlayan bir yürüyüş gerçekleştirecek. FATİ eşliğindeki yürüyüş Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda, yapılacak basın açıklaması ile son bulacak.
Genç sanatçı Timur Soyoğuz ve müzisyen arkadaşları, zihinsel engelli çocuklara destek veren Tomurcuk Vakfı yararına, Türkçe Pop ve Klasik Türk Müziği repertuarından oluşan “Bir Parça Müzik / A Piece of Music” isimli bir konser verecekler. Konser, 22 Mayıs 2013 Çarşamba günü saat 20:00’de, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi Kardelen-2 salonunda gerçekleşecek. Sanatçılar, tüm müzikseverleri bu eğlenceli gecede Tomurcuk Vakfı’na destek olmaya davet ediyorlar. Gelin yanıt verelim biz de bu çağrıya…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Kadıköy Belediyesi, “Engelliler Haftası” nedeniyle, 11 Mayıs Cumartesi günü Kadıköy-Selâmiçeşme Özgürlük Parkı’nda birbiri ardından üç farklı etkinlik gerçekleştirecek. İlk etkinlik saat: 13:00’de başlayacak olan Engelli Oryantiring Yarışması. Ödüllü olan bu yarışma; tekerlekli ve/veya akülü sandalye ya da koltuk değneği kullanan ortopedik engelli kişilerin, hız unsurunun önemi olmadan, harita ve pusula okuma yoluyla belirlenen hedeflere doğru yollardan ulaşmalarını amaçlıyor. İkinci etkinliğin başlama saati 13:30. Bu etkinlik kapsamında, Ressam Harun Antakyalı her engel grubundan gençler ve yurttaşların katılımıyla
uygulamalı resim atölyesi gerçekleştirecek. Açık havada yapılacak olan atölye çalışmasında
gençlerin renkler evreninde seslerini duyurmak için yeni ifade yolları bulmaları, kendilerini sanatla yeniden keşfetmeleri hedefleniyor. Çalışmaya, engelli sanatçıları destekleyen izleyiciler de katılabilecek. Üçüncü ve son etkinliğin başlama saati ise 14:30. Bu etkinlik kapsamında, Özgürlük Parkı kaldırımlarına serilecek metrelerce kağıt üzerine serbest boya etkinliği yapılacak. Tüm çocuklar ve yetişkinler bu etkinliğe davetli.
Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV) Zihin Ergo Sum Fotoğraf Atölyesi, Descartes’in “Cogito Ergo Sum” (Düşünüyorum Öyleyse Varım) felsefi
sözünden yola çıkarak, 2007 yılında Ankara’da ZİÇEV Genel Merkezi’nde tamamı amatör olan fotoğrafçıların zihinsel engelli olan çocuk ve gençlere gönüllü fotoğraf eğitimi verme hedefiyle kurulmuş. Atölye, Ankara’da yapılan başarılı çalışma ve serginin ardından,
İstanbul’da da 2011 yılında bir grup engelli gencin katılımıyla faaliyete geçmiş. 10-16 Mayıs Engelliler Haftası kapsamında; Kadıköy Belediyesi Engelli Danışma ve Dayanışma Merkezi ile Zihin Ergo Sum Fotoğraf Atölyesi işbirliğindeki “SURETLER” Fotoğraf Sergisi, 14 Mayıs Salı Saat 19:00 itibariyle Caddebostan Kültür Merkezi (CKM) 4.kat Fuaye alanında gösterime sunulacak.
2001 yılında çağdaş dans ve performans sanatçısı, koreograf ve akademisyen Tuğçe Tuna tarafından İstanbul’da kurulan RemDans; disiplinlerarası çağdaş dans performans kollektifi olarak uluslararası platformlarda yer almakta, yenilikçi, cesur ve öncü bir inisiyatif olarak
Çalışmalarını gerçekleştirirken, hak temelli yaklaşımı, şeffaflığı ve katılımcılığı esas alan Eğitimde Görme Engelliler Derneği; ırk, etnik köken, dil, dini inanış, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, engellilik, toplumsal statü, siyasi görüş vb. nedenlerle yapılan ayrımcılığı kesinlikle reddediyor. “Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasına yönelik her türlü tedbirin alınması için gerekli çalışmaları yapmak, bu bağlamda görme engelli bireylerin eğitim hayatında karşılaşmış olduğu sorunlar için çözüm önerileri geliştirmek ve geliştirdiği bu çözüm önerilerinin hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla aktif rol oynamak” bu derneğin önde gelen amacı.. Bir alan örgütlenmesi olarak kurulan Dernek, engelli hakları alanında önemli katkılar sunmuş olan kişi ve kuruluşların tecrübelerinden yararlanmaya ve ortak sorunlar ekseninde mücadele etmeye de daima açık olduğunu söylüyor.
Çok yararlı bir Sivil Toplum Örgütü olduğunu düşündüğüm bu dernekle ilgili daha fazla bilgi vermek yerine, Eğitimde Görme Engelliler Derneği Başkanı Emre Taşgın’ın göndermiş olduğu e-postayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Yazılarınız sürekli olarak sosyal ağlarımızda paylaşılıyor ve heyecanla, engelsiz yarınlara yaklaşmak için atılan adımların devamının gelmesi umuduyla okuyoruz. Bu iletide size, kurmuş olduğumuz Eğitimde Görme Engelliler Derneği'nden, ÖSYM'ye yönelik düzenlediğimiz imza kampanyası ve 10 Mayıs tarihinde ÖSYM önünde gerçekleştireceğimiz
basın açıklamasından bahsetmek istiyorum.”
Bizler, görme engelli üniversite öğrencileri, ilk olarak 16 Haziran 2009 tarihinde, görme engelli öğrencilerin eğitim-öğretim hayatında karşılaştığı sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirmek ve görme engelli öğrencilerin deneyimlerini paylaşmalarını sağlamak için bir
e-posta grubu kurarak yola çıktık. E-posta grubumuzun hızla yayılması ve ilgi alanımız dahilindeki kesimin bu oluşumu benimsemesi üzerine internet sitesi, online radyo, doküman paylaşım ağı gibi çevrimiçi projeler gerçekleştirdik. Arkasından, YÖK nezaretinde gerçekleştirilen Engelsiz Üniversiteler Çalıştayları’nda bildiriler sunduk, ÖSYM'ye yönelik talep listesi oluşturduk. İnternette başlayan paylaşımlarımızı yüz yüze yaptığımız etkinliklerle pekiştirdik. Bir öğrenci hareketi olarak başlayan bu oluşuma daha sonra öğretmenler, akademisyenler ve diğer mesleklerden arkadaşlarımız da dahil oldular. 3 Aralık’ta MEB
önünde engelli öğretmen atamasına yönelik bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Halen, Uzaktan Eğitim Projesi dahilinde YGS-LYS üniversiteye hazırlık kursları düzenliyoruz. 28 Ocak 2013 tarihinde de, yaptığımız çalışmaları etkin bir şekilde gerçekleştirebilmek için, genç bir kadro olarak Eğitimde Görme Engelliler Derneği'ni kurduk.
Amerika ve Avustralya’dan başlayarak hızla dünya ülkelerine yayılan, Türkiye’de de Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı (TSÇV) öncülüğünde yürütülen “1 Dakikada Dünyamı Değiştir” (Change my World in 1 minute) adlı kampanyanın sonuçlandığını 10 Aralık 2012 tarihli yazımla duyurmuştum sizlere. Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden yaklaşık 6 bin kişinin katıldığı kampanyada en çok oy alan üç öneriden birinin Bursa’dan Alper Şirvan tarafından gönderilmiş olduğunu da yine bu yazıda müjdelemiş ve en çok oy alan projeleri hayata geçirecek yatırımcılar arandığını söylemiştim. Şimdi de, Alper Şirvan’ın “güneş enerjisi ile çalışan tekerlekli sandalye” proje önerisinin gerçeğe dönüşmekte olduğunu müjdelemek istiyorum.
Bursalı Alper Şirvan tarafından hayal edilerek önerilen güneş enerjisi ile çalışan tekerlekli sandalyenin prototipi, Amerika’daki Virginia Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından üretilecek. Güneş enerjisi ile çalışan tekerlekli sandalyenin üretime geçmesiyle, yalnızca Cerebral Palsy’liler değil, tüm bedensel engelliler için toplumsal hayata katılım daha kolay olacak. Üretilen prototip sandalye Amerika’da gerçekleşecek bir tören ile Alper Şirvan’a hediye edilecek.
Güneş enerjisi ile çalışan tekerlekli sandalye fikrinin sahibi Alper Şirvan konu ile ilgili duygu ve düşüncelerini; “8 yıl kamuda çalıştım ve işime akülü tekerlekli sandalyemle gidip geldim. Aracımın şarjını takip etmek, yolda kalmamak benim için daima önemli oldu. Yaşadığım şehir Bursa, yokuşları ile meşhur bir şehir. Evimin çevresinde akülü sandalyem ile 3 km'den uzağa gidemiyorum. Hal böyle olunca, güneş enerjili tekerli sandalye fikrini düşünmeye başladım. Dünya CP Günü “1 Dakikada Dünyamı Değiştir” kampanyası, fikrimi geniş kitlelerle paylaşmam için büyük bir fırsat oldu. Güneş enerjili tekerlekli sandalye üretimi başladığı zaman birçok engelli dostumuz sokaklarda özgürce ve istediği gibi gezebilecek” diyerek ifade ediyor.
Facebook arkadaşım Sevgili Alper’e fikrini paylaşıp bizlerin hayatında fark yaratacak bir yeniliğe öncülük ettiği için teşekkür ediyorum. Hayallerinin hiç tükenmemesini ve tıpkı güneş enerjisi ile çalışan tekerlekli sandalyede olduğu gibi hep gerçeğe dönüşmesini diliyorum. Güneş enerjisi ile çalışan tekerlekli sandalyenin seri üretimine geçilmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Çünkü ben de böyle bir sandalye kullanmak istiyorum.
Merak, varoluş için kendinin sebebidir.” demiş, dünyaca ünlü fizikçi Albert Einstein. Merak etmeyi ve sorgulamayı ilke edinmiş olan Engelsiz Erişim Derneği, 6 yıldır her adımı büyük bir özen ve çoşku ile planlanan bilgi yarışmalarının altıncısını gerçekleştiriyor bu yıl.
15 Nisan 2013 tarihinde yayınlanan “Görme engelliler e-kitap uygulamasının yaygınlaşmasını istiyorlar…” başlıklı yazımda söz etmiştim sizlere Engelsiz Erişim Derneği’nden.
Bu dernek gerçek misyonunu; “Görmeyenlerin toplumla engellenmişliğinden kurtulmuş bir biçimde kaynaşması amacıyla, toplumu ve körleri bilinçlendirici ve fırsat eşitliğini arttıran bilimsel temelli araştırmalar yapmak, yapılmasını desteklemek, projeler hazırlamak ve bu projelerin uygulanmasını sonuna kadar takip etmek” olarak belirlemiş. Söz konusu bilgi yarışmalarını 2007’den itibaren, geleneksel olarak, her yıl düzenliyorlar. 2010 yılında “Selen Özel Bilgi Yarışması” adını alan bu yarışmaların altıncısı 18 Mayıs 2013 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılacak.
Bu yarışmaya üçer kişilik 15 grup katılabilecek. Üyelerinden ikisinin görme engelli olması gereken bu grupların üçüncü üyeleri diğer engel gruplarından ya da engelsiz bireylerden oluşabilecek. Yarışmada sorulacak 16 sorunun her biri farklı bir kategoride olacak. Kategoriler ise; bilişim, coğrafya, edebiyat, engellilik, felsefe, güncel, kültür, matematik, psikoloji, oyun, sanat, sesli soru, siyasal bilgiler, spor, tarih ve yemek kültürü. Yarışmada 3 ön eleme turu ve final turu yapılacak. Ön eleme oturumlarında ilk sırada yer alacak gruplar doğrudan final oturumunda yarışmaya hak kazanacak. Oturum ikincileri arasında ise eşitliğin bozulduğu anda soruyu bilen grubun finale yükseleceği mini bir oturum daha gerçekleştirilecek. Yani ön eleme oturumlarındaki tüm grup birincileri ile ikinciler arasında gerçekleştirilecek mini oturumu kazanan gruplar final oturumunda yarışacak. Ön eleme turlarındaki sorular çoktan seçmeli, yedek ve final soruları ise tek yanıtlı olacak. Yarışmaya katılacak 15 grup, derneğe yaptıkları başvuru sırasına göre belirlenecek.
Gelelim yarışmaya neden “Selen Özel Bilgi Yarışması” adının verilmiş oluşuna:
Selen Özel’in gözleri ile ilgili sorunları, 2.5 yaşındayken, göz kayması ile başlamış. Sonraki yıllarda görme sorununa optik atrofi tanısı konulmuş. İlkokul üçüncü sınıfta başlayan okuma güçlüğüne karşın, ailesinin de desteği ile, başarıyla sürdürmüş eğitimini. 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim görmeye hak kazanmış. Üniversite yıllarında, görme sorununun yanı sıra, işitme sorunu da yaşar olmuş. Karşılaştığı tüm olumsuz koşullara rağmen 2003 yılında Hukuk Fakültesi’nden mezun olmayı başaran Selen, lisans üstü eğitim için American University Washington College of Law’a kabul edilmiş. Burada, insan hakları hukuku ağırlıklı, uluslararası hukuk mastırını tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmüş ve 2006 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ‘İnsan Hakları ve Ayrımcılık’ konulu doktora çalışmasına başlamış.
Hiçbir zorluktan yılmayan bu başarılı genç kızın sorunları, ne yazık ki, görme ve işitme ile sınırlı kalmamış. Selen doktora eğitimi sırasında, çevresel sinir sisteminin etkilenmesiyle ortaya çıkan bir durum olan Guillain-Barre Sendromu’na yakalanmış. Hastalığı 2008 yılı yaz aylarında ağırlaşmış. Sürekli yatar duruma gelmesi doktora çalışmalarını aksattığı için 2009 yılı başında okulundan izin almak zorunda kalmış. Bir arkadaşına gönderdiği mektupta “Eğitimime dönmekten gayrı bir isteğim yok. Öyle özledim ki, anlatamam” diyen Selen, ne yazık ki bu özlemini gideremeden, 12 Mart 2010 tarihinde yaşamını yitirmiş.