Paylaş
Raporun hazırlanma sürecinde Proje Ekibi ve Danışma Kurulu her ay bir araya geldi. Danışma Kurulu’nda sivil toplum örgütü temsilcileri ve çeşitli üniversitelerden öğretim görevlilerinin yanı sıra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın da üst düzey temsilcileri yer alıyordu. Aylık toplantıların projenin farklı alanlarında kaydedilen gelişmenin paylaşılmasının yanı sıra çok önemli bir işlevi daha yerine getirmiş olması sevincimizi ikiye katladı. Hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın aylık toplantılarda titizlikle not aldıklarına zaten şahit olmuştum. Raporun tanıtım toplantısında ise aldıkları notların birçoğunun hayata geçirilmiş olduğunu gördük.
Örneklemek gerekirse:
• Aylık toplantılarda dile getirilen temel sıkıntılardan biri güncel ve yetkin verinin mevcut olmayışı idi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün TÜİK ile yaptığı işbirliği neticesinde 2010 Türkiye Nüfus Araştırması ile artık güncel ve ihtiyaç duyulan veriye sahip olunmuş bulunuluyor. Sonuçları yakında kamuoyuna açıklanacak bu araştırmada uluslararası literatüre ve ölçütlere uygun fonksiyon kayıplarını temel alan veriler elde edilmiş. Ayrıca Sağlık Bakanlığı da raporlama sistemine ilişkin veri tabanı oluşturma çalışmalarına başlamış; böylece bu alandaki veri eksikliği önümüzdeki aylarda büyük ölçüde giderilmiş olacak gibi görünüyor.
• Proje sürecinde, kanunlarda ayrımcılığın açık bir şekilde tanımlanması önerilmişti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bu konuda Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne göre yeniden belirlenen tanımları içeren ve ayrımcılığı ve ayrımcılık yasağını açık bir şekilde tanımlayan yeni Engelliler Kanunu çalışmasını bu süreçte gerçekleştirmiş bulunuyor. Üstelik Kanun Teklifi geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu’ndan geçmiş bile. Teklifin kısa zamanda kanunlaşmasıyla bu konudaki öneri de yerini bulmuş olacak.”
• Danışma Kurulu’nda ortaya koyulan bir diğer önemli öneri ise engellilerin haklarını takip etmek üzere bir komisyon teşkil edilmesi idi. Bu öneri de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı tarafından geçtiğimiz hafta talimatlandırılmış. Engelli Hakları İzleme Komitesi oluşturulması hakkındaki düzenlemeyi içeren genelge hayata geçirilme aşamasına gelmiş.
• Aylık toplantılarda ele alınan konulardan biri de engelli öğretmen atamalarıydı. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey’in ifadesine göre, Mayıs ayında yapılacak KPSS sınavında en az bin engelli öğretmen alınacak.
• Toplantılar sırasında üzerinde hararetle durulan hususlardan biri de farkındalık yaratılması idi.. Bu konuda bir iyi haber Milli Eğitim Bakanlığı’ndan geldi. Bakanlık, engellilik konusunda farkındalığı arttırmak için 450 bin öğretmene hizmet içi eğitim vermiş. Ayrıca, özellikle küçük yaştaki öğrencilere engellilik hakkında farkındalık kazandırılmasına yönelik çalışmalar başlatılmış.
“Engelsiz Türkiye İçin: Yolun Neresindeyiz?” Raporu’nun Tanıtım Toplantısı’nda konuşan Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Aylin Çiftçi, Rapor’da dile getirilen sorunlar ve çözüm önerilerinin yapılan çalışmalarda kendilerine çok yardımcı olduğunu belirtti. Sayın Çiftçi; “Rapor daha hazırlanma sürecinde çalışmalarımıza ışık tuttu. Bu sayede daha son bir ay içerisinde gerçekleştirdiğimiz mevzuat revizyonu çalışmalarıyla da birçok öneriyi şimdiden hayata geçirmeye başladık. Bu raporda ele alınan her bir maddenin de bundan sonra tek tek takipçisi olacağız” dedi.
Yukarıda adı geçen (ve geçmeyen) yetkililerin toplantıları takip etmekteki özenlerine, proje ekibinin çalışmalarına yaptıkları katkıya, titizlikle aldıkları notlara bizzat şahit olmuştum. Ancak ilk bakışta şahsi çabalar olarak algılanabilecek bu hassasiyetin ve çalışkanlığın raporun son yazım ve basım aşamasında somut getiriler olarak karşımıza çıkması beni bir kez daha düşünmeye sevk etti. Yaptığı işi önemseyen idareciler toplumun diğer kesimleriyle işbirliği içinde çalıştığı zaman, devlet müessesesi o kadar da “sağır” olmayabiliyormuş demek ki!
Bu yazdıklarım Sevgili Okurum Mesut Hekimhan’ın söylediklerine katılmadığım anlamına gelmiyor. Ben, ümitli olmamızı sağlayacak şeyler de olduğunu ifade etmek istiyorum yalnızca. Üç yıl önce engellilerle ilgili yazmaya başladığımda, henüz bir arpa boyu bir ilerleme bile yoktu bu konuda. Bugün geldiğimiz noktayı ise 100 arpa boyu ileri gidilmiş olarak tanımlıyorum ben. Aslına bakacak olursanız, 100 arpa boyu hiç de uzun bir mesafe sayılmaz. Ama orana bakarsanız, %100’lük bir artış görürsünüz. Ben konuya böyle baktığım için yarınlardan umutluyum. Umarım yanılmıyorumdur…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş