“Engelliler Hakkında Kanun”un erişilebilirlikle ilgili hükümlerinin uygulanmasını sağlamak üzere hazırlanan “Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği”nin Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olduğunu 26 Temmuz 2013 yazımda, “Erişilebilir bir Türkiye’ye kavuşmamız yaklaşıyor…” başlığı ile duyurmuştum.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, bu kez de; engellilerin toplumsal yaşama tam ve eşit olarak katılabilmeleri ve yapılı çevrenin engelsiz hale getirilmesi amacıyla, sorumluluğu bulunanlara yapacakları düzenlemelerde yol göstermek üzere “Erişilebilirlik Bilgilendirme Filmi” hazırlayarak, kamuoyuna sundu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce belirtildiği gibi; “Erişilebilirlik, engellilerin evlerinden çıkabilmeleri, başkalarına ihtiyaç duymadan binalara ve açık alanlara ulaşabilmeleri ve bunları kullanabilmeleri, kısaca toplumsal yaşama katılabilmeleri için yapılı çevrede ve kentsel hizmetlerde alınması gereken fiziksel ve mimari tüm tedbirleri içermekte. Kaldırımlarda, yaya geçitlerinde, parklarda, çocuk oyun alanlarında, kamunun hizmet verdiği ve kamu kullanımına açık tüm binalarda ve ulaşım hizmetlerinde erişilebilirlik tedbirlerinin alınması, yalnızca engelliler değil hareketlerinde kısıtlılık yaşayan yaşlılar, hamileler, çocuklar, bebek arabalılar, çok uzun veya çok kısa boylu kişiler için büyük önem taşıyan bir gereklilik.”
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü bu kapsamda geçtiğimiz yıllarda TSE ile birlikte belirlenen standartları tanıtmış ve sorumlu kurum ve kuruluşların gereken tedbirleri alması için hazırlanan “Açık Alanlar ve Binalar Erişilebilirlik Tespit Formları”nı Genel Müdürlük internet sitesi aracılığıyla hizmete sunmuştu. Kurum ve kuruluşların yönetici ve yetkilileri bu formlardan yararlanarak sorumlusu bulundukları alanın erişilebilirlik düzeyini tespit ederek erişilebilirliğin sağlanması için ne tür düzenlemeler gerektiğinin kontrol edebiliyorlar. Bu formlara http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/07/20130720-9-1.pdf
adresinden ulaşılabiliyor.
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü şimdi de, sorumluluğu bulunanlara yapacakları düzenlemelerde yol göstermek üzere “Erişilebilirlik Bilgilendirme Filmi” hazırlayarak, kamuoyuna sundu. Engellilerin toplumsal yaşama tam ve eşit olarak katılabilmeleri ve yapılı çevrenin engelsiz hale getirilmesi amacıyla hazırlanan filmde erişilebilirliğin sağlanması için gerekli tüm tedbirler detaylı bir biçimde anlatılıyor. İç Mekânlar Erişebilirlik Bilgilendirme Filmihttp://www.youtube.com/watch?v=NEAduonfnoM adresinden, Dış Mekânlar Erişilebilirlik Bilgilendirme Filmi isehttp://www.youtube.com/watch?v=5tWMc2jSwg8 adresinden izlenebiliyor.
Kamu ve sivil sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlara ait kamuya açık tüm binaların, tüm açık alanların ve ulaşım araçlarının engellilerin kullanımına uygun hale getirilmelerinin sağlanması için hazırlanan “Erişilebilirlik Bilgilendirme Filmi” ile ülke genelinde örnek erişilebilir uygulamalar yapılmasının sağlanmasını hedefleniyor. Ancak “Erişilebilir Türkiye”ye ulaşabilmemiz için bu erişilebilir uygulamaları doğru kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor. Örneğin; taşıt engelleyiciler bulunmasa bile, araçlar yaya kaldırımlarına park etmemeli. Cadde ve sokaklarda yaya kaldırımlarına çıkış sağlayan rampaların önü hiçbir şekilde kapatılmamalı. Üst geçitlerde ya da metro ve metrobüs duraklarındaki engelli asansörlerini engeli bulunmayan kişiler işgal etmemeli. Zira bu asansörler yanlış kullanım yüzünden sık sık arızalanmakta ve bu asansörleri kullanmak zorunda bulunan engelliler mağdur olmakta. Bu sorun belki engelli kimlik kartlarımızın aynı zamanda asansör anahtarı olarak kullanılmasının sağlanması ile çözülebilir. Ancak gönül, insanımızın bu gibi tedbirlere gerek bırakmayacak olgunluk ve anlayışa erişmesini arzuluyor.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan “Destek Özel Eğitim Hizmetlerinin Verimliliğinin Araştırılması Projesi” ile; destek özel eğitime ihtiyacı olan bireylere hizmet sunan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin mevcut durumlarının ve sorunlarının tespit edilerek, hizmetlerin ve kamu kaynaklarının daha etkili ve verimli kullanımının sağlanması için yeni politika ve model önerilerinin geliştirilmesini amaçlanıyor.
Söz konusu proje kapsamında gerçekleştirilen araştırmanın saha çalışmaları 01-30 Temmuz 2013 arasında tamamlanmış. Saha çalışmaları sırasında Türkiye genelinde 1732 kuruma telefonla ulaşılarak anket formu uygulanmış. 172 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde ise yüz yüze anket yöntemi ve yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak veri toplanmış.
Araştırma kapsamında Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri’nin:
- Eğitim programlarına
- Fiziksel durumları ve yönetsel yapılarına
- Tanılama, yönlendirme ve yerleştirme işlevlerine
- Destek özel hizmetlerine ve tıbbi rehabilitasyon işlevlerine
Hepimizin bildiği gibi, Türkiye bir sosyal hukuk devleti.
Sosyal devlet, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet anlamına gelmekte. Devletimiz her ne kadar bir sosyal hukuk devleti ise de, engelliler açısından baktığımızda bu işlevin tam olarak yerine getirilemediğini görüyoruz. Aslında, son yıllarda bu konuda büyük bir mesafe kat edilmiş durumda. Ancak yine de yolun çok başında sayılırız.
Yapılan araştırmalar engelli bireylerin çoğunluğunun dar gelirli olduğunu gösteriyor. Hal böyle olunca, bu kişilerin yaşamlarını kolaylaştıracak teçhizata kendi olanakları ile ulaşmaları mümkün olamıyor.
Engelli bireylerin engel türlerine göre farklı ihtiyaçları var, yaşamlarını insanca sürdürebilmeleri için. Bu ihtiyaçlar içinde toplum tarafından en iyi bilineni ise tekerlekli sandalye.
Bir önceki yazımda da ifade etmiş olduğum gibi, ne yazık ki pek çok bedensel engelli yaşamını büyük ölçüde kolaylaştıracak olan bu olanaktan yoksun. Ancak ne mutlu bize ki, sosyal sorumluluk projelerine gönül vermiş sivil toplum kuruluşlarına sahibiz. Bu sivil toplum kuruluşlarından biri de Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği.
Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği 20 yıldır, “sevgi paylaştıkça büyür ve engeller azalır” düşüncesiyle, engelli dostlarının yaşam kalitesini arttırarak onları topluma kazandırmak için çalışıyor. Bu özel kuruluş bu kez de, kurban bayramı öncesinde sevindirdi engelli dostlarını. Dernek bağışçılarının katkılarıyla temin edilen beşi akülü otuz üç adet tekerlekli sandalye, Kocaeli Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi’nde yaşamlarını sürdüren ihtiyaç sahibi engellilere törenle teslim edildi.
Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği sayesinde otuz üç engelli birey daha şanslı engelliler arasına katıldı. Ve bu bayram onlar için özel bir önem kazandı.
Tekerlekli sandalyeleri ayaklarıdır biz yürüyemeyenlerin. O olmadan ne evin içinde dolaşabiliriz ne de dışarıda.
Bazılarımız daha şanslıdır diğerlerinden. Onların sandalyeleri akülüdür. Bir başkasının yardımını istemek zorunda kalmadan geçebilirler odadan odaya. Bazılarımız ise hepten şanssızdırlar. Çünkü onların ne akülü ne de manuel sandalyeleri vardır…
Bildiğiniz gibi, ben engellilere yardım edilmesini değil onların haklarına kavuşturulmasını savunuyorum. Ancak ne yazık ki, henüz sağlanabilmiş değil bu. Bu nedenle, Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nin bayram mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim diğer bir şey ise Sevgili Hakan Özgül’ün 11 Şubat 2013 tarihinde kaleme almış olduğu “Kıymetli Olan” başlıklı yazı:
“Bazen bir sevgiliye giden yolda yarenlik eder. Heyecanla bekler çünkü bir çift göz, bir kalp ve bir çift el. Sonbaharsa, belki biraz üşümüştür sevgilinin eli. Apartmanın cümle kapısını açmak için kullanırsın pedallarını zira kolun kuvveti yetmez havalı amortisörün havasına. Kapı bazen inat eder açılmamak için. Bilmez ki, duymaz ki kalbimin yerinden çıkarcasına çırpınışını. Eh, kapı işte, ne de olsa demirden.
Bazen itemediğin bir sandalye ya da koltuğa meydan okur, gücü yettiği kadar. Bazen de sarmaş dolaş sarıldığındır. Sanki yekpare olmuştur bedenin O’nunla. Hayır, O’ndan vazgeçemezsin. İlk zamanlar yeni aldığın ayakkabı gibidir. Hep bir önceki daha iyi sanırsın. Yadırgarsın, anlamaya ve tepkilerini ölçmeye başlarsın. Bilmediğin bir durumdur çünkü. Hangi durumda nasıl tepki verecek test edersin. Dakikalarını, saatlerini, günleri, aylarını ve hatta yıllarını beraber geçirdikçe sırtını daha güvenle yaslarsın. O’ndan hiçbir şeyi saklayamazsın, hayır. Bütün günahlarını da bilir sevaplarını da; gözyaşlarına da tanıklık eder, kahkahalarına da; kızgınlığında da seninledir, mutluluğunda da. Çünkü hep yanındadır ya da hep yanında olmalıdır ya da hep yanında olsun istersin. İlişki tek taraflı sanırsın, hâlbuki O da ilgi ister.
Senden ayrı kalması gereken günler olur bazen. Yokluğunda kıymet bilmeye başlarsın. Bir iç çeker sigaranın dumanını efkârla savurursun. Merakla gelişini gözler, yoldan gözünü nadir ayırırsın. Ayrılık mıdır vuslatı bu kadar değerli yapan? Süreli ayrılıklara tahammül edilir de ya belirsizlik? İnsanın düşüncelerine bir yerleşti mi sıkıntısı, Çanakkale domatesine döndürür yüzünü, hem şişer hem de kızarır.
Tahmin edebileceğiniz gibi, sizin şu anda okumakta olduğunuz yazıyı dün yazdım ben. Ve dün, pek çok duygunun bir arada yaşandığı olağanüstü günlerden biriydi benim için.
10 Ekim evdeki yardımcımın doğum günü. İstedim ki, 36 yaşına gireceği bu özel gün çok güzel geçsin… Yaşamımı büyük ölçüde kolaylaştıran bu tatlı kızın güzel anıları olsun bu güne dair…
Ama olmadı. Sabah ülke dışındaki ablasının ölüm haberini aldık. Doğum gününü unuttuk…
Hayat böyle bir şey işte. Siz bir plan yaparken öyle bir şey oluyor ki, hiç aklınızda olmayan bir durumun içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Bizim yaşadıklarımız da bunun bir örneği.
Yardımcım beni bırakıp bir yere ayrılamadığı için, ablasının İstanbul’da bulunan kızını bize çağırdık. Genç kız, yaşadığı bu ilk ölüm acısını taşıyamayacak ölçüde güçsüz düşmüştü üzüntüden. Bütün gün ağladı. Teyzesi onu teselli etmeye çalıştı durdu. Ben de annemi çok erken yaşta kaybetmiştim. O zaman bu kaybın dünyadaki en büyük kayıp olduğunu zannetmiştim. Ama yaşadıkça daha da büyük kayıplar olduğunu öğrendim.
Yaşadığımız her kayıpta aynı acıyı yaşıyoruz belki, ama bazı kayıplar acının dışında farklı zorluklar da getirebiliyor yaşamımıza. Örneğin; annemi kaybettiğimde 24 yaşındaydım ben. Annemin baktığı kızım ise daha henüz beş yaşına girmişti. Yani hem annemi, hem de yaşamımı yönlendiren çok büyük bir desteği kaybetmiştim. Çok zor günler geçirdim ama hayatımı o büyük destek olmadan sürdürebilmeyi öğrendim. Ne de olsa eşim ve kızım yanımdaydılar.
Aradan yıllar geçti… 2011 yılında eşimi kaybettim. Ve onunla birlikte hayatımı…
Hayatınızı paylaştığınız kişiyi kaybettiğinizde, hayatınızı da kaybetmiş oluyorsunuz. Çünkü hiçbir şey eskisi gibi olmuyor artık. Birlikte oturduğunuz evde yalnız yaşamak, birlikte izlediğiniz konserleri ya da filmleri yalnız izlemek, birlikte geçirdiğiniz zamanı yalnız geçirmek zorunda kalıyorsunuz. Hele de benim gibi yalnız yaşamanızı olanaksız kılan bir engeliniz varsa, tümden kayboluyor hayatınız.
Geçtiğimiz hafta Pazar günü de öyleydi. Uzun süredir keyif için dışarı çıkamamanın acısını son iki Pazar günü de sevdiğim dost ve akrabalarımla dışarıda kahvaltı ederek çıkarabildim.
Engelli biri için İstanbul’da bir yerden bir yere gitmek kolay değil, hele Pazar günleri iyice zor. Belediyelerin engelsiz araçları hafta arası hizmet veriyorlar; talep yoğunluğu yüzünden onlar da ancak hastane, adliye, devlet dairesi gibi gidilmesi mecburi olan yerlere götürebiliyorlar ancak. Oysa engelli bireyin de herkes gibi sosyalleşmeye, eşiyle dostuyla gezmeye gitmeye ihtiyacı var.
Dünyanın birçok yerinde hizmet veren ticari engelsiz taksiler İstanbul’da da bu ihtiyacımızı karşılamaya başladılar bir süredir. İşte iki haftadır Pazar kahvaltılarına rahat rahat gidebilmemin nedeni de bu.
Aşkın Bey otomobil kiralama işi yaparken kafa yormaya başlamış engelsiz nakil konusuna. Bir gün bir arkadaşının dayısını yağmur yağmasına rağmen her gün olduğu gibi yine otobüs durağına doğru giderken görmüş. Yarım saat sonra bakmış ki geri dönüyor. Neden döndüğünü sormuş. Otobüse binemediğini, bu yüzden de eve geri döneceğini, üstelik bu durumun sıklıkla başına geldiğini öğrenmiş. Tekerlekli sandalyeyle taksi ve dolmuş gibi taşıtlara binmenin imkânsız olduğunu; bu yüzden bu beyefendinin işe gidemediğini; izin günlerini bu şekilde harcamak zorunda kaldığını da anlamış olmuş. Aşkın Bey o gün ‘bu konu üzerine ne yapabilirim’ diye düşünmeye başlamış. Araştırmış, soruşturmuş, çeşitli forum siteleri ve bloglarda dolaşmış. Sonunda 2010 yılında ilk aracıyla hizmet vermeye başlamış. Aşkın Bey’in “Engelsiz Nakil” araçlarında tekerlekli sandalye araçta bulunan asansör sistemi sayesinde transfer ediliyor araç içerisine. Yolculuk için gerekli tüm güvenlik önlemleri de alınmış bulunuyor. Böylece, araca hiç hırpalanmadan binmiş ve inmiş oluyorsunuz. Gidilen mekân merdivenli ise, gerekirse merdiven çıkarma aparatı desteğinden de yararlanarak yardımcı olunuyor engelli yolcuya. Ayrca, turistler için tekerlekli sandalye kiralama hizmeti de sunuluyor. Fazla devam ettiremezsin diyenlere rağmen, bugün Aşkın Bey üçüncü aracı da hizmete sokmak üzere.
Ülkemizde, hareket kabiliyeti kısıtlı kişilerin ulaşımını kolaylaştırmak için hizmet sunan bir diğer kuruluş ise “Portmobile”. Transferler özel eğitimli iki sağlık personeli tarafından özel dizayn nakil aracı ile gerçekleştiriliyor. Şimdilik sadece İstanbul, Bodrum ve çevresinde hizmet sunan ve şehirlerarası transferleri gerçekleştiren “Portmobile”nakil araçlarında TV, DVD oynatıcı, bilgisayar, buzdolabı, çalışma ve servis masası, diafon, masaj özellikli deri koltuklar gibi her türlü konfor mevcut. Bu firmanın hizmetinden de birkaç kez yararlandım ve çok memnun kaldım.
2012 Yılı “Dünya Cerebral Palsy Günü” kapsamında düzenlenen
“1 Dakikada Dünyamı Değiştir” kampanyasının birincisi Alper Şirvan’ın kendisine birincilik kazandıran hayali gerçek oldu.
Alper Şirvan’ın güçlü hayali ve önerdiği fikir binlerce yarışmacı arasında en öne çıktı. Alper’in güneş enerjisi ile çalışan tekerlekli sandalye önerisi, Virginia Üniversitesi tarafından prototip haline getirildi ve Türkiye’ye gönderildi.
Alper’in hayallerini süsleyen sandalye yardımsız kullanılabiliyor. Katlanabilme özelliği bulunan panellerin her biri 2 kg ağırlığında, boyutları kapılardan geçecek ölçülerde ve kullanım ömrü 30 yıl. Güneş panelleri, aynı zamanda, diğer katlanabilir sandalyelere uyarlanabilme özelliğine de sahip. Solar paneller, sandalyenin her iki yanında da bulunan destek sistemleri ile, aynen üstü açılan arabalarda olduğu gibi kontrol ediliyor. Tekerlekli sandalye 8 km. lik ortalama hızda kesintisiz dört buçuk saat süre ile, saatte 1.6 kilometrelik hızda ise hiç şarj harcamadan süresiz kullanılabiliyor.
Amerika ve Avustralya’da başlatılarak hızla dünya ülkelerine yayılan “World CP Day” (Dünya Cerebral Palsy Günü) farkındalık kampanyası ülkemizde Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı (TSÇV) öncülüğünde devam ediyor. TSÇV, bu yıl 2 Ekim’e denk gelen “Dünya Cerebral Palsy Günü” kapsamında bir toplantı düzenleyerek sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi. Virginia Üniversitesi tarafından üretilen “güneş enerjisi ile çalışan tekerlekli sandalye” bu toplantıda Alper Şirvan’a teslim edildi. Alper sandalyesini kullanırken bir yandan da bu sandalyenin nasıl daha da geliştirilebileceğini düşünecek ve fikirlerini Virginia Üniversitesi Mühendislik Bölümü’ne iletecek. Prototip, Alper’den gelen bu fikirlerin ışığında mükemmele dönüşmüş olacak. Ve dünyadaki sandalye kullanan binlerce insan Alper’in düşünüp ortaya attığı bu fikirden yararlanacak…
Cerebral Palsy (CP) alanında toplumda farkındalık yaratan çalışmalara imza atan TSÇV, Dünya Cerebral Palsy Günü farkındalık kampanyasının uluslararası platformda Türkiye’deki temsilcisi olmaya devam ediyor. “1 Dakikada Dünyamı Değiştir” kampanyası ile dünyada yaşayan 17 milyon CP’li insan, kendileri ile temas halinde olan 350 milyon insandan yalnızca 1 dakikalarını ayırarak dünyalarında bir fark yaratmalarını bekliyor.
Kampanya kapsamında, CP’li birey ve ailelerinden 1 dakika uzunluğunda bir video veya metin şeklinde sunulacak yaratıcı proje ve önerilerini,
Bir önceki yazımda geçtiğimiz Çarşamba günü Engelsiz Alışveriş Merkezi Armoni Park’a yapmış olduğum ziyaretten söz etmiştim sizlere.
Doğrusunu isterseniz her ne kadar engelsiz olduğunu söylediyseler de, ne demek istediklerini oraya gidinceye kadar tam olarak tasavvur edememişim. Armoni Park Alışveriş Merkezi’nde “Engelsiz AVM Projesi” hayata geçirilmiş. Amaç herkes için erişilebilir ve kullanılabilir ortamlar oluşturulması. İşitme, görme ve bedensel engelli bireyler bu alışveriş merkezinde rahatça hareket edebiliyor.