Paylaş
Tekerlekli sandalyeleri ayaklarıdır biz yürüyemeyenlerin. O olmadan ne evin içinde dolaşabiliriz ne de dışarıda.
Bazılarımız daha şanslıdır diğerlerinden. Onların sandalyeleri akülüdür. Bir başkasının yardımını istemek zorunda kalmadan geçebilirler odadan odaya. Bazılarımız ise hepten şanssızdırlar. Çünkü onların ne akülü ne de manuel sandalyeleri vardır…
Bildiğiniz gibi, ben engellilere yardım edilmesini değil onların haklarına kavuşturulmasını savunuyorum. Ancak ne yazık ki, henüz sağlanabilmiş değil bu. Bu nedenle, Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nin bayram mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim diğer bir şey ise Sevgili Hakan Özgül’ün 11 Şubat 2013 tarihinde kaleme almış olduğu “Kıymetli Olan” başlıklı yazı:
“Bazen bir sevgiliye giden yolda yarenlik eder. Heyecanla bekler çünkü bir çift göz, bir kalp ve bir çift el. Sonbaharsa, belki biraz üşümüştür sevgilinin eli. Apartmanın cümle kapısını açmak için kullanırsın pedallarını zira kolun kuvveti yetmez havalı amortisörün havasına. Kapı bazen inat eder açılmamak için. Bilmez ki, duymaz ki kalbimin yerinden çıkarcasına çırpınışını. Eh, kapı işte, ne de olsa demirden.
Bazen itemediğin bir sandalye ya da koltuğa meydan okur, gücü yettiği kadar. Bazen de sarmaş dolaş sarıldığındır. Sanki yekpare olmuştur bedenin O’nunla. Hayır, O’ndan vazgeçemezsin. İlk zamanlar yeni aldığın ayakkabı gibidir. Hep bir önceki daha iyi sanırsın. Yadırgarsın, anlamaya ve tepkilerini ölçmeye başlarsın. Bilmediğin bir durumdur çünkü. Hangi durumda nasıl tepki verecek test edersin. Dakikalarını, saatlerini, günleri, aylarını ve hatta yıllarını beraber geçirdikçe sırtını daha güvenle yaslarsın. O’ndan hiçbir şeyi saklayamazsın, hayır. Bütün günahlarını da bilir sevaplarını da; gözyaşlarına da tanıklık eder, kahkahalarına da; kızgınlığında da seninledir, mutluluğunda da. Çünkü hep yanındadır ya da hep yanında olmalıdır ya da hep yanında olsun istersin. İlişki tek taraflı sanırsın, hâlbuki O da ilgi ister.
Senden ayrı kalması gereken günler olur bazen. Yokluğunda kıymet bilmeye başlarsın. Bir iç çeker sigaranın dumanını efkârla savurursun. Merakla gelişini gözler, yoldan gözünü nadir ayırırsın. Ayrılık mıdır vuslatı bu kadar değerli yapan? Süreli ayrılıklara tahammül edilir de ya belirsizlik? İnsanın düşüncelerine bir yerleşti mi sıkıntısı, Çanakkale domatesine döndürür yüzünü, hem şişer hem de kızarır.
Bazen bana dayanma gücü veren, bazen yalnızlığıma ortak olan, bazen en büyük yardımcım, bazen de üzerinde uyuduğum yatağımdır.
İnsan kullandığı bir eşya hakkında bu kadar düşünür mü? Sorunun yanıtı aslında çok belli benim için de, galiba senin için belirsiz? Anlamı nedir sorusunu sorabilirsen… Belki soru değil de cevap çok kıymetlidir.
Kokusu kokuma, kokum kokusuna karışıyorsa, sevgiliye giden yolda yarenlik ediyorsa, çocuğunun okuluna ulaştırıyorsa, semt pazarından aldığın bir kilo ıspanağı, bir kilo peyniri, iki ekmeği senin için taşıyorsa, inadına yaşamayı güçlendiriyorsa, sözün özü O’nunla kendini rüzgârlara vurabiliyorsan, kıymetli ve pek kıymetlidir benim tekerlekli sandalyem…”
Evet, yarın bayram… Belki sizler de Sevgili Hakan’ın bizler için önemini o güzelim şiirsel diliyle özetlediği bu değerli eşyaya kavuşturabilrsiniz bazılarımızı…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş