ALS'ye farkındalık ve destek için başlatılan ve orjinal adı Ice Bucket Challenge olan Bir Kova Buz Kampanyası ülkemizde de gün geçtikçe büyüyor.
Ice Bucket Challenge Kampanyası ABD'li Corey Griffin tarafından, çok yakın bir arkadaşı ALS hastası olunca başlatıldı. Trajik olan şu ki: Bill Gates'ten Bush'a kadar dünyanın en önemli isimlerinin de katıldığı kampanyanın mimarı olan 27 yaşındaki Corey Griffin bir deniz kazasında öldü; Griffin'in başlattığı Bir Kova Buz Kampanyası ise dünyayı sardı.
ALS (amyotrofik lateral skleroz), aynı zamanda motor nöron hastalığı olarak da anılan, merkezî sinir sisteminde omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin (nöronlar) kaybından ileri gelen bir hastalık. Bu hücrelerin kaybı kaslarda güçsüzlük ve erimeye (atrofi) yol açıyor ve kişiyi kısa süre içinde yatağa bağımlı hale getiriyor. Bir kova buzlu su dökülmesinin sebebi de bu: şok soğukla birlikte kişi bir anlık kısmı felç yaşamış gibi oluyor. Haliyle, Ice Bucket Challenge Kampanyası’na katılan ve bir kova buzlu suyu başından aşağı boca edenler ALS hastaları ile bir anlık da olsa empati yapmış, onları anlamış oluyorlar.
Çok ses getiren Ice Bucket Challenge Kampanyası ALS hastalığı ile ilgili farkındalığı epeyce arttırmış bulunuyor. Ancak, ne yazık ki, Devletimiz ALS hastalarına malulen emeklilik hakkı tanımıyor. Bu hakkın hastalık sahiplerinin iş göremezlik raporlarına rağmen verilmiyor oluşu esasında büyük bir haksızlık. ALS, kas hastalıklarının en ağır olanlarından biri. Çok hızlı ilerliyor ve genellikle üç-beş yıl içinde öldürüyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Dursun Pertesoy’un bir gözü hiç görmüyor, diğer gözünde ise %91 oranında görme kaybı var. Üstelik, akciğer kanseri ile boğuşuyor…
Üç ayda bir 232 TL maaş alıyor Dursun Pertesoy. El arabasıyla çöplerden katı atık topluyor ve hurda olarak satıyor. Karşılığında aldığı para ile ne mi yapıyor: Bedensel engelli ihtiyaç sahiplerine tekerlekli sandalye alıyor…
Dursun Pertesoy üç yıl önce başlamış bu işi yapmaya. Bu süre zarfında, hayırsever vatandaşlardan da toplan 117 adet tekerlekli sandalye desteği sağlamış. Geçtiğimiz günlerde de tekerlekli sandalye aldığı firma ile bir anlaşma yapmış. 300 kırık cep telefonuna karşılık bir akülü sandalye, 250 kırık cep telefonuna karşılık manuel çocuk tekerlekli sandalyesi, 200 kırık cep telefonuna karşılık ise normal boy manuel tekerlekli sandalye alacakmış.
“Biz engelliler çok hor görülüyoruz, toplumdan uzaklaştırıldık. Bizim tek suçumuz engelli olmak.” diyor, Dursun Pertesoy. Oysa ki suç olan engelli olmak değil… Suç olan engelliye, insanca yaşama hakkı tanımamak… Engellilieri düşünmeyi engellilere bırakmak…
Bugün sizlerle 4 Ağustos’ta yayımlanan “Engelli araçları ile ilgili ÖTV istinasına 6518 No.lu Kanun’la getirilen değişiklikler” başlıklı yazımın ardından aldığım bir e-postayı paylaşmak istiyorum. Söz konusu e-postayı gönderen sevgili okurum Onur Cantimur bakın neler söylüyor:
“4 Ağustos tarihli yazınızı üzüntüyle okudum. Çünkü ÖTV muafiyetinde yine işitme engelli yok. %40 ve üzeri işitme engelliler Devlet tarafından engelli olarak görülmelerine ve Başbakanlık Engelli Kartı’na sahip olmalarına rağmen, hayatlarını kolaylaştıracak otomatik vitesli araç alımında hiç bir ÖTV hakları yok. Otomatik vitesli araç kullanmak istiyorlar, çünkü düz vites değiştirmek için gerekli sesi duyamıyorlar. Sürekli hem yola hem kadraja bakmaktalar. Maddi durumu iyi olan çok küçük bir işitme engelli kesimi otomatik vitesli araç alıp kaygı duymadan otomobil kullanabiliyor.
Sol ayağı olmayanlar için otomatik vites özel tertibat sayılıyor. Oysa ki:
--Düz vites kullanamayan işitme engelliler,
--Düz vites kullanmaya çalışarak balata yakan, başı işaret dili bilmeyen tamircilerle derde giren işitme engelliler,
Merhabalar sevgili okurlar.
18 Kasım 2013 tarihli yazımda Mücevher İhracatçıları Birliği’nin, İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan aldığı destekle hayata geçirdiği çok önemli bir sosyal sorumluluk projesininden söz etmiştim sizlere. “Taşların Tılsımını Duymak”…
“Taşların Tılsımını Duymak” projesi kapsamında kurulan “Değerli Taş Kesim Merkezi”, Mücevher İhracatçıları Birliği’nin Kasım 2013’den bu yana İstanbul Kuyumcular Odası, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve İşitme Engelliler Federasyonu ile birlikte yürüttüğü yoğun çalışma sonucunda hizmete açıldı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Küçükyalı Kampüsü’nde yer alan Taş Kesim Merkezi’nde başta işitme engelliler olmak üzere toplumdaki diğer dezavantajlı gruplara değerli taş kesimi öğretilerek hem onların ekonomik ve sosyal yaşama kazandırılmaları sağlanacak, hem de mücevher sektörünün bugüne kadar işlenmiş olarak aldığı değerli taşlar artık Türkiye'de işlenerek ihracata değer katacak.
FOTO GALERİ – ATÖLYELER
Dün, çoğumuz 12.Cumhurbaşkanımız’ı seçmek üzere oy kullandık. Çoğumuz diyorum zira seçime katılım oranı, ne yazık ki, arzulanan düzeye ulaşamadı.
Ben ve benim gibi engelli olan kızım, yerel seçimler öncesinde engelimizi İiçe Seçim Kurulu’na şahsen bildirdiğimiz için, oy kullanımında hiçbir zorluk yaşamadık. Ancak tüm engelliler bizim kadar şanslı değillerdi. Burhaniye’den yazan, adı bende saklı okurum bakın neler söylüyor:
“Engelimle ilgili ilk raporumu 1981 yılında aldım. Eşimin yardımıyla engelliliğimi fazla sorun yaşamadan geçirdiğim için Eylül 2013’e kadar Devlet’in verdiği imkânlardan, vergi indirimi dışında, yararlanmayı düşünmedim. Eylül ayında, eşimin bel fıtığı tanısıyla ağır bir rahatsızlık geçirmesi sonucunda, evime gönderilen ambülans ile hastaneye gidip raporumu yeniledim.
Sanırım, çoğunuz Alper Şirvan’ı hatırlarsınız. Sevgili Alper, “güneş enerjisi ile çalışan motorize sandalye” fikri ile 2012 Yılı “Dünya Cerebral Palsy Günü” kapsamında düzenlenen “1 Dakikada Dünyamı Değiştir” kampanyasının birincisi olmuştu. Kendisinden 4 Ağustos 2014 tarihinde yayınlanan “Engelli araçları ile ilgili ÖTV istinasına 6518 No.lu Kanun’la getirilen değişiklikler” başlıklı yazımın ardından, Facebook kanalı ile bir mesaj aldım. Bu mesaj ile Alper kendi bloğunda yayınlamış olduğu bir yazısını paylaşıyordu benimle. Ben de bu yazıyı, aynen, sizlerle paylaşmak istiyorum. İşte sözünü ettiğim o yazı:
“Konuya nereden gireceğimi bilmiyorum ama önce kendim hakkında ufak bir özet geçeyim:
1973 doğumlu, yüksek öğrenim yapma şansı bulmuş engellilerden biriyim. Engelimin bilimsel adı: Cerebral Palsy… Hiç yürüyemiyor, sağ elimi hiç kullanamıyor, konuşurken az da olsa güçlük çekiyorum.
6 Şubat 2014’te kabul edilen ve 19 Şubat 2014 tarih ve 28918 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6518 No.lu “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un getirdiği değişikliklerle ilgili bilgi vermeye bugün de devam etmek istiyorum.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 2 numaralı bendi kapsamında ilk iktisabı yapılacak araçlarda ÖTV istisnası uygulaması ile bu istisnadan yararlanılarak iktisabı yapılan araçların devrinde ÖTV yönünden oluşan tereddütlerin giderilmesine ilişkin açıklamalar, 30.04.2010 tarih ve ÖTV-2/ 2010-3 sayılı Özel Tüketim Vergisi Sirküleri kapsamında yapılmış bulunuyor.
Söz konusu açıklamalarda;
“ÖTV Kanununun 7 nci maddesinin 2 numaralı bendi ile bu Kanuna ekli (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;
a) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,
18 Temmuz’da yayınlanan “Karayolu toplu taşıma hizmetlerinde engelliler için erişilebilirliğin sağlanması” ve 21 Temmuz’da yayınlanan “Engelliler için ücretsiz seyahat hakkı” başlıklı yazılarımla ilgili çeşitli mesajlar aldım sevgili okurlarımdan. Hemen hepsi de, söz konusu düzenlemelerin işlerliklerinin olmadığını ifade ediyordu. Bugün, bu satırlarda, bu mesajlardan birini sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Mesajını e-posta ile gönderen Abidin Aydın, şöyle yazmış:
“ 04.03.2014 tarih ve 28931 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürülüğe giren "Ücretsiz veya İndirimli Seyahat Kartları Yönetmeliği”ne atıf yaparak yazdığınız yazıyı ilgi ile okudum. Bu hassas konuda yazı yazdığınız için de size ayrıca teşekkür ederim.
Kocaeli’nde oturan,65 yaş üstü bir emekli bir vatandaşım. Kocaeli sınırları içinde hizmet veren hiçbir özel halk otobüsünde bu kanun işlememekte ve yolcu para vermediği sürece araçtan indirilmektedir.Gerek Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesine, gerekse Valiliğe şifahi yaptığım müracaatlardan da bir netice çıkmadı. Halk otobüsü şoförleri, “devlet benim ortağım mı ki bana yaptırım uygulayıp bana ücretsiz yolcu taşıtacak” gibi zırva cevaplar vermektedir. Kanunda ceza olarak, 50 bilet parası kesmek çok az bir yaptırım. Kanuna uymayan aracın en az bir ay trafikten men edilmesi gerekir ki, araç sahipleri ve şoförler çekinerek bu yönetmeliği uygulasınlar.
Aynı uygulama Sakarya Büyükşehir Belediyesi hudutları içersinde de geçmemektedir.”