Ayşe Aral - Kelebek

Amcam

9 Ağustos 2014
Daha önce de anlatmıştım, ben yazı yazmaya rüyamda amcam Oğuz Aral’ın bana kalem kâğıt verip “yaz” demesiyle başlamıştım.

26 Temmuz amcamın ölüm yıldönümüydü. Bu nedenle bugünlük köşemi amcama bırakıyorum.
Yazısı sanki bugün yazılmış gibi taze aynı anısı gibi.

Göbeğinizin kıymetini bilin
Herkes şişmanlarken her tarafından şişmanlıyor, ben sadece göbeğimden şişmanlıyorum. Hatta göbeğim şişmanlarken başka taraflarım zayıflıyor.
Üstüne 4 adet kürdan sokulmuş Mustaabey armuduna döndüm.
Televizyonda her gün göbekli bir adam gösteriyorlar, adam boruları azıcık itip kakıyor, göbeği cuvvt diye içeri kaçıyor.
Zaten, ekranda bu borulara binen kızlı-erkekli gençlerin vücutları filinta gibi, sırf adale...

Yazının Devamını Oku

Susmayacağız artık

8 Ağustos 2014
Çarşamba günkü yazıma okurlardan gelen bazı yorumlar çok çarpıcı olduğu için paylaşmak ve cevap vermek istedim.

Erkan Bey demiş ki; “Az Gülsünler, Çok Ağlasınlar.( Tevbe Suresi 82.Ayet )... Çok gülmek kalbi öldürür ve müminin değerini düşürür (Hadis.Hz Muhammet).. ışte Kuran Ayeti ışte Peygamberimizin Dediği.. Hal Böyle ıken Kurana ve Peygamberimizin Dediğine mi ınanalım.. Yoksa Bu Ayşe Aral Ve Hıncal Uluç Gibi Yazarların Dediğine mi ınanalım..”

Bir diğer okur Ayşe Hanım da; “Dinden imandan haberi olmayanlar böyle sözleri başka yerlere çekerler o yüzden demeseymiş daha iyiymiş...” demiş!

Yettiniz be! Sizin gibiler adamı dinden imandan çıkartır, Allah’tan bizim inancımız sağlam. Dinden imandan haberimiz olmadığını nereden çıkartıyorsunuz, ne cüretle?

Hepimiz hesabımızı Allah’a vereceğiz, kulun kula hesap sormaya ne hakkı var!

Atasözümüz bile demez mi “Parayla imanın kimde olduğu belli olmaz” diye. Neye dayanarak birilerini dinsizlikle, imansızlıkla suçlama hakkını kendinizde buluyorsunuz, günaha girdiğinizin farkında mı değilisiniz?

Alevi’yi, Sünni’yi ayırdınız, düşman ettiniz, birbirine soktunuz.

Yahudisi’ne, Hristiyanı’na, küfür kıyamet edersiniz.

Siz Alevi, Yahudi hepsini ayırıyorsunuz da hepsinin Allah’ı tek değil mi, onlar da sizin inandığınız Allah’a inanmıyor mu, Kuran bunu açıkça söylemiyor mu? Sizce bir değil 8, 10, 15 Allah mı var!

Yazının Devamını Oku

Meğer her ay bir ton parayı iffetsizlik uğruna harcarmışım

6 Ağustos 2014
Hiç aklıma gelmedi, kimse de kalkıp ne yapıyorsun deyip bana bir laf etmedi, beni uyarmadı.

Benim ailem cahil mi, yoksa beni görmezden mi geliyorlar diye bir kaç gündür telefonlarına çıkmıyorum çünkü sinirlerim çok gerildi.
Okumuş olacaklar bir de acaba kelimenin anlamını mı bilmiyorlar diye Pollyanacılık bile oynadım ama kesmedi.
Sonra dedim ki bunlar zaten iffetsiz, güler kıkırdarlar hep, ondan olsa gerek.Allah’tan Bülent Arınç gibi bir devlet büyüğü uyardı da ben şimdilerde madden ve manen toparlanacağım, teşekkürlerimi iletiyorum kendisine köşemden.
Neyse herkesin derdi kendine, gelelim benimkine.
Yıllardır gülemiyordum ben, birçoğunuz gibi.
Hani gülümsüyordum da öyle kahkaha falan hak getire, nerede, asla.
Bu nedenle bir ton para harcamak zorunda kaldım.

Yazının Devamını Oku

2002’den sonra evlenenler kadın da biz şişme bebek miyiz?

26 Temmuz 2014
Mazur görünüz başlığımı, şişme bebek tabiri şişme kadın, yani yapay bir cinsel obje bildiğiniz gibi işte.

Ama anlatacaklarıma cuk oturuyor, okuduktan sonra sanırım benim durumumdaki kadınlar ve haktan yana insanlar başlığıma asla kızmayacaklar.
Bu yazıyı yazmak için çok bekledim. Hep ha bugün, ha yarın dedim. Bir sabır aldı beni, tuttu yüreğimi. Aslında sabır falan değildi, karşı tarafın, davalı olduğum eski kocanın korkusuydu, hatta ve hatta mahkemenin...
Cesaret edemedim.
Aslında haykırmalıydım, “Heyt be!” demeliydim.
“Ey devlet, ne ediyorsun?” diye çığlıklar atıp benim gibi, hatta benden daha muzdarip kadınları korumalıydım.
Arada yazmadım mı, yazdım.
Ama bana en yakışanı yapamadım.

Yazının Devamını Oku

Karı koca arasına bile girilmemesi lazımken

25 Temmuz 2014
Siz bazı insanlar düpedüz Allah’la aramıza giriyorsunuz.

Birçoğunuz birçoğumuzu sanki Allah’ı sizden az sevdiğimize, o nedenle belki de dinen görevlerimizi yeterince yerine getirmediğimize, sadece dışarıdan bakıp karar veriyorsunuz.
Bizlere bir yafta yapıştırıp gözlerinizi büyüterek bakıyorsunuz, aşağılıyorsunuz.
Hatta sayıp sövüyorsunuz.
Bizi dinden imandan uzak, bu dünyada yaşamı hak etmeyen varlıklar gibi görüyorsunuz.
Yazıyla ulaşabildiğiniz ben gibilere dehşet dolu e-postalar, mesajlar atıyorsunuz.
Tabii bunu herkes değil ama yadsınamayacak kadar koca bir çoğunluk yapıyor.
Dehşete düşüyoruz.

Yazının Devamını Oku

Hırsız var

23 Temmuz 2014
Akıllanamıyorum, çantamı dibimden ayırmamam gerektiğini bir türlü öğrenemiyorum. Hem de yıllar önce iki kere bu yüzden çanta çaldırmama rağmen.

Birinde çantam gitti. Bir diğerinde hırsızı arka sokaklarda kıstırdım, ufacık bir çocuktu. Hatta onu çalıştıran patronu bana bıçak göstermişti.
Çığlık atarak başıma insanları toplamış, veledi polis karakoluna götürmüştüm.
Polis demişti ki “Bunlar çete, sizdeki de iyi cesaretmiş yani. Yapacak bir şey yok, yaşı küçük, şimdi ailesini arayacağız, gelip alacaklar, sonra yine sokaklara salacaklar”...
Çantamı kurtarmış, evime dönmüştüm.
Geçen gün meşhur bir muhallebicide, denize nazır olanlardan birinde oturayım, bir kahve içeyim dedim. (İlaç kullandığımdan oruç tutamıyorum, çok laf sokuyorsunuz bazılarınız da yazayım. Allah’a vereceğimiz hesabı size de vermek durumunda kalıyoruz, bu da tuhaf ya neyse...)
Çantam yine benden uzakta elbette, diğer sandalyede.
Bir kadın olarak ben de imkânlarım yettiğince çantaya para veririm, iyi çanta kullanmayı severim.

Yazının Devamını Oku

Happy Hour

19 Temmuz 2014
Olabilir, insanlık hali, gözden kaçabilir yani.

Hele şimdilerde Cumhurbaşkanlığı koşuşturmacası da var, normaldir tabii. Gerçi ben birilerinin Başbakanımızın kulağına bu durumu fısıldamasını, “Aman efendim durum vahim, yaz ayları için özellikle bir önlem alınması gerekmektedir” demelerini beklerdim ama beklentilerim fos çıktı.
Acaba duymamış olabilirler mi, böyle bir şeyin varlığından bihaber olabilirler mi, aklıma anca o geliyor yani.
Neyse ben vatandaşlık görevimi yerine getirip bu konuya dikkatlerini çekeyim, gerisi onlara kalmış efendim.
Durum şu; saat 22.00’den sonra nasıl içki satılmıyorsa, akşamüstleri saat 5 ve 8 arası da içki satışı ve servisi olmamalı asla.
Özellikle ve özellikle yaz ayları buna ehemmiyet gösterilmeli. Kışında gösterilmeli tabii, aman yanlış anlayıp sadece yaza ambargo koymasınlar da!

Nedir bu happy hour denilen zırva?

Yazının Devamını Oku

Okuyun biraz daha şoke olun-2

18 Temmuz 2014
Okuyun biraz daha şoke olun-2

Okuyun biraz daha şoke olun-2
İçim içimi kemiriyor, balıkçıda yaşanan karı-koca-sevgili olayı aklımdan gitmiyor. Araştırmacı gazetecilik başlıyor, bir dedektif gibi elimdeki tek ipucunun peşinden gitmeye karar veriyorum. O ne; hangar gibi cipin plakası var bende. Eş dost sağ olsun bir isme ulaşıyorum.
Ne iş yapar bakalım o şahıs? Bingo. İnşaat sektöründe, bir de tekstilde. İnşaat denilince anlıyorum ki o... Dememiş miydi masada karısına “Sen git, ben inşaatlara bakıp sonra geleceğim aşkım” falan.
Peki, karısının adı ne? Buluyorum. Sıra geliyor kadının cep telefonunu bulmaya. Orada da yine bir arkadaşım yardımıma yetişiyor. Numaraya 10 dakikada ulaşıyorum. Arıyorum. Açan yok elbette.
Diyorum ki, bütün samimiyetinle bir mesaj at, kimsin anlat. Orada olduğumu da yazıyorum o gece. Yine cevap yok tüm gün. Sonra akşam iftardan hemen sonra bir mesaj geliyor.
“Sizi sever, okurum, gelin bana isterseniz, adresim bu.”Uçarak Boğaz’daki saraya gidiyorum. Hangar cipten dört tane var kapıda. Plakaları 61, 62, 63, 64 gibi sıralı. Kapıda korumalar var beş ya da altı kişi. Bahçeye geçiyoruz. “Yahu” diyorum, “Merak ettim sizi. Hatta herkes etti. Röportaj gibi olsun mu?”
“Olsun” diyor, “Olsun ama isim ve fotoğraf yok olur mu? Gerçi tanıyan bilecek kim olduğumuzu ama böyle kalsın”...

Yazının Devamını Oku