Ayşe Aral - Kelebek

Film gibi

29 Ağustos 2014
Karako cinayetleri ile ilgili yazımdan sonra okur dostlarımdan pek çok e-posta aldım. Sizlerden de yabancı yardımcılarla pek çok sıra dışı deneyim yaşayanlarınız olmuş. Ancak bir tanesi gerçekten film gibi olduğu için sizlerle paylaşmadan edemedim.

Ayşe Hanım merhaba,
Bugünkü yazınızda yanınızda çalışan yabancı uyruklu insanlarla yaşadıklarınızı okuyunca size başımdan geçenleri yazma ihtiyacı hissettim.
Ben 49 yaşında oldukça kültürlü ve kendine göre varlıklı bir aileden gelen bekâr bir erkeğim.
46 yaşıma kadar da hiç evlenmemiştim. Belki kimseleri beğenemediğimden belki de biraz içine kapanık bir insan olmamdan olabilir, bilemiyorum.
Kısmet bu işler. Her neyse 3 yıl önce internetten eş bulunan birkaç siteye üye oldum ki yaşım geçmeden bir çocuk sahibi olayım, bir ailem olsun, yalnız yaşlanmak zorunda kalmayayım.
Özellikle eski Sovyet ülkelerinin devamı olan ülke vatandaşlarının üye olduğu siteleri tercih etmiştim.
Hem çok güzel hem de iyi eğitimli olduklarını düşünüyordum zira.

Yazının Devamını Oku

Karako cinayeti

28 Ağustos 2014
Hepimizin tüyleri ürperdi, şok olduk. Nasıl bir vahşet bu, inanılacak gibi değil.

Günlerdir aklımdan çıkmıyor. Gözümün önüne geliyor, gitmek bilmiyor.
Karı kocanın mekanı cennet olsun, Allah evlatlarına sabırlar versin diyorum ama çok zor.
Nedir bu olay, anlık cinnet mi?
Asla değil, başta da dediğim gibi düpedüz vahşet çünkü iki kişinin gerçekleştirdiği bir cinayet.
Bu aile Türkiye’nin en köklü ve sevilen ailelerinden biri.
Şu anki tek teselli bunu yapanların yakalanmış olmaları.
Bu haberi duyduğumda üzüntüyle beraber birden bir sürü şey aklımda canlanıverdi.

Yazının Devamını Oku

Rasim ile Aslı

23 Ağustos 2014
Hadi bugün bir değişiklik yapayım dedim, sizlere bir sayfalık sit-com yazıverdim.

Bakarsınız Rasim ve Aslı arada bu sayfalara geliverirler yine, patron izin verirse.
Rasim bir reklam şirketinde genel müdür yardımcısıdır; yakışıklıca, uzun boylu, master’lı... Aslı ise bir bankada çalışmaktadır, şube müdiresi, fıstık, minyon...
Mekan: Ev, açık mutfak...
Rasim işten gelir.
Aslı: Neredeydin, saat kaç, dur bakayım; 22.43.
Dur söyleme, ben söyleyeyim. Allah belasını versin bu telefonun, yarından tezi yok şu biiiip markaya geçiyorum. Bu şarjını kendi yiyor, Amerika’ya mail atacağım, halkı da uyandırıp kampanya yapacağım, Hürriyet gazetesinin büyün yazarlarına yazacağım.
(Rasim bu sefer sinir yapar.)

Yazının Devamını Oku

Şu aşkı da beceremedik gitti

22 Ağustos 2014
Pes vallahi, neyi tutsam elimde kalıyor. Hele şu aralar kesin başımda bir şey dolaşıyor.

Vodoo bebeği gibi oldum...
Tam sokakta yürüyorum, ayağıma bir kramp giriyor, yere yapışıyorum, len diyorum ya Ahmet ya Fatma ayaktan soktu iğneyi sana.
Akşama beynime bir ağrı saplanıyor dan diye Zeynep misin Ziya mı diyorum, yukarılara çıkma, indir o iğneyi kafamdan aşağıya.
Aklıma geliyor, yatakta uyumaya çalışırken bir çingene geliyor gözümün önüne lunaparkta, hani küresi olanlardan, artık lanetlisin sen, hayatın kötü geçecek, bla bla, hele aşk hiç uğramayacak sana.
Neyse sizler benim kadar film izlemeyin der, gelirim konuya.
Beceremiyorum ben şu aşk işini ya.
Yine koydum son aşkıma noktayı.

Yazının Devamını Oku

Dondurmam gaymak

20 Ağustos 2014
Her gün biraz daha şaşırtılıyoruz. Şoklar yaşıyoruz. Ağzımız açık kalıyor.

Kendini bilmezin teki kalkıp ayarını bilmeden laflar ediyor.
Hakaretler yağdırıyor, işe de hep dini karıştırıyor.
Fikrini beyan etme özgürlüğünü terbiyesizce kullanıyor. Allahçılık oynuyor.
Sanki o kul, bizler değiliz gibi tehditler yağdırıyor. Soracağı hesap için uyarıyor, “ayaklarınızı denk alın” diyor.
En son Emine Şenlikoğlu denen yazar bir kadın bunu yapıyor.
Şöyle diyor “Bazı dondurma firmalarının kastı satış değil, ülkemizde rezilliği, fuhşiyatı normal göstermeye çalışmaktır. O rezil ürünleri alanlardan ahrette davacı olacağım.”
Sayıp sövmeye devam ediyor. Yahu sen ahirette bizlerden hangimizin o dondurmalardan yediğini nasıl tespit edeceksin? Senin ahirette davacı olabilmek gibi bizim bilmediğimiz ekstra bilgi ve özelliklere sahip olma niteliğin de mi var? Sonra insanlar sana “Kendine gel deyince” ne oluyor, kuyruğun kapıya mı sıkışıyor?

Yazının Devamını Oku

Hollywood hüsranı ve zıkkımlar

16 Ağustos 2014
Öncelikle bu yazıdaki eksikliklerim için hem sizden hem de bilirkişilerden özür dilerim.

Ben bu yazıyı sadece biraz film izleyen biri olarak yazıyorum.
Aklımda kalanlarla yetiniyorum.
Yetinmek zorundayım, “gidip araştırıp da gelseydin” deme hakkınız yok çünkü bu araştırma en az bir senemi alır. Bu bir tez konusu olur.
Eski filmlere ilgim çoktu bir aralar.
Hele Alfred Hitchcock. Onun yönettiği tüm filmleri topladım yurtdışından.
Onun gerilim anlayışına hala hayranımdır, bir de her filminde iki saniye koca göbeğiyle bir anlık görünmesine.
Hal böyle olunca oyuncuların hayatlarına akıverdim. Araştırdım az çok. Çoğu mutsuz.

Yazının Devamını Oku

Limon ya

15 Ağustos 2014
Elim tutmuyor, ayağım da. Rüya olsun ya, rüya. Rüya bile olamaz, karabasan anca.

Bitiğim şu anda.
Bir gün kızım aradı, “Anne sokakta bebek bir kedi var, bizim sitede, soğukta, alalım mı senin eve?”
Ben alerjiğim hayvanlara karşı. Bahçede bakıyorum köpeğime. Bir de bir sürü sokak kedisine. “Al” dedim, “ya al.”
“Dur” dedi, “şimdi kayboldu, bakayım bulabilecek miyim?”
Tekrar aradı; “Buldum, foto yolluyorum, sarman bu.”
Kaptı geldi.
Salak şey, nasıl şeker.

Yazının Devamını Oku

Amber Alarmı

13 Ağustos 2014
Biraz fazlaca Amerikan filmi seyredenlerinize yabancı gelmeyecektir bu başlık. Orijinali Amber Alert.

1996 yılında Amber Hagerman isimli, 9 yaşındaki bir kız çocuğu Teksas’taki evinin önünden kaçırılır, büyük bir arama başlar Amerika çapında ve zavallı Amber üç gün sonra ölü olarak bulunur.
O günden sonra ailenin isteği ve devletin de desteğiyle, kayıp çocuklara halkın ilgisini hemen çekmek, şüphelileri acil tespit etmek amacıyla başlar bu uygulama.
Polis telsizlerine hemen Amber Alarmı verilir.
Şimdilerde telefonlarda da uygulamaları var bildiğim kadarıyla.
Filmi var, izleyin derim... Kalbiniz kaldırabilirse tabii, o ayrı...
Bu konuya şuradan geldim; bu hafta sonu yine 30’a yakın film izledim paralı kanalda “seç, izle”yle.
Gerilim kalmamıştı elde.

Yazının Devamını Oku