Paylaş
Ama anlatacaklarıma cuk oturuyor, okuduktan sonra sanırım benim durumumdaki kadınlar ve haktan yana insanlar başlığıma asla kızmayacaklar.
Bu yazıyı yazmak için çok bekledim. Hep ha bugün, ha yarın dedim. Bir sabır aldı beni, tuttu yüreğimi. Aslında sabır falan değildi, karşı tarafın, davalı olduğum eski kocanın korkusuydu, hatta ve hatta mahkemenin...
Cesaret edemedim.
Aslında haykırmalıydım, “Heyt be!” demeliydim.
“Ey devlet, ne ediyorsun?” diye çığlıklar atıp benim gibi, hatta benden daha muzdarip kadınları korumalıydım.
Arada yazmadım mı, yazdım.
Ama bana en yakışanı yapamadım.
Çünkü kendimi kurtarmalıydım.
Ne eski kocayı, ne hakimimi kızdırmalıydım.
Kuyruğum sıkışmıştı.
Bekleyip susmalıydım.
Devlet beni korumuyordu, ben kendimi korumak zorundaydım.
Artık dünya umurumda değil. Delirdim, çıldırdım, isyana başladım.
Elime ne geçer bu davadan, ne zaman? Yaşım 43...
Ama yazacağım.
Siz kadınlar bilin.
Belki bunu okur devletten de birileri, belki değiştirirler bir şeyleri. Yazının sonunda Avukat Merve Gürcan’ın konuyla ilgili vereceği bazı bilgiler olacak, aman iyi okuyun, e mi?
(Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Ayşenur İslam, bakanlar, başbakanımız...)
Boşandım, davayı ben açtım kocamın sevgilisi evimi basınca. Üç senede boşanabildim anca. O sürede evimde oturabildim, aile evi ya.
Sonra şutlandım evden, ev kocanın üstüne ya.
Sonra mal davası açtım. Yazar falan da değildim o aralar, bende maaş, para ne gezer?
Babam da göçmüştü, kaldım dımdızlak. Annem baktı babadan kalanlarla. Ha bir de mahkemeyi kazandım, üç yıl bekledikten sonra aldım bir para, aldatıldım ya.
Eee sonra, 2002’den önce evlendim ya, hiçbir şeyde hakkım yok benim, şişme bebeğim.
Babam ev almış; ben satmış, yeni ev almışım, eh kocam üstüne yapmış evi. Babam araba almış bana, kocam onu satmış, yenisini almış, yenisini de üzerine almış.
Eeee sonra mal davası açtım, kanıtla hadi bakayım.
Elde kocaman bir sıfır.
Bu arada bizim ev almış, gitmiş başını maddi değer olarak.
Dört sene bitti mal davasında. Şimdi kaldı ekime. Eski koca “vazgeç davadan, sana her ay beş bin TL” dedi. O da evladının hatırına.
Nasıl ağladım ya.
Dava biterse ne olacak... “Az kaldı Ayşe, diren” diyeceksiniz; ama temyize gidecekmiş. Son karar yeriymiş.
En az iki sene.
Yani şimdi gel de delirme.
Ben bu ülkedeki yasalara, kadınlara yapılan bu psikolojik işkenceye, beni bitirmeye çalışan, bir zamanlar bana “aşkım” diyen bu kocaya ne diyeyim?
Akıllı olsun sadece.
Ayşe’nin notu: Hakkımı bekleyeceğim, sürünsem de aylık o paraya evet demeyeceğim.
Yazın bana aynı durumda olanlar, haydi bir savaş, bir başkaldırı başlatalım, bu ne ya... Bitiremeyecek bizi bu yasalar ve bu kocalar.
Ve işte avukattan sizlere birkaç küçük bilgi:
“2001’de değişikliğe uğrayan Medeni Kanun 1 Ocak 2002’den itibaren malvarlığı paylaşımına yeni bir boyut getirdi. Yeni kanundan önceki malvarlıklarına mal ayrılığı, 1 Ocak 2002’den sonraki malvarlıklarına ise edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Bu ayrım 2002’den önce evlenenler açısından sorun yaratabilmektedir.
Şu an yürürlükte olan edinilmiş mallara katılma rejiminde her bir eş, diğer eşin ; karşılığını ödeyerek, edinilmiş mallara katılma rejimi devam ederken edindiği mallar üzerinde alacak hakkına sahiptir.
Ancak örneğin size hediye edilen araba ya da ev, eşlerden biri tarafından herhangi bir emek verilmeksizin, herhangi bir edim karşılığı olmaksızın kazanıldığından, kişisel malınız olup, satılıp yerine yenisi alınsa dahi paylaşıma tabi olmayacak, kişisel malınız olarak kabul edilecektir.
2002’den önceki dönemde mal ayrılığı rejimi söz konusu olduğundan, boşanma durumunda her eş kendi üzerine kayıtlı mala sahip olmaya devam ediyordu. Bu durum özellikle ev kadınlarını mağdur ediyordu. Çünkü erkekler genellikle malları kendi üzerlerine tescil ettiriyor ve boşanma halinde de kadınlar hiçbir hak talep edemiyorlardı. Yeni düzenleme en azından bu soruna çözüm getirmekte, kadınların haklarını korumaktadır. Ancak bir tarih sınırlaması olduğundan bu tarihten önce gerçekleşen evliliklerde sorunlar kısmen devam etmektedir.”
Paylaş