Paylaş
Ayşe Hanım merhaba,
Bugünkü yazınızda yanınızda çalışan yabancı uyruklu insanlarla yaşadıklarınızı okuyunca size başımdan geçenleri yazma ihtiyacı hissettim.
Ben 49 yaşında oldukça kültürlü ve kendine göre varlıklı bir aileden gelen bekâr bir erkeğim.
46 yaşıma kadar da hiç evlenmemiştim. Belki kimseleri beğenemediğimden belki de biraz içine kapanık bir insan olmamdan olabilir, bilemiyorum.
Kısmet bu işler. Her neyse 3 yıl önce internetten eş bulunan birkaç siteye üye oldum ki yaşım geçmeden bir çocuk sahibi olayım, bir ailem olsun, yalnız yaşlanmak zorunda kalmayayım.
Özellikle eski Sovyet ülkelerinin devamı olan ülke vatandaşlarının üye olduğu siteleri tercih etmiştim.
Hem çok güzel hem de iyi eğitimli olduklarını düşünüyordum zira.
Bu siteden 23 yaşında, hiç evlenmemiş, psikoloji eğitimi almış çok güzel bir kızla yazıştık 1-2 hafta, daha sonra kendisini Bodrum’a davet ettim, o da geldi. Beraber geçirdiğimiz bir haftalık tatilden sonra evlenmeye karar verdik.
Diyeceksiniz ki harika, ne güzel işte âşık olup evlenmeye karar vermişsiniz.
Ama öyle değil. Bundan sonra hayatım tam anlamıyla bir kâbusa dönüştü.
Önce ülkesinde kalan annesi ve üvey erkek kardeşine uçak bileti gönderip buraya getirmemi istedi.
Ben de düğün için olduğunu düşünüp kabul ettim.
Annesi ile üvey erkek kardeşi geldikten sonra benim küçük meleğimin huyu suyu değişmeye başladı.
Artık düğüne kadar benimle aynı odada kalamayacağını söyledi, bunu da kabul ettim.
Bu arada Bodrum’daki evi de düğün hediyesi olarak üzerine yapmamı istedi, onu da kabul ettim.
Öyle âşıktım ki gözüm hiçbir şeyi görmüyordu.
Çeyiz ve düğün masrafları için sürekli benden harçlık istedi, ben de elimde avucumda ne varsa ona sundum.
Ama aslında düğünle ilgili alışveriş yaptıkları falan yoktu, abisine bir motor annesine altın kolye, saat gibi hediyeler alıyordu sürekli.
Ülkelerindeki ekonomik durumu bildiğim için bunları bile önemsemedim, tadını çıkarmasını istedim.
Birkaç kez de evden nakit eksildiğini fark ettim ama önemsemedim.
Bir seferinde de içinde kredi kartlarım bulunan cüzdanımı kaybettim, ertesi gün fark edip kartları iptal ettirene kadar hepsinin son limitlerine kadar kullanıldığını anladım. Yine evdekilerden şüphelenmek aklıma gelmedi.
Ta ki bir gece bir sivrisinek uykumu kaçırana kadar.
Sinek ilacını almak için alt kata indiğimde sesler duydum.
Önce neler olduğunu anlayamadım herhalde abisi eve bir kız getirdi diye düşündüm.
Ama o da ne, kadın sesi tanıdıktı. Benim küçük meleğimin kıkırdamasıydı. Başımdan aşağı kaynar sular boşandı.
Bir an donakaldım, gidip boğazlarına mı yapışsam, avazım çıktığı kadar bağırsam mı, bilemedim.
Bu arada adam benim iki katım, dev gibi bir Rus, hali, tavrı da zaten pek tekin değil, ben evde yalnızım, onlar üç kişiler...
Bütün bunlar aklımdan öyle hızlı geçti ki...
En sonunda canımı sokakta bulmadığıma karar verip sessizce odama geri döndüm.
Hemen Bodrum’da yaşayan bir arkadaşımı aradım, sabah ilk iş kalabalık bir arkadaş grubuyla eve geldiler.
Onlar sayesinde benim gelin adayı ve ailesini evden yollamam kolay oldu, arkadaşlar olmasa beni arka bahçeye mi gömerlerdi gerçekten bilemiyorum.
Neyse ki tapudaki işlemlerde yabancı uyruklu olduğu için bir pürüz çıktığından ev hala benim üzerimeydi.
Bir miktar maddi kayıpla olayı aslında oldukça ucuz atlattım.
İşte böyle Ayşe Hanım, maalesef bazıları bizi yolunacak kaz olarak görüyor.
İsterseniz olayın doğruluğu için beni arayabilirsiniz, ortak arkadaşlarımız olduğunu da göreceksiniz, onlar da teyit edebilirler durumu.
Rumuz: Yolunacak Kaz
Elbette e-postayı göndereni hemen aradım, ortak arkadaşların kim olduğunu da öğrenince beraber bir kahve içmeye karar verdik.
Kahve içerken başka detayları da anlattı, ağzım açık kaldı.
Kızın ve sözüm ona ailesinin fotoğraflarını da gösterdi.
Kızı bir görseniz neden meleğim dediğini anlarsınız, cidden öyle masum bir yüzü var ki kandıramayacağı bir erkek olamaz.
Aman internet sitelerinde yazanlara güvenip de insanları araştırmadan, soruşturmadan hayatınıza sokmayın.
Hepiniz bu kadar ucuz atlatamayabilirsiniz. Ucuz derken maddiyattan bahsetmiyorum elbette, bazılarına göre insan hayatı ucuz biliyorsunuz.
5 Lira için adam öldüren var, azıcık paranız pulunuz olduğunu hissettiklerinde neler olabileceğini düşünmek bile istemem.
Paylaş