Karako cinayeti

Hepimizin tüyleri ürperdi, şok olduk. Nasıl bir vahşet bu, inanılacak gibi değil.

Haberin Devamı

Günlerdir aklımdan çıkmıyor. Gözümün önüne geliyor, gitmek bilmiyor.
Karı kocanın mekanı cennet olsun, Allah evlatlarına sabırlar versin diyorum ama çok zor.
Nedir bu olay, anlık cinnet mi?
Asla değil, başta da dediğim gibi düpedüz vahşet çünkü iki kişinin gerçekleştirdiği bir cinayet.
Bu aile Türkiye’nin en köklü ve sevilen ailelerinden biri.
Şu anki tek teselli bunu yapanların yakalanmış olmaları.
Bu haberi duyduğumda üzüntüyle beraber birden bir sürü şey aklımda canlanıverdi.
Ben evliyken büyük bir sitenin içinde, büyük müstakil, bahçeli, havuzlu bir evde yaşardık. İki de kocaman golden retriever köpeğimiz vardı.
Bu nedenle evi yalnız başıma, hatta yalnızı bırakın tek bir kadın yardımcıyla bile idare etme şansım yoktu.
Hep karı koca çalışanlarımız oldu.
Başımda kocam vardı, konuşmaları o yapardı, zaten adam insan sarrafı, insanın gözüne bakar, anlar.
Arada bir iki önemsiz hata yaptıysak da bu konuda hep şanslı olduk.
Mesela bir hatamızda izne diye gittiler, ertesi gün akşam gelmediler, odalarına bakayım dedim, eşyaları da onlarla gitmiş meğer, yanında da benden iki üç çanta, bir de kolye...
O günden sonra pasaportlarını almaya başladık hep.
Sonra boşanmaya karar verip de koca evden gidince ben ve kızım kaldık evde.
Dedim önemli değil Müjgan’ım ve Yücel’im, canlarım ciğerlerim, geçinir gideriz işte.
Bir ay sonra Müjgan müjdeyi verdi; “Ayşe Hanım, ben hamileyim.” Ağladım hem sevinçten hem üzüntüden.
Ve başladım eleman aramaya.
Bir karı koca buldum şansa bizim memleketten.
Kadın gözüyle yiyor her gün beni, sevemedi gitti. Önceleri anlamadım, hep şirinlik yaptım.
Kocası bana arada şoförlük yapıyordu. Ne zaman sokağa çıksak kocasının telefonu susmuyordu.
“Geleceğiz, Nişantaşı’ndayız, doktora geldik. Şimdi köprüdeyiz.”
Meğer kocayı benden kıskanırmış, işten ayrıldılar.
Sonra başka memeleketten bir karı koca geldi.
Kadın adama resmen emirler yağdırıyor. “Yardım et, gerekirse yer de sileceksin. Senin tek işin bahçe değil.”
Alt kattan sesler, her gece...
Ve sonunda kadını mutfakta sıkıştırdım ne oluyor geceleri.
Dövüyor! Suratında falan bir şey yok.
Vücudunu bir açtı ki... O kadının iş yapması falan mucize, sigara yanıkları, mangal maşasıyla vs.....
“Evli de değiliz abla, kaçır beni” dedi.
Adamı Karaköy’e spot lamba almaya yolladım, kadına da pasaportunu verdim, bir kere aradı ülkeme gidiyorum diye, bir daha sesini duymadım.
Ve en son işte acaba dediğim olay.
Bunlar ajanstan. Adam artist gibi, zaten bir ajansa kayıt olmuş, iş oldukça figüranlık yapıyormuş. İki akşam eh...
Ama adamı gözüm bir türlü tumuyor.
Kız iyi birine benziyor. Derdimi anlatıyorum kadınca.
Kız duygulanıyor.
“Abla” diyor. “Ben seni çok sevdim, sana kötülük yapmasına izin vermeyeceğim. Bu yılandır, şu anda da benimle kavgalı.”
“Niye?”
“Dün bunu ajanstan aradılar. Bugün bunun 12.00’de çekimi olacaktı. Siz 10.30 gibi kalkıyorsunuz ya bana dedi ki, ‘kahvesinin içine bizdeki ilaçtan bir tane koy. Oturma odasında en az üç dört saat kendinden geçer, yokluğumu anlamaz, ben de gider gelirim.”
“Ne ilacı?” dedim.
“Bilmiyorum” dedi, “Aksaray’dan alıyor, kendi de bazen kullanıyor.”
Eğer yalanım varsa bu son yazım olsun. Düşünebiliyor musunuz bana vermeyi planladığı ilacı.
Kim bilir neydi. Komaya girip ölebilirdim. Antidepresan alıyordum, bir de ritim bozukluğu ilacı.
Onlarla nasıl bir erkileşime girerdi? Bu olayı tüm ailem, eski kocam bile bilir.
Allah’tan o an sinir yapıp adamı çağırıp yüzleşmedim, kendime hakim oldum. Yoksa belki de sonum Karako ailesi gibi olacaktı.
Direk güvenliği aradım, jandarmayı da arayın dedim.
Ama yine günlerce uyumadım, o adamın iğrenç suratı gözümün önünden hiç gitmedi.
Ayşe’nin notu: Bu yazı özlem içinde evlatları için hakkıyla çalışan fedakar karı kocalar konu dışı bırakılarak yazılmıştır. Çünkü öyleleri var ki ailenden biri gibi oluyorlar, şans meselesi.

Yazarın Tüm Yazıları