Ayşe Aral - Kelebek

Mini etek ve dahası

20 Şubat 2015
Mini etek...


Yaşı benden büyükçe bir erkek arkadaşım vardı. O gece kutluyorduk ilk ayımızı.
Ben genel de spor giyinirim, rahat şeyleri tercih ederim.
Nedeni, neredeyse doğdum zamandan beri olan uzun boyum!
Taşıyamam mini eteği asaletiyle.
Topukluyu da aynen öyle!
Yakışmaz bana, ördek gibi yürürüm topuklu ayakkabıyla, beni mini etekle görenin canı istemez bir daha mini giymeyi.

Yazının Devamını Oku

Özgecan... Kadın olmak... Adalet... Cahalet...

18 Şubat 2015
Yuvayı dişi kuş yaparmış ya... Ay ne yuva yapasım, ne eşe dosta yuva yapın diyesim!

Çocuk falan hele asla...
Ne yuvalar yaptı şu ülkenin özverili kadınları, neleri sırtladı, evlatlar verdi bu ülkeye, helal sütle besledi yavrularını..
Kaç kadının kızı gitti şiddete, kıskançlığa, tacize, tecavüze saysan bitmez, acısı dinmez.
Okulum Beyoğlu’ndaydı. Kaç parmak üstümde dolandı bilmem.
İlk küfürlerimi oradan öğrendim! Şimdi söylesem doğru adam utanır söylediklerimden.
Az adam dövmedim Beyoğlu’nda...
Allah korudu o günlerde.

Yazının Devamını Oku

Evlenmeden çocuk yapmak 2

14 Şubat 2015
Evlenmeden çocuk yapmakla ilgili yazımın münazara niteliğinde bir konu olduğunu tahmin etmiştim. Doğru ya da yanlış diye kesin çizgilerle ayrılamayacak kadar tartışmaya açık çünkü...

Benim bile beynim ikiye bölünmüş durumda. Kız annesi olarak olaya bakıyorum; ülkenin hali ve eğitimi belli, kızların üzerlerindeki baskı yüzünden yanlış kararlar verebilecekleri bir devirde yaşıyoruz.
Evlenmeden çocuk sahibi olmak toplumda hâlâ bir tabu. Aynı cinsellik konuşmak gibi...
Bekâr bir kadının anne olmaya hakkı yok mu? Belli bir yaşa gelmiş, maddi gücü yerinde, kimseye muhtaç olmadan dimdik ayaklarının üzerinde duran bir kadın... Aşka, sevgiye saygısı sonsuz ancak kendi gibi birini bulamadığı için evlenmemiş. Anne olabilmek için hayatının sonuna kadar o “doğru” adamı beklemeli mi?
Doğru adamı bulamayan bir kadının, anne olmaya hakkı yok mudur? Allah’ın kadınlara bahşettiği en büyük lütuf olan doğurma yetisi, evlilik ile sınırlandırılabilir mi?
Erkekler 60 yaşında da baba olabiliyorken, kadının doğal doğurganlık süreci menopozda bitiyor maalesef! Evet, tıp ilerledi, artık kadınlar ileri yaşlarda da anne olabiliyor ama 50 yaşında anne olmak hem kadın için hem de doğacak çocuk için ne kadar doğru?
Evlenmeden çocuk yapan kadınlar kimilerine göre güçlü, cesaretli kimilerine göre de toplum değerlerini hiçe sayan ahlaksız, dinimize aykırı gelen, rezil insanlar.
Peki ya evli olup da çocuk sahibi olmayı hak etmeyen anne babalar yok mu? El kadar bebekleri döven, işkence eden, dilendiren, fiziksel ve ruhsal şiddete maruz bırakan... Kendi öz çocuğuna tecavüz eden, para karşılığı satanları saymıyorum bile!

Yazının Devamını Oku

‘Bayan otel’i takdimimdir

13 Şubat 2015
Dizilerle büyüdüm, nedense hep çok sevdim dizi izlemeyi. Aslında nedeni belli; babam tabii ki...

Ama hangi dizileri?
Şahin Tepesi, Küçük Ev, Hayal Adası, Aşk Gemisi, Baretta, Holmes, Pasaklı Sally (ki benim o günlerdeki ikinci adımdı), Heart To Heart, Beyaz Gölge, Bonanza, Flamingo Yolu, Zengin Ve Yoksul, Lassie, Kaçak, Charlie’nin Melekleri, Tatlı Cadı, San Francisco Sokakları, MacMillan ve Karısı, Otel...
Of of, gerçek bir Rock Hudson hastasıydım, hâlâ da öyleyim.
Bir gün hayatımın en güzel dükkanına rast geldim San Fracisco-Disneyland’da.
Ünlülerin evlerinden eşyalar sertifikalı olarak satıştaydı.
Rock Hudson’ın yazar erkek arkadaşının kitabını aldım, imzalı, kitabın yazarı özel olarak yazıp imzalamış.
Kitabın adı da yazdıkları da bende saklı.

Yazının Devamını Oku

Evlenmeden çocuk yapmak

13 Şubat 2015
Evlenmeden çocuk yapan kadınlar cesur mu, doğru mu? Genellikle bir konu hakkında yorumum net olur. Evet ya da hayır.

Haklı ya da haksız, doğru ya da yanlış ama bazen, bazı hallerde düşüncelerim ikiye bölünür. Beynimin bir yanı “evet” der, bir yanı “hayır”. 50’ye 50...
Bu durumda da böyle.
Son zamanlarda ünlü ünsüz, evlenmeden çocuk sahibi olma hali pek gündemde. Kimselerin özel hayatı beni ilgilendirmese de bu durumun beni düşündürmesine engel olamıyorum nedense.
Başta yazdığım gibi de beynim ikiye bölünmüş durumda... Önce kız anası Ayşe tarafımla bakıyorum işe.
Diyorum ki, ülkenin hali, eğitimi belli. Kızlarımızın üzerindeki baskı, cehalet, kaçıp kurtulma isteği...
Adam gibi adamı mumla bile bulmanın şansa bağlı olduğu, lotoyu, milli piyangoyu kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğu şu günlerde, acaba bu haller bizim genç kızlar için cezbedici olabilir mi? Ne de olsa örnek alıyoruz bazı şeyleri...
Çünkü onların diğer göz önündekiler gibi ayakları yere basmıyor, çoğunun maddi manevi kendilerini koruyacak güçleri yok.

Yazının Devamını Oku

Doğum günüm

8 Şubat 2015
Geçen gün 5 Şubat benim doğum günüm diye yazmıştım.

Facebook’tan, Twitter’dan, e-postamdan okur dostlarım daha saatler gece yarısını bir dakika geçe başladılar tebriklere.
Başta teker teker cevaplamaya çalıştım, sayı arttıkça hadi bari kopyala yapıştır şeklinde cevaplayayım dedim, ama abartmıyorum binlerce mesaj bir anda gelince cevap veremez hale geldim.
En sonunda ortaya toplu bir mesaj yazmak zorunda kaldım.
Gelen telefonları, SMS’leri saymıyorum bile. Telefon kulağıma, elime yapıştı neredeyse tüm gün.
İyi ki varsınız, iyi ki doğmuşum dedim sayenizde.Hepinizi buradan tek tek öpüyorum.
Bizim evde doğum günleri pek özel günlerdi. Ayça’nın, benim, babamın, annemin... İlla bir şekilde kutlanırdı hep. Hem de alengirli. Günler önceden planlanarak ve sürprizler düşünülerek...
Babam ve Ayça yazcı; biri haziran, biri ağustos. Ben ve annem kışçı; ikimiz de şubat...

Yazının Devamını Oku

Ankara’daki köpek cinayeti, vahşeti

6 Şubat 2015
Bahsetmiştim az çok, terrier köpekler öldürülüp denize atıldığında...

Terrierlere olan oldu; ne araştırma, saça maça rağmen ne DNA, ne o, ne bu.
Uğraştım, olmadı, işte hemen ardından Ankara’da bir köpek katliamını yazdım.
O zaman elimde tek bir e-posta vardı.
Şimdi her şey var.
Susmayacağım.Can, bu can. Bir köpeğin canı, benim kızımın, en sevdiğimin canı kadar değerli.Çok dört ayaklımız oldu evimizde, hayvan demek zor geliyor bana.
Analı kızlı oldular, babalı oğullu çoğaldılar yanı başımızda. Çoğu öldü. Şükür ki yaştan, doğal hallerden...
Ama aileden ayrılıkları (ölümleri) çok koydu bizlere.

Yazının Devamını Oku

Yaş oldu 44, itiraflar ve bir kadın

5 Şubat 2015
Siz bu yazıyı okuduktan bir gün sonra ben dolu dolu bir 44’lük olmuş olacağım çünkü 5 Şubat benim doğum günüm.

Yalan söyleme şansım da yok; girin internete, yazın Google’a Ayşe Aral diye, arıza hemen altta çıkıyor “Yaşı kaç?” diye bir sitede, hem de saati saatine.
Nah şu yıl, şu ay, saat, dakika işte.
Yaş 44’ün anlamı arada kalmışlık.
Bir yanım tuhafça düzgün; her şeyim düzgün olsun istiyorum, tam bir kontrol delisiyim.
Öte yandan hayalim Çingenelerin içine girip gerçekliklerine karışmak, ruhum onlarla...
40’lı yaşlarda ortalığı daha çok topluyorum mesela ama aslında çocukken izlediğim dizideki pasaklı Sally’yim ben.
Bazen oldies goldies dinliyorum, çok seviyorum ama hippie the hop hoppie the kop, hayda hayda ayağa kalk diyorum sonra.

Yazının Devamını Oku