Bir eğitimci olduğu için okul yönetimine her zaman önce ‘iyi ve doğru bireyler yetiştirmek’ vizyonuyla baktığını belirten Öner, eğitim sistemlerinin dayatmalarının aksine sık rastlanan beyaz koyunların değil, fark yaratacak siyah koyunların peşinde olduklarını anlatıyor. Serdar Öner ile Gelişim Koleji’nin Ulukent’te bulunan 25 dönümlük doğa harikası eğitim kampüsünde sohbet ettik.
- Meslek olarak eğitim ile ilişkiniz ilginiz ne zaman başladı?
- 1984 yılında Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nü bitirdim. Daha sonra anaokulunu açtım. 1987’den 1996 yılına kadar Karşıyaka’da bir anaokulunu işlettim. Ondan sonra da bir aile şirketi haline getirip Gelişim Koleji’ni kurduk. Yine ben kurucusu oldum.
- Aile olarak eğitim işindesiniz yani?
İKSEV’in düzenlediği 23. İzmir Avrupa Caz Festivali kapsamında İzmir’e ilk kez gelen Agatha bu güzel şehre hayran kaldım diyor.
- 14 yaşında keşfedilmeniz nasıl oldu?
- O zaman bir uzmanlık sınıfına devam ediyordum. Aslında her şeyden çok merakımdan gidiyordum. Sheila Jordan ile tanışmam çok önemlidir çünkü O, cazın en büyüklerindendir. Beni desteklemesi içimde yeni bir kapıyı açtı, ama daha da önemlisi benim müzik ve şarkı söylemek için yaratıldığımı anlamamı sağladı.
7 yıldır farklı illerde gerçekleştirilen Rotary Kısa Film Festivali ROFİFE, bu yıl İzmir’de düzenleniyor. Yunanistan’ın Onur Konuğu Ülke olduğu etkinliğe çeşitli ülkelerden 583 film katılıyor. 16-19 Mart arasında düzenlenecek olan etkinliğin Koordinatörü Sedat Öncel ve Halkla İlişkiler Komite Başkanı Nehir Sipahi Kayadelen ile sohbet ettik.
- ROFİFE kaç yıldır düzenleniyor, nasıl ortaya çıktı?
Pek çok alanda hizmet üreten, topluma fayda sağlayan Rotary, kültür ve sanat alanında varlığını ülkemizde ROFİFE ile sürdürmektedir. 2009 yılında Rotary’nin bir halkla ilişkiler projesi olarak ortaya çıkan kısa film festivali fikri, ilk üç yılınan ardından sahip olduğu değer, gördüğü ilgi ve Türk Rotary’sinin sahiplenmesi sayesine bizlere daha büyük düşünmemiz gerektiğini gösterdi. Şimdi ROFİFE tüm dünya ülkelerini kapsayan bir festival olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Yıllardır söylediğim bir şey var. Kadınlarla ilgili konularda hep biz kadınlar konuşuyor, biz kadınlar dinliyoruz. Oysa olması gereken, erkeklerle birlikte konuşmak, hatta onları konuşturmak. İşte, Büyükşehir Belediyesi bu yönde bir etkinlik yaparak İzmir’in farkını ortaya koydu. Birleşmiş Milletler’in ‘HeForShe’ adlı ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ kampanyası kapsamında bir panel düzenledi, İsmail Küçükkaya ve Engin Altan Düzyatan gibi erkeklere söz verdi. Yüzlerce emekçi kadının buluştuğu etkinlikte bu kez söz erkeklerindi. Panel, 7’nci Kadın Festivali’nin düzenlendiği fuar alanında yapıldı ki, İzmir’in her köşesinden gelen birçok emekçi kadın bu fuarda hem ürünlerini ve emeklerini gösterme, hem de kendilerini anlatma imkanı buldu. İzmir’e yakışan böyle özel bir etkinlik düzenledikleri ve İzmir’in emekçi kadınlarına verdikleri değerden ötürü başta Başkan Aziz Kocaoğlu’nu ve Büyükşehir Sosyal Projeler Daire Başkanı Aytuğ Balcıoğlu ile Kadın Çalışmaları Şube Müdürü Aydan Kumral’ı yürekten kutluyorum. Sizlerin sayesinde İZMİR’DE KADININ ADI VAR...
SALİHLİ’DEN SELAM
Kadın gazeteci olarak 8 Mart etkinliklerinde birçok davet alıyoruz. Bu kez Salihli Sanayi ve Ticaret Odası Kadınlar Birliği’nden davet alınca kalktım Salihli’ye gittim. İyi ki de gitmişim. Birbirinden zarif, çalışkan ve toplumu dönüştüren kadınlarla tanıştım. Kadınlar Birliği Başkanı Benay Oral, Salihlili girişimci, emekçi ve sanatçı kadınlara ödüller verdi. Birlikte Manisa’nın ilk kadın milletvekili Sakine Öz’ün de yer aldığı “Ege’nin Öncü Kadınları”nı izledik ve söyleştik. Genç kızlarımıza eğitim bursları veren, kadınları destekleyen böyle özel bir birliği kuran Salihli TSO Başkanı İbrahim Yüksel’i de tebrik ediyorum. Kadın ve erkek dayanışmasının en güzel örneklerinden biri Salihli’de yaşanıyor.
Genelde tüm bu etkinlikler kadının mağduriyeti, şiddet görmesi, baskı altında olmasıyla ilintili olur. Bir süre önce yaptığım ‘Ege’nin Öncü Kadınları’ adlı çalışmayla anladım ki kadınların içlerindeki gücü keşfederek toplumu dönüştürmeleri mümkün. ‘Kadının Anlaşmazlık Çözümü Süreçlerindeki Yeri’ konusunda yüksek lisans tezi üzerinde çalışmaya başlamamla bu konudaki düşüncelerim netleşti. Artık kadınların zayıflıkları ve mağduriyetlerine değil, güçleri ve yapabileceklerine odaklanma zamanı... Bu düşünceyle Ege İş Kadınları ve Lider Yaratıcı Katılımcılar Dernekleri ile Gediz Üniversitesi biraraya gelerek ‘Kadının Toplumsal Dönüşümdeki Yeri’ üzerine bir etkinlik düzenlemeye karar verdik. ‘Barış ve Uzlaşma Kültüründe Kadın’ ve ‘Ekonomide Kadının Yeri’ adlı 2 panel düzenleyeceğimiz bu etkinliğe İzmir dışından bir çok önemli isim katılıyor. Eski Hazine Bakanı Ayfer Yılmaz, Birleşmiş Devletler Kadın Programları Barış ve Güvenli Danışmanı Sabine Freizer, yazar Canan Tan, yönetim danışmanı Senem Kılıç, Avukat Ulvi Puğ, ESBAŞ Ceo’su Dr. Faruk Güler, Gediz Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Sibel Safi gibi... Benim de moderatör olacağım bu anlamlı etkinlik ile ilgili EGİKAD Başkanı Betül Elmasoğlu, LİYAKAT Başkanı Berkaz Eskinazi ve Gediz Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Işılay Saygın ile sohbet ettik...
Betül ELMASOĞLU
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
Bunun üzerine bu konuda çalışmalar yapmaya başlayan Özek, mutluluğun sadece bir his değil bilimsel bir gerçeklik olduğunu da görmüş. İnsanların ölmeden önce duydukları 5 büyük pişmanlıktan yola çıkan Özek, bu konuda toplumu bilinçlendirmek için yoğun bir şekilde çalışıyor.
MUTLU OLMAK İÇİN DİREKSİYONA GEÇMELİSİNİZ
- Mutluluk konusunda çalışmayı neden tercih ettin?
İyi bir iş fikri olan kadınların aldıkları eğitimler sonrasında iş hayatına atılmalarının sağlanması ve yeni iş fikirlerinin projelendirilmesini teşvik ederek, en iyi iş fikrinin ödüllendirilmesini amaçlayan yarışma 2 Mart günü yapılacak değerlendirmeyle sonuçlanacak. EGİKAD Başkanı Betül Elmasoğlu ve Dokuz Eylül Rotary Kulübü Başkanı Mehmet Akiş ile projeyi konuştuk...
Mehmet AKİŞ: Dokuz Eylül Rotary Kulüp Dönem Başkanı
- Bu projeye nasıl başladınız?
Bu dönem başkanlığıma hazırlanırken aldığım eğitimde beni etkileyen konulardan bir tanesi bizlere başka sivil toplum örgütleriyle birlikte projeler geliştirmemiz konusuydu. Bunların çok daha fazla kişiye duyurulabilmesi çok önemli. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Yani sadece Rotary değil başka bir sivil toplum örgütü ile, hatta bir değil birden fazla örgüt ile yaptığımız projeler çok daha ses getirecek. Daha tabana yayılacak. İşte bu proje de öyle çıktı. Ben aldığım bu eğitimden sonra bu konuyu gelecek dönem başkanımız olacak Nafi arkadaşımla paylaştım. Birlikte beyin jimnastiği yaparken, aynı zamanda kulübümüzün üyesi olan EGİKAD Başkanı Betül Elmasoğlu ile birlikte proje yapmaya karar verdik.
Yaşadığı kaybın acısıyla baş edebilmek için, o güne kadar hiç farkına varmadığı, kendi kaynaklarından güç alarak yeniden doğan, zihninin duvarlarını yıkıp aynadaki çıplak suretiyle barışan bir kadının hikayesi olan Kedra ile kendini reddeden ve gölgesiyle mücadele eden günümüz insanına da göndermeler yapıyor. “Azap veren sancıların büyük hediyeleri vardır” diyen Dülger ile kitabını konuştuk.
- Kedra’nın anlamı nedir?
- Kedra’nın anlamıyla birlikte ismin geliş hikayesi çok enteresan benim için. Kitap kahramanı Mabel’in dünyaya sevgi mesajları vermekle ilgili bir görevi var. Aslında Omyanikya gezegeninden. Olay örgüsü sırasında bir mührü açacak ve açtığında gezegeniyle bir buluşması olacak. O bölümü yazarken anlamsız kelimeler zinciri kullandım ve bu kelimelerin sonuncusu “KEDRA” ile bitti. Ezgisi kulağıma hoş geldi. Hemen bir anlamı var mı diye Google’a baktım. Karşıma çıkan ilk cümle “sağlıkta, bolluk ve berekette, ruhsallıkta en uç nokta” idi. Tüylerim diken diken oldu. Kitabımla bire bir örtüşüyordu. O andan itibaren başka hiçbir kelime “Kedra”nın derinliğini karşılayamadı.