Paylaş
İKSEV’in düzenlediği 23. İzmir Avrupa Caz Festivali kapsamında İzmir’e ilk kez gelen Agatha bu güzel şehre hayran kaldım diyor.
- 14 yaşında keşfedilmeniz nasıl oldu?
- O zaman bir uzmanlık sınıfına devam ediyordum. Aslında her şeyden çok merakımdan gidiyordum. Sheila Jordan ile tanışmam çok önemlidir çünkü O, cazın en büyüklerindendir. Beni desteklemesi içimde yeni bir kapıyı açtı, ama daha da önemlisi benim müzik ve şarkı söylemek için yaratıldığımı anlamamı sağladı.
- Agatha Jazz Quartet nasıl bir araya geldi?
- 14 yaşımda Sheila Jordan beni bir yarışmaya girmem için ikna etti, ama bir demoya ihtiyacım vardı. Tropmet çalan üvey babam beni double bass çalan Juan Sebatien Jimenez ile, o da piyanist ve drummer çalanlarla tanıştırdı. Şimdi double bass da Christophe Wallemme, davulda Pierre Alain Tocanier ve piyanoda Brezilyalı Leo Montana ile birlikteyiz. Grup evrilmeye devam ediyor. İlk dörtlüm 15 yaşımdayken kurulmuştu ama bundan önce de sahneye çıkmıştım. Hatta ilk çıkışım 4 yaşımdaydı.
- Sonrası nasıl gelişti?
- Sonrasında Brezilya grubum ve ilk Caz Dörtlü grubum için farklı müzisyenlerle çalmaya başladım. Birkaç yıl sonra ilk albümüm EPs kaydettik. Bu albüm için Fransa ve Avrupa’da turne yaptım ve en son albümüm Feeling Alive’ı yaptık.
FRANSIZ - BREZİLYA KÖKENLERİM UFKUMU GENİŞLETTİ
- Babanızın Rubens Santana olması grubun çalışmalarını etkiledi mi?
- Bir bakıma evet; müzikal rol modelimin babam olduğunu söyleyebilirim. Ailemin bana bakıcı tutacak kadar parası olmadığından beni tüm festivallere, konserlere, turneler götürdüler. Bu beni olumlu etkiledi.
- Fransız - Brezilya kökenli olmanız müziğinizi nasıl etkiledi?
- Ben Fransa’da yaşadım ama bu Brezilyalı hissetmeme engel olamadı. İlk Brezilya’ya gittiğimde çok gençtim ve bu o dili iyi sindirmemi sağladı. Sonrasında tekrar gitmem için çok zaman geçmesi gerekti. İki farklı kültüre sahip olmam ufkumu çok genişletti ve Brezilya müziği beni kendine her zaman hayran bırakmaya devam ediyor.
İZMİRLİLER ÖZELLİKLE FRANSIZ TINISINI BEĞENDİ
- İzmir’e ve İzmir Caz Festivali’ne ilk gelişiniz. İzmir ve İzmirli seyircileri nasıl buldunuz?
- Çok kısa kalmamıza rağmen çok beğendik. Şehir, deniz hepsi çok güzel. Bizi davet eden festival komitesi, İKSEV ve Fransız Kültür Merkezi’ne teşekkür ederiz. Seyirciler harikaydı, Söylediğim Fransız şarkılarını beğendiler sanırım. Kısa sürede yine gelmek istiyoruz.
- Cazın sizin için anlamı ne? Hangi tür caz müziğine yakın hissediyorsunuz?
- Cazı seviyorum, onunla büyüdüm. Sadece caz müziğinde olan bazı kodlar var ve bunlar sadece o müzik içindeki doğaçlamalarla ortaya çıkabiliyorlar. Bu seviyedeki mükemmel müziği yapabilmek için çok çalışmak, anlamak ve bu müzikle yaşamak gerekli. Bu dilin en güzel yanı anlaşılır olması için herkesin o dili konuşuyor olmasına gerek olmaması.
- Son albümünüz Feeling Alive nasıl bir çalışma, nasıl tepkiler alıyor?
- Feeling Alive tamamen saf, modern ve canlı bir caz çalışması. Aşkı, hayatı ve birlikte yaşamayı anlatıyor. Çok iyi tepkiler alıyoruz ki çok iyi bir satış grafiğinin olması da bunun göstergesi.
Paylaş