Bir kaleci, dört stoper, üç bek, sıfır santrafor ile çıkınca; gol yememeği amaçladığı belliydi.
Aslında kulübeye bakınca da, “ Şu oyuncu nasıl oynamaz?” diyemiyorduk…
Bizim aklımızda Avrupa’da önde basan, tempo yapan, taraftarının coşkusu ile fırtına gibi esen Galatasaray olduğu için kadroyu yadırgadık…
Denizli aslında, hepimizden daha iyi takımın durumunun farkındaydı…
***
Sanılanın aksine bir de planı vardı;
Maçı, 75 dakika sıfır-sıfır götürmek, 75. Dakikadan sonra Olcan, Umut ve Yasin’i veya Bilal’i kullanarak rakibi baskı altına almak ve golü bulmak…
Aslında ben böyle bir Türk takımı görmemiştim.
Oyunu başından sonuna domine eden, rakibini “pes” ettiren bir Türk takım hiç görmemiştim…
Bu Feneri, daha önce de görmemiştim…
15-20 dakika buna benzer oyunlar görmüştüm… Hiç 90 dakika süreceğini beklemiyordum…
Şiir gibiydiler…
Teşekkürler…
**
İlk kez aldığımızdan fazlasına satma olanağı yakaladık…
Avrupa’da bir liraya oynayan oyuncuyu, biz iki liraya almak zorundaydık… Çok aptal olduğumuz için değil. Piyasa buydu.
Piyasayı ne mi oluşturuyor?
Gibi gibi…
Örneğin basketbol takımlarımız bir oyuncu transfer ederken, futbolda olduğu gibi fahiş fiyat farkları ödemek zorunda kalmıyor…
Çünkü Türkiye basketbol ligi, Avrupa’nın en güçlü liglerinden bir tanesi…
4 takım ile Kupa 1’e, 4 takım ile Kupa 2’ye katılıyoruz.
Ödemeler, futbola göre daha düzenli yapılıyor…
Her geçen gün biraz daha keyif veriyor…
Sanırım, izlediğim en keyifli Türk takımı…
Yıldızlardan oluşan, rüya takımı değil…
Taşları yerine oturmuş, egoları arınmış, oynadığından zevk alan, zevk veren bir takım oldular…
Size ilkyazımda; “Berlin bileti ucuzken alın” demiştim…
Ben de alamadım, hata yaptım…
Fenerbahçe, çiçekler le karşılandı…
Çocuklar, futbolculara çiçekler verdi…
Maçın yorumcusu ısrarla, “Ahmed” diyordu...
Mümkün olsa bu maç hiç oynanmamış gibi yapacaktık…
Oysaki ülkemizin bir gerçeğiydi ve gerçek ile yüz yüzeydik…
***
Gökyüzünde F16 lar uçuyordu…
Dumanlar ve silah sesleri geliyordu…
Antalyaspor, yapılması gereken her şeyi yaptı…
Oyunu da hak etti, skoru da…
Önce 11 kişi ile topun arkasına geçti… Sonra hızlı ve kalabalık çıktı…
En önemlisi, bu yazdığımın altını çizmek istiyorum;
“Öne geçtiklerinde, skoru korumaya çalışmadılar. Golü kovalamaya devam ettiler.”
Çok istemişlerdi… Kazandılar…
Ancak dikkat; Final maçı değildi, devamı daha önemlidir…
***
Bakın 30 yıl önce nelere para ödemiyor muşuz;
Damacana su
Cep telefonu faturası
Kredi kartı aidatı
Dijital TV üyeliği
Dadı ve kamerası
Biliyorum, “Ülker” değil artık.
Ben eski adamım; Sponsorların ismini, Fener ile yazmak zor gelir bana… Hemen yazamam. Uzun süre alışamam… Alıştığım zaman da kolay bırakamam…
Çünkü takım üzerinde izleri var…
Anadolu yakasında keyif ile gittiğim, maç seyrettiğim, eserleri var…
Avrupa’nın en büyük 11 takımı arasında yer alarak, A lisansı almalarında emekleri var…
Unutamam;
“Fenerbahçe Erkek Basketbol” takımı yazacağıma “Fenerbahçe Ülker” derim…
Herkes anlar ne anlatmak istediğimi…