Basketbol maçı bileti…

Bakın 30 yıl önce nelere para ödemiyor muşuz;

Damacana su
Cep telefonu faturası
Kredi kartı aidatı
Dijital TV üyeliği
Dadı ve kamerası
Spor salonu üyeliği
İnternet faturası
Konsol oyunları
Basketbol maçı bileti

Sıra uzar gider…

Gerçekten de ödemiyorduk… Çok mu eksik kalmıştık?

------Pek de sayılmaz…

***

Para ödemesi bir yana, birçoğu ile uğraşmak beni çok yordu.

Her tarafım şifre doldu…

Alırken çok kolay;

İnsanca bir görüşmenin ardından anında bitiriyorsun işi.

Kapamak, istersen bir felaket;

Elinde bir telefon, karşında dijital bir ses;  “Derdin şu ise 2’yi, buysa 3’ü, öbürü ise 4’ü tuşla.”

Çok dertli olup tam bulamadıysan tuşlayacağın tuşu, ya da sonunu merak edip kaçırdıysan; Bir daha dinle…

Becerebildiysen birini tuşlamayı, ikinci sınava hazırlan…

Varsayın ki; 2’yi tuşlayıp, “kapatmak” istiyorsunuz;

“Fiyatı nedeni ile ise 5’i, müşteri temsilci yüzünden ise 6’yı, hizmet kalitesi yüzünden ise 7’i tuşla…”

-------Hoppala…

Çok istiyorsunuz; Bunu da becerdiniz diyelim…

Tahminim bu bölümde, “kapatmak isteyenlerin yüzde 50’si elendi… Bir kısmı da; “Yarın çocuğuma söylerim o yapar” dedi…

Elenmeyenler, telefona devam ediyor;

“Tamam, şimdi bağlandık” derken karşılarında soğuk mekanik bir ses;

----Müşteri temsilcilerimiz şu anda yoğun, siz az biraz bekleyiniz…

------ Biz zaten buradayız, sizi bekleriz!

Sabırlıysan, beklersin…

Hem şanslı hem de sabırlıysan, biri çıkar karşına;

Bu kez yarı dijital bir ses;

Sen derdini anlatmaya çalışırken, o da sana, elindeki metni okur…

“Kapatmaman gerektiğinin ulvi nedenlerini” anlatır…

Ortak bir noktada buluşabilen, uzlaşıcı biri iseniz; Kızı, kapatmaya ikna edersiniz…

 “Ohhh bitti üzerimden büyük bir yük kalktı” sanırken;

Kızımız;

“iki foto, bir nüfus kâğıdı ile dilekçe vermeniz ve elden götürmeniz gerek” der…

Bunları yapana kadar faturaların faizi işlemeye devam eder...

***

Bu işi halletmeye kararlı iseniz;

İşinizden izninizi alıp, sabahın erken saatinde tıraş olup, en şık kıyafetleriniz ile “büyük sorunu çözmeye” yola çıkarsınız…

Önce eksik evrakları tamamlayıp, “kapatma operasyonun” yapılacağı mekâna tedirgin bir giriş taparsınız.

Elinizde dosyanız, evraklarınız, dilekçeniz, yorgun ama mağrur, zafer kazanmaya az kalmış bir komutanın edası ile…

Sıra size geldiğinde, “bakiye borcu durdurmak” için vezneye yönelir, o işi de hallettiyseniz, dilekçeyi verirsiniz…

***

Sizden mutlusu yoktur artık, kendiniz ile ne kadar gurur duysanız azdır…

Kapıdan sert adımlarla çıkarken, olanca macerayı ev halkına akşam nasıl anlatacağınızı planlarsınız…

İşte tam o anda telefonunuz çalar;

Hiç bulamadığınız tüm yetkililer, sizi bulup, en içten, en insanca bir üslup ile inanamayacağın ucuzlukta kampanyalar ile birkaç ay bedava kullanma hakkı da vererek sizi ikna ediverir…

Artık iki yolunuz vardır;

Ya; “Nasılda üçte bir fiyatına malı aldım, iki ayı da bedavaya getirdim” diye sevinmek…
Ya da; “Ulan bana bundan önce aynı hizmeti, nasıl değdirmişler” diye üzülmek…

Hangi yolu seçeceğiniz sizin karakteriniz ile ilgilidir, karışamam…

Ancak uyarmak durumundayım;

Mutlak, uzun süreli bir taahhütte bulunmuşunuzdur. Pek de fark etmeden…

Fark ettiyseniz; Yorulduğunuz için ya pes edersin, ya da pas geçersiniz…

***

Gerçekten yoruldum…

Bu son 30 yılda, yeni çıkan bu aletlere, çuval dolusu para ödemekten.

Ve esas kötüsü, elim arkamda kendimi koruyarak dolaşmaktan…

Huzurda hissedemiyor insan kendini…

Kontrol etmediğinde, birileri çaktırmadan soyuyor gibi hissediyorsun…

Ben de sürekli kuşku içinde yaşamak istemiyorum…

Sevmedim ben, bu son yıllarda para ödemek zorunda kaldığım şeyleri…

Yalnız içlerinde bir tanesi var ki;

Para öderken çok mutlu ediyor beni…

Geliştiğini görüyor, gurur duyuyorum… Fiyatı artıkça mutlu oluyorum…

Tahmin etmişinizdir;

Basketbol maçı bileti…