Öne çıkan unsurların rengi hep sarı-lacivert.. Maçlardan önce yapılan konuşmalar, taşınan çantalar, verilen poşetler incelemede..
Paralar sığar mı, sığmaz mı soruları var kafalarda..
“Emenike neden F.Bahçe’ye karşı oynamadı?” deniyor.. Oynasa bir dert, oynamasa bir dert.. Aynı futbolcu Trabzon’a karşı da oynamıyor.. Ama Buca’ya, Karabük’e bakılınca F.Bahçe ve Trabzon maçlarına çok çok farklı kadrolarla çıktıkları ortada.. Hangi maçı ne kadar önemsedikleri hem sahadaki oyun, hem de camiadaki motivasyonla..
Basel, Bayern’e maç öncesi 12 milyon Euro’ya en iyi adamını satıyor, çünkü kurallara uygun.. Türkiye’de bu tartışılıyor, çünkü kuralları bilen yok..
Ne Trabzon suçlu, ne de Fener
Ne Trabzon suçlu geçen sezon, ne de F.Bahçe benim açımdan.. Her sezon olanların bir bölümü yaşanmış yine.. Bu kez ortada yasa var ama.. Yasa olunca, olanlar suç kapsamına giriyor doğal olarak.. Yani suç girişimini takip edenler de haklı..
Ama.. Büyük bir “ama” var ortada.. F.Bahçe’nin üstüne yığılan bu süreç zaten kulübe büyük zarar verdi.. Şampiyonlar Ligi hakkı gitti.. Yıldızlar gitti.. En önemli sezonda takım geri gitti.. Rakipler ayağa kalktı..
Yaklaşık 10 dakika maçı unutturan bir tribün şovuna tanık oluyorlar. Fotoğraf çekip, alkış tutuyorlar. Sahada da Braga şov var o anlarda. Carvalhal’in deplasman oynuyormuşcasına çıkardığı hatalı on bir yüzünden ileride hiç top tutamayan ve rakibin atakları karşısında çaresiz kalan bir Beşiktaş izliyoruz hep birlikte. Böylesine önemli maçta, üstelik net bir avantaja sahipken Carvalhal kritik bir hata yapıyor. Ama birçok inatçı teknik adamın düştüğü hataya düşmüyor ve “çok geç olmadan” Almeida’yı sahaya sürüp oyunu dengelemeyi başarıyor.
Rus ruleti gibi
Beşiktaş önce topu tutmaya, sonra akın yapmaya, ardından pozisyon bulmaya başlıyor. Uzun süre susan taraftar geri dönüyor ve ilk yarı en azından dengede bitiyor. İkinci yarı tam bir “Rus ruleti” gibi geçiyor. Beşiktaş savunmada inanılmaz kademe hataları yapıyor. Sezonun en iyisi Egemen bile rakibe yüzde yüz gol fırsatı veriyor. Cenk tedirgin, Veli etkisiz. İbrahim ve Ernst en çok mücadele eden isimler. Quaresma ileri doğru top taşıyor, orta yapıyor, şut atıyor. Ama bir türlü bunlar tabelayı değiştirmiyor. Üstelik yorulup oyundan düştüğü anlarda takım sahada fiziksel olarak da eksik kalıyor. Simao geçmişe oranla daha çalışkan. Fernandes büyük kalite ama çoğu zaman takım oyununun dışına taşıyor.
Korkmaya gerek yok
Tur zor geldi, hatta gidebilirdi de. Bundan önemli dersler çıkarması gerek Carvalhal’in. Atletico elenmeyecek takım değil. Daha sert, daha net bir futbol oynamak gerek. Geçen yılın finalistini eleyen bir takımın artık korkmasına ne gerek var ki!
Beşiktaş’ın çözmesi gereken sıkıntısı pas yapan takımlara karşı savunmada çok açık vermesi, ileri top taşıyamaması. Galatasaray da böyle bir ekip o yüzden derbi de zor olacak, mart ayı da.
İlk yarının sonunda yüzde yüzlük bir gol kaçırıp soyunma odasına iki farklı galip gitme şansını kullanamadılar. Alex’in beraberlik golünden 30 saniye önce boş kaleye atamadıkları golle de maçın gidişini belirlediler. Yine de iyi, yürekli ve kaliteli futbolları için bir futbolsever için teşekkür etmek gerek Sivasspor’a. Bulundukları yerin hakkını verdiler.
Emre orta saha oyuncusu. Olmadığı zaman sıkıntı öne de arkaya da yansıyor. İki gol atması müthiş performans. Biraz da takımın ateşleyicisi. O yokken takım ağlamayan bebek gibi.
Sow’un asisti önemliydi
Ve Alex. İki golü de güzeldi. Ama daha güzel olan gayretiydi, çalışkanlığıydı. Sevindim. Sezon başından beri sürdürdüğü ‘takımdan ayrı düz koşudan’ döndüğü için. Sanırım o da play-off’u hedef seçmiş kendine. Sow hakkında fazla yoruma gerek olmayan bir oyuncu. Akıllı, teknik, çabuk. Uyum sürecini atlatması açısından asisti çok önemliydi. Dia ise hala yorgun.
Cristian’ı tebrik etmeden geçmeyelim. Müthiş oynadı. Emre ile birlikte Alex’e iyi top taşıdılar. Yazı biterken asla bir şeyi unutmadığımı belirteyim. Bu yazı bu maçın yazısı. Ama bu yıldızların bu formu bu skorun karşılığı olmayabilirdi. Sivasspor üçüncü golü bulsa işler çok değişebilir, binlerce kadın ve çocuğun kahramanları sahayı alkışlarla; ama başları önde ve Galatasaray’ın 9 puan gerisine düşmüş olarak terk edebilirlerdi.
Hem hücumda, hem savunmada ağır bir takım Fenerbahçe.. Bu gözlem bu sezona, bu maça ait değil.. Bu sistemin son yıllarda sarı lacivertli takım için handikap olduğu açıkça ortada.. Aykut Kocaman bu takımı dikine oynayan, rakiplerini hataya yapmaya zorlayan bir ekip haline getirmek istiyordu.. Ama sadece üç puan almaya şartlandığı maçları kazanmanın büyüsüne aldandı.. Devrim yapmaktan korktu.. Özer’i, Sezer’i uzun soluklu, destek vererek denemedi oyun kurucu rolünde.. O bölgede harika işler yapan Stoch’u tekrar çizgiye çekip hareket alanını kısıtladı..Peki neyin uğruna? Bu kararları alırken kimi karşısına almak istemedi?
Alex Beşiktaş maçı sonrası kendine ait twitter hesabından Fenerbahçeli yüzbini aşkın taraftarla çok ilginç şeyler paylaştı.. Açık açık Kocaman’ı eleştirdi.. Kötü oyununu antrenmansızlığa bağladı.. Sow’a destek vermedi, Semih’e övgüler yağdırdı.. Bir gün sonra bu kez Aykut Kocaman’a ait gol rekoruna gönderme yaptı.. Fenerbahçe’yi Aziz Yıldırım’ın yönetmediği ortada şu günlerde.. Bir yöneticinin başkanın boşluğunu dolduramadığı da..
Alex diye diye götürdüler
Aykut Kocaman da çok duygusal.. Koskoca Fenerbahçe Futbol Takımı’nı tek başına Alex yönetiyor.. Taraftar da ona alkış tutuyor.. Samsun’da skor 1-1’ken oyuna giriyor, 3-1 ardından 2 gol daha geliyor.. Taraftar maçın kaybedilmesini Alex’in onbir oynatılmamasına bağlıyor.. Taraftarı geçtim, bu ülkenin önde gelen futbol otoriteleri Alex diye diye geriye götürdü koskoca takımı.. Cernat’ı izlediniz dün.. Alex mi Cernat mı? Bırakın geçmişi performansa, yan yana oynadığı futbolcu topluluğuna, aldıkları ücrete bakın bir de bu sezon takıma olan katkılarına? Böyle giderse Sow için de Güiza denecek.. Kezman’a, Anelka’ya yapılanlar ona da yapılacak.. Kocaman’a son kez bir uyarı yapıyorum..
Özer’e sürekli şans ver
Alex’i kenara al ve Özer’e en az 3 maç sürekli şans ver.. Takımın attığı gol sayısına ve kazandığı puana bak..
Evet, kaptan golünü attı, takıma umut verdi.. Penaltıyı da atsa belki maçı döndüren adam olacaktı.. Ama skoru oraya getiren, sahada en az üç futbolcuyu oyundan soğutan ona tanınan ayrıcalık..
Takım iyi oynamıyor. Yıllardır “güneşte” seyrettiği derbiyi bu kez “gölgede” seyrediyor. Taraftar maça iyi hazırlanmış. Dev Türk bayrağıyla bir bütünlük örneği sergiliyor.
Beşiktaşlılar’ın maça gelişi adalet zeminini sağlamış tribünde. İlk maça giden Fenerbahçe taraftarının karşılığı olarak onlar da yerlerini almışlar Kadıköy’de. Meşalele yakmak, üstelik bunları hem rakip taraftarın hem kendi taraftarının üstüne atmak ayıp oldu. Açtıkları pankartı yakmak da cabası. Alex ortalıyor, Gökhan aşırtıyor, Yobo dokunuyor. Çalışılmış bir duran top golüyle avlanıyor ligin en etkili “kafalarına” sahip ekibi. Ama sahada istediği oyunu sergileyemiyor takım. Emre ve Gökhan hala sakat ve hazır değiller. Birer birer çıkıyorlar zaten.
Ve Sow. Hareketli, güçlü, teknik. Ama topla buluşamıyor. Gol kaçıracak, kaçıramıyor. Çünkü pas alamıyor. İlk maçında gol atacak, bunun heyecanını yaşıyor. Henüz takım ona o takıma yabancı. Futbolun dili bir ama Sow’u anlayan şimdilik az. Senegalli yıldız bu maçlık gölgede kalacak derken harika bir atak Fenerbahçe’yi de rahatlatıyor, Nihat Özdemir’i de, Ferit Şahenk’i de, Metris’i de.
Kredisi Kocaman
Alex topla buluşup faul aldırıyor, oyunu yönlendirmeye çalışıyor. Soğukkanlı. Ama üretken değil bu kez. Çünkü Toraman ona yakın. Pek “güneşte” oynamasına izin vermiyor Uyurgezer Dahi’nin. Onun yerine giren Caner bir futbol gerçeğini gözler önüne seriyor. Koşacaksın, takım olarak iyi paslaşacaksın ve son hareketlerde aklını kullanacaksın. Kocaman risk aldı oyunun sonlarında. Gölgede tamamlayabilirdi maçı. Ama Kocaman bir kredisi var artık F.Bahçe’de. Carvalhal’ın fazla pozitif hamle yapma şansı yoktu. Tanju’yu, “adamın içinden geçen” Miro’nun önüne koyup, bir yıldır futbol oynamayan Ersan’ı ilk onbire almasıyla gölgeledi kendini. Ernst, Holosko ve Mustafa müthiş oynadılar.
Özgür Yankaya’yı beğendim. Tarafsızdı. Küçük hatalarıyla büyük bir hakem olacağının müjdesini verdi. Kadıköy’de “güneşte” olanlardan biriydi.
Harıl harıl bu konuşuluyor, kulisler yapılıyor.. Üstlendiği görev nedeniyle benim adayımın başkan olabilmesi zor.. Ama başkan olabilirse Türk futbolu 90’ların Almanya’sı gibi, 2000’lerin Fransa’sı gibi önemli bir hamle yapar..
Benim adayım Fatin Terim.. İstediği transferleri yaptıramadığı, yönetimde bazı önemli sıkıntılarla uğraştığı ve bir kez daha çok sevdiği takımını başarıya taşımak için görev aldığı dönemde Terim, Futbol Federasyonu başkanı olmalı diyorum..
Futbol, futboldan gelenlerin eline bırakılmalı.. Beckenbauer, Rummenigge, Breitner başta olmak üzere Almanlar’ın efsane isimleri benzer hamleyle hem kulüpleri, hem Milli Takım’ı ayağa kaldırdılar..
Fransa, Platini’yi önce 1998 Dünya Kupası’nın organizasyon komitesi başkanı yaptı. Ardından UEFA Başkanlığı’na gelmesini sağladı. Bu süreç sonunda 2016 Avrupa Şampiyonası’nı aldılar. Avrupa futbolunu yönetmeye başladılar..
Tanman tek kalmamalı
Artık biz de o hamleyi yapmalıyız.. Terim başkan olmalı.. Onu getiremiyorsak Mustafa Denizli gelmeli.. Oğuz Çetin, Metin Tekin, Hami Mandıralı gibi isimler yer almalı.. Cüneyt Tanman tek kalmamalı.. Fenerli, G.Saraylı, Beşiktaşlı diye avukatlar, işadamları dolmamalı yönetimlere.. Futbol, futboldan gelenlere bırakılmalı..
Çünkü bıçağın kemiğe dayandığı noktayı bile geçtik.. Bıçak kemiği zorluyor artık..
Buz devri bitti
Play-off esas hedef.. Oynanan futboldaki motivasyon kaybı, alınan yenilgiler belki de ilk kez uygulanan bu sistemin getirdiği bir rahatlıktan kaynaklanıyor.. Ama ortada bir gerçek var.. Oyunda mücadele etmezsen, rakibin sertliğine karşı koyamazsan, erken attığın bir golden sonra çok çabuk “Kazandım” havasına girersen kaybedersin..
Takım olarak iyi başladı, güzel bir gol buldu Fenerbahçe.. Farkı daha da açmalıydı.. Açamadı, beraberlik golünü yedikten sonra oyundan düştü.. Ordu, Manisa, Mersin’den sonra Samsun’a da oyunun belli bölümünü çok kötü oynanan F.Bahçe için acı bir reçete var..
F.Bahçe niye kaybetti?
1-Sow transferi sonrası bazı yıldızlar daha az mücadele etmeye başladı..
2-Emre yokken topu geriden olumlu anlamda oyuna sokacak isim sıkıntısı yaşanıyor.. En etkili oyuncu Özer adeta günah keçisi.. Çok iyi oynadığı maçlarda bile oyndan çıkan adam oluyor..
3-Geçen sezon sözleşme uzattıktan sonra inanılmaz oynayan Alex bu sezon çok isteksiz.. Kaçırdığı golde topa giderken bile bu isteksizlik hissedildi. Dönen topta rakibin golü geldi.
4-Volkan inanılmaz etkisiz görüntü çiziyor.. F.Bahçe’de dördüncü kaleci olan Ertuğrul yıldızlaştı, o kurtarış yapmakta zorlandı. İki haftadır çıkmadığı yan toplar ya gol ya penaltı oluyor. Ordu’da 36 metreden, Manisa’da sıfıra yakın noktadan gol yedi..