Uçurumun kenarındaki kulüp!

2 TEMMUZ’a kadar hayalinde Fenerbahçe başkanlığı yatan pek çok kişi uzun bir süre için bu hayalini ötelemek zorunda olduğunu biliyordu.

Başkan Aziz Yıldırım kulübü lig şampiyonluğuna taşımış, teknik adam konusunda istikrarı yakalamış, kadro olarak rakiplerinin çok önüne geçen bir ekip oluşturmuş, yayın geliri dışındaki kalemlerde rakiplerinin iki katına yakın bir kaynak oluşturmaya başlamıştı. 5 dalda birden şampiyon olan ve taraftarlarını sokağa döken bir Fenerbahçe vardı artık. 3 Temmuz’dan beri başlayan süreç çok ama çok şeyi değiştirdi. Futbol, basketbol, voleybol başta olmak üzere diğer branşların başarılı çizgileri sürüyordu belki.
Ama saha dışındaki oyunlar yavaş yavaş Mayıs’taki kongreye doğru büyük bir oyunun oynandığının sinyallerini veriyordu. Aziz Yıldırım’ın tutuklu olmasına üzülenler vardı elbet. Ama ya sevinenler?  Ya bu durumu o koltuğa geçmek için bir şans sayanlar?
Zor şartların adamı
15 Şubat 1998 günü sadece 1 oy farkla Vefa Küçük’ü geçerek, üstelik Vefa Küçük’ün listesine başkanlık yapma koşuluyla o koltuğa oturmuştu Aziz Yıldırım. 14 Şubat 2012’de çok konuşulacak mahkeme süreci başlayacak. 14  Şubat’tan, 15 Şubat’a.
Bir yıl önce aramızda geçen bir diyalog ve bana sarfettiği sözcükler yüzünden kendi dünyasına bırakmıştım Aziz Yıldırım’ı. Ama başkanı iyi tanırım. Zor şartların adamıdır. Fenerbahçe için çok fazla şey yapmıştır.
Çok dostunun kalbini kırmış, çok kişiyle kavga etmiştir. Suçlandığı olayların ne kadarının içinde vardır, ne kadarının yoktur buna yargı karar verecek.
Ama şundan eminim Aziz Yıldırım zor günlerin adamıdır. Hele konu Fenerbahçe olunca...
Hangi zarar başkan
GELELİM Yıldırım’sız bir geleceğe göre plan yapanlara. Öncelikle de böylesine bir ortamda başkanlık sinyalini veren Mehmet Ali Aydınlar’a. İş dünyasındaki saygınlığını, voleybola olan katkısını herkes gibi ben de takdir ettim. Ama çok onurlu bir görevden, kaçarcasına, ayrıldıktan 10 gün sonra yaptığı açıklamaya çok şaşırdım. Açık açık, “Fenerbahçe başkanlığına adayım. Gerekirse benim aldığım kararlardan doğan zararı öderim” diyor Sayın Aydınlar.
Hangi zarar başkan? Hangi zarar? Şampiyonlar Ligi’ne gidememenin maddi zararını mı düşünüyorsunuz sadece? UEFA’nın “Siz istediğinizi yapın, bize katılacak takımı söyleyin” dediği ortamda neden istifa kararı almadınız? Neden Türkiye’yi açmaza sürükleyen, taraftar bazında olsun, medya bazında olsun büyük bir kutuplaşmaya sürükleyen süreçte yanınızdaki arkadaşları ikna  edip, “Bırakın UEFA’yı biz dik duralım. Bakın İtalya’ya. Süreç iki yılda bitmiş. Cezalar 2 yıl sonra verilmiş. Ceza alan kulüp o yıl Şampiyonlar Ligi’ne kabul edilmiş ve kupayı kazanmış. Biz şu anda hem ülke olarak hem de Federasyon olarak İtalya’dan daha güçlüyüz.” demediniz, diyemediniz.
Neden Aziz Yıldırım’ın arkasında duran bir tavır sergilemediniz? Neden bu olayın sadece ve sadece Aziz Yıldırım’la ilgili bir şike davası gibi algılanmasına yol açtınız?
Neden Beşiktaş’tan, Trabzonspor’a kadar en az 8 kulübün içinde olduğu, hatta geçmişe gidildiğinde çok daha fazla kulübün, hatta Milli Takımlar’ın bile lekelenebileceği bir süreçle karşılaşabilme ihtimalini yok saydınız?
Bütün bunların olduğu bir futbol dünyasının içinde değil misiniz Sayın Aydınlar? Basel’le Şampiyonlar Ligi maçı oynamadan bir hafta önce, rakibin en önemli oyuncusunu transfer eden Bayern mi, Emenike’nin transferinden daha etik davranıyor sizce? Yoksa her maç öncesi İspanya Federasyonu’nu tehdit  eden Jose Mourinho mu?
Başkan zor zamanların adamıdır Sayın Aydınlar? Su alan bir koltuğu terk edip, Amiral Gemisi’ne geçmeyi hedeflemek size hiç yakışmadı.
Özdemir’i beğeniyorum
AYDINLAR dışında çok aday var Fenerbahçe’de. Nihat Özdemir örneğin. Duruşunu, açıklamalarını, takımını motive etmeye çalışmasını beğeniyorum. Ama başkanlık için yeter mi, bilemem.
Ali Koç çok genç. Çok güçlü. Çok atak. O yüzden başkanlık için daha erken. Ferit Şahenk belki de en çok konuşulan isim. Fenerbahçe’yi çok seviyor. Eli açık. Art niyet olmadan takımını destekliyor. Babasından devir aldığı işi geriletmeyen, hatta dünya çapında bir holding haline getirmeyi başaran ender patronlardan biri. Başkanlıkta, başarılı olması için iki önemli kriter var. Ya Aziz Yıldırım gibi 24 saat Fenerbahçe’yle ilgilenen ve kuyusunu kazmayacak olağanüstü bir yönetici bulacak. Ya da iş dünyasını geri plana atıp Fenerbahçe için kolları sıvayacak. Metin Aşık’la karşılaştım geçen hafta. Uzun süre sohbet ettik. Aşık zamanında müthiş bir kadrosu vardı Fenerbahçe’nin.
Akın da aday olabilir
Hamdi Akın’ın Hürriyet’e manşet olan açıklamalarını okudum.
 Sanırım o da aday olmak için nabız yokluyor ya da yönetime girmeyi hedefliyor.Sadettin Saran, Hakan Bilal Kutlualp, Tahir Kıran gibi Yıldırım’la arası bozuk ünlüler için bu dönem şans gibi dursa da benim düşüncem tam tersi. Çünkü Yıldırım başkanlığından beri daha güçlü bir konumda.O yüzden benim adayım, aklanırsa yine Yıldırım. Fenerbahçe’yi getirdiği noktanın ne olduğunu gelecek yıl daha iyi göreceğiz. Uçurumun kenarındaki bir kulüp milyonlarca taraftarı tarafından böylesine büyük bir coşkuyla destekleniyorsa o kulübü tutan ya da o kulübe başkan olanlar üzülmemeli. O uçurum seviniyor şu anda. Fenerbahçe bana doğru geliyor diye. Fenerbahçe’siz bir Süper Lig üzülür. Birinci Lig sevinir.
Uçurumlar için bile mutluluk olur Fenerbahçe. Kimse bunu kendine dert  etmesin. Kimse zararın boyutunun para olduğunu ifade etmesin. Fenerbahçeliliğin karşılığı para değil, güçlü olmaktır. Uçurumun kenarında değil, uçuruma düşmüşken bile bu güçlü rakiplerini korkutmak, dostlarını sevince boğmaktır.
Yazarın Tüm Yazıları