ÖNCELİKLE yeni barış paketinden bahsetmemiz lazım. Başbakan Binali Yıldırım önceki gün açıkladı. Pakette çok farklı konularda düzenlemeler olacak ancak vergi mükellefleri için en önemli kısmı tabii ki vergi barışı. Kısa sürede Meclis’te görüşülüp yürürlüğe gireceği de anlaşılıyor yeni düzenlemenin.
Vergi barışını iki ana başlıkta değerlendirmek lazım. Birisi vergi borçlarında barış; işlemiş gecikme zamlarının silinip, ana parasının (düşük yapılandırma faiz oranı uygulanarak) üç yıla yayılarak ödeme imkânı getirilmesi. İkinci başlıksa matrah arttırımı. Matrah artırımı yoluyla mükellefler geçmiş yıllara yönelik ilave vergi ödemeleri yapacak, Maliye ise ilgili dönemlere ilişkin vergi inceleme hakkından vazgeçecek. Hali hazırda; inceleme ve dava aşamasındaki dosyalar için de uygun koşullarda barış sağlanmasına ve stok ve kasa affına yönelik düzenlemelerin de pakette yer aldığı açıklandı.
Barış paketinde milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir başka önemli düzenleme daha var. İmar barışı... İskân sorunu yaşayan milyonlarca mülk sahibi için ‘tapuda görünen taşınmaz, gerçekte var olan taşınmaz’ farklılıklarını gidermeye yönelik bir düzenleme olacağı belirtiliyor.
Gerek vergi barışı, gerek imar barışı için şu çelişkinin altını da çizmeliyiz. Bir yandan devletle milyonlarca vatandaşı arasında süregelen ve çözümlenememiş sorunlar barış yasasıyla çözülüyor, ancak diğer yandan geçmişte vergi ve imar mevzuatına uygun hareket edenler de, haksız rekabete uğratılmış oluyor.
Yeni barış paketinin detaylarını yasalaşmasıyla beraber kapsamlı olarak ele alacağız. Diğer yandan vatandaşların güncel vergi yükümlülükleri de devam ediyor.
Mülk sahipleri, bu ayın sonuna kadar, belediyeye ‘Emlak Vergisi’nin’ ilk taksitini ödemek zorundalar. (Kasım sonuna kadar da ikinci taksit ödenecek)
Tek konutu olan ve geliri olmayan kişiler için tanınmış vergi avantajları da var. Koşulları taşıyanlar emlak vergisi ödemeyecekler. Üç gün boyunca emlak vergisi ve vergi avantajı hakkında merak edilen soruları cevaplayacağız.
Bugün emlak vergisinin; mükelleflerini, ödeme zamanını, oranlarını ve genel olarak kimlerin emlak vergisi avantajından yararlanabileceğini içeren sorularla başlıyoruz.
Emlak rayiç değeri üzerinden büyükşehir olan iller için binde 4, diğer illerde binde 2 oranında ilçe belediyelerine ödeme yapılıyor.
Binde 2 veya binde 4 oranlarının uygulandığı Emlak Vergisi rayiç değeri de (matrah) iki kalemin toplamından oluşuyor. Binanın; arsa m2 değeri ve inşaat m2 maliyet değerinin toplamı, Emlak Vergisi matrahını oluşturuyor.
Hatırlayacaksınız... Geçen yıl; 2018 ve takip eden üç yıl için arsa m2 birim değerleri bir çok ilçede önceki yıla göre yüzde 100, yüzde 200, hatta yüzde 500’lere varan ve aşan oranlarda (takdir komisyonlarınca) açıklanınca önce birçok mükellef dava açmıştı... Tepkiler üzerine; davalar daha sonuçlanmadan da, yasal düzenleme yapılarak, artış en fazla yüzde 50 ile sınırlandırıldı. (5 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 7061 sayılı Yasa)
Dolayısıyla 2018 için geçerli olacak ve sonrasında 2019, 2020 ve 2021’in ödenecek Emlak Vergisi’ni de etkileyecek arsa-arazi m2 değerleri makul seviyelere çekilmiş oldu. (2018 için belirlenmiş değer sonraki üç yılda yeniden değerleme oranının yarısı kadar her yıl itibariyle artırılacak.)
Şimdi; 2018 Emlak Vergisi için ödeme dönemi de geldi. Emlak Vergisi’nin ilk taksiti (mart ayından) mayıs sonuna kadar ödenebiliyor. İkinci taksit ise kasım ayı sonunda kadar ödenebiliyor.
Yine geçen yıl yapılan düzenlemeyle; organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve sanayi sitelerinde yer alan binalara daimi bina vergisi muafiyeti getirildi. Sayılan işyerleri artık Emlak Vergisi ödemeyecek. Ayrıca geçen yıl Emlak Vergisi’nin ikinci taksitini ödemişlerse bunu iade de alabilecekler. Muafiyeti dikkate almadan 2017’nin her iki taksitini de ödeyen işyerleri ikinci taksiti iade alabiliyorlar. (7033 sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 1319 sayılı Kanunun daimi muaflıkları düzenleyen 4 üncü maddesine getirilen düzenlemenin yürürlük tarihi 1 Temmuz 2017 olduğundan...)
Aynı konuda tereddüt yaşayan bir mükellef sorusunu Maliye’ye yöneltmiş ve cevaben kendisine “ödediği ikinci taksiti iade alabileceği’ belirtilmiş. (Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı, 17 Kasım 2017 tarih ve 56251 sayılı özelge)
Şirketler; satışını yaptıkları ürünlerini tanıtmak amacıyla Facebook, Instagram, Twitter, Youtube gibi ortamlarda da potansiyel müşterilerine görünmek istiyorlar. Şirketler; markaları adına açılmış sosyal medya hesaplarında tanıtım yaptıkları gibi, hedefledikleri kitleye hızlı ve kolay ulaşmak için ünlülerle ve sanatçılarla da anlaşılıyorlar...
Ürün tanıtımı, reklam yapmaları karşılığı olarak ünlüler de, ek kazanç elde ediyorlar tabiatıyla.
Kritik soru şu: Reklam geliri elde eden ünlüler, fenomenler ve sanatçılar elde ettikleri gelirleri için vergi veriyorlar mı? Pek tabi kazancının vergisini verenler vardır ancak hiç vergi vermeyenler, hatta hiç vergi kaydı açtırmamış olanlar da var anlaşılan...
Maliye Bakanı Naci Ağbal, geçen haftaki açıklamalarıyla takipte olduklarını söyledi: “İster sosyal medya ortamında ister internet ortamında, isterse kişinin kendi oluşturduğu bir internet sitesi üzerinden kişi, devamlılık arz edecek şekilde bir faaliyet yürütüyorsa, gelir, kazanç elde ediyorsa kişinin bu faaliyete başlamadan önce en yakın vergi dairesine gitmesi, orada kendisine bir vergi mükellefiyeti açtırması lazım. Ve yaptığı satışlar, sunduğu hizmetler nedeniyle de fatura düzenlemesi gerekir” dedi. Bakan Ağbal, geçmişe yönelik ‘vergi incelemesi’ yapılabileceğine de dikkat çekti... “Vergi süresinde beyan edilmese bile geriye dönük yapılan denetimlerle 5 yıllık süreç içerisinde her zaman talep edilebilir. Dolayısıyla benim bu uyarımdan sonra vergi mükellefi olması gerektiği halde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenler varsa tabii ki, Vergi Denetim Kurulu bu kişilerle ilgili gerekli araştırmaları, incelemeleri yapar”
dedi.
ELEKTRONİK İŞYERİ YAZMIYOR
Ticari kazanç elde eden ve vergi ödemesi gereken işletmelerin, vergi dairesine bildirilmiş (kayda girmiş) bir işyerlerinin de olması gerekiyor. Ancak bir işyeri açmaksızın, diğer bir deyişle dükkân açmaya gerek duymaksızın reklam geliri elde eden fenomenler de var belli ki...
Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) halen işyeri “...ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer” şeklinde fiziki ortam olarak tarif ediliyor. ‘Mağaza, yazıhane, imalathane, şube, depo, ...’ gibi örnekler de veriliyor. (VUK Md. 156)
Aylık maaşı: 6 bin lira. Aylık aldığı mesai ücreti 14 bin lira. İki yılda toplam aldığı fazla mesai ücreti: 336 bin lira. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşandığı belirtilen olayı DHA ‘nın haberinde okudum...
Hakikaten enteresan, maaşın iki katından daha yüksek tutarda fahiş bir ‘fazla mesai ücreti’... ‘Matematiksel olarak ve hukuken nasıl bu kadar mesai ödenmiş?’ sorgulanması gerekir evet... Ama öncelikle “fiziksel olarak ne kadar mümkün bir çalışanın bu kadar çok fazla mesai yapması?” sorusunun cevaplanması gerekir... İşe gidiş gelişte yolda geçen süre, yemek arası da dâhil olduğunda, en az 9- 10 saat normal mesai sürer zaten. Günün kalan 14 saatinde ilaveten kaç saat çalışılabilir ki? (Aylık maaşa; 14 bin lira ilave mesai ücreti için, normal mesai- fazla mesai- yine normal mesai şeklinde döngünün ayın çoğunluğunda neredeyse kesintisiz sürmesi gerekir.)
Haberin ilk çıkmasından sonra; muhataplarından açıklamalar da geldi. Mesai ödenen makam şoförü Hüseyin İnce, “2 yıl boyunca aldığım ek mesai, ayda ortalama 2.770 lira, toplam 66 bin 500 lira.” derken, mesainin ödendiği dönemdeki görevi Elektrik İdaresi Genel Müdürü olan Gürcan Erdoğan makam şoförüne yapılan ödemeler için “Bu fazla mesai, mesai dışında şoförlük ve benimle birlikte arızaları gidermek için çalışmasından kaynaklanıyor. 2 yılda verilen ek mesai söylendiği gibi 336 bin lira değil, 64 bin 500 lira” demiş.
Geçen yıl KKTC’de toplamda 120 milyon lira ek mesai ödendiğini ve adeta ikinci bir iş gibi gelir kapısı olduğunu belirten Maliye Bakanlığı’da mesailerin sorgulanması gerektiğini belirtmiş.
Ayrıca KKTC Başbakanlık Denetleme Kurulu’da, konuyla ilgili inceleme başlatmış. Belli ki, bu konu her yönüyle KKTC’de bir süre daha tartışılacak...
Fazla mesai koşulları Türkiye’de de sık tartışılan bir konu... En çok merak edilen sorular da şunlar... İş mevzuatına göre fazla mesainin koşulları neler? Fazla mesai için ödenen ücret nasıl hesaplanıyor? Çalışanlar en fazla kaç saat fazla mesai yapabilir, bir saat sınırı var mı? Çalışandan fazla mesai için yazılı onay alınması gerekiyor mu? Bu soruların cevaplarına göz atalım biz şimdi...
k İş Yasası’na göre çalışanın öncelikle haftalık 45 saati doldurması gerekiyor. Haftalık 45 saati aşan çalışmalar ‘fazla çalışma’ sayılıyor.
k Fazla mesainin sınırı da var, işverenler çalışanlarına kısıtlı olarak fazla mesai yaptırabiliyor...
10 Ocak tarihindeki yazımda da bahsetmiştim. Serbest muhasebeci mali müşavirlerin (SMMM) parayı alıp vergi ödememesi bir yana, müşterilerinden ‘emanet para’ alması dahi yasak... ( TÜRMOB’un, Mecburi Meslek Kararlarına İlişkin 26.1.1996 Tarih ve 22535 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan Genelgesi)
Diğer yandan alınan paranın dolandırıcılık amacıyla kullanılması veya alınan emanetin amacı dışında kullanılması ise çok daha ağır sonuçlar doğuracaktır. O konuda da meslek mevzuatında düzenlemeler mevcut... Mesleki faaliyetten alıkoyma ve meslekten çıkarmaya varabilecek, Disiplin Yönetmeliği’nin (31.10.2000 Tarih ve 24216 Sayılı Resmi Gazete) ağır yaptırımları da devreye girecektir.
Geçen hafta da, Çağla Şıkel muhasebecisinden şikayetini dile getirdi. Ve ilginç olan, şikayetçi olunan muhasebeci aynı kişi... Kıvanç’da aynı muhasebeciden (E.D.) şikayetçi olmuştu.
Bu arada Çağla Şıkel’in durumu çok daha kritik... Çünkü yalnız maddi kaybı söz konusu değil, aynı zamanda kendisine vergi cezası da kesilmiş ve hürriyeti bağlayıcı cezaya (hapis) neden olacak bir dava da açılmış...
Olayın basında yer alması sonrasında Çağla Şıkel yazılı açıklama da yaptı... Özet olarak; eski muhasebecisinin kendisinden habersiz olarak ‘bazı faturaları muhasebe hesaplarına kaydettiğini, bu faturalarla vergi borcunu azalttığını, aradaki farkı da zimmetine geçirdiğini’ belirtiyor.
Çağla Şıkel ayrıca bu durumun ‘Vergi Müfettişleri tarafından da İnceleme Raporları ile tespit olunduğunu’ ve “Bu işlemin benim bilgim dışında gerçekleşmesinden, suç işleme kastımın bulunmamasından ceza davasının da beraatle sonuçlanacağı inancındayım” diyor.
Dileriz yargılama sonucu konu, kısa sürede açıklığa kavuşur...
HANGİ ÖNLEMLER ALINIR
25 Mart, pazar gününe denk geldiğinden, süre 26 Mart’a (geçen pazartesiye) uzamıştı. Halen beyannamesini vermemiş olanlara bir hafta daha ek süre tanındı, önümüzdeki pazartesi (2 Nisan) mesai bitimine kadar beyanname verilebilecek. (23.03.2018 tarihli Vergi Usul Kanunu Sirküleri/101) Elektronik ortamda beyanname verecek mükellefler, beyannamelerini pazartesi gün sonuna kadar iletebilecekler.
Maliye teknolojiyi en iyi kullanan kurumlardan. Geçen yıl elde edilen gelirler, daha yıl bitmeden Maliye’nin (elektronik) hafızasına zaten akmıştı. Banka kanalıyla yapılan kira ve satış işlemlerinden, tapuda gerçekleşen satışlardan Maliye otomatik haberdar oluyor. İlaveten elektrik, doğal gaz, su abonelikleri gibi bilgileri de kimlik numarası bazında edinebiliyor.
Dolayısıyla beyana tabi geliri olup da beyanname verilmemişse bunu tespit etmek Maliye için oldukça kolaylaştı...
Gerek kira gelirlerinin, gerek gayrimenkul satış kazançlarının ve diğer beyana tabi kazançların mükelleflerce bizzat Maliye’ye bildirilmesi önemli... Beyanname verilmediğinin tespiti halinde, ödenecek vergi aylık yüzde 1,40 oranında gecikme faiziyle tahsil ediliyor, ilaveten bir kat vergi cezası da kesiliyor.
Beyana tabi geliri olup henüz beyanda bulunamayanlar için kritik konuları, beyan döneminin bu son günlerinde hatırlatmak yararlı olacaktır.
KONUT KİRA GELİRLERİ
2017’de yıl boyunca 3.900 liraya kadar konut kirası elde edenler beyanname vermeyecek. 3.900 liranın üstünde konut kira geliri olanlar verecekleri beyannamelerinde bu istisnayı ve gerçek giderlerini veya götürü gideri (yüzde 15) düşerek hesaplama yapacaklar. Ayrıca varsa Gelir Vergisi Yasası’nın 89. maddesinde yazılı olan ve ödenecek vergiyi azaltabilecek olan indirimleri de (özel sigorta prim ve katkı payları, bağış ve yardımlar, eğitim ve sağlık harcamaları) hesaplamada (gösterilen sınırlar çerçevesinde gelirlerinden düşerek) dikkate alabilecekler.
İŞYERİ KİRA GELİRLERİ
Kazancın ne kadar olduğu da önemli değil, her durumda vergi ödenmiyor... Bu süreler dolmadan satıldığında ise, kazanç üzerinden ertesi yıl mart ayında gelir vergisi (GV) ödenmesi gerekiyor...
2017’de (iki ve beş yıllık süreler içerisinde satış yapıp) kazanç elde edenlerin 26 Mart pazartesiye kadar gelir vergisi beyannamesi vermesi gerekecek.
Sade vatandaşın taşınmaz ve hisse seneti satışında genel kurallar böyle... (GVK- Mük. Md. 80)
Şimdi bu kuralların detaylarına göz atalım...
GAYRİMENKUL VERGİLEME
Normalde taşınmazın alış değeri ile satış değeri arasında kazanç oluştuğunda bu kazanç üzerinden vergi hesaplanır. Ancak Gelir Vergisi Kanunu’na göre alış tarihinin üzerinden beş tam yıl geçtikten sonra taşınmaz satıldığında ne kadar kazanç elde edilirse edilsin vergi ödenmiyor. (GVK Mükerrer Md. 80/6)
Beş yıldan önce evini-işyerini satıp vergi hesaplamak zorunda olan kişiler için şu iki ayrıntıyı da hatırlatalım. Elde edilen kazancı; önce enflasyondan arındıracaklar ayrıca 11.000 lira istisnayı düşecekler, sonrasında vergi hesaplayacaklar. (Enflasyondan arındırmak için alış ve satış tarihleri arasındaki sürede, Üfe endeksindeki artış oranının yüzde 10 veya üzerinde olması gerekiyor.) Vergi oranı; kazancın büyüklüğüne göre, yüzde 15’den başlayıp yüzde 20, yüzde 27 ve yüzde 35’e kadar çıkabiliyor.
Miras yoluyla edinilen taşınmaz satıldığında vergi yok.
Mevduat faiz geliri olsun, repo kazancı olsun... Yıl içinde ne zaman gelir elde edilmişse, banka o anda, brüt kazanç üzerinden vergiyi otomatik hesaplayıp brütten kesiyor. Net faiz geliri, vatandaşın hesabına yatırılıyor. Vadesine göre vergi oranları (yüzde 10 ila 18 arasında) değişiyor.
Vatandaşın faiz geliri üzerinden hesaplanan ve kesilen vergiler, banka tarafından Maliye’ye ödeniyor.
Yurt içinde (2017’de) elde edilen mevduat faiz gelirleri için de, repo kazançları için de vatandaşın mart ayında ayrıca beyanname vermesi gerekmiyor. Elde edilen gelirin büyüklüğü ne kadar olursa olsun fark etmiyor, beyanı gerekmiyor.
Gayrimenkul kira geliri, gayrimenkul satış kazancı gibi gelirlerden dolayı beyanname verilmesi gerekse dahi, vadeli mevduat faiz geliri de, repo kazancı da beyannameye dâhil edilmiyor.
Kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar paylarında da durum aynı. Özel finans kurumlarınca (katılım bankalarınca) kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları için de beyanname vermek gerekmiyor.
Yurtdışı faiz gelirleri beyan edilecek: Yurt dışında elde edilen faiz gelirlerinde durum farklı... Türkiye’de vergi kesintisine tabi olmadığından ve istisna da uygulanmadığından yurt dışında (2017’de) elde edilen faizlerin 1.600 lirayı aşması halinde yıllık beyanname ile (26 Mart 2018’e kadar) menkul sermaye iradı (MSİ) olarak beyan edilmesi gerekiyor. Kıyı bankacılığından (off-shore bankacılık) elde edilen faiz gelirlerinin de beyan edilmesi gerekiyor.
Eurobond’dan elde edilen gelirler için beyanname verilecek. 2017 yılında elde edilen ve 30 bin lirayı aşan eurobond faiz gelirlerinin yıllık Gelir Vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi (26 Mart 2018’e kadar) gerekiyor. 30 bin liranın hesabında başkaca kâr payı geliri, işyeri kirası geliri gibi gelirler de dikkate alınıyor.
Eurobond’un alım satım arasındaki kazanç için de beyanname verilmesi gerekiyor.