Son yıllarda herkesin dilinde ve gündeminde teknoloji diyince akla ilk gelen kavramların başında yapay zekâ (AI) yer alıyor. Bu teknolojiden beklentiler bir hayli yüksek. Özellikle son iki yılda otomobillerden akıllı telefonlara, sinema filmlerinden çalışma hayatına kadar birçok farklı alanda hayatımıza girmeye başladı bile. İnsanların hayatını kolaylaştırmayı hedefleyen yapay zekâ teknolojisinin yarattığı iş hacmi ise günden güne artıyor. Hal böyle olunca gençlerin ve kariyer hedefi bulunanların yapay zekâ alanında işlere olan ilgisi de çoğaldı. Tam bu noktada öne çıkan ve potansiyeli yüksek olan meslekler arasında yapay zekâ mühendisliği yer alıyor. Türkiye’de yeni bir mesleki alan olmasına rağmen ilgi büyük.
TÜRKİYE’DE OKULLARA GİRDİ
Öyle ki, bu sezon yani 2024-25 akademik yılında Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) kılavuzunda ilk kez yapay zekâya ilişkin bölümler yer aldı. Gelecekte meslek olarak sayılabilecek yapay zekâ, dijitalleşme, büyük veri alanlarında 21’i lisans olmak üzere 71 yeni program ve bölüm öğrencilerin tercihlerine sunuldu. İlk kez açılan önlisans programları; yapay zekâ operatörlüğü, büyük veri analistliği, otonom sistemler teknikerliği, dijital dönüşüm elektroniği, robotik ve yapay zekâ, oyun geliştirme ve programlama, bulut bilişim operatörlüğü, imalat yürütme sistemleri, kurumsal bilişim uzmanlığı, insansız araç teknikerliği, ön-yüz yazılım geliştirme, arka-yüz yazılım geliştirme olarak belirlendi.
MATEMATİK VE İSTATİSTİK
Biz de Hürriyet İK’nın “meslek ekonomisi” köşesinde bu hafta gelecek yıllarda sayıları hızla artması beklenen yapay zekâ mühendisliğini ele aldık. Bu işe başlamanın en temel yolu yüksek öğrenimdem itibaren alınacak eğitimlerle eş zamanlı olarak projelerin içerisinde yer almak. Buna göre, yapay zekâ mühendisi olmak için pratik deneyim edinmek önemli. Matematik, istatistik ve bilgisayar bilimlerinde güçlü bir temel şart olmakla birlikte, gerçek dünya problemleriyle ilgili uygulamalı deneyim de aynı derecede önemli. Projeler ve hackathon’lara katılım yoluyla, yapay zekâ mühendisliği alanında kullanılan çeşitli araçlar ve teknolojilerle ilgili pratik beceriler geliştirebilir ve deneyim kazanılabilir. Teorik bilgi ve pratik deneyimin birleşimiyle, yetenekli bir yapay zekâ mühendisi olunabilir.
PYTHON BİLMEK GEREKİYOR
Bir AI mühendisinin işinin ilk adımı, belirli bir alandaki uzmanlardan veri toplamak. Örneğin, lojistik, üretim, kalite kontrol... Bu bilgiler, yöneticiler tarafından halihazırda depolanmış ve düzenli olarak kullanılan büyük veri biçiminde olabilir, ancak bunun tüm olanaklarından yararlanılmayabilir. Yapay zekâ mühendisi bu potadan, içerdiği bilgi birikimi açısından mümkün olduğunca eksiksiz bir matematiksel model geliştirmeye çalışır. Daha sonra bunu uygun bir programlama dilinde, genellikle Python’da kodlamalıdır. Ayrıca, bu şekilde tanımlanan modelin etkinliğini görselleştirmesine yardımcı olacak araçlar da geliştirmelidir. Örneğin, yapay zekâ mühendisleri otomotiv endüstrisinde otonom sürüş sistemleri geliştiriyor. Bu sistemler sensör verilerini yorumlamak için makine öğrenimi algoritmalarını kullanıyor ve araçların navigasyon, engel kaçınma ve güvenlik protokolleri hakkında gerçek zamanlı kararlar almasını sağlıyor.
İŞE GİRMEK İÇİN NE GEREKİYOR?
Son günlerde aracıyla trafiğe çıkan sürücülerin gözüne, karşı şeritten gelen araçlardan direkt veya arkadan yanaşan araçlardan aynalara vuran şiddetli LED ışıklar çarpıyor. Bazen bu LED ışıkların şiddeti o kadar fazla oluyor ki maruz kalınan süre boyunca başka bir hiçbir şey görmek mümkün olmuyor. Buna maruz kalan sürücüler neredeyse her gün sosyal medyada yeni bir başlık açarak konuyla ilgili şikâyetlerini bildiriyor. Ancak, maalesef bununla ilgili denetimler yetersiz kaldığı için halk arasında “LED Xenon” olarak adlandırılan bu farları kullananların sayısı katlanarak artmaya devam ediyor. Çoğunluğu Çin’den ithal olan bu farların herhangi bir sertifikasyonu olmadığı gibi “şimşek etkili” şeklinde pazarlanan bu farkları internetten 800-900 TL’lere alıp taktırmak mümkün.
SERTİKASYONLARI DA YOK
Biz de katlanarak artan şikâyetler üzerine konuyu hem otomotiv sektörü yetkililerine hem de sağlıkçılara sorduk. Bu lambalarının tam adının ‘değiştirilebilir LED lambalar’ olduğunu belirten Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete, beyaz ışık yayan söz konusu lambaların büyük kısmının Uzak Doğu ve bilhassa Çin’den temin edildiğini vurguladı. Herhangi bir sertifikasyonun ise bulunmadığını belirtti. Özçete, “Bu lambalar olması gereken elektriksel değerlerin üzerinde olup optik verilere sahip değil. Bu nedenle araçlarda elektriksel tehlikeye sebep olmakta ve yol güvenliğini tehdit etmekte” dedi.
‘MUAEYENEDE İŞLEM YAPILMIYOR’
Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne göre kamuya açık yollarda kullanılacak araçlardaki tüm parçaların E sertifikası bulunması gerekiyor” diyen Özçete, “Buna far ve lambalar da dahildir. Ancak değiştirilebilen LED lambalar için dünyada bir standart geliştirilmedi. ECE standardı yok. Bu nedenle E sertifikası alınamamakta. Dünya’daki en büyük iki lamba üreticisi, artan LED talebi üzerine Avrupa’da bu ürünlerin kullanılabilmesi için Halojen lambaların ECE normu göz önünde bulundurularak TÜV ile araç bazlı onay mekanizması geliştirdi. İlgili lambalar araçlarda fiziksel, elektriksel ve optik uygunluk aldıktan sonra kullanılabiliyor Türkiye’de trafik muayenesinde ve polis çevirmelerinde bu ürünlerle ilgili ne yazık ki bir işlem yapılmıyor. Bu nedenle kullanım sayıları oldukça artmış durumda. Dolayısıyla yol güvenliği de tehlikeye giriyor” ifadelerini kullandı.
‘İTHALATI YASAKLANMALI’
Özçete, sözlerini şöyle sürdürdü: “Piyasada bulunan ürünler standart lambalara göre elektriksel olarak daha yüksek güç çektikleri ve standart dışı yüksek ışık verdikleri için hem mal hem de can güvenliğini tehlikeye düşürmektedirler. Bu nedenle uluslararası uygunluk onayı bulunmayan tüm ürünlerin Türkiye’ye ithalatı ve satışı yasaklanmalıdır. Bu ürünlerin satışı ECE normu oluşana kadar, uluslararası akredite bir kurumdan araç bazlı olarak uygunluk alan markalarca yapılmalı ve yol güvenliği sağlanmalıdır.”
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), eylül dönemine ait otomobil ve hafif ticari araç satış verilerini açıkladı. Eylül ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı yüzde 11.6 daralarak 85 bin 540 adet oldu. Otomobil satışları yüzde 14.6 azalarak 67 bin 434 adede, hafif ticari araç pazarı yüzde 1.6 azalarak 18 bin 106 adede geriledi. Bu dönemde pazar, 10 yıllık eylül ayı ortalama satışlara göre yüzde 33.4 arttı.
Ocak-eylül dönemini kapsayan dokuz aylık dönemde ise otomotiv pazarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1.2 azalarak 847 bin 692 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil satışları yüzde 0.9 artarak 673 bin 73 adet, hafif ticari araç pazarı da yüzde 8.4 azalarak 174 bin 619 adet oldu. Dokuz ayda yaklaşık 850 bin adede ulaşan satış rakamı ve kredisiz işlemlere rağmen aylık 85 bin adetlik tempo, markaların kampanyalara hazırlandığı son çeyrekte otomotiv pazarının 1.1 milyon adedinin üzerinde bir seviyede kapanacağının göstergesi oldu.
EYLÜLDE RENAULT LİDER
Eylül ayında en çok otomobil ve hafif ticari araç satan marka 9 bin 683 adetle Renault oldu. Bu markayı 7 bin 721 adetle FIAT ikinci, 7 bin 351 adetle Ford üçüncü, 5 bin 841 adetle Volkswagen dördüncü ve 5 bin 55 adetle Peugeot sırada takip etti. Dokuz aylık toplam satışlara bakıldığında ise FIAT markası 100 bin 992 adetle (yüzde 11.9 pazar payı) liderliğini sürdürürken; Renault 92 bin 191 adetle ikinci, Ford 68 bin 482 adetle üçüncü, Volkswagen 63 bin 116 adetle dördüncü, Chery 47 bin 997 puanla beşinci, Peugeot 47 bin 909 adetle altıncı, Hyundai 43 bin 576 adetle yedinci oldu.
Premium sınıfta ise Mercedes-Benz dokuz ayın sonunda gerçekleştirdiği 26 bin 423 adetlik satışla liderliğini sürdürdü ve pazardan yüzde 3.1 puan pay aldı.
STELLANTIS çatısı altındaki üç premium markadan birisi olan DS Automobiles, 2014 yılından itibaren yoluna bağımsız bir marka olarak devam etme kararı aldı. Türkiye’deki ilk faaliyetlerine 2018 yılında başlayan Parisli marka son iki yılda az sayıda modelle satışlarını iki katın üzerinde arttırdı. 2022 yılında Berk Mumcu’nun Jeep’in Detroit’teki merkezine atanmasının ardından, Doğuş Otomotiv’den ayrılıp DS Automobiles’in Türkiye Genel Müdürlüğünü devralan Selim Eskinazi, “Son iki yıldaki satışlarla araç parkımızı 8 bin 500 adede çıkardık. Bu kapsamda, 2024 yılında servis noktalarımıza ciddi yatırımlar yapmaya karar verdik. Emekleyerek başladık şimdi yürüyoruz. DS Automobiles olarak butik bir hedef kitlemiz var. Butik kalarak büyümeye devam edeceğiz” dedi.
SEYAHAT SANATI
Selim Eskinazi ile geçtiğimiz hafta Bağdat Caddesi’nde açılan yeni DS Store Cadde mağazasında bir araya geldik. Özellikle mağaza diyorum çünkü burası bir otomobil showroom’undan ziyade saat, çanta ve lüks giyim satan bir mağazayı andırıyor. Eskinazi de, markanın hedef kitlesini, “Otomotiv dışındaki lüks markaları aklımıza getirdiğimiz zaman aslında ilk akla gelen markalar Fransız markaları oluyor. Bu noktada Fransızların çok büyük bir bilgi birikimi var. DS Automobiles’ın asıl misyonu Fransız bilgi birikimini otomotive uyarlamak. Bizim hedef kitlemiz lüks tüketimi seven, ilgi duyan ve etrafı için değil kendi için yaşamayı seven kişiler. Aslında bir seyahat sanatı sunuyoruz biz. Özenle seçilmiş malzeme, konfor, yalıtım ve lüks bilgi birikimi işin içine giriyor” sözleriyle anlattı.
YATIRIMDA DÜĞMEYE BASTI
Markanın 2024 yılında servis yatırımına odaklandığının altını çizen Selim Eskinazi, “Geçen yılki satışlarımız ile dünyada en çok DS Automobiles markalı aracın satıldığı dördüncü ülke olduk. Artan araç parkımız doğrultusunda bu sene ciddi servis yatırımları yapmaya karar verdik. Büyükdere, Gaziantep, Ankara ve Diyarbakır’a yatırımları hızlandırdık. Büyükdere’de lift sayımızı 10 kata yakın arttırdık. Gaziantep’te DS Store açtık. önceden Peugeot altyapısındaki servislerimizi DS’e çevirmeye başladık. Bundan sonra açacağımız tüm satış noktalarında servis ve satış birlikte olacak. Şu an Türkiye’nin 8 noktasındayız, Diyarbakır’da hem satış hem servis önümüzdeki ay yetişmiş olacak ve 9 noktaya ulaşacağız” dedi.
Markanın ikinci eline de yatırım yaptıklarını kaydeden Eskinazi, DS markalı araçların ikinci el değerini yüzde 12-13 seviyesinde arttırdıklarını ve Kalamış’ta kullanılınmış DS otomobil ve farklı markalara ait premium otomobilleri satacakları yeni bir nokta açacaklarını da kaydetti.
TEST ETMEK İSTEYENE 24 SAAT ARAÇ
İkinci el otomobil piyasasında geçtiğimiz yılın sonundan beri devam eden durgunluk son iki ayda yerini harekete bıraktı. Temmuz ayında yaşanan yüzde 9.6’lık büyümenin ardından ağustos ayındaki büyüme yüzde 10’u geçti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Motorlu Kara Taşıtları, Ağustos 2024 verilerini dün açıkladı. Hürriyet’in açıklanan verilerden derlediği bilgilere göre, ağustos ayında devri yapılan ikinci el otomobil sayısı bir önceki yılın ağustos ayına kıyasla yüzde 11.2 artarak 613 bin 752 adede ulaştı. Ocak-Ağustos 2024 döneminde devri yapılan otomobil sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11.4 oranında gerileyerek 4 milyon 460 bin 373 adet oldu. Geçen yılın aynı dönemimde devri yapılan otomobil sayısı 5 milyon adedi geçmişti.
TOPLAM PAZARDA YÜZDE 4.7 ARTIŞ
Otomobil, motosiklet, otobüs, kamyon vb. tüm araçların devir sayılarına bakıldığında ise ağustos ayındaki artış daha sınırlı oldu. Buna göre, ağustos ayında tüm araçlarda yapılan devir sayısı bir önceki yılın ağustos ayına yüzde 4.7 artarak 935 bin 945 adet oldu. Ocak- Ağustos 2024 döneminde devri yapılan toplam araç sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9.6 azalarak 6 milyon 787 bin 585 adet olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde devri yapılan toplam araç sayısı 7.5 milyon adedi geride bırakmıştı.
Talebin son iki ayda sıfır km araçtan ikinci ele kaymasının ise birçok önemli sebebi var. Bunlardan en önemlileri; GSR2 standartları sonrası donanımları arttığı için sıfır km araçlara gelen zamlar, kurdaki artışın fiyatlar yansıtılması, Çinli markalara uygulanmaya başlayan ilave gümrük tarifeleri sonrası bu modellerde yükselen fiyatlar şeklinde sıralanabilir.
‘0 KM ARACA GELEN ZAMLAR ETKİLİ OLDU’
Otomotiv veri şirketi Cardata’nın Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın, “Eylülde döviz kurundaki artış sıfır kilometre araçlarda fiyatlara yansıtıldı. Bu zamlar olmadan önce ikinci el araçlarla sıfır kilometre araçlar arasındaki fiyat makası çok dardı. Şimdi o makas, 0 km araçlarda yukarı doğru açıldıkça ikinci eldeki fiyat makası normalize olacak, yani ikinci el fiyatları daha algılanabilir, daha normal fiyatlar haline gelecek. Böylece tüketicinin tercihi ikinci el olabilir. Dolayısıyla ikinci elde fiyatların yıl sonuna kadar sabit gideceğini düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.
Ticaret Bakanlığı, Avrupa Birliği ve STA anlaşması bulunan 23 ülke dışında kalan ülkelerden gerçekleştirilecek elektrikli araç ithalatı için şart koştuğu “İzin Belgesi”nin kapsamını genişleterek, şarj edilebilir hibrit araçlar (PHEV) ile yük taşımaya yönelik araçları da sisteme dahil etti. Böylece yaklaşık 9 aydır elektrikli araç ithal edilemeyen Çin, Japonya, G. Afrika, ABD ve Meksika gibi ülkelerden PHEV motorlu araç üretimi de imkânsız hale geldi. Karardan tıpkı elektrikli araçlarda olduğu gibi en çok Çinli üreticilerin etkilenmesi bekleniyor. Bununla birlikte Toyota, Lexus, Honda ve Nissan gibi Japon üreticiler ile BMW, Cupra, Volvo gibi Çin’de üretimi bulunan markalar da elektriklilerinin yanında artık PHEV modellerini getirmekte zorlanacak.
TÜKETİCİ GÜVENLİĞİ VURGUSU
Türkiye’de üretim yapan markaların çatı kuruluşu Otomotiv Sanayii Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu ise tebliğin genişletilmesinden dolayı memnuniyet duyduklarını kaydetti. Eroldu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Daha önce sadece elektrikli otomobilleri kapsayan düzenleme, haricen şarj edilebilen hibrit otomobillerin yanı sıra elektrikli ve haricen şarj edilebilen hibrit eşya taşımaya mahsus ticari araçların da dahil edilmesi ile birlikte daha da genişlemiş oldu. Özellikle son yıllarda ülkelerin rekabetçiliklerini korumak ve yerel tüketicinin güvenliğini tahsis etmek üzere dünya genelinde birçok tedbirin devreye alındığını gözlemlemekteyiz.
‘EKONOMİ AÇISINDAN ÖNEMLİ’
Ticaret Bakanlığımız tarafından yayımlanarak 1 Ocak 2024’te yürürlüğe giren ve bugün kapsamı genişletilen Tebliğ’i ülkemiz tüketicisinin korunması, hizmet kalitesinin sağlanması, otomotiv sanayiinin rekabetçiliğinin gözetilmesi ve ekonomimiz açısından olumlu değerlendiriyoruz. Otomobil pazarında geçmişte yüzde 40’a ulaşmış olan yerli araç payının yüzde 25’e kadar gerilediği günümüzde, bu düzenleme otomobil pazarında yerli araç payının korunması/geliştirilmesi açısından da olumlu etki yaratacaktır.”
EKİM AYINDA BAŞLIYOR
Ticaret Bakanlığı’nın geçtiğimiz yılın sonunda açıkladığı tebliğ kapsamında, Çin, Japonya, Meksika, Güney Afrika gibi ülkelerden elektrikli ve PHEV araç ithal etmek için “İzin Belgesi” düzenlemesi gerekiyor. Bu belgenin düzenlenebilmesi için de 7 coğrafi bölgede en az 20 yetkili servis istasyonunun ithalatçının kendisi tarafından kurulmuş olmasının TSE tarafından onaylanarak belgelendirilmesi, elektrikli araç bakım onarımından sorumlu kişilerin yeterlilik belgesine sahip olması, ithalatçı firmanın Türkiye’de kurulu en az 40 personele sahip çağrı merkezi kurması gibi zorunluluklar bulunuyor.
Uzun menzilli şarj edilebilir hibrit araçlarını Türkiye’de satışa çıkaran ve satmaya hazırlanan Çinli üreticiler şok bir karar daha aldı. Ticaret Bakanlığı, 2023 yılının sonunda elektrikli araç ithalatında tüketiciyi korumaya yönelik Bazı Elektrikli Araçların İthaline İlişkin Tebliğ’in kapsamını genişletti. Dün Resmi Gazete’de yayınlanan Bazı Elektrikli Araçların İthaline İlişkin Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’e, AB ve STA ülkeleri dışından ithal edilecek şarj edilebilir hibrit (Plug-In Hybrid) araçlar da düzenlemeye dahil edildi.
30 GÜN SÜRE VERİLDİ
Buna göre, eşya taşıyan elektrikli araçlar ile haricen şarj edilebilir elektrikli araçları ithal edenlerin 7 bölgede 20 servis kurması gerekecek. Araç üreticisinin Türkiye’de yerleşik yetkili temsilcisinin olması, her marka için çağrı merkezi kurulması ve Türk Standardları Enstitüsü’nden belgelendirme şartlarını yerine getirmesi gibi şartlar da zorunlu kılınacak. Ayrıca, AB ve STA kapsamı menşeli olmayan söz konusu araçların ithalinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı veya yetki verilen kurum veya kuruluşça düzenlenen “izin belgesi” aranacak. Uygulamaya yeni dahil edilen araçların ithalatında mağduriyet yaşanmaması için 30 günlük geçiş süresi tanındı.
BENZİNLİ VE HİBRİT MODELLER GELEBİLİR
Sene başında getirilen düzenleme Çin, Japonya, Meksika, Güney Afrika gibi ülkelerden gerçekleştirilen elektrikli araç ithalatlarını kapsıyordu ancak tebliğden en çok etkilenen üreticiler arasında ilk sırada Çinliler ve hemen arkasından Japonlar geliyordu. Türkiye’de satış yapan markalar da benzinli, hibrit ve Plug-In Hybrid modellerini getirmeye devam ediyordu. Ancak, tebliğin kapsamının genişletilmesiyle artık bu ülkelerden Plug-In Hybrid modellerin ithal edilmesi imkânsız hale gelecek. Eğer 7 bölgede 20 servis kurulmazsa ki bu çok zor bir yatırım anlamına geliyor bu ülkelerden sadece benzinli ve hibrit modeller gelebilecek.
İŞTE ETKİLENECEK MARKA VE MODELLER
GENİŞLETİLEN tebliğten önce Çinli üreticilerden DFSK, Lynk&Co ve MG şarj edilebilir hibrit motorlu modellerini Türkiye’de satışa çıkarmaya başlamıştı. Yeni tebliğle birlikte DFSK’nın E5 modeli, Lynk&Co’nun 01 modeli ve MG HS PHEV’in modelinin ithalatı zora girmiş oldu. Yine Japon üretici Lexus’un halihazırda sattığı NX ve RX Plug-In Hybrid’leri de muhtemelen artık ithal edilemeyecek. Türkiye’de 1 milyar dolarlık fabrika ve Ar-Ge merkezi yatırımı yapmak için imzayı atan Çinli BYD’nin ise şarj edilebilir hibrit modeli Seal U DM-i’yi teşvik belgesi aldıktan sonra ithal etmesi bekleniyor.
ÇAĞRI cihazları hayatımıza 1950’lerin hemen başında girdi. Kablosuz iletişim araçlarının mucidi kabul edilen ABD’li Alfred J. Gross, modern çağrı cihazlarına ilham veren birçok patenti alarak bu alanda yeni bir çağı başlattı. Cihazların temel işlevi, bir baz istasyonundan veya merkezi bir dağıtımdan radyo frekansları aracılığıyla yazı/rakam veya sesli mesajlar almak ve görüntülemekti. Mesajlar genellikle kullanıcıları uyarmayı amaçlıyordu.
Üretilen ilk çağrı cihazları hastanelerde çalışanların hızlı iletişim kurması için kullanılıyordu. Daha sonra Motorola, Panasonic gibi üreticiler bu cihazların günlük kullanıma uygun ve kolay taşınabilir versiyonlarını üreterek popüler bir kitle iletişim aracı haline getirdiler. Cihazlar, 2000’li yılların başına kadar özellikle sağlık, medya, hukuk sektörlerinde yaygın şekilde kullanıldı. 90’lı yıllarda Türkiye’de de popülerleşen bu cihazları genellikle avukatlar, doktorlar, hemşireler, gazeteciler, iş adamları, sürücüler ve pazarlama çalışanları kullanıyordu.
JAPONLAR 2019’DA VEDA ETTİ
2000’li yıllarda gelişmiş cep telefonlarının erişilebilir fiyatlarla pazara sürülmesiyle eş zamanlı olarak çağrı cihazları hızla pazar payı kaybetti. Ancak halen ABD, Rusya, Japonya gibi ülkelerde sağlık sektöründe kullanılıyor. 2020’li yıllardan itibaren sadece birkaç ülkede çok az sayıda üretim ve kullanımı gerçekleşiyor. Öyle ki, çağrı cihazlarının en çok kullanıldığı ülke olan Japonya’nın son çağrı cihazı sağlayıcısı olan Tokyo Telemessage da 2019 yılında faaliyetlerini durdurduğunu açıklayarak Japonya’da bir devri kapatmıştı.
‘TÜRKİYE’DE TİCARETİ YOK’
Türkiye’de ise şu anda çağrı cihazları neredeyse hiç kullanılmıyor ve satışı yapılmıyor. Türkiye’deki son örnekleri yine sağlık sektörü çalışanları tarafından 2010’lı yıllara kadar kullanılmıştı. Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği (MOBİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kemal Turnacı, “Türkiye’de mobil iletişim tarafında çağrı cihazı gibi bir gündemimiz yok. Bizim üyelerimizden bu ürünü alan, satan ve ticaretiyle uğraşan bulunmuyor” dedi. Gerçekten de yurtdışından getirilen veya geçmişte kullanılan eski cihazların ikinci el ilanları dışında bu cihazlara erişmek oldukça zor. Satılanlar da genellikle “nostalji” veya “koleksiyon” amaçlı.
AZ SAYIDA DA OLSA ÜRETİLİYOR
Ticari araç sektöründe faaliyet gösteren dünya devi firmalar, bugün kapılarını açan IAA Transportation 2024’te yeni modellerini ve teknolojilerini görücüye çıkardı. 41 ülkeden bin 650 firmanın yerini aldığı fuara olan ilgi de katılımcı sayısı da önceki yıllara göre oldukça yüksekti. Avrupa’nın en büyük ticari araç üretim merkezi Türkiye ise bu seneye de hem Türkiye’de üretilen modeller hem de Türk firmaların geliştirdiği yeni nesil araçlarla damgasını vurdu. Türkiye ayrıca 113 katılımcı firma ile Almanya, Çin ve İtalya’dan sonra en çok katılım sağlayan dördüncü ülke oldu.
TRANSPORTER GÖRÜCÜYE ÇIKTI
Avrupa’nın en çok satılan panel van modeli Transit Custom’un kardeşi Volkswagen Transporter’ın dünya lansmanı IAA Transportation 2024’te yapıldı. Böylece Alman üretici, artık Türkiye’de üretilen yeni Transporter ile birlikte geniş bir ürün gamına ulaştı.
Fuarda Türkiye’de üretilen Ford modelleri, Anadolu Isuzu’nun yeni nesil elektrikli aracı, Karsan’ın ticari araç çözümleri de ziyaretçilerin ilgisini çeken diğer modellerdi.
ÇİN KATILIMI DİKKAT ÇEKTİ
22 Eylül’e kadar sürecek fuarda, Çinli katılımcı yoğunluğu ve Çin’de üretilen yeni nesil modeller de dikkat çekti. Öyle ki Çin, 324 firma ile Almanya’dan sonra fuara katılım sağlayan en büyük ikinci ülke olurken; Maxus, BYD, Kai Yun gibi markaların yeni nesil modelleri Avrupalı rakiplerini 2025’ten itibaren bir hayli zorlayacak gibi duruyordu.
ABD’li Tesla da 805 km menzile sahip olması beklenen Semi TIR’ıyla bu fuara ilk kez katıldı.
İşte Volkswagen Ticari Araç’ın davetlisi olarak katıldığımız IAA Transportation 2024’ten öne çıkanlar:
AVRUPA’nın önde gelen temiz ulaşım ve enerji kuruluşlarından Transport & Environment’in (T&E) güncel raporunda, otomotiv üreticilerinin büyük SUV’lara ve premium modellere orantısız şekilde odaklanmasının elektrikli araçların geniş kitlelere yayılmasını engellediği belirtildi. Rapora göre, Avrupa’da satılan elektrikli otomobillerin yalnızca yüzde 17’si daha uygun fiyatlı
‘B segmenti’ araçlardan oluşurken içten yanmalılarda bu oran yüzde 37’yi buluyor. Ancak, uygun fiyatlı elektrikli otomobillerde ibre özellikle 2025’ten itibaren tersine dönebilir. Bu noktada, Kia’nın bu yılın kasım ayında Avrupa ile eş zamanlı olarak Türkiye’de satışa sunacağı B-SUV segmentindeki 605 km menzile sahip EV3 modeli, eğer fiyatı uygun olursa oyunun kurallarını değiştirecek gibi gözüküyor.
BU YIL 400 ADET GELECEK
Geçtiğimiz hafta EV3’ün Güney Kore’de gerçekleşen uluslararası test sürüşünde sorularımızı yanıtlayan Kia Türkiye Genel Müdürü Can Ağyel, “Kasım itibarıyla Kia EV3’ü satışa sunmayı planlıyoruz. EV3, rekabetçi fiyatıyla çok satacağımız ilk elektrikli araç olacak. Bu yılın son iki ayında yaklaşık 400 adet Kia EV3 Türkiye’ye gelecek. Beklentimiz daha fazla adet almaktı ama son iki aydaki talep 2025 için de önemli gösterge olacak. Döviz kurlarında ciddi bir dalgalanma olmazsa hem standart hem de uzun menzilli EV3’ü yüzde 10 ÖTV diliminde satışa çıkaracağız. Fiyat eğer doğru noktada durursa -ki olacak gibi- 2025’in önemli elektrikli oyuncularından bir tanesi EV3 olur” dedi. Ağyel, EV3’ün Stonic ve Sportage’den sonra 2025 yılında en çok satacakları üçüncü Kia modeli olabileceğinin de altını çizdi.
ARKADAN İTİŞLİ EV6 YOLDA
Kia EV6 modelinin yüzde 10 ÖTV dilimine girecek 125 kW güce sahip arkadan itişli versiyonunu kasım ayında satışa çıkaracaklarını belirten Can Ağyel, bu modelden de sene sonuna kadar 250 adet getireceklerini söyledi. Ağyel, 2025 yılında gelecek Kia modelleriyle ilgili olarak da, “2025’in ikinci yarısında Stonic ve Sportage modellerinin makyajlı versiyonlarını satışa sunacağız. Slovakya’da üretilen EV4’ün Hatchback gövde tipine sahip versiyonunu getirme planımız var. Yetişirse EV5 de gelecek yılki en önemli oyuncularımızdan olur. Ayrıca, elektrikli ticari araç PV5’i de yine 2025 yılında Türkiye’de satışa sunmayı planlıyoruz. Diğer yandan, Kia elektrikli araç dönüşümünü hızlandırıyor yani 2026’da gelecek bazı modelleri 2025’te görebiliriz” dedi.
TÜRKİYE, elektrikli araçların ardından 8 Temmuz itibarıyla Çin’den ithal edilen ‘içten yanmalı ve hibrit motorlu’ otomobiller için de yüzde 40 ilave gümrük vergisi uygulamaya başlayarak, bu ülkeden gelen tüm otomobillerde gümrük vergisini yüzde 50’ye çıkarmıştı. Yükselen gümrük tarifelerinin ilk etkileri görüldü. Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nden (ODMD) derlediğimiz son verilere göre, ağustos ayında Çinli otomotiv üreticilerinin Türkiye’deki satışları temmuz ayına kıyasla yüzde 31 azalarak 5 bin 946 adet ile aylık bazda ocak ayından sonra en düşük seviyesini gördü. Çinli üreticiler mayıs, haziran ve temmuz aylarında aylık yaklaşık 9 bin adetlik satış temposu yakalamıştı.
AVRUPA’DA DA KAYIP YAŞADILAR
Çinli üreticiler, Türkiye pazarında yaşadığı daralmanın bir benzerini Avrupa’da da hissetti. Analiz şirketi Dataforce’nin 16 AB üyesinden derlediği verilere göre, Avrupa’nın Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara uygulamaya başladığı geçici vergilerin hemen ardından BYD ve SAIC gibi Çinli üreticilerin satışları temmuz ayında haziran ayına göre yüzde 45’e varan düşüşler yaşadı. 5 Temmuz’da AB Komisyonu, Tesla ve Volkswagen gibi markalar dahil olmak üzere Çin’den yapılan elektrikli araç ithalatlarına yaklaşık yüzde 38’e varan geçici tarifeler uygulamış ve geçici oranlar Avrupa’nın yüzde10’luk ithalat vergilerine eklendiğinde ortaya yüzde 48 gibi ciddi bir vergi duvarı ortaya çıkmıştı.
10 OTOMOBİLDEN 1’İNİ ÇİNLİLER SATTI
Ağustos ayında yaşanan yüzde 31’lik daralmaya rağmen Çinli üreticiler, son bir yılda Türkiye otomotiv pazarında yaptığı yüksek satışlarla önemli bir pazar payına ulaştı. Ocak-Ağustos 2024’ü kapsayan sekiz aylık dönemde 10 markayla toplam satışlarını yüzde 120’ye yakın arttırarak 62 bin 585 adede çıkaran Çinli üreticilerin otomobil ve hafif ticari araç satışlarından aldığı pay yüzde 8’i aştı. Sadece binek otomobil pazarı göz önüne alındığında ise rakamlar çok daha dikkat çekici. Öyle ki, Çinli üreticiler sekiz ayda 62 bin 17 adet binek otomobil satışı gerçekleştirerek Türkiye otomobil pazarlarındaki payını yüzde 10.2’ye çıkardı. Başka bir ifadeyle bu sene satılan her 10 otomobilden 1’ini Çinliler satmayı başardı.
GÜNEY KORELİLERİ GERİDE BIRAKTILAR
Otomotiv sektörü temsilcileri rekorlar kıran 2023 yılının ardından 2024’te pazarın en az yüzde 30 daralmasını bekliyorlardı. Veriler beklentilerin aksine Türkiye otomotiv pazarının bu sene de rekorlar kırarak büyümeye devam ettiğini gösterdi. Sekiz ayın sonunda yaklaşık 800 bin adetlik satışa ulaşıldı. Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) Ocak-Ağustos 2024 verilerine göre ağustosta otomobil ve hafif ticari araç satışları yüzde 0.8 büyüyerek 90 bin 134 adetle tüm zamanların ‘ağustos rekoru’nu kırdı. Bu sonuçlarla birlikte; ocak, şubat ve mart aylarının ardından ağustosta da aylık bazda rekor satışa ulaşıldı. Böylece sektör sekiz ayın dördünü rekorla tamamlamış oldu.
47 BİN ELEKTRİKLİ SATILDI
Ocak-Ağustos 2024 döneminin kırılımlarına bakıldığında, binek otomobil satışlarının geçen yıla göre yüzde 3 artarak 605 bin 639 adede ulaştığı görülürken hafif ticari araç satışları yüzde 9.5 küçülerek 156 bin 513’te kaldı. Bu dönemde, benzinli otomobil satışları pazardan yüzde 64.2 pay alarak 388 bin 609 adet oldu. Hibrit otomobil satışları yüzde 15.7 pay ile 94 bin 790 adede ulaştı ve ikinci sırada yer aldı. Dizel otomobil satışları 66 bin 754 adetle pazarın yüzde 11’ini, elektrikli otomobil satışları 47 bin 32 adetle pazarın yüzde 7.7’sini ve LPG’li otomobil satışları 4 bin 342 adetle pazarın yüzde 0.7’sini temsil etti.
FIAT LİDERLİĞİ SÜRDÜRÜYOR
Sekiz ayın sonunda otomobil ve hafif ticari araç pazarında en çok satan marka 93 bin 271 adetle FIAT olurken, bu markayı 82 bin 508 adetle Renault, 61 bin 131 adetle Ford, 57 bin 275 adetle Volkswagen, 44 bin 782 adetle Chery takip etti.
Yalnızca ağustos ayı dikkate alındığında ise; FIAT markası 11 bin 135 adetle tekrar zirvede yer aldı. Renault markası 9 bin 742 adetle ikinci, Ford 8 bin 159 adetle üçüncü, Volkswagen 6 bin 611 adetle dördüncü ve Opel 5 bin 135 adetle beşinci sıraya yerleşti. Premium sınıfta ise Alman Mercedes-Benz sekiz ayın sonunda gerçekleştirdiği 23 bin 216 adetlik satışla liderliği sürdürdü.
SON ÇEYREKTE KAMPANYALAR DEVREYE GİRER
YILIN ilk sekiz aylık döneminde tempo kaybetmeyen otomotiv pazarını etkileyen birçok şey oldu. GSR2, Çinli üreticilere gelen ilave gümrük vergileri, zam gelecek endişesi ve ikinci araç fiyatlarının üzerindeki köpük gitmesine rağmen halen çok yüksek seviyede kalması öne çıkan birkaç etken olarak sıralanabilir. Otomotiv sektörü temsilcileri, yılın geri kalanında ise devreye alınacak kampanyalarla satışların hız kesmeyeceğini belirtiyor. Tahminler eylül ayında satışları bir miktar gerilese de son çeyrekte toplam yaklaşık 300 bin adet otomobil ve hafif ticari araç satışının gerçekleşeceği yönünde. Bu da yıl sonunda pazarın 1.2 milyon adede yaklaşacağı anlamına geliyor.
‘80 BİN YETKİLİ SATICI VAR’
Konuyla ilgili Hürriyet’e açıklamalarda bulunan İstanbul Motorlu Araç Satıcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Ertemel, “Yetki belgesine erişimde işyeri açma ruhsatı zorunluluğu, bu işi yapan meslektaşlarımız için yetki belgesinde erişimde problemler yaratıyordu. Türkiye’de bu işi meslek edinen 80 bin satıcı bulunuyor. Bu satıcıların yaklaşık 40 bin adedinde yetki belgesi bulunurken yaklaşık 40 bini işini yıllardır geçici belgeyle iş yapabiliyor ve araç satışı için yapılan özel siteler haricinde yetki belgesi alamıyorlardı. Şimdi buradaki mağduriyet giderilmiş olacak ve bu 40 bin ikinci el araç satıcısı yetki belgelerini alabilecekler” dedi.
Uzun süredir yetki belgesi bekleyen ikinci el araç satıcılarının belgesini almasının ardından koşulların zorlaştırılabileceğini belirten Ertemel, “Bir sonraki aşamada çeşitli kriterler getirilecek. Zorlaştırılacak şartlarla her önüne gelen yetki belgesi alıp araç satamayacak. Bu işi gerçekten meslek olarak yapanlar belgelendirilmiş olacak” ifadelerini kullandı.
‘KAYITDIŞI İÇİN ÖNEMLİ ADIM’
Marmara Motorlu Araç Satıcıları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aykut Bakşi ise şöyle konuştu: “Ticaret Bakanlığı kayıtdışı ticaretin önüne geçmek, merdiven altı diye ifade edilen ticaretleri durdurmak için yetki belgesi alma şartlarının içerisinden ‘İşyeri açma ve çalıştırma ruhsatına sahip olma’ şartının kaldırarak, bu mesleği yapmak isteyenlerin yetki belgelerine ulaşmasını kolaylaştırdı. Yetki belgesiz ticari faaliyetler yasaklandı. Kayıt altına alınan işletmelerle birlikte kayıtdışı ticaret ile mücadelede büyük bir adım atılmış oldu.”
MERDİVEN ALTI GALERİLER ÇOĞALACAK MI
İşyeri açma ve çalıştırma ruhsatı şartının kaldırılmasından sonra bina altlarında galerilerin çoğalacağı görüşünün doğru olmadığını belirten Ertemel, “Düzenlemeden ‘artık her apartman altında showroom açılacak’ anlamını çıkarmak doğru değil. İşyeri açma ruhsatı zaten belediyeler tarafından veriliyordu, sadece yetki belgesi alınabilmesi için gerekli olan şartlar arasından kaldırıldı. Ticari faaliyetlerini sürdürmek isteyen firmaların işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı zorunluluğu devam ediyor ki bunun için de şartlar belli. Burada önemli olan konu, yönetmelik ile artık herkes motorlu araç alım ve satımı yapamayacak. Yetki belgesiz ticari faaliyetler bakanlıkça denetlenecek, bu tarz faaliyetlerde bulunanlar için cezai yaptırımlar uygulanacak” dedi.
YÜKSEK üretim maliyetlerine sahip elektrikli otomobillerin satışları teşviklerin kaldırıldığı Avrupa ülkelerinde azalırken, 160 kW’ye kadar olan güçteki elektrikli otomobillerden yüzde 10 ÖTV alan Türkiye’de rekor büyüme devam ediyor. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği’nin (ACEA) ocak-temmuz 2024 verilerine göre, yedi ayın sonunda Avrupa genelinde elektrikli otomobil pazarı geçen yıla benzer seviyede kapanarak 1.1 milyon adede ulaştı. Bu dönemde, Almanya’da elektrikli otomobil satışları yüzde 20.1, İsveç’te yüzde 19, Norveç’te yüzde 5 geriledi. Türkiye’de ise satışlar yüzde 158 gibi rekor bir büyüme kaydederek 41 bin 371 adede ulaştı.
BÜYÜMEDE ZİRVEDE
ACEA verilerine göre, yedi ayın sonunda en çok elektrikli otomobil satılan ülke, aralık ayında teşvikleri kaldırdıktan sonra daralma yaşamasına rağmen 214 bin adetle Almanya oldu. Bu ülkeyi 194 bin adetle Birleşik Krallık, 175 bin adetle Fransa, 74 bin adetle Belçika ve 68 bin adetle Hollanda takip etti. Türkiye ise 41 bin 371 tamamen elektrikli otomobil satışıyla 32 Avrupa ülkesi içerisinden (EFTA ve Birleşik Krallık dahil) 9’uncu oldu. Geçen yılın ilk yedi aylık döneminde Türkiye’de yalnızca 15 bin 982 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşmişti.
HİBRİTTE ÖNEMLİ SIÇRAMA YAPTIK
Yedi ayın sonunda elektrikli otomobillere kıyasla hibrit otomobillerin neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde satışlarını arttırdığı görüldü. Türkiye ise elektrikli otomobillerde olduğu gibi hibrit teknolojiye sahip otomobillerde de Avrupa’nın en çok satan ilk 10 ülkesi arasında en çok büyüyen ülke oldu. Ocak-Temmuz 2024 döneminde Türkiye’deki hibrit otomobil satışları yüzde 47.3 artarak 52 bin 686 adetten 77 bin 641 adede çıktı ve bu sonuçla Türkiye hibrit otomobil satışlarında Avrupa 7. oldu. En çok hibrit otomobilin satıldığı ülke 429 bin adetle yine Almanya olurken bu ülkeyi 405 bin adetle Birleşik Krallık, 393 bin adetle İtalya ve 328 bin adetle Fransa takip etti.
YÜZDE 70 ÖTV AVANTAJI VAR
TÜRKİYE’de elektrikli otomobil satışlarının yüksek seyirde devam etmesinde ÖTV oranlarının düşük olması önemli rol oynuyor. Öyle ki, matrah limitleri uzun süredir güncellenmediği için bugün satılan tüm otomobillerden yüzde 80 ÖTV alınırken, motor gücü 160 kW’yı geçmeyen tamamen elektrikli otomobiller yüzde 10 ve yüzde 40’lık ÖTV dilimlerine girebiliyor. Örneğin, BMW’nin X2 sDrive20i isimli benzinli motora sahip otomobilinin fiyatı yüzde 80 ÖTV ile 3.3 milyon TL’den başlarken, aynı otomobilin iX2 sDrive20i isimli elektrikli versiyonu 2.7 milyon TL’ye alınabiliyor.
Otomotiv yetkili satıcısı Vosmer Otomotiv’in Genel Müdürü Siyon Karmona, “Temmuzda GSR2 yönetmeliğinden dolayı satış rakamları oldukça yüksekti. Ağustosta satışlar ortalama yüzde 20 daraldı. Eylülde de satışların durağan geçmesini bekliyoruz ancak ekimden sonra sektör yeniden gaza basar. Son çeyrekte devreye alınacak kampanyalarla yüklü miktarda araç satılacağını düşünüyorum çünkü çok sipariş var ve rekabet en yüksek seviyeye çıktı. Kimse sıralamada aşağı düşmek istemiyor. Bu iştah kampanya olarak araç satışına da yansıyacaktır” dedi.
‘YÖNETMELİKTE BİRAZ GEÇ KALINDI’
Geçtiğimiz hafta İzmir’de düzenlenen basın toplantısı kapsamında sorularımızı yanıtlayan Karmona, araç satışına gelen yeni yönetmelikle ilgili olarak da, “Tüm kurallara uyan bir yetkili satıcı için yeni yönetmelikte aykırı hiçbir durum yok. Özellikle ikinci elde geçmiş dönemde kârlılık elde etmek için giren sermaye gruplarıyla bir kirlilik oluşmuştu. Yönetmelikle bu temizlenecek. Gelecek dönem için de önüne geçilmiş olacak. Yüzde 10 kaparo düzenlemesi 2022-23’te getirilmiş olsaydı tüketiciyi daha fazla koruyacaktı ki bu açıdan biraz geç kalındığını söyleyebilirim. Öte yandan, TSE standartlarına uymayan kimi yetkili satıcı ve servisler var ki ciddi haksız rekabete neden oluyor. Bence yönetmelikte bunda da değinilmeliydi” diye konuştu.
8 BİN SATIŞ HEDEFİ
Doğuş Otomotiv ile Yüce Auto yetkili satıcısı ve servisi olarak 2009 yılından bu yana İzmir ve çevresinde hizmet verdiklerini hatırlatan Karmona, bu sene 15. yıllarını kutladıklarını belirterek şöyle devam etti: “Yaklaşık 55 bin metrekareye yayılmış 3 tesisle 600’ün üzerinde çalışanıyla sektörün büyük oyuncuları arasında yer alıyoruz. Bu sene hedefimiz toplamda 8 bin adedin üzerinde sıfır ve bin adedin üzerinde de ikinci el araç satışı gerçekleştirmek. Servis tarafındaki ise 62 bin servis iş emri açmak.”
EN İYİ SKODA BAYİSİ SEÇİLDİ
VOSMER Otomotiv Genel Müdürü Siyon Karmona, “Geçtiğimiz dönemde bizim için en değerli başarılardan ve gurur verici olaylardan birini Skoda tarafında yaşadık. Skoda Bornova şubemiz, Yüce Auto tarafından hem satış hem de servis alanlarında Türkiye’nin 2023 yılındaki en iyi bayisi seçildi. Eylül ayı içerisinde Portekiz’de Skoda’nın düzenlenmiş olduğu davette bu ödülü bize takdim edecekler. Aslında bakıldığında bizim için en büyük başarılardan, en büyük gurur kaynağı ödüllerden biri oldu” ifadelerini kullandı.
SON yılların en popüler mesleklerinden birisi şüphesiz yazılım uzmanlığı. Onlarca farklı kolu olan yazılımcılık mesleği, bilgisayarların ortak dilinin de avantajıyla birçok yurtdışı iş bağlantısını ve dolayısıyla yabancı para cinsinden kazancın kapılarını da aralıyor. Bu sayede, giderek daha çok gencin hedef mesleği haline gelen yazılımcılık için başta problem çözme yeteneği olmak üzere yaratıcılık, karmaşık sistemleri anlama gibi birçok yeteneğin geliştirilmesi gerekiyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre, 2023 sonu itibarıyla Türkiye’de 245 bini aktif ve 40 bini freelancer olmak üzere 285 bin yazılımcı bulunuyor. Bu rakama 2024 yılı da dahil edildiğinde sayının kısa sürede 300 bin kişiyi geçtiği söylenebilir.
ÖZEL KURSLARA AKIN VAR
Biz de Hürriyet İK’nın “meslek ekonomisi” köşesinde son yıllarda genç nüfusun önemli bölümünün tercih ettiği yazılımcılık mesleğini ele aldık. Teknoloji sektörünün önde gelen şirketlerinde çalışan yazılımcılarla konuşarak aylık kazançları, işin avantajlarını ve çalışma zorluklarını konuştuk. Buna göre, önceden mesleğe girmek için yaygın olarak kullanılan yol üniversitelerin “Bilgisayar Mühendisliği” veya “Yazılım Mühendisliği” bölümlerinden eğitim almaktı. Ancak, gelişen teknolojiyle birlikte uzaktan eğitimle alınabilecek özel ve ücretli kurslarla da yazılımcılık öğrenilebiliyor. Öyle ki, son dönemde mesleğin popüler hale gelmesiyle birlikte en çok bu yönteme başvuruluyormuş.
HANGİ PROGRAMLARI BİLMELERİ LAZIM
Yazılımcı adaylarının programları öğrenmesi gerekiyor. Bu programlardan öne çıkanlar Python, JavaScript, Java, C#, SQL ve Scala şeklinde sıralanıyor. Çalışılan pozisyonlara göre, en çok iş ihtiyacı duyulan alanlar; back end, full stack ve front end developer’lar... Yani yazılımı baştan sona, geride kodlayan ve görünüm yazan kişiler. Yazılımcıların kendilerini geliştirebilecekleri ise birçok farklı alan bulunuyor.
EN DÜŞÜK ÜCRET AYLIK 35 BİN TL
Yazılımcılık mesleğinde maaşlar edinilen deneyime ve kişinin kabiliyetlerine göre değişiyor. Buna göre, sektöre yeni girmiş (junior) bir yazılım çalışanı yaklaşık 35 bin TL’den işe başlayabilirken, birkaç yıl içerisinde maaşını 50 bin TL seviyelerine kadar çıkarabiliyor. İleri seviyede donanımlı bir yazılımcı ise yine çalıştığı alana bağlı olarak aylık gelirini 120 bin TL’lerin üzerine taşıyabiliyor. Edindiğimiz bilgilere göre, orta seviyede deneyimli yazılımcılar ise yaklaşık olarak 50 ila 75 bin TL aylık gelire sahip oluyor. İyi bir İngilizce bilgisiyle işi yurtdışına taşıdığınızda ise aylık net gelirin 2 bin dolar seviyelerinden başladığı ifade ediliyor.
TÜRKİYE’de otobüs, kamyon ve çekici üretimi gerçekleştiren Mercedes-Benz Türk, kadının her alanda hak ettiği güce kavuşması, eğitimlerinin desteklenmesi ve sosyal-ekonomik hayatta fırsat eşitliğinin sağlanması konusunu öncelikli hedef olarak belirledi. Bu kapsamda şirket, ağır sanayide kadınların pek tercih etmeyeceği varsayılan kaynak, robot ve forklift operatörlüğü işlerinde bile kadın çalışan sayısını da arttırdı. Biz de, bu sayımızda Mercedes-Benz Türk’ün İnsan Kaynakları Direktörü Betül Çorbacıoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
BİR YILDA İKİ KATINA ÇIKTI
Mercedes-Benz Türk’ün 2008 yılından bu yana ‘çeşitliliklerin yönetimi’ çerçevesinde kadınların yeteneklerinin ve potansiyellerinin ortaya çıkarılması, eşit fırsatlara, haklara ve imkânlara sahip olmaları için kapsamlı çalışmalar yürüttüğünün altını çizen Çorbacıoğlu, “Makine operatörlüğü, kaynak robot operatörlüğü, TİG kaynakçılığı, yapıştırma prosesleri, zımpara & boya orosesleri gibi mesleki yeterlilik gerektiren alanlarda görev yapan kadın çalışanlarımız ile üretimde, “işin kaynağında” kadınların imzası olduğunu vurguluyoruz. Bu kapsamda, üretim sahası kadın çalışan oranımızı bir önceki seneye kıyasla yaklaşık iki katına çıkararak sektöre öncülük ediyoruz” dedi.
BEYAZ YAKADA ORAN YÜZDE 30
Kadınların yönetim kadrolarında ve liderlik rollerinde etkin bir şekilde yer almalarına verdiği önemi, mevcut kadın çalışan oranlarıyla da destekldiklerinin altını çizen Çorbacıoğlu şöyle devam etti: “Yüzde 25’lik kadın ofis çalışanlarının olduğu Türkiye otomotiv sanayinde, şirketimizin üst yönetim kadın yönetici ile kadın ofis çalışan (beyaz yaka) oranları yüzde 30’un üzerinde. Türkiye’den dünya çapında mühendislik hizmetleri sunan faaliyetleriyle ülke ekonomisine de katkı sağlayan Ar-Ge merkezimizde ise üst yönetimde kadın yönetici oranı yüzde 50. Öte yandan, yönetici atama değerlendirme süreçlerinde adaylar arasında en az 1 kadın aday olmasına dikkat ediyoruz. Şirketimizin İcra Kurulu’nda ise kadın icra kurulu üyesi oranı yüzde 25.”
Mercedes-Benz Türk’ün İnsan Kaynakları Direktörü Betül Çorbacıoğlu ayrıca, cinsiyet eşitliği ve kadın istihdamı konusundaki duyarlılıklarını, KAGİDER’in Türkiye’nin iş gücünde kadının üretkenliğini artırmak için geliştirdiği Fırsat Eşitliği Modeli (FEM) sertifikası alıp, ulusal ve uluslararası kamuoyu tarafından da tescillenmesini sağlayarak, somut bir şekilde yansıttıklarını da sözlerine ekledi.
TİCARET Bakanlığı tarafından uzun süredir üzerinde çalışılan ve araç ticaretine yönelik tüm şartları kapsamlı şekilde ele alan yeni yönetmelik dün Resmi Gazete’de yayınlandı. “Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti” ismiyle yayınlanan yeni yönetmelik kapsamında artık distribütörler, bayiler, galeriler, ikinci el satış platformları, ekspertizler dahil araç ticaretinin tüm paydaşları için şartlar belirlenmiş oldu. Hem araç ticaretini yapanların hem de tüketici mağduriyetle-rinin önüne geçilmesi hedeflenen yeni yönetmelikte; ikinci el araç ticaretinde Güvenli Ödeme Sistemi’nin kullanımı-nın zorunluluğu, yetki belgesi olmayanların ikinci el araç ticareti yapamaması, ikinci el araçlara garanti verilmesi, sıfır araç satışında kapora oranının yüzde 10 olarak belirlenmesi gibi birçok önemli düzenleme yer alıyor. İşte araç ticaretini sil baştan düzenleyen yeni yönetmelikte öne çıkan ve haksız ticari uygulamalara yasaklar getiren bazı düzenlemeler şu şekilde:
SIFIR KM SATIŞLARI
Distribütörler, yetkili satıcıyı 1 ay içinde son 3 yıllık satışlarının aylık ortalamasından fazla taşıt almaya zorlayamaya-cak. Fatura tarihinden sonra taşıt fiyatında artış yapamayacak veya taşıtı 15 gün içinde yetkili satıcıya teslim etmek durumunda kalacak. Taşıt satışını, kendisinin veya bir başkasının mal veya hizmetini alma şartına bağlayamayacak.
Bayiler, vergilerin alıcı tarafından ödendiği andan itibaren taşıtın satış fiyatını arttıramayacak ve alıcıya taşıt fiyatını sabitleme hakkını bildirecek. Alıcının vergileri ödediği tarihten itibaren 15 gün içinde taşıtı alıcıya teslim edecek. Sipariş usülü satışlarda, yazılı olarak veya elektronik ortamda sipariş formu düzenlenecek ve aynı gün alıcıya teslim edilecek. Sipariş edilen taşıt, 45 günden fazla olmayacak şekilde formda belirtilen süre içinde alıcıya teslim edilecek ve en önemlisi taşıt teslimine 7 gün kalıncaya kadar satış fiyatının yüzde 10’undan fazla kapora alamayacak. Ayrıca alıcı, sipariş formunun düzenlendiği tarihten itibaren 14 gün içinde siparişini herhangi bir cezai şarta maruz kalma-dan iptal edebilecek.
Sahte para kullanılması ihtimali, nakit ödeme zorluğu ve satış bedelinin ödenmemesi riskinin ortadan kaldırılması amacıyla, ikinci el araç satışlarında Güvenli Ödeme Sisteminin herkes tarafından kullanılması zorunlu hale getirildi. Bu düzenlemeyle, taşıt alım satımında dolandırıcılık faaliyetlerinin önüne geçilmesi hedeflendi.
İKİNCİ EL SATIŞLARI
Yetki belgesi olmadan ticari faaliyet kapsamında ikinci el motorlu kara taşıtı pazarlama veya satışı yapamayacak. Bir takvim yılı içinde doğrudan veya aracılık yapılmak suretiyle üçten fazla ikinci el motorlu kara taşıtı satışı yapılması halinde, aksi Bakanlıkça tespit edilmedikçe her bir satış ticari faaliyet kabul edilecek.
İkinci el araç ticareti yapan satıcılar, model yılına göre 8 yaşın veya 160 bin km’nin altında olan ve tescil belgesinde araç sınıfı M1, M1G, N1 ve N1G olan taşıtların motor ve şanzımanı ile elektrik ve elektronik sistemleri için, alıcıya satış tarihinden itibaren 3 ay veya 5 bin km garanti verecek.
TÜRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, trafiğe kayıtlı elektrikli otomobil sayısı son bir yılda yüzde 3.904 oranında artarak 32 bin 777 adetten 131 bin 217 adede çıktı. Bu rakama 300 bin adedin üzerindeki hibrit otomobiller de dahil edildiğinde, yollarda elektrik motoru bulunan otomobillerin sayısı 450 bin adetlere ulaştı. Ağustos 2024 itibarıyla yaklaşık 20 farklı otomotiv üreticisi tarafından satışa çıkarılan yüzde 100 elektrikli otomobil modelinin sayısı ise 40’a yaklaştı. Biz de, bu haftaki Hürriyet Oto’da, Türkiye’deki elektrikli otomobillerin ‘en’lerini çıkardık ve ilk 5 sıralamasına göre listeledik.
678 KM SÜRÜŞ MENZİLİ
Elektrikli araç çözümleri sunan şarjagel.com’un da destekleriyle hazırladığmız araştırmaya göre, kâğıt üzerinde WLTP döngüsünde en yüksek menzilli otomobiller sıralamasının tepesinde 678 km ile Mercedes-Benz EQS ve Porche Taycan yer aldı. Bu iki modeli 667 km ile Mercedes-Benz EQS 580 izlerken, 635 km menzile sahip Skywell ET5 LR v SsangYon Torres EVX dördüncü ve beşinci sırada yer aldı. Bu arada, EcoBest Challenge’ın yaptığı son testlerde, açıklanan WLTP menzil değerlerine en yakın otomobillerin ise ilk 5’te sırasıyla; Audi Q4 Sportback 45 e-Tron, BMW i5 Touring, Kia EV9, Opel Corsa ve Hyundai Kona olduğunu belirtmekte fayda var.
EN ÇOK SATAN TOGG T10X
Ocak-Temmuz 2024 itibarıyla Türkiye’de en çok satılan elektrikli otomobil modeli 14.248 adetle Togg T10X olurken, bu modeli 3.502 adetle Tesla Model Y, 2.597 adetle SsangYong Torres EVX, 1.671 adetle BMW 5 Serisi ve 1.579 adetle BMW X1 takip etti. Brüt batarya kapasitesi en yüksek olan otomobiller de; 108 kWh ile Mercedes-Benz EQS 580, 106 kWh ile Audi Q8 E-Tron, 105.2 kWh ile BMW iX, 105.7 kWh ile BMW i7 ve 105 kWh ile Porsche Taycan şeklinde sıralandı. Ağustos itibarıyla 0-100 km’s değeri en kısa olan otomobil 2.4 saniye ile Taycan Turbo S olurken, en uygun fiyatlı elektrikli otomobil modeli 892 bin TL ile Dacia Spring olarak gerçekleşti.
‘MENZİL KAYGISI DEVAM EDİYOR’
KISA bir süre önce tüketicilerle yaptıkları bir araştırma sonucunda “Elektrikli Araçlar Tüketici Eğilim Raporu”nu yayınladıklarını belirten Şarjagel.com Genel Müdürü Selçuk Nazik, “Araştırmaya katılan tüketicilerin çoğunluğu 800 kilometre menzil olması gerektiğini, menzilin bu seviyelere gelmesi ile satın alma yapabileceğini belirtti. Ayrıca tüketicilerin yüzde 80’i sıfırdan yüze şarj dolum süresinin maksimum yarım saat içerisinde tamamlanması gerektiğini vurguluyor. Bugün Türkiye’de 700 kilometrenin üzerinde menzile sahip herhangi bir elektrikli araç henüz satışta değil” ifadelerini kullandı.
AKILLI telefonlar öncülüğünde teknoloji merakı ve yeni nesil teknolojileri yakından takip etme isteği artmaya devam ediyor. Ancak, son yıllarda hızla yükselen fiyatlar ve sınırlı taksit seçenekleri nedeniyle özellikle ‘üst segment’ diye tabir edilen akıllı telefonlara ulaşmak bir hayli zorlaştı. Teknoloji perakendeciliği alanında faaliyet gösteren şirketler de, gerek ulaşılabilirliği artırmak gerekse farklı ihtiyaçlara yanıt vermek üzere akıllı telefon kiralama çözümüne yönelmeye başladı. Türkiye’deki ilk örneklerini 2023 yılında gördüğümüz akıllı telefon kiralamaya olan ilgi henüz çok yüksek olmasa da alıcı var. Öyle ki, bu modeli geçen yıl hayata geçiren bir firma bir yılda1.000’in üzerinde akıllı telefonu kiraladığını açıkladı.
MODEL NASIL ÇALIŞIYOR
Telefon kiralama yöntemi kredi kartında limit ihtiyacı olan kişiler için de son dönemde sık başvurulan yöntemler arasında yer alıyor. Ağustos 2024 itibarıyla akıllı telefon kiralama hizmetini yaygın olarak iki büyük marka gerçekleştiriyor. Bunlardan birisi, modeli 2023 yılında ilk kez başlatan MediaMarkt’ın Smart Kirala platformu, diğeri ise Teknosa’nın Kirala Bunu isimli platformu. İki şirketin verdiği hizmetler arasında küçük farklılıklar olsa da genelde kiralama modeli şu şekilde gerçekleştiriliyor:
Kiralama işlemi kapsamında kullanıcıya ‘sıfır’ ve üretici garantisindeki akıllı telefonlar veriliyor. Kiralanacak ürünün kutusu ilk kez kiralama esnasında açılıyor. Akıllı telefon 12, 18 veya 24 ay gibi sürelerle kiralanabiliyor.
Kiralama öncesinde kiralayan kişinin kredi notuna bakılırken, kimlik bilgilerinin de eksiksiz olarak verilmesi gerekiyor. Başkasının yerine kiralama işlemi kesinlikle yapılmazken kimlik doğrulamaya dikkat ediliyor.
Kiralama süresi boyunca cihaz bedelinin toplamda yüzde 70’ine kadar oluşabilecek hasarlar ve üretici garantisi dışında kalan onarımlar hizmet paketi kapsamı içine alınıyor. Örneğin 30.000 TL’lik bir cihaz için kiralama süresi boyunca toplam 21.000 TL’ye kadar oluşacak garanti dışı hasarlar bedelsiz gideriliyor.
TEKRAR KİRALANMIYOR
Kiralama süresi sonunda talep eden kişi, kiraladığı telefonu modele göre değişiklik gösterecek şekilde belirli bir ücret ödeyerek satın alabiliyor. Bu noktada telefonun temiz ve sorunsuz teslim edilip edilmediğine bakılıyor. Buna göre, fiyatta indirimler yapılabiliyor.
Motosiklet Endüstrisi Derneği (MOTED), 2024 yılının ocak-temmuz dönemine ilişkin verileri açıkladı. Buna göre, Ocak-Temmuz 2024’ü kapsayan yedi aylık dönemde motosiklet satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 31.7 artarak 695 bin 403 adede ulaştı. Yalnızca temmuz ayında yapılan motosiklet satışları ise 130 bin adede yaklaştı. Ocak-Temmuz 2024 döneminde satılan motosikletlerde en yüksek payı 101-125cc’ye kadar olan modeller oluştururken, söz konusu motosikletlerin pazardan aldığı pay yüzde 32’ye ulaştı. Bu dönemde, 50cc’ye kadar olan motosikletler 108 bin adetle pazardan yüzde 30 pay alırken, satışların 135 bin adedi aştığı elektrikli motosikletlerin pazar payı yüzde 19 olarak gerçekleşti. Motosiklet pazarının bu yıl 1.2 milyon adetlere ulaşarak tarihi rekor kırması bekleniyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı Motorlu Kara Taşıtları, Temmuz 2024 verilerine göre, devri yapılan otomobil sayısı temmuz ayında bir önceki yılın temmuz ayına göre yüzde 9.6 artarak 621 bin 748 adede yükseldi. Ocak-Temmuz 2024 döneminde ise devri yapılan otomobil sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14.25 oranında azalarak 3 milyon 846 bin 621 adet oldu. Geçen yılın ilk 7 aylık döneminde devri yapılan otomobil sayısı 4 milyon 486 bin adet olarak gerçekleşmişti.
‘AĞUSTOSU görmek GEREK’
Temmuz ayının sıfır otomobilde GSR2 geçişi, Çinli markalara ilave gümrük vergisi şartı gibi nedenlerden dolayı anormal bir ay olarak geride kaldığının altını çizen Cardata Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın, “Bu sebeplerden dolayı temmuz ayı ikinci el araç pazarını analiz etmek için baz alınacak bir ay değil. Ayrıca, bu dönemde filo satışlarının ve mevsimsel nedenlerin de etkisi var. Pazarın seyrini anlamak için ağustos ayını beklemek daha doğru olacaktır. Yüksek faiz oranları, tüketicilerin kredi kullanmasını zorlaştırıyor ve bu da araç alımlarını olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda, insanlar ellerindeki araçları satarak paralarını mevduatta değerlendirmeyi tercih ediyorlar. Bu da ikinci el araç piyasasında arzın artmasına, talebin ise azalmasına neden oluyor” dedi.
SATIŞ SÜRELERİ 2.5 AYA ÇIKTI
Yılın ilk yedi aylık döneminde sıfır kilometre otomobil satışları rekor kırınca ikinci el araç pazarı tarihinin en durgun aylarını yaşamaya başlamıştı. Öyle ki, Ocak-Temmuz döneminde sıfır kilometre otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.4 oranında artarak 536 bin 351 adede ulaşmış ve ocak-temmuz rekorunu kırmıştı. Hürriyet’e konuşan uzmanlar ise ikinci el otomobillerde satış sürelerinin 2 ila 2.5 aylara kadar çıktığını bildirmişti.
Türkiye otomotiv pazarı, gerek son 2 yılda pazara giren ABD’li Tesla, Çinli Chery gibi yeni oyuncuların etkisi gerekse de “yerli” üretim yapan markaların model değişim dönemleri nedeniyle ithalatta patlama yaşadı. 2025’ten itibaren devreye girecek yeni yerli otomobil ve hafif ticari modellerinin etkisiyle ithalatın payının azalması beklense de, söz konusu artışta Kasım 2022’den beri güncellenmeyen ÖTV matrah limitlerinin de etkisi büyük oldu. Otomotiv Sanayi Derneği’nin (OSD) açıkladığı son verilere göre, temmuz ayında hem otomobil hem de ticari araç satışlarında ithalat zirve yaptı.
HAFİF TİCARİDE YÜZDE 73’Ü AŞTI
OSD verilerine göre, temmuzda hafif ticari araç pazarında ithalatın payı yüzde 73.3’e çıkarken, otomobil pazarında ithalatın payının -açıklanan verilerde tam olarak belirtilmese de- yüzde 73 seviyelerinde olduğu tahmin ediliyor. Ocak-Temmuz 2024’ü kapsayan ilk 7 aylık veriler ise otomobilde ithalatın payının yüzde 70’e, hafif ticari araç sınıfında ise yüzde 69’a ulaştığını gösterdi. Bu veriler, ilk 7 ayda satılan 536 bin adet binek otomobilin yaklaşık 375 bin adedinin, 135 bin hafif ticari aracın yaklaşık 93 bin adedinin ithal olduğunu ortaya koydu.
ÜRETİM YÜZDE 5 GERİLEDİ
Açıklanan rapora göre, ocak-temmuz döneminde toplam otomotiv üretimi yüzde 5 gerileyerek 823 bin 636 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 azalarak 542 bin 177 adet olurken, ticari araç grubunda üretim yüzde 12, ağır ticari araç grubunda yüzde 18, hafif ticari araç grubunda yüzde 11 geriledi. Aynı dönemde, toplam kapasitesiyaklaşık 2 milyon adet/yıl olan otomotiv sanayisinin toplam kapasite kullanım oranı yüzde 73 olarak gerçekleşti. Yılın ilk 7 ayında, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 1 gerilerken, otomobil ihracatı yüzde 1 arttı. Bu dönemde, toplam ihracat 581 bin 865 adet, otomobil ihracatı 380 bin 383 adet oldu.
MATRAH LİMİTLERİ 21 AY ÖNCE GÜNCELLENDİ
Otomotivde ithalatın payını artıran bir diğer önemli etken de son olarak Kasım 2022’de güncellenen ÖTV mahrah limitleri oldu. Öyle ki, Haziran 2023’te sıfır araç fiyatlarına gelen zamlarla birlikte yüzde 45, 50, 60 ve 70’lik ÖTV matrah limitleri geçerliliğini yitirmiş, bu tarihten beri yani bir yılı aşkın süredir satılan tüm otomobillerden yüzde 80 ÖTV alınıyor. Ancak, mevcut ekonomi politikaları nedeniyle matrahlarda bir güncelleme beklenmiyor. OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu da, temmuz ayında gerçekleşen son basın toplantısında konuyla ilgili, “Şu anda hükümetin de çok net söylediği soğutma talebi var. Dolayısıyla ÖTV matrahlarında bir güncelleme öngörmüyoruz. Enflasyonun tekrar tek haneli rakamlara dönmesi herhalde 2026 ve sonrası olacak. Oralara kadar da bu faiz ve sıkılaştırma, soğutma çalışmalarını devam ettirecekler gibi görünüyor” demişti.
İŞTE OTOMOTİVİN 7 AYLIK KARNESİ
YILIN ilk yedi aylık döneminde sıfır kilometre otomobil satışları rekor kırınca ikinci el araç pazarı tarihinin en durgun aylarını yaşadı. Yaşanan durgunluk ikinci el araç fiyatlarında gözle görülür bir düşüşe neden olmadı ancak döviz, enflasyon gibi veriler göz önüne alındığında yerinde saymasına yol açtı. Yılın ilk yedi aylık dönemde sıfır kilometre otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.4 oranında artarak 536 bin 351 adede ulaştı ve ocak-temmuz rekoru kırdı. Ocak-Haziran 2024 döneminde devri yapılan ikinci el otomobil sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17.7 azalarak 3 milyon 224 bin adette kaldı.
FİYATLAR TEMMUZDA SABİT
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı güncel verilerine göre, 2024 yılının başından yedinci ayın sonuna kadar enflasyon yüzde 28.7 dolar kuru da yüzde 12.4 oranında arttı. İkinci el araç platformu VavaCars’ın kamuya açık verilerin analizini yaparak hazırladığı güncel rapora göre, ikinci el araç fiyatları ise senenin ilk yarısında sadece yüzde 6’lık yükseliş kaydederken temmuz ayında sabit kaldı. Raporda, “Mayıs ve haziran aylarında düşüş gösteren ikinci el araç fiyatları temmuz ayında sabit kaldı” ifadelerine yer verildi.
Endeks sonuçlarını değerlendiren VavaCars Ticari Grup Başkanı Serdıl Gözelekli, şöyle konuştu:
HARCAMALAR ARTIK ERTELENİYOR
“İkinci el araç fiyatlarındaki nominal düşüş hızı önceki aylara göre yavaşlamış olsa da mevduat faizi, döviz ve enflasyon gibi veriler göz önüne alındığında, fiyatlar reel anlamda geride kalmaya devam ediyor. Araç satmayı düşünen bireysel müşterilerin, fiyat beklentilerinde 2-2.5 aya varan ortalama satış süresini göz önünde bulundurmaları kritik bir unsur. Yakın zamanda düzenlediğimiz anket sonucunda ikinci el araç satışlarının 8-10 haftayı bulan sürelere uzadığını gördük. Enflasyonist ortam, ekonomideki dalgalanmalar, büyük harcamaların ertelemesine sebebiyet veriyor. Bu süreçte gerek fiyat düşüşünün devam etme riskini, gerek diğer enstrümanlara karşı değer kaybını ve alternatif yatırım fırsatlarını kaçırma olasılığını hesaba katmak doğru olacaktır.”
Okulların açılmasına kısa bir süre kala öğrencilerin gerek ödev gerekse teknolojiye rahat erişim ihtiyaçlarını karşılayacak dizüstü bilgisayar arayışı da hızlandı. Günümüzde oyun, tasarım, montaj/kurgu, eğitim ve ofis uygulamaları gibi birçok farklı ihtiyaca yönelik diziüstü bilgisayar bulunduğu için fiyat makası da açıldı. Öyle ki, bugün 10 bin TL’ye de 200 bin TL’ye de dizüstü bilgisayar bulabilmek mümkün. Biz de okul öncesi çocuğuna veya üniversite dönemi öncesi kendisine dizüstü bilgisayar bakacaklar için, dizüstü bilgisayarlarda aranması gereken özellikler ile öne çıkan en iyi seçenekleri derledik.
BU ÖZELLİKLERİ MUTLAKA ARAYIN
Buna göre, Ağustos 2024 itibarıyla ödev ve internet ihtiyaçlarını karşılayacak dizüstü bilgisayarlar ortalama 15 bin TL’den başlıyor ve 40 bin TL’ye kadar çıkıyor. Geçen yıl başlatılan ve 9 bin 500 TL limitli vergisiz bilgisayar desteğine ise çok az model girebiliyor.
işlemci: Basit işlemler için de kullanılsa iyi bir işlemci en azından satın aldığınız bilgisayarı 3-4 yıl sorunsuz kullanmak için oldukça önemlidir. Bu noktada, en azından Intel Core i5 işlemcili bir bilgisayar bakmak uzun ömürlü ve akıcı bir performans almanıza yardımcı olacaktır. Bütçe sınırlıysa Inter Core i3 de seçenekler arasında yer alabilir.
RAM: Bilgisayarların hatta birçok elektronik cihazın “kısa süreli hafıza” ihtiyacını karşılayan, bilgisayarlardaki veriler için hızlı erişim ve geçici depolama sağlayan önemli bir bileşendir. Bu kapsamda, günümüzdeki işlemler dikkate alındığında satın alacağınız bilgisayarda en azından 8 GB RAM’e bulunmasına mutlaka dikkat edin.
Depolama Alanı: Bundan 5-10 yıl öncesine kadar 128 GB’lık dahili depolama alanları yeterli oluyordu. Çünkü, bilgisayara kaydedilen veriler (fotoğraf, dosya, video, proje vb.) boyut olarak küçüktü. Günümüzde en basit bir telefonun çektiği videonun bile en azından 1-2 GB olduğunu düşündüğünüzde depolama alanı için 512 GB ve üzerinde bir dahili sistem bakmanızda fayda var.
Ekran:
TİCARET Bakanı Ömer Bolat geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, ilan sitelerindeki gayrimenkul ve otomotiv ilanlarının verilme aşamalarını resmiyete bağlayacak yeni bir uygulamayı devreye alacaklarını açıklamıştı. E-devlet teknolojisinin kullanılacağı bu uygulamayla birlikte artık ilan sitelerindeki hiçbir ilanın tüketiciye aldatmaya yönelik olmayacağının altınız çizen Bolat, gayrimenkul üzerinden durumu örneklemişti. Yeni düzenlemenin otomotiv sektöründe nasıl kullanılacağı ve ikinci el araç piyasasında ne gibi değişiklikler yapılacağı da merak ediliyordu.
EKİM AYINDA BAŞLIYOR
Kasım 2023’te uygulanmaya başlanan yeni düzenleme ile ilan sitelerine aracını koyacak kişiler önce e-devlet sitesine yönlendiriliyor ve kimlik doğrulama işlemlerinin ardından ilanlarını verebiliyordu. Otomotiv sektörü yetkililerinden edindiğimiz bilgilere göre, ikinci el araç ilanlarındaki yeni uygulama ise ‘konsinye’ diye tabir edilen yani ikinci el aracını satması için bir galeriye, yetkili satıcıya verecek kişileri yakından ilgilendiriyor. Ekim ayından itibaren başlayacak yeni dönemle artık ikinci el aracını satmak isteyenlerin şunlar yapması gerekecek:
Aracını bir yetkili satıcı üzerinden satmak isteyen kişi e-devlet üzerinden “araçlarım” bölümüne girecek. Ardından satmak istediği aracı seçecek ve bir sonraki adıma geçecek.
Açılan pencereden yetkili araç satıcısının ilan sitelerinde de kullanmış olduğu kodunu girecek ve aracını satmak için bu satıcıyı yetkilendirmiş olacak.
İkinci el araç satıcısı sadece almış olduğu yetkinin ardından ilgili ikinci el aracın satılmak istenen fiyatı, özellikleri, kilometresi, yaşı ve hasar durumu gibi tüm bilgilerini ilan sitesine yükleyebilecek.
İlk etapta bu ilanlar ilan sitelerinde “doğrulanmış ilan” olarak çıkacak. Yılbaşına kadar hem doğrulanmış ikinci el araç ilanları hem de normal ilanlar sitelerde yer alabilecek. Ancak Ocak 2025 itibarıyla ilan sitelerinde sadece doğrulanmış ilanlar yer alacak.
E-devlet üzerinden ikinci el satış yetkisi birinci dereceden akrabaları kapsamayacak. Sadece aracını bir yetkili araç satıcısı üzerinden satmak isteyenlerin bu işlemleri yapması gerekecek.
Avrupa’da yapılan bağımsız bir araştırma, otomotiv üreticilerinin elektrikli araç modelleri için kullanıcılara bildirdiği sürüş menzillerinin gerçek yol şartlarıyla uyuşmadığını yeniden ortaya koydu. Avrupalı otomotiv gazetecilerinden oluşan AUTOBEST’in düzenlendiği “EcoBest Challenge” isimli araştırma kapsamında, 13 üreticiye ait 65 bin Euro’nun altındaki 13 tamamen elektrikli otomobil yedi ana başlıkta gerçek trafik ve yol koşullarında değerlendirildi. Yapılan testlerin en dikkat çeken bölümü, araçların bataryaları tamamen doldurularak durana kadar kullanılması ve gerçek menzil değerlerinin ortaya koyulması oldu.
BEŞİ TÜRKİYE’DE DİĞERLERİ YOLDA
Araştırma sonuncunda, beşinin halihazırda Türkiye’de satılan ve yakında birçoğunun Türkiye satışı başlayacak 13 elektrikli otomobilin hiçbirinin açıkladığı WLTP menzil değerlerini yakalayamadığı görüldü. Açıklanan değere yüzde 98.9 ile en yakın menzili veren otomobil Audi Q4 Sportback 45 e-tron olurken, bu modeli yüzde 87.9 ile BMW i5 Touring, yüzde 85.9 ile Kia EV9 ve yüzde 83.2 ile Opel Corsa izledi. Açıklanan menzille en uzak değeri veren model ise yüzde 73 ile Tesla Model Y oldu. FIAT 600e yüzde 77’lik uyum oranı ve Volkswagen ID.7 yüzde 77.1’lik uyum oranlarıyla listenin alt sıralarında yer aldı.
TESLA’DAN ŞAŞIRTAN SONUÇ
Örneğin; araştırmanın birinci sırasında yer alan Audi Q4 Sportback 45 e-tron 476 km menzil duyururken bu değere çok yakın olan 471 km gerçek menzil verdi. WLTP’ye göre 600 km menzil duyuran Tesla Model Y ise pilleri doluyken 438 km yaparak vaadedilenin çok gerisinde kaldı. Diğer yandan, Türkiye’de de merakla beklenen 617 km menzilli Volkswagen ID.7’nin 476 km gerçek menzil sunması da dikkatleri çekti.
TOGG SENEYE KATILABİLİR
Bu sene İtalya’da gerçekleşen ve beşincisi gerçekleştirilen araştırmaya Türkiye’den de bir otomotiv yazarı Okan Altan da katıldı. AUTOBEST jüri üyesi olan Altan, “Bu yıl gerçekleştirmiş olduğumuz testler ve incelemelerimizde tamamen elektrikli araçlarda şarj kayıplarının azaldığını ve 1kWh başına yapılabilecek menzilin arttığını belirledik. Yani tam elektrikli araç üreticileri, kullanıcıların lehine teknolojilerini geliştirmeye hızla devam ediyorlar” dedi. Altan, bu yılın sonunda önce Almanya olmak üzere ihracatına başlanacak Togg T10X’in önümüzde yıl gerçekleşecek testlere girebileceğini söyledi.
Otomobil ve hafif ticari araç pazarı ocak-temmuz döneminde 672 bin adedi aşarak rekor seviyeye ulaştı. Şimdiye kadar aylık yaklaşık 100 bin satış temposuyla giden pazarın kalan beş ayda ayağını gazdan çekmesi, ancak krediye erişimdeki tüm zorluklara rağmen 1 milyon adet barajını aşması bekleniyor. Yüce Auto - Skoda Genel Müdürü Zafer Başar, “Yılın geri kalanı sektör açısından daha zorlu geçecek. Bunu hem kampanya kurguları hem de üreticilerin yaptığı fedakârlıklardan hissediyorsunuz. Buna rağmen satışlarda keskin düşüşler beklemiyoruz. Binek otomobil pazarının 800-850 bin adet, toplam pazarın 1 milyon adedin üzerinde kapanacağını öngörüyoruz” değerlendirmesini yaptı.
HEDEF 45 BİN ADET
Geçtiğimiz hafta Skoda’nın davetlisi olarak katıldığımız Bozcaada’da düzenlenen yeni Kodiaq basın toplantısında açıklamalarda bulunan Başar, satış hedefleriyle ilgili olarak, “Sene başında hedeflediğimiz 45 bin adetlik satış ulaşmak ve yüzde 4.4’lük pazar payımızı geliştirmek üzere çalışmalarımızı yapıyoruz. Müşterilerimizin yüzde 40’ı premium segmentten geliyor” derken, yeni Kodiaq hakkında, “Satışa çıktığı 2017’den bu yanan 860 bin adedin üzerinde satılan Kodiaq’ın en çok tercih edildiği ülkelerden birisi de Türkiye oluyor. Kodiaq, tedarik sorunlarının olmadığı 2019 ve 2020’de D-SUV segmetinin lideriydi. Bu sene 1.500 adet bir önceki nesil Kodiaq’tan sattık. Yıl sonuna kadar yaklaşık 2.000 adet yeni Kodiaq satmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
350 MİLYON liralık HIZLI ŞARJ YATIRIMI
Skoda’nın merakla beklenen elektrikli otomobilleri Enyaq ve Elroq’un 2025’in ilk çeyreğinde Türkiye’de satışa çıkacağını belirten Başar, yaşanan gecikmede Türkiye’de hızlı şarj altyapısı kurma hazırlıkları ve tedarik problemlerinin etkili olduğunu kaydetti. Başar, “Tedarik sorunun artık çözüleceğini görüyoruz. Elektrikli araçlarımız gelene kadar da 55 bayimizde hızlı şarjlar hazır olacak. Bu alanda bayi başına 7 milyon liralık yatırım yapıyoruz. Şarj istasyonlarımız, 7/24 hizmet vererek bütün marka müşterilerine açık olacak ve elektrikli araç pazarının şarj konusundaki en iddialı markası olmayı hedefliyoruz” dedi.
YENİ KODIAQ’TA FİYAT 2.5 MİLYONDAN BAŞLIYOR
Konfor, donanım özellikleri ve teknoloji açısından bir önceki nesline göre bir hayli geliştirilen yeni Kodiaq, Türkiye’ye 1.5 litre benzinli (1.5 TSI mHEV) ve 2 litre dizel 4x4 (2.0 TDI) olmak üzere iki farklı motor seçeneğiyle geldi. 1.5 litrelik mild hibrit motorda Premium ve Prestige, 2 litrelik dizel motorda ise yalnızca Prestige donanım seviyesiyle tercih edilebilen Kodiaq’ın fiyatları ise lansman dönemine özel 2 milyon 499 bin 900 TL’den başlıyor. Modelin 265 beygir gücünde 2 litrelik benzinli motora ve RS donanım seçeneğine sahip versiyonu ise 2025 yılında yollara çıkacak.
ÖTV’Sİ DÜŞÜK MODELLER GELECEK Mİ
PANDEMİ dönemiyle birlikte hızla büyüyen sektörlerden birisi de moto kuryelik oldu. 2020 yılından itibaren talebin katlanarak arttığı sektöre yeni oyuncuların girmesiyle moto kurye ihtiyacı arttı. 2024 yılının başı itibarıyla sadece İstanbul’daki moto kurye sayısı 350 bin adedin üzerine çıkarken günümüzde Türkiye genelinde çalışan moto kuryelerin sayısının 1 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Çok hızlı bir şekilde büyüyen moto kuryelik sektörü bu dönemde kendi iş modelini de büyüttü. “Esnaf kurye” isimli modelde, moto kuryelik yapmak için artık bir şirkette çalışan olmak gerekmiyor. Moto kuryelerin kendi motosikletleriyle dahil olduğu, sigortasını ve vergilerini kendilerinin ödediği bu model, şirketlerin giderini azaltırken moto kuryelerin gelirlerinin de artmasını sağladı. Son yıllarda birçok kişi 50 CC’lik yani B sınıfı ehliyetle kullanılabilen bir motosiklet alarak esnaf kurye modeline dahil oldu.
İYİ BİR MOTOSİKLET ŞART
Biz de Hürriyet İK’da bu sayıyla birlikte başlayacağımız “meslek ekonomisi” köşesinde son yıllarda genç nüfusun önemli bölümünün tercih ettiği esnaf kuryelik modelini mercek altına aldık. Getir, Trendyol, Yemeksepeti, Paket Taxi gibi sektörün dört önemli oyuncusunda çalışan moto kuryelerle konuşarak aylık kazançları, işin avantajlarını ve çalışma zorluklarını konuştuk. Buna göre, esnaf kuryelik modeliyle bir markada çalışmak için öncelikle bir motosiklet sahibi olmanız gerekiyor. Genellikle fiyatı 50 bin ila 60 bin TL arasında değişen 50 CC’lik motosiklet tercih edilse de moto kuryeler, 120 CC gücündeki motosikletlerin yoğun iş temposu için daha uygun olduğunu belirtiyor. Bu motosikletlerin fiyatı da ortalama 80-90 bin TL’leri buluyor.
EN AZ 90 BİN TL SERMAYE
Motosikletin ardından sıra şahıs şirketi açma ve fatura, vergi gibi işlemlerin düzenlenmesi için bir muhasebeciyle anlaşmaya geliyor. Verilen bilgilere göre, bir muhasebeciyle anlaşmak ve şahıs şirketi açmak için başlangıçta 5 bin TL ödemek yeterli oluyor. Daha sonra anlaştığınız muhasebeciye aylık düzenli olarak 1.000-1.500 TL arasında ücret ödemek gerekiyor. Özetle, iyi bir motosikletle esnaf kuryeliğe başlamak için yaklaşık 90 bin TL sermayeniz olması gerekiyor. Sıkı bir çalışmayla yaklaşık 3-4 ayda giderler amorti edilebiliyor.
AYLIK 55 BİN TL BRÜT GELİR
B sınıfı ehliyetle 125 cc ve altına kadar olan motosikletleri kullanabilme kolaylığı sağlayan yönetmelik değişikliği şubat ayında yürürlüğe girdi ancak kararın üzerinden altı ay geçmesine rağmen sürücü kurslarının büyük bölümü yeni yönetmeliğin uygulanmasında zorluklar çıkarıyor. Biz de İstanbul’daki sürücü kurslarını arayarak 125 cc motosiklet kullanabilmek için gerekli eğitimleri almak istediğimizi söyledik fakat birçok sürücü kursu yetkilisi, eğitim süresinin 125 cc’ye göre ayarlanamayacağını ve normal motosiklet eğitimlerine girilmesi gerektiğini söyledi. Kursların birçoğu 125 cc’ye kadar (A1) ehliyet eğitimleri için A2 ile aynı fiyatı yani yaklaşık 8 bin TL talep ederken, bir kısmı çok az fiyat düşürerek 6-7 bin TL gibi bir fiyat verdi. Görüştüğümüz kursların tamamı A1 sertifikasını önermediklerini belirterek A2 sınıfında motosiklet ehliyeti almamız konusunda ısrarcı oldular.
YÜZDE 50 İNDİRİMLİ VERMELERİ GEREKİYOR
Sürücü kurslarıyla yaptığımız görüşmede 125 cc’ye kadar olan motosikletleri kullanabilmek için vatandaşa sağlanan kolaylıkların hiçbirinin doğru şekilde anlatılmaması dikkatimizi çekti. Öyle ki, A1 olarak geçen bu hafif güçteki motosikletleri kullanmak için 2 bin 528 TL ödeyip yeni bir sürücü belgesi çıkarmanıza gerek kalmıyor. Daha da önemlisi normalde 12 saat olarak verilen eğitimlerin “yarısını” almak A1 sertifikası sınavlarına girmek için yeterli oluyor. Üstelik sınava otomatik vitesli motosikletlerle girilebildiği için tek seferde geçme ihtimali artıyor. İstanbul’da A2 motosiklet ehliyeti için yaklaşık 8 bin TL talep edildiği göz önüne alındığında, yarı fiyatına yani 4 - 4 bin 500 TL gibi bir fiyatla 125 cc’ye kadar olan motosiklet eğitiminin verilmesi gerekiyor. Bu kapsamda, yaklaşık 7 bin 500 TL’nin sürücülerin cebinde kalması gerekirken, sürücü kurslarının hiçbiri bu fiyatlara yanaşmıyor.
‘GELİR KAYBETMEMELERİ BİLE DÜŞÜNÜLDÜ’
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Motosiklet Endüstrisi Derneği (MOTED) Genel Koordinatörü Remzi Öztürk, “Şubat ayında değişen yönetmelik 125 cc’ye kadar olan motosikletleri ticari faaliyet dışında kullanmak isteyen vatandaşlarımız için büyük kolaylıklar tanıdı. İlk aylarda sistemsel altyapıdan kaynaklı sıkıntıları yaşanmıştı ancak bunlar çözüldü. Normal şartlarda yarı fiyatına eğitim ücretiyle, sertifika belgesi ödemeden ve sınavı diğer araç sınıflara daha kolay şekilde geçerek 125 cc’ye kadar olan motosikletleri kullanabileceğiniz A1 sertifikasını alabilmeniz gerekiyor. Bakanlık, bu yönetmeliği çıkarırken hem önemli bir indirim sağladı hem de sürücü kurslarının gelir kaybetmemesi için onlara ek kontenjanlar tanıdı. Ancak, devletimizin vatandaşına tanıdıgı bu imkânı sürücü kurslarının engellemesi doğru değil” dedi.
KURSLAR: POLİSLER CEZA YAZABİLİYOR
Konuyla ilgili sorular yönelttiğimiz sürücü kurslarının çatı örgütleri yetkilileri ise yönetmeliğin çıkmasının ardından sistemdeki aksaklıklar nedeniyle uzun bir süre hizmet verilemediğini belirtirerek, “İlk etapta önemli bir entegrasyon eksikliği vardı. Yapılan uygulamalarda A1 sınıfı motosiklet sertifikasına hak kazanmış kişilere sistemde görülemediği için trafik polisleri tarafından cezalar bile kesildi. Cezaların ardından sürücüler kursları arayarak parasını talep etti. Yaşanan bu aksaklıklar bazı sürücü kurslarını bu şekilde davranmaya yöneltmiş olabilir. Yapılan görüşmeler neticesinde bu sorun henüz çok yeni çözüldü. Sistemin birkaç hafta içerisinde tamamen oturmasını bekliyoruz. Bu süreçte tabi ki bazı kursların yönlendirme yapmasını ve yüksek ücret talep etmesini doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandılar.
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) açıkladığı verilere göre, temmuz ayında toplam pazar bir önceki yıla göre yüzde 17.5 azalarak 94 bin 37 adet oldu. Bu dönemde otomobil pazarı yüzde 16 azalarak 73 bin 396 adet olarak gerçekleşirken, hafif ticari araç pazarı yüzde 22 azalarak 20 bin 641 adet oldu. Temmuz ayındaki daralmaya rağmen 94 bin adetlik toplam satış 10 yıllık ortalamaların yüzde 43 üzerinde gerçekleşti. İlk 7 aylık satışlar ise 672 bin adedi aşarak Ocak-Temmuz dönemleri içerisinde tarihi rekor seviyesine ulaştı.
ODMD verilerine göre, Ocak-Temmuz 2024’te toplam satışlar bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0.1 artarak 672 bin 18 adet olarak gerçekleşti. Aynı dönemde otomobil satışları, geçen yıla göre yüzde 3.4 oranında artarak 536 bin 351 adet, hafif ticari araç satıları ise yüzde 11.1 azalarak 135 bin 667 adet oldu. Yılık ilk 7 aylık döneminde pazarın yüzde 87.3’ünü vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu. Ocak-Temmuz 2024 döneminde benzinli otomobil satışları 349 bin adetle pazardan yüzde 65 pay alırken, hibrit otomobil satışları 79 bin adetle yüzde 15 pay, dizel otomobil satışları 58 bin adetle pazardan yüzde 11 pay aldı. Bu dönemde elektrikli otomobil satışları 45 bin 342 adetle pazardan yüzde 8.5 pay alırken bir önceki yıla göre satışlarını yüzde 158 artırdı. Yalnızca temmuz ayında ise toplamda 5 bin 735 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşti. Temmuz ayında en çok satılan elektrikli satan marka 1.277 adetle Togg oldu. Bu modeli 510 adetle BMW, 420 adetle Tesla takip etti.
Bir otomobil satın alabilmek kadar bakım maliyetlerini karşılayabilmek de son zamanlarda araç sahiplerini en çok ilgilendiren konular arasında yer alıyor. Çünkü, değeri artık en az 1 milyon TL’yi bulan otomobillerin bakımı için gerekli olan ürün ve hizmetlerin faturası da giderek artıyor. Biz de, Temmuz 2024 itibarıyla en çok satılan otomobiller üzerinden güncel bakım maliyetlerini çıkardık. Buna göre, son bir yılda araç bakım ücretleri ortalama yüzde 60-70 oranında artarken, bugün orta segmentte bir otomobilin ilk bakımı (20.000 km) yaklaşık 5 bin TL’yi, aynı aracın kapsamlı 120 bin kilometre bakımı 11 bin TL’yi aşıyor.
Araç bakımında en önemli kalemleri motor yağı, filtreler ve kayış setleri oluşturuyor. Bugün bir motor yağının ortalama fiyatı 1.500 TL’leri aşarken, orta kalitede ürünler göz önüne alındığında yağ filtresi 230 TL, hava filtresi 425 TL, yakıt filtresi 652 TL şeklinde sıralanıyor. İlk bakımlar için kullanılmayan ancak 120 bin km bakımında değiştirilen eksantirik kayış setinin fiyatı ise 3 bin 156 TL’ye ulaşıyor. İşçilik ücretleri ise ortalama 1.600 TL’leri buluyor.
‘ARAÇLAR DEĞERLENDİ BAKIMA TALEP ARTTI’
Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Garantili Oto Servis Marka Başkanı Turan Gürses, otomobillerde son yıllarda yaşanan yüksek fiyat ve zorlu satın alma koşullarına dikkat çekerek, “Araç sahipleri fiyatları nedeniyle ellerindeki araçların değerine çok dikkat ediyor. Bu nedenle araçların bakım, onarım, lastik, muayene gibi satış sonrası hizmetlerinde önemli bir talep artışı gözlemlemekteyiz. Diğer yandan yedek parça ve işçilik fiyatlarının yükselmesi, araç sahiplerini daha ekonomik çözümlere de yöneltiyor. Bu gelişmeler işini doğru şekilde yapan işletmeleri ön plana çıkarıyor” dedi.
Aşin Otomobil Genel Müdürü Okan Erdem ise, maliyet artışlarıyla ilgili olarak, “Hem lüks hem de normal segmentteki araçların araçların sahipleri, bakım fiyatları yükselmesine rağmen bakım aralıklarını uzatmıyorlar veya ertelemiyorlar. Ancak kaporta ve boyada yapılacak işlemleri maliyetlerin yüksekliğinden dolayı erteliyorlar. Geçen seneye göre bakım fiyatlarında ortalama yüzde 60-70 oranında artış görüyoruz” ifadelerini kullandı.
ELEKTRİK VE HİBRİTTE FİYATLAR DAHA UYGUN
Elektrikli ve hibrit araçlar bakım maliyetleri açısından çok daha uygun fiyatlı oluyor. Örneğin, hibrit Corolla’nın 120.000 km bakımı 4 bin 300 TL seviyelerindeyken dizel bir otomobilin 120.000 km bakımı 12 bin TL’lere ulaşıyor. Elektrikli araçlar ise bakım açısından en avantajlı araçlar olarak öne çıkıyor. Örneğin, bakım periyodu elektrikli otomobiller için ortalama 2 yıl ya da 40 bin kilometre olarak belirlenirken, içten yanmalı C-SUV bir otomobilin bakım aralığı 1 yıl ya da 15-20 bin kilometre aralığında olabiliyor. Elektrikli otomobillerin bakımları arasında yalnızca polen filtresi ve fren hidrolik sıvısı bulunuyor. Söz konusu aksamların bakım maliyeti 3-5 bin TL’leri geçmiyor.
Şarj edilebilir hibrit (Plug In-Hybrid) motorlu araçlardan alınan ÖTV’yi yüzde 80’den yüzde 30’a kadar düşüren düzenleme dün Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yeni düzenlemeye göre, karbondioksit emisyonu 25 gramın altında olup, elektrikli sürüş menzili 70 kilometre ve üzerinde olan şarj edilebilir hibrit araçların ÖTV oranları artık, aracın motor silindir hacmi ve matrah limitine (vergi öncesi fiyatı) göre yüzde 30, 60 ve 70 şeklinde sıralanacak.
YÜZDE 30’A TEK MODEL GİRİYOR
Çinli otomotiv devi BYD’nin Türkiye’de yatırım yapmak üzere imzaları atmasından hemen önce TBMM Başkanlığı’na sunulan ÖTV indirimi teklifi, BYD 1 milyar dolarlık yatırımını destekleyen önemli teşviklerden birisi olarak öne çıkıyor. Öyle ki, düzenlemenin yürürlüğe girdiği 26 Temmuz 2024 itibarıyla yüzde 30’luk ÖTV dilimine, Türkiye’de satışı yapılan şarj edilebilir hibrit araçlar arasından sadece BYD’nin yakında tekrar satışa çıkması beklenen Seal U DM-i modeli giriyor.
ÜÇ YENİ ÖTV DİLİMİ
Yüzde 60’lık dilime ise yine yakında satışa çıkacak Skoda Kodiaq ile birlikte BMW X1 ve DS 9 modellerinin şarj edilebilir hibrit versiyonları dahil oluyor. Ancak, önümüzdeki aylarda başta MG, Chery gibi Çinli markalar olmak üzere Avrupalı markaların da ÖTV desteğini karşılayan şarj edilebilir hibrit otomobilleri Türkiye’de satışa çıkarması bekleniyor.
Düzenlemenin detaylarında ise yeni ÖTV dilimleri; motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçmeyen, ÖTV matrahı 1 milyon 350 bin TL’yi aşmayan araçlar için yüzde 30 ÖTV, motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçmeyen, ÖTV matrahı 1 milyon 350 bin TL’yi aşan araçlar için yüzde 60 ÖTV ve motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçen, ÖTV matrahı 1 milyon 350 bin TL’yi aşmayan araçlar için yüzde 70 ÖTV şeklinde sıralanıyor. ÖTV avantajından yararlanacak araçlarda karbondioksit emisyonu 25 gramın altında olup, elektrikli sürüş menzilinin 70 kilometre ve üzerinde olması şartı aranıyor.
Sıfır otomobil pazarı markaların yarattığı finansman çözümleriyle temposunu korurken ikinci el otomobil pazarı haziran ayında son 5 yılın en düşük haziran ayı seviyesini gördü. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı “Motorlu Kara Taşıtları, Haziran 2024” verilerine göre, haziranda devri yapılan otomobil sayısı bir önceki yılın haziran ayına göre yüzde 25.3 azalarak 435 bin 828 adet olarak gerçekleşti. Yılın ilk altı aylık döneminde ise devri yapılan otomobil sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17.7 azalışla 3 milyon 224 bin 873 adet oldu.
TEMMUZ DÜZENLEMELERİ
Haziran ayı sonuçları, ekonomi yönetiminin Orta Vadeli Program kapsamında aldığı önlemlerin büyük bir bölümü krediye bağlı olan ikinci el satışlarında etkisini gösterdiğini ortaya koyarken, bu dönemde pazarın daralmasında 7 Temmuz’da devreye giren GSR2 yönetmeliği nedeniyle markaların sıfır km araçlarda yaptığı ek indirimler ve 8 Temmuz’dan itibaren Çin’den gelen araçlara yüzde 40 ilave gümrük vergisi uygulanması da etkili oldu. İkinci el otomobillerde “en düşük haziran” son olarak 2019 yılında 399 bin 916 adetlik satışla gerçekleşmişti.
FİYATLARDA ARTIŞ HIZI YAVAŞLADI
İkinci el araç pazarında aylardır yaşanan durgun seyir fiyatlardaki artış hızını da yavaşlattı. TÜİK verilerine göre, Ocak-Haziran 2024 döneminde enflasyon yaklaşık yüzde 25 artarken, aynı dönemde dolar/TL kurunda yüzde 10 artış görüldü. Buna karşılık ikinci el otomobil pazarında fiyat artışı yüzde 6 seviyesinde kaldı. Durgunluğun zirve yaptığı haziran ayında ise ikincil el araç pazarının genelinde model bazlı olarak 2 ila 4 arasında fiyat düşüşü görüldü ancak fiyatlardaki düşüş daha çok orta ve üst segmentlerdeki modellerde gerçekleşti.
FIRSAT DÖNEMİ OLABİLİR Mİ
İkinci araç platformu VavaCars’ın Ticari Grup Başkanı Serdıl Gözelekli, ‘’Haziran ayında taşıt kredisi ve taksitli kredi kartı ödemesi gibi finansman çözümlerinde yaşanan daralmaya bağlı olarak, tüketici talebinde bir yavaşlama gerçekleşti. Yeni yönetmelik öncesi satışı hızlandırılmaya çalışılan eski üretim sıfır araçlardaki ciddi kampanya ve indirimler de bu yavaşlamada etkili oldu. Tüm bu gelişmelere baktığımızda, fiyat düşüşüne sebep olan talep daralması aynı zamanda biriken ve ertelenen talep anlamına geliyor. Böylece ikinci el araç alımında fırsat dönemine girdiğimizi öngörüyoruz” dedi.
Dünya dün güne, havayolları başta olmak üzere şirketleri, marketleri, petrol istasyonlarını, bankaları, medya kuruluşlarını ve hatta borsaları etkileyen teknik aksaklıkla başladı. Bilgisayar sistemlerinde yaşanan kesintiler dünyanın dört bir yanındaki havaalanları, bankalar, demiryolları ve işletmelerde kaosa neden olurken birçok alanda hizmetler çevrimdışı kaldı ve milyonlarca insan bu durumdan etkilendi. Önce sorunun büyük bir siber saldırı nedeniyle yaşandığı zannedildi ancak sonrasında krizin göbeğinde Microsoft’un Windows işletim sistemi tabanlı bilgisayarlar olduğu anlaşıldı. TSİ saat 09:30’da sorunun ana nedeni belli oldu.
ABD merkezli siber güvenlik yazılım şirketi CrowdStrike şirketi, Falcon adlı güvenlik platformu için yayınlanan son güncellemenin ardından Windows işletim sistemlerinde “mavi ekran” adı verilen ve sistemin tamamen kapanmasına yol açan hatalar alındığını duyurdu. CrowdStrike’ın kurucularından George Kurtz, sosyal medya hesabından teknik kesintilerin kendilerinden kaynaklandığını açıkladı. Özellikle sistemleri otomatik güncellemeye açık olan işletmeler sorundan etkilendi.
‘ÇÖZDÜK AMA ETKİLERİ SÜRÜYOR’
Saatler süren krizin ve dünyanın dört bir yanından gelen “mavi ekran” görüntülerinin ardından Microsoft 365’ten de bir açıklama geldi. Yapılan açıklamada, Microsoft’a siber güvenlik hizmeti veren CrowdStrike’nin sistemlerindeki aksaklık sonrası dünya çapında işletmeleri etkileyen küresel yazılım sorununa ilişkin güncel durum paylaşıldı. Açıklamada, “Sorunun altında yatan neden düzeltildi ve birkaç Microsoft 365 uygulaması ve hizmeti tam işlevselliğe geri yüklendi. Kalan etki hâlâ bazı uygulama ve hizmetleri etkilemeye devam ediyor” denildi.
URALOĞLU: ÖNEMLİ BÖLÜMÜNÜ ATLATTIK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da söz konusu işletim sistemini kullanan kuruluşların cihazlarında yaşanan kesintiye dair yapılan incelemede yaşanan aksaklığın siber kaynaklı olmadığını tespit ettiklerini bildirdi. Bakan Uraloğlu, siber güvenlik hizmeti veren CrowdStrike’tan kaynaklanan küresel yazılım sorununa ilişkin, “Etkilenen sistemlerle ilgili bazı kurumlarımızda hemen müdahaleyle aksaklığın önemli bir bölümünü atlattık” diye konuştu.
Markanın Türkiye distribütörü GRS Automobility tarafından yapılan açıklamada, Neta’nın Türkiye’deki perakende satış faaliyetlerine ara verdiği belirtilirken, İstanbul Kağıthane’de bulunan showroom’un geçici süreyle devre dışı bırakıldığı ifade edildi. Açıklamada ayrıca, Neta markalı elektrikli araç satın alan müşterilerin, mağduriyet yaşamaması adına araçlarının uygun şartlarda iade alındığının da altı çizildi.
YENİ YÖNETMELİK ETKİLEDİ
Açıklamada özetle şu ifadeler yer aldı: “Çin menşeili elektrikli araçlara ilişkin olarak, geçtiğimiz yılın sonunda hayata geçirilen yönetmelik ve yakın zamanda duyurulan GSR2 regülasyonları çerçevesinde, yayınlanan tebliğe bağlı olarak otomobil ithalatı belirtilen koşullar sağlanmadığı sürece gerçekleştirilememektedir. Süreç içerisinde yalnızca Hozon Neta değil, yüzde 100 elektrikli altyapıya sahip birçok Çin menşeili otomobil Türkiye’ye ithal edilememiş, distribütörlerin bir bölümü hibrit araç ithalatına yönelmiştir.
Bu çerçevede, sadece yüzde yüz elektrikli altyapıya sahip otomobil üretimi gerçekleştiren Neta Auto’nun Türkiye’deki perakende operasyonlarına GRS Automobility olarak geçici süreyle ara verme kararı almış bulunmaktayız.
‘YENİDEN BAŞLAMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ’
Süreçte Kağıthane’deki GRS Automobility Showroom’umuz geçici süreyle devre dışı bırakılırken, çalışanlarımız grup şirketleri bünyesinde, farklı birimlere transfer edilmiştir.
Perakende operasyonlarının devamlılığı adına çalışmalarımız tüm hızıyla sürmekte; B2B operasyonları çerçevesinde otomobillerin bakım, yedek parça ve servis hizmetleri 10 yıl boyunca GRS Automobility güvencesi ve kalitesiyle devam etmekte, araçların kısa ve uzun dönem kiralama opsiyonları ile satışı gerçekleştirilmektedir. Öte yandan perakende müşterilerimizin herhangi bir mağduriyet yaşamaması adına, araçları uygun şartlarda iade alınmıştır.
Ara verdiğimiz bu geçici süreçte, Türkiye’deki üretim ve yatırım olanakları konusunda Neta Auto’nun Türkiye distribütörü kimliğiyle görüşmelerimiz ve fizibilite çalışmalarımız aktif olarak devam etmektedir ve markanın Türkiye’den çekilmesi söz konusu değildir. En kısa sürede yeniden perakende faaliyetlerine başlamak ve kıymetli tüketicilerimize tekrar hizmet vermek için çalışmalarımız hızla devam etmektedir.”
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, 27 yıl aradan sonra Türkiye’ye gelecek ilk otomotiv ana sanayi yatırımı olacak Çinli BYD’nin yatırım kararını değerlendirdi. Bu kararın ardından farklı markalardan da yatırım haberi gelebileceğini belirten Eroldu, Togg da dahil olmak üzere yerli üreticilerin Çinli markalarla gireceği rekabetle ilgili, “Rekabet bütün oyuncuları dinç tutacak. Bugün otomotivde rekabetçilik endeksine baktığımız zaman Hindistan, Çin, Türkiye, Fas sıralamasını görüyoruz. Dolayısıyla biz Türk otomotiv sanayi olarak Çinlilerin Türkiye’de yapacakları üretimle rekabet ederiz. Sadece hammadde konusunda onların bir sıkıntısı yok ancak biz ve Avrupalılar birçok hammaddeyi ithal ediyoruz. Adil şartlardaki bir rekabette bizim Çin ile bir derdimiz olmaz” diye konuştu.
TEŞVİKLER TOGG’U ETKİLER Mİ
BYD yatırımı için verilen ilave gümrük vergisi muafiyeti ve Plug-In Hybrid (şarj edilebilir hibrit) araçlara ÖTV avantajı teklifiyle ilgili soruları da yanıtlayan Eroldu, “Bu belirli bir avantaj sağlayacaktır ancak orada da yüz binlerce araçtan söz etmiyoruz belirli bir limiti var. Yüzde 30 ÖTV ise aslında çok sınırlı bir alanı temsil ediyor. Şu anda yüzde 5’ten daha küçük bir alan. Togg gibi veya diğer elektrikli araçlarda yüzde 10’luk ÖTV var, içten yanmalılarda yüzde 80’lik ÖTV var. Bu bir avantaj sağlayacaktır ama sonuçta oradaki teşvik de sonsuza giden bir rakam değil. O yüzden çok rahatsız etmez diye düşünüyorum” görüşünü paylaştı.
Eroldu ayrıca, BYD’nin otomotiv sektörüne sağlayacağı toplam cirosal değerin tahminen 3.8 milyar Euro seviyesinde olacağını da belirtti. Sektörde Oyak Renault, TOFAŞ ve Ford Otosan gibi markaların yakında devreye alacağı yeni yatırımlarının olacağını da hatırlatan Eroldu, BYD ile birlikte otomotiv sanayi kapasitesinin 2.4 milyon ulaşabileceğini söyledi.
SON SEKİZ YILIN EN DÜŞÜK YERLİLİK ORANI
Otomotiv satışlarında yerli oranının gerilediğine dikkat çeken Eroldu, “Toplam taşıt araçlarında bu sene yüzde 32’ye geriledik. En son 2016 yılında yüzde 33 ile kapatmışız. En büyük kayıp şu anda hafif ticari araçta. Ama bunun da biz geçici olduğunu düşünüyoruz. Dış ticaret dengesinde, geçen seneyi 1.4 milyar dolar eksiyle kapatmıştık. Bu senenin ilk 5 ayında 109 milyon dolar gibi sıfır noktasına yakın bir yerdeyiz. Otomobilde ise ilk 5 ayda 2 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı var. Bu da tabi ülke ekonomisini açısından iyi bir sinyal değil” ifadelerini kullandı.
RAKAMLARLA YERLİ SANAYİNİN 50. YILI
OSD’nin 50. yılı kapsamında düzenlenen gala gecesinden hemen önce otomotiv gazetecilerinin sorularını yanıtlayan Eroldu, 1974 yılından bu yana Türk otomotiv sanayinin gelişimini rakamlarla anlattı. Sanayinin toplam kapasitesinin 2 milyon adedin üzerine çıktığını belirten Eroldu, şu rakamları verdi:
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Kağıthane’de bulunan showroom’unu boşaltan markanın internet sitesindeki irtibat telefonları da artık çalmıyor. Edindiğimiz bilgilere göre, Hozon Neta markasını Türkiye’ye getiren GRS Automobility şirketi çalışanlarının önemli bir bölümünü de işten çıkarıldı. Bu arada, GRS Automobility’nin distribütörlüğünü üstlendiği diğer bir marka Hollandalı Carver da iflasını açıkladı.
Şirket, geçen yıl 420 km menzilli Neta U modelini satışa sunmuştu. 2024’ün ilk çeyreğinde Neta Aya ve Neta GT, 2025 yılında ise Neta S’in satışına başlayacağını belirtirken, bu yıl için en az 12 showroom açmayı planladıklarını açıklamıştı. Ancak, satışa başladıktan hemen sonra Ticaret Bakanlığı, Çin’den ithal edilecek elektrikli araçlar için tüketiciyi korumaya yönelik yeni şartlar getirmişti. Bu şartlar arasında 7 bölgede 20 servisin ithalatçı firma tarafından bizzat kurulma zorunluluğu da bulunuyordu. Bu kararın ardından birçok aracı gümrükte takılan Hozon Neta, sadece yeni düzenlemeden önce Türkiye’ye sokabildiği 53 adet elektrikli otomobil için satış gösterdi.
ÇİN MENŞELİ MARKA SAYISI 10’A GERİLEDİ
Bakanlığın aldığı tüketicileri korumaya yönelik “Bazı Elektrikli Araçların İthaline İlişkin Tebliğ” 29 Aralık itibarıyla yürürlüğe girmişti. Karar özetle, “Çin’den bir elektrikli araç markası buldum, bunu getirip Türkiye’de satarım” dönemini bitirdi. Bu kararın ardından finansal yapısı güçlü olmayan ve elektrikli araç dışında alternatif motorlu aracı bulunmayan Çinli markaların Türkiye’deki faaliyetlerinin zora girmesi bekleniyordu. Böylece karardan ilk etkilenen marka Hozon Neta oldu. Bu gelişmeler sonucunda, Türkiye otomotiv pazarındaki Çinli marka sayısı 10’a geriledi.
Kağıthane’deki GRS Automobility showroom’u boşaltıldı.
SATIN ALANLAR NE YAPACAK
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre, GRS Automobility şirketi 8 ayda yalnızca 53 adet Neta U otomobil satabildi veya bayileri üzerinden satış gösterdi. Yürürlükteki düzenlemeye göre, şirketin satışlarını durdursa dahi önümüzde 10 yıl boyunca müşterilerine yedek parça ve servis hizmeti verme zorunluluğu bulunuyor. Bu arada, hem Türkiye faaliyetleri hem de servisle ilgili soruları yöneltmek üzere aradığımız GRS Automobility yetkililerine ulaşamadık.
Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi BYD’nin Macaristan’ın ardından yatırım için Türkiye’yi seçmesinin yankıları sürüyor. 27 yıl aradan sonra bir ilk olan bu yatırımın uzun süredir Türkiye ile görüşmelerini sürdüren diğer Çinli üreticilerde de tetikleyici bir etki yapması bekleniyor. Konuyla ilgili Hürriyet’e değerlendirmelerde bulunan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Albert Saydam, “Türkiye’ye yatırım konusunda soru işaretleri olan birçok Çinli ve diğer ülkelerden üreticiler vardı. BYD yatırımı birçok soru işaretini ortadan kaldırdı. Tetikleyici bir etkisi tartışmasız olacaktır” dedi.
İKİ FAZDAN OLUŞUYOR
BYD’nin Avrupa’daki ülkelerin yatırım çekmek isteyen küresel bir marka olduğunun altını çizen Saydam, “İki fazdan oluşan bir süreç söz konusu. İlk etapta Manisa’da 1 milyon 600 bin metrekare alan düşünülüyor. Dünyada liderliğe oynayan ve birçok güçlü yönü olan bir marka. Biz de Türk otomotiv tedarik sanayi olarak onların Avrupa hikayesini başarılı kılmak için üzerimize düşeni yapacağız. Birçok fırsat var. Birincisi, tedarikçi olarak direkt mal vermek. İkincisi, onların teknolojisini anlayıp bizim için fırsatların ne olduğunu, gelişmeye açık şeylerin ne olduğunu görmek. Bununla birlikte farklı yabancı yatırımcılar da gelecektir” ifadelerini kullandı.
YILLIK 3-4 MİLYAR DOLAR CİRO
TAYSAD Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapmamız gereken birçok iş var. Elektrikli araçların yüzde 50’den fazlasını Türkiye’de üretebiliyoruz. Bu araçlar basit bir hesapla 30 bin dolar bandında diyelim. Yaklaşık olarak yüzde 70-80’i parça veya yazılım. 150 bin adetlik kapasite göz önüne alındığında yaklaşık 3-4 milyar dolarlık yıllık cirodan bahsediyoruz. Bundaki en önemli kısım da tedarik sanayi olacaktır. Şimdi Çinliler ile, BYD ile iş yapma kültürünü öğreneceğiz. Onların da rekabetçi olması için Türk otomotiv tedarik sanayi elinden geleni yapacaktır. Çünkü, yatırımın ikinci fazını gerekli kılmak için bu projenin başarılı bir şekilde hayata geçirmemiz lazım.”
‘SAHİBİNDEN BYD’YE YAKIN DEPO’
Türkiye’nin en büyük ihracatçı sektörü konumundan bulunan otomotiv sektöründe ana üretici yatırımı son olarak 1997 yılında Japon üretici Honda tarafından yapılmış ancak firma 2021 yılında Gebze’deki fabrikasını kapatmıştı. Aradan geçen 27 yılda birçok üreticinin adı yatırımla anıldı ancak hiçbiri hayata geçirilmedi. Ancak, Çinlilerin Batı’ya açılma stratejisi kapsamında üretim tesislerini Avrupa’ya taşımak istemesi yeni yatırımların önünü açtı. 2023 yılından beri devam eden görüşmeler neticesinde, 27 yıl sonra Türkiye’ye ilk büyük çaplı otomotiv yatırımının dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi BYD’den gelmesi bekleniyor. Geçtiğimiz hafta Bloomberg’e konuşan Türk yetkililerin verdiği bilgilere göre, söz konusu yatırımın tutarı 1 milyar dolar olurken fabrikanın kurulacağı yer ise Manisa olacak.
ÜÇ ÖNEMLİ TEŞVİK
Fabrika haberlerinin duyurulmasından önce alınan 3 çok önemli karar ise Türkiye’nin Çinli BYD’yi yatırıma çekmek için elinden geleni yaptığını gösteriyor:
EK VERGİ MUAFİYETİ: Bugün (8 Temmuz) itibarıyla geçerli olacak düzenlemeye göre artık Çin’den gelen tüm yakıt türlerindeki otomobillere yüzde 40 ilave gümrük tarifesi uygulanacak. Ancak, resmi olarak yatırım taahhüdü verilirse yatırım yapacağını bildiren Çinli üreticiler teşvik belgesi alarak bu ek gümrük vergisinden muaf tutulacak.
ÖTV DESTEĞİ: Meclis’e sunulan kanun teklifine göre, karbondioksit emisyonu 25 gramın altında olup, elektrikli menzili 70 km ve üstünde olan şarj edilebilir hibrit (Plug-In Hybrid) araçlara ÖTV avantajı gelecek. Motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçmeyen ve ÖTV matrahı 1.350.000TL’yi aşmayan araçlardan yüzde 30 ÖTV alınacak.
MANİSA OSB’DEKİ ARAZİ: 2020 yılında Volkswagen’in yapacağı yatırım için fabrikanın kurulması planlanan, Manisa’nın Yunusemre İlçesindeki 3 bin 364 dönümlük arazi, 5 Kasım 2020 tarihinde Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ne (OSB) ilave edilerek kamulaştırılmıştı. İşte BYD’ye fabrika için bu arazinin tahsis edileceği tahmin ediliyor.
Seal U DM-I’Yİ ÜRETEBİLİR
BYD’nin Avrupa’ya açılma stratejisi kapsamında elektrikli otomobillerini Macaristan’da şarj edilebilir hibrit motorlu otomobillerini ise Türkiye’de üretmesi bekleniyor. Meclis’e sunulan yeni ÖTV yasa teklifi ise; 1.5 litre hacmindeki benzinli motoru, 80 kilometre elektrikli sürüş menzili ve 20.5 g/km CO2 emisyonu bulunan Seal U DM-i modelinin Türkiye’de üretilebileceğini işaret ediyor.
Alfa Romeo Mito ve Giulietta modellerinin yerini alacak B-SUV premium segmentindeki Junior’un (küçük) 136 beygirlik 1.2 litrelik 48V hibrit destekli motor ve 156 beygirlik tamamen elektrikli motor seçenekleriyle Eylül ayında Türkiye yollarıyla buluşması bekleniyor. Alfa Romeo Türkiye Marka Direktörü Özgür Süslü, yeni Junior’un en çok satan modelleri olacağını belirtiyor.
EN HIZLISI 2025’TE
Markanın en iyi yol tutuş ve sürüş dinamiklerini sunarak sportif mirasını sürdürmek üzere farklılaştırılan 280 beygir gücündeki tamamen elektrikli Junior Veloce versiyonunun ise 2025 yılında Türkiye’de satışa sunulacağı tahmin ediliyor. Geçtiğimiz hafta Alfa Romeo’nun davetlisi olarak markanın İtalya’daki Balocco pistinde test ettiğimiz bu versiyon yol tutuşu ve sürüş dinamikleriyle oldukça etkileyici. Önden çekişli elektrikli araçlarda ilk kez kullanılan yeni TorSen “D” mekanik sınırlı kaydırmalı diferansiyel, 25 mm alçaltılan spor süspansiyon ve 4 pistonlu monoblok kaliperlere sahip 380 mm üzerindeki ön disk frenleri Junior Veloce’yi adeta eğlenceli bir sürüş makinasına çevirmiş durumda.
410 KM MENZİL
0’dan 100 km/s’ye 5.9 saniyede çıkabilen Alfa Romeo Junior, 200 km’nin üzerinde hıza ulaşabilirken 410 km’lik sürüş menzili sağlıyor. Öte yandan, Veloce versiyonun Türkiye’de yüzde 60’lık ÖTV dilimine girmesi nedeniyle Junior satışları içerisinde daha sınırlı sayıda bir pay alacağını tahmin etmek güç değil.
‘Temmuzdan sonra satışları finansman maliyetleri belirler’
Alfa Romeo Türkiye Marka Direktörü Özgür Süslü, yeni Junior modeliyle ilgili, “Alfa Romeo, 2024 yılı ilk 6 ayında 440 adet satış ile premium otomobil pazarındaki önemli oyuncular arasındaki yerini korudu. Yılın geri kalanında, Junior ile satış adetlerimizin artmasını bekliyoruz. Junior hem yüzde 100 elektrikli hem hibrit motor seçenekleri ile daha geniş bir müşteri kitlesine hitap edecek. Alfa Romeo markasının en çok satan modeli olacağını öngörüyoruz” değerlendirmesini yaptı. Süslü, pazarla ilgili sorularımızı ise, “Temmuz’dan sonra pazarın gidişatını finansman maliyeti/erişim kolaylığı ve döviz kuru seviyesindeki değişim etkileyecektir. Yıl sonu toplam pazarın 800 bin adetin üzerinde satış ile kapanacağını tahmin ediyoruz” dedi.
İŞ ve İşçi Bulma Kurumu’nun (İŞKUR) Ocak-Mayıs 2024 verilerine göre, dört aylık dönemde işverenler tam 1 milyon 144 bin 857 kişilik açık iş yani çalışan ihtiyacı bildirdi. Bu dönemde çalışan açığının yüzde 98.6’sı özel sektörden geldi. Sektörler itibarıyla en fazla çalışan ihtiyacı otomotiv sektörünün de dahil olduğu imalat sanayi alanında yaşandı ki buradaki açık iş sayısı 457 bin 710 adedi buldu.
Yıllık 1.5 milyona yakın üretimin gerçekleştiği ve 1 milyon civarında yeni aracın satıldığı otomotiv sektöründe ise üretimden satış sonrası hizmetlere kadar neredeye her alanda eleman açığı bulunuyor.
Sektör temsilcileri özellikle boya, kaporta, mekanik teknisyen ve elektrik teknisyeni ihtiyacının giderek büyüdüğünü belirtiyor. Bu alanda en çok dile getirilen ihtiyaç ise ustalar emekli olurken yetiştirilecek çırak bulunumaması. Öyle ki bu durum hasar gören araçların daha uzun sürelerde onarılıp teslim edilmesine bile yol açıyor.
EYT DE ETKİLEDİ
Türkiye’de sadece otomotiv değil birçok alanda yetişmiş eleman ihtiyacı olduğunu ve teknik alanda altyapısını sağlamış gençlerin zamanla oldukça iyi ücretler kazanabileceğini belirten RS Otomotiv Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Ünaldı, Hürriyet İK’ya yaptığı değerlendirmede, “Sektörde boya, kaporta ve teknisyen ihtiyacı var. Herkes şu anda birbirinden kaportacı transfer etmeye başladı. Çünkü, yeni kaportacı yetişmezken eskiler emekli oluyor veya meslekten çekiliyorlar. Özellikle EYT ile birlikte meslekten ciddi oranda bir çalışan eksilmesi oldu” dedi.
Batı’ya açılan Çinli otomotiv üreticilerinin yatırım için Türkiye’yi tercih etmesine yönelik üst düzey görüşmeler hızlanırken yatırım için ilk güçlü sinyal BYD markasından geldi. Bloomberg’in Türk hükümeti yetkililere dayandırdığı habere göre, Çinli elektrikli otomobil üreticisi BYD, Manisa’da 1 milyar dolarlık bir fabrika inşa etmek üzere bir anlaşma imzalayacak. Konuyla ilgili ilk resmi duyurunun ise 8 Temmuz Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından fabrikanın inşa edileceği Manisa’da yapılması bekleniyor.
VW VAZGEÇMİŞTİ
BYD’nin yatırım için seçtiği Manisa’daki arazinin ise Alman Volkswagen’in (VW) 2019 yılında fabrika kurması için kamulaştırılma çalışmalarının başladığı ancak vazgeçtiği Manisa OSB yakınındaki büyük arazi olması bekleniyor. 1995 yılında şarj edilebilir batarya üreticisi olarak kurulan BYD markası otomobil, raylı ulaşım, yeni enerji ve elektroniği kapsayan çok çeşitli bir iş alanına sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Marka geçtiğimiz yıldan bu yana Türkiye’de otomobil satışı gerçekleştiriyor.
BYD’nin yatırım kararıyla ilgili iddiaların Türkiye’nin Çinli otomotiv üreticileri için aldığı yatırım teşviki kararından hemen sonra gelmesi ise dikkat çekici.
YATIRIM AÇIKLAYAN TEŞVİKİ KAPACAK
Önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararına göre, yatırım teşvik belgesi kapsamında gümrük muafiyetinden yararlanarak gerçekleştirilen Çin menşeli otomobil ithalatında ek mali yükümlülük uygulanmayacak. Bu kapsamda, 8 Temmuz’dan itibaren Çin’den ithal edilecek tüm yakıt türlerindeki araçlar geçerli olacak yüzde 40 ilave mali yükümlülükten muaf tutulacak.
NE ANLAMA GELİYOR
Türkiye, halihazırda yatırım teşvik belgesi alan üreticilerin ithalatta ek gümrük vergisi ödememesini sağlıyordu. Alınan son kararla Çinli markalar için getirilen “ilave mali yükümlülük” şartı da yatırım teşvik belgesi kapsamına alındı. Buna göre, Türkiye’de yatırım yapacağını taahhüt eden markalar yalnızca yüzde 10’luk gümrük vergisiyle yoluna devam ederek uygun fiyatlı otomobil satmaya devam edecek. Belirtilen sürede yatırım gerçekleşmez ise verilen teşvik ve muafiyetler yasal mevzuat çerçevesinde bu şirketlerden geri tahsil edilecek.
Otomotiv pazarı yılın ilk aylarındaki temposunu dokuz günlük bayram dönemine rağmen haziranda da kesmedi. Haziran ayında otomobil ve hafif ticari araç satışları geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 5.1 azalsa da 100 bin eşiğini geçti ve 106 bin 238 adede ulaştı. İlk altı aylık satışlar ise 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde 3.7 oranında artarak 577 bin 981 adede ulaştı ve rekor kırdı.
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre, binek otomobil satışları yılın ilk altı ayında geçen yıla göre yüzde 7.3 oranında arttı, 462 bin 955 adet seviyesine çıktı. Hafif ticari araç satışları ise yüzde 8.7 geriledi ve 115 bin 26 adede geriledi. Otomobil ve hafif ticari araç pazarı 10 yıllık haziran ayı ortalamasına göre yüzde 40 arttı.
TEMMUZ KARARLARI SATIŞLARI TETİKLEDİ
Araç fiyatlarındaki yükselişin arkasında, kredi maliyetleri ve yüksek faizlere rağmen biriken talep, filo satışları, engelli alımları gibi birçok etken var. Hazirandaki satışlarda ise 7 ve 8 Temmuz tarihlerinde devreye girecek iki önemli düzenleme rol oynadı. Öncelikle üreticiler, 7 Temmuz’da başlayacak yeni standart güvenlik donanımlarını şart koşan (GSR2) düzenleme öncesi, stoklarında bu standartlara uymayan modelleri eritmek için ek kampanyalar düzenledi. Bununla birlikte Çin’den gelen araçların fiyatlarını artırması beklenen ve 8 Temmuz’da devreye alınacak ilave gümrük vergileri de Çinli araçlara talebi artırdı.
HANGİ MARKA NE KADAR SATTI
Haziranda toplam satışlarda lider 12 bin 809 adetle Fiat oldu. Renault 11 bin 334 adetle ikinci, Ford 7 bin 649 adetle üçüncü, Chery 7 bin 511 adetle dördüncü ve Volkswagen 6 bin 739 adetle beşinci sırada yer aldı. Binek otomobil pazarında liderlik ise 9 bin 672 adetle Renault markasının olurken bu markayı, 9 bin 46 adet otomobil satan Fiat ikinci, 7 bin 511 adet otomobil satan Chery üçüncü olarak takip etti.
TESLA’YA TÜRKİYE’YE ÖZEL MODEL DOPİNGİ
Haziran ayında tamamen elektrikli otomobil pazarı 8 bin 32 adet olarak gerçekleşti. Mayıs ayında teslimatları 10 adede kadar gerileyen Tesla, haziran ayında Türkiye’ye özel olarak ürettiği yüzde 10 ÖTV dilimine giren düşük güçteki motora sahip Model Y’nin teslimatlarına başlayarak adeta dipten döndü. ABD’li marka haziranda 2 bin 670 adet Türkiye’ye özel Model Y teslimatı gerçekleştirerek pazarın lideri olurken, Togg haziran ayında 1.733 adet T10X teslimatı gerçekleştirdi. İlk altı aylık sonuçlarda ise Togg 13 bin 21 adet teslimatla liderliğini korurken Tesla 3 bin 82 adetle ikinci, KG Mobility 2 bin 522 adetle üçüncü sırada yer aldı.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), elektrik tarifelerine bugünden (1 Temmuz) itibaren geçerli olmak üzere yüzde 38 zam yaptı. Artışın ardından, evlerde kullanılan elektriğin 100 kWh bedelinin 207.23 TL olduğu kaydedildi. Bu kapsamda, konutlarda kullanılan düşük kademede (240 kWh’ı geçmeyen) elektriğiN 1 kWh başına 2.07 TL, yüksek kademede (240 kWh üzeri) elektriğin 1 kWh başına 3.10 TL olarak uygulanması bekleniyor. İş yerlerinde ise yüksek kademede elektrik birim fiyatının 1 kWh için 5.53 TL olacağı düşünülüyor.
EVDEN 274 TL İŞ YERİNDEN 490 TL
Elektrik fiyatlarında yapılan tarife artışı Mayıs 2024 itibarıyla Türkiye’de sayıları 115 bin adede ulaşan elektrikli otomobilin sahiplerini de yakından ilgilendiriyor.
Yeni düzenlemeyle örneğin; 88.5 kWh batarya kapasitesi bulunan 500 km menzilli bir elektrikli otomobilin sahibi aracının bataryasını evden şarj ederse yüksek kademeden hesaplandığında 274.3 TL’ye tamamen dolduracak. 1 Temmuz’dan önce bu tutar 200 TL’ydi. Aynı aracı iş yerinden şarj etmek isterse ödeyeceği tutar ise yaklaşık 490 TL olacak. Araç sahibinin ayda 1.500 km yol yaptığı düşünüldüğünde söz konusu elektrikli aracın sahibi evden şarja ayda toplamda 823 TL, iş yerinde şarja ise ayda yaklaşık 1.470 TL ödemesi gerekiyor.
İŞLETMECİLER %20-30 ARTIŞ YAPABİLİR
Elektrikteki tarife artışı sonrası Türkiye’de sayıları hızla artan özel elektrikli araç şarj istasyonu işletmecilerinin de fiyatlarında artış bekleniyor. Burada rekabet yüksek olduğu için fiyatların hemen ve aynı oradan yansıtılması beklenmiyor. Sektör temsilcilerine göre, şarj istasyonu işletmecileri önümüzde 1 ay içerisinde fiyatlarını güncelleyecek ve fiyat artış oranı yüzde 20 ila 30 arasında değişecek.
GEÇEN yıl otomotiv piyasasındaki fahiş fiyat oluşumu ve stokçuluğa engel olan, sıfır araçların satışından 6 ay ve 6 bin km sınırlaması ile 2. el araçların sıfır fiyatının üzerinde ilana konulmasını engelleyen düzenlemelerde süre 1 Temmuz 2024’te sona eriyordu. Ancak, Ticaret Bakanlığı önceki gün yaptığı açıklamada otomotiv piyasasını yakından ilgilendiren bu iki düzenlemede sürenin 1 Ocak 2025’e kadar uzatıldığını açıkladı.
GSR2 VE ÇİN’E EK VERGİ ETKİSİ
Hükümetin enflasyonla mücadele kayıtdışılığın tekrar tetiklenmemesini istediğini belirten İstanbul Motorlu Araç Satıcıları Derneği (İMAS) Başkanı Hayrettin Ertemel, Hürriyet’e yaptığı değerlendirmede, “7-8 Temmuz tarihlerinde hayata geçecek GSR2 ve Çin’den gelen araçlara ilave yüzde 40 gümrük vergisi düzenlemeleri önemli. Birçok kişi, Çinli araçları 8 Temmuz’a kadar alalım bu tarihten sonra satarız, eğiliminde olabilir. Dolayısıyla düzenlemenin uzamasında temmuz ayında yürürlüğe girecek bu şartlar da etkili olmuştur diye düşünüyorum” dedi.
Ticaret Bakanlığı’ndan önceki gün konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Pazarlama ve satış kısıtlaması ile ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal eden yetkili satıcılar ve bireyseller tarafından motosiklet, otomobil ve arazi taşıtlarının ilk tescil tarihinden itibaren 6 ay ve 6 bin kilometre geçmedikçe, doğrudan veya dolaylı olarak pazarlanması veya satışının 1 Temmuz 2024 tarihine kadar yapılamayacağına ilişkin yeni düzenlemeler hayata geçirilmişti.
‘MAĞDURİYETLERİ ORTADAN KALDIRDI’
Aynı şekilde, ilan kısıtlaması ile güncel satış fiyatının üzerinde bir fiyattan ilan yoluyla ikinci el satışta pazarlanmasının da 1 Temmuz 2024 tarihine kadar yapılamayacağı belirlenmişti.
Ticaret Bakanlığımızca yapılan düzenleme ve denetimler neticesinde; sıfır taşıtların ikinci ele düşürülerek satışa sunulması yoluyla haksız kazanç sağlanmasının önüne geçilmiş, sıfır taşıt arzının artmasına katkı sağlanarak gerçek ihtiyaç sahiplerinin taşıta ulaşmalarına imkân sağlanmış ve otomotiv sektöründeki spekülatif fiyat artışları engellenerek tüketici mağduriyetleri ortadan kaldırılmıştır. Bu doğrultuda, söz konusu kazanımlar göz önünde bulundurularak, ilgili iki düzenlemenin de 6 ay süreyle, 1 Ocak 2025 tarihine kadar yeniden uzatılmasına Ticaret Bakanlığımızca karar verilmiştir.”
90 MİLYON TL CEZA KESİLDİ
2016 yılında Pirelli’den ayrılarak bağımsız bir şirket haline gelen endüstriyel ve ticari lastik üreticisi Prometeon, bu tarihten sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk lastik fabrikası olarak bilinen Kocaeli’ndeki tesislerinde yatırım atağına kalktı. 2024 yılına kadar fabrika ve Ar-Ge merkezi için toplamda 185 milyon Euro yatırım yapan şirket, Kocaeli’nde yıllık kapasiteyi 1.8 milyon adede çıkarırken Türkiye’nin sorumluluğunu da artırdı.
75 ülkeyi yöneten Prometeon Türkiye, AFME, Rusya, CIS Bölge CEO’su Gökçe Şenocak, “Kurumsal şirket ismimizi lastiğimizin üzerine taşıma kararı aldık. Kocaeli’nde ürettiğimiz ve teknolojisinde Ar-Ge merkezimizin katkıları bulunan Prometeon markalı Serie 02 lastikler sonbaharda Avrupa ve Türkiye’de yollara çıkacak. İlk kez üzerinde kendi ismimizi kullacağımız bu lastiklerin Avrupa lansmanı ise bu yılın son çeyreğinde Türkiye’de yapılacak” dedi.
150 KİŞİLİK AR-GE MERKEZİ
Geçtiğimiz hafta Prometeon’un davetlisi olarak katıldığımız Almanya’da düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Şenocak, “Kısa sürede Türkiye ekonomisine katkı yapan bir hale geldik. Ürettiğimizin yüzde 50’dan fazlasını ağırlıklı olarak Avrupa olmak üzere 85 ülkeye ihraç ediyoruz. Ar-Ge merkezimizde 150 kişi istihdam ediyoruz. Akıllı lastik üreticiyiz. Lastiklerimizi Pro Services çözüm ailemiz ve dijital hizmetlerimizle destekleyerek kullanıcılarımıza çok önemli avantajlar sunuyoruz. Bu sayede 2020’den bu yana kesintisiz olarak ağır vasıta lastiklerinde pazar lideri olmayı sürdürüyoruz. Akıllı lastiklerimizde hammaddeden başlayarak lastiğin ömrünü tamamlamasına kadar geçen tüm süreci izliyoruz” ifadelerini kullandı.
Şenocak sözlerini şöyle sürdürdü: “Lastik, doğal kauçuk, çelik tel/kord, karbon karası ve 150 değişik hammaddenin ve kimyasalın içinde yer aldığı kompleks bir yapıdan oluşuyor. Lastik üretirken 150 malzemeyi bir araya getiriyoruz. Ürünün kalitesi ve performansını teknoloji ve sürdürülebilirlikle harmanlıyoruz. Türkiye Ar-Ge merkezimiz inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklarını bütüncül olarak ele alan bir yaklaşımla çalışıyor. Prometeon olarak 2050 yılında karbon nötr olmayı taahhüt ettik. Üretim süreçlerimizin sürdürülebilirliğinin yanı sıra ürünlerimizin ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliği ile ürünümüzü kullanan müşterilerimizin de iş sürdürülebilirliğinden sorumluyuz.”
‘PAZAR PAYIMIZ YÜZDE 25’E ULAŞTI’
-PROMETEON Türkiye, MEA, Rusya, CIS Bölgesi Pazarlama Direktörü Faruk Uslu ise, “Ülkemizin en büyük ticari lastik kapasitesine sahip üretici konumunda yer alıyoruz. Teknolojik uzmanlığımızı genişleterek Anteo, Eracle, Tegrys markalarının yanı sıra Formula ve Pirelli lisansları altında endüstriyel ve ticari lastikler üretiyoruz. Bu da her segmentte lastiği müşterilerimize sunmamız anlamına geliyor. 2023 yılını yüzde 25 pazar payı ile kapadık. 2024 yılı ilk 5 aylık dönemde ise pazar payımızı artırdık” bilgisini paylaştı.
Türkiye’nin Çin’den ithal edilen otomobillere yüzde 40 ilave gümrük vergisi uygulayarak gümrük tarifesini 8 Temmuz itibarıyla yüzde 50’ye çıkarmasının yankıları sürüyor. Son olarak, Çin Elektrik ve Makine Sanayi Ticaret Odası (CCCME), Türkiye’nin uygulayacağı ilave gümrük vergisinin Çinli üreticilerde yol açacağı kayıpları değerlendirerek bu üreticilerin itibar ve yatırım kaybı için tazminat talep edeceklerini açıkladı.
CCCME yaptığı yazılı açıklamada, ‘Çin otomotiv endüstrisi’ adına bu karara karşı çıktıklarının altını çizerken, Türkiye’de satış yapan Çinli markaların ilave gümrük vergisi kararından önce verdiği siparişlerin yüzde 40 ek vergiden muaf tutulması istendi.
‘ELEKTRİKLİLER KAPIDA KALDI’
Açıklamada ayrıca, geçen yıl Çin’den ithal edilen elektrikli araçlar için getirilen yeni ithalat şartları kapsamında Türkiye’deki gümrüklerde bazı araçların mahsur kaldığı belirtildi ve bu araçların gümrükten çekilmesi için çözüm de istendi. Bununla birlikte, Türkiye’nin aldığı kararların Çin’den Türkiye’ye yapılacak olası otomotiv yatırımlarının karar verme sürecini ciddi şekilde etkilediği de ileri sürüldü.
CCCME, ilave gümrük vergisi sonra Türkiye’den taleplerini 5 ana madde halinde özetle şu şekilde sıraladı:
1.
7 Temmuz itibarıyla devreye girecek GSR2 (Küresel Güvenlik Yönetmeliği 2) nedeniyle sıfır otomobilde kampanyanın dozunun arttığı otomotiv pazarında, temmuz ayından sonra fiyatların yukarı yönlü hareket etmesi ve satışlarda talebin sıfır kilometreden ikinci el araçlara doğru kayması bekleniyor. Son iki ayda devreye giren kampanyalar kapsamında bazı modellerde yüzde 20’leri bulan fiyat avantajının sağladığını belirten sektör yetkililerine göre fiyatları artıracak 3 önemli sebep var; GSR2’ye uymayan araçlara ait stokların önemli ölçüde bitecek olması, GSR2 ile standart olacak güvenlik donanımları, Çin’den ithal otomobillere gelen ilave gümrük vergisi.
Buna göre, GSR2 ile birlikte gelecek standart güvenlik donanımları özellikle bu donanımların bulunmadığı modellerde fiyatları 5’in üzerinde artırabilir. Çin’den ithal edilen otomobillere getirilen ilave gümrük vergisinin ise bu araçların fiyatlarını yüzde 30 oranında artıracağı ve Çin dışı markaların üzerindeki rekabet baskısını azaltacağı öngörülüyor.
‘PAZARDA TEMPO DÜŞECEK’
Geçtiğimiz günlerde Hürriyet’e açıklamalarda bulunan Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin, otomotiv pazarıyla ilgili, “Temmuzdan sonra birçok firma GSR2 ile ilgili stok sıkıntısı halletmiş olacak. Doğal olarak artık kampanya baskısı azalacak. Düşük donanımlı araçlarda GSR2 nedeniyle daha yüksek fiyat artışları beklenirken yüksek donanımlı araçlarda fiyar artışı daha az hissedilecek. Diğer yandan, Çin’den ithal edilen araçlara gelen ilave vergilerle Çinli markaların rekabet gücünün kırılmasıyla beraber diğer markalar daha rahat nefes alacak. Birçok gerekçeyle temmuz itibarıyla fiyatların artacağını pazarın hızlı bir şekilde tempo kaybedeceğini öngörüyorum. Şu anda çok yavaş giden ikinci el araç pazarı ise hareketlenmeye başlayacak” değerlendirmesinde bulundu.
Otomotiv veri şirketi Cardata’nın CEO’su Hüsamettin Yalçın ise, şöyle konuştu: “Yılın son çeyreğinde, özellikle de eylül ayı sonrası ikinci elde bir toparlanma öngörüyoruz. Çünkü sıfır kilometrede önemli satış kampanyaları var ve bu da ikinci el araç fiyatlarıyla aradaki makası daraltıyor. O yüzden ikinci el araç fiyatlarındaki düşüş yılın son çeyreğine kadar devam eder. Böylece yılın son çeyreği itibarıyla fiyatları daha da düşen ikinci el araçlar bir cazibe noktası olabilir.
‘REKABET ŞARTLARI DEĞİŞİYOR’
Bununla birlikte Çinli markalar, fiyat stratejileriyle diğer markaların da fiyatlarını baskılıyordu. Fakat bu sefer Avrupalı markalar da fiyat artıracak; rekabette fiyat, satış gibi stratejiler ve dinamikler değişecek. Büyük ve sağlam Çinli markalar bu düzenleme sebebiyle Türkiye’den çıkmaz; farklı satış, pazarlama ve fiyat stratejileri deneyeceklerdir. Ancak yatırım/fabrika/üretim gibi konular bugünden yarına olacak işler değil. Sonuç olarak yılın ikinci yarısında Türkiye’de otomotiv sektöründe rekabetin yeniden şekillenmesi ve pazar dinamiklerinin yeniden değişmesini bekleyebiliriz.”
ALTI AYLIK SATIŞLAR 600 BİNE YAKLAŞIYOR
Çinli otomotiv üreticileri geçen hafta önce Türkiye ardından da AB’den gümrük vergisi tarifelerinin artırıldığı haberini aldı. Yeni tarifelere göre Çinliler, temmuz ayından itibaren artık AB’de elektrikli araçlar, Türkiye’de ise tüm yakıt türlerindeki otomobillerde rekabet gücünü önemli ölçüde kaybedecekti. Avrupa’da en çok satış yapan Çinli otomotiv grubu SAIC’e bağlı MG markasının Türkiye distribütörü Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin, yeni kararların yaratacağı etkileri ilk kez Hürriyet’e anlattı.
Kağan Dağtekin
“Türkiye tavrını en başta ve net bir şekilde koydu. Üretiyormuş gibi yapıp montaj yapacaksanız gelmeyin, hayallere kapılmayın, dedi. Bu işimize bazen gelmese de Türkiye’nin 30-35 yıllık kaliteli otomotiv sanayi birikimi böyle oluştu ve bunu kolay kolay deldirmememiz lazım” diyen Dağtekin, “Vergi artışını tahmin ediyorduk. Sadece yüzde 25 beklerken yüzde 40 gelmesi tahminimizden fazla oldu. Şimdi Türkiye’de üretim yapana veya farklı ülkelerden araç getirene kadar önümüzdeki 1-2 sene vites küçülteceğiz ama yola devam edeceğiz. Sene başında öngördüğümüz adetlerden (20 bin) daha az satacağız. 2025 planımızı daha mütevazi yapacağız ama yedek parça, servis, bayilik ağımız bir değişiklik olmadan devam edecek” dedi.
‘ÜST SEGMENTE ODAKLANACAĞIZ’
İlave gümrük vergisi kararının ardından artık daha üst segmentlerdeki araçlara odaklanacaklarını kaydeden Kağan Dağtekin, “Biz yaklaşık 6 aydır hem böyle bir vergi artışını öngörerek hem de GSR 2 kuralları sebebiyle temmuz ayından sonra yepyeni araçlar getirecek şekilde planımızı yapmıştık. Yani eski araçları vergiler arttı diye fiyat arttırıp satmayacağız. İki gelişme de ucuz fiyatlı, giriş seviyesindeki araçların fiyatını daha çok etkiliyor. O segmentte 50 - 100 bin TL’lik bir artış bile müşteriyi kaçırabiliyor. Üst segmentler bundan daha az etkileniyor. Burada da SAIC, biz ve bayilerimiz kârlılıktan daha fazla feragat ederek fiyat artışını belirli bir seviyede tutmaya çalışacağız” diyerek sözlerini sürdürdü.
‘ÇİNLİLER TÜRKİYE’DEN ELİNİ ETEĞİNİ ÇEKMEZ’
BU sene 125. yılını kutlayan Opel, geçtiğimiz yıl 74 bin adetle en çok satış yaptığı üçüncü ülke olan Türkiye’de vites yükselterek en popüler Alman markası olma hedefinde. Opel CEO’su Florian Huettl, “Son yıllarda Türkiye’de birlikte yürütülen çok iyi çalışmaların son derece etkileyici sonuçlar getirdiğini düşünüyorum. Geçen yıl yüzde 6 pazar payı ile Türkiye’de dördüncü sıradaydık. Bu sonuç Türkiye’de çok daha güçlü bir şekilde var olma tercihimizi doğruluyor. Şimdi hedefimiz büyümeye devam etmek. Türkiye’de en popüler Alman markası olmak istiyoruz” dedi.
‘YAVAŞLAMA İŞARETLERİ GÖRÜYORUZ’
Opel’in davetlisi olarak markanın genel merkezinin bulunduğu Almanya’nın Rüsselsheim şehrinde bir araya geldiğimiz Florian Huettl, Türkiye otomotiv pazarının bu yılki görünümüne ilişkin ise şu değerlendirmeleri yaptı:
“Türkiye pazarı 2023 yılında rekor kırdı ve tarihinde ilk kez 1 milyonun üzerinde satış gerçekleşti. Büyüme bu yılın başında da devam etti. Şimdi ise bir yavaşlama işareti görüyoruz. Pazarın geçmişte belirli bir dalgalanma gösterdiğini biliyoruz ancak bu uzun vadeli stratejimizi etkilemez. Uzun vadeli stratejimiz; Türkiye’de güçlü bir ağa sahip olmak ve Türkiye’ye uygun modelleri sunmak. Pazar büyüklüğünden bağımsız olarak artan bir pazar payına sahip olmak istiyoruz. Türk pazarının hızlı büyüyebileceğini ve hızlı yavaşlayabileceğini biliyoruz. Her iki duruma da hazırlıklıyız.”
‘FRONTERA’NIN FİYATI ÇOK REKABETÇİ OLUR’
Markanın büyüme hedeflerinde yakında Türkiye’de satışa sunulacak yeni modellerin önemli rol oynayacağını belirten Florian Huettl, “Pazara getireceğimiz sonraki ürünler Frontera ve Grandland olacak. İstanbul’da dünya lansmanını yaptığımız Frontera’yı geniş bir kitleye çok rekabetçi bir fiyata sunacağız. Yeni Grandland ise çok sofistike, yüksek teknolojiye sahip, üst seviye bir C-SUV modeli. Bugünkü Grandland’den önemli ölçüde daha büyük. Bu yüzden C-SUV segmentinin geniş bir bölümünü kapsayacak. Bu yıl ayrıca, yeni Movano’nun tanıtımıyla ticari araç seçeneklerimizi de genişletiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘7 MODELDE ELEKTRİKLİ SEÇENEK SUNACAĞIZ’
Türkiye’nin AB’nin aldığı karardan bir sene önce Çin’den ithal elektrikli araçlara, bu yıl ise tüm yakıt türlerindeki otomobillere yüzde 40 ilave gümrük vergisi getirmesi kararını düşününce eminim Türk otomotiv sektörü de “Ben bu filmi daha önce görmüştüm” demiştir. Ancak, geçtiğimiz hafta CNBC-e’ye konuşan Fatih Birol’un bu ifadeleriyle işaret ettiği nokta oldukça dikkat çekici:
“Biz bu filmi daha önce güneş santrallarında da görmüştük. Bugün en çok kurulan santrallar güneş enerjisi santralları. Şimdi aynı senaryoyu elektrikli araçlarda görüyoruz. Maliyetler düşüyor, imalat maliyeti açısından birçok ülkede tedirginlik yarattı. Ülkelerin kendi ürettiği elektrikli araçlar, Çin’den çok daha ucuza gelecek ve rekabet sorunu yaşanacak. Bu ülkeler, kendi ekonomilerini ve sanayilerini korumak için tedbir alıyorlar, bu rasyonel bir durum. Burada iyi bir denge bulmak lazım; kendi imalat sektörünü korurken, temiz ve güvenli teknolojileri de tamamen durdurmamak lazım. Denge son derece önemli.”
Fatih Birol
ALMANLAR ENDİŞELİ
Kısaca hatırlatmak gerekirse AB, 4 Temmuz itibarıyla Çin’den ithal edilen elektrikli araçlardan yüzde 10 gümrük vergisinin üzerine yüzde 38.1’e varan vergi tarifeleri uygulayacak. Ancak bu vergiler, Avrupa Komisyonu’nun Çinli markalar için başlattığı sübvansiyon soruşturmasında işbirliği yapan markalara göre değişiklik gösterecek. Aşağıdaki 3 şirkete ise özel oranlar uygulanacak:
- BYD %17.4
- Geely %20
- SAIC %38.1
Türkiye, Avrupa Birliği (AB) mevzuatına uyumluluk çerçevesinde 7 Temmuz Pazar gününden itibaren sıfır otomobil satışlarında standart olarak sunulan güvenlik donanımlarını artırmaya hazırlanıyor. Avrupa’da ölümlü trafik kazalarını en aza indirme hedefiyle devreye alınacak GSR2 (Küresel Güvenlik Yönetmeliği 2) kapsamında bu tarihten itibaren satılacak sıfır otomobillerde; Acil Durum Fren Sistemi (AEB), Şerit Takip Sistemi (LDWS), Geri Vites Kamera Sistemi, Kör Nokta Uyarı Sistemi (BLIS), Yorgunluk ve Dikkat Uyarı Sistemi (DDAW) gibi donanımlar zorunlu kılınıyor. Yeni dönemin başlamasına tam bir ay kala, otomotiv markaları bu standartlara uymayan araçlarını elden çıkarmak için kampanyanın dozunu arttırdı. Öyle ki, kimi modellerde nakite alımda 200 bin TL’yi aşan indirimler bile var.
HANGİ MARKALARI KAPSIYOR
GSR2 düzenlemesi halihazırda otomobillerinde söz konusu donanım özelliklerini barındıran orta-üst veya üst segment otomobilleri kapsamıyor. Elinde ‘2023 model yılı’ stoğu kalmayan markaların birçoğu da zaten 7 Temmuz’a hazırlıklı giriyor. Ancak, özellikle Türkiye’de üretilen otomobillerin en alt donanımlıları ile ekonomik sınıftaki ithal otomobillerin yine giriş seviyesi donanımları bu kapsama giriyor. Bursa’da üretilen Fiat Egea, Renault Clio, Renault Megane; İzmit’te üretilen i10, i20 ve Bayon’un giriş seviyesi versiyonlarında GSR2 geçişine uymadığı için önemli kampanyalar yapıldı ve bazılarında yapılmaya devam ediyor. İthal otomobillerde ise Honda City, Renault Capture, Citroen C3 gibi modellerde Haziran ayına özel avantajlar dikkat çekiyor.
799 BİN LİRAYA EGEA
Bu kapsamda, Bursalı Fiat Egea Sedan’ın 1.4 Fire 95 HP versiyonunun fiyatı yaklaşık 1 milyon TL’den 799 bin TL’ye kadar düşürüldü. Kampanyanın sınırlı sayıda ve Temmuz başına kadar geçerli olacağı duyuruldu. Japon üretici Honda da City modeli için 200 bin TL’nin üzerinde bir indirim yaparak aracın fiyatını 1 milyon 255 bin TL’den 1 milyon 30 bin TL’ye düşürdü. Yine İzmitli i10’nun 1.2 MPI Jump Manuel versiyonunda fiyat haziran ayına özel 970 bin TL’den 895 bin TL’ye geriledi. Renault Captur modeli için 100 bin TL nakit alım desteği sunarken Citroen, C3 (1.2 PureTech 85 HP - 5 İleri Manuel) modelinin fiyatını 963 bin TL’den 890 bin TL’ye indirdi.
HAZİRAN’DA KAMPANYALI BAZI MODELLER
ZORLU finansman koşulları ve artan fiyatlara rağmen otomotiv satışları mayıs ayında 100 bin adedi geçerek tarihin en yüksek ikinci mayıs ayı rakamlarına ulaştı. Nisan ayında uzun bayram döneminin etkisiyle 75 bin 919 adet olarak gerçekleşen otomobil ve hafif ticari araç pazarı mayısta yüzde 31.5 artarak 100 bin 305 adedi buldu. Mayıs ayında pazar Mayıs 2023’e göre yüzde 10.1 daralsa da söz konusu daralma sektör beklentilerinin çok altında kaldı. Öyle ki, Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) verilerine göre, Ocak-Mayıs satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artarak 471 bin 743 adet oldu. Rekorların kırıldığı 2023’te 5 aylık satışlar 340 bin 237 adet olmuştu.
1 MİLYONUN GÖSTERGESİ
5 ayda gerçekleşen yarım milyon adede yakın satış büyüklüğü otomotiv pazarının bu yıl da 1 milyon adetli rakamları yakalacağının önemli bir göstergesi oldu. Üstelik 2023 yılında yatırım amaçlı taleple birlikte pazarda “hormonlu” bir büyüme vardı. Bu yıl ise markaların elinde yüksek stok bulunması nedeniyle kampanya kanallarını açması, pandemiden bu yana biriken 300 bin adetlik talep, turizmdeki beklentiler doğrultusunda filoların yaz dönemi öncesi ihtiyaçlarını gidermesi gibi etkenler satışlarda etkili olmaya devam ediyor. Öte yandan, 7 Temmuz’da devreye girmesi beklenen yeni güvenlik yönetmeliği de bazı modeller ile sınır olsa da satışları arttıran sebepler arasında.
CLIO ZİRVEDE TOGG TAKİPTE
Renault Clio 4.661
Togg T10X 4.140
Renault Megane 3.374
Chery Tiggo 8 Pro 3.038
GEÇTİĞİMİZ yılın son çeyreğinden bu yana işlerin iyiye gitmediği ikinci el otomobil pazarında beklentilerin aksine daralma devam ediyor. Yaşanan daralmada markaların stoklarını eritmek için sıfır otomobilde kampanyanın dozunu arttırması ve zorlu finansman koşulları etkili oluyor. Öyle ki, birçok marka halen 2023 model yılına ait otomobillerin satışını sürdürüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son verilere göre, ikinci el otomobil pazarı yılın ilk dört ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 daraldı. Bu dönemde devri yapılan otomobil sayısı 2.6 milyon adetten 2.2 milyon adede geriledi.
YILLIK YÜZDE 28 GERİLEME
İkinci el otomobilde daralma özellikle nisan ayında bir hayli keskinleşti. Öyle ki, mart ayında 580 bin otomobil devri yapılırken, nisan ayında bu rakam 515 bin adede geriledi. Yıllık bazda gerileme ise yüzde 28’e ulaştı. Çünkü, geçtiğimiz yılın nisan ayında devri yapılan otomobil sayısı 715 bin 113 adet olarak gerçekleşmişti. 2024 yılında ikinci el otomobile olan talebin bayram ve yaz tatili dönemi öncesinde geçmiş yıllara kıyasla daha zayıf olduğunu kaydeden Otomobilen Genel Müdürü Kenan Bilirgen, “Müşterilerin daha çok ekonomik segment araçlara ve takas yoluyla elindeki aracı değerlendirerek, daha yeni model ve düşük kilometreli ikinci el bir araca geçiş yaptığını görüyoruz. Genel olarak mevcut ikinci el araç fiyatlarının tüketici satın alma kararı açısından rasyonel, ekonomik açıdan da tercih edilen seviyelerde olduğunu söyleyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Kenan Bilirgen
FİYATLAR NASIL SEYREDECEK
Bilirgen sözlerine şöyle devam etti: “Ekonomi politikalarına bağlı olarak özellikle yılın ikinci yarısında taşıt kredisi faizlerinde düşüş ve finansmana ulaşma konusunda rahatlama sağlanırsa, araç talebine ve otomotiv pazarına olumlu yansımalar olacaktır. İkinci el araç fiyatlarını etkileyen en önemli faktörler; vergi düzenlemeleri, döviz kurları, enflasyon, araç tedariki ve finansman maliyeti olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin kendine has ve hızla değişen bir ikinci el otomobil pazar dinamiği bulunuyor. Araç fiyatı gibi konularda kesin bir yorum yapmak tabii ki doğru değil, ancak yıl sonuna kadar fiyatların, döviz kuru hareketi ve enflasyona bağlı olarak kademeli bir şekilde artacağını öngörüyoruz.”
‘FİYATLARDA KÖPÜK ORTADAN KALKTI’
Fenerbahçe Spor Kulübü’nde gözler 8-9 Haziran’da yapılacak olağan genel kurula çevrildi. Altı yıllık bir aranın ardından yeniden aday olan Aziz Yıldırım, önceki gün ekonomi basınıyla bir araya gelerek hem mevcut başkan Ali Koç’un borçlulukla ilgili iddialarına yanıt verdi hem de 3 yıllık dönemde hayata geçireceği projeleri tek tek sıraladı. Yıldırım ve yönetim ekibi konuşmalarında sıklıkla sportif başarılarla birlikte kulübün gelirinin de artacağını ifade ederken, son 6 yılda herhangi bir başarı gelmediğini vurguladı. Kulübe yaklaşık 500 milyon Euro değerinde varlık bıraktıklarını belirten Aziz Yıldırım, “Bilançoyu tek taraflı olarak göstererek algı yapılıyor. Yaptıklarımız ortada ve yine yapacağız. 6 senedir konuşuyorlar ortada bir şey yok. ‘Şampiyonluk sözü vermem’ diyor o zaman neden geliyorsun? Bir tane boya yapmadılar, bir tek çivi çakmadılar. Biz ne diyorsak yaparız ve bir dönemde hepsini bitirmiş oluruz” diye konuştu. Yıldırım, göreve geldikleri takdirde hayata geçirecekleri projeleri ve planları şu şekilde sıraladı:
STADA SANTIAGO BERNABEU MODELİ
“Toplam kapasite 61 bin 500 kişi olacak. Kale arkaları bir kat yükseltilerek 15 bin kişilik ilave kapasite açılacak. Stadyum inşası maçları ertelemeyecek. Stadın yıkılıp yeniden yapılması gibi bir durum yok. Stadın çevresi Real Madrid’in stadı Santiago Bernabeu gibi kaplanacak. Akustik iyileştirmeler yapılacak. Kombineler yeniden düzenlenecek. Kale arkalarının ön tarafında koltuklar kaldırılacak (UEFA maçları hariç). Bu stat aslında devletin, biz bunu kiraladık ve kendimiz yaptık. Kongre üyelerine soracağım; devletten para alıp yapalım mı yoksa kendimiz mi yapalım? Biz yaparsak manevi kısmı kuvvetli olur. Bu projeyi de göreve geldiğimiz 3 yıllık dönemde bitireceğiz.
BANKA BORÇLARINI İKİ SENEDE KAPATACAĞIZ
“Ataşehir’deki basketbol salonunun yanındaki 35 dönümlük arazi için Emlak Konut ile inşaat yapılacak. Konut ve ofis projesi ile birlikte içerisinde 50 yataklı bir otel ve kolej de olacak. Kolej ve otel Fenerbahçe’ye kalacak. 2018’de hesaplandığında 70 milyon Euro’nun Fenerbahçe’ye kalacağı ortaya çıkmıştı. İkincisi, Kayışdağı’nda devletten satın aldığımız mevcut kolejin arazisi. Yaklaşık 20 dönümlük. Bunu da değerlendireceğiz. Buradan da 70 milyon dolar seviyesinde bir gelir hedefliyoruz. Şu anda Fenerbahçe’nin bankalara faizlerle beraber yaklaşık 4 milyar TL borcu var. Bu iki projeyle iki sene içerisinde banka borçlarını kapatacağız.”
YILLIK GELİRDE HEDEFİMİZ EN AZ 250 MİLYON DOLAR
“Görevi devrettiğimizde stadyum, basketbol salonu, Dereağzı, Topuk Yaylası ve daha birçok tesisin yanında arazileri de kulübe kazandırdık. Bunların değeri 500 milyon Euro ve belki daha fazla. Biz göreve geldiğimizde 250 milyon dolara kadar kulübün gelirini artırmıştık. Önümüzdeki dönemde kulübün gelirini yine minimum bu seviyede artırmamız gerekecek. Bizim hedefimizin en az 250 milyon dolar olması lazım. Hedefimiz yalnızca Türkiye’de şampiyon olmak değil, Avrupa’da da başarılı sonuçlar alıp oradan gelirlerimizi arttırmak.”
JOSE MOURINHO KULÜBE MALİYET GETİRMEYECEK
Pistin devir sürecinde Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) yetkilileri de oradaydı. Pistin yeni kiracısı ve TOSFED, kira sözleşmesi Temmuz 2023’te sona eren Intercity’nin pisti tahliye etmemesinin F1 yarışlarının 2026’da Türkiye’ye gelme ihtimalini zora soktuğu hakkında ortak görüş bildirmişti.
‘MİLAT OLARAK GÖRÜYORUZ’
Pistin tahliye süreciyle ilgili Hürriyet’e açıklamalarda bulunan TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı, “İstanbul Park’ta yeni dönem, hayırlı olsun. Cumhuriyet tarihimizin en büyük spor tesisi olan İstanbul Park’taki işgalin sonlandığı ve pistte yeni bir dönemin başladığı bugünün, otomobil sporları açısından milat olduğunu düşünüyoruz. Devletimizin büyük bir vizyonla yaklaşık 20 sene önce hayata geçirdiği ve bugün bile dünyanın en güzel yarış pistlerinden biri olan İstanbul Park’ın, sonunda tüm sporcularımıza ve Türk sporuna açılmasını, çok büyük bir mutlulukla karşıladık” dedi.
‘PİST TÜRK SPORCUSUNA AÇILIYOR’
Üçlertoprağı, sözlerine şöyle devam etti: “Yeni dönem için ihale şartnamesinde yer alan pistin sporcularımız tarafından kullanım hakkının başlayacak olmasından ötürü de ayrıca gururluyuz. Federasyon olarak ilk günden bu yana bizim tek arzumuz, Türkiye’yi temsil edecek sporcularımızın ülkemizdeki tek uluslararası yarış pistini kullanabilmesiydi. Devamında, Formula 1 başta olmak üzere ülkemize uluslararası yarış serilerinin getirilmesi vesilesi ile hem Türkiye’nin tanıtılması hem de spor turizmi ile memleketimize fayda sağlanması adına Federasyon olarak üstümüze düşen her türlü görevi üstlenmeye de hazırız.”
NE OLMUŞTU
-2 NİSAN’da düzenlenen ihale sonucunda İstanbul Park arazisinin yeni kiracısı Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş. olmuştu. Şirket adına açıklamalarda bulunan Lale Cander, pistin eski kiracı tarafından tahliye edilmediğini belirterek, “Pistin bize teslim edilmesinin geciktiği her gün Formula 1’i bizden uzaklaşıyor. 2026 takvimi için çabalıyoruz fakat bu inanılmaz gasptan dolayı ilerlemekte zorlanıyoruz demişti. TOSFED Başkanı Üçlertoprağı da, eski kiracının sözleşmesinin Temmuz 2023’te bittiğini hatırlatarak, “Pist tahliye edilmeden F1 ile sözleşme imzalamak imkânsız” ifadelerini kullanmıştı.
2024 yılına rekorlarla başlayarak Ocak-Nisan’da 371 bin adet satışı geçen otomotiv pazarında bu yılki genel beklenti pazarın daralacağı yönünde. Birçok sektör temsilcisi yılın 800 bin adet satış seviyesinde kapanacağını tahmin ediyor. Hatta daha kötüye gideceğini söyleyenler bile var. Ancak, bünyesinde Peugeot, Citroen, Opel ve DS markalarını bulunduran Stellantis Türkiye’nin yöneticileri tam aksine daha iyimser bir tablo çizerek 1.1 milyon adetlik bir pazar öngörüsü çiziyor. Citroen Türkiye Genel Müdürü Selen Alkım, bu iddialı tahminlerin altında pandemiden bu yana karşılamayan 300 bin adetlik talebin olduğunu söyledi.
MAYIS 90 BİN ADEDİ BULUR
“Yaptığımız hesaplara göre 300 bin otomobil satın alamamış veya ihtiyacı olan kişi var” diyerek filo satışları ve biriken talebin etkisiyle satışların süreceğinin altını çizen Alkım, “Nisan ayında bir düşüş gözlendi ama yine de 1 milyonun üzerinde bir ritim veriyor. Bizim şu anda planlarımız pazarın 1 milyon ile 1.1 milyon arasında bir yere oturması. Bu ay geçen aya göre filo satışlarında da bir hareketlenme var. Bizim pazar öngörümüz mayıs ayının 90 bin seviyesinde kapanması . Haziran ayı da bence hareketli geçecek. İlk 5 ayda 500 bin adede dayanan bir pazar olacak” diye konuştu.
HEDEF 67 BİN ADET
Geçtiğimiz hafta Citroen’in davetlisi olarak katıldığımız Avusturya’daki yeni C3 test sürüşü etkinliğinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Alkım, geçen yılı 63 bin adetlik satışla kapattıklarını hatırlatarak bu yılki hedeflerini şu şekilde anlattı: “İlk 4 ayda zaten 20 bin adet satış gerçekleştirdik ve geçen seneye göre 0.8 puanlık bir pazar payı kazandık. Bu seneyi 20 bin adedi ticari olmak üzere toplamda 67 bin adet satışla kapatmayı hedefliyoruz. Nisan ayında lansmanımızın gecikmesinden dolayı biraz geride kaldık ama bu ay telefi ediyoruz. Berlingo ve Berlingo Van’da bu ay tüm stoklarımızı satacağız. Dolayısıyla bir miktar geçen ayın o ticari araç kaybının yaklaşık yarısını bu ay telafi edebileceğiz.”
İLK UYGUN FİYATLI ‘AVRUPALI’ ELEKTRİKLİ 1 MİLYONA GELEBİLİR
Formula 1 pistinin bulunduğu Tuzla’daki İstanbul Park arazisinin ihale sürecinin tamamlanmasının ardından gözler, ihalede şart koşulan F1 yarışlarının yeniden Türkiye’de düzenlemesiyle ilgili gelişmelere çevrildi. Ancak süreçle ilgili endişeler dile getiriliyor. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) ve ihaleyi kazanan şirket, kira sözleşmesi 2023 yılında sona eren Intercity’nin pisti tahliye etmemesinin Türkiye’nin F1’e ev sahipliği yapma ihtimalini zorlaştırdığı konusunda hemfikir. Intercity ise tahliye süreciyle ilgili net bir açıklama yapmazken, ihale şartnamesinde yer alan ‘yeni kiracının 30 gün içerisinde F1 yönetimiyle yarışın İstanbul’da yapılması için imzaları atması’ maddesini hatırlatıyor.
‘ZATEN 10 AY ÖNCE ÇIKMALIYDI’
Süreçle ilgili sorularımızı yanıtlayan TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı, “İhalenin resmen sonuçlanmış olmasının ardından, eski kiracının pistten bir an evvel tahliye edilmesi gereken bir aşamadayız. İhalenin sonuçlanması ve tahliyenin gerekliliği, aslında birbirinden bağımsız konular. İhale sonuçlanmasaydı bile eski kiracının, zaten 18 Temmuz 2023 itibarıyla pisti tahliye etmesi gerekiyordu. Bu bağlamda açıkçası ihalenin sonuçlanması veya kazananın kim olduğunun bizim açımızdan çok önemi yok. Zira Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bu konuda gerekli incelemeleri yapmış olduğuna eminiz” dedi.
Eren Üçlertoprağı
İhaleyi kazanan firmanın F1 CEO’su Stefano Domenicali ile görüştüğünü hatırlatan Üçlertoprağı, “TOSFED açısından da yönetiminde yer aldığımız Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) nezdinde Formula 1’in yeniden İstanbul’a geri dönebilmesi adına, üzerimize düşen her türlü görevi üstlenmeye hazırız. Özellikle FIA nezdinde, başkan seviyesinde görüşmelerimize ve yarışı sportif olarak onaylayacak olan konseydeki lobi çalışmalarımıza, geçen seneden bu yana hız verdik. Bu noktada, ilk ve en acil adım olarak pistin tahliyesinin tamamlanması gerekiyor. Ancak sözleşmesi geçen sene bitmiş olan eski kiracı şirket, yeni ihalenin üzerinden neredeyse 2 ay geçmesine rağmen pisti halen terk etmedi” yorumunu yaptı.
‘BÜYÜK FIRSATLAR KAÇIYOR’
ÇİNLİ otomotiv üreticileri BYD ve Chery’nin Avrupa’daki ilk yatırımlarını Türkiye dışındaki ülkelerde yapacağını duyurması “Türkiye yatırımı kaçırdı” yorumlarına sebep olmuştu. Ancak, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın Bloomberg’e yaptığı son açıklamalar, bahsi geçen iki şirketi Türkiye’de yatırım kararı açıklamaya en yakın şirketler olarak yeniden potaya soktu. “Dört farklı Çin markasıyla Türkiye’de üretim için görüşmelerimizi sürdürüyoruz” diyen Bakan Kacır, BYD ve Chery’nin Türkiye’de yatırım yapmaları konusunda ileri düzeyde görüşmeler yaptıklarını söyledi.
‘MESAFE KAT ETTİK’
Bakan Kacır, yatırımlarla ilgili somut gelişmenin ne zaman beklendiği sorusuna ise, “Biz artık kısa zaman içinde tamamlanmasını arzu ediyoruz” yanıtını verirken, “Bu yaz olur mu?” sorusu üzerine de “Ümidimiz o yönde. Biz şu anda ikisiyle de mesafe kat ettik. Ama tabii bunlar sonuçta bütün süreçleri değerlendiriyorlar. Bizimle birlikte farklı alternatifleri de değerlendiriyorlar” dedi. Çinli markaların Avrupa’da büyümek istediğini hatırlatan Bakan Kacır, Türkiye’yi yatırım için cazip kılan en önemli unsurların Gümrük Birliği üyeliği ve otomotiv endüstrisinin sahip olduğu altyapı olduğunu kaydetti.
Geçtiğimiz hafta Çin’in Wuhu şehrinde düzenlenen basın toplantısında sorularımızı yanıtlayan Chery Uluslararası Başkanı Zhang Guibing de Türkiye’ye yatırımdan vazgeçmediklerinin altını çizerek, “İlk yatırımımızın İspanya’da olması Türkiye’de olmayacağı anlamına kesinlikle gelmiyor. İspanya Avrupa’yı beslerken Türkiye’de olası bir fabrika hem Avrupa hem Ortadoğu’yu besleyecek bir merkez olabilir” demişti. BYD ise Macaristan yatırımının ardından 2 yıl içerisinde yeni bir yatırım açıklayacaklarını belirtmişti. Bakan Kacır’ın açıkladığı iki marka dışında MG markasıyla bilinen SAIC Motor ile temaslar sürüyor. Türkiye’de henüz satış yapmayan Great Wall ise şimdilik en uzak ihtimal olarak değerlendiriliyor.
ÇİNLİLER ŞİMDİYE KADAR HANGİ ÜLKELERİ SEÇTİ
ANA ÜRETİCİLER
OpenAI, yapay zekâ destekli sohbet robotu ChatGPT’nin tarihindeki en önemli güncellemeyi duyurdu. Önceki gün GPT-4o ismiyle markanın sosyal medya hesapları üzerinden tüm dünyaya tanıtılan yeni güncelleme bir anda dünyanın gündemine oturdu. Yapılan tanıtımda sohbet robotu ChatGPT’nin artık neredeyse gerçek zamanlı olarak ses, görüntü ve video bilgilerini kullanıp mantık yürüterek insanlarla doğal bir şekilde konuşabildiği görüldü. Öyle ki, yapay zekâ telefonun kamerasından insanları ve ortamı görüp yorumlar yapabiliyor, duyguları anlayabiliyor ve insan gibi sohbet edebiliyordu. Bununla birlikte, yapay zekâ matematik problemlerine yardımcı olabiliyor, çok rahat bir şekilde birçok farklı dilde çeviriyi anlık olarak gerçekleştirebiliyordu. Hatta insanlara çeşitli tavsiyeler verip onlarla kameradan oyunlar oynuyordu.
ÜCRETSİZ OLACAK
OpenAI’nin tanıtım videolarını izleyen milyonlar tepkilerini hemen sosyal medyada paylaşmaya başladı. Birçok kişi bu durumu, yapay zekâya aşık olan bir adamı anlatan bilim kurgu filmi ‘Her’e benzetirken, “Bildiğimiz dünyanın sonuna geldik” yorumları da yaptı. OpenAI CEO’su Mira Murati, dünyanın dikkatini çeken GPT-4o güncellemesinin önümüzdeki haftalarda tüm kullanıcılara ücretsiz olarak sunulacağını söyledi. Ancak ChatGPT ücretsiz olarak sınırlı özellikleri açıyor ve tüm özelliklere erişim için aylık 499 TL’ye ‘Premium ‘abonelik talep ediyor. Güncellemeyi kullanmak için ChatGPT uygulamasını akıllı telefona veya bilgisayara indirmek yeterli oluyor. Bu noktada, doğal konuşma içeren yeni ses modu gibi bazı özelliklerin ‘Premium’ özellikler arasına girmesi bekleniyor.
SOHBET EDİP PROBLEM ÇÖZECEK
- Yapay zekâ destekli sohbet robotu ChatGPT şimdiye kadar mobil uygulama üzerinden yazışarak sorulara kapsamlı yanıtlar verebiliyor, istenilen bir makale gibi dökümanı hazırlayabiliyor veya bir konu hakkında fikirler verebiliyordu. GPT-4o güncellemesiyle birlikte işin içerisinde artık “gerçek zamanlı görüntü ve ses” özelliği de geldi. OpenAI’nin tanıtımda yayınladığı videolara göre, ChatGPT uygulaması olanlar birkaç hafta sonra şu özellikleri kullanabilecek:
GÖRÜNTÜLÜ KONUŞMA
- Akıllı telefon üzerinden ChatGPT uygulamasını açarak sesimizle konuşup kameramızla bizi veya ortamı görebilmesini sağlayabileceğiz. Böylece yapay zekâ robotu karşımızda bir insan varmış gibi gerçek zamanlı olarak bizimle sohbet edebilecek, duygularımızı anlayabilecek ve sorularımıza mantıklı bir şekilde yanıtlar verebilecek.
ALMAN üretici Mercedes-Benz ilk kez 1975 yılında seri üretimine başladığı ve geride kalan 45 yılda marka için tam anlamıyla bir ikona dönüşen G-Serisi’ni elektrik çağına taşıdı. Dünya çapında büyük bir hayran kitlesine sahip G-Serisi’nin tamamen elektrikli versiyonu G 580’nin ilk test sürüşü Fransa’nın Montpellier kentinde gerçekleştirildi. Türkiye’den Hürriyet’in katıldığı test sürüşü, Alman üreticinin elektrikli araç çağını Off-Road yani zorlu arazi koşulları için nasıl önemli bir fırsata dönüştürdüğünü de ortaya koydu. Öyle ki, dışardan bakıldığında G-Serisi’nin ‘kutu’ tasarımını koruyan ve elektrikli olduğunu neredeyse anlaşılmayan G 580, araziye çıktığında ailenin benzinli (G 500) ve dizel (G 450) versiyonlarından daha kabiliyetli olduğunu otomotiv gazetecilerine kanıtladı.
4 ELEKTRİKLİ MOTOR
Hatta bunun üzerine çıkarak G 580’e içten yanmalı motora sahip kardeşlerinin yapamayacağı kabiliyetler ekledi. Peki, bunu nasıl yaptı? Tabi ki, elektrik gücünün avantajları ve üzerine fazlaca kafa yorulmuş mühendislikle. Şöyle anlatalım; G 580, her biri 145 beygir güç üreten ve tekerleklerin yakınında konumlanan 4 elektrikli motoruyla toplamda 580 beygir (432 kW) güç ve 1164 Nm torka sahip aktarma organlarıyla birlikte geliyor. Bu güç 3 tonun üzerinde ağırlığa sahip devasa aracı 4.7 saniyede 100 km/s hıza (G 63’ten sadece 0.2 saniye daha yavaş) ulaştırabiliyor.
85 CM’LİK SU GEÇİŞİ
G 580’e üstün Off-Road özelliklerini veren teknolojinin temelinde ise 4 motorun her birinin kendi iki vitesli diş kutusuna sahip olması yatıyor. Değiştirilebilir düşük oranlı şanzıman özelliği sayesinde aracın aktarma organları geleneksel difransiyel kilitlerine ihtiyaç duymuyor. Markanın ismini Low Range koyduğu bu sistem G 580’nin 35 derecelik bir eğimi basitçe kat edebilmesine ve 85 cm derinlikteki sudan normal bir su birikintisinden geçer gibi geçebilmesine olanak sağlıyor.
473 KM MENZİLİ VAR
Türkiye yollarındaki elektrikli otomobillerin sayısı hızla artarken şarj soketi sayısı da aynı oranda artıyor. AB üyesi ülkeler içerisinde trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı bakımından 11. sırada yer alan Türkiye, şarj istasyonu başına düşen araç sayısında ise aynı listenin üst sıralarında konumlanıyor. Hürriyet’in Avrupa Alternatif Yakıtlar Gözlemevi (EAFO) ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerinden derlediği verilere göre, Türkiye’de şarj noktası başına yaklaşık 5.4 araç düşüyor. Öyle ki, Türkiye yollarında trafiğe kayıtlı elektrikli otomobil sayısı 99 bin 759 adede ulaşırken halka açık şarj noktası sayısı 7 bin 949.
ALMANYA’DA DA ORAN YÜKSEK
İstasyon başına düşen araç sayısının sadece 3 olduğu Hollanda ve Belçika ise AB üyesi ülkeler içerisinde altyapı bakımından en iyi ülkeler olarak öne çıkıyor. Hollanda’da 465 bin elektrikli araca karşılık 154 bin adet elektrikli araç şarj noktası bulunurken, Belçika’da 161 bin elektrikli araca karşılık 52 bin adedin üzerinde şarj noktası bulunuyor. 1.4 milyon adetle Avrupa’nın en çok elektrikli araca sahip ülkesi Almanya ise ülkedeki şarj noktası sayısının 130 bin 828 adette kalması nedeniyle istasyon başına düşen araç sayında alt sıralarda bulunuyor. Almanya’da şarj noktası başına yaklaşık 11 araç düşüyor.
İTALYA ÜST SIRALARDA
Trafiğe kayıtlı elektrikli otomobil sayısında 1 milyon adetle listenin ikinci sırasında yer alan Fransa’da 127 bin elektrikli araç şarj noktası bulunuyor ve istasyon başına 7.9 araç düşüyor. Diğer yandan, şarj istasyonu başına düşen araç sayısı bakımından 5.6 adetle en iyi üçüncü ülke olan İtalya’da 252 bin elektrikli otomobile karşılık 44 bin şark noktası yer alıyor. Bu ülkeyi takip eden İspanya’da ise 176 bin elektrikli araca karşılık 28 bin adedin üzerinde şarj noktası bulunuyor ve istasyon başına toplamda 6.1 araç düşüyor.
ÇİNLİ otomotiv devi Chery’nin Türkiye’de ulaştığı yüksek satış adetleri ve geçen yıl verilen güçlü yatırım mesajlarına karşılık Avrupa’daki ilk fabrikası için İspanya’yı seçmesi hem biraz tepkiye hem de ‘Türkiye yatırımı kaçırdı’ yorumlarına neden olmuştu. İspanya’daki yatırıma dair detayların açıklanmasının ardından Chery Uluslararası Başkanı Zhang Guibing’den Türkiye ile ilgili dikkat çeken bir açıklama geldi. “İspanya’da olması Türkiye’de olmayacağı anlamına kesinlikle gelmiyor” diyen Guibing, “İspanya Avrupa’yı beslerken Türkiye’de olası bir fabrika hem Avrupa hem Ortadoğu’yu besleyecek bir merkez olabilir” ifadelerini kullandı.
Zhang Guibing, bu mesajı geçtiğimiz hafta şirketin genel merkezinin bulunduğu Çin’in Wuhu kentinde, Türkiye’den gazeteciler olarak bir araya geldiğimiz Chery üst yönetimiyle gerçekleşen toplantıda verdi. Toplantıya şirketin en tepe yöneticisi Chery Group Başkanı Yin Tongyue, Chery Türkiye Başkanı Fenghuo Si ve Chery Türkiye Başkan Yardımcısı Ahu Turan da katıldı. Chery Uluslararası Başkanı Zhang Guibing, “Türkiye’de yüksek satış adetlerine ulaşmanıza rağmen neden yatırım için İspanya’yı seçtiniz?” sorumuzu şu şekilde yanıtladı:
‘TÜRKİYE’DE OLASI FABRİKA ORTADOĞU’YU DA BESLER’
“Yatırımın İspanya’da olması Türkiye’de olmayacağı anlamına kesinlikle gelmiyor. Çok yakın bir geçmişte Türkiye’den ilgili Bakanlıklarla görüştük hatta Mr. Si daha iki gün önce (26 Nisan) Türkiye’de bazı görüşmeler gerçekleştirdi. Yatırım projesi oldukça büyük ve uzun dönemli bir proje, derin bir araştırmaya ihtiyaç var. İki tarafın da mutlu olacağı bir anlaşma istiyoruz. Bu yüzden biz görüşmelerimize devam ediyoruz. Coğrafi olarak İspanya aslında daha fazla Avrupa’yı beslerken Türkiye’de olası bir fabrika hem Avrupa hem Ortadoğu’yu besleyecek bir merkez olabilir.”
‘AR-GE MERKEZİ İÇİN YER BAKIYORUZ’
Önce Ar-Ge merkezi yatırımını Türkiye’de hayata geçireceklerini belirten Guibing, “Bununla ilgili işe alımlar bile yaptık. Türkiye çok önemli ve büyük pazarlarımızdan bir tanesi. Burada bizim müşterilerimizi doğru anlamamız gerekir. Derin araştırmalar yapıyoruz ve Ar-Ge merkezi bu sebeple buraya şart. Halen lokasyon için bakıyoruz hatta test araçları gönderdik doğru lokasyon seçmek için. Çok yakında bununla ilgili bir haber alırsınız” dedi. Chery Türkiye Başkan Yardımcısı Ahu Turan ise, “Türkiye’de 50’den fazla çalışanımız var. Ar-Ge merkezi daha teknik bir konu, global tarafta bir takım işe alımlarımız başladı. Ticaret ve Sanayi Bakanlıkları ile yakın temastayız” bilgisini verdi.
Chery markası Türkiye pazarına girdiği 1.5 yılda üç SUV modelle 60 bin adedin üzerinde satış gerçekleştirdi. Şirket, geçtiğimiz hafta Nissan’ın 2021 yılında boşalttığı İspanya’daki fabrikada ‘Omoda’ markalı otomobillerini üreteceğini açıklayarak Avrupa’daki ilk yatırımını resmen duyurdu.
Bu dönemde otomobil satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20.61 azalarak 61 bin 448 adet olarak gerçekleşirken, hafif ticari araç pazarı da yüzde 28.6 azalarak 14 bin 471’e geriledi.
2022’DEN BERİ İLK KEZ
Nisan ayında satış temposunun düşmesinde; 31 Mart yerel seçimleri ve 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinin etkisiyle neredeyse 15 Nisan’a kadar bayi trafiğinin azalması etkili oldu. Bununla birlikte, 31 Mart itibarıyla artık kredi koşulların daha da zorlaşması satışları etkileyen diğer bir önemli etken olarak öne çıktı. Enflasyon, yüksek fiyatlar ve zorlu kredi şartları üçgeninde sıkışan otomotiv sektöründe asıl seyri ise Mayıs 2024 satışları belirleyecek. Otomotiv pazarında aylık bazda en son düşüş Ağustos 2022’de gerçekleşmişti.
Ocak-Nisan döneminde ise otomobil ve hafif ticari araç toplam satışları, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 artarak 371 bin 438 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde otomobil satışları yüzde 16.62 artışla 294 bin 837 adet seviyesine çıkarken, hafif ticari araç satışları da yüzde 5.2 oranında azaldı ve 76 bin 601 adede düştü.
DOĞRU GÖSTERGE MAYIS AYI OLACAK
ODMD Başkanı Ali Haydar Bozkurt, sonuçlara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Mayıs sonuçları bu yıl pazarın nasıl seyredeceği ile ilgili önemli bir ‘değerlendirme’ ayı gibi görülecektir. Şu anda sektördeki mevcut uygulamaların üzerine ilave önlemler gelirse, pazar hızında daha da ciddi bir düşüş söz konusu olabilecektir. Önümüzdeki aylarda yavaşlamanın devam edeceğini öngörüyoruz. 2024 ve 2025’in sektör açısından kolay olmayacağını düşünüyorum.”
Pekin Uluslararası Otomobil Fuarı’nda gösterilen yeni teknolojiler otomotiv endüstrisinin geleceğine ışık tuttu. Fuar, Çin’in yeni enerjili araçlarda neden öncü olduğunu ve dünya için ne anlama geldiğini tekrar gözler önüne serdi. İşte şova damga vuran; 1000 km’den fazla menzil sunan, yeni nesil çevreci batarya, sürüş esnasında batarya şarj eden süspansiyon, yakında siparişe açılacak uçan araç ve ultra uzun menzilli süper hibrit teknolojileri.
YAKLAŞIK dört yıllık aradan sonra kapılarını açan 18. Pekin Uluslararası Otomobil Fuarı’nda gösterilen yenilikler otomotiv sektörünün gideceği yön hakkında önemli mesajlar verdi. 1.500’den fazla katılımcı, 278 yeni enerji modeli ve 117 modelin dünya lansmanına sahne olan şov, Çin’in yeni nesil araçlarda neden öncü ülke olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ziyaretçiler sergi salonunun ana girişine geçmeden önce 40 dakikadan fazla kuyrukta beklemek zorunda kaldı. Bazı otomobil şirketlerinin sergi salonları girilemeyecek kadar kalabalıktı. Fuarda sergilenen teknolojiler ise yakın gelecek hakkında önemli bir ön gösterim niteliğindeydi. 1000 km’den fazla menzil sunan yeni nesil çevreci batarya, sürüş esnasında batarya şarj eden süspansiyon, yakında siparişe açılacak uçan araç, 1400 km menzilli süper hibritler ve otomobili oturma odasına dönüştüren modeller fuarın en çok öne çıkan yenilikleri oldu. İşte Pekin’den dünyaya yayılacak yeni araç teknolojileri...
BATARYAYI ŞARJ EDEBİLEN SÜSPANSİYON
GEÇTİĞİMİZ yıl itibarıyla Türkiye’de de satışlara başlayan elektrikli araç devi BYD, Pekin’deki şovda DiSuz-Z isimli yeni süspansiyon teknolojisinin bir demosunu gösterdi. Araçlarda bulunan hidrolik amortisör sisteminin yerine bir tür “yüzen motor” görevi gören yeni platform dört motordan oluşacak 10 milisaniye tepki süresine sahip olacak. Her bir tekerin ayrı ayrı dengede kalması için görev yapan bu motorların ürettiği elektrik enerjisi aracın bataryasını şarj etme görevi de görebilecek. Tabi ki bu enerji geri kazanımı çok büyük olmayacak ama teknik anlamda önemli bir katma değer yaratarak geleceğin batarya teknolojileri için bir dönüm noktası olacak. DiSuz-Z isimli süspansiyon teknolojisi ilk olarak BYD çatısı altındaki Yangwang markasının elektrikli spor otomobili U7 ile piyasaya sürülecek.
TEK ŞARJLA 1000 KM’DEN FAZLA MENZİL
Avrupa elektrikli araçlarda Uzak Doğu’ya olan bağlılığını azaltma ve uygun fiyatlı otomobiller üretmeye çalışırken Çinliler başkentleri Pekin’den adeta “Bu işin direksiyonunda biz varız” mesajı verdi. Tam 220 bin metrekare alana yayılan dünyanın en büyük otomobil fuarı Uluslararası Pekin Otomobil Fuarı 25 Nisan Perşembe günü kapılarını açtı. Hürriyet’in de yerinde takip ettiği fuarda toplamda 1000’e yakın araç sergilenirken tam 117 yeni model tanıtılarak bu alanda inanılması güç bir rekora imza atıldı. Pekin’deki şovda benzinli veya dizel otomobil görmek neredeyse imkânsızdı. Sergilenen araçların yüzde 80’inden fazlası ‘yeni enerjili’ diye tabir edilen elektrikli ve hibrit motorlu araçlardı. Yalnızca ‘binek otomobil’ sınıfında sergilenen yeni enerjili araç sayısı 300’e yaklaştı.
ADIM ATACAK YER YOKTU
Chery markasının davetlisi olarak katıldığımız fuarın halka açık olmayan, basın mensupları ve VIP davetlilerin katıldığı ilk gününde bile neredeyse adım atacak yer yoktu. Çinliler sadece elektrikli modelleri ile değil PHEV (şarj edilebilir hibrit) motor teknolojileri de dikkatleri çekti. Elektrikli araçlarda önemli bir ara çözüm olarak görülen PHEV motorlu bu araçların karma menzillerinin (benzin+elektrikli) 2000 km’lere ulaştığı kaydedildi. Bu arada Çinli markaların genç tüketicilerin ilgisini çekecek yapay zekâ ve yeni nesil ekranlara da odaklandığı da görüldü.
Fuarın en kalabalık standı Avrupa’da büyüme stratejisi kapsamında Omoda, Exeed ve Jaecoo gibi markalarıyla atağa kalkan Chery’e aitti. Marka fuarda yeni Tiggo 9’u ve yenilenen Tiggo 8’i gösterdi. Akıllı telefon üreticisi Xiaomi’nin 800 km’ye kadar menzile sahip ilk elektrikli otomobili SU7 diğer bir ilgi odağı oldu. Ülkemizde de satışa başlayan BYD’nin sportif elektriklisi Ocean M’si ve diğer bir girişimi Denza Z9 GT de yine şovun en kalabalık alanlarıydı.
AVRUPA YERİNE PEKİN’E GELDİLER
Kendi kıtalarında fuar alanlarını boş bırakan Avrupalılar da senede 30 milyon aracın satıldığı Çin’deki pazarlarını korumak için Pekin’deki şova katıldı. Öyle ki, geçtiğimiz aylarda düzenlenen Cenevre Otomobil Fuarı’na katılmayan Audi, BMW, MINI, Mercedes-Benz, Lamborghini, Volkswagen gibi birçok marka Çin’de yeni modellerinin dünya tanıtımını gerçekleştirdi. Pekin’deki şov 4 Mayıs’a kadar devam edecek.
ÇİN’E ÖZEL VOLKSWAGEN
Volkwagen Çin’deki pazar payını yeniden kazanmak için ID.UX isimli bir alt marka oluşturdu. Markaya ait ilk konsept araç ID.CODE ise Pekin’de sergilendi. VW CEO’su Thomas Schaefer yaptığı açıklamada aracın “Volkswagen’in Çin’deki geleceğine bir bakış” olduğunu söyledi. Sadece Çin pazarında satılacak yeni modeller gençlere hitap etmek üzere tasarlanmış yeni bir ekran ve dokunmatik arayüzüne sahip sürücü merkezli bir iç mekâna sahip olacak.
2’nci el araç piyasasında uzun süren durgunluğun ardından hareketli günler yeniden başladı. Kasım 2023’te ortalama 65-70 günlere kadar çıkan satış süreleri yeniden 30-45 günlere kadar geriledi. Bu durum, yani talepteki artış fiyatlara da yansıdı. Yeni yılla birlikte sıfır kilometre araçlara zam gelmesiyle 2’nci el araçlara yönelim artarken, fiyatlar da uzun bir aradan sonra tekrar yükselme dönemine girdi. Öyle ki, mart ayında 2’nci el araç fiyatlarında ortalama yüzde 2.1 artış görüldü. İkinci el araç piyasasındaki talep her geçen gün artarken Hürriyet, Nisan 2024 itibarıyla en hızlı satılan ile en uzun sürede satılan 2’nci el otomobilleri araştırdı.
RENAULT MEGANE 1-7 GÜNDE GİDİYOR
Otomotiv veri şirketi Cardata’nın Hürriyet için derlediği verilere göre, Türkiye’de en hızlı satılan 2’nci el otomobil markası Renault oldu. Bu markayı Fiat, Volkswagen, Nissan, Honda, Volvo, Kia ve Ford gibi markalar izledi. Model bazında bakıldığında ise Nisan 2024 itibarıyla Türkiye’de satış süresi en kısa olan 2’nci el otomobil, 1-7 günlük ortalama ile 2018/2019 model Renault Megane oldu. Bu modelin arkasından 5-7 günlük satış ortalaması ile 2018 model Nissan Qashqai geldi. İlana konulduğu andan itibaren ortalama 7-10 günde satılan 2023 model Fiat Egea listede üçüncü sırada yer alan model olurken, 18-20 gün arasında satış süresine sahip 2022 model Renault Clio bu modeli takip etti.
VOLVO XC90 ÜST SIRADA
Honda’nın 2021 model yılına ait Civic modeli 19-22 günlük ortalama satış süresi ile dikkatleri çekerken, listenin üst sıralarındaki tek hibrit ve üst sınıf model 2020 model Volvo XC90 oldu. 4.7 milyon TL’lik ikinci el fiyatıyla dikkat çeken Volvo XC90’nın ortalama satış süresi 21-24 gün olarak kaydedildi. Alman üretici Volkswagen tarafında ise 2017 model Polo’nun satış süresi ortalama 22-25 gün, 2016 model Passat’ın 31-34 gün, 2022 model Passat’ın satış süresi ortalama 35-38 gün olarak gerçekleşti.
En çok satan diğer 2’nci el araç modellerinde ise ortalama satış süreleri şu şekilde gerçekleşti; 2017 model Kia Sportage 24-27 gün, 2017 model Ford Focus 31-34 gün, 2021 model Peugeot 2008 39-42 gün, 2017 model Opel Astra 36-39 gün, 2020 model Dacia Duster 41-44 gün, , 2016 model Skoda Superb 57-60 gün ve 2017 model Seat Leon 76-79 gün.
‘HAREKETLİLİK DEVAM EDECEK’
UZMANLARA göre ikinci el araç piyasasındaki hareketlilik sıfır otomobil fiyatları arttıkça sürecek. VavaCars Perakende Grup Başkanı Serdıl Gözelekli, “Sıfır araçlara zam gelmesi ile 2’nci el araçlara yönelim arttı. Bu durum 2’nci el araçta fiyatların yükselmesinde etkili oldu. 2’nci el araç piyasasının, önümüzdeki dönemde canlılığını daha da artırmasını bekliyoruz. Özellikle kurdaki değişimler ve aylık enflasyon etkisi fiyatların yükselmesinde etken olacaktır” dedi. Cardata Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın da, “2’nci el araç fiyatları bir dönem olduğu gibi fahiş biçimde artmıyor, dengesini buldu diyebiliriz. Sıfır kilometre C segment bir otomobilin ortalama fiyatı 1.3-1.6 milyon TL arasında. Kredi muslukları kapalı. Sıfır araç alımı neredeyse sadece nakit paraya döndü. Tabii buna ulaşamayan yaklaşık yüzde 60-70’lik kesim ikinci ele yöneldi. 2’nci el daha fazla talep gördüğü konuma tekrardan yerleşmeye başladı. Para politikaları, enflasyon ve faizlerin durumuna göre yılın ikinci çeyreğinde 2’nci eldeki talep daha da artacaktır” ifadelerini kullandı.
Elektrikli ve hibrit motor seçenekleriyle tercih edilecek modelin aynı zamanda Alfa Romeo’nun tamamen İtalya dışında üretilecek ilk modeli olması ise tartışma yarattı. İtalya İşletme Bakanı Adolfo Urso, Alfa Romeo’nun ilk tam elektrikli aracını yurtdışında üreten Stellantis’i eleştirerek, otomobil üreticisinin kararının İtalyan yasalarını ihlal ettiğini söyledi. “Polonya’da Milano adında bir araba üretilemez. Bu İtalyan yasalarına göre yasaktır” diyen Urso, ‘kulağa İtalyan gibi gelen’ ürünleri hedef alan 2003 tarihli yasaya atıfta bulundu.
Adolfo Urso
İtalyan basını ise Bakan Urso’yu yasaları tam olarak bilmemekle eleştirdi. Bu arada, Stellantis CEO’su Carlos Tavares, Çarşamba günü Milano’da yapılan lansmanda İtalyan gazetecilere verdiği demeçte Milano modelinin İtalya yerine Polonya’da üretilmesinin 10 bin Euro’luk fiyat avantajı sağlayacağını aksi durumda aracın 10 bin Euro daha pahalı satılacağını söyledi. Stellantis’in Polonya’daki fabrikasında Jeep Avenger ve Fiat 600 ile birlikte üretilen Alfa Romeo Milano, Türkiye’de mayıs ayında ön satışa açılacak. İlk teslimatlar ise eylül ayında gerçekleştirilecek.
Markanın Crossland modelinin yerini alacak yeni Frontera’nın tamamen elektrikli ve 48 Volt hibrit destekli benzinli olmak üzere iki farklı motor seçeneğiyle satışa sunulacağı duyuruldu. Konuyla ilgili olarak değerlendirmede bulunan Opel CEO’su Florian Huettl, “Kendinden emin tasarımı, ferahlığı, akıllı çözümleri ve verimli güç-aktarma sistemleriyle yeni Opel Frontera, diğerlerinden ayrılmak isteyen geniş bir müşteri kitlesine hitap ediyor. Hem şehir içinde hem de şehir dışında kullanıma uygun olan araç, aynı zamanda elektrikli otomobil kullanım olanağını müşterilerimize sunuyor” dedi. Adını Opel’in 90’lı yıllara damgasını vuran arazi aracı Frontera’dan alan modelde ayrıca Opel’in yeni ‘Şimşek’ logosu seri üretimdeki bir modelde ilk kez kullanıldı. Bununla birlikte, Frontera’nın Opel’in yeni Intelli-Seat koltukları, direksiyon ve kokpit tasarımı gibi birçok yeniliği de bünyesinde barındıracağı paylaşıldı. Yeni Frontera’nın elektrikli versiyonunun yaz aylarında, hibrit versiyonunun ise son çeyrekte Türkiye’ye gelmesi bekleniyor.
TÜRKİYE, 2023 yılında 72 bin 719 adetle elektrikli otomobil satışlarında Avrupa’nın en çok büyüyen ülkesi oldu ve İngiltere de dahil Avrupa genelindeki satışlarda 8. sıraya yükseldi. Bu dönemde, Türkiye’de satılan tüm otomobiller içerisinde elektrikli otomobillerin pazar payı yüzde 7.5’e kadar çıktı. Togg ve Tesla markaları en yüksek satış adetlerine ulaşarak pazarın büyümesinde önemli rol oynadı. Markaların 2024 yılı için koyduğu hedeflere göre ise 2024 yılında elektrikli otomobil pazarının bir önceki yıla kıyasla yaklaşık iki kat büyüyerek 120 bin adede ulaşması hatta aşması bekleniyor.
(Not: Markaların Hürriyet’le paylaştığı yıl sonu tahmini satış öngörüleri ile basına açıkladığı 2024 hedeflerinden derlenmiştir. BYD, FIAT, Jeep, Skywell, Leapmotor gibi markalar listeye dahil edilememiştir. Diğer markalarla birlikte satışların 120 bin adede ulaşması beklenmektedir.)
AB’DE İLK 5’İ ZORLUYORUZ
Eğer hedefler tutarsa, yaklaşık 700 bin adetle kapanacağı öngörülen 2024 yılı Türkiye otomobil pazarında elektriklilerin payı yüzde 17’lere kadar çıkacak. Başka bir ifadeyle neredeyse satılan her 10 otomobilden 2’si elektrikli olacak. Türkiye yollarındaki toplam elektrikli otomobil sayısı 210 bine ulaşacak. Diğer bir önemli nokta ise muhtemelen elektrikli otomobillerin, hibrit ve dizelleri geçerek motor tiplerine göre benzinlilerden sonra en çok satılan ikinci motor tipine yükselmesi olacak. Diğer yandan, 120 bin adedin üzerinde bir elektrikli otomobil satışı Avrupa’da (İngiltere dahil) Belçika ve Norveç’i sollayarak 6. sırayı, AB ülkeleri içerisinde ise ilk 5’i zorlamamız anlamına da geliyor.
STELLANTIS VE VW SIÇRAMA YAPACAK
Markaların Hürriyet ile paylaştığı ve sene başında basına açıkladığı hedeflere göre, 2024 yılının en çok elektrikli otomobil satışını yine Togg’un gerçekleştirmesi bekleniyor. Şirket bu yıl 2 bin adedi yurtdışına olmak üzere toplamda 47 bin adet üretim planlıyor. Yükselen fiyatlarıyla doğru orantılı olarak satışları düşmeye devam eden Tesla’nın yerini ise 2024’te Stellantis Grubu almaya aday. Grup Peugeot, Citroen ve Opel’de satışlarının yüzde 15’ini elektrikli modellerin oluşturmasını hedefliyor. Bu da söz konusu 3 markanın aşağı yukarı 30 bin adet satış hedeflediği anlamına geliyor ve bu 3 markayı Togg’un ardından üst sıralara yerleştiriyor. Tesla için tahminler 1.300 civarında satış yapacağı yönünde.
2024’te nihayet elektrikli modellerini Türkiye’ye getirmeye hazırlanan Alman üretici Volkswagen 7 bin adet satış hedefiyle en çok elektrikli otomobil satacak markalar arasında ilk 5’e girmeye hazırlanıyor. Bu markayı yaklaşık 6 bin 250 adetle Mercedes-Benz ve 5 bin adetle Hyundai izliyor.
Reuters’ta yer alan habere göre şirket, isminin Model 2 olması beklenen ekonomik elektrikli aracın yerine kaynaklarını 2019’dan bu yana dile getirdiği sürücüsüz robotaksi projesine kaydıracak. Reuters’a konuşan bir kaynak, “Elon’un talimatı robotaksiye her şeyi dahil etmek” dedi. Tesla CEO’su Elon Musk araçtan ilk kez 2020’deki bir etkinlikte bahsetmişti. Musk o zaman aracın 25 bin dolar fiyatla satılacağını, tamamen otonom sürüş yeteneğine sahip olacağını ve üç yıl içinde piyasaya çıkacağını söylemişti. Musk’ın deyimiyle ‘yeni nesil araç’ sırasıyla 40 bin 630 ve 44 bin 630 dolardan başlayan mevcut Model 3 ve Model Y’den daha küçük ve önemli ölçüde daha ucuz olacaktı. Bu arada, haberde Elon Musk’ın robotaksi projesiyle hedefinin taksi ücretlerini mümkün olduğunca ucuz hale getirmek olduğunun altı çizilirken, Tesla’nın robot taksisine binmenin halk otobüsü veya metro ücretinden daha ucuza mal olması planlanıyor.
Tarım alanında uzmanlaşan Agrotech geçen hafta İstanbul’da bir basın toplantısı düzenledi. Şirket toplantıda, yüzde 75’ini satın aldıkları 2022 yılında kurulan Joyce Elektrikli Araç Teknolojileri ile artık elektrikli araç, motor ve batarya üretimine başlayacaklarını açıkladı. Joyce’un Otomotiv Grup Başkanı Bahadır Gören, 29 Ekim 2024’te 699 bin TL’den satışa çıkaracakları ilk Joyce markalı araç VC3’ün fotoğraflarını gösterdi. 3.5 metre uzunluktaki elektrikli aracın 140 km sürüş menzili olacaktı. Araç, L7 yani sadece şehiriçi kullanıma uygun, sınırlı hızlara çıkabilen 4 tekerlekli motosiklet sınıfındaydı.
2019’DA ÇİN’DE ÜRETİLEN ARAÇ MI
Dahası şirket Tekirdağ’da montaj tesisi kuracak ve 2025’te araçtan 28 bin adet üretecekti. Hedef yılda 50 bin adetti. Gören’in verdiği bilgilere göre, araç önce Çin’den ithal edilecek sonra Tekirdağ’da kurulan 200 bin kapasiteli tesiste motor ve batarya gibi sistemleri yerlileştirilerek satılacaktı. Sunumunda “Türkiye’nin milli Tesla’sı olmak için yola çıktık” ve “Türkiye’nin ayaklarını yerden keseceğiz” diyen Gören oldukça iddialıydı.
Ancak sunumda gösterilen Joyce markalı elektrikli aracın fotoğraflarını görünce şaşırdım. Çünkü üzerindeki logo ve yazıların sonradan eklendiği açıkca belli oluyordu. Fotoğrafları sosyal medyada da tartışıldı. Konuyla ilgili biraz araştırma yapıp Çin’deki arkadaşlarımdan yardım istedim. Sonuç olarak sunumda tanıtılan aracın Çinli Dialev’nin ilk kez 2018’de gösterilen, 6 Aralık 2019’da banttan indirme töreni düzenlenip 2020 yılında satışa çıkarılan XVista VC3 modeli olduğunu öğrendim. Proje için Çin’de büyük bir lansman yapılmıştı.
Durumu Bahadır Gören’e ilettiğimde şu yanıtı aldım: “Bu araç IAT tarafından daha önce Dialev adına tasarımı yapılmış ancak bizim mühendislerimiz ile Türkiye ve bizim istediğimiz teknik, görsel ve regülasyona uygun hale getirilmektedir. Zaten bu yüzden araç ekimde gelecek. Yoksa olduğu gibi getirirdik ancak bu araç o koşullarda bir araç değil. Biz platformunu kullanıyoruz. Zaten bu vesileyle bu ay içerisinde daha ileri seviyede işbirliğimizi pekiştirmek için Çinde IAT ile stratejik işbirliği anlaşması imzalayacağız. Bizim için asıl olan platform ve kendi mühendislerimizin üst kasa ve teknoloji ve özellikle Türkiye’de kurulacak platformda kullanacağımız motor ve pil olacaktır.”
YILDA 7 BİN SATILIYOR
Özetle, Çinli mühendislik firması IAT’ın yıllar önce Dialev için yaptığı tasarım Joyce’un taleplerine göre yeniden geliştirilip önce Çin’de üretilecek ve Türkiye’ye ithal edilecek. Ardından ise Çin’den araçların belli bir kısmı Tekirdağ’da açılacak montaj tesisine getirilecek ve batarya, elektrikli motor gibi kısımları yerlileştirilip montajlanacaktı. Umarım aracın fikri ve sınai haklarının Türkiye’de bulunması, menşeinin Türkiye olması için de çalışmalar vardır. Diğer yandan, tüm bu operasyon ve iddialı satış hedeflerinin L7 sınıfındaki araçlar için kurulması ne kadar isabetli olur? Öyle ki, bu araçlardan rekorların kırıldığı 2023 yılında bile Türkiye’de sadece 7 bin adet satılabilmiş. Çok sınırlı ve büyümesi zor bir pazar olan L7 sınıfından sipariş üzerine üretim dışında yüksek adetleri yakalamak ve bu sınıftan “Togg” veya “Tesla” çıkarmak şimdilik ulaşılması zor gibi bir hedef duruyor.
Formula 1 yarışlarının düzenlendiği Tuzla’daki İstanbul Park arazisinin ihalesi için Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne teklif verme süresi dün doldu. Pistin mevcut işletmecisi Intercity’nin teklif vermediği ihaleye tek katılan Can Holding iştiraki Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş. oldu. İmzalar atılırsa Bilgi Üniversitesi ve Doğa Koleji’nin yanı sıra enerji ve petrol gibi birçok sektörde faaliyet gösteren Can Holding, Formula 1 Pisti’nin 30 yıl süreyle yeni işletmecisi olmaya hak kazanacak. Bu arada ihaleye teklif veren Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş. ortakları arasında Pirelli Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Lale Cander de bulunuyor.
F1 YOKSA TAZMİNAT VAR
Formula 1 pistinin yer aldığı arazinin sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü, 20 yıllık işletme döneminin bitmesinin ardından pist için ihale şartlarını açıklamış ve üstlenici firmanın sözleşme imzalandıktan sonra bir ay içerisinde Formula 1’in İstanbul Park’ta yapılmasını garanti etmesini şart koşmuştu. Ayrıca yüklenici firmanın 2026 dahil bu yıldan sonra yarışların yapılamadığı her sene için o yıla ait Formula 1 anlaşma bedelinin yüzde 25’i kadar bedeli yıllık olarak idareye tazminat ödenmesi gerektiği de vurgulanmıştı.
Şartnamede ayrıca, üstlenici firmanın İstanbul Park alanında Formula 1 pistine ilaveten alışveriş merkezi, macerapark (go kart, lunapark, tırmanma parkuru, gezi treni vb.) otomobil müzesi ve eğlence merkezi yaptırması şartları da yer alıyordu.
NE KADAR KİRA ÖDEYECEK
Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü’nce İstanbul Park arazisi 30 yıllığına 117.8 milyon dolar muhammen bedelle ihaleye çıkarılmıştı. İhaleye şartnamesine göre Can Bilim Eğitim Kurumları’nın, arazinin sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ilk yıl inşaat süresi nedeniyle aylık kira olarak 272 bin dolar ödemesi bekleniyor. Sonraki yıllarda kirada yüzde 1.5’lik artış; 5’inci yıldan itibaren de aylık kiranın 572 bin dolar olarak devam etmesi ve her yıl yüzde 1.5’lik artış yapılması şartnamede yer alan ödeme koşulları arasında yer alıyor. Yine her yıl cironun yüzde 20’si kira bedelinin üzerindeyse aradaki farkın aynı ay kira olarak alınması da dikkat çeken diğer bir şart olarak öne çıkıyor.
INTERCITY İHALEYE GİRMEDİ
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) açıkladığı son verilere göre, otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, Ocak-Mart 2024 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25.2 artarak 295 bin 519 adet olarak gerçekleşti. Bu sonuçla otomotivde tüm zamanların en yüksek ilk çeyrek satışına ulaşıldı. Bu dönemde, aylık bazda rekor serisi de devam etti ve Mart 2024’te otomotiv pazarı 109 bin 828 adede ulaşarak tüm zamanların mart ayı satış rekorunu kırdı. İlk çeyrekteki rekor büyümede ÖTV muafiyetli satışlar, filo talebi ve sıkı para politikası beklentisiyle alımını 31 Mart seçimlerinden önce yapmak isteyenler olmak üzere 3 ana faktör etkili oldu.
HAFİF TİCARİDE DÜŞÜŞ YAŞANDI
Martta otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9.9 artarak 87 bin 071 adet olurken, hafif ticari araç pazarı yüzde 7.9 azalarak 22 bin 757 adede geriledi. Ocak-Mart 2024 döneminde otomobil pazarı segmentlere göre değerlendirildiğinde, pazarın yüzde 88.6’sını vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçların oluşturduğu görüldü. C segmenti otomobiller 133 bin 712 adetle yüzde 57.3 pay, B segmenti otomobiller 71 bin 917 adetle yüzde 30.8 pay aldı. Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi SUV otomobiller (yüzde 51.7 pay, 120 bin 699 adet) oldu. SUV otomobilleri, yüzde 28.5 pay ve 66 bin 451 adet satış ile Sedan, yüzde 18.1 pay ve 42 bin 145 adet satış ile HB otomobiller takip etti.
ELEKTRİKLİ SATIŞI 4 KAT ARTTI
Binek otomobil pazarı motor tipine göre incelendiğinde ise, yılın ilk çeyreğinde benzinli otomobil satışları 156 bin 396 adetle yüzde 67 pay, hibrit otomobil satışları 33 bin 131 adetle yüzde 14.2 pay, dizel otomobil satışları 25 bin 268 adetle yüzde 10.8 pay, elektrikli otomobil satışları 16 bin 556 adetle yüzde 7.1 pay ve otogazlı otomobil satışları 2 bin 38 adetle yüzde 0.9 pay aldı. Elektrikli otomobil satışlarında artış son bir yıl içinde 4 katına çıktı. 160 kW altındaki elektrikli otomobil satışları yüzde 370.6 artarak elektrikli otomobil pazarının yüzde 6.1’ini, 160 kW üstü elektrikli otomobil satışları ise yüzde 39.2 artarak pazarın yüzde 1’ini oluşturdu.
EN ÇOK SATAN 10 MARKA (OCAK-MART 2024)
EN ÇOK SATAN 10 OTOMOBİL (MART 2024)
31 MART yerel seçimleri öncesi bayilerde adeta otomobil kapma yarışı yaşandı. Mart ayının genelini oldukça hareketli geçiren otomotiv yetkili satıcıları özellikle 28, 29 ve 30 Mart tarihlerinde belki de yılın en yoğun günlerini geçirdi. Neredeyse dört yıldır liste fiyatının altında araç satmayan markalar bazı modellerde yüzde 10’u bulan indirimler yaparken, vatandaşlar büyük ihtimalle 2024 yılının son ‘0’ faizli kredi kampanyalarını kullanmak için zamanla yarıştı. Mart ayında tarihi rekor getirmesi beklenen talebin arkasında ise 31 Mart yerel seçimleri sonrası enflasyonla mücadele için uygulanması beklenen sıkı para politikası vardı. Bununla birlikte, yılın geri kalan dokuz ayında hem sıfır hem de ikinci elde kademeli fiyat artışları da bekleniyor.
134 BİN TL İNDİRİM
Hürriyet, mart ayının son günlerinde bayilerdeki yoğun trafiği yerinde izledi. İstanbul’da görüştüğümüz birçok satış danışmanı 2024 model araçlarda bile liste fiyatının oldukça altında fiyatlar verebildiklerini aktardı. Kimi otomobil modellerinde liste fiyatı üzerinden yapılan yetkili satıcı indirimleri yüzde 10’u bulurken, kimi modellerde belki de yılın son 12 ay vadeli ‘0’ faizli kredi kampanyaları sunuluyordu. Liste fiyatı 1 milyon 790 bin TL olan SUV’lar 1 milyon 675 bin TL’ye, 1 milyon 234 bin TL olan Hatchback’ler 1 milyon 110 bin TL’ye, 1 milyon 260 bin TL’lik Sedan modeller 1 milyon 225 bin TL’ye kadar satılabiliyordu. Geçen yıl vatandaşlara zorla dayatılan ve değeri 60 bin TL’leri bulan aksesuarlar ise bu kez hediye ediliyordu.
‘0’ FAİZLERİN SONU
Satış danışmanlarının dile getirdiği ortak görüş ise otomotivde kredi kampanyalarının 1 Nisan itibarıyla artık tamamen sona ereceği oldu. Otomerkezi CEO’su Muhammede Ali Karakaş, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, “Bankalarda aylık faizler yüzde 7-7.5 seviyelerine kadar geldi. Bayiler bir süredir katkı paylı avantajlı krediler sunuyorlardı. Parasal sıkılaştırma politikaları adına yapılan bu uygulamaların neticesinde bayilerin bu katkı paylarını, kendi imkânlarıyla fonladıkları aradaki farkları ödemekte güçlük çektiği için artık kampanyalardan vazgeçmeye başladıklarını görüyoruz. Hemen hemen birçok marka da 200-300 bin TL, sıfır faiz kampanyalarını 1 Nisan itibarıyla durdurma kararı almış durumda” ifadelerini kullandı.
İLK ÇEYREKTE 300 BİN ADETLE REKOR GELİYOR
YILIN ilk uzun süreli bayram tatili olacak Ramazan Bayramı’na sayılı günler kaldı. Hafta sonları ile birlikte 9 günü bulacak tatil dönemini memleketlerinde veya tatil bölgelerinde geçirmek isteyenler ulaşım planlarını hızlandırdı. Özellikle 5-15 Nisan 2024 tarihleri arasında İzmir, Antalya, Bodrum gibi yoğun iller için uçak seferlerinin yüzde 80’i neredeyse doldu. Otobüs ve Yüksek Hızlı Tren (YHT) seferlerinde halen yer bulabilmek mümkün. Yaklaşan tatil döneminde İstanbul’dan İzmir, Bodrum ve Antalya gibi lokasyonlara gidiş-dönüş kişi başı uçak bileti için en az 2 bin 640 TL ayırmak gerekiyor. Otobüs seferlerinde gidiş-dönüş kişi başı en az 1.000 TL olurken, YHT’de neredeye yarı yarıya fiyatına bilet kesiliyor. Bu bayram döneminde en uygun fiyatlı aracı kiralamanın günlük bedeli ise 1.100 TL’ye çıkıyor.
TATİL İÇİN UÇAK FİYATLARI
Şirketlerin internet sitesindeki güncel fiyatlar ile ulaştırma hizmeti veren dijital platformlardan derlediğimiz bilgilere göre, 9 gün sürecek Ramazan Bayramı tatilinde İstanbul’dan Antalya ve Bodrum’a gidiş-dönüş kişi başı uçak bileti için en az 3 bin 338 TL ayırmak gerekirken, İzmir için tarife 2 bin 640 TL’yi buluyor. Bayramda İstanbul’dan uzak mesafelerdeki memleketlerine uçakla gitmek isteyen vatandaşlar ise biraz daha yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalabiliyor. Buna göre, Erzurum’a gidiş-dönüş kişi başı uçak bileti 5 bin 38 TL’den satılırken, Trabzon’a uçakla gidip gelmenin maliyeti 4 bin 538 TL’ye ulaşıyor.
EN UYGUNU HIZLI TREN
Tavan fiyata rağmen uçakla seyahatin yüksek kişi başı maliyetleri bayram dönemlerinde otobüs yolculuğuna olan ilgiyi arttırmaya devam ediyor. Bu bayram otobüsle İstanbul’dan gidiş-dönüş kişi başı Antalya seyahati 2 bin TL olurken, Bodrum 2 bin 400 TL, İzmir 2 bin 220 TL, Konya 3 bin 338 TL, Erzurum 2 bin 500 TL, Trabzon 2 bin 800 TL’den başlıyor. Yüksek Hızlı Tren ise avantajını koruyor ve İstanbul’dan Eskişehir’e gidiş-dönüş kişi başı tren bileti 560 TL, Ankara’ya 860 TL, Konya’ya 1.260 TL’ye satılıyor.
OTOBÜSTE EK SEFERLER AÇILIYOR
Apple, Huawei, Xiaomi, Meizu, Sony ve diğerleri. Çok değil birkaç yıl öncesine kadar en fazla akıllı telefonu satmak için kıyasıya yarışan teknoloji devlerinin yeni savaş alanı artık otomobiller oldu. Elektrikli ve bağlantılı araçların yaygınlaşmasıyla birlikte otomobil savaşlarına giren akıllı telefon üreticilerinin sayısı hızla arttı. Devlerin iştahını; hızla büyüyen bataryalı elektrikli otomobil (BEV) pazarından alınacak paylar ve kamera, sensör, uydu bağlantısı gibi geniş teknoloji yelpazesine sahip olmaları nedeniyle yarışa bir adım önde başlamaları kabarttı. Peki, dünün akıllı telefon üreticileri yarının elektrikli otomobil üreticileri olabilir mi? Milyar dolarlık projeler başarı getirir mi?
XIAOMI İŞLERİ DEĞİŞTİRİR Mİ
Bu konuda önümüzde Apple ve Xiaomi olmak üzere iki güncel örnek bulunuyor. ABD’li teknoloji devi Apple, 10 yıllık uğraşının sonunda 10 milyar dolarını çöpe atarak elektrikli otomobil projesinin fişini çekse de, Çinli Xiaomi’nin 3 yılda 1.4 milyar doların üzerinde yatırım yaparak satışa hazırladığı SU7 modeli akıllı telefon üreticilerinin bu rekabette şans bulabileceğine dair önemli mesajlar veriyor. Öyle ki, Xiaomi’nin hisseleri SU7’nin bu ay (28 Mart 2024) satışa çıkacağının açıklamasının ardından geçtiğimiz hafta yüzde 12’nin üzerinde yükseldi. Şirket, 0’dan 100 km/s değeri 2.8 saniye olan ve 800 km menzile sahip SU7’den 100 bin adedin üzerinde ön sipariş aldı.
GÜCÜNÜ DEVLETTEN ALIYOR
Tüm bunlara rağmen Xiaomi, Huawei ve Meizu gibi şirketlerin Çin dışında büyümesi halen çok zor görünüyor. Çünkü Xiaomi’nin üretim gücü devlete ait Beijing Automotive Group Co ile kurulan ortaklıktan geliyor. Çin dışı pazarlarda otomobil rekabeti ise ekosistemlerini araçlarını satışa çıkardığı ülkelerde de yaygınlaştırmalarına bağlı. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi (SMİ) Başkanı Hakan Doğu, şu ifadeleri kullandı:
Hakan Doğu
‘İŞLERİ ÇOK ZOR’
İKİNCİ el araç fiyatlarında yaklaşık yedi ayı bulan düşüş trendi sona erdi. Fiyatlarda Haziran 2023’te başlayan ve yüzde 25’i bulan gerileme bu yılın ocak ayı itibarıyla duraksarken şubatta yeniden yukarı yönlü harekete geçti. Enflasyon ve döviz kurlarında yaşanan yukarı yönlü hareketin etkisiyle şubat ayında ikinci el araç piyasasında fiyatlar yüzde 3 arttı. Uzmanlar, Hürriyet’e yaptığı değerlendirmede ikinci el araç piyasasında yedi ay süren fiyat düşüşünü “normale dönüş dönemi” olarak nitelerken, ‘al-sat’çıların piyasadan çekilmeye başladığı Haziran 2023’ten bu yana ilan platformundaki ilan sayısının yüzde 54 artarak 550 bin adetten 850 bin adede çıktığını söyledi.
İLAN SAYILARI ARTTI
Haziran 2023’ten Ocak 2024’e kadar olan dönemde ikinci el fiyatlarında ortalama yüzde 25’lik bir düşüş yaşandığını hatta kimi modellerde düşü-şün yüzde 30’lara ulaştığını belirten otomotiv veri şirketi Cardata’nın CEO’su Hüsamettin Yalçın, “İkinci elde yaşanan 7 aylık dönem fiyatların nor-male dönmesi ve piyasadaki spekülatif balonun sönmesi olarak yorumlanabilir. Aynı dönemde ilan sayılarına bakıldığında ise, yaklaşık 550 bin adetten 850 bine çıkarak yaklaşık yüzde 54’lük bir artış yaşanmıştır. Bu artış, piyasadaki araç arzının önemli ölçüde arttığını ve alıcıların daha geniş bir seçenek yelpazesine sahip olduğunu gösterir” dedi.
YENİDEN YÜKSELME DÖNEMİ Mİ
Fiyatlardaki düşüşün Haziran 2023 değil Ağustos 2023 itibarıyla başladığını belirten VavaCars Perakende Grup Başkanı Serdıl Gözelekli ise satış ve ilan fiyatları arasındaki farkın giderek azaldığına işaret etti ve şunları söyledi: “Enflasyon ve kurdaki değişimlerin de etkisiyle ikinci el araç fiyatlarında artış yaşandı. Geçen yıl ağustos ayından kasım ayına kadar düşüş gösteren ikinci el araç fiyatları, 2024 yılı şubat ayına kadarki süreçte yükselme grafiği çizerek Şubat 2024’te yüzde 3’lük bir artış gösterdi. Bu durum ikinci el araçların değerinin yükselme trendine girdiğini gösteriyor.”
Otomotiv sektörünün şubat ayı ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 19.9 artarak 3.1 milyar dolara ulaştı ve bugüne kadarki en yüksek şubat ayı ihracatı elde edildi. Şubatta otomotiv üretimi de yüzde 19.2 artarak 133 bin 396 olurken, Ocak-Şubat 2024’te gerçekleşen 241 bin 861 adetlik toplam üretim rakamı, ilk iki aylık dönemde 2018 yılında bu yana görülen en yüksek seviye oldu.
KAPASİTE KULLANIM ORANI YÜZDE 74
Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) açıkladığı son verilere göre, Ocak-Şubat 2024’te otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artışla 241 bin 861 adede yükselirken, otomobil üretimi yüzde 12’lik artışla 151 bin 14 adet olarak gerçekleşti. Yılın ilk iki ayında ticari araç üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2, ağır ticari araç grubunda ise üretim yüzde 27 yükselirken hafif ticari araç grubunda üretim yüzde 1 geriledi. Bu dönemde, otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 74 olarak gerçekleşti. Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 74, kamyon grubunda yüzde 94, otobüs-midibüs grubunda yüzde 61 ve traktörde yüzde 72 seviyesinde gerçekleşti.
SATIŞLAR YÜZDE 40 ARTTI
Yılın ilk iki ayında otomotiv ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 4 artarak 164 bin 560 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3, ticari araç ihracatı yüzde 6 oranında arttı. OSD’ye göre, 2024’ün Ocak-Şubat döneminde toplam pazar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40 artarak 193 bin 297 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil pazarı yüzde 52’lik artışla 146 bin 318 adede ulaştı. Ticari araç pazarına bakıldığında ise yılın ilk iki ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11, ağır ticari araç pazarında yüzde 20, hafif ticari araç pazarında ise yüzde 10 büyüme sağlandı.
10 OTOMOBİLİN 7’SİNİ İTHAL ALDIK
HAZİRAN 2023 itibarıyla yüzde 45, 50, 60 ve 70’lik ÖTV matrah limitleri geçerliliğini yitirmiş, Türkiye’de satılan tüm otomobiller yüzde 80’lik ÖTV dilimine dahil olmuştu. Bu tablo yerli üreticilerin avantajını hızla ortadan kaldırırken, ithalatın payını yüzde 65’in üzerine tutmaya devam ediyor. OSD’nin son raporuna göre, Ocak-Şubat 2024’te geçen yılın aynı dönemine göre otomobil satışlarındaki ve hafif ticari araç pazarındaki yerli araç payı yüzde 33 olarak gerçekleşti. Sadece otomobil satışlarına bakıldığında ise şubat ayında otomobil pazarında ithalatın payı yüzde 68.1 oldu.
Küçükken deftere arabalar çizen Türk çocuğun hayali gerçek oldu. Güney Koreli Kia’nın yeni 7 kişilik elektrikli aile otomobili EV9’u tasarlayan Türk tasarımcı Berk Erner, modelin Türkiye tanıtımına ailesiyle katıldı. Önceki gün İstanbul’daki Şerefiye Sarnıcı’nda düzenlenen etkinlik için ABD’den gelen Erner, sunumuna “Kendi ülkemde kendi dilimde bu sunumu yaptığım için çok heyecanlıyım” sözleriyle başladı.
‘30 YILDIR BU HAYALİN PEŞİNDEYİM’
Berk Erner, Hürriyet’in “Tasarladığınız bir otomobilin Türkiye’de satılması nasıl bir his?” sorusunu, “Açıkcası bu benim çocukluk hayalimdi. Küçüklüğümden beri bu hayalin peşindeydim. O yüzden burada sizinle yani Türkiye’de birlikte olmak benim için çok özel bir an. Bunun için senelerce uğraştım. Küçüklüğümden beri arabalar çiziyorum. Bu projenin hayata geçmesi yaklaşık 5 sene sürdü. Profesyonel olarak daha önce de 10 sene çalıştım. Bu yüzden bu kadar uzun süre efor sarf edip ilk defa bunun karşılığını görmek, 25-30 senelik bir hayaldi benim için gerçekleşti diyebilirim. O yüzden çok mutluyum ve gururluyum” şeklinde yanıtladı.
YENİ TASARIMLAR YOLDA
Hataylı bir anne ve Ankaralı bir babanın çocuğu olarak ABD’de doğan Erner’in çocukluğu İstanbul’da geçti. Şu anda Kia’nın Kıdemli Dış Tasarımcısı olarak görev yapan Erner, birkaç yıl içerisinde yine kendi çizgisinden doğan otomobil tasarımlarının yollarda olacağının sinyalini verdi. Bu arada, Erner’in elinden çıkan Kia EV9 ‘Yılın Aile Aracı’ ve ‘Yılın Otomobili Finalisti’ gibi birçok uluslararası başarıya da imza attı. Erner, “İlk olarak 3D yazıcıdan kırmızı renkli bir otomobil olarak çıkan EV9’un konsepti, 2021 yılında Los Angeles’ta sergilenmişti. Aracın ilk çizimlerinden seri üretim haline kadar olan süre 5 yılı buldu” dedi.
Kia’nın Premium otomobiller stratejinin ilki olan EV9, 99.8 kWh’lık bataryasıyla şehiriçinde 774 km’ye kadar menzile ulaşabiliyor. Türkiye’ye ‘RWD Prestige’ ve ‘AWD GT Line’ olmak üzere iki farklı güç ve donanım seçeneği ile gelen aracın fiyatı 4 milyon 20 bin TL’den başlıyor. Kia’nın Türkiye distribütörü Çelik Motor, araçtan bu yıl 250 adet satmayı hedefliyor.
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) paylaştığı son verilere göre, şubat ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 30.6 artarak 105 bin 990 adetle kapandı. Bu sonuçla tüm zamanların en yüksek şubat ayı rakamına da ulaşıldı.
Şubat ayında binek otomobil satışları yüzde 39.6 artarak 82 bin 277 olurken, hafif ticari araç satışları yüzde 6.6 artarak 23 bin 713 adede ulaştı. Ocak-Şubat 2024 döneminde ise otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40.6 arttı ve 185 bin 691 adet olarak gerçekleşti.
HİBRİTLER DİZELİ GEÇTİ
Yılın ilk iki ayında, hibrit otomobil satışları dizelleri solladı. Bu dönemde, benzinli otomobil satışları 97 bin 861 adetle yüzde 66.9 pay, hibrit otomobil satışları 21 bin 594 adetle yüzde 14.8 pay, dizel otomobil satışları 15 bin 910 adetle yüzde 10.9 pay, elektrikli otomobil satışları 9 bin 772 adetle yüzde 6.7 pay ve otogazlı otomobil satışları bin 181 adetle yüzde 0.8 pay aldı. Ocak-Şubat 2024’ü kapsayan iki aylık dönemde en çok satış yapan (otomobil+hafif ticari) marka 25 bin 284 adetle Fiat olurken, 22 bin 908 adetle Renault ikinci, 13 bin 427 adetle Ford üçüncü sıraya yerleşti.
‘10 ARAÇTAN 6-7’SİNİ ENGELLİLER ALIYOR’
2023 yılının ikinci yarısından itibaren limitleri yetmediği için Ocak 2024’ü bekleyen engellilerin oluşturduğu talep yılın ilk iki ayında sıfır otomobil satışlarını arttıran en büyük etken oldu. Hürriyet’in sorularını yanıtlayan İstanbul’daki bir otomotiv bayisinin yetkilisi Hikmet Vanlıoğlu, “Engelli araçlarda limitin 1 milyon 591 bin TL’ye çıkması ile 1 Ocak 2024 itibarıyla satışlar hızlandı. Bazı markalarda 10 araçtan neredeyse 6-7’sini engelliler satın alıyor” dedi. Gülan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gülan ise şu değerlendirmelerde bulundu: “İlk iki ayda engellilerde kuvvetli bir araç talebi var. Bununla birlikte, turizmdeki yüksek beklentiler doğrultusunda filo satışında da ciddi bir talep gözlemliyoruz. Seçimden sonra ise ekonomi yönetiminin izleyeceği para politikası satışlarca belirleyici rol oynayacak” dedi.
TOGG ELEKTRİKLİDE LİDER
OCAK-Şubat döneminde elektrikli otomobiller toplam satışlardan 9 bin 772 adetle yüzde 6.7 pay aldı. Togg, şubat ayında 1.201 adetle en çok satan elektrikli otomobil olurken, Ocak-Şubat 2024’te ise 2 bin 826 adetle yine elektrikli otomobil liginin zirvesinde yer aldı. Şubat ayında en çok satan diğer elektrikli modeller ise sırasıyla 510 adetle Ssangyong Torres, 361 adetle BMW 5 Serisi, 220 adetle BYD Atto 3 ve 195 adetle MG4 oldu. Tesla ise 75 adetle satışlardaki hızlı düşüşü sürdürdü.
GEÇTİĞİMİZ yıl kur, enflasyon ve küresel maliyet artışları nedeniyle bazı dönemlerde ayda 2-3 kez zamlanan sıfır otomobil fiyatları, son dört ayda önceki aylara kıyasla daha yatay bir seyir izledi. Hürriyet en çok satan segmentlerde son 4 ayda yaşanan fiyat artışlarını inceledi. Buna göre, en çok satan segmentlerde yaşanan dört aylık fiyat artışları yüzde 6 ila 10 arasında gerçekleşti.
Şubat 2024 sonu itibarıyla C segmentinde (orta sınıf) ortalama fiyat 1.9 milyon TL’ye ulaşırken, D segmentinde fiyat ortalaması 3.5 milyon TL’ye yaklaştı. Kasım 2023’ten bu yana çok büyük artışlar olmamasına rağmen, Renault Clio, Peugeot 208 ve Hyundai i20 gibi modellerin bulunduğu B segmentinde (küçük sınıf) bile artık ortalama fiyatın 1.4 milyon TL’nin üzerine çıkması sıfır otomobile ulaşmanın ne kadar zorlaştığını yeniden gözler önüne serdi.
EN ÇOK ARTIŞ B SEGMENTİNDE
Otomotiv veri şirketi Cardata’nın Hürriyet için yaptığı çalışmaya göre, Kasım 2023 itibarıyla satılan tüm modellerin fiyat ortalaması 1 milyon 772 bin TL olan C segmentinde son 4 aylık dönemde fiyatlar yüzde 6.9 arttı. Şubat 2024 sonu itibarıyla Fiat Egea, Renault Megane Sedan ve Toyota Corolla gibi modellerin yer aldığı bu segmentte fiyat ortalaması 1 milyon 895 bin TL’ye çıktı. Kasım 2023 - Şubat 2024 aralığında B segmentinde fiyatların diğer segmentlere kıyasla daha çok arttığı görüldü. Kasım 2023’te B segmentinde satılan sıfır otomobillerin fiyat ortalaması 1 milyon 266 bin TL seviyesindeyken, Şubat 2024 itibarıyla ortalama fiyatlar yüzde 10.7 artarak 1 milyon 402 bin TL seviyesine yükseldi.
D SEGMENTİNDE ORTALAMA 3.5 MİLYON
Segmentler büyüdükçe fiyat artış hızları aynı oranda azaldı. Bu kapsamda, Kasım 2023 itibarıyla 3 milyon 271 bin TL olan D segmenti (orta-üst sınıf) fiyat ortalaması Şubat 2024 sonu itibarıyla 3 milyon 489 bin TL seviyelerine geldi. BMW 4 Serisi, Mercedes-Benz C serisi, Skoda Super B gibi modellerin bulunduğu bu segmentteki 4 aylık fiyat artışı yüzde 6.6 olarak gerçekleşti. Diğer yandan, yatırım amaçlı talebin de etkisiyle satış rekorları kırdığı 2023 yılında sıfır otomobil fiyatları ortalama yüzde 70 artmıştı.
ÇİNLİLERDEN HİBRİT ATAĞI
BİR zamanların en gözde otomobil fuarlarından Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarı, pandemi nedeniyle verilen dört yıllık aranın ardından dün kapılarını ilk kez dünya basınına açtı. Bir zamanlar 100’e yakın yeni modelin dünya lansmanının yapıldığı İsviçre’deki şov, bu kez eski gösterişli günlerinden uzaktı.
Düşünün ki, alt markalar da dahil edildiğinde fuara sadece sekiz büyük marka katıldı. Bu markaların yarısından fazlasını BYD ve SAIC gibi büyük Çinli üreticiler oluşturdu. Fuardaki tek Avrupalı markalar Fransız Renault ve yine aynı grup içerisinde yer alan Dacia oldu. Renault, fuarda dünya prömiyerini yaptığı elektrikli ‘5’ modeliyle, hem Çinlilerin ekonomik elektrikli otomobillerine karşı iddialı bir rakip çıkardı hem de “Avrupa’da da uygun fiyatlı elektrikli otomobiller üretebiliriz” mesajı verdi.
İşte 91. Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarı’nda öne çıkan modeller...
İLK KEZ GÖSTERİLEN MODELLER
- 3 Mart’a kadar devam edecek 91. Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarı’nda Renault Grubu çatısı altındaki Dacia markası Duster, Spring ve Sandriger modellerinin dünya tanıtımlarını gerçekleştirdi.
- Çinli SAIC bünyesindeki MG ise, Türkiye için de önemli bir model olacak Hatchback sınıfındaki tam hibrit MG3’ü ilk kez burada görücüye çıkardı. Yine SAIC’in yeni premium markası IM’nin tanıtımı ve elektrikli Sedan L6 da ilk kez Cenevre’de görüldü.
OTOMOTİV üreticileri uzun yıllardır modellerini daha düşük ÖTV dilimlerine sokabilmek amacıyla Türkiye’ye özel 1.5 veya 1.6 litre silindir hacminde benzinli motorlar üretiyordu. Bu sayede, aracın fiyatı daha erişilebilir seviyelere düşüyor ve yüksek adetlerde satış elde edilebiliyordu. Elektrikli araç dönüşümüyle birlikte benzer bir yöntem şimdi elektrikli otomobiller için de geçerli oldu. Türkiye’de sadece motor gücü 160 kW’yı geçmeyen elektrikli otomobillerin faydalanabildiği yüzde 10 ve yüzde 40’lık ÖTV dilimlerine girmek isteyen üreticiler, yazılım ile elektrikli otomobil modellerinin gücünü kısmaya başladı. İlk olarak BMW’nin başvurduğu Türkiye’ye özel düşük güçte elektrikli motor formülüne Volkswagen de Passat’ın yerini alacak elektrikli Sedan ID.7 ile katılacak.
1.6 LİTRE GİBİ 160 KW DEVRİ
ÖTV avantajı sağlayan “1.6 litre benzinli gibi 160 kW elektrikli” formülü 2023 yılında Alman üretici BMW tarafından i4 ve i5 modelleri için uygulandı. Türkiye distribütörü Borusan Otomotiv’in girişimleriyle normalde motor gücü 250 kW olarak üretilen bu elektrikli otomobillerin gücü yazılımla 160 kW’ya kadar düşürüldü. Bu sayede otomobiller yüzde 60’lık ÖTV dilimi yerine yüzde 40’lık ÖTV dilimine girdi. Matrah limiti değiştiği için BMW i4’ün fiyatı 1 milyon 259 bin TL ucuzlayarak 3 milyon 389 bin TL’ye kadar geriledi. Aynı şekilde BMW i5 modelinin fiyatı da 250 kW’lık versiyonuna kıyasla yüzde 12 civarında geriletildi. Bu arada marka daha önce iX3 modelinin gücünü de 120 kW’ya kadar düşürerek avantajlı fiyattan satışa çıkarmıştı.
‘EN GÜÇLÜ PAZARI TÜRKİYE OLACAK’
Volkwagen Passat’ın yerini alan elektrikli Sedan modeli ID.7’nin de Türkiye’ye özel bir elektrikli motorla geleceği neredeyse kesinleşti. Daha önce ID.7’yi yüzde 10’luk ÖTV diliminde tutmak için girişimlerde bulunduklarını aktaran Volkswagen Binek Araç Genel Müdürü Gino Bottaro, normalde 205 kW gücünde üretilen ID.7’nin 150 kW’lık motorla Türkiye’ye gelebileceğini açıkladı. Geçtiğimiz hafta Fransa’da gerçekleşen yenilenen Passat ve Tiguan’ın lansmanında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bottaro, 150 kW’lık versiyonun yalnızca Türkiye’ye özel olmayacağını ancak en güçlü pazarının Türkiye olacağını kaydetti.
Bottaro’nun verdiği bilgilere göre, Volkswagen, ID.4 ve ID.5’i yılın ikinci çeyreğinde, ID.7’yi üçüncü çeyrekte ve ID.3’ü son çeyrekte satışa sunacak. Volkswagen tümü yüzde 10 ÖTV diliminde yer alacak modellerle 2024 yılında Türkiye’de yaklaşık 7 bin elektrikli satışı hedefliyor.
TÜRKİYE’ye yurtdışından büyük çaplı otomotiv yatırımı son olarak 1997 yılında Japon üretici Honda tarafından yapılmış ancak firma 2021 yılında Gebze’deki fabrikasını kapatmıştı. Aradan geçen 27 yılda birçok üreticinin ismi yatırımla anıldı ancak hiçbiri hayata geçmedi. Ta ki Çinliler elektrikli araç dönüşümüyle birlikte Avrupa pazarlarına açılmaya karar verene kadar. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın da sıklıkla dile getirdiği gibi özellikle 2023 itibarıyla çok sayıda Çinli üretici Avrupa’ya açılan bir kapı olarak Türkiye’de yatırımı radarına aldı. Bu noktada en güçlü aday olan SAIC Motor’un Türkiye-Çin arasındaki trafiği ise son 3 ayda hızlandı.
‘DUYGUSAL OLMAYACAĞIZ’
Aralık ayında Bakan Kacır’ın SAIC’e gerçekleştirdiği ziyaretin ardından iki hafta önce Çin’den üst düzey bir delegasyon heyetinin Türkiye’ye geldiğini belirten Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin, “Türkiye’de SAIC’in fabrikalarından birini kurmak için 2 senedir temposu artan bir şekilde çalışıyoruz. Son 3 ayda süreç biraz daha hızlandı. 2 hafta önce üst düzey bir delegasyon heyeti Türkiye’deydi. Heyet ile Sanayi ve Teknoloji Bakanımızı ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’ni ziyaret ettik. Bursa’daki fabrika ve yan sanayi tesislerini de gezdirdik. Bu noktada Almanya, Fransa ve Doğu Avrupa’dan ülkelerle agresif bir rekabet halindeyiz. Ancak duygusal olmayacağız, sonuna kadar uğraşacağız. Ben er ya da geç SAIC markasının Türkiye’de bir tesisini kuracağımıza inanıyorum” dedi.
Kağan Dağtekin
AVRUPA’DA 5’İNCİ
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen SAIC bünyesindeki MG markasının yıl değerlendirme toplantısında Doğan Trend Otomotiv Markaları Genel Müdür Yardımcısı Tibet Soysal ile birlikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kağan Dağtekin, SAIC’in geçen yıl 5.3 milyon adetle Çin’in en büyük üreticisi olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “1.2 milyon adetle de Çin dışında satış hacmi en büyük olan otomotiv grubu SAIC. Geçen sene Avrupa’da MG’nin 100 bin adedi geçtiğini görüyoruz. Biz ise MG Türkiye olarak 2023 yılında elektrikli araç satışında dünyada 11’inci Avrupa’da ise 5’inci ülke olduk. Bu sene Almanya’yı zorlayacağımızı düşünüyoruz.”
UYGUN FİYATLI HİBRİT GELİYOR
Geçen yılı 15 bin adede yakın satışla tamamladıklarını belirten Tibet Soysal ise 2024’ü 20 bin adedin üzerinde bir satışla kapatmayı hedeflediklerini, özellikle yılın ikinci yarısında satışa sunacakları Hatchback sınıfındaki uygun fiyatlı MG3 modeliyle önemli satış adetlerine ulaşabileceklerini kaydetti. Hibrit motorla gelecek MG3’ün fiyat olarak aynı segmentteki benzinlilerle rekabet etmesi bekleniyor.
Düzenlemeye göre, B ve üzeri sınıf sürücü belgesi olanlar harç ödemeden veya sürücü belgelerini değiştirmeden A1 sınıfı olarak adlandırılan 125 cc’ye kadar motor hacmine sahip motosikletleri kullanabilecek.
EĞİTİM ŞARTI VAR
Yeni düzenlemeye göre, sürücü belgesine A1 sınıfını da ekletmek isteyenlerin; en az 2 yıllık B veya üzeri sınıfta geçerli ehliyete sahip olması gerekiyor. Son 5 yıl içerisinde ehliyetine geçici olarak el konulmaması şartı da aranıyor. Ayrıca direksiyon eğitimi almak ve uygulamalı sınavdan başarılı olmak da gerek. Tüm bu şartları karşılayan sürücüler A1 sınıf motosiklet sertifikasını sürücü belgesine işletebilecek. Motosiklet için direksiyon eğitimi veren kursların fiyatları ise 5-6 bin TL arasında değişiyor.
Düzenlemeden önce 50 cc’ye kadar olan motosikletler ile 4 kW güce kadar olan elektrikli motosikletler ‘B’ ehliyetle kullanılabiliyordu. Ekstra bir eğitim almak, sınava girmek, sertifikaya işletmek gerekmiyordu.
PAZARI 1.2 MİLYONA TAŞIR
2023’te 957 bin adetle tarihi rekor kıran motosiklet satışlarının yüzde 32’sini (302 bin adet) 50 cc motosikletler oluşturdu. 125 cc’lerin payı 285 bin adetle yüzde 30 seviyesindeydi. Doğan Trend Otomotiv Motosikletten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Acar, “Düzenlemenin ardından 50 cc’lerin payı yüzde 15’lere gerilerken 125 cc’lerin payı
yüzde 40-45 seviyelerine çıkar diye tahmin ediyoruz. Pazar 2024’te bu kararla 1.2 milyon adetlere yükselebilir. Bu
6 ŞUBAT depremleri bazı illeri ilk andaki yıkım ve can kayıplarıyla vururken bazı şehirleri de sonrasında sebep olduğu ağır hasarlarla zarara uğrattı. Bu illerden en dikkat çekenlerinden biri ise Malatya. 4 bine yakın binanının yıkıldığı şehirde gerçek bilanço sonradan ortaya çıktı: 36 bin ağır hasarlı, yani yıkılması gereken bina ve 140 bin bağımsız daire. Biz de felaketin 1. yıldönümünde Malatya’nın merkezini sokak sokak gezdik. Ağır hasarlı binaların bazısı 15 bazısı 10 katlı, birçoğu halen yıkılmayı bekliyor ki bu, Malatya şehir merkezinin yüzde 30-40’a yakınının yıkılması anlamına geliyor.
Eskiden çarşıda manavı olan Murat ışık, şimdi tezgâhta satıyor meyve sebzelerini.
KALBİ SÖKÜLMÜŞ GİBİ
Boş arazilerin arasından güçlükle yürüyerek Malatya’nın kalbinin attığı “çarşı” veya “merkez” olarak bilinen alana doğru ilerledik. Gerçekten de şehrin tüm sokakları bu merkeze çıkıyor ancak ortada çarşı diye bir şey yok. Bir zamanlar İstanbul’daki Kapalıçarşı’ya da benzetilen çarşının yerinde artık devasa bir şantiye, iş makineleri, konteyner ve çadır dükkânlar var. Çarşıdan ayakta kalan kısımlar da kontrollü olarak yıkılınca Malatya’nın kalbi adeta sökülmüş gibi... Esnaflık yapan Resul Gürbüz, “Önceden tezgahımızla 3-4 aile geçinebiliyorduk şimdi 1 aile ayı zor çıkarıyoruz” diyor. Görüştüğümüz Malatyalıların büyük çoğunluğu ağır hasarlı binaların yıkım çalışmalarının bir an evvel tamamlanıp yeni binaların tamamlanmasını talep ediyor.
ÇADIRDA TEK BAŞINA
- BİR zamanlar Malatya’da ekonomik ve sosyal hayatın gözbebeği olan tarihi çarşı yıkılıp kaldırılınca ortada kocaman bir boşluk oluşmuş. Bu boş arazinin tam ortasında ise tozlu bir çadır dikkatimizi çekiyor. Tarihi çarşıda yıllarca çaycılık yapan 53 yaşındaki Memet Yaylacı, “Benim dükkânım tam buradaydı. Enkazın ortasında kaldım. Şimdi inşaatlarda çalışan işçilere çay satıyorum” diyor.
Mehmet Yaylacı
AÇIK HAVA ÇARŞISI
Türkiye’de 80 binden fazla elektrikli otomobil sahibinin ve elektrikli otomobil almayı düşünen kişilerin en çok merak ettiği konuların başında ikinci eldeki değer kaybı geliyor. Avrupa’da bu alanda yapılan son çalışmalardan olan İngiliz Auto Trader’in araştırmasına göre, 2023 yılında elektrikli otomobiller ikinci elde yüzde 23 değer kaybetti. 4-5 yaşını doldurmuş elektrikli otomobillerde değer kayıpları yüzde 50’lere kadar yükseldi. Aynı dönemde, Türkiye’deki elektrikli araçlar da değer kaybı yaşadı ancak bu kayıp Avrupa’daki kadar yüksek olmadı. Hürriyet, Türkiye’de ilk kez elektrikli otomobillerin değer kayıplarıyla ilgili fikir verebilecek bir analiz çıkardı.
TESLA’DA YÜZDE 11
Otomotiv veri şirketi Cardata’nın Hürriyet için derlediği verilere göre, Türkiye’deki elektrikli otomobiller, 2023 yılında ikinci elde bir önceki yıla göre ortalama yüzde 4.14 değer kaybetti. 4-5 yaşını doldurmuş elektrikli otomobillerin sadece son 12 ayda yaşadığı kayıp ise yüzde 13’leri buldu. Elektrikli otomobillerin son bir yıllık değer kayıplarını içeren araştırmaya göre, 2020 model Jaguar I-Pace’in ikinci el değeri geçen yılın başında 2 milyon 550 bin TL seviyesindeyken Ocak 2024 itibarıyla yüzde 13.1 kayıpla 2 milyon 220 bin TL seviyelerine geriledi. Tesla Model Y’nin ikinci el değeri son 12 ayda yüzde 11.5 düşüşle 2 milyon 500 bin TL seviyelerinden 2 milyon 215 bin TL seviyelerine gerilerken, Renault Zoe’nin bir yılda yaşadığı kayıp yüzde 8.6.
ARAÇ BAŞINA KAYIP
Türkiye’deki elektrikli otomobil parkı Avrupa kadar büyük değil ve yüksek satın alma maliyetlerinden dolayı ikinci el değer kayıpları şu an için büyük olmuyor. Ancak ortaya çıkan veriler elektrikli otomobillerin ikinci el değer kayıplarıyla ilgili bir ön fikir veriyor. Bu otomobillerin değer kaybındaki en büyük etken ise hızla gelişen batarya teknolojileri ve maliyetlerin giderek azalması. Araştırmaya dahil edilen 48 elektrikli otomobilin, Ocak 2023’teki ortalama değerleri 3 milyon 77 bin 200 TL iken, Ocak 2024’te yaklaşık 2 milyon 970 bin 433 TL’ye kadar düşüyor. Bu da son 12 ayda elektrikli otomobillerin ortalama değerinde 107 bin TL’ye yakın bir azalma olduğunu gösteriyor.
HANGİ MODELİN FİYATI NE KADAR GERİLEDİ
Sıfır araçlardaki bulunurluk probleminin ortadan kalkmasının ardından aylardır adeta yaprak kımıldamayan ikinci el araç piyasası dolandırıcıların yeni hedefi haline geldi. Dolandırıcılar ‘sazan sarmalı’ ve ‘change’ olarak bilinen yöntemlerin dışında ‘IBAN dolandırıcılığı’ olarak tabir edilen yeni bir yolla daha, ikinci el aracını satmak isteyen kişileri mağdur etmeye başladı.
Bu yönteme göre; ilandaki aracı satın alacağını bildiren dolandırıcı, anlaşma sağlandıktan sonra satıcıya, “Kuzenimin bana borcu var. Parayı sana o gönderecek” diyor. Anlaşılan tutar satıcının banka hesabına aracı devir edeceği kişi yerine başka bir isimden geliyor. Aracını satan mağdur ise noterde “Gerçek alıcıdan ödemenin karşılığını aldım” diyerek satış işlemini gerçekleştiriyor.
NOTERLERİN DİKKATİNİ ÇEKTİ
Aracını sattığı için sevinen kişi için işler bu noktadan sonra karışıyor. Çünkü, dolandırıcının “kuzenim” diye tanıttığı kişi, yaptığı ödeme karşılığında hiçbir şey almadığını belirterek şikâyetçi oluyor ve parasını geri istiyor.
İstanbul Maslak’taki noter aracılığıyla ulaştığımız Alper Sarıtaş, kendisi gibi birçok kişinin son dönemde bu yöntemle dolandırıldığını iddia ederek, mağdurken dolandırıcı konumuna düştüğünü ileri sürdü.
İkinci el araç platformu Otomerkezi’nin CEO’su Muhammed Ali Karakaş da Hürriyet’e yaptığı açıklamada, özellikle son birkaç ayda Alper Sarıtaş’ın karşılaştığına benzer şekilde dolandırıcılık yöntemlerinin arttığını vurgulayarak şu bilgileri verdi:
‘ÇOK SAYIDA OLUYOR’
“IBAN dolandırıcılığı, ödemeye karşılık bulunmaması anlamına geliyor; yani bu demek oluyor ki, Ahmet otomobili satın alıyor, Mehmet onun yerine ödeme yapıyor. Siz otomobilin satışını Ahmet’e veriyorsunuz ve ödemenin karşılığını tam olarak aldığınızı söylüyorsunuz. Sonrasında ödemeyi yapan Mehmet bu ödemeye karşılık sizden hiçbir şey almadığını iddia edip parasını geri istiyor. Bu şekilde dolandırıcılıklar oluyor.
TAG hizmetiyle İstanbul’da 100 bin sürücüye ulaşan Martı, bu başarısını bir festival düzenleyerek kutladı. İstanbul’da gerçekleşen TAGFest’te bir araya geldiğimiz Martı Kurucusu ve CEO’su Oğuz Alper Öktem, “2009 yılından bu yana dünyanın birçok yerinde uygulanan paylaşımlı yolculuk, çevreci taşımacılığın ve güvenli ulaşımın temel taşıdır. Türkiye’nin de en kısa zamanda bu yönetmeliği benimsemesi gerekiyor. Bu, teknolojik ve ekonomik ilerlemenin bir parçası. İstanbul’daki 100 bin TAG sürücüsü ve aileleri Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği’nin hayata geçirilmesini istiyor” dedi.
TÜRKİYE’nin öncü ulaşım uygulamalarından Martı’nın paylaşımlı yolculuğa imkân tanıyan ancak Türkiye’de henüz bu alanda bir yönetmelik bulunmadığı için ‘hatır taşımacılığı’ olarak kullanılan hizmeti TAG, İstanbul’da tam 100 bin sürücüye ulaştı. Şirket, 100 bin sürücüye ulaşmanın sevincini geçtiğimiz gün İstanbul’daki Ora Arena’da bir festival düzenleyerek kutladı. Martı kullanıcıları, TAG sürücüleri ve ailelerinin katıldığı TAGFest’e ünlü sanatçı İrem Derici de sahne aldı. Etkinlikte bir araya geldiğimiz Martı Kurucusu ve CEO’su Oğuz Alper Öktem, İstanbul’daki 100 bin TAG sürücüsü ve ailelerinin Paylaşımlı Yolculuk Yönetmeliği’nin hayata geçirilmesini istediğini belirtti.
‘BİR TEK TÜRKİYE KALDI’
Oğuz Alper Öktem, “2009 yılından bu yana dünyanın birçok yerinde uygulanan paylaşımlı yolculuk, çevreci taşımacılığın ve güvenli ulaşımın temel taşıdır. Türkiye’nin de en kısa zamanda bu yönetmeliği benimsemesi gerekiyor. Bu, teknolojik ve ekonomik ilerlemenin bir parçası” dedi. Dünyanın en büyük 50 ekonomisi arasında paylaşımlı yolculuk yönetmeliğine sahip olmayan tek ülke olarak Türkiye’nin bu alandaki eksikliğine de dikkat çeken Öktem, “Dünyanın 150’den fazla ülkesinde ve 10.000’den fazla şehirde bu hizmet mevcut. Bizim de global ekonomideki yerimizi sağlamlaştırmamız ve bu modern taşımacılık modelini benimsememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
NEDİR BU PAYLAŞIMLI YOLCULUK
Paylaşımlı yolculuğun 2009 yılında bu yana dünyada uygulanan yeni nesil çevreci bir taşımacılık türü olduğunu belirten Öktem, bu ulaşım çözümünün hızla yayılmasının sebeplerini ise şu şekilde sıraladı: “Paylaşımlı yolculuk çok daha güvenli, kaliteli ve düşük maliyetli bir şehir içi ulaşım hizmeti sunmaktadır. Yine uygulanan ülkelerde kamu otoritelerinin taksi sistemini düzeltmesinin önünü açmakta ve nihayetinde taksilerin hizmet kalitesinin artmasını da sağlamıştır. İnsanlara, araçlarını evlerinde bırakarak da bir yerlere gitme özgürlüğü sunmuştur. Bireysel araç kullanımını değil, araç paylaşımını teşvik ettiği için büyükşehirlerdeki karbon emisyonunun düşmesine katkıda bulunmuştur. Bu özellikleri sayesinde de tüm dünyada yeşil dönüşümün ve paylaşım ekonomisinin en önemli unsuru haline gelmiştir.”
KÜRESEL kriz ve savaşların gölgesinde geçen 2023 yılının en önemli dönüm noktalarından biri şüphesiz yapay zekânın artık günlük hayatta da kullanılabilmesi ve insanların hayatlarını kolaylaştırması oldu. OpenAI tarafından geliştirilen ChatGPT, Google tarafından geliştirilen Bard gibi “üretken” yapay zekâ uygulamaları sayesinde bu teknoloji daha önce hiç olmadığı kadar günlük hayatımızın parçası haline geldi. Okul ödevlerinden mühendislik projelerine, sosyal medya gönderilerinden anında dil çeviri hizmetine kadar her şeyde yapay zekâdan destek almaya başladık. Hızla gelişen teknolojiye otomobil üreticileri de kayıtsız kalmadı ve yapay zekâyı araçlarına entegre edecek yollar aramaya başladı.
Otomotiv üreticilerinin çalışmaları ve ChatGPT gibi firmalarla yaptığı işbirlikleri neticesinde üretken yapay zekâ uygulamalarının 2024’ün ortalarından itibaren artık otomobillerde de yaygın olarak kullanılmaya başlayacağı kesinleşti. DS, Mercedes-Benz, Skoda ve Volkswagen gibi markalar yapay zekâyla planlarını açıkladı. Buna göre, otomobillerde yapay zekâ ilk olarak “sesli asistan” aracılığıyla kullanılacak. Mevcut sesli asistanların yerini adeta “sizinle konuşan ve sizi anlayan bir araba” deneyimi veren kişisel asistanlar alacak.
VW STANDART HALE GETİRİYOR
ChatGPT’yi standart olarak sunacağını açıklayan ilk üretici ise Volkwagen. Alman marka, Las Vegas’taki tüketici elektroniği fuarı CES 2024’te ChatGPT’yi 2024’ün ikinci çeyreği itibarıyla Volkswagen araçların bir parçası haline getireceğini açıkladı. Yapay zekâ asistanı, markanın ID.7, ID.4, ID.5 ve ID.3 gibi elektrikli araç serisinin yanı sıra yeni Tiguan, Passat ve Golf modelinde de kullanılacak. Volkswagen araçlardaki yapay zekâ destekli asistan ile konuşmaları zenginleştirme, soruları netleştirme, sezgisel bir dille etkileşim kurma, araca özel bilgiler alma gibi örnekler sunacak.
İNSAN GİBİ KONUŞACAK
Stellantis çatısı altındaki DS Automobiles de yapay zekâyı araçlarına entegre etmeye başlayacağını duyuran markalardan. IRIS isimli mevcut ses tanıma sistemine ChatGPT’yi entegre edecek marka, kullanıcı ile sistem arasında yolculuk sırasında gelişen sohbetin tümüyle doğal ve sorunsuz bir iletişim sunmasını sağlayacak. Asistanın sesinin ve konuşmasının ise tümüyle ‘insani’ olması bekleniyor. Marka sistemin ilk olarak DS 3, DS 4, DS 7 ve DS 9 modellerinde; İtalya, Fransa, Almanya, Birleşik Krallık ve İspanya’da satılacak otomobillere entegre edileceğini bildirdi.
BABA mesleğini devralan Ünal Ünaldı tarafından 2009 yılında İstanbul’da kurulan RS Servis aradan geçen 15 yılda otomotiv sektöründe 360 derece hizmet veren ve bünyesinde 9 farklı şirket barındıran dev bir otomotiv grubu haline geldi. RS markasıyla onarımda RS Servis, ikinci el araç analizinde RS Oto Ekspertiz, boyasız göçük düzeltmede RS Boyasız Onarım ve sigorta sektörü çözümlerinde RS Assurance şirketleriyle çalışmalarını sürdüren grup; Tur Assist, Garantili Oto Servis, Oto Konfor ve Met Teknik Akademi markalarıyla da satış sonrasında hizmet alanını genişletti. RS Otomotiv Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Ünaldı, kuruldukları ilk günden bu yana parça değişimi yerine “önce onarım” felsefesiyle hareket ettiklerini belirterek, “2023 yılında 300 bin parça onararak Türkiye ekonomisine toplamda 3 milyar liralık tasarruf sağladık” bilgisini verdi.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Maltepe’de bulunan RS Otomotiv Grubu merkezinde bir araya geldiğimiz Ünaldı, 15’inci yıllarında Türkiye’nin 60 ilinde 71 noktada olduklarını belirtti. Sadece sigorta poliçeleri kapsamında araç onaran bir kuruluş olmadıklarının altını çizen Ünaldı, nihai tüketicinin de tüm ihtiyaçlarını karşıladıklarını, sektöre eğitimli eleman kazandırdıklarını ve bu yetişmiş elemanların farklı markaların Türkiye’nin dört bir yanındaki servislerinde görev yaptığını anlattı.
Ünal Ünaldı
‘SEKTÖRÜN ONARIM TEDARİKÇİSİYİZ’
Ünaldı, şöyle konuştu: “Sektörün en büyük sorunlarından birisi yetişmiş eleman sayısının az olması. Sektörde artık kaporta-boya ustası yetişmiyor, var olanlar da emekliye ayrılıyor. Şu anda herkes birbirinden kaportacı transfer etmeye çalışıyor. Bu kapsamda 2022’de Met Teknik Akademi’yi bünyemize kattık ve geçen yıl ciddi yatırımlar yaptık. Şimdi elektrikli araçların tamiri dahil boyasız göçük düzeltme, kaporta gibi birçok kritik alanda sektöre teknisyenler yetiştiriyoruz. Bu teknisyenler yalnızca RS noktalarında çalışmakla kalmıyor. Renault, Ford, Volkswagen gibi markaların servis elemanlarını da yerleştirip araçların onarımlarını orada yapıyoruz. Dolayısıyla otomotiv sektörünün boyasız onarım tedarikçisi olduk.”
ELEKTRİKLİ ARAÇ SATIŞINA BAŞLAYABİLİR
Hedeflerinin servis noktalarını 81 ile yaymak olduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Ünaldı, “2024 yılında tüm eğitim, bilgi birikimi ve tecrübemizi özel servislerle paylaşacağız. Ülkemizde elektrikli araçların sayısı hızla artıyor. Bu sene özellikle elektrikli araç servis anlaşmalarıyla da önemli atılımlar yapmayı hedefliyoruz. Elektrikli araçlarda dünya devi bir markayla anlaştık yakında duyurusunu yapacağız. Diğer yandan, RS Mobility ismiyle bir şirket daha kurduk. Elektrikli araçlarla ilgili bayilik, satış ve servis olmak üzere tüm hizmetlerimizi RS Mobility çatısı altında toplayacağız” diye konuştu.
Ellerinde 2023 yılından araç stoku kalan bazı markalar, ocak ayında hem 2023 model hem de 2024 model yılına ait sıfır araçların satışına devam ederken, 2024 model yılı zamlarını da fiyatlara yansıtmaya başladı. Açıklanan güncel fiyatlara göre, sıfır kilometre otomobiller yeni yıla yüzde 2 ila yüzde 4 arasında değişen fiyat artışlarıyla girdi. 2024 model yılları fiyatları belli olan tüm modeller dikkate alındığında ise ortalama fiyat artışı yüzde 3.3 olarak gerçekleşti.
8 MARKADA ARTIŞ
Otomotiv veri şirketi Cardata’nın Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın, ocak ortası itibarıyla Türkiye’de satış yapan 50’ye yakın markadan 8 tanesinin 2023 modellerin yanında 2024 model yılına ait araçların satışına da başladığını belirterek, “Birçok marka 2023 model araçlara ocak ayında zam yaparken, 8 marka 2024 model yılına ait araçları da satışa çıkardı. Böylece 2024 model yılı geçişinde fiyatların ne kadar artacağı da belli oldu. Tabi ki Kızıldeniz’de yaşanan sorunlar ve küresel tedarik zincirindeki aksamalar nedeniyle bazı markaların 2024 model yılı araçlarını getirmesi gecikebilir. Otomotiv sektörü 2024 yılına hem üreticiler hem de tüketiciler açısından ‘bekle-gör’ diyerek girdi. ÖTV matrahlarının güncellenmesi, sıfır araçta talebin yavaşlamasıyla ‘fiyatlarda belki bir fırsat yakalarım’ gibi iki önemli beklenti var. Ocak sonu ve şubat başından itibaren tablo daha da netleşecektir” diye konuştu.
Hüsamettin Yalçın
ENGELLİ İHTİYACI
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu ise ocak ayında tüketici talebinin kaldığı yerden devam ettiğini söyleyerek, “Yılın ilk ayları genelde ÖTV muafiyetli araçlara olan talebin arttığı, engellilerin 1 Ocak itibarıyla geçerli olan yeni üst limitler çerçevesinde ihtiyaçlarını karşıladığı aylardır. Bunun da etkisiyle yılın ilk günlerinde pazarda bir talep düşüşü gözlemlemedik” ifadelerini kullandı. Bu arada, engellilerin 1 Ocak 2024 itibarıyla ÖTV muafiyetli alacağı sıfır araç limiti 1 milyon 591 bin 255 TL’ye yükselmişti.
Bundan üç dört sene öncesine kadar Türkiye otomotiv pazarında varlık göstermeyen Çinliler, otomotivdeki elektrikli araç dönüşümünün de etkisiyle özellikle 2023 yılında adeta patlama yaptı. Geçen yıl Türkiye pazarına yeni marka ve modellerle giren Çinli üreticiler toplamda 59 bin 214 adet otomobil ve hafif ticari araç satışı gerçekleştirerek pazar paylarını yüzde 4.8’e çıkardı. Çinlilerin benzerlerine göre çok daha yüksek donanımdaki araçları uygun fiyatla satışa çıkarması pazarda dengeleri alt üst etmeye başlarken, Ticaret Bakanlığı hem dış ticaret dengesini korumak hem de olası tüketici mağduriyetlerinin önüne geçmek üzere elektrikli araçların ithalatını zorlaştırıcı tedbirleri devreye soktu. Bu noktada tartışmalar sürerken Türkiye’de üretim yapan 13 markayı temsil eden Otomotiv Sanayii Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu’dan dikkat çeken bir çıkış geldi.
‘ELLERİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALILAR’
Geçen yıl Çin’den ithal edilen araçların yalnızca yüzde 20’sinin elektrikli olduğunu belirten Eroldu, buna karşılık içten yanmalı araçların payının yüzde 78’e ulaştığını belirterek, “2023 yılının 11 ayında Çin’e 21 milyon dolarlık otomotiv parçası ihraç etmişiz ancak 2.2 milyar dolarlık otomobil ve otomotiv parçası almışız. Yalnızca elektrikli araçlara yapılan uygulamalarla Çin ithalatının ticarete verdiği hasarı tamir etmek mümkün olmayacak. Benzer bir uygulama içten yanmalılar için de olmalı. Biz rekabete ve Çinlilere karşı değiliz ancak yatırım yapmadan pazarı Çinlilere bırakmayı doğru bulmuyoruz. Yalnızca ithalatla Türkiye pazarının kaybedilmesi doğru değil. Bizler nasıl otomotiv sanayi üyeleri olarak taşın altına elimizi koyduysak onların da koyuyor olması lazım. Çinlilerin Türkiye’nin bir parçası olması teknoloji transferi ve tedarik sanayi açısından bizi de geliştirecektir” dedi.
YERLİNİN PAYI YÜZDE 37
2023 yılında 1.2 milyon adedin üzerinde satışla rekor kıran otomotiv pazarında yerli araçların payının azaldığına da dikkat çeken Eroldu, “Uzun yıllar sonra bu dış ticaret dengesinde otomotiv sektörü eksi vermeye başladı ve 11’inci ay sonuçlarına göre 1.3 milyar dolarlık eksi yaratan bir sektör durumundayız. Toplam pazar içerisinde yerli araçların payı yüzde 45’ten yüzde 37’ye geriledi” bilgisini verdi. OSD, geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen basın toplantısı kapsamında 2023 yılına ait üretim, ihracat ve pazar verilerini de açıkladı. Buna göre, otomotiv üretimi 2022 yılına göre yüzde 9 artarak 1 milyon 468 bin 393 adet olurken, traktör üretimiyle birlikte toplam üretim 1 milyon 525 bin 963 adede ulaştı. Otomotiv ihracatı ise adet bazında bir önceki yıla göre yüzde 5 artarak 1 milyon 18 bin 247 adet olarak gerçekleşti.
TÜRKİYE’DE ORTALAMA OTOMOBİL YAŞI 14
-Trafikte araçların yaş grubu ve çevreye verdiği zarar konusunda da bir çalışma yaptıklarını belirten OSD Başkanı Eroldu, 2022 itibarıyla yollardaki 20 milyon adet aracın yüzde 56’sının 13 yaş ve altında, yüzde 44’ünün 13 yaş ve üzerinde olduğunu kaydetti. “Türkiye’deki ortalama otomobil yaşı 14, hafif ticari araç yaşının 13.5, ağır ticari araç yaşının 17.2 ve traktör yaşının 24.4” diyen Eroldu, şu bilgileri verdi: “20 milyon aracın yüzde 44’ünü oluşturan 13 yaştan büyük araçlar toplam kirliliğin neredeyse yüzde 80-90’ını oluşturuyorlar. Geri kalan yüzde 56’lık kısım ise tahminen yüzde 10’unu oluşturuyor. Yani Türkiye’nin önemli sorunlarından bir tanesi de bu. Türkiye’de yürüyen 13 yaştan büyük araçların yarattığı çevre kirliliği çok büyük seviyede.”
AKARYAKITIN litresine gelen ÖTV zammı, yüzde 58.46 oranında artan MTV tutarları, kasko ve sigortadaki güncel tarifelerin netleşmesiyle birlikte 2024 yılında otomobil kullanmanın maliyeti de az çok belli oldu. Biz de en düşük maliyetleri ortaya çıkarmak üzere; bu sene toplamda 15 bin kilometre yol yapacak, 35 yaşlarında, İstanbul’da yaşayan ve sigorta risk primi düşük bir sürücü üzerinden hesaplamalar yaptık.
Buna göre, küçük ve orta sınıfta benzinli bir otomobilin kontağını çevirmenin bu yılki maliyeti sigorta, kasko, MTV ve yakıt gibi gider kalemleri hesaba katıldığında en az 54 bin TL’yi bulacak. Aynı sürücü elektrikli veya hibrit bir otomobil tercih ederse yakıt giderlerini önemli oranda düşürecek ancak bu kez de MTV ve kasko fiyatları nedeniyle yakıtta elde ettiği avantajı neredeyse kaybedecek.
EGEA’NIN MALİYETİ
Türkiye’nin en çok satan otomobili Fiat Egea’nın (1.4 Fire 95 HP Easy) MTV’si 2024 yılında 7 bin 26 TL. Otomobilin taban fiyattan kasko tutarı 8 bin 200 TL, en düşük sigorta tutarı 8 bin 153 TL olarak hesaplanırken, yılda 15 bin km yol yaptığı göz önüne alındığında yakıt masrafı 35 bin 880 TL’ye ulaşıyor. Böylece Fiat Egea için ortaya yıllık 59 bin 259 TL gibi bir fatura çıkıyor. Aynı koşullarda Bursa’da üretilen Renault Clio’nun (1.0 tce x-tronic 90 HP) yıllık kullanım gideri 54 bin 155 TL’yi bulurken, C-SUV segmentindeki Volkswagen Tiguan için 2024 yılında en az 65 bin 659 TL bütçe ayırmak gerekiyor.
HİBRİTİN DEPOSU 25 BİNE DOLUYOR
Şehir içinde yakıt maliyetini düşürmenin önemli yollarından birisi hibrit motorlu otomobilleri tercih etmek. Ancak, bu otomobiller yüksek motor hacmine sahip oldukları için MTV açısından dezavantajlı olabiliyor. Aynı koşullarda Toyota Corolla Hybrid kullanmanın yıllık yakıt maliyeti 24 bin 840 TL olarak hesaplanıyor. Bu otomobilin MTV’si için 12 bin 413 TL, kaskosu için taban fiyattan 11 bin 600 TL ve sigortası için 8 bin 153 TL bütçe ayırmak gerekiyor. Tüm kalemler toplandığında 2024 yılında Toyota Corolla Hybrid’i kullanmanın yıllık maliyeti 57 bin TL’lere kadar ulaşıyor.
TOGG İÇİN FATURA EN AZ 44 BİN TL
Satışların 967 bin 342 adedini binek otomobiller, 265 bin 294 adedini hafif ticari araçlar oluşturdu. Geçen yılın son ayında ise otomotiv pazarı Aralık 2022’ye göre yüzde 37.7 oranında artarak 158 bin 653 adetle kapandı. 2023 yılında en çok satışı yapan marka 193 bin 622 adetle Fiat, en çok satılan otomobil modeli de 80 bin 768 adetle Fiat Egea Sedan oldu. Hafif ticari araç satışlarında ise 71 bin 44 adetle Ford markası zirveye yerleşti.
Ali Haydar Bozkurt
2024’TE NE OLACAK
Otomotiv pazarına ilişkin 2023 yılı verileri, Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) önceki gün düzenlediği Satış ve İletişim Ödülleri’nde paylaşıldı. Gecede konuşma yapan ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, “Ağır vasıtaların henüz açıklanmayan bilgilerini de dahil ettiğimizde, yaklaşık 1 milyon 285 bin toplam pazar büyüklüğünün oluştuğunu ifade edebiliriz. 2024 için şu anki fotoğrafa baktığımızda sektör olarak 2023 yılı kadar yüksek adetlerin yaşandığı bir pazar gerçekleşmeyeceğini tahmin ediyoruz” dedi.
SEKTÖRÜN İHRACATI 35 MİLYAR DOLAR
SANAYİ ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Otomotiv sektöründe ihracatımız 2023 yılında yüzde 13 arttı, 35 milyar dolar oldu” dedi. Kacır, dün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile birlikte toplantı yaptı. Kacır, burada yaptığı açıklamada, “Otomotiv sektöründe ihracatımız 2023’te yüzde 13 arttı, 35 milyar dolar oldu. Sektörümüzü elektrikli ve akıllı araç devriminde güçlendirmeye gayret ediyoruz. Togg ile öncü bir adım attık. Diğer üretici markaların da yeni nesil otomobilleri Türkiye’de üretmesini destekliyoruz. Birlikte başaracağız” ifadelerini kullandı.
2023 yılının tamamında sıfır otomobil fiyatları en çok satan segmentlerde (B,C ve D segmenti) yüzde 70’e yakın, ikinci el otomobil fiyatları yüzde 65 civarında arttı. Yılın ikinci yarısında, ÖTV matrah limitleri güncellenmediği için yüzde 45, 50, 60 ve 70’lik dilimler geçerliliğini yitirdi ve elektrikliler hariç Türkiye’de satılan tüm otomobillerden en az yüzde 80 ÖTV alındı. Bu zorlu satın alma koşullarına rağmen satışlar 1.2 milyon adede ulaşarak tarihi rekor kırdı. 2024 yılında ise beklentiler satışların 750-800 bin adet bandında gerçekleşerek “normal” seviyesine dönmesi.
İLK ADIM ÖTV OLABİLİR
Yılın ilk önemli gelişmesi ÖTV matrah limitlerinin güncellenerek fiyatların bir miktar düşmesi olabilir. Diğer yandan, 2024 tam anlamıyla elektrikli otomobillerin patladığı bir yıl olacak, beklentiler en az 100 bin adet elektrikli otomobilin satılacağı ve pazar paylarının yüzde 15’i zorlayacağı yönünde. Bu sene yeni bir otomobil almak isteyenleri ise en azından yılın ilk 6 ayı için zorlu günler bekliyor. Fiyatların 2023’te olduğu gibi her ay çok yüksek oranlarda artması beklenmiyor. Bu noktada belirleyici olan küresel maliyet artışları ve yurtiçinde döviz kurlarının seyri. Ancak, krediyle araç almak neredeyse imkânsız hale geldi. Tabi bu durum elinde nakdi olanlar için 2024 yılı içerisinde çeşitli fırsatlar yaratabilir.
Elektrikliler hariç satılan tüm otomobillerin yüzde 80 ötv dilimine girmesi nedeniyle matrah güncellemesi bekleniyor.
Yılın ilk altı ayında krediyle araç alımlarında imkânların sınırlı, maliyetlerin ise çok yüksek olacağı belirtiliyor.
İkinci el araç fiyatlarının normalleşmeye devam edeceği, sıfır araçlarla arasındaki fiyat farkının giderek daha da açılacağı öngörülüyor.
Elektrikli otomobil satışlarının bu sene iki kat artarak 100 bin adedi aşması ve pazardan yüzde 15 pay alması bekleniyor.
Geçen yıl rekor kıran satışların bu yıl yüzde 30 civarında azalarak 750-800 bin adet olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Her yıl baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojiler tüketici elektroniğine adapte edilerek hayatımızı kolaylaştırmaya devam ediyor. Aslında 2023 yılı küresel enflasyon, savaşlar ve tedarik parçalarında yaşanan krizler nedeniyle teknolojinin yayılımı açısından çok istenildiği gibi geçmedi ancak 2024’ün fragmanı niteliğindeydi. Yılın en çok konuşulan teknolojileri ise şüphesiz yapay zekâ etrafında şekillendi. OpenAI’nin ChatGPT’sini neredeyse duymayan kalmadı. Yine farklı yapay zekâ sitelerinin tasarımlar, ödevler, fotoğraflar ve senaryolar yapılması trend haline geldi. Özetle 2023’te teknolojiye donanımdan ziyade yazılım damga vurdu.
Enflasyonun tüketicilerdeki satın alma iştahını kesmesine tedarik krizi de eklenince birçok teknoloji devi 2024’te tüketicilerle buluşturmayı düşündüğü ürünlerin öngösterimini bu seneden yaptı.
İŞLER KARIŞIYOR
2024’te ise bizleri yine yapay zekânın başı çektiği teknolojik yenilikler bekliyor. Ancak durum biraz farklı çünkü başta Apple ve Samsung gibi teknoloji devleri olmak üzere işlemci üreten firmalar yapay zekayı ürünlerine daha çok entegre etmeye odaklandı. Hatta işler öyle bir hal alıyor ki cep telefonlarına alternatif olacak yapay zekâ kullanan yeni akıllı cihazlar geliyor. Diğer yandan katlanır saat ve akıllı telefonlar, sanal gerçeklik gözlükleri ve kuantum bilgisayarlar da 2024’te popüler olacak teknolojiler arasında yer alıyor. İşte 2024’te hayatımızı değiştirebilecek tüketici elektroniği ürünleri:
GÖZÜMÜZ SANAL ALEME AÇILIYOR
-KARMA gerçeklik gözlükleri uzun süredir hayatımızda ancak şarjlarının çabuk bitmesi ve kolay kullanıma sahip olmamaları nedeniyle bir türlü istenilen yaygınlığa ulaşamıyor. Bu noktada, Meta’nın (eski adıyla Facebook) karma gerçeklik gözlüğü Quest 3, 2023 yılının son aylarında güçlü performansı ve kullanım kolaylığıyla kullanıcıları heyecanlandırdı. Ancak, şüphesiz teknoloji meraklılarının 2024’e damgasını vurmasını beklediği ürün Apple Vision Pro olacak. Şubat 2024’te muhtemelen 3 bin 499 dolar fiyatla satışa çıkması beklenen bu karma gerçeklik gözlüğü, dış dünyadan sizi koparmadan adeta güneş gözlüğü gibi kullanılabilecek. Birçok Apple uygulamasının kullanımına olanak sağlayacak, Apple telefon veya bilgisayarlar entegre çalışabilecek gözlükte dahili bir hoparlör de bulunacak ve oyun deneyimi de sunacak.
İki farklı gövde tipiyle satışa çıkarılan E-Doblo’da 100 kW gücünde elektrikli motor ve 50 kWh batarya kapasitesi bulunuyor ve karma kullanımda 280 km’nin üzerinde sürüş menzili sunuyor. Maxi seçeneğinde 7 kişiye kadar oturma kapasitesi sunulurken, yük taşımacılığına yönelik Cargo Maxi’de 4 metreküpe yakın hacim ve 750 kg istiap haddi bulunuyor. Orta ticari araç segmentindeki E-Scudo ise 75 kWh kapasiteli bataryadan beslenen, 100 kW güç ve 260 Nm tork üreten elektrik motoru ile birleşik 330 kilometre ve şehir içinde 420 kilometreye varan menzil sağlıyor. E-Scudo’nun bataryası hızlı sarj ile yüzde 80 doluluğa 45 dakikada ulaşabiliyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan FIAT Marka Direktörü Altan Aytaç, “Hafif ticari araç segmentindeki başarımızı ve istikrarımızı elektrikli araçlarla desteklemek, FIAT Professional markasının sürdürülebilirlik vizyonu açısından değerli bir adım. Markanın elektrikli araç yolculuğundaki iki önemli modeli olan Doblò ve Scudo ile yüzde yüz elektrikli sürüş keyfini, tüketici dostu teknolojilerle bir araya getirerek ticari araç kullanıcılarına daha ekonomik ve çevreci alternatifler sunacağız” ifadelerini kullandı.