“Suriye’nin kardeşi olarak yeni süreci en iyi okuyan ülke konumundayız” mesajı veren Erdoğan Beştepe’deki Kabine toplantısı sonrası özetle şu açıklamaları yaptı:
SURİYE’DE YEPYENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
“8 Aralık’ta Şam’ın düşmesi, Esed’in kaçması ve 61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte Suriye’de yepyeni bir dönem başladı. Suriye devriminin ortaya çıkardığı yeni durum, tüm dünyanın ilgisini tekrar bu ülkeye yöneltti. Suriye’nin komşusu ve kardeşi olarak, yeni süreci en iyi okuyan, en iyi tahlil ve tetkik eden ülke konumundayız. Suriye krizinin ilk anından itibaren hep tarihin doğru tarafında yer aldık. Bugün sadece Suriye halkının değil, Türkiye’nin adını duyunca gözleri parlayan yüz milyonlarca kardeşimizin yüzüne de vakarla bakabiliyoruz. Bu süreçte en ağır imtihanımız 14-28 Mayıs seçimleri döneminde yürütülen alçakça kampanyaya karşı göğsümüzü siper etmemiz olmuştur. Esas meselenin ‘seçim kazanmak’ değil, her şeyden önce ‘gönül kazanmak’ olduğunu bir kez daha gördük.
EŞ ŞERA’YLA YAKIN DİYALOG HALİNDEYİZ
Rabbimizin yardımı ve milletimizin engin ferasetiyle hem seçimleri kazandık, hem de Suriye halkının zaferine giden yolun taşlarını döşedik. Yeni yönetimde görev alan isimleri hepimiz gururlanarak takip ediyoruz. Türkiye’de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi çeşitli makamlarda gördükçe, Rabbimize bir kez daha hamd ediyoruz. Suriye Devrim lideri Ahmed Eş Şera ile yakın diyalog halindeyiz. İlk önce MİT Başkanımız ziyaret etti. Ardından Şam Büyükelçiliğimizi hayat geçirdik. Dün de Dışişleri Bakanımız Şam’daydı, geçici yönetimle son derece sıcak görüşmeler gerçekleştirdi.
ZİYARETLERİMİZ ARTARAK DEVAM EDECEK
Ziyaretlerimiz artarak devam edecek. En zor günler artık geride kalmıştır. Zalim rejime karşı savaşı kazanan Suriye halkının zaferi de kazanması ve başarılarını kalıcı hale getirmesi için her desteği vereceğiz. 61 yıllık Baas karanlığına son veren Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerini yeniden ayağa kaldıracaklarına eminim.
Suriye’de yeni yönetim ülkeyi ayağa kaldırmaya çalışırken, Şam’ın önündeki en büyük engellerden biri de ülkenin kuzeydoğusundaki terör örgütü PKK/YPG’nin varlığı. Ankara, Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden ABD destekli PKK/YPG’nin ülkenin geleceğinde yeri olmadığını ısrarla söylüyor. Terör örgütü ve ABD’nin bahanesi ise DEAŞ’la mücadele…
GARDİYANLIK YAPIYORLAR
Binlerce DEAŞ’lı mahkûmun ve ailelerinin tutulduğu gözaltı merkezleri ile kamplar, PKK/YPG’nin bölgedeki tutunduğu tek dal. Bu kampların gardiyanlığını üstlenen YPG, tutukluları serbest bırakma tehdidiyle uluslararası kamuoyuna şantaj yapıyor. Ayrıca, yerel nüfusa da gözdağı vererek bölgedeki istikrarı tehlikeye atıyor. Ankara’nın önerisi ise bu tesislerin kontrolünün Suriye’nin meşru yönetimine devredilmesi.
27 GÖZALTI MERKEZİ, 2 KAMP
Peki bu kamplar ne zaman ortaya çıktılar, tam olarak nasıl yapılar ve neredeler? DEAŞ terör örgütünün Suriye’de geniş bir alanı kontrol etmesinin ardından Doğal Kararlılık Harekâtı isimli operasyonlarını başlatan ABD, bunun için de ana unsurlarını terör örgütü PKK/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile işbirliği yoluna gitmişti. DEAŞ’ın 2019’da mağlup edilmesinin ardından ise ciddi bir kısmı farklı ülkelerden gelen savaşçılar ve aileleri, bölgedeki gözaltı merkezleri ve kamplara yerleştirildi. Suriye’nin kuzeydoğusunda 27 gözaltı merkezi ve 2 gözaltı kampı bulunuyor. ABD Kongresi Araştırma Servisi’ne göre burada yaklaşık 53 bin, Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre ise 56 binden fazla DEAŞ bağlantılı kişi yaşıyor. ABD yönetimi terör örgütü YPG’nin bu gözaltı merkezlerine “gardiyanlık” yapması için örgüte şu ana kadar yüz milyonlarca dolar ödenek sağladı.
50 FARKLI ÜLKEDEN TUTUKLU VAR
27 gözaltı merkezinde neredeyse tamamı DEAŞ savaşçılarından oluşan 10 bin kadar kişi tutulurken, kamplarda ise yüzde 90’ından fazlası kadın ve çocuklardan oluşan 43 ila 46 bin kişi var. Gözaltı merkezlerinin büyük kısmının Haseke, Rakka ve Deyrizor gibi illerin kent merkezlerine yakın konumlarda bulunduğu biliniyor. Eski DEAŞ savaşçıları, destekçileri ve örgütle bağlantılı oldukları düşünülen yaklaşık 10 bin kişinin arasında 50 farklı ülkeden insanlar bulunsa da büyük kısmı Suriyeli ve Iraklı. Uluslararası medyada en çok gündeme gelen ise El-Hol ve Roj kampları.
Yeni bir dönemin başladığı Suriye’de mevcut durum ve tüm gelişmeler Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından yakından takip ediliyor. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynaklarına göre, Suriye’nin kuzeydoğusunu işgal altında tutan terör örgütü PKK/YPG’nin tasfiyesi bir numaralı öncelik. Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde dönüşlerinin sağlanması, Suriye’nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün desteklenmesi, terör örgütlerine karşı önleyici ve yok edici tedbirler alınması ile Suriye’deki yeni yönetimle terörle mücadele konusunda işbirliği de TSK’nın öncelikleri arasında yer alıyor.
SURİYE’DE TUTUMUMUZ NET
MSB kaynakları, Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’deki son duruma ilişkin, “Ülkemizin ve Suriye’nin güvenliğine tehdit oluşturan terörist grupların sahada attıkları her adım takip edilmekte, önleyici ve yok edici tedbirler alınmakta. Bölgedeki terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha vurguluyoruz” dedi. Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün de Suriye halkının yanında olduğunu vurgulayan kaynaklar, “Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, güvenlik ve istikrarının sağlanması için elinden geleni yapmaya devam edecek. Ülkemizin ve Suriye’nin güvenliğine tehdit oluşturan terörist grupların sahada attıkları her adım takip edilmekte, önleyici ve yok edici tedbirler alınmakta. Bölgedeki terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha vurguluyoruz” açıklamasını yaptı.
TSK’NIN FIRAT’IN DOĞUSUNA OPERASYON İHTİMALİ
- MSB kaynakları, TSK’nın veya SMO’nun Fırat’ın doğusundaki PKK/YPG’ye operasyon hazırlığı içerisinde olduğuna dair haberle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Kaynaklar, “Terör örgütünün sınırlarımıza ve Suriye’deki harekât bölgelerimize yönelik tehdit durumu devam etmektedir. PKK/YPG terör örgütü silah bırakana, içindeki yabancı savaşçılar Suriye’yi terk edene kadar terörle mücadele kapsamında hazırlıklarımız ve tedbirlerimiz devam edecektir. Suriye’deki yeni yönetim ve onun ordusu olan Suriye Milli Ordusu’nun Suriye halkı ile birlikte, terör örgütü PKK/YPG tarafından işgal edilen bölgeleri kurtaracağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
PKK/YPG İŞBİRLİĞİNİN KILIFI DEAŞ
Bakanlık kaynakları, ABD’nin Suriye’de hâlâ DEAŞ’ı gerekçe göstererek, terör örgütü PKK/YPG’yi desteklemesiyle ilgili de şu değerlendirmeleri yaptı: “Biz uzun yıllardır ABD’ye aynı şeyleri söylüyoruz. DEAŞ terör örgütü ile mücadele konusunda ortak mücadele için kendi kuvvetlerimizi tahsis edebileceğimizi ifade ediyoruz. Ama şu ana kadar bu konuda duymazlıktan geldiler. Son yıllarda DEAŞ terör örgütünün Suriye’de bir saldırısı veya faaliyeti ne görüldü, ne de duyuldu. ABD’nin terör örgütü DEAŞ ile mücadele söylemleri; bir diğer terör örgütü olan PKK/YPG ile işbirliğini sürdürebilmenin bir kılıfı olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ABD’nin de pozisyonunu tekrar değerlendirmesini bekliyoruz.”
ABD’NİN
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, yasadışı bahisle mücadele ettiklerini belirterek, “Burası terör örgütlerinin kaynak aktardığı bir alan. Kara paranın kökünü kazımak için hep birlikte çalışıyoruz” dedi. Bak, şunları söyledi: “Yasa dışı bahisle ciddi bir şekilde mücadele ediyoruz. Özellikle MASAK, banka ödeme sistemleri üzerinde ciddi çalışmalar yapıyor. Burası terör örtülerinin kaynak aktardığı bir alan. Kara paranın kökünü kazımak için hep birlikte çalışıyoruz.”
280 BİN KİŞİ BARIŞTI
Görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Tunç da şunları kaydetti: “İlamsız icra yolu hariç kira davalarını arabuluculuk kapsamına aldık. 295 bin 925 başvurunun 118 bin 201’i anlaşma ile sonuçlandı. Dolayısıyla neredeyse yarıya yakını anlaşmayla sonuçlandı. Ortaklığın giderilmesi davalarında, 102 bin 168 başvurunun 15 bin 862’si anlaşmayla, kat mülkiyeti uyuşmazlıklarında, 13 bin 756 başvurunun 3 bin 640’ı anlaşmayla, komşuluk hukukundan doğan uyuşmazlıklardan 1827’si uyuşmazlık anlaşmayla, tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı da 139’u anlaşmayla sonuçlandı. Toplamda, 1 Eylül 2023’te zorunlu arabuluculuk kapsamına alınan uyuşmazlıklar bakımından 139 bin 669 uyuşmazlık anlaşmayla sonuçlandı. Bu demektir ki 280 bine yakın kişi adliyeye gitmeden barışarak, tokalaşarak, dostane bir şekilde uyuşmazlıklarını sona erdirmiş oldular.”
MSB kaynakları, Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’deki son duruma ilişkin, “Ülkemizin ve Suriye’nin güvenliğine tehdit oluşturan terörist grupların sahada attıkları her adım takip edilmekte, önleyici ve yok edici tedbirler alınmaktadır. Bölgedeki terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha vurguluyoruz” dedi.
Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün de Suriye halkının yanında olduğunu vurgulan kaynaklar, “Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, güvenlik ve istikrarının sağlanması için elinden geleni yapmaya devam edecektir. Ülkemizin ve Suriye’nin güvenliğine tehdit oluşturan terörist grupların sahada attıkları her adım takip edilmekte, önleyici ve yok edici tedbirler alınmaktadır. Bölgedeki terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.”
ABD DIŞİŞLERİ SÖZCÜSÜ’NÜN “TÜRKİYE İLE SDG ARASINDA ATEŞKESTE UZLAŞILDIĞI”NA DAİR AÇIKLAMALARI
Bakanlık kaynakları, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün yaptığı bir açıklamada Türkiye ile terör örgütü PKK/YPG/SDG arasında ateşkes konusunda uzlaşı sağlandığına dair açıklamasına ilişkin “Türkiye olarak herhangi bir terör örgütü ile görüşmemiz söz konusu değildir. Yapılan açıklamayla ilgili bir dil sürçmesi olduğunu düşünüyoruz” dedi.
SURİYE’DEKİ RUS VARLIĞI
Bakanlık kaynakları, Suriye’deki Rus unsurlarının Libya’ya kaydırıldığına dair basında çıkan haberlere ilişkin şunları söyledi: “Rusların Suriye’deki varlığıyla ilgili şuan için belirsizlik var. Ama bir Rus yetkilinin Suriye’deki yeni yönetimle görüştüklerine dair açıklamaları mevcut. Bazı Rus gemilerinin ve sistemlerinin Libya’ya götürüldüğüne ilişkin haberleri biz de yakından takip ediyoruz. Bunların kalıcı mı yoksa geçici olarak mı Libya’ya intikal ettiklerini zaman gösterecek.”
TSK’NIN FIRAT’IN DOĞUSUNA OPERASYON İHTİMALİ
Bakanlık kaynakları, TSK’nın veya SMO’nun Fırat’ın doğusundaki PKK/YPG’ye operasyon hazırlığı içerisinde olduğuna dair haberle ilgili şunları söyledi:
Erdoğan Beştepe’deki TÜBİTAK ve TÜBA Ödülleri Töreni’nde özetle şunları söyledi:
PRANGALARI KIRDIK
“Göreve geldiğimizden beri ilk etapta zihinlere vurulan prangaları kırmaya çalıştık. ‘Yapamayız’, ‘başaramayız’, ‘bizden bir şey olmaz’ algısının yerine ‘yapabiliriz, ‘başarabiliriz’ öz güvenini yerleştirmeye çalıştık. Zor da olsa, ciddi zamanda da alsa 10 yıllardır milletimize empoze edilen öğrenilmiş çaresizlikleri ortadan kaldırmayı başardık. Kendi rotamızı çizmeye sadece siyaset ve diplomaside değil, bilim ve teknoloji alanında da ihtiyacımız var. Her alanda bağımsız Türkiye vizyonumuzu mümkün olan en kısa sürede gerçeğe dönüştüreceğiz.
Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı ile ikinci astronotu Tuva Cihangir Atasever de törendeydi. Alper Gezeravcı Erdoğan’a, daha önce Uluslararası Uzay İstasyonu’nda kullanması için kendisine armağan ettiği kalemi takdim etti. Törene Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da katıldı.
YERE SAĞLAM BASIYORUZ
TEKNOFEST yarışmalarıyla gençlerimizi büyük bir heyecanla icat peşinde koşmaya teşvik ediyoruz. Bu sene dokuzuncusu düzenlenen TEKNOFEST’te 50 farklı kategoride 790 binden fazla takım başvurdu. Düzenlediğimiz araştırma projesi yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatlarıyla çocuklarımızı bilim insanı olma ve girişimcilik konusunda geleceğe hazırlıyoruz. Görüldüğü üzere çağın gerisinde kalan değil, çağa liderlik eden bir büyük ve güçlü Türkiye hedefine emin adımlarla ilerliyoruz. Sabun köpüğü gibi gelip geçen mevzi başarılarla yetinmek istemiyoruz. Ülke ve millet olarak yere sağlam basıyor, adımları sağlam atıyoruz, planlarımızı orta ve uzun vadeli yapıyoruz. 2002’ye göre bugün çok iyi bir konumdayız. İnşallah gelecekte çok daha iyi seviyelerde olacağız. Sadece kendimiz için değil, umudunu bize bağlamış olanlar için de bunu başaracağız.
Erdoğan bilim dünyasından 57 kişiye ödül verdi. Ödül alanlardan bir kısmı törene çocuklarıyla katıldı.
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i dün Beştepe’de kabul etti. 2 saat 40 dakika süren zirvede Suriye’deki son durum, İsrail’in saldırıları ve Türkiye-AB ilişkileri kapsamlı şekilde ele alındı. Görüşmelerin ardından Erdoğan basın toplantısında özetle şunları söyledi:
TÜRKİYE KİLİT ÜLKE
“Avrupa Birliği üyeliği Türkiye için stratejik hedef olmayı sürdürüyor. Üyeliğimizin ülkemize olduğu kadar birliğe de önemli katkılar yapacağı açıktır. Son gelişmeler Türkiye’nin kilit ülke konumunu daha da perçinlemiştir. Ortak çıkarlarımızın bazı üyelerin kısır gündemlerine esir edilmemesi gerektiğini vurguladım. Suriye’nin egemenliğiyle, toprak bütünlüğünün muhafazası başta olmak üzere katılımcı bir idarenin tesisi noktasında hem fikir olduğumuzu gördüm. 61 yıllık zulmün, baskının, karanlığın ardından yıkılan rejim geride kelimenin tam anlamıyla büyük bir enkaz bıraktı. Suriye halkının bu ağır yükün altından tek başına kalkması mümkün değil. Komşularının, dost ve kardeş ülkelerin, Avrupa Birliği ile uluslararası kuruluşların güçlü desteğiyle süratle ayağa kalkması lazım. Uluslararası toplum 13 yıl boyunca katliama uğrarken Suriye halkına maalesef yeterli desteği vermedi, veremedi. Şimdi bunu telafi etmek mümkün. Gerek DEAŞ gerekse PKK ve uzantılarıyla mücadele, görüşmemizde ele aldığımız hususların başında geldi. Türkiye terör örgütünü sahada bozguna uğratan tek ülkedir, yegâne NATO müttefikidir. Bu örgütlerin palazlanmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Bölgemizin geleceğinde DEAŞ’a da PKK ve türevlerine de yer yoktur.
AB İLE ÇALIŞMAYA HAZIRIZ
13 yıllık bu insani buhran ve çatışma döneminde Avrupa Birliği’nin ülkemizin yükünü hafifletmek amacıyla sağladığı desteği, gönüllü geri dönüşleri kolaylaştırmak için çeşitlendirmesini bekliyoruz. Bu desteğin Suriye’de temel altyapı yatırımlarını içerecek şekilde orta ve uzun vadeli, kapsamlı ve sürdürülebilir olması çok mühimdir. Suriye’nin kuzey bölgelerinde bu alanda birçok faaliyetlerde bulunmuş bir ülke olarak birlikte çalışmaya hazırız. Görüşmemizde Sayın Başkan’a, İsrail’in Gazze’deki mezalimi ile bölgedeki saldırganlığına artık bir son verilmesi gerektiğini de aktardım.
NETANYAHU’YA BASKI YAPILMALI
Avrupalı dostlarımızın Netanyahu hükümetine baskı yapmaları gerektiğini vurguladım. Ukrayna’da gecikmeksizin adil ve istikrarlı barışın sağlanmasına yönelik tespit ve görüşlerimizi paylaştım. Türkiye ve Avrupa Birliği arasında her zamankinden daha güçlü ve kurumsallaşmış bir ilişkiye ihtiyaç var. Aday ülke olarak biz bu iradeye sahibiz. Avrupa Birliği Komisyonu’nun da Sayın von der Leyen’in de gerekli iradeyi sergileyeceğine inanıyorum. 2 gün sonra yapılacak birlik zirvesinde tüm kısıtlamaları kaldıracak, askıya alınan yüksek düzeyli diyalogları canlandıracak, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi beklentimize cevap verecek ve vize serbestisi sağlanana dek vize süreçlerini hızlandıracak kararlar alınmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle en kısa sürede Türkiye Avrupa Birliği zirvesini yapmak suretiyle ilişkilerimizi olması gereken seviyeye çıkarmayı ümit ediyorum.”
Esad rejimin devrilmesinin ardından Suriye’de yeni bir dönem başlarken, ülkenin kuzeyini işgal eden PKK/YPG’nin bundan sonraki süreçte durumunun ne olacağı da gündemde. Daha önce bölgede ‘terör devletinin’ kurulmasını askeri operasyonlarla engelleyen Ankara için Suriye’nin geleceğinde terör örgütünün yer almaması öncelikli stratejik hedef. Hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan hem de Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, PKK/YPG’nin Suriye’den temizlenmesini stratejik hedef olarak gördüklerini açıkladı. PKK/YPG’nin tasfiyesi için Ankara’nın yol haritasına göre, dört adım öne çıkıyor:
1) Suriyeli olmayan, Avrupa ve Irak’tan gelen YPG içindeki unsurların ülkeyi terk etmeleri.
2) YPG’nin elebaşlarının Suriyeli bile olsalar Suriye’den gitmesi.
3) Alt kadroların yeni Suriye yönetimiyle anlayış birliği içerisinde silahlarını bırakarak normal hayatlarına dönmesi.
4) Suriye’deki Kürt toplumunun da yeni yönetimde temsil edilmesi.
ÖNCELİK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TASFİYESİ
Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetlerini ABD başta olmak üzere uluslararası camiaya anlatan Türkiye, yeni Suriye yönetimine de bu konudaki beklentilerini iletti. Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG terör yapılanmasına karşı tutumunu net olarak ortaya koydu ve krizi fırsata çevirmesine izin verilmedi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “PKK/YPG terör örgütünün artık tek başına hareket etmesine ve kendisine alan açmasına ne Suriye halkının ne yeni yönetimin ne de bizim müsaade etmemiz söz konusu değildir. Öncelikli konumuz PKK/YPG terör örgütünün tasfiyesidir. Bunu ABD’li dostlarımıza da açık ve net şekilde ifade ettik. Onların da pozisyonlarını tekrar değerlendirmelerini bekliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Sergi Salonu’nda ‘Türkiye Yüzyılı’nın Emektarları Programı’da salonu dolduran emeklilere hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“16 milyonu aşkın emeklimizi temsilen burada bulunan siz kardeşlerimiz ülkemizin bugünkü noktalara ulaşmalarına büyük pay sahibisiniz. Kamuda, özel sektörde, tarımda, hayvancılıkta, ticarette hülasa görev aldığınız, sorumluluk üstlendiğiniz her alanda ülkemizin büyüme ve kalkınma sürecine önemli katkılar sundunuz.
YÜK OLARAK GÖRMÜYORUZ
Sizlere olan vefa borcumuzu layıkıyla ödemek için göreve geldiğimiz günden itibaren yoğun ve samimi bir gayret içindeyiz. 2002 yılında emeklilerimizin sayısı 6.5 milyondu. Bugün 16.6 milyon emeklimiz var. Yani son 22 yılda emekli ailemize 10 milyon yeni üye katıldı. Şunun bir defa daha bilinmesini isterim. Emeklilerimizi sosyal güvenlik sistemimiz için asla bir yük olarak görmedik, bugün de görmüyoruz.”
SINIRDA GEÇİŞ KOLAYLIĞI
* “Gönüllü ve onurlu geri dönüş işlemlerin olabildiğince sadeleştirilmeli. Sınır kapılarında geri dönüşler için özel alanlar oluşturulması, buralara personel ve x-ray cihazları takviyesi yapılması işlemleri hızlandırır.
* Geçici koruma altındaki yabancılar Türkiye’de kullandıkları ev eşyalarının ( buzdolabı, koltuk takımı vb. ) ülkelerine götürmeyi istemektedirler. Gidenler için ekstra bir maliyet yaratmamak ve dönüşleri teşvik etmek adına eşyaların götürülmesi faydalı olur.
PARASINI DA GÖTÜREBİLMELİ
* Mevcut mevzuatta ülkeden çıkışta bir kişi en fazla 10000 dolar veya 25000 TL para götürebiliyor. Şahıslar bunun haricinde kalan paralarını bankacılık sistemi üzerinden geçirmek zorunda. Suriye’de mevcut durumda bir bankacılık sistemi olmadığından paralarını ve kendilerine ait değerli eşyalarını geçirebilecekleri bir sistemin oluşturulmalı.
* Türkiye’de kullandıkları araçlarıyla dönmek isteyenlere araçları ile dönmelerine müsaade etmek dönüşlere olumlu katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
TEK SEFERLİK GİRİŞ-ÇIKIŞ HAKKI
* Umulanı bulamama korkusu ve endişesi geri dönüşler için bir direnç oluşturuyor. Tüm Suriyeliler için gönüllü geri dönüşü teşvik etmek amacıyla ülkelerine tek seferlik kısa süreli giriş çıkış hakkı verilmesi gönüllü geri dönüşleri olumlu şekilde etkiyecektir.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Bakan Aşkın Bak’ın konuşması sırasında “Olimpiyatlarda altın madalya kazanmadık” diye seslendi. Bunun üzerine konuşmasını yüksek sesle yapan Bak’a muhalefet vekilleri tepki gösterdi. AK Partili milletvekilleri alkışlarla ve “Bravo” diyerek Bakan Bak’a destek verirken, AK Parti ve CHP milletvekilleri arasında tansiyon yükseldi. Milletvekilleri oturdukları yerden kalkarak birbirlerinin üstüne yürüdü ve bağırdı. Gerginliğin ardından Bak’a tepki gösteren CHP, İYİ Parti, Saadet-Gelecek Grubu ve DEM Parti milletvekilleri TBMM Genel Kurulu’nu terk etti. Bir süre sonra muhalefet milletvekilleri tekrar salona geldi.
SIRTLARINI DÖNDÜLER
Konuşmasına devam eden Osman Aşkın Bak, “Laf atmak bir ritüeldir, sanattır. Bu sanatı da ben yıllardır milletvekilliği yaptım burada, hiçbir bakanla böyle bir duruma düşmedim” dedi. Bakan Bak’ın bu sözlerini, CHP’li milletvekilleri sırtlarını dönerek protesto etti. Protesto esnasında CHP’li ve AK Partili milletvekilleri arasında tansiyon yeniden yükseldi. Gerginliği yatıştırmak için konuşan TBMM Başkanvekili Celal Adan, “Aradan çekilin, yiğit olan çıksın dışarıda dövüşsün” dedi.
Fotoğraflar: Selahattin SÖNMEZ
ASGARİ ÜCRET MESAJI
TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvnelik Bakanı Vedat Işıkhan da asgari ücret konusunda dengeli bir çözüm için çalıştıklarını kaydetti. Işıkhan, şunları söyledi: “Yılın ilk dokuz ayında yaklaşık 1.5 milyon işyerine; toplamda 38 milyar lira asgari ücret desteği sağladık. 2025 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirleme sürecinde de, çalışanlarımızın refahını artırırken, işverenlerimizin rekabet gücünü koruyacak dengeli bir çözüm için kararlılıkla çalışıyoruz. 2025 yılında gerçekleştireceğimiz toplu sözleşme görüşmeleriyle, 2026 ve 2027 yıllarını kapsayacak şekilde; kamu görevlilerimizin mali ve sosyal haklarını yeniden masaya yatıracağız. 2025 yılında da tüm tarafların mutabık kalacağı sonuçlara ulaşmayı hedefliyoruz. Yılbaşında emeklilerimizin aylıklarında, kanuni düzenlemeler uyarınca gereken artışlar yapılacaktır.”
KÜRSÜYE TABUTLA ÇIKTI
TBMM Genel Kurulu’nda, bütçe görüşmeleri sırasında CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut ise kürsüye elinde tabutla çıktı. CHP’li Barut’un kürsüye çıkardığı tabuta “AKP tarımı ve çiftçiyi öldürdü” yazarken, bu sırada TBMM Başkanvekili Bekir Bozdoğ, bu davranışın içtüzüğe aykırı olduğunu söyledi. CHP’liler bu duruma itiraz ederken, TBMM Başkanvekili Bozdağ, ısrar edilmesi halinde uzaklaştırma cezası verileceğini söyledi.
TBMM Bütçe Genel Kurulu’nda konuşan Yaşar Güler, şunları söyledi:
“PKK/YPG terör örgütünün sahadaki istikrarsızlıktan faydalanmasına asla izin vermeyeceğiz. Aynı şekilde Suriye’deki siyasi geçişin; güvenli, sorunsuz ve mevcut problemleri çözecek şekilde olması için aktif çabalarımızı ve girişimlerimizi sürdüreceğiz.
Bugün tarihî bir dönemin ayak seslerini daha net duymaya başlıyoruz. Artık, sahadaki tüm unsurlar ve taraflar, nihai sonucun ve çözümün Türkiye’nin rızasından geçtiğini idrak etmiştir. Ülkemizin Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde ve stratejik bir bakış açısıyla Suriye’ye yönelik sahada ve masada üstlendiği etkin rolün ne kadar önemli ve kritik olduğu, şimdi daha da iyi anlaşılmaktadır.”
İki ülke arasındaki kültür yılının açılışı Budapeşte’de, kapanışı ise dün Ankara’da yapıldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak hem Macaristan Başbakanı Viktor Orban hem de Macaristan Cumhurbaşkanı Tamaş Şuyok dün Beştepe’de ağırlandı.
Tuğamiral Aktürk, “Terörist unsurların bölgedeki belirsizlikten faydalanarak Suriye'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü hedef almasına müsaade etmeyeceğiz” açıklamasını yaptı. Aktürk, şunları söyledi:
TERÖRLE MÜCADELE TUTUMUMUZ NET
“Yeni bir döneme girilen Suriye’de en başından beri Suriye halkının yanında olan; Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, güvenlik ve istikrarının sağlanması için çaba göstermeye devam eden ülkemiz; bölgedeki son durumu ve tüm gelişmeleri yakından takip ediyor. Suriye’nin ve bölgemizin güvenliğine tehdit oluşturan ve oluşan durumu fırsat bilerek alan kazanmaya çalışan terörist gruplara yönelik önleyici ve yok edici tedbirler alınıyor. Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde geri dönüşlerinin sağlanmasına yönelik çalışmalara devam ediliyor. Bu kapsamda; bölgedeki tüm meşru aktörlerin dikkatli ve sorumlu bir biçimde hareket etmesi gerektiğini, terörist unsurların bölgedeki belirsizlikten faydalanarak Suriye'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü hedef almasına müsaade etmeyeceğimizi, terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net, kararlılığımızın tam olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.
İSRAİL, SURİYE TOPRAKLARINI İŞGAL EDİYOR
İsrail, bölgemizde haksız ve hukuksuz saldırılarına ve uluslararası hukuku ihlal etmeye devam etmektedir. İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımına karşı tavrını açıkça ortaya koyan ülkemiz, en başından bu yana saldırıların durdurulması gerektiğini her fırsatta ifade ederek, uluslararası toplumu sorumlu davranmaya davet etmiştir. Ancak İsrail, şimdi de 1974 yılında imzalanan “Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması”nı ihlal ederek İsrail-Suriye arasındaki ayrıştırma bölgesine girmekte ve Suriye topraklarını işgal etmektedir. Suriye’de barış ve güven için yeni bir fırsat doğmuşken istikrarı bozucu, gerginliği artırıcı ve sivil halkı endişeye sürükleyen aynı zamanda terör gruplarının işine yarayacak bu işgali şiddetle kınıyoruz. Suriye’de istikrarın tesis edilmesine engel teşkil edecek saldırılar, İsrail de dâhil olmak üzere bölge ülkelerinin ve uluslararası toplumun yararına olmayacaktır. “
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ’NİN DURUMU
Bakanlık kaynakları, Suriye’nin kuzeyindeki Karakozak köyünün terörden temizlenmesinin ardından Süleyman Şah’ın türbesinin eski yerine taşınıp taşınmayacağına dair sorular üzerine şunları söyledi: “Suriye Milli Ordusu’nun bölgedeki ilerleyişi ve terörden arındırma operasyonları henüz devam etmektedir. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Sahada uygun koşulların oluşması durumunda bu konu değerlendirilecektir.”
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/YPG’NİN, “DEAŞ TEHLİKESİNİN DEVAM ETTİĞİ” ALGISI
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Esad rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye’deki geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin ülkelerine dönüşleriyle ilgili son rakamları paylaştı. Beştepe’deki Kabine toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ali Yerlikaya, şunları söyledi: “Geçici koruma altındaki Suriyelilerde heyecan ve coşku var. Suriye’deki son duruma bakıyorlar. Şu an her şey yeni. Biz de gözlemliyoruz. Çarşamba günü Suriyeli STK’lar ve Suriyelilere destek olan STK ile görüşeceğiz. 2024 yılında ortalama aylık 11 bin civarında gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşler oluyordu. Günlük 300-350 civarında dönüş vardı.
KAPASİTEYİ ARTIRDIK
Bugün (9 Aralık) bir hareketlilik başladı. Bu sayı öğlene kadar 1.5-2 katına çıktı. Bizim sınır kapılarımızda gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşler için günlük kapasitemiz 3 bin civarındaydı. Günlük 350-400 kişi geçtiği için bu kapasite yeterliydi. Ancak sayı artabileceği için bunu şimdi 15-20 bin kapasiteye çıkarttık.
2016 yılından şu ana kadar 737 bin geçici koruma altındaki Suriyeli, ülkelerine geri döndü. Geçici koruma altındaki Suriyelilerle ilgili olarak adres güncellemelerini yaptık. Şu an ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyelilerin sayısı 2 milyon 936 bin. Adres güncellemeleri yapıldı.
1.2 MİLYON HALEPLİ
Bir basın toplantısı yapacağız. Gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşler ile ilgili nasıl bir çalışma yürüttüğümüzü kamuoyu ile paylaşacağız. 13 yıllık aradan sonra Suriyelilerin ülkelerine geri dönme hayallerinin olduğunu görüyoruz. Geçici koruma altında bulunan 1 milyon 247 bin 432 Halepli var. Daha önce de açıklamıştım. Biz göç yönetimi ile ilgili bütün bilgileri paylaşıyoruz. Diğer bakanlıklarımız ile de koordine olarak çalışıyoruz. Gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşü kolaylaştırıcı neler yapabileceğimizin üzerinde çalışıyoruz. Bunları da zamanı gelince açıklayacağız.”
Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında özetle şunları söyledi:
DEAŞ VE PKK/PYD’NİN DE BAŞI EZİLECEK
“Suriye halkı on yıllardır süren bir zulüm düzenini yıkarak özgürlüğüne, hakkına, hukukuna, geleceğine sahip çıkmış; asil bir kıyamı zaferle taçlandırmıştır. 61 yıllık Baas diktatörlüğü sonrasında Suriye kardan aydınlık günlere kavuşmuştur. Zalim Esed’in baskı, zulüm ve katliamlarla yıllardır ayakta tutmaya çalıştığı azınlık rejimi 8 Aralık Pazar günü Şam’ın kurtuluşuyla artık çökmüştür. İnşallah ülkenin diğer kısımlarındaki DEAŞ ve PKK-PYD gibi terör örgütlerinin de en kısa sürede başı ezilecektir. Böylece Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği ülkenin her tarafında tümüyle güçlendirilecektir.
SURİYE HALKININ YANINDAYIZ
Suriye halkının birliğini, bütünlüğünü, kardeşliğini yeniden tesis etmeye bu kadar yaklaştığı dönemde akıl ve vicdan sahibi hiçbir gücün terör örgütleriyle iş tutmaya devam edeceğini düşünmüyoruz. Türkiye siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri tüm kapasitesiyle bu tarihi mücadelesinde Suriye halkının hep yanında olacaktır. Hep söylediğimiz gibi Suriye tüm inanç grupları ve etnik kesimleriyle Suriyelilerindir. Geçmişte yaşanan acıların gelecekte inşa edilecek huzurlu, güçlü, müreffeh Suriye’ye giden yolu bir fener gibi aydınlatmasını temenni ediyoruz.
HERKESE HATIRLATMA
Suriye topraklarına gözünü diken herkese şu hatırlatmayı yapmakta fayda görüyorum: Türkiye olarak Suriye’nin bugünkü seviyesine gelmesi konusunda çok büyük fedakârlıklarda bulunduk-. Herkesin sırtını döndüğü Suriye halkını hem topraklarımız içinde hem sınırlarımız dibinde yıllarca koruduk, kolladık, himaye ettik. Bunu şikâyet ederek değil, memnuniyetle yerine getirdik. Bu saatten sonra Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz. Ülke topraklarının yeniden bir çatışma alanı haline gelmesine asla rıza gösteremeyiz. Kardeş Suriye halkının evlerine geri dönüşünü engellemeye yönelik hiçbir adımı, hiçbir kışkırtmayı kabul edemeyiz.
KARŞISINDA BİZİ BULUR
Beştepe’deki Kabine toplantısının ardından basın mensurlarının sorularını yanıtlayan Ali Yerlikaya, şunları söyledi:
SINIR KAILARINDA KAPASİTEYİ ARTIRDIK
“Geçici koruma altındaki Suriyelilerde heyecan ve coşku var. Suriye’deki son duruma bakıyorlar. Suriye’de hükümet kuruluyor, şu an her şey yeni. Biz de gözlemliyoruz.
Çarşamba günü Suriyeli STK’lar ve Suriyelilere destek olan STK ile görüşeceğiz. 2024 yılında ortalama aylık 11 bin civarında gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşler oluyordu. Günlük 300-350 civarında dönüş vardı.
Bugün (9 Aralık) bir hareketlilik başladı. Bu sayı öğlene kadar 1,5 - 2 katına çıktı. Bizim sınır kapılarımızda gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşler için günlük kapasitemiz 3 bin civarındaydı.
Günlük 350-400 kişi geçtiği için bu kapasite yeterliydi. Ancak geçiş sayıları artabileceği için bunu şimdi 15-20 bin kapasiteye çıkarttık.
GERİ DÖNME HAYALLERİNİN OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara’da 15. Büyükelçiler Konferansı’nda şu mesajları verdi: “Suriye’de yaşanan gelişmeler bize umut ışığı oldu. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası aktörlerin Suriye halkına el uzatıp kapsayıcı bir yönetimin oluşturulmasına destek vermesini bekliyoruz.
REJİM BARIŞA YANAŞMADI
Suriye’de kalıcı çözüm ile barış ve istikrarın ancak ulusal uzlaşı ile sağlanabileceğini en başından beri söyledik. Ancak bütün gayretlerimize ve kendisine tanınan fırsatlara rağmen rejim, halkı ile barışma yoluna gitmedi. Cumhurbaşkanımızın yaklaşan süreci öngörerek yaptığı çağrılara rejimin olumlu yanıt vermemesi ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkaran gelişmelerin yaşanmasına sebep oldu.
YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
Gelinen noktada Suriye’de yeni bir dönem başladı. Artık ileriye odaklanmak gerekiyor. Bundan sonraki süreçte farklı etnik ve dini grupların kapsayıcı bir yönetim anlayışı ve barış içerisinde yaşadığı bir Suriye arzu ediyoruz. Komşularıyla iyi ilişkilere sahip olacak, bölgesine barış ve istikrar katacak yeni bir Suriye görmek istiyoruz. Bunun için gereken desteği vermeye hazırız. Bu amaçla bölgesel aktörler başta olmak üzere tüm taraflarla gerekli diyaloğu ve eşgüdümü sürdürüyoruz. Türkiye bundan sonra da Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, refah, güvenlik ve istikrarının sağlanması için üstüne düşen her türlü sorumluluğu üstlenmeye devam edecek.
GÜVEN İÇİNDE GERİ DÖNECEKLER
Bakan Fidan, “Suriyelilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması ve ülkenin yeniden imarı için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diyerek şunları ifade etti: “Zor günlerinde Suriyelilerin yanında olan Türkiye Şam’da açılan yeni sayfada da yanlarında olacak. Suriye halkının da bu altın fırsatı iyi değerlendireceğine inanıyoruz.
TERÖRLE MÜCADELEYE DEVAM
“Zorla gönderme” uygulamasını başından beri insani bulmayan Türkiye, bu konuda “gönüllü, güvenli ve onurlu” dönüş politikasını sürdürüyor.
6 ADIMDA...
Bu süreçte de “gönüllü” dönüşleri teşvik edecek politikaların gündeme gelmesi bekleniyor. Zaten uluslararası hukuk da özellikle kitlesel zorla gönderme uygulamalarını yaşam hakkı ihlali olarak niteliyor. Gönüllü geri dönüş işlemleri de Göç İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülüyor. Kendi rızasıyla ülkesine geri dönüş yapmak isteyen yabancılar ikamet illerindeki İl Göç İdaresi Müdürlüklerine müracaat ederek gönüllü geri dönüş işlemlerini başlatabiliyor. Gönüllü geri dönüş yapacak birisi; İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne başvuru, kayıt ve kontroller, gönüllü geri dönüş formlarının doldurulması, yol izin belgesi düzenleme, sınır kapısından çıkış ve son olarak kaydın sonlandırılmasıyla 6 adımda eve dönüş sürecini tamamlıyor.
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan dün Kabine Toplantısı sonrasında özetle şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye ayağına ve iradesine vurulan zincirleri tek tek parçalamaktadır. Türkiye, özgüvenli kararlı ve sabırlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştirmektedir. Türkiye, güçlü demokrasi ile büyüyen ekonomisi ile köprü kurumlarıyla dünya meselelerinin seyrini değiştiren barışcı ve aktif politikalarıyla tarihe yön vermekte, hem kendi tarihini ve hem de insanlık tarihini yeniden yazmaktadır. Allah’a binlerce kez hamdolsun ki bugün dünden daha güçlüyüz. Bugün dünden daha özgürüz, bugün dünden daha itibarlıyız, bugün dünden daha özgüvenliyiz.
BAAS DİKTATÖRLÜĞÜ TAMAMEN ÇÖKTÜ
Komşumuz Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş dün itibari ile artık yeni bir boyut kazandı. 61 yıldır kanla, zulümle, baskıyla ve zorbalıkla ayakta kalan Baas diktatörlüğü de tamamen çöktü. Verilen sözlere rağmen yıllardır bölücü örgütün işgali altında bulunan Tel Rıfat ve Münbiç’in teröristlerden arındırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii eski rejimin çekilirken dahi kimi şehirleri bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına bırakması aralarındaki kirli ittifakı bir kez daha gözler önüne sermiştir.
ÇÖZÜM ÇAĞRILARIMIZ KÜSTAHÇA REDDEDİLDİ
Suriye ihtilafını diyalog yoluyla çözme çağrılarımız eski rejim tarafından küstahça reddedilmiş, ülkemizin uzattığı elin değeri bilinmemiştir. Arkasında 1 milyona yakın insanın katledildiği, birçok şehri enkaza dönmüş bir Suriye bırakarak kaçmıştır. Milletimizin ve uluslararası kamuoyunun bilmesini isterim. Türkiye, Suriye ihtilafının başından beri komşuluk hukukunun ve büyük devlet olmanın icaplarını harfiyen yerine getirmiştir. Barıştan, özgürlükten, diyalogdan, adaletten, Suriye’de huzurdan yana olduk.
MUHALEFET DEVRİK REJİMDEN VAZGEÇSİN
“TÜRKİYE’NİN DİPLOMASİ HAMLELERİ”
Konferans’a 146 Büyükelçilik ve 13 Daimi Temsilcilikte görev yapan Büyükelçilerin yanı sıra, Dışişleri Bakanlığı merkez teşkilatında görevli çok sayıda Büyükelçi ve üst düzey yetkili katılacak. 15’inci Büyükelçiler Konferansı’nın bu yılki teması, “Türkiye’nin Diplomasi Hamleleri ve Küresel Yansımaları” olarak belirlendi.
Konferans’ta ilgili Bakanlar ile Kurum ve Kuruluş Başkanlarının Büyükelçilerle bir araya gelecekleri 7 panel (Savunma ve Dış Güvenlik, İç Güvenlik, Hukuk ve İletişim, Aile ve Güçlü Toplum, Kültür ve Eğitim, Su, Bağlantısallık ve Enerji, Ekonomi, Finans ve Teknoloji, Dış Politikamızda Yumuşak Güç Unsurlarımız) düzenlenecek.
BÖLGESEL VE KÜRESEL MESELELER DEĞERLENDİRİLECEK
Konferans kapsamında, bölgesel değerlendirme oturumlarında Türk dış politikasını yakından ilgilendiren bölgesel ve küresel meseleler hakkında kapsamlı istişarelerde bulunulacak.
Dışişleri Bakanlığı’nın kurumsal yapısı ile idari işleyişinin güçlendirilmesine dönük çalışmaların ele alınacağı oturumlar düzenlenecek. Büyükelçiler, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İş Konseyleri ile bölgesel toplantılar gerçekleştirerek, görev yaptıkları ülkelerdeki iş ve yatırım fırsatlarını değerlendirecek.
Ayrıca, geçmiş yıllardan farklı olarak düzenlenecek akademik oturumlarda Büyükelçiler, konusunda uzman akademisyenlerle bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunacak.
ÖNCELİK VE HEDEFLER ELE ALINIYOR
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katıldığı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın 31. Bakanlar Konseyi Toplantısı, 5-6 Aralık’ta Malta’da düzenlendi. Toplantıda, AGİT Genel Sekreteri görevine Türkiye’nin adayı Feridun Sinirlioğlu’nun seçilmesi kararlaştırıldı. Böylece Büyükelçi Sinirlioğlu, teşkilatın temelini oluşturan 1975 tarihli Helsinki Nihai Senedi’nin ardından AGİT Genel Sekreteri görevini üstlenen ilk Türk oldu. Karar, Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarından 57 katılımcı üyenin onayıyla alındı. Genel Sekreter, AGİT üyeleri tarafından üç yıllığına seçiliyor. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Sinirlioğlu’nun AGİT Genel Sekreteri olarak atanmasına giden süreçte Türkiye tarafından yoğun diplomatik çabalar yürütüldü.
ANKARA VE ATİNA’DAN ORTAK MEKTUP
AGİT’te yakın tarihte aynı anda boş olan dört üst düzey pozisyondan Genel Sekreterlik görevine Türkiye, Sinirlioğlu’nu aday gösterirken, Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi (ODIHR) Direktörlüğü’ne ise Yunanistan tarafından Maria Telalian aday gösterilmişti. Adaylıklar, iki ülke Dışişleri Bakanlarınca ortak bir mektupla Dönem Başkanı Malta’ya bildirilmişti. Malta’nın önerisi doğrultusunda Genel Sekreterlik görevine Sinirlioğlu’nun, ODIHR Direktörü görevine Maria Telalian’ın atanmasının Türk-Yunan ilişkilerinde son dönemde yaşanan yakınlaşmanın bir sonucu olduğuna da dikkat çekiliyor.
UZLAŞI SAĞLANAMIYORDU
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından AGİT’te karar alma süreçleri tamamen tıkanmıştı. Bir önceki Genel Sekreter’in görev süresinin 2023 yılında dolmasına karşın, ülkelerin bir isim üzerinde anlaşamaması nedeniyle görev süresi 9 aylığına uzatılmıştı. Tüm üyelerin Türkiye’nin adayı üzerinde anlaşmasının Türkiye’ye olan güveni yansıttığına dikkat çeken diplomatik kaynaklar, “Türkiye’nin sıcak çatışmalar ve sürüncemede bırakılmış ihtilafların olduğu AGİT coğrafyasında, krizlerin çözümüne yönelik sergilediği aktif ve yapıcı diplomatik çabaların önemi uluslararası toplum tarafından da teslim edilmiştir” yorumu yaptı.
İLK GÜNDEM UKRAYNA
AGİT’in gündeminde kritik konular var. Rusya ile Ukrayna arasında barış görüşmeleri başlaması durumunda, AGİT ve Sinirlioğlu’nun önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor.
PKK/YPG terör örgütünün Suriye’deki istikrarsızlıktan faydalanmasına izin vermeyeceklerini vurgulayan Tuğamiral Aktürk, “Bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuz net” dedi. Tuğamiral Aktürk, Milli Savunma Bakanlığı’nda yapılan basın bilgilendirme toplantısında şunları söyledi:
“Zap’ta kilidi kapatan ve terörle mücadelesini kesintisiz bir şekilde sürdüren Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; son bir haftada 53, 1 Ocak’tan bugüne kadar 1392’si Irak’ın, 1272’si Suriye’nin kuzeyinde olmak üzere 2 bin 664 teröristi etkisiz hâle getirdi.
PKK’NIN İSTİKRARSIZLIKTAN FAYDALANMASINA İZİN VERMEYİZ
Suriye’de gelişmeler Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğü ile terörle mücadeleye verdiğimiz önem ve öncelik kapsamında yakından takip ediliyor. Bölgede istikrarın sürdürülmesine yönelik birliklerimiz tarafından gerekli tüm tedbirler alınmakta, bölgedeki muhataplarımızla yakın işbirliği devam etmektedir. Yaşanan son gelişmeler muhalefetin talepleri ve rejimin bunları dikkate almaması nedeniyle uzun süredir çözülemeyen ve Suriye’nin iç dinamiklerinden kaynaklanan sorunlardır. Suriye’nin kuzeyindeki harekât bölgelerinde yapmış olduğumuz mutabakatlara uyduğumuzu, muhataplarımızdan da uymalarını beklediğimizi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediğimizi, Suriye’ye ve bölgemizin güvenliğine yönelik ağır tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün bölgedeki istikrarsızlıktan faydalanmasına izin vermeyeceğimizi ve bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadelede tutumumuzun net olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.”
GAZZE’DE ACİL ATEŞKES ÇAĞRISI
Tuğamiral Aktürk “Her ne kadar gündemimiz Suriye’deki gelişmelere yoğunlaşsa da İsrail, bölgemizin güvenliği ve istikrarını tehdit etmeye, Filistin halkını her türlü insani koşullardan mahrum bırakmaya, Gazze ve Batı Şeria’ya yönelik haksız ve hukuksuz saldırı ve işgallerine devam ediyor. Bölgede istikrarın, huzurun ve güven ortamının tesisi için acil ve kalıcı ateşkesin Gazze’de de bir an evvel sağlanması gerektiğini bir kez daha vurguluyor, uluslararası toplumu hukuki ve vicdani sorumluluk almaya davet ediyoruz” dedi.
Milli Savunma Bakanlığında yapılan basın bilgilendirme toplantısında açıklamalarda bulunan Tuğamiral Zeki Aktürk, şunları söyledi:
53 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
“Zap’ta kilidi kapatan ve terörle mücadelesini kesintisiz bir şekilde sürdüren Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; son bir haftada 53, 1 Ocak’tan bugüne kadar bin 392’si Irak’ın, bin 272’si Suriye’nin kuzeyinde olmak üzere 2 bin 664 teröristi etkisiz hâle getirdi. Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde devam eden arama-tarama faaliyetleri kapsamında teröristlere ait çok sayıda silah, mühimmat ve teçhizat ele geçirildi.
Yine, geçtiğimiz hafta içerisinde Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 2 PKK’lı terörist daha Habur’daki Hudut Karakolumuza teslim oldu. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ülkemizin ve milletimizin beka ve güvenliği için terörle mücadelesine tek bir terörist kalmayıncaya kadar azim ve kararlılıkla devam edecek.
PKK’NIN İSTİKRARSIZLIKTAN FAYDALANMASINA İZİN VERMEYİZ
Suriye’de; muhalif grupların Halep bölgesinde başlattığı faaliyetler ve buna bağlı gelişmeler Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğü ile terörle mücadeleye verdiğimiz önem ve öncelik kapsamında yakından takip ediliyor. Bölgede istikrarın sürdürülmesine yönelik birliklerimiz tarafından gerekli tüm tedbirler alınmakta, sürecin en başından itibaren bölgedeki muhataplarımızla yakın iş birliği ve koordinasyona devam edilmektedir.
Yaşanan son gelişmeler ve ortaya çıkan durum; muhalefetin talepleri ve rejimin bunları dikkate almaması nedeniyle uzun süredir çözülemeyen ve Suriye’nin iç dinamiklerinden kaynaklanan sorunlardır.
Bu kapsamda; Suriye’nin kuzeyindeki harekât bölgelerinde yapmış olduğumuz mutabakatlara uyduğumuzu, muhataplarımızdan da uymalarını beklediğimizi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediğimizi,
Suriye sahasında bir haftadan fazladır yaşanan hareketlilik, diplomasi trafiğini yoğunlaştırdı. Astana sürecinin garantör ülkeleri olan Türkiye, Rusya, İran’ın dışişleri bakanları Katar’ın ev sahipliğinde yarın bir araya gelecek. Doha’daki zirvede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi Suriye meselesini kapsamlı bir şekilde ele alacak.
ANKARA’NIN BEKLENTİLERİ
Türkiye’nin Astana zirvesinde, Suriye’nin terörden temizlenmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, gerginliğin tırmandırılmaması ve Suriye rejiminin muhaliflerle uzlaşması gibi öncelikleri bulunuyor. Diğer taraftan Ankara, İran ve Rusya’nın, Esad rejimi üstünde daha fazla baskı kurmasını bekliyor. Zirve kapsamında bu yönde Şam rejiminin Ankara’yla masaya oturması için Esad’a baskı yapan bir kararın da çıkması bekleniyor.
TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VURGUSU
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’deki çatışmalar için “İç savaşın daha da tırmanmasını istemiyoruz. Sivillerin öldürülmesini, sivil altyapısının yok edilmesini şehirlerin ağır bombardımanla yıkıma tabi tutulmasını istemiyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Astana Süreci kapsamında İran ile koordinasyonu sürdüreceklerini bildiren Fidan, “Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve birliğinin korunmasını her zaman destekledik. Bundan sonra da destekleyeceğiz” demişti. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi de HTŞ ve muhalif grupların Suriye’de Esad rejimine karşı harekete geçmesinin ardından Şam ve Ankara’da temaslarda bulunmuştu.
22 TOPLANTI YAPILDI
Astana Süreci, Suriye’deki iç savaşa siyasi bir çözüm bulmayı hedefleyen bir müzakere platformu. Bu süreç, 2017 yılında Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörlüğünde başlatılmıştı. Süreç, adını ilk toplantıların düzenlendiği Kazakistan’ın başkenti Astana’dan (günümüzde Nur-Sultan olarak biliniyor) aldı. Bu zamana kadar toplamda 22 kez düzenlenen toplantılarından sonuncusu ise Suriye’de muhaliflerin harekete geçmesinden iki hafta önce Astana’da düzenlenmişti. (Selçuk BÖKE / ANKARA)
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde DSİ Tarafından Yapımı Tamamlanan 564 Tesisin Toplu Açılış Töreni’ne canlı bağlantı yaparak özetle şunları söyledi: “Dünyanın 3’te 2’si suyla kaplı olsa da insanın kullanabileceği miktar son derece kısıtlıdır. Geriye kalan tatlı su miktarının da ancak yüzde 1’lik bölümü kullanılabilir durumdadır. Ulaşılabildiğimiz temiz su kaynakları, yeryüzündeki tatlı su potansiyelinin sadece yüzde 0.1’ini teşkil ediyor. Kaynakların bu denli sınırlı olması ise suyu hem son derece değerli hem de stratejik bir kaynak haline getiriyor. Fakat, ülkemiz dahil dünyanın birçok yerinde su, hâlâ sınırsız bir kaynak olarak algılanmaya devam ediyor. Bu tamamen yanlış, temelsiz ve tehlikeli bir bakış açısıdır.
DOĞAL AFETLERLE DAHA SIK KARŞILAŞIYORUZ
Küresel ısınma, iklim değişikliği, kuraklık, çölleşme, plansız sanayileşme ve kentleşme nedeniyle su kaynaklarımız olumsuz etkileniyor. Tüm bunlarla birlikte, hızlı tüketim kültürü ve su kirliliği gibi tehditler de kullanılabilir temiz su kaynaklarının hızla erimesine yol açıyor. Su kaynaklarımızın azalmasına sebep olan bir başka önemli faktör ise küresel nüfus artışıdır. 50 yıl önce 4 milyar civarında olan dünya nüfusu, bugün 8 milyarın üzerine çıktı. Ancak nüfus artarken, yeryüzüne düşen yağış miktarında herhangi bir artış yaşanmıyor. İklim değişikliği su kaynaklarımızı miktar ve kalite bakımından olumsuz etkilerken; küresel ısınma afetlerin sıklığını ve şiddetini de artırmaktadır.
SU KAYNAKLARINA ERİŞİM BEKA MESELESİ
Özellikle bizim de içinde yer aldığımız Akdeniz havzasındaki ülkeler, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine en fazla maruz kalan ülkelerdir. Geçtiğimiz bahar ve yaz mevsiminde şu gerçeği hepimiz gördük; güney ve batı illerimiz orman yangınlarıyla mücadele ederken kuzey bölgelerimizdeki şehirlerimiz sel felaketleriyle boğuşuyordu. Doğadaki bozulmanın temel sebebi, kaynakların hoyratça kullanılması ve bilinçsizce tüketilmesidir. Eğer bu konuda tedbir alıp bir an önce harekete geçmezsek, ileride karşılaşacağımız sorunların boyutları çok daha büyük olacaktır. Temiz su kaynaklarına erişim, bir beka meselesidir. Pek çok alanda gecikme telafi edilebilir ama su konusunda yaşanacak en ufak bir gecikme, telafisi imkânsız sonuçlar doğuracaktır. Türkiye olarak, bu anlayışla geniş bir yelpazede kritik adımlar atıyoruz. İklim kriziyle mücadeleye en fazla destek veren ülkeler arasındayız. Ağaçlandırma seferberliği ve tasarrufu teşvik eden kampanyalarımızla toplumsal farkındalığı artırmaya çalışıyoruz. Aynı şekilde ‘Sıfır Atık’ projemizle; israfı önlemeyi, kaynaklarımızı daha verimli kullanmayı amaçlıyoruz. 2053 yılı için belirlediğimiz net sıfır emisyon hedefimize ulaşıncaya kadar bu mücadelemizi kararlıkla devam ettireceğiz.”
SURİYE DİPLOMASİSİ PUTİN VE SUDANİ İLE GÖRÜŞTÜ
- CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya el Sudani ile Suriye’de yaşanan son gelişmeler hakkında telefonla görüştü. İletişim Başkanlığı’nın açıklamasına göre, Putin görüşmesinde Suriye’deki son gelişmeler ile küresel ve bölgesel konular ele alındı. Erdoğan, Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklemeye devam ederken Suriye’de adil ve kalıcı çözüm için çabaladığını ve diplomasiye daha fazla alan açılmasının önemli olduğunu belirtti. Erdoğan, bu süreçte Suriye rejiminin siyasi çözüm sürecine angaje olması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, Suriye’de en önemli hususun sivillerin zarar görmemesi olduğunu, Türkiye’nin Suriye’de sükunetin sağlanması için elinden gelen tüm gayreti gösterdiğini söyledi. Erdoğan, terör örgütü PKK ve uzantılarıyla mücadele konusunda Türkiye’nin kararlı tutumunu sürdürmeye devam edeceğini de ifade etti.
Erdoğan, Sudani ile görüşmesinde ise Türkiye’nin önceliğinin sınırlarının ötesindeki sükunetin korunması ve sivil halka zarar verilmemesi olduğunu belirtti. (ANKARA)
Bakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Suriye muhalefetinin meşru taleplerinin göz ardı edilmesini ve rejimin siyasi sürece samimi şekilde dahil olmamasını “hata” olarak nitelendirdi. Suriye’de sivillere yönelik kapsamlı saldırıların iç savaşı yeniden alevlendirdiğini söyleyen Fidan, ilgili tüm tarafları bu konularda defalarca uyardıklarını vurguladı:
“Son gelişmeler, Şam’ın kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşı sağlaması gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Türkiye bu yönde gereken tüm katkıyı sağlamaya hazırdır. Astana Süreci kapsamında önemli çalışmalar yürüttük. İran ile koordinasyonu sürdüreceğiz. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve birliğinin korunmasını her zaman destekledik. Bundan sonra da destekleyeceğiz. İç savaşın daha da tırmanmasını istemiyoruz. İkincisi sivillerin öldürülmesini, sivil altyapının yok edilmesini, şehirlerin ağır bombardımanla tekrar yıkıma tabi tutulmasını görmek istemiyoruz.
TERÖRE KARŞI İŞBİRLİĞİ
Türkiye ve İran, teröre karşı ortak işbirliği içerisinde olmaya devam edecek. Hem PKK’ya hem de PKK’nın uzantıları olan YPG ve PJAK’a karşı net ve kararlı bir politika izlememiz gerekiyor.”
Fidan, bu terör örgütlerinin bölgeden “tamamen tasfiye edilmesi” konusunda İran ile Türkiye’nin görüş birliğine sahip olduğunu kaydederek, bunun sahada ortak bir mücadeleye dönüştürülmesi konusunda zaman kaybetmek istenmediğine dikkati çekti. Fidan, “Tekrar insanların yerlerinden edilmesini ve başka yerlere gitmesini istemiyoruz. Tam tersine, artık yerlerinden edilmiş olan insanların tekrar evlerine dönmesini istiyoruz. Mülteci akımının artık durması ve tersine dönmesi fevkalade önemli” diye konuştu.
TÜRKİYE İLE İSTİŞARE
- İran Dışişleri Bakanı Erakçi ise şunları söyledi: “Astana sürecinin kazanımlarının korunmasında fikir birliğini sağladık. Bir sonraki Astana toplantısını da kararlaştırdık. Biz bu süreci destekliyoruz. Bu sürecin tıkanmasını engellememiz lazım. Bölgede barış ve istikrarın korunması için Suriye’deki barış ve istikrarın korunması gerekiyor. Bu minvalde Türkiye ile istişare de her zaman büyük öneme sahip. İstişarelerimiz net, dostane ve yapıcıydı. Suriye’nin barış ve istikrara doğru ilerlemesi konusunda mutabıkız. Toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması gerekiyor. Suriye’de iyi bir yönetim için de gereken tedbirlerin alınması gerekiyor. Bazı konularda görüş ayrılığımız olsa da daha yakın istişare ve diyalog konusunda karar aldık. Bölgenin istikrarı doğrultusunda işbirliği yapacağız.”
TARİHİNDE ilk kez Umman’dan Türkiye’ye devlet başkanı düzeyinde ziyaret yapıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ı Beştepe’de ağırladı. İki ülke arasında çeşitli alanlarda 10 anlaşma imzalandı. İmza töreninin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Erdoğan, şunları söyledi:
İADEYİ ZİYARETTE BULUNACAĞIM
“Bu ziyaret Umman’dan ülkemize devlet başkanı düzeyinde yapılan ilk resmi ziyareti teşkil ediyor. İnşallah önümüzdeki dönemde Umman’a iadeyi ziyarette bulunmayı öngörüyorum. Köklü tarihi ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman’la ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor. Değerli kardeşimle birlikte münasebetlerimizi her alanda çok daha ileri noktalara taşımak istiyoruz. Geçtiğimiz yıl ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından sergilediği güçlü dayanışma için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.
ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYUYOR
Burada şunu da büyük bir memnuniyetle ifade etmem lazım; kıymetli dostumun Yemen ihtilafı başta olmak üzere bölgemizi ilgilendiren birçok meselede elini taşın altına koymak suretiyle barışın tesisi için sarf ettiği çabalar takdire şayandır. Gerek Türkiye-Umman ilişkilerine, gerek bölgemizin barış ve istikrarına katkılarından ötürü Sultan Heysem bin Tarık’a Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı’nı takdim ettim. Şahsımıza tevcih etmiş oldukları El Said Nişanı için de kendisine şahsım, milletim adına teşekkür ediyor, Rabbim iki ülke kardeşliğini daim eylesin diyorum.
BARIŞ İÇİN HER DESTEĞİ VERECEĞİZ
Bölgemizde yaşanan gelişmeleri de etraflıca gözden geçirdik. Ummanlı kardeşlerimizin uluslararası ve bölgesel sorunların diyalog yoluyla aşılmasına yönelik çabalara verdiği desteği takdirle karşılıyoruz. Bu konularda Umman’la istişare ve işbirliğine önem veriyor, benzer görüşleri paylaşıyoruz. Bilhassa İsrail’in Filistin’deki katliamlarına ve bölge güvenliğini tehdit eden saldırılarına karşı İslam dünyasının daha somut ve kapsamlı işbirliği yapması gerektiğine vurgu yaptık. Lübnan’da ateşkesin teminine yönelik müzakerelerin olumlu sonuçlanmasını memnuniyetle karşılıyorum. Ülkemizin Lübnan’da barışın ve istikrarın sağlanmasında her türlü desteği vermeye hazır olduğunu bir kez daha vurguluyorum. Ancak Gazze’de acil, adil ve kalıcı ateşkes sağlanmadıkça bölgesel ve küresel huzura ulaşamayacağımızın da altını çizmek istiyorum.
Suriye’de rejim karşıtı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütü, Beşar Esad güçlerine Halep’in kuzeyinden sürpriz bir saldırı başlattı. Çarşamba günü sabah başlayan çatışmalarda 182 kişinin öldüğü bildirildi. HTŞ ve bazı yerel muhalif grupların 56 köy ve noktayı ele geçirdiği ve Halep merkezine 1 kilometreye kadar yaklaştığı ileri sürüldü.
‘BÖLGEDEN BAĞIMSIZ DEĞİL’
Ankara ise bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyor. Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, “Bölgedeki bazı yerel grupların başlattıkları hareketliliği ve buna bağlı gelişmeleri yakinen takip etmekteyiz. Birliklerimiz için her türlü tedbiri aldık ve almaya da devam etmekteyiz” açıklamasını yaptı. Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Suriye’deki hareketlilik Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerden bağımsız değil. Kaynaklar, “Bölgede yaşanan son gelişmelerle birlikte yerel unsurlar hem kendi pozisyonlarını tahkim etmek hem de fırsat buldukça etki alanlarını genişletmeye çalışıyor” değerlendirmesini yaptı.
SALDIRI NASIL BAŞLADI
Güvenlik kaynaklarına göre, Türkiye’ye komşu İdlib bölgesine yönelik Rusya’nın hava, Suriye rejiminin kara saldırıları son dönemde yoğunlaştı. Suriye rejim güçleri ve milis grupların İdlib’e yönelik saldırıları sonucunda 30’un üzerinde sivil hayatını kaybederken, 100’den fazla kişi de yaralandı. Son olarak bir Kuran kursuna düzenlenen saldırıda üç çocuk hayatını kaybetti. Bir kısmı ağır olmak üzere onlarca çocuk yaralandı. Yaşanan bu saldırılar üzerine, Suriyeli muhalif gruplar atışların geldiği bölgelere yönelik Halep istikametinde sınırlı bir operasyon başlattı. Muhalif grupların başta sınırlı olarak planladığı bu operasyon, rejim unsurlarının bulundukları bölgelerden kaçmaya başlamaları ile genişledi.
SAHADAKİ SON DURUM NE
HTŞ, Halep kent merkezinin 1 kilometre yakınına kadar yaklaşırken, kontrolünü ele geçirdiği bölge 400 kilometrekarelik bir alana ulaştı. Esad rejimi, çatışmalar sürerken sivil yerleşim yerlerini, karadan karaya atış yapılan silahlarla hedef aldı. HTŞ’nin ele geçirdiği bölgelerde, Esad rejimine ait ağır silah ve askeri araçları ele geçirirken, onlarca rejim askerini de esir aldığı bildirildi. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, çatışmalarda ölenlerin sayısının 102’si Heyet Tahrir El Şam’dan, 19’u yerel müttefik gruplardan ve 61’u rejim güçlerinden olmak üzere 182’ye yükseldiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi: “Sanatçılarımızın kültür miraslarını yaşatmak adına verdiği mücadeleyi kıymetli buluyorum. Aslında gönülle yapılan alın teriyle üretilen her şey sanattır, sanat eseridir. Mirasımıza sahip çıkan yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri yaşayan birer hazinedir.
Fotoğraflar: Selahattin Sönmez
AŞK KİŞİNİN SEVDİĞİNDE YOK OLMASIDIR
Hattatların kalemleriyle nakkaşların fırçalarıyla yaptıkları dokunuşlar bin yıldır bu topraklara milletimizin mührünü ruhunu nakşediyor. Aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Bugünkü gibi aşk değil. Yüreklerindeki aşkı ellerindeki maharetle birleştiren bu sanatkârlarımızın Rabbim yokluklarını göstermesin. Dijitalleşme ekonomiden finansa her alanı adeta kuşatmış durumda. Tektipleşmenin varacağı yer kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir. Biz bir dönem bunun acısını çekmiş, faturasını ödemiş bir ülkeyiz. Milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden, kültüründen adeta tiksinen, Batıdan çok Batıcı zihniyetin Türkiye’nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı. Kültürel inkâr politikalarının en büyük zararı maalesef zihinlerde oldu. Bugün Avrupa’nın Amerika’nın uzak Doğu ülkelerinin müzik listelerini ezbere bilen, sanatçılarını tanıyan ama kendi tarihinden birkaç bestekârın, aşığın söz ve saz üstadının ismini bilmeyen insanlarımızı gördükçe belli bir döneme damgasını vuran inkar politikalarının yol açtığı tahribatı evet çok daha net görebiliyoruz.
Tulum icracısı Remzi Bekar da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tulum hediye etti.
BARIŞ MANÇO’YA AŞİNA OLMAYAN GENÇLER
K-Pop’u çok iyi bilen ama Cem Karaca’ya, Barış Manço’ya, Neşet Ertaş’a, Kayahan’a ve daha nice bu toprakların sesi soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz. Kendimizi sorguluyoruz. Çünkü bizler hemen her alanda insanlık tarihiyle mührünü vurmuş zengin kültür varlığına sahip bir milletiz.”
TBMM’deki bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, özetle şunları söyledi:
(Teğmenlerin kılıçlı yemini) Esasen bu konu bizim gündemimiz değildir. Her gün 30 bin evladımız operasyonda. Onları takip ediyoruz. Disiplin kurulu bunun kararını verecek. Disiplinden asla taviz verilmeyecektir. Disiplinsizliğin ‘ama’sı ,‘fakat’ı olamaz. TSK’nın yıpratılmasına zemin yaratılmıştır. TSK’da müesses disiplin olmazsa olmazdır.
- HÜRJET ve KAAN hizmete girene kadar gelişmiş, modern savaş uçaklarının envantere alınması ve envanterin çeşitlendirilmesi çalışmaları devam ediyor. F-16 Blok 70 tedariki kapsamında başlangıç ödemesi yapıldı. 1.4 milyar dolarlık para yatırdık, başlangıç ödemesi yapıldı. Bununla 40 adet F-16 Blok 70 Viper uçak alınacak, 79 tane modernize edecektik, bundan vazgeçtik. Çünkü F-16 modernizasyonu TUSAŞ tesislerimiz kendisi şu anda yapabilecek durumda. 40 uçak ve özellikli mühimmat alacağız tamamı yaklaşık 6.5-7 milyar dolar olacak.
F-35 VEREBİLECEKLERİNİ İFADE EDİYORlar
- 6 uçağımız var orada. Amerikalılar F-35 konusunda KAAN’ı yaptığımızı, uçtuğunu görünce düşünceleri değişti. Kendileri de F-35 verebileceklerini ifade ediyorlar. Bu konuda gelişme olmadı. Hem üretim payımızın tekrar verilmesinde ısrar ediyoruz, hem de 40 adet F-35 almak için isteğimizi bildirdik.
TEĞMENLER GERİLİMİ
Bakan Güler, komisyon salonundaki milletvekilleriyle tek tek selamlaştı, el sıkıştı. Güler’le tokalaşan CHP’li bazı milletvekilleri “Mustafa Kemal’in askeri olmak suç değildir, teğmenlere sahip çıkın, siz de teğmen oldunuz’ diyerek tepkilerini gösterdi. Komisyondaki bazı vekiller de masalarına “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” yazılı dövizler bıraktı.
S-400’Ü KURACAĞIMIZ YER BELLİ
Bakan Bayraktar, “Türkiye’ye muafiyet verilmezse hedef Rusya değil Türkiye demektir” açıklamasını yaptı. Alparslan Bayraktar, Beştepe’deki Kabine toplantısının ardından basın mensuplarının “ABD’nin Gazprom yaptırım kararı bizi etkiler mi?” sorusu üzerine şöyle konuştu:
“Etkiler tabii. Para ödeyemeyiz, ödeyemezsek gaz alamayız. Dışişleri Bakanlığımız görüşmeleri sürdürüyor. Bizim arz güvenliği açısından gaza ihtiyacımız var. Sanayimizin gaz ihtiyacı var. Geçmişte İran’a yaptırım vardı ama doğalgazda muafiyet vardı, biliyorsunuz. Biz de Rus doğalgazı için ABD’den böyle bir muafiyet istiyoruz. Biden yönetimini giderayak anlamıyoruz... Bir buçuk ay kaldı. Kötü tarafı, bu ambargoların bir gecede kalkması zor. Türkiye’ye muafiyet verilmezse hedef Rusya değil Türkiye demektir.
ÇAYIRHAN’DAKİ EYLEM
(Çayırhan Termik Santrali’ndeki madenci eylemi) İşçilerle değil sendika ile görüştük. Endişelendikleri noktalar var. Burası 20 sene özel sektör tarafından işletildi. Biz istiyoruz ki, yerli kömürden üretimi artıralım. Çayırhan çalışmalı, hatta daha çok çalışmalı. Son 4 yıl devlet eliyle çalıştı. İşçilerin buradaki haklarına halel gelmesin diye çalışıyoruz.”
Beştepe’deki Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Türkiye’nin ufkunu açan, yolunu aydınlatan, millete ve memlekete hayrı dokunacak her öneriye kapımızı ardına kadar açık tutuyoruz. Ama zorbalığa, kabadayılığa, komisyon basıp Gazi Meclis’in çatısı altında terör estirilmesine de hiçbir surette eyvallah etmeyiz. Geçtiğimiz günlerde Meclis’imizden yansıyan sahneler, hepimizin yüzünü kızartmış, muhalefetin hizmet gibi bir derdinin olmadığı görülmüştür. Genel Kurul safahatında benzer kötü sahnelerin yaşanmaması en büyük temennimizdir. Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket ederek, Gazi Meclis’imizin milletimizin gözündeki konumuna gölge düşürmeyeceğine inanıyorum.
KAMUDA DENETİM
Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde yürütülmesi; eğitim, sağlık, gıda, ticaret gibi alanlar başta olmak üzere tüm hizmetlerin vatandaşların hak ve menfaatlerini koruyacak şekilde icra edilmesi önceliğimiz olmaya devam ediyor. Vatandaşlarımıza hizmet veren her kurumun denetim ve teftişi konusunda bugüne kadar gösterdiğimiz hassasiyet kamuoyumuzun malumudur. Ancak son günlerde kamuoyuna yansıyan birtakım hadiselerde denetim ve yaptırım zafiyeti olduğuna dair bir intiba oluştu. Bu algının önüne geçmekte kararlıyız. Kim olursa olsun hiç kimse hukuktan, nizamdan, kanunun kendisine yüklediği mesuliyetleri yerine getirmekten azade değildir. Devlet kadroları içinde farklı vasıflarda çalışan herkesin görevi, halkımıza en iyi şekilde hizmettir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 85 milyonun tamamının hizmetindedir, bütün vatandaşlarının emrindedir. Millete hizmetten kaçmanın, halkın verdiği imkanları suistimal etmenin hiçbir mazereti olamaz. Hele hele bulunduğu konumu menfaat sağlama vasıtası olarak görenlere asla müsamahayla yaklaşamayız. Bir süredir milletimizden çokça şikâyet aldığımız yetkisiz çakar ve tepe lambası kullanımıyla ilgili cezaları artırıyoruz. Ruhsatsız ateşli silahlar konusunda da kapsamlı bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Her iki hususta da bundan sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.
DDK’YLA DAHA SIKI TAKİP
Kamu kurum ve kuruluşlarının inceleme ve denetleme faaliyetlerinin daha etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi amacıyla bir adım daha atıyoruz. Devlet Denetleme Kurulumuzla ilgili bir genelgeyi inşallah bugün yürürlüğe koyuyoruz. Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulumuz teftiş, rehberlik ve denetim faaliyetlerini bundan sonra çok daha sıkı takip edecek. Hatası, kusuru, ihmali, yanlışı olan kim varsa, bunun gereğinin yapılmasını temin edecek.”
NETANYAHU İÇİN ÇEMBER DARALIYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Kabine Toplantısı sona erdi.
Erdoğan'ın birazdan açıklamalarda bulunması bekleniyor.
EKONOMİ
Fahiş fiyatlar ve enflasyonla mücadele ile 2025 yılından geçerli olacak asgari ücret ile emekli ve memur maaşları gündemin öncelikli maddeleri. Asgari ücret, emekli ve memur maaşlarına yapılacak yeni yıl zammı için çalışmalar başlarken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın yapılan çalışmalara ilişkin Kabine üyelerine bilgi vereceği belirtiliyor. Brezilya ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçen sene asgari ücretli kardeşlerimize biz yüzde 107.5 zam verdik. Geçen sene enflasyon yüzde 65’ti. Bu sene biz yüzde 49 zam verdik. Ekim ayı itibarıyla enflasyon yüzde 49’un altında. Yani yılı da Merkez Bankamızın tahminlerine göre yüzde 44 civarında bir rakamla tamamlayacağız. Özetle biz ne emeklimizi ne memurumuzu ne asgari ücretlimizi, toplumun hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeyeceğiz” açıklamasını yapmıştı.
SAVAŞ RİSKİ
Özelikle 1000 günü geriden bırakan ancak son günlerde gerilimin had safhaya çıktığı Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş ve bu savaşın yansımaları değerlendirilecek. Toplantıda İsrail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırıları, Gazze’deki ve ateşkes sürecindeki son durumun da ele alınması bekleniyor.
TERÖRLE MÜCADELE
Vize sorununun gündeme geldiği görüşmelerde ‘vize’ kelimesi 118 kere telaffuz edildi. Komisyon üyelerinin hemen hemen hepsi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a vize meselesinde soru sorarken, Bakan Fidan AB’nin tavrını ve vize sürecini rakamlarla detaylı bir şekilde anlattı: “Sürelerde uzama var çünkü pandemiden sonra maalesef iki tane şey oldu: Birisi, Avrupalıların açıktan söylediği sebep. İkincisi, söylemedikleri sebep. Açıktan söyledikleri sebep; doğru, sistemsel problem. Personellerin sözleşmesine son verdiler, sistemler zayıfladı. Bunu tekrar pandemiden sonra ihtiyacı karşılayacak bir düzeye getirmeleri vakit alıyor. Bu açıktan söyledikleri sebep. Söylemedikleri sebep; Batı ülkelerindeki özellikle göçmenlere yönelik gelişen politik tavrın Batı ülkelerindeki seçimlerde iç siyaseti inanılmaz derecede etkiliyor oluşu. Yurtdışına gitmek isteyen vatandaş sayımız artıyor, okumak isteyen öğrenci sayımız artıyor, nüfusa paralel olarak Avrupa Birliği ülkelerinde bir sıkıntımız oluyor. Bunun kökten giderilmesi için vize serbestliği anlaşmasının hayata geçmesi gerekiyor. 2019’da AB’nin Amerika’nın da etkisiyle Suriye’de yürüttüğümüz operasyonlardan dolayı almış olduğu siyasal bir tavır var. Ama biz bağımsızlığına, güvenliğine önem veren bir ülkeyiz, belli operasyonlara, harekâtlara girdiğimiz zaman bedeli neyse de ödemeye hazırız. Avrupa Birliği’nde vize serbestisinin hayata geçmesi için 6 tane madde var. Bu konuları kurumlarımızla konuşuyoruz, koordine ediyoruz. Bütün bunun dengesini belli bir diplomasiyle yürütmeye çalışıyoruz.”
DIŞİŞLERİ Bakanı Hakan Fidan, Suriye rejimine işaret ederek, “Cumhurbaşkanımızın stratejik bir yaklaşımla önerdiği diyaloğun, rejim tarafından Suriye halkının yararını önceleyecek bir yaklaşımla değerlendirilmesi temel beklentimizdir” dedi.
Bakan Fidan, Bakanlığın TBMM’deki bütçe görüşmelerinde özetle şunları söyledi:
ABD: “ABD Yönetimiyle yıl boyunca temaslarımızda, PKK/YPG/SDG ile işbirliği, FETÖ’ye yönelik tutum ve tek taraflı yaptırımların ilişkilerimize zarar verdiğini her fırsatta vurguladık. Ekonomi, ticaret, enerji, iklim, savunma, terörle mücadele, bölgesel konuları kapsayan Stratejik Mekanizma çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz istişarelerle diyaloğumuzu güçlendirdik. F-16 tedarik talebimizi sözleşme ile sonuçlandırdık. Yeni ABD yönetimiyle milli çıkarlarımız doğrultusunda yapıcı bir diyalog kurmayı hedefliyoruz.
SURİYE: Bir yandan da ABD ile Suriye konusunda başlattığımız istişareleri sürdürmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın stratejik bir yaklaşımla önerdiği diyaloğun, rejim tarafından Suriye halkının yararını önceleyecek bir yaklaşımla değerlendirilmesi temel beklentimizdir.
İSRAİL: İsrail, cezasız kalmanın verdiği özgüvenle Filistin’deki mezalimini sona erdirmek bir yana, savaşı Lübnan’a ve diğer bölge ülkelerine taşımıştır. İsrail ve İran arasında yaşanan gerginlikle savaşın yayılma riski arttı. İsrail’in amacının savaşı yaymak olduğuna başından beri dikkat çekiyoruz.
IRAK: PKK’nın Irak tarafınca ‘yasaklı örgüt’ ilan edilmesi kritik bir adımdır. Irak’ın, PKK’yı resmen ‘terör örgütü’ olarak tanıması ve topraklarından tamamen tasfiye etmesi yönündeki beklentimiz bakidir. Meşru güvenlik endişelerimiz karşılanmadıkça, uluslararası hukuka uygun olarak icra ettiğimiz terörle mücadele operasyonlarımız hız kesmeden devam edecektir.
AVRUPA BİRLİĞİ: Türkiye, Avrupa Birliği üyeliği hedefine bağlılığını korumaktadır. Beş yıl aradan sonra Avrupa Birliği üye devletleri, ülkemizi Brüksel’de düzenlenen Gymnich Dışişleri Bakanları toplantısına davet etmiştir. Toplantıdaki olumlu atmosfer ve ülkemizin stratejik önemine yapılan vurgu, AB üst düzey yetkilileri ile temaslarımızda da gündemi belirlemiş, ilişkilerin geliştirilmesi mesajları öne çıkarılmıştır. Ancak Avrupa Birliği tarafında kısa vadeli ve günün koşullarına uygun olmayan politikaların ağır bastığını görmekteyiz. Temaslarımızda, AB’den beklentimizin, ilişkilerimizde geleceğe yönelik, kapsayıcı ve vizyoner bir tutum benimsemesi olduğunu vurguluyoruz.”
Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi akşam saatlerinde komisyonda kabul edildi.
BAYKAR’ın ürettiği Bayraktar TB3 SİHA, dünya havacılık tarihinde bir ilke imza attı. Bayraktar TB3, donanmasının amiral gemisi TCG Anadolu gibi kısa pistli bir gemiden iniş ve kalkış yapmayı başaran ilk silahlı insansız hava aracı oldu. Gerçekleştirilen test uçuşuyla hem havacılık hem de denizcilik tarihinde yeni bir dönemin kapıları aralandı.
TEST UÇUŞU 46 DAKİKA SÜRDÜ
Açık denizden gemi üzerindeki testlerini tamamlayan Bayraktar TB3 PT2 ise 19 Kasım’da TCG Anadolu’nun 12 derece eğimli rampaya sahip kısa pistinden başarıyla havalandı. Ege ve Akdeniz’in buluşma noktasında 46 dakikalık test uçuşu gerçekleştiren Bayraktar TB3, ardından aynı kısa piste başarıyla iniş yaptı.
DÜNYA BASININDA
Bayraktar TB3’ün başarılı testi, uluslararası savunma sitelerinde de konu oldu. ‘Aerospaceglobalnew’ sitesi haziran ayından bu yana bu uçuş için hazırlandığına işaret ederek “Sonunda 19 Kasım’da Bayraktar TB3 PT2, Anadolu’nun rampasından başarıyla havalandı ve kısa güverteye başarıyla geri inmeden önce Ege suları üzerinde 46 dakikalık bir test uçuşu gerçekleştirdi” ifadesini kullandı.
CEPHELERDE GÖREVDE
Askeri haberler yapan ‘The War Zone’ haber sitesi de “Bayraktar TB3 insansız hava aracı, Türk Deniz Kuvvetleri’nin ‘dron gemisi’ TCG Anadolu’ya ilk kez başarıyla iniş ve kalkış yaptı” dedi. Site, Bayraktar İHA’larının TB2 versiyonlarının Ukrayna, Suriye, Libya ve Azerbaycan-Ermenistan cephelerinde kullanıldığını hatırlattı. Haberde “TB3’ün Anadolu’ya inişi ve Anadolu’dan kalkışı, Türkiye’yi şu anda başka hiçbir ülkede bulunmayan operasyonel insansız deniz havacılığı kabiliyetine bir adım daha yaklaştıran önemli bir başarıdır” yorumu dikkat çekti.
BAYRAKTAR: SEVDAMIZIN PEŞİNİ HİÇ BIRAKMADIK
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile dün Beştepe’de bir araya geldi. İki liderin bu yılki 8’inci görüşmesinde iç ve dış politikadan ekonomiye, TBMM çalışmalarından yeni Anayasa çalışmalarına kadar birçok konunun gündeme geldiği bildirildi. Görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.
TERÖRLE MÜCADELE
İki liderin görüşmesinde, terörle mücadelede yeni stratejiler, sınır ötesi operasyonlar ve iç güvenlik politikalarının gündeme geldiği öğrenildi. Özelikle, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler ile Irak’ın kuzeyinde devam eden Pençe Kilit Harekâtı’nda gelinen son durumun görüşmenin önemli başlıkları arasında yer aldığı belirtildi.
YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
İki liderin görüşmesinde yeni anayasa çalışmaları da gündemdeydi. Bu konuda atılacak adımlar ve partiler arasındaki konsensüs arayışlarının ele alındığı aktarıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin, Meclis çalışmaları hakkında da fikir alışverişinde bulunduğu bildirildi.
ERDOĞAN’IN DİPLOMATİK TEMASLARI
Görüşmede ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomatik temasları da ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftalarda, Rusya’nın Kazan şehrindeki BRICS zirvesi, Kırgızistan’daki Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) zirvesi ve Azerbaycan’daki COP29 İklim Zirvesi’ne katılmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hafta sonu ise Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde yapılacak G20 zirvesine katılacak.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, “40 adet Eurofighter tedariki için Almanya’dan olumlu yanıt aldık” sözlerinin ardından gözler bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceğine çevrildi. Almanya tarafından uçağın satışına yönelik Geçici Satış Otoritesinin görevlendirilmesine onay verildiğini açıklayan Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, “Bu hususun tedarik sürecini hızlandıracağı değerlendirilmektedir” dedi.
EUROFIGHTER TEDARİK SÜRECİ
“Eurofighter Typhoon uçağının ülkemize satışına yönelik olarak konsorsiyum üyesi ülkelerden Birleşik Krallık, İspanya ve İtalya tarafından daha önce onay verilmiş, Almanya tarafından uçağın satışına yönelik Geçici Satış Otoritesinin görevlendirilmesine onay verilmiştir. Bu hususun tedarik sürecini hızlandıracağı değerlendirilmektedir. Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın harekât ihtiyacının karşılanması amacıyla bir alternatif olabileceği değerlendirilen Eurofighter Typhoon uçağının tedarikine yönelik teknik seviyedeki çalışmalara devam edilmektedir” dedi. Bakanlık kaynakları ayrıca, Birleşik Krallık Savunma Bakanı’nın bugün Bakan Yaşar Güler’i ziyaretinde Eurofighter konusunun da gündeme geleceğini hatırlattı.
HAREKÂT YAPMAK TÜRKİYE'NİN EN DOĞAL HAKKIDIR
Bakanlık kaynakları, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Güney sınırlarımızla ilgili açığı kapatacağız” şeklindeki sözlerinden sonra Suriye’nin kuzeyine yeni bir kara harekâtı yapılıp yapılmayacağına dair sorular üzerine şunları kaydetti: “Ülkemizin ve hudutlarımızın güvenliği için uluslararası hukuk ve meşru müdafaa açısından operasyon / harekât yapmak Türkiye'nin en doğal hakkıdır. Bu konuda ne lazımsa bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yaparız. Ülkemizi ve milletimizi tehdit eden terörün kaynağı nerede olursa olsun daha önce yaptığımız gibi yine yeri ve zamanı gelince gereken yapılır. Bizim için önemli olan halkımızın ve ülkemizin güvenliği ile ülkemizin hak ve menfaatlerini korumaktır ve bunda da kararlıyız.”
GKRY ÜSLERİNİN ABD TARAFINDAN KİRALANACAĞI İDDİALARI
Bakanlık kaynakları, GKRY’deki üslerin ABD tarafından kiralanacağına dair iddialarla ilgili şunları söyledi:“Kıbrıs Adası’nda dengeleri bozabilecek ve KKTC’nin güvenliğine tehdit oluşturabilecek her türlü gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Yabancı devletlerin Ada’da üsse sahip olması gibi uluslararası hukuka aykırı şekilde hayata geçirilmek istenebilecek türlü girişime karşı, KKTC’nin güvenliğinin sağlanması ve hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli askeri ve siyasi tedbirleri almayı sürdürüyoruz. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da Garanti ve İttifak Antlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs Türklerinin güvenliği, huzuru ve refahı için her ne pahasına olursa olsun gerekli tedbirleri almaya devam edecektir.”
SOSYAL MEDYADAKİ GÖRÜNTÜLER MAALESEF DOĞRU
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 86’ncı yıldönümünde, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nda düzenlenen anma programına katılan Erdoğan özetle şunları söyledi: “Milli Mücadele’nin başkomutanı Gazi Mustafa Kemal’in ifadesiyle hepimizin ortak hedefi ülkemizi muasır medeniyetin üzerine çıkarmaktır. Hangi amaç için olursa olsun bu milletin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik her söz, her tutum doğrudan Gazi Mustafa Kemal’in emanetine ihanettir. İdeolojik bölücülükten ekonomik tetikçiliğe kadar geniş bir cephede izlerine rastladığımız marazi duruşların gerisindeki saikleri gayet iyi biliyoruz.
SOSYAL MEDYA ATATÜRKÇÜLERİ
Geçen yıldaki anmada ifade ettiğim gibi; Türkiye bir dönem gardırop Atatürkçülerinden çok çekmiştir. Bugünse sosyal medya Atatürkçülerinin hem Atatürk’e hem ülkemize hem de milletimizin birlik ve bütünlüğüne verdiği zarar Türkiye’nin yeminli düşmanlarıyla yarışır seviyeye ulaşmıştır. Öyle ki Atatürk istismarcıları son dönemde terör örgütleri ve uzantılarıyla kol kola girecek kadar zıvanadan çıkmışlardır.
YERİNİ SARSAMAYACAKLAR
Atatürk’ü putlaştırmak isteyenler kadar Atatürk’ü tamamen yok sayanlar da Gazi’nin milletimizin gönlündeki yerini sarsamayacaktır. Akıldan, sağduyudan, tarihi gerçeklikten kopuk değerlendirmeler de aynı şekilde bu durumu değiştirmeyecektir.
KİRLİ SENARYOLAR
Milli Mücadele’yi zafere ulaştıran ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh vatan topraklarının tamamıdır’ şiarı hayatın her alanında rehberimiz olmayı sürdürüyor. Cumhuriyet’e ve Gazi’nin hatırasına sahip çıkmanın en somut ifadesi; bu ülkeye ve millete verdiğimiz hizmetler, eserler, değerlerdir.
Milletimizle birlikte güçlü ve müreffeh bir Türkiye’nin inşası için var gücümüzle çaba göstermeyi sürdürüyoruz. Elbette bu kutlu yolda önümüze engeller çıkabiliyor, tuzaklar kurulabiliyor. Ülkemizi hedeflerinden uzaklaştırmak, rayından saptırmak, kazanımlarından mahrum bırakmak için kirli senaryoların biri bitmeden diğeri sahneleniyor. Esasen Cumhuriyet tarihimiz boyunca milletimiz her dönem farklı görünümler altında ama hep aynı gayeye hizmet eden nice sinsi oyunla boğuşmuştur.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki devlet erkânı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 86’ncı yıldönümünde Anıtkabir’i ziyaret etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, kırmızı - beyaz karanfillerden oluşan ay - yıldızlı çelengi Atatürk’ün mozolesine bıraktı. Atatürk’ün 86 yıl önce vefat ettiği saat olan 09.05’te saygı duruşunda bulunuldu ve ardından İstiklal Marşı okundu. Saygı duruşu sırasında gönderdeki Türk bayrağı yarıya indirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve protokolde yer alan devlet erkânı, daha sonra Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti. Burada Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Erdoğan, şunları yazdı:
TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU
“Aziz Atatürk, vefatınızın 86’ncı seneyi devriyesi bir kez daha zati âlinizi bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz. Şahsınızın ve şehitlerimizin emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanda yüceltmek, güçlendirmek, etrafındaki krizlere rağmen istikrar ve güven içinde büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yeniden büyük Türkiye hedefiyle ve Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 85 milyon tek yürek, tek bilek olarak şanlı mazimizden daha aydınlık bir atiye uzanan kutlu yolculuğumuzu emin adımlarla sürdürüyoruz. Vatan topraklarının her karışında barışın, huzurun, adaletin, kalkınmanın ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye inşa edene kadar durmadan dinlenmeden yürüyeceğiz. Ruhun şad olsun.”
MUHALEFET DE YER ALDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığındaki heyette; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, yüksek yargı organlarının başkanları, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve kuvvet komutanları yer aldı.
YUNANİSTAN İLE GÜVEN ARTIRICI ÖNLEMLER TOPLANTISI
Bakanlık kaynakları, Yunanistan heyetinin İstanbul’u ziyaretiyle gerçekleşen Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı ile ilgili sorular üzerine şunları ifade etti: “Türk ve Yunan heyetleri arasında Güven Arttırıcı Önlemler Toplantısı'nda; her iki taraf, 2024 yılı için belirlenen faaliyetlerin icrası ve 2025 yılı için mutabık kalınan faaliyetlerin hayata geçirilmesi ve uygulanması konusunda anlaşmaya varmıştır. Söz konusu toplantı olumlu bir havada gerçekleşmiştir. Bir sonraki toplantı Yunanistan’ın ev sahipliğinde düzenlenecektir.”
FRANSA’NIN, GKRY’NE LECLERC TANKLARI’NI VE MİSTRAL FÜZELERİNİ VERECEĞİ HABERLERİ
Bakanlık kaynakları, Fransa’nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne Leclerc tankları ile Mistral füzelerini vereceğine dair haberlerle ilgili şunları söyledi: “Kıbrıs Adası’nda dengeleri bozabilecek ve KKTC’nin güvenliğine tehdit oluşturabilecek her türlü gelişmeyi yakından takip etmekteyiz. Daha önce de GKRY’ye bu tür yardım sözleri verilmişti. Türkiye geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da garanti ve ittifak anlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs Türklerinin güvenliği, huzuru ve refahı için elinden geleni yapmaya, KKTC’nin hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli askeri ve siyasi tedbirleri her ne pahasına olursa olsun almaya devam edecektir.“
ABD SEÇİMLERİ SONRASINDA IRAK VE SURİYE’DEKİ DURUM
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, ABD seçimleri sonrasında ABD askerlerinin Irak ve Suriye’den çekilip çekilmeyeceğine dair sorular üzerine şunları söyledi: “Bölgemizdeki savunma ve güvenlikle ilgili her türlü gelişmeyi yakından takip etmekte, ona göre de tedbir almaktayız. ABD daha önce de Suriye’den çekilme kararı almıştı ama fiiliyatta bu gerçekleşmedi. Sözlere değil icraata bakılmalı. Dost ve müttefik ülkelerden beklentimiz; PKK/YPG/SDG terör örgütüne yapılan yardım ve desteğin durdurulması ve terörle mücadelemize samimi destek verilmesidir.”
ABD’DEKİ SEÇİMLER SONRASI F-16 TEDARİKİ KONUSU
Bakanlık kaynakları, ABD seçimleri sonrasında F-16 tedariki konusunda sorun yaşanıp yaşanmayacağına ilişkin ise, “F-16 konusunda sözleşmeler imzalanmış, süreç olumlu şekilde devam etmektedir. Türkiye-ABD ilişkileri zaman zaman ortaya çıkan sorunlara rağmen ortak değerlere ve çıkarlara dayanmaktadır. Ülkelerimiz, 75 yılı geride bırakan dünyanın en başat güvenlik örgütü NATO’nun önemli iki üyesidir. Türkiye-ABD ilişkilerinin, ABD seçim sonuçlarından bağımsız olarak stratejik müttefiklik temelinde ilerlemeyi sürdüreceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yasadışı göçmen tartışmasının en fazla yaşandığı İran-Türkiye sınırının sıfır noktasına giderek; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) aldığı tedbirleri yerinde gözlemledik. İran ile Türkiye’nin 560 kilometre kara sınırı bulunuyor. Osmanlı Devleti ve Safavi Devleti tarafından 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Anlaşması ile çizilen bu sınır, bugün hâlâ geçerliliğini koruyor. İran ile en uzun sınıra sahip olan il ise Van. Kent, İran ile turizm ve ticari ilişkilerde önemli bir rol oynuyor. Ayrıca, İran üzerinden Türkiye’ye geçmeye çalışan, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerden gelen yasadışı göçmenlerin kullandığı rotaların da başında geliyor.
İLK ENGEL BETON BLOKLAR
Türkiye ise oldukça dağlık bir arazi yapısına sahip İran sınırında aldığı sıkı tedbirlerle geçişleri sıfıra indirmeyi amaçlıyor. Alınan tedbirlerle son yıllarda sınırı geçmeye çalışan düzensiz göçmen teşebbüsünde önemli ölçüde düşüş yaşandı. 2020 yılında 62 bin 818 kişi sınırı geçemeden engellenirken, bu rakamın 2024 yılında 15 bin 422’ye kadar düştüğü bildirildi. Milli Savunma Bakanlığı’nın koordinesinde yerinde gözlemlediğimiz İran-Van sınırında modüler beton duvar, yasadışı göçmenleri fiziki olarak karşılayan ilk engel sistemi. 3 metre yükseklik ve 30 santim kalınlığındaki beton blokların üstünde ayrıca jiletli teller bulunuyor. Sınırdaki diğer bir engel sistemi de hendekler. 3 metre genişlik, 4 metre civarında yüksekliğe sahip olan hendekler hudut hattı boyunca aralıksız olarak kazılmış durumda. Yüzde 70’i tamamlanan modüler güvenlik duvarının gelecek yıl bitirilmesi planlanıyor.
‘ASLAN’ İKA DEVRİYEDE
Hudut hattında uzaktan komuta ve otonomi yeteneklerine sahip ‘ASLAN’ adı verilen İnsansız Kara Araçları da (İKA) kullanılıyor. Operasyonel olarak girilmesi tehlikeli ve zorlu arazilerde keşif, gözetleme, koruma ve saldırı görevlerini yapabilen İKA’nın üzerinden alınan görüntüler canlı olarak komuta merkezlerine iletiliyor. İKA’lar, sık sık Türkçe ve Farsça “Sınırdan uzak durun” anonsu yapıyor.
TİMLER SÜREKLİ NÖBETTE
Hudut hattı boyunca devriye, mayın arama ve bomba arama köpek timleri de görev yapıyor. Birliklere tank, 120 mm’lik havan ve 105 mm’lik obüs gibi çeşitli tipte ateş destek silahları eşlik ediyor. İHA/ dron ve paramotor tehdidine karşı aktif savunma için bölgede hava savunma topu ve uçaksavar monteli zırhlı personel taşıyıcı görev yapıyor.
“Durum ve şartlar ne olursa olsun teslim olmak, esarete düşmek düşünülemez. Şehadet esastır”...
Bu sözler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gözbebeği, ‘Bordo Bereliler’ olarak bilinen Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın nizamiye girişinde yazıyor. Terörle mücadelede kritik rol oynayan ve birçok özel operasyona imza atan ‘Bordo Bereliler’ kapılarını Hürriyet’e açtı. Milli Savunma Bakanlığı’nın özel izniyle girdiğimiz ‘Bordo Bereliler’in Gölbaşı’ndaki yerleşkesinde, 10 saat boyunca birbirinden zorlu eğitimlere ve özel görevlere hazırlık süreçlerine yakından tanıklık ettik. ‘Bordo Bereliler’in temel atış eğitimleri, hareket halinde atış, farklı silah kullanımı ve keskin nişancı atışlarını yakından izledik. Yerleşim yerlerinde yapılan; yüksek hassasiyet, özel taktik ve strateji gerektiren operasyonlardaki kabiliyetlerine bizzat şahit olduk.
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Diakhar Faye’yi Beştepe’de resmi törenle karşıladı. Erdoğan ve Faye ikili görüşmesinin ardından heyetler arası görüşme yapıldı. Görüşme sonrasında Senegal ile eğitim, enerji, tarım ve çevre alanında 4 anlaşma ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulmasına ilişkin mutabakat imzalandı.
Ortak basın toplantısında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
TİCARET HEDEFİ 1 MİLYAR DOLAR
“Senegal, Batı Afrika’da en sıkı münasebetlerimizin olduğu ve Afrika kıtasının istikrar ve esenliğine en fazla katkıda bulunan ülkelerin başında geliyor. Birçok konuda aynı tutumu paylaşıyoruz. İlişkilerimizi stratejik ortaklık düzeyine çıkaran mutabakat protokolünü imzaladık. Bugünkü temaslarımızda ülkelerimiz arasında yatırım ve ticaret başta olmak üzere güvenlik, savunma sanayi, terörle mücadele, enerji, tarım, şehircilik, kültür ve yüksek öğretim alanlarında işbirliği imkânlarını ele aldık. 4 anlaşmaya imza attık. Senegal’le ticaret ve yatırım ilişkilerimiz sürekli artıyor. Ticaret hacmimiz 500 milyon dolara yaklaştı. İlk aşamada hedefimiz 1 milyar dolar. Bu hedefe süratle ulaşma noktasında değerli dostumla hemfikiriz. Türk şirketlerinin Senegal’deki yatırımlarının ve üstlendiği müteahhitlik projelerinin toplam değeri 3 milyar doları buldu.
İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM
İsrail’in, Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarındaki soykırımı karşısında Türkiye ve Senegal’in atabilecekleri adımları konuştuk. Bu noktada Senegal’in 1975 yılında bu yana Birleşmiş Milletler Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanılması Komitesinin Başkanlığını yürütmesini takdirle karşılıyoruz. Senegal’in, Filistin meselesinde iki devletli çözümü esas alan tutumunu son derece kıymetli buluyoruz. Biz de bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
KAN, KATLİAM, GÖZYAŞI
Milli Savunma Bakanlığı, son bir haftada Suriye ve Irak’ın kuzeyinde toplam 198 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Bakanlık, yılbaşından bu yana teslim olan terörist sayısının ise 86’ya ulaştığını bildirdi. Mili Savunma Bakanlığı kaynakları da gündemdeki savunma ve güvenlik konularına ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. MSB kaynakları sorulara şu cevapları verdi:
DİYARBAKIR’A ACİL İNİŞ YAPAN EUROFIGHTER UÇAĞI
“29 Ekim 2024 tarihinde Doğal Kararlılık Harekâtı (Operation Inherent Resolve-OIR) kapsamında görev yapan Birleşik Krallık’a ait 1 adet Eurofighter uçağı, yaşadığı teknik arıza sonrası Diyarbakır Üssüne uçaklarımız refakatinde acil iniş yapmıştır. Bahse konu Eurofighter’ın arızasının giderilmesine yönelik çalışmalar devam etmekte olup, müteakiben Diyarbakır Üssünden ayrılması planlanmaktadır.
EUROFIGHTER VE F16 KONUSUNDA SON DURUM
Eurofighter Typhoon uçağının ülkemize satışına yönelik Konsorsiyum üyesi ülkelerden Birleşik Krallık devlet yetkilileri ve üretici firma görevlileri ile görüşmeler devam etmektedir. Yakın zamanda olumlu şekilde sonuçlanacağını bekliyoruz. F-16 Blok-70 tedariki kapsamında başlangıç ödemesinin yapılmasıyla birlikte sözleşmeler yürürlüğe girmiştir. F-16 Blok-70 uçağının tedarikine yönelik ABD devlet yetkilileri ve üretici firma görevlileri ile teknik görüşmeler devam etmektedir.
ÖRTÜLÜ VE ÖRTÜSÜZ AMBARGOLARIN KISMEN KALKMASI
Küresel ve bölgesel gelişmeler ile ülkemizin jeostratejik ve jeopolitik önemi her geçen gün artmaktadır. Bu durum muhatap ülkelerin kısıtlamalar konusunda tekrar değerlendirme yapmasına neden olmuştur. Diğer önemli nokta ülkemizin savunma sanayii alanında kat ettiği yoldur. Ülkemiz artık savunma ve güvenlik alanındaki ihtiyaçlarını büyük ölçüde kendi karşılar hale gelmiştir. Bu da örtülü ve örtüsüz ambargoların kısmen de olsa kalkmasında olumlu etki yapmaktadır. Bizim her zaman söylediğimiz bir şey var; o da müttefiklerin birbirlerine karşı örtülü ya da açık şekilde yaptırım uygulamaması gerektiğidir.
SURİYE KUZEYİNDEKİ ÜS BÖLGELERİMİZE YÖNELİK SALDIRILAR
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Beştepe’de yapılan Kabine toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bakan Tunç, özetle şunları söyledi: “2 yıl ceza alan 1 yıl koşullu salıverme, 1 yıl da denetimli serbestlik, hiç yatarı yok. Biz diyoruz ki şimdi burada bir oran getirelim; 2 yılın altındakiler de cezaevinde belli bir süre kalabilsin. O da oranla olacak, 1 ay ceza alan daha az, 2 ay ceza alan biraz daha fazla, 3 ay ceza alan biraz daha fazla.
DAHA CAYDIRICI OLACAK
Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni tamamladık. Cumhurbaşkanımız önümüzdeki günlerde açıklar. Toplumda rahatsızlık oluşturan suçlar var. Trafik güvenliğini ihlal, trafikte telefonla konuşma gibi özellikle trafikte şerit değiştirenler, ruhsatsız silahlar. Onlarla ilgili ceza mevzuatında birtakım alt sınırlar, suçların üst sınırları özelikle tekrar değerlendirilebilir. Epey kapsamlı bir paket olacak. Daha caydırıcı olacak. Uzun süren duruşmaları sona erdirecek, yargıyı hızlandıracak düzenlemeler olacak.
SAVCI GBT’Yİ GÖRECEK
Tutuklamaya karar verirken caydırıcılık açısından kamu düzenini bozan, suçun işleniş şekli, sanığın geçmişteki suç işleme eğilimi tüm bunları göz önünde bulundurması lazım. Buna da imkân veren bir düzenleme. Suç kaydının savcı tarafından görülebilmesini sağlamak lazım. Savcı sadece sabıka kaydı görüyor. GBT’yi de görürse, ona da imkân vermek gerekebilir.”
TUSAŞ SALDIRISINDA 30 HESABA SORUŞTURMA
-Bakan Tunç, TUSAŞ saldırısıyla ilgili sosyal medyada ‘yanıltıcı bilgi yayan ve terör propagandası’ yapanlara ilişkin olarak da “Paylaşımlarla ilgili 9 ilde tespit edilen 30 kişi vardı, hem de rehine şeklinde görüntüleri paylaşanlarla ilgili soruşturma açıldı. Sosyal medyada dezenformasyonla mücadele devam ediyor. Pek çok hesaba erişim engellendi” dedi.
Beştepe’de yapılan Kabine toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Tunç şunları söyledi.
“2 yıl ceza alan 1 yıl koşullu salıverme, 1 yıl da denetimli serbestlik hiç yatarı yok. Biz diyoruz ki, şimdi burada bir oran getirelim; 2 yılın altındakiler de cezaevinde belli bir süre kalabilsin. O da oranla olacak, 1 ay ceza alan daha az, 2 ay ceza alan biraz daha fazla, 3 ay ceza alan biraz daha fazla…
DAHA CAYDIRICI OLACAK
Yargı Reformu Strateji Belgesini tamamladık. Cumhurbaşkanımız önümüzdeki günlerde açıklar. Toplumda rahatsızlık oluşturan suçlar var; trafik güvenliğini ihlal, trafikte telefonla konuşma gibi özellikle trafikte şerit değiştirenler, ruhsatsız silahlar… onlarla ilgili ceza mevzuatında bir takım alt sınırlar, suçların üst sınırları özelikle tekrar değerlendirilebilir. Epey bir kapsamlı bir paket olacak. Daha caydırıcı olacak. Uzun süren duruşmaları sona erdirecek yargıyı hızlandıracak düzenlemeler olacak.
SAVCININ GBT’Yİ DE GÖRMESİ GEREKİR
Tutuklamaya karar verirken, caydırıcılık açısından kamu düzenini bozan, suçun işleniş şekli, sanığın geçmişteki suç işleme eğilimi tüm bunların göz önünde bulundurması lazım. Buna da imkan veren bir düzenleme. Suç kaydının savcı tarafından görülebilmesini sağlamak lazım. Savcı sadece sabıka kaydı görüyor. GBT’yi de görürse ona da imkan vermek gerekebilir.
SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI
(TUSAŞ saldırısıyla ilgili sosyal medyada yanıltıcı paylaşımlar ve terör propagandası yapanlar) Paylaşımlarında ile ilgili 9 ilde tespit edilen 30 kişi vardı, hem de rehine şeklinde görüntüleri paylaşanlarla ilgili soruşturma açıldı. Sosyal medyada dezenformasyonla mücadele devam ediyor. Pek çok hesaba erişim engellendi.
TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı nedeniyle bazı illerde yapılması planlanan konser ve eğlence programları iptal edilirken, diğer etkinlikler planlandığı gibi yapılacak. Kutlamalar kapsamında başkent Ankara’da geçit töreni düzenlenecek. İstanbul’da SOLOTÜRK, İzmir’de ise Türk Yıldızları’nın gösteri uçuşu yapılacak. Türk Deniz Kuvvetleri tarafından ise 29 gemi ile 29 liman ziyareti yapılacak. 29 Ekim’de devlet erkânının ilk adresi her yıl olduğu gibi Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir olacak.
BEŞTEPE’DE RESEPSİYON
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, devlet erkânı ile birlikte 29 Ekim etkinlikleri kapsamında ilk olarak Anıtkabir’de düzenlenecek törene katılacak. Buradaki törenin ardından Beştepe’ye geçerek, tebrikleri kabul edecek. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Beştepe’de resepsiyon ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda özel program düzenlenecek. Resepsiyona siyasiler, yabancı misyon şeflerinin yanı sıra milli sporcular ve sanatçılar davet edildi. Törene 2 binin üzerinde davetlinin katılması planlanıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:
“Tataristan’ın başkenti Kazan’a ayak bastıktan hemen sonra TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesine yapılan hain terör saldırısında 5 vatan evladının şehit edildiği haberini aldık. Saldırının zamanlamasının ve seçilen hedefin tesadüf olmadığı açıktır. Bu kanlı ve kalleş terör eyleminin ülkemiz iç siyasetinde farklı bir iklimin filizlenmeye başladığı bir döneme tekabül etmesi ayrıca manidardır. Kandan beslenen terör baronlarının bölgemizde kendilerine yeni efendiler, uşaklığını yapacakları yeni sahipler aradıkları anlaşılıyor. Milletimizin de bu saldırıyla neyin amaçlandığını, nerelere sinyal verilmek istendiğini net olarak gördüğüne inanıyorum. Şunu bir defa açık açık belirtmek isterim, Türkiye Cumhuriyeti olarak bu alçak saldırıyla verilmek istenen mesajları buruşturup çöpe attık. Bizim terörden, eli kanlı canilerden, mankurtlaşmış maşalardan ve onları kullanan patronlarından alacağımız mesaj da zaten olamaz.
213 TERÖRİST ETKİSİZ
Bu terör eylemi, çok net söylüyorum, paniğin, telaşın, tükenmişliğin, çaresizliğin emaresidir. Nitekim hain saldırıya cevabımızı bölücü örgütün Suriye ve Irak’taki inlerini başlarına geçirerek kat kat misliyle verdik. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde terör örgütüne ait 470’in üzerinde nokta hedef alınmıştır. Aralarında sorumlu düzeyde canilerin de bulunduğu toplam 213 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Milletimiz ve şehit ailelerimiz şundan emin olsun, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Milli İstihbarat Teşkilatımız, şehitlerimizin kanını yerde bırakmamıştır.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Terörü kaynağında kurutma stratejisinden geri bir adım dahi asla atmayacağız. Teröristlere yönelik operasyonlarımızı titizlikle devam ettirirken terörsüz Türkiye hedefimizden de kesinlikle kopmayacağız. Türkiye 40 yıldır başına musallat edilen bu beladan mutlaka kurtulacaktır. Terör yıllarca ülkemizde siyaseti yönlendirmek için bir aparat olarak kullanılmıştır. Ne zaman siyasette diyalog zemini güçlense, ne zaman toplumda kutuplaşma azalsa, ne zaman sıkılı yumruklar açılsa terör hemen devreye girmiştir.
TERÖR BARONLARI
Buna geçmişte defalarca şahit olduk. Aynı senaryonun tekrar sahnelenmesine seyirci kalmayacağız. Terör baronları Türk siyasetini dizayn edemeyecek, 85 milyonun arasına nifak duvarları öremeyecekler, ülkemizi istikametinden saptıramayacaklar. BMGK’nın saldırıyı kınayan ve ülkemize taziye sunan açıklamasını da memnuniyetle not ettik. Ülkemizde muhalif-muvafık ayırmadan siyasi partilerimizin teröre karşı tek ses, tek nefes olmasını da takdirle karşıladığımızı burada ifade ediyorum. Ancak faili apaçık ortada olan bir terör eylemini dahi kınamayanları veya failini gizleyerek kınamış gibi yapanları milletimize havale ediyorum.”
SAHA EXPO’nun en büyük ihracat anlaşmasını Çorum Sungurlu Organize Sanayi Bölgesi’nde mühimmat üreten Arca firması yaptı. Arca Savunma Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Terlemez ile Slovakya’nın önemli savunma sanayi firmalarından MSM Group arasında topçu mühimmatı üretimi için ihracat sözleşmesi imzalandı. SAHA EXPO 2024 Fuarı’nın ana sponsoru da olan firma, fuar kapsamında 2 milyar doların üzerinde ihracat sözleşmesi imzalamış oldu.
İLK C4 FABRİKASI...
Arca Savunma, tek başına bütün Amerika kıtasında üretilen top mermisinden daha fazla top mermisini Çorum’daki tesislerinde bir ayda üretiyor. Savunma sanayi firması, çeşitli mühimmat türlerinin üretimine kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor. 60 mm, 81 mm, 120 mm yüksek infilaklı havan mühimmatı, 122 mm, 152 mm ve 155 mm yüksek infilaklı topçu mühimmatı, 122 mm roketi yerli imkânlarla üretiyor. Türkiye’nin ilk C4 patlayıcı fabrikası da yine Arca firması bünyesinde kuruldu.
ATA’NIN SÖZÜYLE...
Firmanın temelleri 2020 yılında Ankara’da atıldı. 2022 yılında ise Çorum Sungurlu’daki üretim tesisinde yerli ve milli imkânlarla üretim faaliyetlerine başlandı. Firmanın mottosu “Bizim için önemli olan yerli ve milli olma hedefiyle ilerlemek. Bu bağlamda, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Her fabrika bir kaledir’ sözünden yola çıkarak savunma sanayindeki bağımsızlığımızın, ülkemizin geleceği için kritik bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz” ifadeleriyle anlatılıyor.
Türkiye’nin “Afrika’ya açılım politikası”yla kıtada gösterdiği varlık son dönemde ivme kazandı. Bir süredir sürdürülen Afrika açılım politikası yerini “ortaklık politikası”na bırakırken; Türkiye’nin bugün Afrika’nın en güvenilir stratejik ortaklarından biri haline geldiğine işaret ediliyor. Türkiye’nin Afrika’daki varlığını ‘Türk modeli’ olarak tanımlayan diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin kıtaya yaklaşımının eski sömürgeci ülkeler gibi olmadığını vurguluyor.
‘HASSASİYETLERİNİ BİLİYORUZ’
“Afrika’da kimsenin modelini taklit etmiyoruz” diyen kaynaklar, “Afrika’nın hassasiyetlerini çok iyi biliyoruz. Her ülkenin dinamiklerine göre hareket ediyoruz. Rekabetçi bir bakış açımız yok. Afrika’yı rekabet değil, işbirliği alanı olarak görüyoruz. Eşit ortaklık ve karşılıklı fayda ile kazan-kazan politikası sürdürüyoruz. Afrika sorunlarına, Afrikalı çözümler benimsiyoruz. Afrikalı ülkelerin tümünün güvenini kazanıyoruz” diye konuştu.
BAKAN FİDAN AFRİKA’YA GİDECEK
Bu arada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye-Afrika Üçüncü Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı’na katılmak üzere 2-3 Kasım’da Cibuti’yi ziyaret edecek. Afrika Birliği üyelerinin yer alacağı toplantıda Bakan Fidan, Türkiye-Afrika ortaklığının güçlendirilmesine yönelik atılabilecek adımları muhataplarıyla ele alacak.
ORUÇ REİS MOGADİŞU’DA
İstanbul’dan 5 Ekim’de yola çıkan Oruç Reis sismik araştırma gemisi ise 20 günlük seyrinin ardından bugün Somali’nin Mogadişu limanına demirleyecek. Oruç Reis’in Somali açıklarında sismik araştırma yapacağını hatırlatan diplomatik kaynaklar, Oruç Reis’in Hint Okyanusu’ndaki sahalarda ilk kez 3 boyutlu olarak röntgen çekeceğini söyledi. Yaklaşık 7 ay sürmesi beklenen faaliyet sırasında Oruç Reis hem doğalgaz hem de petrol için veri toplayacak. Veriler Ankara’da analiz edildikten sonra belirlenen lokasyonlarda sondaj çalışmalarına başlanacak.
SİHA, ÇNRA, uçaksavar ve havanlarla yapılan atışlarda, örgüte ait enerji-altyapı binası, karargâh, lojistik ve mühimmat depoları gibi çok sayıda stratejik nokta imha edildi. Operasyonlara eşzamanlı olarak Suriye Milli Ordusu (SMO) da katıldı.
68 TERÖRİST ETKİSİZ
Milli Savunma Bakanlığı, iki günde toplam 111 terör hedefinin vurulduğu Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarda 2’si üst düzey olmak üzere 68 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.
BEDELİNİ ÖDEYECEKLER
Mili Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, bakanlıkta düzenlenen basın toplantısında terör örgütünün bedel ödeyeceğini söyledi: “Hedeflerdeki etki kıymetlendirmesi sürmekte olup hava harekâtlarımız devam edecektir.” Aktürk, Irak’ın kuzeyindeki Hakurk operasyon bölgesinde yapılan arama tarama faaliyetlerinde tespit edilen mağarada ise 10 adet Konkurs tanksavar füzesi, 7 adet SA 7B Hava Savunma füzesi, 2 adet mayın, 6 bin adet uçaksavar mühimmatı ile 1 adet 120 mm’lik havan mühimmatı ele geçirildiğini de söyledi.
-Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Bu hain terör saldırısı, Türkiye’nin savunma sanayisinde elde ettiği başarıları hedef almıştır. Ancak bilinmelidir ki bu saldırılar, ne savunma sanayimizin kahraman çalışanlarını ne de her alanda tam bağımsız bir Türkiye ideali için gece gündüz ter döken tek bir vatandaşımızı bile yolundan döndüremeyecektir. Terörle ve terör örgütleriyle güçlü ve kararlı mücadelemiz devam edecektir.
-TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş: Teröre, destekçilerine ve arkasındaki karanlık odaklara karşı yürüttüğümüz güçlü ve tavizsiz mücadelemizi, terör bu topraklardan sökülüp atılıncaya kadar kararlı şekilde sürdüreceğiz.
-Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: TUSAŞ tesislerimize her zaman yaptıkları gibi alçakça, şerefsizce bir saldırı yaparak milletimizin huzurunu bozmaya çalıştılar. Bu PKK’lı şerefsizlere hak ettikleri cezayı her seferinde veriyoruz fakat bunlar bir türlü akıllanmıyorlar. En son terörist ortadan kaldırılıncaya kadar bunların peşini bırakmayacağız. Bu yapılanların acısını, misliyle çıkaracağız. Bunu herkes görecek, hiç merak etmeyin.
-AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Terör saldırısını lanetliyoruz. Terörle mücadelemizi en kararlı şekilde sürdüreceğiz.
-İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu: Türkiye düşmanı teröristlere karşı son ana kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kere daha ifade ediyorum.
-Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu: Hain terör saldırısını lanetliyor; şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum.
-DEM Parti Grup Başkanı Sezai Temelli: Türkiye toplumu barışı beklerken bunun yaşanması manidardır. Zamanlaması manidar, provokasyon her tarafından belli olmakta. Bu olayı kınıyorum.
Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Braze ile ortak basın toplantısı düzenleyen Bakan Fidan, şunları söyledi:
FETÖ’YLE MÜCADELE
“FETÖ’yle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Asla ve asla rehavete kapılmayacağız. Letonya, Türkiye’nin AB üyelik sürecine samimi destek veren ülkelerden biri. AB üyeliği Türkiye için stratejik bir hedeftir. AB ile ilişkilerimizin yapıcı ve sonuç odaklı bir şekilde geliştirilmesi yönünde siyasi irademiz mevcuttur. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu hususu yeri geldikçe vurgulamaktadır. Aynı netliği ve kararlılığı AB tarafında da görmeyi ümit ediyoruz.
ORTADOĞU’DA BARIŞ
İsrail’in Lübnan’daki saldırısının durmasını istiyoruz. İsrail, sivilleri öldürerek barışa ve güvenliğe ulaşamaz. İsrail’e ve tüm Ortadoğu’ya barış ve güvenlik gelmesini istiyorsak, Filistinlilerin kendi ülkelerinde kendi devletlerini kurmalarını uluslararası kamuoyu olarak desteklemeliyiz.”
TÜRKİYE’NİN NATO ÇABALARI
Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Braze ise iki ülkenin NATO müttefiki olduğunu ve önemli coğrafyalarda bulunduğunu vurgulayarak “Türkiye’nin, NATO’nun güney kanadı ve tamamı için gösterdiği tüm çabalar gerçekten takdire şayan” ifadesini kullandı.
Bakanlık kaynakları, Eurofighter Typhoon uçağının tedarikine yönelik teknik seviyedeki çalışmaların devam ettiğini, yapılan çalışmaların süreci hızlandırmak amacıyla gerçekleştirildiğini belirtti, “Bu çalışmalarda herhangi bir şart gündeme gelmemiştir” ifadesini kullandı. F -16 tedarikinin de planlandığı gibi sürdüğünü belirten bakanlık kaynakları, “Bizim için esas olan eğitim ve muharip olarak kullanacağımız HÜRJET ve 5’inci nesil milli muharip uçağımız olan KAAN’dır” dedi.
İSRAİL’İN BM’YE SALDIRISI
Kaynaklar, İsrail’in Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü’ne (UNIFIL) saldırısı ve orada görev yapan personelin durumuna ilişkin de “Bu saldırıları bir kez daha kınıyoruz. UNIFIL karargâhında görev yapan 5 personelimizin durumu iyi olup, Beyrut Büyükelçiliği’miz ve Ataşeliğimiz kendileri ile sürekli irtibat halindedir” ifadelerini kullandı.
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Eurofighter ve F-16 tedariki konusunda yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Türk Hava Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda, gelişmiş teknoloji ile donatılmış modern savaş uçaklarının envantere katılması ve envanterin çeşitlendirilmesi hedeflerimize uygun olarak çalışıyoruz. Sayın Bakanımızın ifade ettiği gibi; 40 adet F-16 Viper temininin yanı sıra Eurofighter Typhoon tedariki ile ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Ancak bizim için esas olan eğitim ve muharip olarak kullanacağımız HÜRJET ve 5’inci nesil milli muharip uçağımız olan KAAN. F-16 tedarikine ilişkin, geçtiğimiz aylarda sözleşme imzalandı, bir takvim belirlendi ve süreç planlanan şekilde devam ediyor. Eurofighter Typhoon uçağının tedarikine yönelik ise; teknik seviyedeki çalışmalara devam edilmektedir. Yapılan çalışmalar süreci hızlandırmak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmalarda herhangi bir şart gündeme gelmemiştir.”
İSRAİL’İN BM LÜBNAN GEÇİCİ BARIŞ GÜCÜ’NE SALDIRISI
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, İsrail’in Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü’ne (UNIFIL) saldırısı ve orada görev yapan personelin durumuna ilişkin, “İsrail tarafından Lübnan’a yapılan saldırılarda UNIFIL yerleşkesi de hedef alınmıştır. İsrail’in UNIFIL’e yönelik saldırılarını bir kez daha kınıyoruz. UNIFIL karargâhında görev yapan 5 personelimizin durumu iyi olup, Beyrut Büyükelçiliğimiz ve Ataşeliğimiz kendileri ile sürekli irtibat halindedir. Bölgemizde barışın tesisi için uluslararası hukuk çerçevesindeki tüm girişimlere destek vermeyi sürdüreceğiz. Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü’ne personel katkısında bulunan bir ülke olarak gerekli soruşturmanın bir an önce yapılması ve sorumluların cezalandırılmasını bekliyoruz. Ülkemiz, bölgemizde barış ve istikrarın tesisi adına gereken tüm desteği vermeyi sürdürecektir.”
KİLİS YAKINLARINA DÜŞEN ROKET MÜHİMMATI
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, dün akşam saatlerinde Kilis yakınlarına düşen roket ile ilgili şunları kaydetti:
“Suriye sahası hareketliliğin arttığı hassas bir dönemden geçmektedir. Dün akşam saatlerinde, 2 grup arasında çıkan çatışmada 1 roket Kilis’in 12 km güneydoğusundaki hudut karakolumuzun sorumluluk alanı içerisindeki araziye düşmüştür. Sahadaki güçlerin faaliyetlerini ve harekât bölgelerimize yönelik tehditleri hassasiyetle takip ediyor, gerekli tedbirleri alıyoruz.”
KİLİDİ ADIM ADIM KAPATIYORUZ
İSRAİL’İN saldırısı altındaki Lübnan’da kriz derinleşirken çok sayıda ülke vatandaşlarını Lübnan’dan tahliye ediyor. Lübnan’dan ayrılmak isteyen vatandaşlarını deniz yoluyla tahliye eden Türkiye, 21 ülkenin Lübnan’dan tahliye operasyonuna da yardımcı oldu. Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin desteğiyle varış ülkelerine havayoluyla ulaştırılan yabancıların sayısının 2 bin 120 olduğunu bildirdi. Türkiye’nin yardımcı olduğu ülkeler Kanada, ABD, Danimarka, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Arjantin, Lübnan, Filistin, Filipinler, Birleşik Krallık, Güney Kore, Endonezya, İrlanda, İspanya, Sırbistan, Rusya, Fransa, Finlandiya, İsveç ve Özbekistan olarak belirtildi.
BAŞVURAN TÜRKLERİN HEPSİ GETİRİLDİ
Türkiye, 878’i Türk, 24’ü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşı ve bu grupların yakınları dahil olmak üzere 966 kişiyi gemilerle Lübnan’dan tahliye etmişti. Lübnan’da yaklaşık 14 bin Türk vatandaşı olduğu tahmin ediliyor. Vatandaşların Lübnan’dan tahliye olmak için başvuruda bulunmaları halinde önümüzdeki günlerde havayoluyla da tahliye yapılması planlanıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tahliyelere ilişkin yaptığı açıklamada “Şu ana kadar başvuruda bulunmuş bütün vatandaşlarımız tahliye edildi. Gerekmesi durumunda tekrar neler yapılabilir. Buna ilişkin çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca şu anda Beyrut Havalimanı açık fakat savaş durumundan dolayı birçok havayolu oraya uçmuyor. Dolayısıyla charter planlaması yapılması gerekiyor. Bunun hazırlıkları bakanlığımız tarafından yapıldı. Uçakla gelmek isteyen olursa onları da alacak bir sistem üzerinde de çalıştık” demişti.
Lübnan Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 8 Ekim 2023’ten bu yana İsrail saldırılarında 104’ü çocuk ve 194’ü kadın 2 bin 350 kişi öldü, 10 bin 906 kişi yaralandı.
IRAK Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani ziyaretinde en önemli başlığın terörle mücadele olduğuna dikkat çekilirken, PKK’ya karşı yürütülen mücadelede IKBY’nin desteğinin önemsendiğine işaret ediliyor. Barzani ile görüşmelerde, özellikle PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki varlığı ve bu örgüte karşı yürütülen operasyonların ele alındığı aktarıldı. Ankara, terör örgütü PKK’nın Irak Kürt bölgesindeki barınma alanlarına yönelik daha kararlı adımlar atılmasını ve sınır güvenliği konusunda daha çok işbirliği yapılmasını talep ediyor. Barzani ile görüşmelerde, güvenlik konularının yanı sıra ekonomik ilişkilerin de ele alındığı bildirildi.
SEÇİM ÖNCESİ KRİTİK ZİYARET
Barzani’in Ankara ziyareti, 20 Ekim’deki IKBY parlamento seçimlerinin hemen öncesine denk gelmesi açısından da önem taşıyor. KDP ile KYB Lideri Bafel Talabani arasında son dönemde artan siyasi rekabet, Talabani’nin Türkiye karşıtı açıklamaları ve PKK ile bağlantısı Ankara’da rahatsızlık yaratıyor. Bu gerilimlerin ve 20 Ekim’deki seçimlerin Barzani’nin Ankara ziyaretinde gündeme geldiği belirtiliyor.
Görüşmelerde, İsrail’in Filistin ve Lübnan’a yönelik devam eden saldırılarının ve bu saldırıların bölgeye yayılma ihtimalinin de değerlendirildiği aktarıldı. Görüşme sonrasında İletişim Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada da şu bilgiler paylaşıldı:
ERDOĞAN’IN MESAJLARI
“Görüşmede, Türkiye-Irak ilişkileri ve IKBY ile işbirliği üzerinde fikir teatisinde bulunuldu; bölgesel ve küresel gelişmeler ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, 20 Ekim’de düzenlenecek IKBY parlamento seçimlerinin hayırlara vesile olması dileklerini ifade etti. Irak Türkmen Cephesi’nin de yarışacağı seçimlerin kapsayıcı bir anlayışla, barış ve huzur içinde gerçekleştirileceğine olan inancını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, giderek artan İsrail saldırganlığının bölgeyi topyekûn bir savaş alanına çevirme riskinin bulunduğunu, Türkiye’nin tüm bölgenin istikrar ve güvenliğine büyük önem atfettiğini, Irak makamlarının ülkeyi çatışmanın uzağında tutma gayretlerini takdirle karşıladığını ifade etti.
IRAK KALKINMA YOLU
Ortadoğu’da bölgesel savaş ihtimalinin yükseldiği bir dönemde yapılacak zirvede, bölgesel gelişmelerin yanı sıra iki ülke arasında ilişkiler kapsamlı bir şekilde ele alınacak.
BİR NUMARALI GÜNDEM BÖLGEDEKİ SAVAŞ RİSKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Alman Şansölyesi Scholz’un görüşmesinde, Ortadoğu’daki bölgesel savaş ihtimali öncelikli gündem maddeleri arasında yer alıyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları bir yılı geride bırakırken; Ankara, Berlin’in İsrail’e kayıtsız şartsız desteğinden rahatsızlık duyuyor. Erdoğan, geçtiğimiz yıl kasım ayında Scholz ile Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, Almanya’nın İsrail tutumunu sert bir şekilde eleştirmişti.
ERDOĞAN ‘BORÇLU OLANLAR KONUŞAMIYOR’ DEMİŞTİ
Erdoğan “Bakın ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail’e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik” demişti. Scholz ise “Bizim İsrail’le dayanışmamız hiçbir şekilde tartışmaya açık değildir. İsrail’in varoluş hakkı kırmızı çizgimizdir. İsrail’in kendini savunma hakkı vardır” ifadesini kullanmıştı. İki ülkenin bu konudaki görüş ayrılıkları sürerken, Erdoğan-Scholz zirvesinde İsrail’in, Filistin’in ardından Lübnan’a yönelik kara harekâtı ve İran’a olası saldırısına ayrı bir parantez açılması öngörülüyor.
YÜZ YÜZE 3’ÜNCÜ GÖRÜŞME
- Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Başbakanı Scholz, İstanbul’daki zirve dahil 4 ay içinde 3’üncü kez bir araya gelmiş olacak. Erdoğan ve Scholz, temmuz ayında Washington’da düzenlenen NATO Liderler Zirvesi’nde, eylül ayında ise New York’ta Türkevi’nde bir araya gelmişti.
ANKARA’NIN TALEPLERİ
LÜBNAN’I İŞGALLE YETİNMEYECEK
“İsrail’in Gazze’de durmayacağını, gözünü bölgedeki diğer ülkelere dikeceğini her fırsatta ifade ettik. Bu ikazlarımızdan dolayı bazı dostlarımızın ve ülkemiz içindeki malum kesimlerin haksız eleştirilerine maruz kaldık. Bizi niyet okuyuculuğuyla, krizi abartmakla itham edenler oldu. Ancak İsrail’in Lübnan’a yönelik başlattığı son saldırılar endişelerimizin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha gösterdi. İsrail’in Lübnan’daki BM Geçici Barış Gücü’ne saldıracak, tehdit edecek kadar küstahlaşması konunun ciddiyetini ispata kafidir.
BM PERSONELİNİ KORUYAMIYOR
Kendi personellerini dahi koruyamayan bir BM görüntüsü uluslararası sistem adına utanç ve kaygı vericidir. Güvenlik Konseyi’nin İsrail’i durdurmak için daha neyi beklediğini açıkçası biz de merak ediyoruz. İsrail tankları Barış Gücü askerlerine saldırıyor, bir kısmını yaralıyor, BMGK tüm bu haydutlukları sadece seyrediyor. Bunun için yıllardır ‘Dünya beşten büyüktür’ diyoruz. Gelinen noktada şu gerçeği hepimiz görmekteyiz. Siyonist emeller peşinde koşan İsrail hükümeti, Amerika ve Avrupa’nın koşulsuz desteğini aldığı müddetçe saldırılarını durdurmayacak. Dışişleri ve Savunma bakanlarımız Meclis’in kapalı oturumunda amacın, niyetin, asıl planın ne olduğunu izah etmişlerdir Bugün İsrail’in gönüllü sözcülüğünü üstlenenlerin geçmişte bölücü terör örgütünün Suriye uzantısı için aynı cümleleri kurduklarını unutmadık. Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyine yönelik operasyonlarımıza en fazla tepki gösterenler yine bunlardı. FETÖ ihanet çetesine karşı mücadelemizi dinamitlemeye çalışanların aynı kesimden olması elbette şaşırtıcı değildir.
BAKANLARIMIZ TABLOYU NET ORTAYA KOYDU
Öyle bir hayal dünyasında yaşıyorlar ki hem Türkiye’nin gerçeklerinden kopuklar, hem de bölgemizi ve dünyayı takip etmekten acizler. Savunma ve Dışişleri bakanlarımız karşımızdaki tabloyu çok net biçimde ortaya koymuştur. Tüm bu gerçeklere rağmen ülkenin ve milletin güvenliğine dair meseleleri polemik konusu yapanları milletimizin takdirine bırakıyorum. Biz onlara itibar etmeden tedbirlerimizi alıyoruz. Tüm bölgemizi kavuran kriz kasırgasından Türkiye’yi suhuletle çıkarmakta kararlıyız. Türkiye’nin umutsuzluk girdabına sürüklenmesini bekleyenlerin gerilimi körüklemesine, 85 milyonun bin yıllık kardeşliğine gölge düşürmesine müsaade etmeyiz.
YARDIMI ENGELLİYORLAR
Refah Sınır Kapısı’nın İsrail tarafından işgaliyle birlikte Gazze’ye ulaştırılan yardım miktarında ciddi düşüş oldu. İsrail, Filistin mültecilerine yardım ajansını terörize ederek yardımı engellemeye çalışıyor. Kış gelmeden Gazze halkına yardım ulaştırmamızın gayretindeyiz.”
“Gençlerimizin sosyal medyanın ve dijital mecraların, her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız” diyen Erdoğan dün Beştepe’de 2024-2025 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni’nde özetle şunları söyledi:
“Üniversitelerimizin kanunda yer alan görevlerini yaparken, gençlerimizin fikri tekamülleri ve karakter gelişimlerini de ihmal etmemesi mühimdir. Bakınız son günlerde milletçe yüreğimizi yakan olaylara şahit oluyoruz. Önceki ay Eskişehir’de cami avlusundaki insanlarımıza yönelik menfur bir saldırı oldu. Ardından İstanbul’da gencecik bir polis memurumuz alçakça şehit edildi. Geçtiğimiz cuma günü ise hayatlarının baharındaki iki genç kızımız, vahşi bir cinayete kurban gitti. Katledilen her iki evladımıza da Allah’tan rahmet, acılı ailelerine buradan başsağlığı diliyorum.
YÜZLEŞMEK KAÇINILMAZ
Kimi zaman dijital platformlardan yayılan cerahatin kimi zaman sapkın akımların kimi zaman uyuşturucu illetinin kimi zaman alkol belasının kimi zaman televizyon dizilerinin özendirdiği mafya kültürünün kimi zaman da infaz ve ıslah sistemimizdeki boşlukların bu acıların yaşanmasında rol oynadığını görüyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki; bu vakaların ekseriyetinde fail de mağdur da gençlerimizden oluşuyor. Millet ve devlet olarak bu hadiselerin önüne geçecek adımları atmazsak, Batılı ülkelerin karşılaştığı sıkıntılarla bizim de yüzleşmemiz kaçınılmazdır. Gençlerimizi modern popüler kültürün insafına terk edemeyiz.
SEYİRCİ KALAMAYIZ
Gençlerimizin sosyal medyanın ve dijital mecraların, her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız. Milli ve manevi değerlerimiz bu mücadelede en büyük destekçimiz olacaktır. Teröre, uyuşturucuya, alkol bağımlığına, sapkın akımlara, suç çetelerine kaybettiğimiz her gencin vebali hepimizin üzerindedir.”
SİYONİST LOBİNİN TAHAKKÜMÜ
“Sizlerin çok iyi bildiği gibi Türkiye, fikir ve düşünce hürriyeti başta olmak üzere batılı ülkelerin çok sık eleştirilerine muhatap oldu, halen de oluyor.Yıllarca bize demokrasi dersi verdiler; rektör seçimlerinden diğer konulara kadar pek çok başlıkta üniversitelerle ilgili ülkemize özgürlük dersi verdiler. Ama bize en üst perdeden ahkam kesenlerin, Gazze soykırımında nasıl tavır takındıklarını hepimiz gördük. Gazze soykırımı, siyonist lobinin dünyanın en prestijli üniversitelerini de tahakkümü altına aldığını bir kez daha göstermiştir. Öyle utanç verici olaylara şahitlik ettik ki; “Gazze’de soykırım var” diyen öğrenciler polis şiddetine maruz bırakıldı, yerlerde sürüklendi. Filistin için gösterilere izin veren rektörler istifa ettirildi, linç edildi, Amerikan Kongresi’nde sorguya çekildi. Barışçıl eylemlere katılan üniversite öğrencileri, “hayatınız boyunca iş bulamayacaksınız” diyerek alenen tehdit edildi.”
İranlı yetkili, Hamaney’in tüfeğiyle ilgili, bunun İslam tarihinde sembolik olarak cihat anlamına geldiğini, önceden kılıçla hutbe verildiğini, ancak tüfek icat edildikten sonra kılıcın yerini aldığını söyledi.
AKLISELİMİ SEÇMİŞTİK
İsrail’in terör saldırıları karşısında ABD ve Avrupa ülkelerinin araya girmesiyle ateşkes ve barışa fırsat vermek için İran’ın aklıselimi seçtiğini ancak barış sağlanamadığı gibi savaşın Lübnan’a sıçradığına işaret eden yetkili, “İsrail’in bu küstahlığı ve bu pervasızlığına karşı İran’ın misilleme yapmaktan başka çaresi kalmamıştı. ABD ve Avrupa verdiği sözleri yerine getirmeyince İran güçleri 2 Ekim gecesi operasyon düzenledi” dedi.
O F-35’LERİ VURDUK
Operasyonda Mossad’ın üssü ile Nevatim üssü gibi stratejik noktaların vurulduğunu söyleyen yetkili, “Hasan Nasrallah’ı şehit eden F-35’lerin üssü de hedef alındı. Operasyon yüzde 90 başarılıydı ve öngörülen hedeflerin birçoğu tam isabet vuruldu. Ümit ediyoruz ki, Amerikalılar geçmişteki yöntemlerini artık bir kenara koysun ve bu saldırgan rejimi durdursun. Artık tek taraflı aklıselim dönemi bitti. Siyonizm rejimi kontrol altına alınmazsa bu operasyonlar katbekat ağır bir şekilde devam edecek.”
Kaynaklar, “Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri olarak ülkemizin savunma ve güvenliğine yönelik bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor, çok boyutlu bir güvenlik stratejisi ile değerlendiriyor, alınması gereken tedbirleri alıyoruz. İsrail’in insanlık dışı ve uluslararası hukuku hiçe sayan saldırıları uluslararası güvenliği, küresel ve bölgesel istikrarı tehdit etmeyi sürdürmektedir. Gelinen durum; İsrail saldırılarının Gazze ile sınırlı kalmayacağı, bölge geneline yayılacağı endişemizin ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; bekamıza yönelen veya yönelebilecek her türlü tehdit ve tehlikeyi bertaraf etmeye muktedirdir” dedi.
LÜBNAN’DAN TAHLİYE
Bakanlık kaynakları, Lübnan’daki Türk vatandaşlarının tahliye konusuna ilişkin de şu bilgiyi verdi:
“Daha önce birçok tahliye harekâtını başarıyla icra eden Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, öncelikle vatandaşlarımız olmak üzere yabancı ülke vatandaşlarının da Lübnan’dan güvenli bir şekilde tahliyesine yönelik planlama ve hazırlıklarını tamamlamıştır. Hali hazırda Lübnan’da yaşanan gelişmeler Dışişleri Bakanlığı ile koordineli olarak yakından takip edilmektedir. Tahliyenin başlaması durumunda gerekli bilgilendirme devletimizin ilgili kurumları tarafından yapılacaktır.”
Emine Erdoğan, Beştepe’de yapılan Normal Doğum Eylem Planı Tanıtım Toplantısı’nda şunları söyledi: “Normal doğumun bütün faydalarına rağmen ne yazık ki, günümüz dünyasında kadınlar bu eşsiz tecrübeyi olması gereken doğal haliyle yaşayamıyor. Sezaryen, ‘büyük bedelleri olan cerrahi bir operasyon’ yerine, ‘pratik, hızlı ve ağrısız bir doğum seçeneği’ olarak tanıtılıyor. Şunun altını çizmeliyim ki, tıbbi gerekçelerle, doğru zamanda yapıldığında sezaryenin hayat kurtarıcı özelliği çok önemlidir.
İKİ ÇOCUKTAN BİRİ SEZARYEN
Ancak maalesef, Dünya Sağlık Örgütü’nce açıklanan yüzde 15’lik makul sezaryen sınırının, ülkemizde ciddi manada aşıldığını görüyoruz. Bugün Türkiye’de dünyaya gelen iki çocuktan birisi sezaryenle doğuyor. Hızlı ve kolay bir yöntem olarak sunulan sezaryenin, anne ve bebek üzerinde kısa ve uzun vadeli hasarlar bıraktığı bilimsel olarak da biliniyor.”
AZRA AKIN ANLATTI
Normal doğum yapan ve 5 aylık anne olan eski Türkiye ve Dünya Güzeli, oyuncu Azra Akın da deneyimini şöyle paylaştı: “Tıbbi bir zorunluluk olmadığı takdirde iyi bir hazırlıkla tüm kadınların bunu yapabileceğini söylüyorum. Tıbben sorunlu olmadığı sürece sezaryenlerin önlenmesi ve doğal doğuma yönlendirmek için çevremdeki anne adaylarına bireysel olarak her zaman örnek ve destek olmaya özen gösteriyorum. Çünkü ben doğal doğumun mucizesinin her anını ve bebeğimi dünyaya getirmenin gururunu o anda yaşadım.”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 28. Dönem 3. Yasama Yılı’nın başlaması dolayısıyla düzenlenen resmi törende Başkanlık Divanı üyeleriyle birlikte Meclis Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Buradaki törene parti yöneticileri ve milletvekilleri de katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da Meclis’e gelişinde Başkanvekili Celal Adan eşlik etti. TBMM Başkanı Kurtulmuş da Cumhurbaşkanlığı Onur Kıtası’nı selamlayan Erdoğan’ı Şeref Kapısı önünde karşıladı. Törenler dolayısıyla Meclis’te geniş güvenlik önlemleri alındı. Genel Kurul salonu, açılış öncesinde bomba arama köpeği Ateş’in eşlik ettiği ekiplerce arandı.
KARŞILIKLI NEZAKET
Salonda tüm milletvekillerinin masalarına kırmızı-beyaz gül demetleri bırakıldı. CHP lideri Özgür Özel, salona girdiğinde, aynı gün kendisini eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanına kadar giderek elini sıktı. Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ile de tokalaştı. Bahçeli ise oturum sona erdiğinde DEM Parti grubuna giderek DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve DEM Parti Grup Başkanvekilleri ile selamlaştı. Bahçeli, yakın zamanda annesi vefat eden Bakırhan’a başsağlığı diledi.
GRUBA MESAJLI TALİMAT
Genel Kurul açılmadan önce CHP grup yönetimince milletvekillerine SMS gönderildi. Bu mesajda, “TBMM Atatürk Anıtı’nda gerçekleştirilecek törene vakti olan milletvekillerimizin katılması uygun olur. Cumhurbaşkanı, Genel Kurul’a giriş yaptıktan sonra konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelirken ayağa kalkılacak, ancak alkışlanmayacak. Cumhurbaşkanı uğurlanırken Genel Başkanımız ve Grup Başkanvekillerimizin tavrına uygun hareket edilecektir. Grubumuzun yeni yasama yılı açılış özel oturumunda birlik ve bütünlük içinde davranmasını bilginize sunarım” denildi.
ÇOĞUNLUK ÖZEL’E UYDU
Erdoğan konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelirken CHP Lideri Özel öncülüğünde CHP Grubu’nun büyük bölümü ayağa kalktı. CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, İstanbul Milletvekili Engin Altay ve Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in aralarında olduğu sınırlı sayıda milletvekili ise ayağa kalkmadı. CHP yönetiminin mesajına tepkili olan İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı başta olmak üzere bazı milletvekilleri de salona girmeyerek kuliste bekledi. CHP kaynakları, “127 sandalyeli CHP Grubu’ndan 16 milletvekili Cumhurbaşkanı Erdoğan salona geldiğinde Genel Kurul’a girmeyerek kuliste bekledi. CHP Grubu, Erdoğan kürsüye gelirken ayağa kalktı, ancak alkışlamadı” bilgisini verdi. Erdoğan’ın girişinde muhalefetten İYİ Parti grubu daha önce uyguladığı gibi ayağa kalkarken, DEM Parti grubu ise geçmişte olduğu gibi oturmayı tercih etti.
KURTULMUŞ’TAN KAVGA UYARISI
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 2024 yılında emekli olacaklar ile 2025 yılında emekli olacakların aylıkları arasında oluşacak farkla ilgili çalışma yaptıklarını söyledi. Bakan Işıkhan, "Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ile bir araya gelip görüşeceğiz" açıklamasını yaptı.
Beştepe'deki Kabine toplantısı sonrasında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Işıkhan, sorulara şu cevapları verdi:
EKİPLERİMİZ ÇALIŞIYOR
(2024 yılında emekli olacaklar ile 2025 yılında emekli olacakların aylıkları arasında oluşacak farkla ilgili bir çalışmanız var mı? Kamuoyunda konuşulan bazı formüller var, bunlarla ilgili bir netlik var mı?) "Bir netlik yok, ekiplerimiz çalışıyor, Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ile bir araya gelip görüşeceğiz."
ÇALIŞMA SAATLERİ KISALACAK MI?
İSLAM ÜLKELERİ TEPKİ VERMELİ
“Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da yaşanan zulme en büyük tepkiyi İslam ülkeleri vermeli. Müslümanlar olarak, zulmü engelleme ve mazluma el uzatma noktasında bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. Bu konuda ilk günden beri maalesef ciddi bir zafiyet yaşanıyor. İsrail hükümetini, HAMAS’ın kabul ettiğini açıkladığı ateşkese zorlayacak ekonomik, ticari ve diplomatik adımlar atılmıyor. Bu atalet karşısında üzüntü duyuyoruz.
LÜBNAN’A 30 TON YARDIM GÖNDERDİK
İsrail’in sivil-asker ayrımı gözetmeden sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak, Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları da katlanarak artıyor. Şimdiden yüzbinlerce sivil yerlerinden edildi. İsrail’in saldırılarını durdurması için diplomatik temaslarımıza hız verdik. Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız ve diğer yetkililerimiz muhataplarıyla yoğun temas halinde. Lübnan Başbakanı Mikati’yle görüşmemizde Türkiye’nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut’a ulaştı.
DÜNYA DAHA FAZLA SESSİZ KALAMAZ
Uluslararası toplum İsrail’in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz. Şayet Güvenlik Konseyi gerekli iradeyi göstermezse, Genel Kurul’un 1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararı’nda olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır. Filistin ve Lübnan’a sahip çıkmak insanlığa sahip çıkmak, barışa, farklı inançların bir arada yaşama kültürüne sahip çıkmak demektir. İsrail, katliam politikalarıyla nesiller boyu devam edecek husumet tohumları serpmekte; ona destek verenler de bu suça ortak oluyor. İsrail, dozunu artırdığı devlet terörüyle sadece uluslararası hukuka olan inancı değil, kendisine destek veren ülkelerin itibarını da yok ediyor. Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist, bölgemizi ve tüm dünyayı ateşe atmaktadır. Bu zulme, barbarlığa asla rıza göstermeyiz.
HADSİZLİKLERİNE DE BOYUN EĞMEYİZ
Siyonist lobinin şahsımızı hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz. Ne pahasına olursa olsun bugüne kadar hakkı haykırmaktan çekinmedik, hiçbir zaman da çekinmeyeceğiz. İslam alemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu modern barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum. İsrail’in uyguladığı mezalimin yol açtığı sorunlar, eninde sonunda herkesin kapısını çalacak. Tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı YPG saflarında kan döken yabancı teröristler gibi İsrail’in saldırılarının etkileri, katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacak. Müslüman, Musevi, Hıristiyan demeden bölgemizdeki herkesin huzuru için uluslararası toplumu ve İslam alemini harekete geçmeye çağırıyoruz.”
Bakanlık kaynakları, “TSK, Lübnan’dan vatandaşlarımızın veya yabancı ülke vatandaşlarının güvenli bir şekilde tahliyesi maksadıyla kendisine tevdi edilecek görevleri yerine getirecek imkân ve kabiliyetlere sahiptir ve daha önce birçok tahliye harekâtını başarıyla icra etmiştir. Hali hazırda Lübnan’da yaşanan gelişmeler Dışişleri Bakanlığı ile koordineli olarak yakından takip edilmektedir. Olası bir tahliye harekâtı kapsamında da ön planlama ve ön hazırlıklar yapılmaktadır. Yardımlar da diğer kurumlarla koordineli şekilde Lübnan’ın talepleri doğrultusunda ve güvenlik şartlarına göre devam edecektir” ifadelerini kullandı.
BÖLGEDE KAOS TEHLİKESİNİ ARTIRDI
İsrail’in Lübnan’a yönelik son saldırılarının tüm bölgenin kaosa sürüklenme tehlikesini artırdığını belirten MSB, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, uluslararası barış ve güvenliği korumakla sorumlu kurumların ve uluslararası toplumun acil ateşkes ve kalıcı barışın sağlanması için gerekli tedbirleri alması şarttır” açıklamasını yaptı.
S-400’LERLE İLGİLİ İNCİRLİK İDDİASI
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, bir Yunan gazetesinin “F-35 programına tekrar dahil edilme karşılığında S-400’lerin İncirlik’te ABD kontrolünde bulundurulacağına” ilişkin iddialara cevap verdi. Bakanlık kaynakları şunları söyledi: “Bu konuda üçüncü ülkeler tarafından yapılan algı oluşturma amaçlı haberlere itibar etmemek, ihtiyatlı yaklaşmak gerekir. Şuan için S-400 ve F-35 konusunda her iki ülkenin de tutumunda bir değişiklik bulunmamaktadır. Biz müttefiklerin birbirlerine kısıtlama veya yaptırım uygulamasının doğru olmadığını, müttefiklik ruhuna aykırı olduğunu her zaman ifade ediyoruz. Beklentimiz müttefiklerimizin ittifakın ruhuna ve ortak güvenlik perspektifine uygun karar alarak örtülü-örtüsüz tüm kısıtlamaların kaldırılmasıdır.”
36 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, bakanlıkta yapılan basın bilgilendirme toplantısında şunları söyledi: “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Irak ve Suriye’nin kuzeyi dâhil 36’sı son bir haftada olmak üzere, 1 Ocak’tan bugüne kadar 2.049 (Irak 1.046 / Suriye: 1.003) teröristi etkisiz hâle getirmiştir. Ayrıca, bu hafta içerisinde terör örgütünün barınma alanlarından kaçan 2 PKK’lı terörist daha Başkale ve Habur’daki hudut karakollarımıza teslim olmuştur. Terörle mücadelemiz, tek bir terörist kalmayıncaya kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir. Son bir hafta içerisinde, 5’i terör örgütü mensubu olmak üzere 398 şahıs sınırı geçmeye çalışırken yakalandı.”
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) bu alandaki çabaları, Türkiye’nin siber güvenlik konusundaki pozisyonunu güçlendirmeyi amaçlayan stratejik bir çerçeveyi temsil ediyor. BTK bünyesinde 2013 yılında faaliyete geçerek siber güvenlik çalışmalarını sürdüren USOM tarafından ülkenin siber güvenlik alanında oluşabilecek zafiyetlerinin önüne geçiliyor.
17 MİLYON IP TAKİPTE
USOM tarafından 17 milyon IP adresi siber güvenlik zafiyetlerine karşı sürekli taranıyor. Merkez tarafından her gün 422 büyük saldırı, 11 milyon zararlı erişim isteği engelleniyor. Bu kapsamda geçen yıl 140 bin büyük saldırının önüne geçildi. Merkezin yanı sıra Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone gibi operatörlerle de siber savunmada işbirliği yapılıyor. USOM’un siber kapasite inşası kapsamında verilen eğitimler, yarışmalar ve tatbikatlarla siber olaylara hazırlık seviyesi artırılıyor.
‘AVCI’ BULUYOR ‘KASIRGA’ KORUYOR
USOM bünyesinde 2 bin 300’e yakın Siber Olaylara Müdahale Ekibi (SOME), 7 bin 859 uzman personel ve 400 ulusal siber olaylara müdahale merkezi personeli bulunuyor. USOM’da zararlı içerikleri engellemek adına projeler de geliştiriliyor. Çalışmalar kapsamında, tamamen kurumsal iç kaynaklarla geliştirilen yerli ve milli AVCI, AZAD, KASIRGA, ATMACA projeleri ulusal siber güvenliğe önemli katkılar sağlıyor.
* AVCI:
Bakanlık kaynakları, Kara Harp Okulu’nun mezuniyet törenindeki görüntülerle ilgili başlatılan sürecin ise devam ettiğini söyledi. “Türk Silahlı Kuvvetlerinde müesses disiplinin muhafazası ve idamesi olmazsa olmazdır” diyen kaynaklar, “Daha önce de vurguladığımız gibi Türk Silahlı Kuvvetlerimiz olaylara disiplin anlayışı içerisinde bakmakta ve işlemleri de ilgili hukuk/mevzuat çerçevesinde yerine getirmektedir” dedi.
LÜBNAN’DA ÇAĞRI CİHAZLARI VE TELSİZLERİN PATLATILMASI
Bakanlık kaynakları, İsrail’in Lübnan’daki çağrı cihazlarını ve telsizleri patlatması sonrasında TSK’nın da bu konuda tedbir alıp almadığına dair sorular üzerine “Türk Silahlı Kuvvetlerimizde, sadece yerli ve milli muhabere sistemleri ve yazılımlar kullanılmaktadır. Üretim sürecine herhangi bir şekilde üçüncü tarafın dâhil olması durumunda tedarik ve üretim sürecinde ilave detaylı kontrol mekanizmalarımız işletilmektedir. Gerek icra ettiğimiz harekatlarda gerekse Ukrayna’da yaşanan savaş ve Lübnan örneğinde olduğu gibi her türlü gelişme sonrasında alınan dersler kapsamında tedbirler gözden geçirilmekte, yeni tedbirler geliştirilmektedir. Bu olay özelinde de Milli Savunma Bakanlığı olarak gerekli incelemeleri yapıyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz son yıllarda muhabere, bilgi sistemleri, elektronik harp ve siber alanda Türk mühendislerinin desteğiyle çok daha güçlü hale gelmiştir” değerlendirmesini yaptı.
İRAN’IN 2 MİLYON GÖÇMENİ GERİ GÖNDERECEĞİNE DAİR HABERLER
Bakanlık kaynakları, İran’ın 2 milyon göçmeni sınır dışı etme kararı sonrası bunların Türkiye’ye gönderilip gönderilmeyeceğine dair sorular üzerine şunları söyledi:“Sınır dışı etme; bulunulan ülkeden kolluk marifetiyle vatandaşı olunan ülkeye, transit gidilecek ülkeye veya başka bir ülkeye gönderilme işlemidir. İran’ın 2 milyon göçmeni sınır dışı etme kararından, bu göçmenlerin Türkiye’ye gelecekleri anlamını çıkarmak yanlıştır. Sınırlarımız çok yoğun teknolojik sistemlerle korunmaktadır. Alınan yoğun tedbirler sayesinde hudutlarımızdan geçmeye çalışan kaçak göçmen sayısı da son 5 yılın en düşük seviyesindedir. İran’ın göçmenler konusunda tedbirleri artırmasını olumlu olarak değerlendiriyoruz. Bu konuda dezenformasyon yoluyla algı yaratmaya çalışanlara karşı dikkatli olunması önem arz etmektedir.”
SON 1 HAFTADA 50 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Bakanlıkta düzenlenen basın bilgilendirme toplantısında şunları söyledi: “Türk Silahlı Kuvvetlerimizin; sahanın gerekliliğine uygun, alışılmadık, öngörülemez, süratli ve sürekli icra esaslarında gerçekleştirdiği kararlı operasyonlarla; Irak ve Suriye’nin kuzeyi dâhil, son bir haftada 50, 1 Ocak’tan bugüne kadar ise 2 bin 13 (Irak bin 17 / Suriye 996) terörist etkisiz hâle getirildi.
Toplam 7 oturumda gerçekleşecek ve 35 konuşmacının yer alacağı zirveye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar’ın yanı sıra savunma sanayisinden ve kamu kurumlarından temsilciler, üniversite rektörleri ve akademisyenler katıldı.
4 FARKLI EĞİTİM VERİLECEK
Zirvede konuşan Cevdet Yılmaz, projenin odağında gençlerin olacağını belirterek şunları söyledi: “Savunma Sanayi Akademimiz üniversiteden yeni mezun olmuş gençlerin yanında lise ve üniversite öğrencileri, genç profesyoneller, sektör uzmanları, yöneticiler, liderler ve üst yöneticilere yönelik dört farklı etki seviyesinde platform ve eğitim programları sağlayacak.”
SİBER GÜVENLİK OKULLARI
Özvar da siber güvenlik, yapay zekâ ve dijitalleşme gibi stratejik alanlarda Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’yle işbirliği çerçevesinde 4 yeni siber güvenlik meslek yüksekokulunun açıldığını hatırlattı.
Birleşmiş Milletler (BM) 79’uncu Genel Kurulu üst düzey toplantıları önümüzdeki hafta yapılacak “Geleceğin Zirvesi”nde, liderlerin katılımıyla başlayacak. İki gün sürecek zirvede, uluslararası sistemin mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını daha iyi karşılaması konusunda yeni bir küresel fikir birliği üzerinde uzlaşılması hedefleniyor. Liderler, 24 Eylül Salı gününden itibaren BM Genel Kurulu’na hitap edecek.
3’ÜNCÜ SIRADA KONUŞACAK
Erdoğan’ın, 24 Eylül Salı günü ABD Başkanı Biden’ın ardından 3. sırada Genel Kurul’a hitap etmesi bekleniyor. Erdoğan’ın hitabında, İsrail’in Gazze’deki operasyonları karşısında dünyanın sessiz kaldığı mesajını vurgulayacağı belirtiliyor. Gündeminde ayrıca Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere bölgesel ve küresel meseleler bulunan Erdoğan’ın New York’ta olduğu
sürede başta devlet ve hükümet başkanları olmak üzere çok sayıda üst düzeyli temas ve görüşmelerde bulunması öngörülüyor.
YARGIDA VESAYETLE MÜCADELE: Geçmişte yargı araçsallaştırılarak bu millete çok büyük acılar yaşatıldı. 1960’tan beri bu ülkede yargı, üzülerek söylüyorum; siyaseti sınırlamanın, siyasete istikamet çizmenin, vesayetin bir vasıtası olarak kullanıldı. Devletimizi vesayet aparatlarından ve FETÖ artıklarından ne kadar temizlemiş olursak olalım dikkati ve ihtiyati elden bırakmadan mücadeleyi sürdüreceğiz.
SUÇLUNUN YERİ SOKAKLAR DEĞİLDİR: Toplumda cezasızlık algısına hizmet eden bazı kötü örneklerle maalesef karşılaşabiliyoruz. Suç işleyenin milletin malına, mülküne, namusuna ve canına kast edenin yeri sokaklar değildir; son raddeye kadar cezasını çekeceği hapishanelerdir. Şayet burada bir sıkıntı veya eksik varsa gidermek boynumuzun borcudur. Tabii bunu söylerken vicdan tartısında hiçbir ağırlığı olmayan art niyetli kampanyaları, reyting ve etkileşim uğruna yürütülen gösterileri ayrı tutuyorum. Hiçbir kuralın, değerin, ahlaki sınırın olmadığı sosyal medya mecraları giderek büyük bir operasyon aygıtına dönüşmeye başladı. Etkileşim odaklı yeni medya düzeninin kurbanı ne yazık ki adaletin temel ilkeleri olmuştur.
SANAL ALEMDEKİ İNFAZ MANGALARI: Sanal alemde karşılıklı mevzilenmiş infaz mangaları her gün hedef tahtasına konacak bir şahıs, bir olay ve kurum mutlaka buluyorlar. Masumiyet karinesinin ihlal edilmesinden aşırı genellemelere, hâkim ve savcılarımızın hedef gösterilmesine, itibar suikastlarına kadar hukuk adına pek çok hukuksuzluğa imza atılıyor. Sadece adalet kurumuna değil toplumun iç barışına da zarar veren furyanın hep birlikte önüne geçmeliyiz.
ÇOCUK NAAŞLARI ÜZERİNDEN SİYASİ HESAP GÖRÜLMEZ: İnsanlık olarak, toplum olarak nereye gidiyoruz? Bu soruyu çok sık sorduğumuz bugünlerde daha soğukkanlı olmalı, adaletin tecellisine destek vermeliyiz. Masum çocukların naaşı üzerinden, milletin inanç değerleriyle, aile kurumuyla, dini müesseselerle siyasi ve ideolojik hesap görülmesine müsaade etmemeliyiz. Adaletin reyting ve etkileşim avcılığına kurban edilmesine göz yummamalıyız.
USTA-ÇIRAK EĞİTİMİ: 2002 yılında 9 bin civarında olan hâkim, savcı sayımız neredeyse üç kata yakın bir artışla bugün 25 bine yaklaştı. Adaylıkta süre 2 yılken yardımcılıkla 3 yıla çıkardık. Akademideki eğitim sürecini 7 aydan 10 aya yükselttik. Böylece yardımcıların 300 saat daha fazla eğitim almalarını sağlayacağız. Yardımcılar 10 ay sürecek akademi eğitimleri ve usta-çırak ilişkisi içerisinde 26 ay sürecek eğitici hâkim ve savcı yanındaki eğitimleriyle birlikte 3 yıllık yoğun teorik ve pratik yönü güçlü, dolu dolu bir eğitimden geçecek.
TABLO HEDİYE EDİLDİ
Törende, 28. Dönem Adli Yargı Hâkim Adayı Emine Tagıl kendi yaptığı yağlı boya tablosunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye etti. Törene, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir de katıldı. Erdoğan, Türkiye Milli Paralimpik Takımı sporcularını da AK Parti Genel Merkezi’nde kabul etti.
MİLLİ Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, Kara Harp Okulu’ndan mezun olan teğmenlerin sosyal medyaya yansıyan görüntüleriyle ilgili incelemelerin devam ettiğini söyledi ve son bilgileri paylaştı:
DİSİPLİN VURGUSU
“Askerliğin temeli disiplin. Disiplin de binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerlerimizden oluşan kurallardır. Kara Harp Okulu Sancak Devir Teslim ve Mezuniyet Töreni sonrasında kamuoyuna yansıyan görüntüler ile ilgili başlatılan inceleme devam etmektedir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi bahse konu olay her yönüyle büyük bir titizlik ve hassasiyetle araştırılmakta ve incelenmektedir. İnceleme sonucunda yapılacak tespitlere göre disiplin mevzuatı kapsamında kastı, kusuru, ihmali veya sorumluluğu olan personel hakkında gereken işlemler yapılacaktır.”
Beştepe’deki Kabine toplantısı sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İçişleri Bakanı Yerlikaya gazetecilerin “Sosyal medya paylaşımında ‘Başımız sağ olsun’ dediniz, aileye baş sağlığı dilemediniz” sorusuna “Narin kızımızın cansız bedeninin bulunduğunu kamuoyu ile paylaştım. Allah’tan rahmet diledim. Oldukça açık, yani daha fazla bir şey demeye gerek yok. Herkesin okuduğu zaman anladığı, hissettiği bir durum. Tekrar anlatmaya gerek var mı? İnşallah bir daha insanlığımızdan utanacağımız tablo ile karşı karşıya gelmeyiz” yanıtını verdi.
GÖKTAŞ: MÜDAHİLİZ
Bakanlık olarak olaydan etkilenen çocuklar için sürecin en başından itibaren psikososyal destek hizmeti sağladıklarını vurgulayan Göktaş ise, konuyla ilgili adli soruşturmanın devam ettiğine dikkati çekti: “Bakanlık olarak davaya müdahil olacağız. Hukuki süreci sonuna kadar takip edip Narin’i hayattan koparan kişi veya kişilerin en ağır cezayı almaları için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Olayın yaşandığı mahallede psikososyal destek çalışmalarını sürdürüyoruz.”
EN ACI PORTRE
- Edirne’de yaşayan Azerbaycan uyruklu ressam Hatai Abdullayev, 8 yaşındaki Narin Güran’ın portresini duvara çizdi. “Derin üzüntü duyuyorum” diyen Abdullayev, daha önce de aynı duvara Mersin Tarsus’ta öldürülen Özgecan Aslan’ı resmetmişti.
Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında dün Beştepe’de toplandı. Uyuşturucu, tütün, alkol ve kumarın yanı sıra akıllı telefonlar ile bağımlılık yapan oyunlar da ele alındı. Bağımlılıkla mücadelenin 4 yıllık yol haritası için atılacak adımları özetleyen Yılmaz, şunları söyledi:
İLK KEZ UYGULANACAK
“Uyuşturucu, tütün, alkol gibi madde bağımlılıkları ile sanal bağımlılık ve kumar gibi davranışsal bağımlılıklarla mücadele son derece önem verdiğimiz ve üst seviyede takip ettiğimiz konuların başında geliyor. Kumar, internet, akıllı telefon ve oyun bağımlılığına karşı Okulda Bağımlılığa Müdahale Programı (OBM) ilk kez uygulanmaya başlanacak. Bağımlılıkla mücadelede koruyucu ve önleyici yaklaşım bağımlılığı başlamadan durdururken, tedavi edici yaklaşım bağımlılıkta kaybolanlara yeni bir şans sunar. İki stratejinin bir arada yürütülmesi, bağımlılıkla mücadelede en güçlü aracımızdır. Koruyucu ve önleyici yaklaşımı çok değerli görüyoruz.
EĞİTİM AKADEMİSİ
Bağımlılık risklerini, risk altında olan kişi ve ortamları sistemli bir şekilde belirlemek, bağımlılığı başlamadan engellemek temel amacımız. Zararlı maddelerin ve alışkanlıkların yayılmasını engellemekte önceliğimiz sosyal medya kampanyaları, toplumsal projeler ve yasal düzenlemeler ile bağımlılıkları başlamadan durdurmak. Bağımlılıkla mücadele kapsamında mevzuatın gözden geçirilmesi ve üniversitelerle işbirliği halinde Bağımlılık ile Mücadele Eğitim Akademisi kurulması gündemimizde.”
6 BAKAN KATILDI
- Beştepe’de toplanan Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu’na Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve bazı bakan yardımcıları katıldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısı’nın ardından özetle şu mesajları verdi: “26 Ağustos’ta Anadolu’nun kapılarını milletimize açan Malazgirt Zaferimizin 953. seneyi devriyesini nasıl gururla idrak ettiysek, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda da bu topraklardaki varlığımızı tescilleyen Büyük Zafer’in 102. yıldönümünü aynı heyecanla kutladık. Harp Okullarımızın mezuniyet törenlerine iştirak ederek genç teğmenlerin ve kıymetli ailelerinin mezuniyet sevincini paylaştık. Bu sene Harp Okullarımızdan 1613 öğrencimiz mezun oldu. Okul birincilerimizin tamamının kadın teğmenler olması ayrıca anlamlıydı. Vatanına, milletine, milli iradeye ve milletin inanç değerlerine yürekten bağlı gençlerimizi Türkiye Yüzyılı’nın mimarları olarak görüyoruz. İyi yetişmiş disiplinli vatanperver gençlerimizle daima iftihar ediyoruz.
MİLLETİMİZİN GÖZ BEBEĞİ
Son 22 yılda güçlü Türkiye güçlü ordu şiarıyla her alanda çok önemli atılımlar gerçekleştirdik. Mesela savunma sanayisinde yüzde 80 oranında dışa bağımlı bir ülkeyi, her türlü silah ve mühimmatını kendi imkanlarıyla üretir hale getirdik. İHA ve SİHA teknolojilerinde dünyanın ilk 3-4 ülkesinden birisiyiz. Uçak, helikopter, tank, füze, roket, bomba, silah, gemi, denizaltı ve daha pek çok başlıkta 22 yıl öncesine göre çok farklı bir seviyedeyiz.
ORDUMUZ ÜZERİNDEN SİYASİ HESABA KARŞIYIZ
Ancak ordumuzun disiplinine, insicamına ve itibarına gölge düşürecek her türlü girişimin de karşısındayız. Demokratik denetim mekanizmaları çerçevesinde gerekli tahkikatı büyük bir hassasiyetle ve çok boyutlu bir şekilde yürütüyoruz. Kahraman ordumuzun yıpratılmasına da ordumuz üzerinden siyasi hesap görülmesine de hiçbir surette müsaade etmeyiz. Aynı hassasiyet İstiklal Harbimizin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal için de geçerlidir. Burada şu hususun altını öncelikle çizmek isterim.
Türkiye’ye en büyük zararı istismarcı siyaset anlayışı vermiştir. Zamanla aktörler değişse de bu siyaset tarzı maalesef kötü bir muhalefet geleneği olarak varlığını sürdürmektedir. Son günlerde bunun tekrar ayyuka çıktığına şahitlik ediyoruz. Muhalefet yine istismar siyasetine sarılarak 14-28 Mayıs ve 31 Mart seçimlerindeki şaibeli sicilini aklamaya çalışıyor.
BU OYUNA GELMEYİZ
Ekonomide üç yıllık yol haritasını gösteren ve her yıl yenilenen Orta Vadeli Program (OVP) tüm ekonomi bakanlarının katılımıyla açıklandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sıkı para ve maliye politikalarıyla 2024 yılı için enflasyon oranının yüzde 41.5’e gerileyerek, enflasyonla mücadelede önemli bir mesafe kat edilmesinin beklendiğini aktardı. Geçen yıl açıklanan OVP’de bu yıl için enflasyon yüzde 33 olarak öngörülmüştü. Merkez Bankası (MB) yıl sonu tahminini ise yüzde 38 olarak açıkladı. MB’nin yıl sonu için enflasyonda üst bant tahmini de yüzde 42 oldu. Sunumun ardından MB ile OVP uyumu konusu sorulan Yılmaz, “Revize ettiğimiz enflasyon yüzde 41.5. Bu oran Merkez Bankamızın tahmin aralığı içinde olan bir revizyon” yanıtını verdi.
2025 ENFLASYONU YÜZDE 17.5
Yılmaz, 2025 itibarıyla, enflasyonun yüzde 17.5’e inmesinin hedeflendiğini dile getirerek, “2026’da enflasyonun yüzde 9.7 ile tek haneli seviyelere gerilemesi ve 2027’de yüzde 7’ye gerilemesi öngörülmektedir. Bu, enflasyonla mücadelede de kararlı bir duruş sergileyeceğini göstermektedir” diye konuştu.
BÜYÜMEYE REVİZYON
Yılmaz, artan jeopolitik gerilimlerin de etkisiyle 2024’te büyümenin yüzde 3.5 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini kaydederek, önceki OVP’ye göre yüzde 0.5’lik bir aşağı yönlü revizyon olduğunu ifade etti. 2025’te büyümenin yüzde 4’e ulaşmasının hedeflendiğini belirten Yılmaz, “2026 ve 2027’de büyüme oranlarının sırasıyla yüzde 4.5 ve yüzde 5.0 seviyelerine çıkması planlanıyor” dedi.
KİŞİ BAŞI GELİR 15 BİN 551 DOLAR
Bu yıl milli gelirin 44.2 trilyon liraya çıkmasının beklendiğini dile getiren Yılmaz, “Dolar cinsinden bakıldığında, milli gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolar ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolar olmasını bekliyoruz” dedi. Yılmaz, 2027’de milli gelirin 83.1 trilyon lira, dolar cinsinden de 1.8 trilyon dolara yükselmesinin hedeflendiğini belirterek, 2027’de kişi başı gelirin 20 bin 420 dolara ulaşmasının planlandığını kaydetti.
MISIR’DAN 12 YIL SONRA İLK ZİYARET
İki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin ardından Mısır’dan Türkiye’ye tarihi bir ziyaret yaşandı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, 12 yıl sonra ülkesinden Türkiye’ye gelen ilk cumhurbaşkanı olarak dün Ankara’daydı. Sisi ve beraberindeki heyeti Ankara’ya getiren uçak, Esenboğa Havalimanı’na indi. Karşılama töreninde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara Valisi Vasip Şahin ve diğer ilgililer eşlik etti. Esenboğa Havalimanı Şeref Salonu’nda bir süre görüşen Erdoğan ve Sisi, daha sonra aynı makam aracıyla Beştepe’ye geçti.
Türkiye-Mısır normalleşme sürecinde dün yeni bir adım atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz şubat ayında 11 yıl sonra Kahire’yi ziyaret etmesinin ardından Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi de dün Türkiye’ye iade-i ziyarette bulundu. Sisi’nin Türkiye’ye yaptığı ilk ziyarette iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesi yönünde önemli mesajlar verildi. Görüşmelerin ardından Beştepe’de düzenlenen ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları söyledi:
ASIRLARI AŞAN DOSTLUK BAĞLARI
“Sayın Cumhurbaşkanı şubat ayındaki Kahire ziyaretimde büyük bir teveccüh göstermiş, bizleri çok sıcak ağırlamıştı. Kahire ziyaretim ilişkilerimizde yeni bir dönüm noktası olmuştu. O günden bugüne işbirliği ve diyaloğumuzu en üst seviyede tuttuk. Her alanda gelişmekte olan işbirliğimizi, değerli kardeşimin iade-i ziyareti ile daha ileriye taşıyoruz. Mısır’la asırları aşan ortak geçmişe ve yakın dostluk bağlarına sahibiz. Önümüzdeki sene diplomatik ilişkilerimizin 100. yıldönümünü kutlayacağız. İnsanlık tarihine yön veren medeniyetlere beşiklik yapmış iki kadim ülkeyiz.
15 MİLYAR DOLAR TİCARET HEDEFİ
Sayın Sisi ile Kahire’deki görüşmemizde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyimizi yeniden yapılandırma kararı almıştık. Bu mekanizmanın ilk toplantısını bugün gerçekleştirdik. Ortak bildirimizle işbirliğimizi sanayi, ticaret, savunma, sağlık, enerji, çevre dahil her alanda ilerletme irademizi teyit ettik. Ticaret ve ekonomi, işbirliğimizin en büyük boyutunu oluşturuyor. Son 10 yılda Mısır’ın ilk 5 ticaret ortağı arasında yer alamaya devam ettik. Ticaret hacmimizi 5 yıl içinde 15 milyar dolara çıkarma yolunda ilerliyoruz. İşadamlarımız Mısır ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Girişimcilerimizi, yatırımlarını daha da artırma noktasında daha da teşvik ediyor, Mısırlı yatırımcıları da ülkemize bekliyoruz. Mısır’la enerji alanındaki ilişkilerimizi geliştirme arzusundayız. Kardeş Mısır halkı, Türk kültürü ve Türkçeye büyük önem gösteriyor. İlişkilerimizdeki olumlu ivmenin turizm alanına da yansıyacağına inanıyorum. Türkiye ve Mısır’ın bölgesel barış ve istikrara katkıları hayati önemdedir.
Yargıtay Başkanlığı’ndaki 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Aziz milletimizin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde Türkiye’yi üzerinde yükselteceğimiz dört sütundan birinin adalet olduğunu ilan ettik. Yaklaşık 22 yıla ulaşan iktidarlarımız boyunca da bu önceliklerimize hep sadık kaldık. Bir yandan milletimizin sofrasındaki ekmeği büyütüp, refahını artırırken diğer yandan devletle vatandaş arasındaki bağı güçlendirmenin, toplumsal barışı tahkim etmenin çabasında olduk. ‘Geciken adalet, adalet değildir’ ikazının şartlarını tüm unsurlarıyla devletimizde hayata geçirmeye çalıştık. Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olmasını teminen her alanda tarihi nitelikte adımlar attık. Son 22 yılda yaptığımız reform, düzenleme ve yatırımlara sizler zaten yakinen vakıfsınız.
ADALET İNSAN İÇİNDİR
Adalete olan güveni arttıracak her çaba önemlidir. Birileri ısrarla küçümsemeye çalışsa da modern adalet sarayları önemlidir. Mahkemelerinin sayısının artması adaletin tecellisine katkı yapan çok kritik hamlelerdir ama kabul edelim ki, bunların hiçbiri adaletin garantisi değildir. Asıl olan vicdanların sükûn bulması, huzur bulmasıdır. Hayata dair her husus gibi adalet de insanla kaimdir, insan içindir, insanı yaşatmak içindir. Kamu vicdanını teskin ettiğimiz ölçüde adaleti tesis edeceğimiz gerçeğini bir an olsun aklımızdan çıkarmıyoruz. İnsanı merkeze alan, hızlı ve etkili işleyen bir sistem kurmak adalet politikalarımızın en önemli hedefidir. Şu gerçeği hepimiz çok net görebiliyoruz; yeni teknolojilerin de etkisiyle toplum hızla değişiyor, dönüşüyor, talep ve istekleri farklılaşıyor. Toplumun devletten özellikle yargı kurumundan beklentileri artmakta, hızlı ve etkin adalet talebi yükselmektedir.
Etkinlikte, başta ev sahibi Rusya’nın filmleri olmak üzere katılımcı ülkelerin hem tarihi hem de güncel filmleri gösterildi. Etkinlik kapsamında Moskova’da bulunan yapımcı ve yönetmen Fatih Aksoy, Hürriyet’e özel açıklamalarda bulundu.
180 ÜLKEDE İZLENİYOR
Aksoy, şunları söyledi: “Türk dizileri Rusya dahil 180 ülkede izleniyor. Türk dizileri bir ülkeye girince alışkanlık yapıyor. Rusya’ya karşı yaptırımlardan sonra Amerikan dizileri buradan çekilince bir boşluk oluştu. Bu Türk dizileri tarafından dolduruldu ve platformlar, televizyonlar kanalları bu durumdan çok da memnunlar, çünkü izleyici sayılarını artırdıklarını söylüyorlar.”
Aksoy, Güzel Aşklar Diyarı ve Şakir Paşa Ailesi dizilerinin yakın zamanda Türkiye’de gösterime gireceğini, Türkiye’de gösterime girdikten 1 hafta sonra ise Rusya ve Latin Amerika, Orta Doğu ve pek çok ülkede da gösterime gireceğini belirtti.
Moskova Hükümeti Kültür Bakanı Alexey Fursin ise etkinliğin amacını şöyle anlattı: “Ülkelerin ortak filmler yaparak birbirlerine daha da yakınlaşacağını düşünüyoruz. Türk film yapımcılarıyla da işbirlikleri geliştirebiliriz. Türk film endüstrisinin önde gelen isimleriyle işbirliği yapmaktan mutluluk duyacağız.”
Yapımcı ve yönetmen Fatih Aksoy (sağda), Hürriyet muhabiri Selçuk Böke’ye konuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 29 Ağustos’ta Gymnich marjında gerçekleştirilecek görüşmelere katılmak üzere Brüksel’e gitmesi bekleniyor. Dışişleri Bakanı Fidan’ın 29 Ağustos’taki Gymnich toplantısına katılmasının öngörüldüğünü duyuran Bakanlık Sözcüsü Öncü Keçeli, “Bu daveti olumlu karşılıyoruz. AB’nin bir diyalog arayışı olarak değerlendiriyoruz. Bu adımın ilişkilerimizi çıkmaza sokan 15 Temmuz 2019 tarihli AB Dış İlişkiler Konseyi kararlarının önümüzdeki dönemde tadil edilmesine zemin hazırlamasını umuyoruz. Bu davet, bölgesel ve küresel sınamalar karşısında Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi gerekliliğinin AB tarafından anlaşıldığına da işarettir” dedi. Bu olumlu yaklaşımın Gymnich toplantıları ile sınırlı kalmaması gerektiğini de söyleyen Keçeli, “Ülkemizin katılım sürecinin canlandırılması başta olmak üzere, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin müzakerelere ivedilikle başlanması, vize serbestisi süreci, yapısal diyalog mekanizmalarının yeniden canlandırılması ve özellikle siyasi, ekonomi, ulaştırma ve enerji gibi yakın işbirliği gerektiren alanlarda yüksek düzeyli diyalogların yeniden işlevsel hale getirilmesi gibi başlıca konularda somut adımlar atılması gerekmektedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla yarın Aksaz Tersanesi Komutanlığı Açılış ve Deniz Platformları Teslim Töreni düzenlenecek. Törende donanmaya güç katacak yeni tip denizaltı PİRİREİS hizmete girecek. HIZIRREİS denizaltısı bayrak çekme ve seyir deneyimlerine başlayacak. MURATREİS denizaltısı havuz donatım faaliyetlerine başlayacak. YAKIT 2-3-4 Akaryakıt Gemileri ile dünyada sınıfının en büyüğü olan 3000 tonluk denizaltı havuzu hizmete alınacak.
SESSİZ, BÜYÜK VE HIZLI
Türk donamasındaki en gelişmiş denizaltılardan olan REİS sınıfı denizaltı tedarik projesi Haziran 2005 tarihli Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) kararıyla başlatılmıştı. Sınıfının ilk denizaltısı olan TCG PİRİREİS denizaltısı 2019’da havuza indirilmişti. Düşük sesli seyir yeteneğine sahip olan REİS sınıfı denizaltılar, standart denizaltılardan yaklaşık 3 metre daha uzun tasarlanarak 67.6 metre uzunluğunda hazırlandı. Periskoplar hariç yüksekliği 13.1 metre olurken, su altı dalış durumda deplasmanı 2 bin 13 ton. Satıhta hızı 10+ knot, dalış durumda ise hızı 20+ kont. Denizaltıda 27 mürettebat görev yapabiliyor.
MAVİ VATAN’A GÜÇ ÇARPANI
Törende, REİS sınıfının diğer üyelerinden HIZIRREİS denizaltısı bayrak çekme ve seyir deneyimlerine, MURATREİS denizaltısı ise havuz donatım faaliyetlerine başlayacak. Yeni tip denizaltıların Mavi Vatan’da önemli bir güç çarpanı olması bekleniyor. Ayrıca, YAKIT 2-3-4 Akaryakıt Gemileri ile dünyada sınıfının en büyüğü olan 3000 tonluk denizaltı havuzu da törenle hizmete alınacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla yarın Aksaz Tersanesi Komutanlığı Açılış ve Deniz Platformları Teslim Töreni düzenlenecek. Törende donanmaya güç katacak yeni tip denizaltı PİRİREİS hizmete girecek. HIZIRREİS denizaltısı bayrak çekme ve seyir deneyimlerine başlayacak. MURATREİS denizaltısı havuz donatım faaliyetlerine başlayacak. YAKIT 2-3-4 Akaryakıt Gemileri ile dünyada sınıfının en büyüğü olan 3000 tonluk denizaltı havuzu hizmete alınacak.
SESSİZ, BÜYÜK VE HIZLI
Türk donamasındaki en gelişmiş denizaltılardan olan REİS sınıfı denizaltı tedarik projesi Haziran 2005 tarihli Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) kararıyla başlatılmıştı. Sınıfının ilk denizaltısı olan TCG PİRİREİS denizaltısı 2019’da havuza indirilmişti. Düşük sesli seyir yeteneğine sahip olan REİS sınıfı denizaltılar, standart denizaltılardan yaklaşık 3 metre daha uzun tasarlanarak 67.6 metre uzunluğunda hazırlandı. Periskoplar hariç yüksekliği 13.1 metre olurken, su altı dalış durumda deplasmanı 2 bin 13 ton. Satıhta hızı 10+ knot, dalış durumda ise hızı 20+ kont. Denizaltıda 27 mürettebat görev yapabiliyor.
MAVİ VATAN’A GÜÇ ÇARPANI
HEDEF TERÖRÜN BERTARAF EDİLMESİ
MSB kaynakları, “Öncelikle bazı basın yayın organlarında yer alan anlaşma metni gerçek değildir. İmzalanan metinden farklıdır. İmzalanan “Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı” ile taraflar arasında; Askeri ve kolluk güçleri eğitimi, terör örgütlerine karşı mücadele, ortak sınır güvenliği, düzensiz göç ve ortak sınırdan sızmalara karşı mücadele, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele, istihbarat bilgi alışverişi, askeri savunma alanında işbirliğini kapsamaktadır. Ayrıca Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi (Ortak Merkez) Bağdat’ta kurulacaktır. Türkiye ve Irak tarafından görevlendirilecek General seviyesindeki birer komutan tarafından ortak olarak yönetilecektir. Ortak Merkezde sadece askeri personel değil, sivil personel de görev yapacaktır. Görev alacak personel sayısı ve niteliği ile çalışma usulleri yapılacak teknik görüşmelerin neticesinde belirlenecektir. Diğer yandan, Irak ordusuna bağlı Başika Üssü’nde Ortak Eğitim ve İşbirliği Merkezi kurulacaktır. Taraflarca ortaklaşa yönetilen Merkez, eğitim, bilgi ve tecrübe paylaşımı alanında faaliyet yürütülecektir. Sonuç olarak imzalanan mutabakat zaptıyla; terör örgütleri veya yasaklı örgütlerin iki ülkenin egemenliğine, güvenliğine ve bölgesel güvenliğe oluşturduğu tehditlerin bertaraf edilmesi ana hedeftir” dedi.
ABD VE İNGİLTERE’NİN GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ’NE ASKER KONUŞLANDIRMASI
Bakanlık kaynakları, İsrail ve İran arasındaki gerginliğin ardından ABD ve İngiltere’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne asker konuşlandırmasının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliğini olumsuz etkileyip etkilemeyeceğine dair sorular üzerine şunları söyledi: “Kıbrıs adasında son dönemde artan hareketlilik ve GKRY’nin devam eden faaliyetleri titizlikle takip ediliyor. KKTC’nin güvenliğine yönelebilecek her türlü tehdide karşı gerekli tedbirler alınmaktadır. Kim ne yığınak yaparsa yapsın, biz her türlü gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Şuan için KKTC’nin güvenliği açısından bir sıkıntı, olumsuz bir durum söz konusu değildir.”
<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42509885&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' loading='lazy' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>
SON 1 HAFTADA 38 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
AK Parti milletvekilleri Meclis’e sabah erken saatlerden itibaren geldi ancak Genel Kurul’un açılması sırasında yoklamaya girmedi. Muhalefet partililerin katılımıyla toplantı yeter sayısı sağlanınca kulisteki AK Partililer toplu şekilde salona girdi. MHP’liler özel oturuma katılmadı. Oturumu yönetme sırası CHP’li Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’da olmasına rağmen Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, AK Partili Başkanvekili Bekir Bozdağ’ı görevlendirdi.
USUL TARTIŞMASI AÇILDI
Bozdağ’ın oturumu açmasının ardından DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Atalay’ın vekilliğinin düşürülme kararını da siz okudunuz. Bu anlamıyla bugün yeniden bir genel görüşme talebimiz var ve bu kararın yok hükmünde olduğunu söyleyen bir AYM kararı var. O anlamıyla tekrar bu Divan’da oturmanızı usule aykırı buluyoruz” dedi. Bozdağ’ın usul tartışmasıyla ilgili ilk sözü alan DEVA Partili İdris Şahin oturumu yönetme sırasının Karaca’da olduğunu söyledi.
PARMAĞINI KIRARIZ GERGİNLİĞİ
Kürsüye çıkan TİP milletvekili Ahmet Şık’ın, “Sizde hiç utanma yok” sözleri salonu karıştırdı. AK Partililer, “Sende utanma yok. Terbiyesizlik yapma” diye karşılık verdi. Karşılıklı tartışmalar sürerken AK Parti Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, Şık’a “Terbiyesizlik yapma” deyince Şık, “O salladığın parmağı kıracağız” dedi. Bunun üzerine AK Partililer kürsüye yürüdü. Bozdağ birleşime 15 dakika ara verdi.
TERÖRİST TARTIŞMASI
Yeniden kürsüye çıkan Ahmet Şık “En büyük teröristler buradakilerdir” diye AK Parti sıralarını gösterince AK Parti İzmir Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Alpay Özalan kürsüye koşarak Şık’a yumruk atarak yere düşürdü. Salon aniden karıştı. AK Partili vekillerle DEM ve CHP’li vekiller yumruklarla birbirlerine girdi. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit ile CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp’in kaşı yarıldı.
Edinilen bilgiye göre, Bağdat’ta Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi, Başika’da Ortak Eğitim ve İşbirliği Merkezi kuruluyor. Tüm bu merkezler iki ülkenin başta PKK olmak üzere terörle mücadelesinde ortak çalışmasına imkan sağlayacak.
Dışişleri Bakanlığı Fidan’ın ev sahipliğindeki toplantıya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Irak Savunma Bakanı Sabit Rıza El Abbasi ve Haşdi Şabi Heyeti Başkanı Falih el-Feyyad da katıldı. Toplantı sonrasında Dışişleri Bakanı Fidan, Iraklı mevkidaşı Fuad Hüseyin ile düzenlediği ortak basın toplantısında şunları söyledi:
“Irak’ta PKK farkındalığın arttığını görmekten memnunuz. İlişkilerimizin güvenlik ve askeri boyutlarını ele aldık. Ticari işbirliği fırsatlarını değerlendirdik. Müzakeresini yaptığımız askeri, güvenlik ve terörle mücadele zaptı taslağı üzerinde görüşmelerimizi yoğunlaştırdık. Tarih bir anlaşmayı duyurmak istiyorum; Türkiye ve Irak arasında Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye dair Mutabakat Zaptı iki ülkenin Savunma Bakanları tarafından imzalandı. Bu anlaşma tarihi önemi haizdir.”
15 YAŞ ALTI VE 50 ÜSTÜ IRAKLILARA VİZE SERBESTİSİ
“Bu anlaşmada öngörülen Ortak Koordinasyon ve Eğitim Merkezleri marifetiyle, işbirliğimizi bir üst seviyeye taşıyacağımıza inanıyoruz. Terörle mücadele konusunda Irak’la geliştirmekte olduğumuz anlayış birliğini sahada somut adımlarla ilerletmeyi arzu ediyoruz. Bu yöndeki temaslarımızı kesintisiz sürdüreceğiz. 15 yaş altı ve 50 yaş üstü Iraklı kardeşlerimiz için vize serbestisi uygulamasını da 1 Eylül’de başlatma konusunda karar aldık.”
FUAD HÜSEYİN: DAİMİ BİR KOMİSYON OLACAK
- Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hussein ise özetle şöyle konuştu: “Mutabakat zaptı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tarihi ve önemli ziyareti kapsamında taçlanmıştır. Mutabakat zabıtlarının yazılması kolaydır ancak bunun yürürlüğe girmesi önem arz etmektedir. Geniş çaplı çalışmalar içinde takip gerektiriyor. Buna ilişkin, iki ülke tarafından daimî bir komisyon olacak. Sayın Fidan’ın ifade ettiği gibi bu, Türkiye ve Irak arasında tarihi bir gelişmedir. Bu mutabakat zaptı, farklı alanları da kapsıyor. Bu zaptla Türkiye ve Irak ilişkilerini daha ileriye götürmek istiyoruz.”
KERKÜK’TE VALİ SEÇİMİNE TEPKİ... İLK İŞ TÜRKÇEYİ KALDIRDILAR
SAVUNMA Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından yürütülen Seri Üretim Projesi kapsamında gerçekleştirilen test, sistemin yeteneklerini daha da ileriye taşıdı. SSB Başkanı Haluk Görgün, “HİSAR O Bataryasından ateşlenen RF Arayıcı Başlıklı Füze ile hedef 40+ kilometrede direkt vuruş ile bertaraf edildi” dedi.
<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42505200&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' loading='lazy' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>
SEMALARIMIZI GÜÇLENDİRİYORUZ
SSB Başkanı Haluk Görgün şunları söyledi: “Milli mühendisliğimizin gücüyle semalarımızın teknoloji kalkanlarını da güçleniyoruz. HİSAR O, Seri Üretim Projesi’ne yetenek kazanımı kapsamında gerçekleştirilen atışlı test faaliyetinde, Seri Üretim Konfigürasyonundaki yeni nesil HİSAR O Bataryasından ateşlenen RF Arayıcı Başlıklı Füze ile hedef 40+ km’de direkt vuruşla bertaraf edildi. Başkanlığımız tarafından başlatılan HİSAR Seri Üretim Projesi kapsamında Atış Kontrol/Komuta Kontrol mimarisindeki performans artırıcı güncellemeler, IP haberleşme altyapısına geçiş, hedefi daha uzaktan tespit etme yeteneğine sahip yeni nesil radar, füze kapsamında gelişmiş güdüm/ kontrol yazılımları ve uzak menzil manevra yeteneklerini HİSAR O sistemlerine kazandırdık. HİSAR O Sistemi’nin mevcut yeteneklerinin üzerine yeni nesil teknolojik kazanımları ile birlikte etkin olduğu menzilin artırılmasına yönelik faaliyetlere devam edeceğiz. Bu vesile ile gece gündüz çalışan, başarıya ulaştıran, yeni yetenekler kazandıran ASELSAN ve ROKETSAN mühendislerimizi, vatan evlatlarımızı gönülden tebrik ediyorum.”
Haluk Görgün
KRİTİK TESİSLERİ KORUYACAK
Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi HİSAR; askeri üs, liman, tesis ve birliklerin hava tehditlerinden korunması amacıyla sabit ve döner kanatlı uçaklara, seyir füzelerine, havadan karaya atılan füzelere ve insansız hava araçlarına (İHA) karşı kullanılmak üzere tasarlandı. Hisar-O, 20+ kilometre sistem önleme menziline sahip.
4 BİN 117 EVLADIMIZ
“Bugün 774 erkek, 82 kadın, 12 misafir olmak üzere toplam 868 subay ile 3 bin 34 erkek, 215 kadın astsubay öğrencimizi akademimizden mezun etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Böylece farklı branş, uyruk ve rütbelerde toplam 4 bin 117 evladımızı yeni görev yerlerine uğurluyoruz. Bugüne kadar 4 bin 691 subay, 28 bin 878 astsubayımız jandarmaya, 391 subay, 1116 astsubayımız ise sahil güvenlik teşkilatımıza katıldı. Dost ve müttefik ülkelerden gelen 75 uluslararası öğrencimiz akademideki eğitimlerini başarıyla tamamlayarak ülkelerine döndü.
AĞIR BİR SORUMLULUK
Jandarma ve Sahil Güvenliğimiz gerçekten ağır bir sorumluluğu yerine getiriyor. Şunu hiçbir zaman unutmayın. Omuzlarınızda sizleri görünce ellerini semaya açan, dua eden, kalbi huzur dolan aziz milletimizin emaneti var. Sıradan bir mesleğin değil, yükü ağır, vebali ağır, mesuliyeti ağır bir vatan görevinin neferlerisiniz. Her birinizi tebrik ediyorum. Tek tek alınlarınızdan öpüyorum.
Türkiye bugün tüm dünyada cesur ve vicdanlı bir duruş sergiliyorsa bunun en önemli sebebi son 22 yılda güvenlik alanında yakaladığı başarılardır. Tam 40 yıldır milletimizin başına bela edilen bölücü terör örgütüne karşı mücadelede tarihi kazanımlar elde ettik. Son olarak dün (önceki gün) kırmızı kategorideki bir caniden de döktüğü bütün kanların hesabını sorduk.
GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAYIZ
Bizim hukuka, kanuna riayet eden hiç kimse ile sorunumuz yok. Ama hukukun dışına çıkanın, kendini devletten kamu otoritesinden üstün görenin de gözünün yaşına bakmayız. Mafyaymış, çeteymiş, insan kaçakçısıymış, teröristmiş, şehir eşkıyasıymış... Bunların hiçbirine aman vermeyeceğiz. Suçun her çeşidiyle son dönemde önemli mesafe kat ettik, bunu çok daha ileriye taşıyacağız. Cezasızlık algısının toplumda yerleşmesine müsaade edemeyiz. Sizden isteğim; vatandaşı hiçbir zaman ‘devlet nerede’ diye feryat ettirmemenizdir.
Gazze’nin yanı sıra Kudüs’e de gideceğini söyleyen Mahmud Abbas, “1948’den bu yana büyük felaketi yaşamış halkımın mesajıyla geliyorum” diye başladığı ve sık sık ayakta alkışlanan konuşmasında özetle şunları söyledi: “İsrail’in saldırıları ve soykırım suçu nedeniyle Gazze’de, Batı Şeria’da ve Kudüs’te şehit olanları anarak başlamak istiyorum. En sonuncusu da lider İsmail Haniye’ye karşı işlenen suç olmuştur. Allah aşkına soruyorum: İsrail işgal devletinin Gazze’de, özellikle de birkaç gün önce 100’den fazla şehidin verildiği Et-Tabiin Okulu katliamı dâhil olmak üzere, her gün sığınma kamplarında gerçekleştirdiği katliamlara nasıl oluyor da uluslararası toplum sessiz kalabiliyor?
TÜRKİYE’Yİ TAKDİRLE KARŞILIYORUZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin öncü rolünü takdirle karşılıyoruz. Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlığa yönelik meşru haklarını savunan cesur ve ilkeli tutumundan dolayı kendisini kutluyoruz. Türkiye’nin İsrail’in Gazze’deki soykırımı karşısında Güney Afrika tarafından Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaya müdahil olma kararını da kutluyorum. Yine, aynı şekilde İsrail’le ticareti durdurması... Filistin davası Türkiye’de bir ana mesele hâline gelmiştir. İşte bu, Türk halkının ahlakının ve politikasının bir göstergesidir.
GAZZE’Yİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ
Gazze, Filistin Devleti’nin ayrılmaz, asli bir parçasıdır; Gazze’de bir başka devlet kurulamaz ve Gazze’siz bir Filistin Devleti de olamaz. Halkımız teslim olmayacaktır. Bizler Gazze’nin imarını tekrar gerçekleştireceğiz. Gelecekte başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin Devletimizi inşa etmek için yapacağız. Ne kadar çok bedel ödersek ödeyelim bunu yapacağız.
KUDÜS SİZİN KALBİNİZDE DE ÖZEL
Kudüs bizde olduğu gibi, sizlerin de kalbinde tarih boyunca özel bir yere sahiptir, Kudüs-ü Şerif konusunda hiçbir şekilde ödün vermemiz mümkün değildir. Sizin ve bizim için kırmızı çizgidir. Filistin toprağının bir taşını gözden çıkaran ne bizdendir ne de sizdendir. Burası bizlere dinin ve tarihin emanetidir. İşgal hükûmeti kalkıp Mescid-i Aksa’ya girdi. Orası bizim camimizdir ve oranın kiliseleri bizim kiliselerimizdir.”
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, bugün Ankara’da gerçekleştirilen Irak ile “Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması” toplantısında nelerin görüşüleceğine dair sorulara şu yanıtı verdi: “Sayın Cumhurbaşkanımızın Mayıs 2019'da Türkiye'yi ziyaret eden dönemin Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi'yi kabullerinde, iki ülke arasındaki askeri ve güvenlik işbirliğinin ahdi temelinin güçlendirilmesi hususunda anlayış birliği oluşmuştu. Bu kapsamdaki müzakerelerin, her iki ülkenin Dışişleri Bakanları, Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanları tarafından yürütülmesi öngörülmüş ve bu formattaki ilk toplantı 2019 yılında yapılmıştı. Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması olarak tanımlanan işbirliği platformunun ikinci toplantısı, 19 Aralık 2023'te iki ülke Dışişleri Bakanlarının başkanlığında Ankara'da düzenlenmişti. Söz konusu toplantı sonucunda, Irak'ın terör örgütü PKK'yı yazılı bir metinde ilk defa ‘ortak tehdit’ olarak tanımlaması sağlanmıştı. Terörle mücadelede ülkelerimiz arasındaki iş birliğini kalıcı hâle getirmek için karşılıklı görüşmelerimize devam ediyoruz. Bu kapsamda ülkemiz ile Irak arasında sonuncusu Bağdat’ta düzenlenen Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması toplantılarının dördüncüsü bugün Ankara’da icra edilecektir. Söz konusu toplantıda başta terörle mücadele ve hudut güvenliği olmak üzere iki ülke arasında ortak iş birliği alanları, askerî ilişkiler ile bölgede yaşanan son gelişmeler görüşülecektir.”
ÇANAKKALE’DE AMFİBİ KOLORDOSU KURULMASI
Bakanlık kaynakları, Muğla/Dalaman’da 16’ncı Ana Jet Üs Komutanlığı ile Çanakkale’de Amfibi Kolordusu kurulacak olmasının ne anlama geldiğiyle ilgili sorulara da şu yanıtları verdi: “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin harekât ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, kuvvet yapısı planlamaları sürekli güncellenmektedir. Bu kapsamda Dalaman’da 16’ncı Ana Jet Üs Komutanlığı kurulmaktadır. Dalaman Hava Meydan Komutanlığı 1985 yılından itibaren hizmete alınmış ve askerî havacılık anlamında görevini yerine getirmiştir. Gelişen havacılık sektörüne verdiği desteği artırmak ve harekât ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın Kuvvet Yapısı Planı’nda yer aldığı üzere 2024 yılında 16'ncı Ana Jet Üs Komutanlığı teşkilatı Bakanlığımız tarafından onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir. Çanakkale’de Amfibi Kolordu kurulmasına yönelik ise Deniz Kuvvetlerimizin gelişen, güçlenen kuvvet yapısına uygun olarak böyle bir karar alınmıştır. Deniz Piyade Birliklerinin üç tugaydan teşkil Kolordu seviyesinde yeniden teşkilatlandırılması ve amfibi unsurların farklı bölgelerde etkinlikle kullanılması maksadıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı kuruluşunda Amfibi Kolordu Komutanlığı teşkil edilmiştir.”
SINIRDA İNSAN KAÇAKÇILIĞI OLAYINA KARIŞAN EMEKLİ TUĞGENERAL
Bakanlık kaynakları, makam aracıyla hudutta insan kaçakçılığı olayına ilişkin tutuklu yargılanan emekli Tuğgeneral Bilal Çokay ile ilgili sorular üzerine şunları söyledi: “Bildiğiniz üzere olaya karışan Uzman Erbaşların sözleşmeleri fesih edilmiş, emir astsubayının Yüksek Disiplin Kurulu Kararı ile TSK’dan ilişiği kesilmişti. Emekliliğe sevk edilen ve daha sonra tutuklanan emekli Tuğgeneral Bilal Çokay, devam eden adli sürecin yanı sıra idari olarak da Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmiş olup, süreç devam etmektedir. Yüksek Disiplin Kurulu’nda görüşüldükten sonra alınacak karar kamuoyuyla paylaşılacaktır.”
<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42505146&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' loading='lazy' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>
SON 1 HAFTADA 73 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
“Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, bakanlıkta düzenlenen basın bilgilendirme toplantısında şunları söyledi: “Kesintisiz bir şekilde ve kararlılıkla uyguladığımız terörü kaynağında yok etme stratejisi ile Irak ve Suriye’nin kuzeyi dâhil son bir haftada 73 terörist etkisiz hale getirildi. 1 Ocak 2024’ten bugüne kadar ise, 845’i Irak’ın, 880’i Suriye’nin kuzeyinde olmak üzere 1.725 terörist etkisiz hâle getirildi.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, Türkiye’de görev süresinin sonuna geldi. Dün basın mensuplarıyla buluşan Flake, özetle şunları söyledi: “Daha önce Küba’da böyle bir takasa şahit olmuştum ama Türkiye’nin yaptığı çok daha zordu. Türkiye çok profesyonel bir bürokrasiye sahip. MİT son derece iyi bir iş çıkardı ve operasyonu gizli tuttu. Çünkü böyle bir işi bu kadar gizli tutmak çok zor. Her an bir şeyler olabileceğine dair çok fazla işaret vardı ve Türkiye’nin yaptığı gibi başka bir ülkenin bunun altından kalkabileceğine emin değilim. Çok profesyonel, mükemmel bir işti.
- TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ: Türkiye ile olduğumuzdan daha iyi yerdeyiz. Türkiye NATO’da vazgeçilmez müttefik olduğunu defalarca gösterdi. Önümüzdeki ocaktan sonra hangi yönetim olursa olsun Ankara ile ilişkilerimizde büyük bir değişim olmaz kanaatindeyim.
- İSRAİL’İN SALDIRILARI: Gazze’de olanlar hepimiz için acı. İsrail kendisini savunma hakkına sahip. İsrail’i, müttefikimizi destekliyoruz ama ateşkes için zorluyoruz. İki devletli çözümü biz de destekliyoruz. İsrail ile İran ya da Hizbullah ile İsrail arasında bir savaş görmek istemiyoruz. Türkiye de dahil olmak üzere tüm müttefiklerimizden, İran’la ilişkisi olan herkesten bu ilişkiyi, gerginliği azaltmak için kullanmalarını istiyoruz. Türkiye’nin komşusu İran ile çok daha fazla deneyime sahip olduğunu düşünüyorum.
- ORTAKLIĞIMIZ DEĞERLENİYOR: Kongre’de hava o kadar da Türkiye lehine değildi. Kongre’nin yaklaşımı Türkiye lehine daha iyiye gidiyor. Ne zaman Türkiye faydalı bir rol oynasa, Ukrayna’da, MİT’in takas operasyondaki gibi… Kongre’deki arkadaşlarıma ‘Sadece onlar yapabilirdi’ diyorum. Ortaklığımız değerleniyor.
- ABBAS’IN TÜRKİYE ZİYARETİ: Türkiye’nin İsrail ve İran arasındaki savaştan fayda sağlamayacağını biliyorum. HAMAS’ın terörist bir örgüt olduğunu düşünüyoruz ancak bunun barışı en çok isteyen Filistin halkına yansımayacağını düşünüyoruz ve bu nedenle Türkiye’nin Abbas’ı ağırlamasının harika olduğunu düşünüyorum. Filistin ile ilişkileri kesinlikle destekliyoruz, ileriye dönük büyük bir rolleri var.
- AFRİKA’DA SÖMÜRGECİ DEĞİLSİNİZ: Türkiye Somali-Etiyopya anlaşmazlığının çözümünde çok faydalı olabilir. Çin, oradaki (Afrika) ülkeleri borç batağına sürükleyen yatırımlar öneriyor. Türkiye ise birçok açıdan başka bir şey öneriyor. Türkiye’nin Afrika’daki varlığı, eski Avrupa gibi sömürgecilik amacı taşımıyor.”
TÜRKİYE F-35’E DÖNER Mİ
F-35 projesine Türkiye’nin geri dönüp dönmeyeceğine değinen Flake, “Bu sadece ABD’nin değil, diğer konsorsiyum üyelerinin de verebileceği bir karardır. Ancak bu gerçekleşmeden önce S-400 meselesine bir çözüm bulunması gerektiği açıktır” dedi.
Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin başkanlığındaki heyet, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve MİT Başkanı İbrahim Kalın ile bir araya gelecek. Kritik güvenlik zirvesinin en önemli gündemi terörle ortak mücadele.
Mekanizmanın Aralık 2023’te yapılan ikinci toplantısında, Irak’ın terör örgütü PKK’yı yazılı bir metinde ilk defa “ortak tehdit” olarak tanımlaması sağlanmıştı. Martta gerçekleşen üçüncü toplantının ardından ise Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin PKK’yı Irak’ta “yasaklı örgüt” ilan eden bir karar aldı. Terör örgütü PKK’nın Irak’ta “yasaklı örgüt” ilan edilmesi, Irak’la, terörle mücadele ve güvenlik işbirliği bağlamında kritik bir adım teşkil ettiğine dikkat çeken diplomatik kaynaklar, bu kararın sahadaki uygulamasının yakından takip edildiğini belirtiyor.
Basın toplantısında konuşan Fidan, şunları söyledi:
“Bugün, 1 Temmuz’da Ankara’da başladığımız müzakerelerin ikinci turunu tamamladık. İlk tura kıyasla çok daha fazla sayıda konuyu, çok daha kapsamlı bir şekilde ele aldık. Atılacak somut adımların ayrıntılarına ve teknik boyutlarına odaklanma imkânı bulduk. Taraflar arasında bazı temel ilkeler ve spesifik unsurlar üzerinde önemli yakınlaşma sağlandı. Bu bakımdan kayda değer bir ilerleme sağlandı. İşbirliğine dayalı ve yapıcı bir çözüme ulaşılabileceğine inanıyoruz.
SÜREÇ DEVAM EDİYOR
Ankara Süreci devam ediyor ve bizler kararlıyız. Bu süreci başarıyla sonuçlandırmak umuduyla üçüncü tur için 17 Eylül’de Ankara’da yeniden bir araya geleceğiz. Bu arada taraflar ve bölgesel ortaklarımızla istişarelerimiz de devam edecek. Dışişleri Bakanları Taye Atske Selassie ve Ahmed Muallim Fiqi başkanlığındaki heyetler görüşmelerimiz boyunca güçlü bir çalışma ve özveri gösterdiler. Gösterdikleri çabadan ötürü kendilerine teşekkür ediyorum.”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yöneteceği oturumda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Abbas’ın konuşmasını Meclis’te dinlemesi bekleniyor. Abbas hitabında, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını ve Filistin davasını anlatacak.
MOSKOVA’DAN ANKARA’YA
Moskova’da dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelen Abbas, bugün de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek. Erdoğan-Abbas görüşmesinde; İsrail’in Filistin’e saldırıları, Gazze’ye insani yardım, bölgedeki gerilim, ABD, Mısır ve Katar’ın nezdinde devam eden ateşkes süreci gibi kritik konuların ele alınması bekleniyor. Abbas yarın ise Meclis’te konuşacak. Meclis’teki olağanüstü oturumda, Meclis’teki bütün siyasi partilerin yer alması bekleniyor. Genel Kurul’daki oturuma yabancı misyon şeflerinin yanı sıra İsrail saldırılarında yaralanan ve Türkiye’de tedavi gören Filistinliler de katılacak. Abbas daha önce 2007 ve 2009 yıllarında TBMM’de konuşma yapmıştı.
Somali ile Etiyopya arasındaki gerilimin sonlandırılması için devreye giren Türkiye, iki ülkenin dışişleri bakanlarını bir kez daha Ankara’da buluşturdu. Türkiye’nin arabuluculuğunda, Etiyopya ile Somali arasında Ankara Süreci yürütülüyor. Bu kapsamda iki ülke heyetlerinin 12 Ağustos’ta başkentte bir araya geleceği duyurulmuştu. Ev sahibi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün ilk olarak Somali Dışişleri Bakanı Ahmed Muallim Fiqi ile görüştü. Bakan Fidan ardından Etiyopya Dışişleri Bakanı Taye Atske Selassie ile bir araya geldi. Dışişleri’ndeki toplantı dün geç saatlere kadar devam etti.
ERDOĞAN’A MEKTUP: DESTEK VERİN
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak Etiyopya ile Somali arasındaki ihtilafın çözümü için Türkiye’nin desteğini istemişti. Bu mektubun ardından da Erdoğan’ın talimatıyla arabuluculuk girişimleri başladı. Bu kapsamda Fidan, Etiyopya ve Somalili muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirdi ve Etiyopya ile Somali Dışişleri Bakanlarını 1 Temmuz’da Ankara’da konuk etti.
FİDAN ANKARA’DA BULUŞTURDU
Ankara’daki kritik buluşmada aylar sonra iki ülkenin dışişleri bakanları, Fidan’ın ev sahipliğinde aynı fotoğraf karesinde yer aldı. Toplantı sonucunda taraflar, aralarındaki meseleyi barışçıl şekilde çözme yönündeki niyetlerini gösteren açıklamalar yaptı. Ayrıca, Türkiye’nin ev sahipliğinde tekrar bir araya gelmeyi taahhüt ettiler. Türkiye’nin, iki ülke arasındaki krizin çözümü için diyalog kanalı açması uluslararası toplumca takdirle karşılandı.
ETİYOPYA ZİYARETİ
Etiyopya Dışişleri Bakanı Taye Atske Selassie ve Somali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Ahmed Muallim Fiqi’yi Ankara’da buluşturan Bakan Fidan, ardından 3 Ağustos’ta Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’yı ziyaret etti. Fidan, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed tarafından da kabul edildi. Somali tarafıyla da en üst düzeyde temaslar yürüten Fidan, iki ülke arasında ikinci tur görüşmeleri için diplomasi yürüttü.
MEKİK DİPLOMASİSİ
Törene Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik mevcut ve eski milletvekileri ile çok sayıda kişi katıldı. Cenaze töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Hakka uğurladığımız Mehmet Doğan kardeşimiz gerçekten dini, dili bir ve beraberlik noktasında verdiği mücadeleyi çok iyi bildiğimiz, inandığımız, dilimizi özellikle gençliğe öğretme mücadesini veren, o büyük sözlüğüyle; sözü, özü gençliğe öğreten ve miras bırakan bir kardeşimizdi. Mekânı cennet olsun. Rabbim cennetinde bizleri bir beraber kılsın. Ailesine sabırlar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. İnşalah Tacettin Dergâhı’nda da başta çok çok sevdiği ve onu sevmeyi bize de öğrettiği Mehmet Akif Ersoy ile haşr-ıcem eylesin.”
MEHMET DOĞAN KİMDİR?
 Mehmet Doğan, 1980’de Kültür Bakanlığı sinema dairesinde sözleşmeli film yapımcısı ve senaryo yazarlığı yaptı. Film Denetleme Kurulu üyeliği görevinde de bulunan Doğan, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yazarlık dersleri verdi. TBMM tarafından seçilerek 1996-2005 yılları arasında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliği yaptı. Hareket, Türk Edebiyatı, Mavera, İslâm, İlim ve Sanat dergilerinde yazan Doğan, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi ve Türk Aile Ansiklopedisi’nin yayınını yönetti. Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın kurucularından olan Doğan, uzun süre Türkiye Yazarlar Birliği’nin genel başkanlığını yürüttü. 2016 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Ödülleri’nde “Edebiyat” dalında ödüle layık görüldü.
Zengin petrol kaynakları, stratejik konumu ve tarihi önemiyle Ortadoğu’nun en dikkat çeken kentleri arasında yer alan Kerkük; Türkmenler, Araplar ve Kürtlerden oluşan çok çeşitli bir yapıdan oluşuyor. Bu kapsamda Kerkük’ün yönetiminde kimin söz sahibi olacağı tartışmalara neden olurken, Türkmen, Arap ve Kürt unsurlar arasında “Dönüşümlü Valilik” formülü gündeme gelmişti. Kimin vali olacağı üzerine söz konusu unsurlar arasında görüşmeler devam ederken, PKK’ya yakınlığı ile bilinen Bafel Talabani’nin partisi KYB; Türkmenler, Araplar ve Barzani’nin partisi KDP’yi yok sayarak vali seçimine girişti. Kerkük İl Meclisi’nin 5’i KYB’den, 3’ü Arap ve 1’i Hıristiyan olmak üzere toplam 9 üyesi, önceki gün Bağdat’taki Reşid Otel’de bir araya gelerek Kerkük Valiliği ve Kerkük Vilayet Meclisi Başkanlığı için sözde seçim düzenledi. Oylamaya katılanlar, yeni Kerkük Valisi’nin KYB’li Rebvar Taha, yeni İl Meclis Başkanı’nın da Arap üye Muhammed Hafız olduğunu açıkladı. Kerkük İl Meclisi’ndeki Türkmenlerin temsil edilmediği oylamaya, bazı Arap üyeler ise karşı çıktı.
‘KİMSE BİZİ GÖRMEZDEN GELEMEZ’
Bağdat’taki otelde oldu-bitti şeklinde yapılan vali seçimine tepki gösteren Irak Türkmen Cephesi kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, “Kerkük sorunu rütbe ve mevki dağıtarak çözülemez. Yapılanlar, toplumlar arası uzlaşı, bileşen ve birlik ruhuna aykırıdır” yazılı açıklamasını yaptı. Irak Türkmen Cephesi Başkanı Hasan Turan ise Kerkük’te düzenlediği basın toplantısında, vali seçimi ile Türkmenlerin göz ardı edildiğine vurgu yaparak, “Hiçbirimiz orada değildik ve toplantıda hiçbir Türkmen temsil edilmedi” dedi.
‘KERKÜK KAYBETTİ’
Kerkük eski vekili ve Irak Türkmen Cephesi Başkanı Danışmanı Ali Mehdi, Hürriyet’e yaptığı açıklamada vali seçiminin yasal olmadığını ve mahkemeye başvurduklarını söyledi. Bağdat’taki toplantıya sadece kendilerine oy verecek üyeleri çağırdıklarını belirten Mehdi, “Bu proje Bağdat’ta yapıldı. Başbakan yardımcısının kardeşini vali yaptılar. Kerkük kaybetti, istikrarsızlık ve kötü günler bizi bekliyor” ifadesini kullandı.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak Etiyopya ile Somali arasındaki ihtilafın çözümü için Türkiye’nin desteğini istemişti. Mektubun ardından Erdoğan’ın talimatıyla arabuluculuk girişimleri başladı. Bakan Hakan Fidan, Etiyopya ve Somalili muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirdi ve Etiyopya ile Somali dışişleri bakanlarını 1 Temmuz’da Ankara’da konuk etti.
ANKARA’DA BULUŞTURDU
Ankara’daki buluşmada aylar sonra iki ülkenin dışişleri bakanları, Fidan’ın ev sahipliğinde aynı fotoğraf karesinde yer aldı. Toplantı sonucunda taraflar, aralarındaki meseleyi barışçıl şekilde çözme yönündeki niyetlerini gösteren açıklamalar yaptı. Ayrıca, Türkiye’nin ev sahipliğinde tekrar bir araya gelmeyi taahhüt ettiler.
ETİYOPYA ZİYARETİ
Etiyopya Dışişleri Bakanı Taye Atske Selassie ve Somali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Ahmed Muallim Fiqi’yi Ankara’da buluşturan Bakan Fidan, ardından 3 Ağustos’ta Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’yı ziyaret etti. Fidan, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed tarafından da kabul edildi. Somali tarafıyla da üst düzeyde temaslarını sürdüren Fidan, ikinci tur görüşmeleri için diplomasi yürüttü.
İKİNCİ TUR DA ANKARA’DA
Fidan’ın yürüttüğü temaslar sonucunda iki ülke dışişleri bakanının ikinci tur görüşmelerinin 2 Eylül yerine 12 Ağustos’ta Ankara’da gerçekleştirilmesi kararı alındı.
Dün gece de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Erdoğan görüşmede, Somali’nin Etiyopya ile yaşadığı gerginliğin çözümü için Türkiye’nin gayretlerine devam edeceğini, ikinci tur görüşmelerde somut sonuçlar beklendiğini belirtti.