James Cameron imzalı ‘Avatar’ 2009’da vizyona girdiğinde tüm zamanların en çok hasılat yapan filmi olmuştu. Devam filmi ‘Avatar: Suyun Yolu’13 yıl aradan sonra, cuma günü vizyona girdi ve bizleri Pandora uydusunun mavi renkli, cesur Na’vileriyle tekrar buluşturdu. Bu kez çoğunlukla sualtında geçen maceraya yeni kahramanlar da katılıyor.
#Avatar: Suyun YoluÜnlü sinema yazarı Kerem Akça’nın ilk kitabı, ‘h2O kitap’ etiketiyle raflara girdi. Akça, ‘Yerli Sinemada Hollywood Kuşağı’ adlı kitabında 2000-2016 arasında Amerikan ana akım sinemasının dekupajını uygulayarak bir kuşağa dönüşen yönetmenlerin filmlerinden bahsediyor. Kitap için Kasım’da TÜYAP Kitap Fuarı’nda bir de imza günü yapıldı.
#Kerem Akça‘Muhsin Bey’de, ‘Arabesk’te, ‘Eşkıya’da hayranlıkla izledik onu. Dizileri; ‘Karanlıkta Koşanlar’, ‘Alacakaranlık’, ‘Hırsız Polis’, ‘Canım Ailem’ birer fenomen oldu. ‘Yazı Tura’, ‘Hayatımın Kadınısın’, ‘Ejder Kapanı’, ‘Benim Dünyam’ ve en son ‘Soğuk’ filmlerinde yönetmen koltuğuna oturdu. Geçen yıl ‘İçeride’ dizisinin Kudret’i olarak büyüledi izleyiciyi. Bunlar olup biterken hayatı ıskalamadı üstelik. Tekneyle uzun yolculuklara çıktı. Yemekler pişirdi dostlarına. Müziği hayatının vazgeçilmezi yaptı. Öyküler yazdı. Oğlu, yönetmen Can Yücel’le ‘dostluğu’ dillere destan... Dünyanın haline dertlenmeyi de ihmal etmedi, yoktan umut var etmeyi de... Bu röportajın sorularını yanıtlarken bir noktada, “Çok mu karamsar oluyor? Belki ‘Hafta sonu okur, neşeli sözler bekler’ endişeniz vardır, biraz iç açıcı şeyler anlatayım” dedi. Güneşle uyanıp gözünü açmadan denize atladığı, kahve kokusunun menemeninkine karıştığı yaz günlerini anlattı hayatın yitip giden güzelliklerine üzüntüsünü dile getirdikten sonra... Uğur Yücel’le, yeni dizisi ‘Nefes Nefese’ vesilesiyle buluştuk.
#Uğur YücelHong Kong’da en üstün teknolojiyle donatılmış devasa bir gökdelende sabotaj sonucu çıkarılan yangın ve bu esnada binada ailesi mahsur kalmış eski bir FBI görevlisi... ‘Gökdelen’, ‘Yangın Kulesi’ ve ‘Die Hard’ karışımı bir modern felaket filmi. Dwayne Johnson’ın sürüklediği yapımda aksiyon sahneleri iyi ama senaryo vasat ve fazla klişe...
#Lord ByronHindistan'ın başkenti Yeni Delhi, bir yandan geniş caddeleri, yeşil parkları, lüks otelleri, mağazaları, kafeleri, diğer yandan üç şeritli yolda altı arabanın ve tuktukların geçtiği trafiği, sokakta yaşayan insanları, caddelerde dolaşan maymunları ile rengârenk bir şehir. Yeni Delhi’de öyle şeyler yaşadım ki… İşte size Yeni Delhi gezi rehberi…
#Yeni Delhi Gezi RehberiBazı emareler gösteriyor ki şimdi askeri okullar, Harp Akademileri’nin alanı, Metris gibi yerler pekâlâ devletin elinde müze ve kültürel faaliyet alanı olarak kullanılabilecekken inşaat şirketlerinin hedefi konumunda. İstanbul’un zenginlikleri nasıl ve ne zaman teşhir edilecek? Daha hâlâ bir şehir müzemiz yok. Yedikule gaz fabrikasının alanı niçin bir ‘Şehir Müzesi’ için düşünülmüyor?
#İlber OrtaylıSevmeden evlendirildiği karısı tarafından kemanı kırılan ve hayata küsen bir keman virtüözünün ölümü çağırdığı son bir haftasını anlatan sıradışı, esprili ve melankolik bir film Azrail’i Beklerken. Senaryo yazarı ve yönetmenleri Persepolis ile dünyaca ünlenen Marjane Satrapi ve Vincent Parannaud. Azrail’i Beklerken, Persepolis kadar politik bir film olmasa da arka planda İran’ı resmederek Satrapi’nin siyasi duruşunu devam ettiriyor.
"Spagetti Western" olarak bilinen kovboy filmlerinin mimarı ünlü İtalyan yönetmen Sergio Leone tarafından keşfedilen ve 1960'lı ve 1970'li yıllarda 300'den fazla filme ev sahipliği yapan İspanya'nın güneyindeki Almeria kenti yakınlarındaki Tabernas çölündeki film setleri, uzun yıllardır turistik amaçlı kullanılıyor.
Frankfurt'ta yaşayan Aydın Erören (72) Almanya'ya gelişinin 50. yılını doldurdu. 1956 yılında Almanya'ya geldiğinde kendisine en yakın Türk'ün 100 km uzakta bulunduğunu hatırlatan Aydın Erören, "Türkler'in Almanya'ya gelmesine neden olan en baş suçlulardan biri benim. Hürriyet'de yayınlanan haber Türkiye'de Almanya merakı uyandırdı" dedi.
Yeşilçam fırtınasının kasırgaya dönüştüğü yıllardı 1960’lar. Çok sonraları doğmuş olanlarımız için bile siyah-beyaz yıldızların yeri ayrı oldu. İşte birçok insanın “TV’de gösterilse de izlesek” dediği bu dönemin unutulmaz filmleri bugün yavaş yavaş DVD raflarında boy gösteriyor.
Zombi filmlerini ti’ye alan Shaun of the Dead’in yapımcıları bu kez Amerikan polisiye filmleriyle dalga geçiyorlar. Biri biraz saf ve uyuşuk diğeri ise zeki ve hiperaktif iki polis memurunun maceralarını anlatan Sıkı Aynasızlar, parodilerden ve İngiliz tarzı mizahtan hoşlananlar için biraz fazla uzun, ama yine de keyifli bir seyir sunuyor.
70’li yılların New York’unda, Bronx’un arka sokaklarında siyah Amerika’nın kent müziği olarak doğdu hip-hop. DJ’lerin iki pikap kullanarak karıştırdıkları disko ritimlerinin üstüne, MC’lerin yani rapçilerin yaşamlarını anlattıkları kafiyeli, ritmik dizeler ekleyerek yarattıkları bir müzikti.