Tekrarlayan gebelik kaybı ardışık olarak iki veya daha fazla sayıda gebelik kaybının yaşanması olarak tanımlanır. Bu durum, kadınların yaklaşık %1-2'sini etkileyen ciddi bir üreme sağlığı sorunudur. Genetik faktörler, anatomik bozukluklar, hormonal dengesizlikler, bağışıklık sistemi sorunları, birtakım enfeksiyonlar ve çevresel faktörler tekrarlayan gebelik kayıplarına yol açan problemler arasında gösterilebilir.
#Tekrarlayan Gebelik Kaybıİyi kalitede embriyo transferi yapılmasına rağmen uygulanan üç ve üzeri tüp bebek tedavisinde gebelik elde edilememesi durumu tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olarak tanımlanmaktadır. Bu olumsuz sonuçlara yol açan kadın ve erkek kaynaklı pek çok faktör vardır.
#Tüp BebekKlinik saptamalara göre gebeliklerin %10-15’i düşükle sonuçlanıyor. Erken gebelik kayıplarının tahmini sıklığı saat başı 114 vaka, tekrarlayan gebelik kaybı oranı ise %3-5 oranında. Peki, erken gebelik kayıpları neden yaşanır, önlemek mümkün mü, tekrarlayan düşükleri önlemek için uygulanan yeni nesil dizileme (NGS) nedir ve kimlere, nasıl uygulanır? Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Ümit Zeteroğlu cevaplandırdı.
#NGSGebelik hazırlığında, önceki genel sağlık durumu kadar, önceki gebelikten kaynaklı risklerin belirlenmesi ve kadınların bundan kaynaklı olarak gebelikte karşılaşabileceği olası sıkıntılar hakkında hazırlıklı olunmasının da gerekli olduğunu belirten Perinatoloji Uzmanı Doç.Dr.Ali Özgür Ersoy, konuyla ilgili detaylı bilgiler paylaştı.
#HamilelikGebelik bir kadın için bir çok bilinmezle dolu zorlu bir süreçtir. Bu heyecan ve umut dolu yolculukta hamile kadınların en büyük korkusu, karınlarında taşıdıkları bebekleri kaybetmektir. Maalesef gebeliklerin yaklaşık yarısı düşük ile sonuçlanır. Bu düşüklerin 20. gebelik haftasından önce, 3 veya daha fazla sayıda olması “tekrarlayan gebelik kaybı” olarak adlandırılır.
#DüşükTekrarlayan düşükler 20 haftalık gebeliklerden önce % 1-2 oranında görülür. Her ne kadar bu gebelik kayıplarına neden olan faktörlerin genellikle kadınlardaki bozukluklardan kaynaklandığı düşünülse de, bu tür düşük vakalarının yarısından fazlasının sebebi açıklanamamıştır. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, DNA yapısında bozukluk olan sperm hücrelerinin bu tür gebelik kayıplarına neden olabileceğini göstermektedir.
#Sperm DnasıMiyomlar rahimde gelişen iyi huylu tümörlerdir. Rahim, kaslardan oluşmuş bir organdır ve miyomlar da kaslardan oluşur. Miyomlar yerleşim yerine göre, rahmin içinden veya dışından çıkıntı oluşturabilirler. Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Arzu İlknur Özdemir, miyomlarla ilgili tüm sorularımızı yanıtlıyor.
#HamilelikGebeliğin oluşmama durumları hakkında açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı-Perinatolog Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç, erkek yaşının ileri olmasının gebelik oluşumunu nasıl etkileyeceğini açıklıyor.
#Hamile Kalmayı Engelleyen FaktörlerBebeğini en kısa sürede kucağına almak anne adayının en büyük isteğidir; ancak kimi zaman yaşanan gebelik kayıpları ile bu hayaller ertelenebiliyor. “Kader” deyip bu tür kayıpları kabullenmek yerine, kayıpların altında yatan nedenlerin araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Arda Lembet, tekrarlayan gebelik kayıpları hakkında bilgi verdi.
#AnneTıpta "tinnitus" adı verilen kulak çınlaması deprem sonrası şikayetleri arasında yer alıyor. Uzmanlar kulak çınlaması şikayetlerinin hafife alınmaması gerektiğini vurgularken, teşhisin kulak çınlaması tehlikesinin büyümesini engellemede önemli bir adım olduğunu belirtiyorlar. Çünkü, halk arasında farklı şeylerin habercisi olarak tanımlansa da kulak çınlaması çeşitlerine göre zararlı olabiliyor. Peki, kulak çınlaması (Tinnitus) nedir, neden olur, nasıl geçer? Deprem sonrası kulak çınlaması normal mı, ne kadar sürer? Odyolog Ülkü Hilal Gedikli, duygu durum bozukluğu, anksiyetesi olan hastalarda var olan durumun artmasıyla birlikte kulak çınlaması şikayetlerinin meydana gelebileceğinin altını çizerek, kulak çınlaması nedenleri, çeşitleri, teşhisi, yaş aralığı ile ilgili en çok merak edilen soruları yanıtladı.
#Kulak ÇınlamasıTüp bebek tedavisinde gelinen son noktada dijital çağı tam anlamıyla yaşıyoruz demek mümkündür. Tıbbın her alanında olduğu gibi üremeye yardımcı tedavilerde de yapay zeka kullanılarak eldeki veriler yazılımlarla birleştirilmekte ve daha başarılı sonuçlara ulaşılmaktadır. Bu yaklaşım ile hastaya dair tüm veriler tek bir havuzda toplanıp kapsamlı değerlendirme yapılmakta, böylelikle tespit edilen en sağlıklı embriyonun transferiyle çiftlerimizin yüzleri gülmektedir. Etkin şekilde kullanılan bu akıllı teknoloji sayesinde doğan bebeklerin sayısı da günden güne artmaktadır.
#Tüp Bebek TedavisiToplumun %14’ünü etkileyen şeker hastalığı (diyabet), vücudumuzun tüm sistemlerini etkilediği gibi üreme sağlığı üzerinde de olumsuz etkiler yaratmaktadır. Yüksek glikoz düzeyleri östrojen, progesteron ve testosteron gibi hormonların dengesini bozarak gebelik oluşumunu engelleyebilir. Hamilelik sürecinde artan şeker ise erken doğumu tetikleyebilir ya da gebelik zehirlenmesi riskini artırabilir. Bu sebeple gebelik planlayan veya tüp bebek tedavisine başlayan hastalarda kan şekeri düzeyleri detaylı olarak mutlaka incelenmelidir; risk oluşturacak sonuçlar tespit edildiyse mevcut duruma yönelik tedaviler planlanmalıdır.
#Şeker HastalığıÇocuk beklentisi içindeki çiftlerin en büyük hayal kırıklığı, hiç şüphesiz sağlıklı başlayan bir gebeliğin düşükle sonlanmasıdır. Olağan gebelik kontrollerinde fötusun kalp atışını duyan çiftlerin yüzde 15’i, ne yazık ki ilerleyen günlerde bebeklerini kaybetmekte. Gebeliğin daha başında test yapıp da gebe kaldıklarını öğrenen çiftlerin ise neredeyse yarısı daha sonra bu talihsiz sonuçla karşı karşıya kalmakta. Gebeliğin 24. haftasına kadar peşi sıra üç ya da daha fazla düşük yaşanması durumu tekrarlayan gebelik kayıpları olarak tanımlanır.
#SpermÜlkemizde sıkça görülen diyabet yani şeker hastalığıyla ilgili önemli bilgiler paylaşan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden Uzm. Dr. Tayfun Garip “Diyabet çok su içme, sık idrara çıkma, çok yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, ağız kuruluğu ve gece idrara çıkma olup daha nadir olanları bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı enfeksiyonlar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları ve kaşıntı şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak akılda tutulması gereken bir önemli nokta da diyabet hastalığı gelişmiş olmasına karşın hiçbir belirti veya bulgunun olmayabileceğidir” dedi.
#Diyabet