Batman ve Siirt’te 2023'te güvenlik güçlerince düzenlenen tarihi eser kaçakçılığı operasyonlarında ele geçirilerek, Batman Müzesi’ne teslim edilen 7 bin 276 eserin yüzde 30’u imitasyon çıktı. Batman Müzesi’nde görevli Uzman Arkeolog Abdurrahman Demir, müzeye getirilen eserlere uygulanan işlemlerle ilgili süreci anlatarak, “Müzeye gelen eserlerin tarihi eser olup olmadığına bir komisyon tarafından karar verilmektedir. Bu komisyonda özellikle arkeolog ve sanat tarihçileri yer almaktadır. Eserlerin dönemsel özelliklerine bakılarak kültür varlığı olup olmadığına karar verilmektedir. Örnek olarak, 2018’de ele geçirilen ve Picasso'nun Nü tablosu olduğu iddia edilen tablo müzemize getirilmiş, bilirkişi incelemesi sonucunda bu eserin sahte olduğu anlaşılmıştır" dedi.
#Tarihi EserBizim Tarih Kurumu’nu taşıyacaklar. Lüzumsuz bir tasarruf. Biz aksine kendi kafalarımızda Türk Tarih Kurumu’yla Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni yan tarafta boşaltılan Olgunlaşma veya eski adıyla İsmet Paşa Kız Enstitüsü’nün binasıyla birleştirip Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin arkasındaki saçma sapan kısmı yıkıp Bruna Taut’un, Turgut Cansever’in Cumhuriyet mimarlarının özgün eserlerini bir arada Ankara Üniversitesi’nin Atatürk Bulvarı kampüsü gibi Beşerî Bilimlerin beynelmil, unutulmaz bir merkezî olarak planlamıştık. Şimdi ise bu dala el atanlar daha başka yapmışlar. Şehrin ta dışında kutup yıldızı gibi beş köşeli bir bina yapmaya başlamışlar ki bana kalırsa hiçbir işlerliği olmadığı temininden belli oluyor.
#Türk Tarih KurumuHatti (Hitit) kültürünün ne Mezopotamya ne de Akdeniz’deki diğer arkaik ve parlak uygarlıklara benzemeyen özellikleri vardı. Şu anda İstanbul Beyoğlu’ndaki Yapı Kredi Müzesi’nde ‘Atatürk ve Alacahöyük’ başlıklı sergi bu bölgeyi en esaslı ve en ilginç yönleriyle tanıtma peşinde. Bütün seramikler ve elektron dediğimiz altın, gümüş alaşımı süs eşyaları, Hatti idolleri bronz işçiliğinin zirvesi olarak seyredilebilir.
#Alacahöyük SergisiDile kolay, kentin tarihi ta M.Ö. 3000 yılına uzanıyor. Hatti, Hitit, Frig, Lidya, Pers, Selevkos, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Selçuklu, Sâhib Ataoğulları, Germiyanoğulları, Osmanlı ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti… İnanılmaz bir tarihi zenginlik söz konusu. Geçmişi bugünle tanıştırıp yarınlara taşımak, tarihi-kültürel mirası bir arada toplamak, korumak ve sergilemek amacıyla yapımına 2011’de başlanan ama tamamlanması 2023’ü bulan Afyonkarahisar Müzesi, heybetiyle büyülüyor. Burada yok yok! Şimdiden söyleyeyim, asla ayak üstü gezilecek bir yer değil. En az yarım gününüzü ayırın ve bu köklü geçmişi aynı çatı altında adeta yaşayarak tanıyın.
#AfyonkarahisarBu hafta takvim yapraklarını normalden biraz daha gerilere saracağız; milattan önce üç binli yıllara, insanlık tarihinin en meşhur yazarlarından, yüzyılların ‘bestseller’ı (çok satan yazarı) Homeros’un, İlyada Destanı’nda anlattığı Troya’ya gideceğiz. Güzel Helen’le Paris’in aşkı uğruna çıkan kanlı savaşın, tahta atın içinde dönen entrikaların izini süreceğiz. Rehberimiz ise kendi hikâyesi de burayla özdeşleşmiş Troya Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Rüstem Aslan…
#Troyaİzmir Arkeoloji Müzesi, İzmir’e ve bu bölge tarihine ışık tutması bakımından önemli bir yere sahiptir. Yüzyıllar öncesinde antik medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu bölgede çıkarılan tarihi buluntular, tarihi mirası oluşturuyor. Müze hakkında detaylı bilgiyi sizler için derledik.
#İzmir Arkeoloji MüzesiMüzeler genel yakılışıma göre tarihsel süreçte ortaya çıkan kültürel mirasın korunduğu ve sergilendiği mekânlar olarak tanımlanır. Bu nedenle bu mekânlar insanlığın kazanımlarını temsil ederek ortak toplumsal hafızanın şekillenmesinde önemli bir işleve sahip. Özeldeyse öğrenmenin evrensel kültür ve evrensel değerler içindeki yerinin belirlenmesine katkı sağlar. Dolayısıyla müzeler toplumsal ve bireysel kimliğin oluşturulmasında vazgeçilmez kurumlardan birisi olarak karşımıza çıkar. Bu bağlamda müzelerin eğitsel işlevi uzun bir süredir fark edilen bir olgu. Bu yaklaşımın Türk eğitim tarihindeki gelişim süreci şu şekilde özetlenebilir:
#Konuk YazarDeprem güçlendirme çalışmaları yapılan, modern müzecilik standartlarına uygun şekilde etiketinden ışığına yenilenen sergi salonlarıyla İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin klasik binası, geçen hafta açıldı. Düzenlenen salonlarda 2 bini sikke olmak üzere 5 bin yeni eser sergilenmeye başladı. Komşusu Yerebatan Sarnıcı da restore edilip sisli ışıklar ve heykellerle daha da büyüleyici bir yer oldu. Tarihi Yarımada’nın bu iki mücevherini yeniden gittik, gördük, yazdık...
#HürriyetABD’nin New York şehrindeki Christie’s müzayede evinde 2017’de açık artırmaya çıkarılmasıyla Anadolu’dan kaçırıldığı anlaşılan ‘Yıldız Avcısı’ heykelciğinin Türkiye’ye iadesi için açılan dava karara bağlandı. ABD mahkemesi 6 bin yıllık tarihi eserin sahibinde kalmasına karar verdi.
#Yıldız Avcısı13. yüzyılda yaşamış olan Muhammed Celâleddîn-i Rumi veya kısaca bilinen adıyla Mevlana, günümüzde eserleriyle ve öğretileriyle genç nesle ulaşmaya devam ediyor. Diğer bütün sufiler gibi Mevlana Celâleddîn-i Rûmî'nin temel öğretisi tevhid düşüncesi etrafında örgütlenir. Celalettin Rumi'nin, rabbine olan bağı ele alınarak Rab'bine duyduğu aşk ile ön plana çıkmıştır. Peki, Mevlana kimdir? Mevlana Türbesi nerede?
#Mevlana KimdirBugün dilimize dolanan bazı yerlerin öyküsünü biz ulaştıranlar, oralarla ilgili hem kişisel hem de toplumsal hafızaya not düşen isimlerdir. Binaların banileri kadar, mekânların bir şarkı ya da şiirle zihnimize işleyenler de asar-ı atikanın (eski yapıtlar) sahipleridir desek yanlış bir hükümde bulunmuş olmayız. Bu peşrevden sonra gelelim belleğimizde en az Sinan’ın resmi kadar yer etmiş Yahya Kemal’in sesine. Eski şiirin rüzgârını elinde tutan adam Yahya Kemal, bir Ramazan günü, iftar vaktinin yaklaştığı demlerde Üsküdar’ın Valide-i Atik semtindedir. Etraftaki tatlı telaşa şahitlik ederek yolu adımlıyordur. İftarın dudaklarda bir su hasretine dönüştüğü anları yaşayamamak, şairde bir kalp sızısına neden olur ve evine gittiğinde, ‘Atik Valde’den İnen Sokakta’yı kaleme alır. Şiirinin sonundaki ifadeler, ruhunu temize çekmesinin yanı sıra semtin şaire verdiği ilham kanatlanır mısralarında: “Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür/Mademki böyle duygularım kaldı, çok şükür.”
#Üsküdar1600 yıl Roma ve Bizans, 480 yıl da Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış İstanbul, 2019’un ilk sekiz ayında 9 milyon 982 ziyaretçi ağırladı. Bu hareketliliği, İstanbul’un kalbi Sultanahmet’te hemen hissediyorsunuz. Meydanda yeniden Batılı ve Uzakdoğulu turistler ve genç gezginlerle karşılaşabiliyorsunuz; kâh Ayasofya Müzesi’nin önünde uzun kuyruklarda bekliyorlar, kâh civardaki parklara serilip soluklanıyorlar. Bu vesileyle “Sultanahmet, yeniden!” diyoruz! Önce, İstanbul tarihçisi ve yazar Haldun Hürel’in rehberliğinde sizi Tarihi Yarımada’da bir gezintiye çıkarıyoruz...
#Sultanahmet Gezisiİznik, Sarı Saltuk’un rüyası, Davud-u Kayserî’nin din-ilim aynası, Cem’in gerçekleşmeyen kehaneti, Şeyh Bedrettin’in Varidat’ı yazdığı ‘sessiz ev’i... Yazıya şöyle afili bir cümleyle giriş yapalım: İznik; Vatikan ve Kudüs’ten sonra Hristiyanlık dünyasının üçüncü kutsal kenti kabul ediliyor. Çünkü İseviliğin kurumsallaşması burada toplanan konsiller sonrası teşekkül eder. Burası aynı zamanda 1204 Latin işgali esnasında, Bizans’ın başkentliğini yapan bir şehir, Türklerin de Anadolu’daki ilk başkenti. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı, hepsi bir arada, hepsi iç içe, bizlere ‘zaman kayması’ yaşatan bir matruşka.
#BURSAFatih Sultan Mehmet İstanbul’a girdiği zaman doğru Ayasofya’ya sürmüş atını. Ayasofya’nın değerini dünyanın merkezi olduğunu çok iyi biliyormuş. Bu eşsiz şehir için yapacağı ilk işlerden biri de bu yapıtı ilelebet korumak ve bakımını sağlamak için bir vakıf tesis etmek olmuş. Bizans’tan kalan eski bir çarşının meydanı Theodosius Meydanı’nda bir Bedesten (Farsi bir kelime bedesten, bez satılan çarşı) yaptırmış. Bu bina bugün mevcut dev kompleks Kapalıçarşı’nın çekirdeği olmuş. Bizans mirası üzerine yapılan bu bina Cevahir Bedesteni veya İç Bedestendir. Hastasıyım.
#KapalıçarşıBazı emareler gösteriyor ki şimdi askeri okullar, Harp Akademileri’nin alanı, Metris gibi yerler pekâlâ devletin elinde müze ve kültürel faaliyet alanı olarak kullanılabilecekken inşaat şirketlerinin hedefi konumunda. İstanbul’un zenginlikleri nasıl ve ne zaman teşhir edilecek? Daha hâlâ bir şehir müzemiz yok. Yedikule gaz fabrikasının alanı niçin bir ‘Şehir Müzesi’ için düşünülmüyor?
#İlber Ortaylı- Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinin Osmanlı Devleti arşivlerinde yaptıkları araştırmada, İngiliz ve Almanların Osmanlı topraklarında petrol arama amaçlarını gizlemek amacıyla "eski eser araştırması" adı altında izin aldıkları belirlendi - Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Dinç: - "İngiltere ve Almanya başta olmak üzere bazı ülkelerin özellikle Musul ve Kerkük bölgelerinde petrol arama çalışmalarını gizlemek amacıyla arkeolojik araştırmalar adı altında Osmanlı Devleti'nden aldıkları izin belgelerine ulaştık"