Paylaş
Piyasalar ardı ardına gelen dalgaları karşılamakta zorlanıyor. Korona virüsünün küresel ekonomi üzerindeki yansımalarını azaltmak için ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankaları ardı ardına operasyonlar yapmaya başladılar. 2008 küresel kriz önlemlerini de aşan kararlar geliyor. Fed geçen hafta sürpriz yaparak faiz oranın düşürüp piyasaya repo operasyonları dâhil toplamda 5.4 trilyon dolar vermeyi taahhüt etmiş böylece ortamı biraz yumuşamıştı. Fed’in şu anki bütçesi 4.3 trilyon dolar. Ancak pazar akşamı Asya piyasaları açılmadan önce olağan toplantı tarihi olan 18 Mart toplantısı beklenmeden Fed’in faiz oranını 1 puan düşürüp 700 milyar dolar varlık alım programı (QE) açıklaması nispeten yatışan piyasaların tekrar paniklemesine neden oldu.
BORSA 90 BİNİN ALTINDA DOLARDA YÜKSELİŞ SÜRÜYOR
Koronavirüsün uluslararası piyasalara etkisi sürüyor. Amerikan Merkez Bankası Fed’in olağanüstü toplanarak faiz oranlarını yüzde 1.00-1.25’ten yüzde 0.00-0.25 aralığına indirip ek olarak 700 milyar dolarlık büyük bir ek parasal genişleme programı açıklamasına rağmen piyasalarda düşüş sürdü. Tüm dünya piyasaları alt üst olurken Borsa İstanbul yüzde 8.07 düşüşle 87 bin 888 puandan günü tamamladı. Böylece borsa Mayıs 2019’dan beri ilk kez 90 bin puanın altına düştü. Türk Lirası da dolar ve Euro’ya karşı değer kaybetti. Dolar 6.42 liraya kadar çıkarken bankalararası piyasada son işlemler 6.4068 liradan, Euro’da 7.1372 liradan yapıldı. Serbest piyasada dolar günü 6.4150 liradan, Euro 7.1360 liradan kapattı. Uluslararası piyasada altının onsu bu yıl ilk kez 1.500 doların altına gördü, ancak akşam üstü tekrar 1.508 dolar seviyelerine yükseldi. Brent petrol ise gün içinde 29.52 doları gördü.
PİYASALARDA ETKİLİ OLMADI
Faizi düşürüp piyasaya bol likidite vererek hem ekonomileri canlı tutma hem de finans ihtiyacının ucuz ve kolay karşılanmasına yönelik bu operasyonlara piyasalar olumlu tepki vermedi. Dünyada küresel borçlar çok yüksek. Borçlanmaların ivme kazandığı dönem 2008 küresel krizi sonrasına denk düşüyor. Krize çare olarak başvurulan global ekonomide yaşanan ucuz para bolluğu küresel borç toplamını 250 trilyon doların üzerine taşıdı. Oysa 2019 yılı toplam milli geliri ise 85 trilyon dolar civarındaydı. Devletler, şirketler ve hane halkı çok borçlu. Ekonomi yavaşlarsa borç ödeme kapasiteleri düşecek. Bu durumdan sistem daha çok yara alacak. Paranın ucuz ve bol olması gerekecek. Merkez bankaları da bunu yapıyor. Fed’in kararları öne çekmesinin nedenlerinden biri de bu olabilir.
GÜVENSİZLİK VE BELİRSİZLİK
Pazar akşamki toplantıda Fed Başkanı Powel ‘hane halkı ve işletmelere kredi akışının desteklenmesi için de adım attıklarını’ söyledi. Ama üç gün sonra zaten olağan toplantı vardı. Demek ki işler söylenenden veya beklenenden çok daha sıkıntılı anlayışının öne çıkmasıyla piyasalarda yeni bir gerilimin kapısı aralandı. Ülkeler sınırlarını kapatırken birçok ünlü firma mağaza kapatmaya başladı. Ticaret kısıtlanmaya, ekonomiler yavaşlamaya devam ediyor. Dünyada düşük faiz ve bol para bu görünüme ne ölçüde çare olacak, bunu zamanla göreceğiz. Piyasaların hemen tepki vermesini beklemek fazla iyimserlik olacak. Güvensizlik ve belirsizlik var. Ayrıca var olan dengeler kayboldu, yeni dengelerin oluşması ve güvenin sağlanması biraz zaman alacak.
LİKİDİTE TUZAĞINDAYIZ
Geçmiş yazılarımızda bahsettiğimiz “likidite tuzağı” ortamına Korona ve Fed sayesinde hızla geliverdik. Düşük faiz, bol para ve nakitte kalma, nakde geçme isteği üst düzeyde. Bir süre sonra bol likidite ve düşük faiz, şimdi erken görülse de olumsuz fiyatlama sonlandığında veya biraz piyasalara biraz güven geldiğinde yatırım araçları için fırsat doğuracaktır. Ancak şu noktaya da dikkat çekmekte yarar var. Merkez bankaları yapabilecekleri önemli hamlelerin birçoğunu yaptılar. Asıl soru şu: Yapılanlar sonuç vermez ise ne olacak? 1973’te ikiz açıklara dayanamayan (dış ticaret ve bütçe) ABD’nin anlaşmadan çekilmesi ile çöken Bretton Woods para sistemi akla gelmiyor değil. Parasal sistemde yeni yapılanmalar mı gelecek, bilemiyoruz, bekleyip göreceğiz.
FAİZ DÜŞÜŞÜ VE PETROL FİYATI TÜRKİYE’YE YARAR
Türkiye; dış finansman ihtiyacında olan, petrol ve doğalgaz başta olmak üzere ithalatçı bir ekonomiye sahip. Dış dünyadaki faiz düşüşü ve petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki gerilemenin ilk bakış olarak Türk ekonomisine olumlu yansımaları beklenebilir. Türkiye 2019 yılının ikinci yarısında merkez bankası faizini düşürerek ekonomisini toparlanma çabasında idi. Küresel ekonomideki durgunluğun iç piyasalara da haliyle olumsuz etkileri olacak. Özellikle cari açığın kapatılmasında önemli yere sahip turizm sektörü başta olmak üzere ulaşım, ihracat ve ithalat ağırlıklı çalışan sektörler ilk akla gelenler. Ama bu olayın uzaması ekonominin geneli üzerinde hissedilebilir. Dış ticaret dengeleri kadar ekonomik aktivitenin zayıflaması devletin vergi gelirleri üzerinde gerilemeye neden olabilir. Makro ekonomik verilere yansımaları açısından Türkiye yüzde 13.7 gibi yüksek işsizlikle yaşayan bir ülke olarak biliniyor. Bu rakam biraz daha yükselebilir.
MERKEZ’İN FAİZ İNDİRİMİ 50 BAZ PUANI AŞABİLİR
Dünyadaki şok faiz düşüşleri faiz indirim sürecindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı destekleyecektir. 19 Mart’taki toplantıda yeni faiz indirimi gelecektir. Piyasalar geçen hafta yapılan anketlerde 50 baz puan indirim bekliyordu ama Pazar akşamki Fed kararları sonrası bu rakam daha da yükselebilir. Dünyadaki şok faiz düşüşleri faiz indirim sürecindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı destekleyecektir. 19 Mart’taki toplantıda yeni faiz indirimi gelecektir. Piyasalar geçen hafta yapılan anketlerde 50 baz puan indirim bekliyordu ama Pazar akşamki Fed kararları sonrası bu rakam daha da yükselebilir.
Uzun süredir merkez bankası destekli ve yüksek borç yapısına sahip küresel ekonomi Koronavirüs ile çok zorlu bir sınavdan geçiyor. Umarız bu süreç daha fazla uzamaz.
Paylaş