Zeynel Balcı

Yabancı alıma geçti

11 Ekim 2020
Türkiye’de atılan normalleşme adımları sonuçlarını vermeye başladı. 2 Ekim haftasında yabancı yatırımcı 131 milyon dolarlık hisse senedi, tahvil ve bonoda da 479 milyon dolarlık alım yaptı. Yapılan toplam 610 milyon dolarlık yabancı alımı, 2018’den bu yana ilk defa haftalık bazda en yüksek seviye anlamına geliyor.

MERKEZ Bankası’nın (TCMB) faiz artırımı ile başlayan ve sonrasında mevduat faiz gelirleri ve döviz alımlarındaki vergi indirimleriyle süren ve piyasaların ‘normalleşme’ diye adlandırdığı hamlelerin etkileri devam ediyor. 2018 yılından bu yana ilk defa haftalık bazda portföy yatırımlarında en yüksek yabancı alımı 2 Ekim haftasında gerçekleşti. Hisse senetlerinde 131 milyon dolar, tahvil bonoda (DİBS) ise 479 milyon dolar, toplamda 610 milyon dolarlık alım görüldü. Ancak faiz artırımının ardından tahvil bonodaki alımlar kısmen başlamıştı. 25 Eylül haftasında hisse senetlerinde 101 milyon dolar satış görülürken tahvil bonoda 115 milyon dolar alım gerçekleşmiş, geçen haftaki yazımızda faiz artırımının etkisi ve yabancıların pozisyon değişiminin ilk sinyalleri olarak değerlendirmiştik.

DEVAM GELMELİ

Piyasa ve yabancı sermaye ile uyum önemli. Ayrıca dış finansman ihtiyacının fazla olduğu bu dönemde daha da önemli. Uzun sayılabilecek bir zaman diliminde çıkışlarını gördüğümüz yabancı sermayenin yeniden girişlerini görmek sevindirici. Ancak devamının gelmesi lazım. Şimdiye kadarki çıkışların yanında son iki haftadaki girişler çok küçük bir miktar olarak görülebilir. Diğer yandan geçen hafta hazine dış piyasalarda 2.5 milyar dolar borçlanma gerçekleştirdi. Henüz Türkiye’ye çok ciddi yansımalarını görmezsek de dışarıdaki düşük faiz ve bol likidite önemli bir avantaj. Düşük faiz ve parasal genişleme politikaları daha uzun bir süre devam edecek.

FIRSAT SUNUYOR

Şartlar daha müsait hale gelirse eğer konjonktürdeki bu durumun etkilerini görmemiz olasıdır. Aslında Türk piyasaları için döviz kurlarındaki yükseliş, yüksek faiz ve Borsa İstanbul’un dış borsalara göre daha primsiz oluşu gibi şartlar yabancı girişleri açısından önemli bir fırsat sunuyor bir bakıma. Ama bu durumdan henüz çok yararlanmadığımız görülüyor. Yüksek seyrini koruyan Türkiye’nin CDS oranlarının gerilemesi ve jeopolitik gelişmelerin daha stabil hale gelmesi bu çerçevede önemli olacak.

22 EKİM MERKEZ BANKASI TOPLANTISI BEKLENİYOR

EYLÜL enflasyonunun beklentilerin biraz altında kalmasına rağmen piyasalarda 22 Ekim’deki toplantıda TCMB’den faiz artırım beklentisi dillendirilen bir konu. TCMB’nin örtülü faiz artırımının ardından son toplantıda gösterge faizini yükseltmesi önemli bir politika değişikliğine işaret ediyor. Ayrıca Merkez Bankası’nın cuma günü swap işlemlerinde kullanılan Türk Lirası faizini yüzde 10.25’ten yüzde 11.75’e yükseltmesini bu politikanın devamı olarak görmek gerekir. Geçtiğimiz günlerde yapılan faiz artırımın yabancı yatırımcı ve piyasalar üzerindeki etkileri görülünce TL’yi daha cazip kılma adına faiz artırım olasılığı da artmış görülüyor. Paranın fiyatı faizdir. Faiz artırımı döviz kurlarındaki yükselişe ket vurmak için alınan bir karar. Zira döviz satarak kurlardaki yükselişi durdurmak pek mümkün olmadı. Ayrıca merkez bankası rezervlerinde aşınmaya neden oldu. Dış dünyada düşük faiz ortamı varken faiz artırmak tabi ki arzu edilen bir durum değil. Ayrıca daha yüksek faizin ekonomik toparlanma üzerindeki olumsuz ve yavaşlatıcı bir etkisinin olup olmayacağı ayrı bir tartışma konusu. Bu noktada tercihler öne çıkıyor. Bu dönem TCMB’nin tercihi de belli.

Yazının Devamını Oku

Piyasalarda Trump salgını

4 Ekim 2020
ABD Başkanı Donald Trump bu kez sağlıyla gündemde. COVID-19 testi pozitif çıkan Trump’ın cuma gecesi hastaneye kaldırılması tedirginliği arttırdı. Bu gelişmenin fiyatlaması son sağlık durumu ile birlikte pazartesi günü piyasaların açılmasıyla olacak. Piyasalar şimdi günlük olarak Trump’ın sağlık seyrini izlemeye başlayacak.

Koronavirüs testinin pozitif çıkmasıyla birlikte ABD Başkanı Trump piyasaların gündeminde bir kez daha öne çıktı. Hatırlanırsa Trump söylem ve politikalarıyla birçok defa gündemi belirlemişti. Bu defa sağlık konusunda hem siyaset hem de piyasaların dikkatini çekti. 3 Kasım’daki ABD Başkanlık seçimi yaklaşırken ve piyasalar salgın hastalık baskısı altındayken gelen bu haber kısa süreli bir şoka neden oldu. Daha sonra Beyaz Saray kaynaklı “paniğe gerek yok, belirtiler hafif” açıklamaların gelmesi ortamı nispeten sakinleştirdi. Fakat cuma gecesi Trump’ın hastaneye kaldırıldığı haberi bu yöndeki tedirginliği tekrar artırdı. Bu gelişmenin fiyatlaması son sağlık durumu ile birlikte pazartesi günü piyasaların açılmasıyla olacak. Piyasalar şimdi günlük olarak Trump’ın sağlık seyrini izlemeye başlayacak.

AZERBAYCAN-ERMENİSTAN ETKİSİ

Hem ABD hem de dünya siyaseti ve piyasalar için ABD başkanlık seçiminin önemi malum. Ancak şu görüldü ki salgın hastalık çok ciddi. Bir süredir artan vaka sayıları, önleyici tedbirler ve ülke ekonomilerinde kısmi kapanma haberleri piyasalar üzerinde dozu azalıp artmakla birlikte endişeye neden oluyordu. Şimdi ABD Başkanı Trump’a da bulaştı veya ulaştı. Bu açıdan Trump’ın sağlığı kadar salgın hastalıkla ilgili haber akışı artık daha yakından takip edilecek. Bir süredir denemeleri devam eden aşı çalışmalarında henüz yeni bir gelişme yok. Aşı kullanımı için tahminler daha çok gelecek yılın mart ayı gibi telaffuz ediliyor. Bu açıdan bir süre daha salgın hastalığın etkisinde kalacak. Ayrıca ekonomik veriler, AB zirvesi, Doğu Akdeniz ve Azerbaycan Ermenistan savaşı diğer önemli gündem konuları. AB liderler zirvesinden Türkiye için beklenenden daha yumuşak mesajların çıkması önemli görülürken Azerbaycan-Ermenistan savaşının piyasalar üzerindeki etkileri çok hissedilmedi.

DIŞ PİYASALAR DALGALI

Trump’ın sağlığı ile ilgi haberler dış piyasalarda kısa süreli dalgalanmaya neden oldu. ABD borsaları başta olmak üzere dış borsalar düşüş sonrası toparlanırken altın tepki yükselişinin ardından zayıflamaya başladı. Trump’ın haberinden en fazla petrol fiyatları etkilendi. Ekonomik toparlanmada ivme kaybı, vaka sayılarının artışı ve ekonomilerin kapanma endişeleriyle bir süredir gerileyen petrol fiyatı Trump haberiyle düşüşünü sürdürdü. Brent petrol 40 doların altına geriledi. Güvenli liman ihtiyacına bağlı olarak ABD doları ise güç kazanmaya devam ediyor. Bu altın fiyatlarını baskılayan bir durum. Altın fiyatını bu seviyelere taşıyan koşulların önemli ölçüde varlığını sürdürmesi altındaki gerilemeyi kâr satışı ve teknik düzeltme olarak görülmesine neden oluyor. Gerek borsa gerekse altın fiyatlarında son dalgalanmalara rağmen çıkış trendleri korunuyor.

NORMALLEŞME ADIMLARI OLUMLU ALGILANDI

Merkez Bankası’nın politika faizini 2 puan artırarak yüzde 10.25’e çekmesine iç piyasalar olumlu tepki verdi. Faiz artırımı, swap limitlerinin esnetilmesi, bankaların aktif rasyosu düzenlemesi, banka mevduat faizi ve döviz alımlarında vergi indirimleri ‘normalleşme’ adımları olarak algılandı ve iç piyasalara olumlu yansıdı. Faiz artırımı ve bankaların kredi limitlerini düşüren aktif rasyosu parasal sıkılaştırma çerçevesinde düşünülebilir. Bunun ilk etkileri döviz kurlarında düşüş oldu, kurlar tekrar toparlandı. Döviz kurlarındaki yükselişin sadece faiz tarafı değil cari açık, rezervler, dış borç ödemeleri, sermaye çıkışları, yerli ve yabancı talebi gibi başka konu başlıkları var. Eksi faiz bu etkenlerden biriydi. Ancak faiz yükselişi önemli. Zaten TCMB bazı hamleler ile örtülü faiz artımını sağlamıştı. Bu durum mevduat ve kredi faizine yükseliş olarak etki etmişti. TCMB verilerine göre 25 Eylül haftasında sıcak para giriş çıkışlarına bakıldığında hisse senetlerine 101 milyon dolarlık satış, tahvil bono tarafında 115 milyon dolarlık alım görülüyor. Bir pozisyon değişimi sinyali olarak almak için erken ama bu görünümde bir parça faiz artışlarının payı olduğunu söylemek mümkün.

YARIN ENFLASYON AÇIKLANACAK

Yazının Devamını Oku

Merkez’in hamlesi rahatlattı

27 Eylül 2020
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) perşembe günü sürpriz bir kararla politika faiz oranını 2 puan artırarak yüzde 10.25 seviyesine yükseltti. Karar piyasalarda olumlu tepki gördü. Borsa İstanbul’da tepki alımları görülürken, döviz kurlarında düşüş yaşandı.

Piyasaların gündeminde son günlerde Merkez Bankası kararları öne çıktı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) perşembe günü piyasa beklentilerinin aksine sürpriz bir kararla politika faiz oranını 2 puan artırarak yüzde 10.25 seviyesine yükseltti. Bu karar olumlu karşılanırken Borsa İstanbul’da banka hisseleri öncülüğünde sert tepki alımları görüldü, döviz kurlarında ise kâr satışlarına bağlı düşüş gerçekleşti. Dolar/TL kuru 7.50 seviyelerine kadar çekildi. Ancak piyasalar üzerindeki etkiler kısa süreli oldu.

ÖZKAYNAK ORANI DEĞİŞTİ

TCMB’nin kararının yanı sıra Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), bankaların, swap limitlerini yasal özkaynaklara oranını yüzde 1’den yüzde 10’a çıkarması ‘normalleşme’ adımları olarak değerlendirildi. TCMB, toplantı sonrasında yayınlanan duyurusunda “güçlü kredi ivmesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanma ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izlemiştir” vurgusu kayda değer.

Bilindiği üzere bir süredir her ne kadar örtülü faiz artırımı ile piyasa, mevduat ve kredi faiz oranlarında yükseliş görülse de gösterge faizin yüzde 8.25 seviyesinde kalması acaba şartlar elverdiğinde tekrar faiz indirimi mi gelecek kuşkusu uyandırıyordu. Enflasyon ile TCMB gösterge faiz arasındaki makas açılmış ve eksi faiz durumu söz konusuydu. Gerçi haftalık repo yani gösterge faiz bir süredir işlevsiz bir pencere idi. TCMB fonlamaları faizin daha yüksek olduğu gecelik borç verme (O/N) ve Geç Likidite Penceresi (GLP) üzerinden yapıyordu. Muhtemelen yine öyle devam edecek. O faizler de yüzde 11.75-13.25 seviyelerine yükseldi. Zira yüzde 10.25 olan gösterge faiz hala yüzde 11.77 olan enflasyonun altında. Ayrıca döviz kurlarındaki yükselişe cevap vermek ve bir hamle yapmak gerekliydi. TCMB döviz satışlarıyla kurlardaki yükselişe ket vurmak teşebbüsü pek sonuç vermedi. Ayrıca döviz rezervlerinde aşınmaya neden oldu. Bu nedenle parasal sıkılaştırma ve faiz silahını çekmek bir bakıma elzem bir durum halini almıştı denebilir. Bu açıdan doğru hamle. Ama yeterli olup olmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

FAİZ KARARI YETERLİ OLACAK MI?

TCMB’nin faiz artırımın piyasalar ve ekonomik veriler üzerinde beklenen etkiyi yapması için diğer etkenlerin de yardım etmesi gerekecek. Sermaye girişlerinin görülmesi, dövize talebin durması, 218 milyar dolara ulaşan banka döviz mevduatlarında çözülme, cari açığın azalması, dış piyasalarda ABD dolarındaki değerlenmenin durması gibi bazı gelişmelerin de yardımı gerekecek. Faiz artırım kararına diğer koşullar yardımcı olmazsa yeterli sonuç alınması zorlaşabilir. Bilindiği üzere salgın hastalık nedeniyle ülkeler, zayıflayan ekonomik aktiviteye ivme kazandırmak için faiz düşürüp piyasaya bolca nakit vererek parasal genişleme politikaları uyguladılar. TCMB de doğal olarak benzer uygulama içine girdi. Ekonomi üzerinde olumlu sonuç da verdi. Bu yılın üçüncü çeyreğinde yılın ilk yarısına göre ciddi bir büyüme bekleniyor. Şimdi ise şartların zorlamasıyla birlikte faiz artırıp parasal sıkılaştırma tedbirlerini devreye sokuldu. Bu hamlenin ekonomideki toparlanma eğilimine olumsuz bir etkisi olacak mı? Bunu önümüzdeki günlerde test etme imkânımız olacak.

ALTIN ZAYIFLADI, YENİ GÜVENLİ LİMAN DOLAR

Yazının Devamını Oku

Piyasalarda FED etkisi

20 Eylül 2020
Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi Borsa İstanbul’da pek fazla hissedilmedi. Düşük faiz ve bol likiditeyle borsalar önemli primler elde etmişti. Şimdi ise yeni gündem ve beklenti arayışı var. Öte yandan Fed Başkanı Powell’ın toparlanma ve para poltikalarının belirsizliğinden söz etmesi kafaları karıştırdı. Powell’ın daha fazla mali teşvik gerek açıklaması da dikkat çekiciydi.

Piyasalarda dalgalı seyir devam ediyor. ABD Borsaları başta olmak üzere dış borsalarda kâr satışları görülürken, Borsa İstanbul da dışarıya bağlı olarak zayıf. Bu zayıf görünümde döviz kurlarındaki hareketlenmenin de payı olabilir. Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesinin etkisi Borsa İstanbul’da hissedilmedi. Düşük faiz ve bol likiditenin beslediği olumlu hava geçtiğimiz aylarda borsalara önemli primler yaptırmıştı. Ancak yeni gündem ve beklenti olmayınca çıkış hareketleri yerini kâr satışlarına bıraktı. Borsa endekslerinde patinaj görünümü hakim. Çıkarken direnç noktalarından geri dönüyor. Ayrıca piyasaları taşıyan ekonomik toparlanmada son verilerden de anlaşılacağı üzere bir ivme kaybı söz konusu.

DALGALANMA OLDU

Bununla birlikte artan vaka sayıları ve ekonomilerde kısmi kısıtlama tedbirleri var. Aşı çalışmalarında umut verici açıklamalar gelmeye devam ediyor. Ama piyasalar söylemden çok somut gelişmeler görmek istiyor. Son olarak da ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı sonrası yapılan açıklamalar biraz kafa karıştırdı. Fed beklendiği üzere faiz değişimine gitmedi ama toplantı sonrası Fed Başkanı Powell’in yaptığı basın toplantısında ekonomik toparlanmanın ve para politikalarının belirsizliğinden söz etmesi dalgalanmaya neden oldu. Bununla birlikte Fed Başkanı Powell’ın, “Enflasyon yüzde 2’ye ulaşana kadar ve bunun üzerinde ılımlı seyredene kadar faizler değişmeyecek” vurgusu önemliydi. Fed, 2023 yılına kadar faiz oranlarında değişiklik beklemezken 2020 ABD daralma tahminini yüzde 6.5’tan yüzde 3.7’ye düşürdü. Powell’ın açıklamalarında daha fazla mali teşvik gerektiği, işsizliğin yüksek seyrettiği vurgusu diğer kayda değer noktalar.

TEMKİNLİ GÖRÜNÜM

İç gündemde ise Doğu Akdeniz kaynaklı gelişmeler ilk sıralarda. Doğu Akdeniz’de tansiyon biraz düştü ancak AB ile Türkiye ilişkileri tekrar öne çıktı. Bu yöndeki gelişmeler bu aşamada yaptırımdan çok diyalog tarafına evrilmeye meyilli görülüyor. 24 Eylül’de Merkez Bankası (TCMB) toplantısı var. Merkez Bankası toplantısından genelde gösterge faiz oranında bir değişim beklenmiyor. Arttırım bekleyen az sayıda görüş var ama faiz kararından çok toplantı sonrası yapılacak açıklamalar izlenecek. Dünyada son merkez bankaları toplantılarında yeni faiz indirimleri pek gelmiyor. Dış merkez bankaları için konuşacak olunursa faizin düşecek aşağı yönlü pek bir marjı da kalmadı. Sıfır veya sıfıra yakın. Negatif faiz bir ara tartışılmıştı ama şimdi pek dillendiren yok gibi. Ayrıca enflasyonda yükseliş beklenirken faiz indiriminin devamı da zor. ‘Para politikalarında bir değişim olur mu?’ toplantılar daha çok bu yönde izleniyor. Zorlaşan gündem ve olumlu fiyatlamaya konu olacak beklenti eksikliği nedeniyle piyasalarda olumlu hava yerini temkinli görünüme bırakmış durumda.

ABD DOLARI DIŞARIDA ZAYIF

ABD ekonomik verilerinin son dönemde beklentilerin biraz altında kalması ve Avrupa Merkez Bankası’nın son toplantısında değerli Euro konusunda herhangi bir hamle yapmayacağı anlaşılınca ABD Doları zayıf kalmaya devam ediyor. Fed’den de uzun süre yeni bir faiz artırım hamlesi gelmeyeceği zaten belli. Dolardaki zayıflama altın fiyatlarına tepki alımı olarak yansıdı. Ancak altın fiyatındaki yükseliş de fazla güç kazanamadı. ABD kısaa ve uzun dönem tahvil faiz oranları da dibe yakın bir noktada yatay seyrediyor. Dış borsalarda ise yorgunluk çok bariz bir şekilde kendini gösteriyor. Son günlerde kâr satışları ve oldukça dalgalı seyir görülmesine rağmen çıkış trendleri bu aşamada korunuyor. Ancak önümüzdeki günlerde güç kazanamaz ise çıkış destek seviyelerini korumaları zorlaşabilir. Özetle dışarıda iç piyasalara destek anlamında bu aşamada pek bir şey görülmüyor. İç piyasalar bir süre kendi başının çaresine bakacak veya kendi yağı ile kavrulacak desek yeridir.

YABANCI SATIŞLARINDA İVME KAYBI

Yazının Devamını Oku

Piyasalar yön arayışında

13 Eylül 2020
Düşük faiz ve bol likidite borsaların can simidi oldu. Destek seviyeleri üzerinde tutunma çabasında olan borsalar, gündem ve beklenti eksikliğinden dolayı yön arayışına girdi. Yaşanan kâr satışlarına rağmen borsalardaki trendlerin de korunduğunu söylemeliyiz.

Borsalarda kâr satışları ve destek seviyelerinin üzerinde tutunma çabası görülüyor. Borsa İstanbul son günlerde ABD başta olmak üzere dış borsalara daha uyumlu görülüyor. Döviz kurlarında ise kâr satışları görüldü. Piyasaları taşıyacak yeni bir gündem ve beklenti olmayınca kararsızlık ve yön arayışı öne çıkmaya başladı. Diğer yandan borsaların can simidi gibi görülen düşük faiz ve bol likidite ortamı borsaları desteklemeye devam ediyor. Çıkamayan borsa düşer mi? Yoksa düşemeyen borsa çıkar mı? Bu ikilem bir süre daha gündemi meşgul edecek olsa da görünüm kâr satışlarına rağmen borsalardaki trendlerinin korunduğu yönünde. Borsadan çıkan yatırımcı nereye gidecek sorusu da var tabi ki. Döviz ve altına yönelim devam etse de her iki yatırım aracında da belli bir prim var. Gündem zorlaşır güvenli liman ihtiyacı öne çıkarsa durumu ayrıca değerlendirmek yerinde olacak.

ZAMANLA GÖRECEĞİZ

Bu noktada gerek mevduat gerekse tahvil bono faiz oranlarındaki yükselişi dikkate almak gerekecek. Faiz ciddi bir pozisyon değişimi için çok yüksek değil ancak faiz artışı devam ederse hem borsa hem de döviz yatırımcısı için alternatif haline gelir mi bunu zamanla göreceğiz. Çünkü enflasyon ve faiz karşılaştırmasını yaptığımızda faizin bu aşamada reel getiri yönünden çok ciddi bir alternatif olmadığı görülüyor. Bankalardaki döviz mevduatı 4 Eylül haftasında 217.4 milyar dolar seviyesinde. Bir önceki haftaya göre 400 milyon dolarlık bir çözülme var. Ancak toplam mevduatın yüzde 53’ü döviz cinsinden mevduat. Piyasaların yönü konusunda yatırım araçları arasında akışkanlık ve pozisyon değişimi etkili olacak. Öte yandan Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu B1’den B2’ye düşürme ve görünümü negatif olarak teyit etmesi kararının piyasalar üzerindeki etkileri sınırlı kalabilir. Bu aşamada mevcut pozisyonlar ve trendler önemli ölçüde korunuyor.

AVRUPA CEPHESİNDE DEĞİŞİKLİK YOK

Piyasalar perşembe günü yapılan Avrupa Merkez Bankası toplantısını bekledi. Avrupa Merkez Bankası toplantısında ne faiz değişti ne de para politikası. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda, ekonomik toparlanmanın güçlü olduğu vurgusu yapılırken toparlanmanın devamı konusundaki belirsizlikler ile parasal teşviklere hala ihtiyaç olduğu görüşlerine yer verildi. Ayrıca değerli Euro, zayıf talep ve enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde baskı oluşturduğu, Euro’daki yükselişin değerlendirildiği ve kur hedeflerinin olmadığı vurgulandı. Faiz ve politika değişikliği olmayınca piyasalar üzerindeki etkileri de çok zayıf kaldı. Bu durumdan Euro değerli kalmaya devam edecek sonucu çıkarılabilir. Zaten Euro/dolar paritesi biraz gevşemişti. Açıklama sonrası tekrar 1.18 seviyesinin üzerine yükseldi. Değerli Euro, zayıf dolar, Euro Bölgesi ekonomileri için olumsuz, ABD için olumlu algılanacak bir durum. Bu ne kadar daha korunacak bunu kestirmek zor ama politika değişikliği için bir sonraki toplantı beklenecek gibi görünüyor.

ALTIN SOLUKLANIYOR

Sert yükselişin ardından altın fiyatları biraz dinlenme ve soluklanma moduna geçmiş görünüyor. Ancak çıkış trendi korunuyor. Gelen satışlar bu aşamada kâr satışı ve düzeltme boyutunda. Son Avrupa Merkez Bankası toplantısının ardından politika değişimi ve dolar ile Euro’nun değerinde fazlaca bir dalgalanma olmayınca altın da sakin seyrini korudu. Pandemide artan vaka sayıları, aşı çalışmalarında henüz güven sağlayıcı noktaya ulaşılamaması veya bunun zaman alacak olması, dozu artıp azalmakla birlikte ABD-Çin gerginliğinin gündemdeki yerini koruması, Brexit konusu ‘güvenli liman’ ihtiyacını destekleyen gelişmeler. Ayrıca kasım ayındaki ABD başkanlık seçimleri, düşük faiz ve bol likidite ortamının sürecek olmasını dikkate aldığımızda, altındaki gerilemeyi düzeltme veya dinlenme süreci olarak görmek yerinde olacak. Ancak ons dolar fiyatının 1.900 seviyesinin altına gelme durumu söz konusu olursa ayrıca değerlendirmek gerekecek.

TRUMP NOKTAYI KOYDU

Yazının Devamını Oku

Finans piyasaları krizi fırsata çevirdi

11 Eylül 2020
Reel ekonomilerde yaşanan küçülmelere rağmen finans piyasaları verimli bir dönem geçirdi. Düşük faiz ve piyasaya verilen bol likidite sayesinde finans sektörü canlandı. Borsa İstanbul’a ilgi yoğun olurken, hesap sayısı da 1.5 milyonu aştı. Borsaya 400 bin civarında yeni yatırımcı geldi. ‘Kriz fırsattır’ sözü bu dönemde işlerlik kazandı.

KORONAVİRÜSE bağlı olarak ikinci çeyrekte (nisan-haziran dönemi) küresel ekonomi tarihin en büyük küçülmelerinden birini yaşadı. Yüzde olarak ABD ekonomisi 31.7, Japonya 28.1, Almanya 10.1, Türkiye 9.9 daraldı. Reel ekonomilerdeki küçülmelere rağmen finans piyasaları bu süreçte oldukça verimli bir dönem geçirdi. Bazıları tarafından  Çinlilere atfedilen ‘kriz fırsattır’ sözü bir anlamda işlerlik kazandı. Eskilerin ‘ticaret durmaz’ diye de bir sözü var.

BORSAYA YOĞUN İLGİ

Türkiye özelinde konuşacak olursak 2.çeyrek milli gelir (GSYH) yüzde 9.9 küçülürken ‘finans ve sigorta faaliyetleri’ sektör olarak yüzde 27.8 büyüme gösterdi. Bu durum verilere de yansıdı. Merkez bankaları ve ülkelerin parasal genişleme politikası ile düşük faiz ve piyasaya verilen hiç olmadığı kadar bol likidite finans sektörünü canlandırdı. Alternatif arayışındaki yatırımcıların Borsa İstanbul’a ilgisi yoğundu. Hesap sayısı 1.5 milyonu geçerken 400 bin civarında yeni yatırımcı geldi. Pandeminin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için faizde düşüş hamlesi doğal olarak hisse senedi, altın ve dövize yönelimi beraberinde getirdi.

ALTIN ÖNE ÇIKTI

Reel ekonomiler kapalı iken veya yeni toparlanma sürecinde iken borsada hissesini yakalayan çok iyi primler buldu. Altın bu süreçte yine öne çıktı. Dışarıda altının ons fiyatındaki yükselişe içeride dolar/TL kurundaki yükseliş de eklenince gram TL fiyatı da ciddi sayılabilecek prim yaptı. Diğer yandan düşük faiz ve ucuz para özellikle konut ve otomobile de ilgiyi artırdı. Hem satış rakamı hem de fiyat artışı olarak önemli yükselişler görüldü. Şimdi sorular daha çok finans sektöründeki canlılık sürecek mi noktasında yoğunlaşıyor. Bir anlamda ‘tamam mı, devam mı’ ikilemi. Bunu pandeminin seyri ve vaka sayılarıyla ekonomideki toparlanmanın gelip gelmeyeceği konusu  belirleyecek. Ancak düşük faiz ve bol likidite ortamının korunacağı aşikar.

İYİMSERLİK KORUNABİLİR

Gerek ABD gerekse Avrupa Merkez Bankası başkanları piyasaya destek ve uzun süre düşük faizin devamı vurgusunu bir çok kez yaptılar. Bu açıdan düşük faiz ve bol paralı ortam devam edecek ise salgın hastalıkta olağandışı yeni dalgalar gelmez ise iyimserlik korunabilir. Ancak artan vaka sayıları reel ekonomiler üzerine yeni bir yük getirirse veya kapanma gibi bir durum söz konusu olursa finans piyasalarının iyimserliğini koruması zorlaşacaktır.   

Yazının Devamını Oku

Dış borsalarda balon korkusu

6 Eylül 2020
Geçen aylarda IMF ve bazı yatırım bankaları tarafından yapılan değerlendirmelerde reel ekonomiyle borsalar arasındaki korelasyonun birbirinden bağımsız hale geldiğine dikkat çekildi. Ekonomilerde ikinci çeyrekte küçülmeler yaşansa da borsalar çıkışına devam etti. Ancak yaşanan yükseliş için piyasalarda ‘balon’ değerlendirmeleri yapıldı.

Borsa İstanbul ile dış borsalar arasındaki uyumsuzluk sürüyor. Ancak son birkaç gündür ise dış borsalardaki düşüşe rağmen Borsa İstanbul daha alıcılı görüldü. Bu gelişmede biraz Türkiye ve Yunanistan arasında NATO aracılığıyla başlayan diyalog sürecinin payı olduğunu söylemek mümkün. Görüşmelerden henüz sonuç çıkmadı. İç piyasalarda dikkati çeken konulardan biri de döviz kurlarında yaşanan yükseliş. Ayrıca gösterge faiz oranındaki yükseliş eğilimi de sürüyor. Bu yükselişte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son dönemdeki fonlama faiz oranlarını arttırmasının ve likidite kısıcı hamlelerinin etkisi var. Faiz artışı ve likidite azaltıcı hamlelerinin ardından döviz kurları da yakından takip ediliyor. Ayrıca ABD dolarının dış piyasalardaki zayıf görünümünü de dikkate almak gerekir.

İLK ALTERNATİF

İç piyasalarda dalgalı seyrin devam ettiği bir süreçte başta ABD olmak üzere dış borsalardaki düşüşler piyasaların gündeminde ilk sıralara yerleşti. Ancak son dönemde ABD borsalarındaki yükseliş için bazı finans çevrelerinde balon şişmeye devam ediyor şeklinde değerlendirenler de vardı. IMF ve bazı yatırım bankalarının geçtiğimiz aylardaki değerlendirmelerinde reel ekonomiyle borsalar arasındaki korelasyonun koptuğu, birbirinden bağımsız hale geldiğine dair kabul gören söylemleri vardı. Salgın hastalık ve artan vaka sayıları bir yana mayıs sonrası toparlanma eğilimi görülse de ülke ekonomilerindeki 2. çeyrekte rekor küçülme yaşandığı süreçte bile borsalar çıkışına devam etti. Küresel ekonomideki toparlanmanın sürdürülebilirliği konusundaki soru işaretlerine rağmen ABD borsaları eski zirvelerini yakalarken Nasdaq Endeksi salgın hastalık öncesi zirvesini geçerek yeni zirveler oluşturdu. Sanki salgın hiç yaşanmamış ve ekonomi yara almamış gibi. Borsalardaki yükseliş için balon değerlendirmeleri biraz da reel ekonomiyle kopuk bu fiyatlamadan geliyordu. Ancak merkez bankalarının düşük faiz ve hiç olmadığı kadar piyasalara sunduğu bol para, yatırım aracı olarak borsaları ilk alternatif haline getirmişti. Bu gelişmede alternatifsizlik de önemli rol oynadı.

ALTINDA KÂR SATIŞLARI VAR

ABD dolarının hafif değer kazanması ve ABD tahvil faiz oranlarındaki yükseliş, beklentilere yakın gelen ABD tarım dışı istihdam verileri ve işsizlik oranlarındaki gerileme gibi etkenler altında (ons dolar) kâr satışları için gerekçe oldu. Altın fiyatının geldiği dip seviyelere baktığımızda orta dönem için prim düzeyi hala yüksek olarak görülebilir. Ancak daha geniş ölçekte, salgın hastalık ve artmaya devam eden vaka sayıları, aşı çalışmalarının sonuç vermesi için zamana ihtiyaç olması, jeopolitik gelişmeler güvenli liman ihtiyacını gündemde tutuyor. Başta Avrupa olmak üzere ABD dolarının zayıflığından diğer merkez bankaları rahatsız olsa da doların ucuz ve bol olması nedeniyle doların zayıf kalması olası. Ayrıca düşük faiz ve bol likidite en azından bir süre daha var olmaya devam edecek. Durum böyle olunca altın fiyatlarında kalıcı bir düşüş beklemek için erken. Bunun için seviye olarak 1.900 dolar seviyelerinin altında kalınması gerekecek. Bu aşamada düşüşleri teknik düzeltme ve kâr satışı olarak görmek yerinde olacak.

BORSA DESTEK SEVİYELERİNDE

Borsada kâr satışlarıyla birlikte destek seviyelerinde tutunma çabası da öne çıkmış durumda. İlk destekler 1.072-1.064 seviyelerinde bulunuyor. Kısa dönem için önem kazanan bu seviyenin altında verilecek sonraki destek 1.030 seviyesinde. İlk dirençler ise 1.100 ve 1.141 seviyelerinde. 1.141 daha önemli. Tepki çıkışının devamı için bu seviyenin geçilmesi gerekecek. Destek seviyelerinde tepki alım denemeleri görülebilir. Ancak olası tepki alımlarının direnç seviyelerinde satışla karşılaşma olasılığı yüksek.

DOLAR/TL’DE İLK DESTEK 7.42

Yazının Devamını Oku

Piyasalara FED desteği

30 Ağustos 2020
FED Başkanı Powell’ın Jackson Hole’de yaptığı konuşma, altın fiyatları, Doğu Akdeniz’de yaşananlar, koronavirüs konusundaki gelişmeler piyasaların gündemini oluşturuyor. Döviz kurlarındaki yükseliş hareketinde ise ivme kaybı yaşandı. Powell’ın açıklamaları sonrasında ABD Doları dış piyasalarda da değer kaybı görüldü

İç ve dış piyasalar yoğun gündem ile birlikte dalgalı bir seyir izliyor. Borsa İstanbul’da çıkış hareketi direnç seviyelerini geçmekte zorlanırken dış borsalara göre biraz daha zayıf göründü. Döviz kurlarında hafif gerileme, kısa ve uzun vadeli gösterge tahvil bono faiz oranlarında ise gevşeme vardı. Piyasaların gündeminde, FED Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole’ün açılışında gerçekleştirdiği konuşma, altın fiyatları, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, koronavirüse bağlı haberler ve makroekonomik veriler öne çıkan konu başlıkları. Tansiyonun yükseldiği Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginlikte Avrupa Birliği ve Almanya’nın Yunanistan’dan yana açık tavır koymaları ayrıca Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Jerome Borrell’in Türkiye’ye yaptırım hazırlığından söz etmesi tepkiyle karşılandı.

JP MORGAN’IN ÖNERİSİ

Cuma günü gelen bu açıklamalar Borsa İstanbul’a zayıf satış dalgası olarak yansırken dış borsalardan olumsuz ayrışmasına neden oldu. Döviz kurlarında ise yükseliş hareketi ivme kaybetmeye başladı. Bu gelişmede; Merkez Bankası’nın (TCMB) örtülü faiz artırımı ve likidite kısıcı hamlelerinin yanında, Powell’in açıklamaları sonrası ABD dolarının dış piyasalarda değer kaybı, son haftalarda artışlarına şahit olduğumuz bankalardaki döviz mevduatının geçen hafta biraz gerilemesi, ABD’li ünlü yatırım bankası JP Morgan’dan gelen “dolar sat, TL al” önerisi ve kâr satışlarının etkili olduğunu söylemek mümkün. Diğer yandan TCMB tarafından perşembe günleri açıklanan yurtdışı yerleşiklerin portföy yatırımlarında (sıcak para) 21 ağustos haftasında yabancı çıkışlarının nette 15 milyon dolara düşmesi (hisse satışı 86 milyon dolar, tahvil bono alışı 71 milyon dolar) yabancı satış baskısının nispeten azaldığını göstermesi açısından kayda değer bir gelişme.

İYİMSERLİK SÜRÜYOR

Hatırlanırsa geçtiğimiz haftalarda bu rakamlar 500-600 milyon dolar seviyelerinde seyrediyordu. Artan pandemiye bağlı vaka sayıları ve zayıflayan aşı etkisine rağmen düşük faiz ve bol likiditen avantajını kullanmaya devam eden piyasaların genel görünümünü özetleyecek olursak, dış borsalardaki iyimserlik sürüyor. Buna karşılık olumlu havayı korumaya çalışan bir iç piyasadan söz etmek mümkün.

ALTIN FİYATINI ETKİLEDİ

FED Başkanı Powell’ın Jackson Hole’deki açıklamaları piyasa dostu ve güvercin tonda bulundu. Açıklamalarda çıkan en belirgin izlenim, FED’in strateji değişikliğine gidilmesi ve ortalama yüzde 2’lik enflasyonu hedefleme kararı oldu. Buna göre, para politikası bir süreliğine enflasyonun yüzde 2’nin üzerine çıkmasına müsaade edecek ve hemen faiz artırımına gidilmeyecek. İstihdam artışı ve pandemiye bağlı ekonomik krizin atlatılmasına öncelik verilecek. Yapılan açıklamalar aslında mevcut piyasa iklimine uygun. Düşük faiz yanında piyasalara hiç olmadığı kadar bol para verildi. Bunun sonucu olarak uzun dönemde enflasyonda artış beklentisi kaçınılmaz bir sonuç. Salgın hastalığın ekonomi üzerindeki etkilerinin sürdüğü bir ortamda faiz artışı ve likidite kısıcı adım atılması zaten çok zor. Yüksek enflasyon beklentisi ilk aşamada ABD 10 yıllık tahvil faiz oranlarında yükseliş eğilimi olarak yansıma gösterse de sonra zayıfladı. Powell’in faiz konusunda ağır davranacakları yönündeki açıklamaların ardından ABD doları değer kaybederken ( Dolar Endeksi geriledi) Euro değer kazandı. Powell’in açıklamalarından anlaşılan, enflasyon yükselse de düşük faiz, bol likidite ortamı devam, önceliğimiz istihdam ve krizin atlatılması, gerisine sonra bakarız. Bunu piyasalar ve özellikle gelişen piyasalar için olumlu değerlendirmek mümkün.

Yazının Devamını Oku