Borsa İstanbul, bayram tatili sonraki ilk işlem haftasını yeni rekor ve zirve denemeleriyle geçirdi. Hatırlanırsa geçen haftaki yazımızın başlığı “Borsa bayramı uzatabilir” şeklindeydi. Borsa yatırımcısı için bir bakıma öyle de oldu. Çıkışı destekleyen gelişmelere bakıldığında; işlem hacmindeki artışla piyasaya katılımın ve ilginin devam etmesi, yabancı alımlarının sürüyor olması önemli paya sahip. Geçtiğimiz bir ayda yabancı yatırımcıların aldıkları hisse senedi toplamı 1.1 milyar dolar oldu.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ay sonuna doğru yapacağı Arap ülkeleri ziyareti de önemli görülüyor. Körfez Ülkelerinden Türkiye’ye yatırım beklentileri artmış durumda. Ayrıca yüksek enflasyona karşı getiri arayışında borsa, ciddi bir alternatif olmaya devam ediyor. Konut ve gayrimenkulde geçen yılki canlılık görülmüyor. Konut fiyatlarının çok yükselmesi ve erişilebilirlik oranının azalmasının yanı sıra artan kredi maliyetleri talebi zayıflattı.
Döviz kurlarına gelince; primli ve yukarı yönlü çok fazla marj kalmadığı yönünde değerlendirmeler mevcut. Altında iç piyasalarda gram/TL fiyatı yükselişini sürdürse de dış piyasalarda ons fiyatı son dönemde geriliyor.
Mevduat faizi enflasyona karşı tasarrufları korumada bu aşamada yeterli görülmüyor. Alternatif piyasaların hali böyle olunca hisse senetleri yatırım tercihleri arasındaki yerini koruyor.
NELER BEKLEMELİYİZ
BIST100 Endeksi’nin mayıs ayının ilk günlerinden bu tarihe kadar yaklaşık iki aylık dönemde yüzde 40’ı aşan bir prim yaptığını, son iki haftalık yükselişin yüzde 20’yi geçtiğini dikkate alırsak, Borsa İstanbul’da olumlu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlandığı, önemli direnç noktalarına yaklaşıldığı uyarısını da yapmak gerekecek.
Bununla birlikte BIST100 Endeksi hisseleri fiyat kazanç oranı 6.3-6.4 civarında seyrediyor. Bu açıdan borsa primli görünümünün yanında pahalı bir görüntü vermiyor. Temmuz ayının son günlerine doğru 06/2023 dönem bilançoları gelmeye başlayacak. Bilanço beklentilerine göre hisse tercihlerinde çok seçici olmak daha önemli hale gelecek. Gerçi hisse seçimi her daim önemlidir.
Bayrama önceden başlayan Borsa istanbul, yeni haftaya da iyimser giriyor. 5.700 zirve seviyesinin üzerinde kapanış gerçekleşti. Çıkışın devamı için bu seviyenin üzerinde kalınması önemli olacak. Sert yükseliş nedeniyle kâr satış denemeleri görülse de bu aşamada piyasa bozucu bir haber akışı görülmüyor. İşlem hacmi artışı, fiyat kazanç oranı gibi önemli rasyoların halen düşük seyretmesi, yabancı yatırımcıların takas oranlarında son dönemde görülen yükseliş eğilimi çıkışı destekleyen gelişmeler. Yabancı yatırımcıların Borsa İstanbul’daki payları yüzde 29’un üzerinde seyretmeye devam ederken son iki haftada aldıkları hisse senetleri toplamı 575 milyon doları buldu. Geçen hafta itibariyle yılın ikinci yarısına ait bilanço dönemi tamamlandı. Birkaç hafta sonra bilanço beklentileri fiyatlanmaya başlayacak. Bu durum hisse bazlı hareketliliği de beraberinde getirecektir. İç gündemde önümüzdeki hafta haziran ayına ait enflasyon verileri takip edilecek. TCMB faiz artırımının beklentilerin altında kalması sonrası döviz kurlarında yeniden ivme kazanan yükseliş ile birlikte enflasyonun seyri daha da önem kazandı. Haziran ayına kur artışları ne ölçüde yansıyacak bunu tahmin etmek zor ama beklenti anketlerine göre TÜFE, aylık yüzde 2.80-2.90, yıllıkta ise yüzde 38-39 gibi bir rakam çıkıyor. Mayısta aylık yüzde 0.04, yıllık yüzde 39.59 olarak yayınlanmıştı. Diğer yandan enflasyon sonrası memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam açıklanacak. Basında asgari ücrete yapılan zam kadar artış beklentisi haber akışları arasında yer aldı.
ZİRVE DENEMELERİ SÜRÜYOR
Borsada yeni zirve denemeleriyle çıkış sürüyor. Son işlem gününde kapanış, yeni zirve seviyesinde oldu. Çıkışın devamı için 5.700 seviyesinin üzerinde tutunması önemli olacak. Daha alt destekler 5.600-5.500 ve 5.300 seviyelerinde. Çıkışın devamında ise 5.900-6.000 ilk direnç noktaları. Bu seviyenin üzerinde 6.300-6.500 sonraki hedef noktaları olarak görülebilir. Endekste sert yükselişe bağlı kâr satışları görülse de çıkış hareketinin devamı beklenebilir.
DIŞ PİYASALAR SAKİN
Seçim etkisine giren iç piyasalar, ekonomide yönetim ve politika değişikliklerine odaklanınca dışarıdaki gelişmelere duyarsız kaldı. Bu nedenle neler olup bittiğine bir göz atmak yararlı olacak. Dış piyasalara merkez bankaları yön vermeye devam ediyor. Bilindiği üzere merkez bankaları ekonomide bir bakıma “başrol” oyuncusu. Akla ilk gelen ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) oluyor. Önce ECB Başkanı Lagarde konuştu, ardından da Fed Başkanı Powell’ın açıklamaları geldi. Her iki başkan da parasal sıkılaşmadan ve faiz artırımının devamından söz etti. Fed bilindiği üzere uzun faiz artırımları sonrası haziran toplantısında ara vermişti. Powell son konuşmasında önümüzdeki toplantılarda art arda iki faiz artışına açık olduklarının sinyalini verdi.
YETERLİ GÖRMÜYORLAR
TCMB faiz kararıyla birlikte piyasalar bayrama iyimser bir havada giriyor. Hisse senedi, döviz ve altın (gram/TL) yatırımcısının yüzü gülüyor. TCMB faiz artışı beklentilerin altında kalınca; Borsa İstanbul’da faiz alternatif olarak kısa sürede çok öne çıkmayacak anlayışı güçlendi. Döviz kurlarının yükselmesiyle enflasyonun bir süre daha yüksek seyredeceği görüşü pekişti. Bu durum tasarruf sahiplerini yüksek enflasyona karşı getiri arayışına itti. Tasarrufları koruyacak, enflasyonu yenecek yatırım aracı olarak akla borsa ve dövizin gelmesi olağan bir durum. Hatırlanırsa geçen yıl konut ile borsa enflasyonun üzerinde getiri sağlamıştı. Bu yıl da aynı şeylerin olacağını iddia etmek şimdiden zor.
YAŞAYARAK ÖĞRENDİ
Ama yatırımcı hisse senetlerindeki potansiyeli bizzat yaşayarak öğrendi. Üstelik Türk halkı son yıllarda borsaya ve hisse senedine daha aşina hale geldi. Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre borsada yatırımcı sayısı hızla artarak 5 milyonu geçti. Finansal okur yazarlık da artıyor. Bu açıdan hisse senetleri artık halka çok uzak değil. Döviz ve altın geleneksel yatırım araçlarının başında geliyor. Bankalardaki ‘Kur Korumalı Mevduat (KKM)’ ile birlikte döviz tevdiat hesaplarının toplamı mevduatın yaklaşık yüzde 65’ine ulaşmış durumda. Kurlardaki yükseliş dövizdeki yatırımcıyı koruyor. Dış piyasalarda altının ons fiyatının son günlerde düşmesine rağmen dolar/TL kurudaki artış altın (gram/TL) fiyatını da yukarı çekmiş durumda.
ŞU AN GEÇERLİLİĞİ YOK
Herkes halinden memnun olunca bayramın öne çekilmesi gibi bir durum hasıl oldu. Alternatif piyasaların aynı yönde hareket etmesi, veya herkesin kazandığı bir sürecin çok sürdürülebilir olmayacağı gibi söylemlerin bu aşamada pek geçerliliği yok. Şimdilik dolar/TL yukarı, borsa yukarı gibi geçen yıl gördüğümüz hava tekrar yakalanmış görülüyor. Ama TCMB faiz kararının fiyatlanması sonrası piyasalardaki iyimserlik yerini daha gerçekçi dengelere bırakabilir. Diğer yandan; BIST100 Endeksi fiyat kazanç oranı cuma günü itibarıyla 5.5 seviyesinde. Oldukça düşük bir oran. Bu durum iskontolu izlenimi veriyor. Bunda 2022 yılından gelen parlak bilançoların payı da var elbette. 03/2023 dönem bilanço performansları daha düşük. Fiyat kazanç oranı bilanço değerlemeleri için tek başına yeterli değil, ama önemli bir kriter.
POTANSİYELİNİ GÖSTERİYOR
Diğer yandan BIST100 Endeksi, TL bazlı grafiklerde zirve seviyelerine yaklaşırken dolar bazlı grafiklerde son 20 yılın dibine daha yakın seyrediyor. Dolar/TL kuru yükseldikçe BIST100 Endeksi dolar bazında düşük kalmaya devam ediyor. Bu yönlerden bakınca borsa için önümüzdeki potansiyel kendini biraz daha göstermiş oluyor. Ayrıca, seçim süreçleri bitti. Zaman ne gösterecek, başka gündemler çıkar mı bilmiyoruz ama iç gündeme dair mart/2024 ayına kadar çok önemli bir konu başlığı görülmüyor. Dış piyasalardan içeriye yansıyacak ekonomik kriz veya başka bir olumsuz haber akışı en azından şimdilik yok. Özetle, piyasalar bayramı iyimser bir havada karşılıyor.
TÜRKİYE Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) perşembe günü politika faiz oranını yüzde 15’e yükseltti. Son faiz artışını 19 Mart 2021 tarihli toplantısında yüzde 19’a çıkararak yapmıştı. Uzun bir aradan sonra gelen faiz artışı piyasa beklentilerinin altında kaldı. Yüzde 25-30’larda oranlarla, ortodoks para politikalarına daha güçlü bir dönüş bekleniyordu. Ortodoks politikalardan kasıt, genel kabul görmüş, ekonomi ve para teorisinin gerektirdiği uygulamalardır.
BEKLENTİLER YÜKSELDİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, görevi devralırken “Rasyonel zemine dönmekten başka seçeneğimiz kalmamıştır” derken değişimin ilk işaretini vermişti. Yeni TCMB başkanının atanmasıyla mevcut ekonomi politikalarında değişim olasılığı çok kuvvetli bir beklenti haline gelmişti. Bu meyanda, yeni ekonomi politikalarındaki değişimin ilk ayağı olarak TCMB faiz kararı görülmeye başlandı. Doğal olarak beklentiler de aynı ölçüde yükseldi. Özellikle yabancı yatırım bankalarından yüzde 30-40’lı tahminler geldi. Sadece tahminle kalmadılar ona göre pozisyon da almaya başladılar.
JP Morgan TCMB faiz kararından birkaç gün önce, ocak ayında açılan 12 Temmuz vadeli Dolar/TL pozisyonlarını yüzde 12.5 getiri ile kapattıklarını açıkladı. Perşembe günü ise Citibank kaynaklı haberde, TCMB faiz artırım kararı sonrası “Model portföyümüzde uzun Dolar/TL pozisyonuna geri dönüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kurum, 30 hedefi ve 22 zarar kes seviyeleriyle üç aylık forward dolar/TL alımı önerdi. Onların işi para ticareti, işlerini yapıyorlar. Ama TCMB’nin şartların ağırlığına mütenasip sorumlulukları var. Başka dengeleri de gözetmek zorunda. Türkiye ciddi bir dış ticaret ve cari açık ile karşı karşıya. Döviz kurlarının ihracatçı açısından önemi malum. Geçtiğimiz aylarda döviz kurları uzun süre yatay seyredince ihracatçıların yakınmalarını hepimiz biliyoruz. Sıcak para giriş ve çıkışları açısından da kurun seviyesi ve öngörülebilir olması aynı derecede önemli.
TARTIŞMA ‘YÖNTEM’ ÜZERİNE
Döviz kurlarını kontrol altına almadan enflasyonu dizginlemenin mümkün olmadığı bilinen bir gerçek. Yüksek kuru ve TL’nin değer kaybını savunmak gibi bir meramımız yok. TCMB’nin neden faiz oranının beklentilerin altında tutmuş olabilir sorusuna cevap arıyoruz.
Borsa İstanbul’da kâr satışlarına rağmen çıkış eğilimi korunuyor. Döviz kurları ve gösterge tahvil faiz oranlarında da yükseliş hâkim. Birbirine alternatif iki piyasanın (para ve sermaye) aynı yönde hareket etmesi bazen piyasa şartları gereği olabiliyor. Bulunduğumuz dönem de öyle bir süreç. Bu görünüme sebep olan gerekçe, seçim sonrası gelen yeni ekonomi yönetimi ve politika değişikliği olasılığı. Bu açıdan 22 Haziran’daki TCMB toplantısı ve faiz kararı değişikliğin ilk eşiği gibi görülüyor. Beklentiler, faiz artışlarının başlayacağı yönünde. Agresif mi, yoksa ılımlı mı olacağı konusunda net görüş oluşmuş değil. Ama piyasa sert bir yükseliş olasılığını biraz daha güçlü görüyor.
‘ONAYLANMIŞ’ BİR DEĞİŞİKLİK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hazine ve Maliye Bakanımızın şu andaki düşüncesi noktasında, biz tabii kendisine burada atacağı adımları süratle, rahatlıkla Merkez Bankası’yla beraber atmasını kabullendik” dedi. Ayrıca Erdoğan, “’Cumhurbaşkanı faiz politikalarında ciddi bir değişime mi gidiyor yanılgısına düşmesinler, ben aynıyım, ama” diye de ilave etti. Yapılacak değişiklik bir bakıma onay almış görülüyor. TCMB faizi artırırsa adımın büyüklüğü önemli olacak tabii ki. Gerçi tahvil ve mevduat faiz oranlarıyla TCMB politika faizi arasında uçurum var. Piyasa kendi fiyatlamasını çoktan yaptı. TCMB faiz artışı sonrası piyasa faizleri üzerindeki etkileri ayrıca takip edilecek.
SINIRLAR TEST EDİLECEK
BORSA İstanbul’da iyimserlik rüzgârı eserken yüksek hacimli çıkış rallisi sürüyor. Seçim sonrası beklendiği üzere Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasının ardından TCMB’nin başına Hafize Gaye Erkan’ın getirilmesi, piyasalarda olumlu yankı buldu. İlk refleks sonrası piyasalar şimdi icraatlara odaklandı. Bu çerçevede yeni ekonomi yönetiminden gelecek açıklamalar yakından takip edilecek. Ancak 22 Haziran’daki TCMB toplantısı ve faiz kararı, ekonomi politikasında olası bir değişimin ilk eşiği olarak görülüyor. Beklentiler, faiz artırımlarının başlayacağı yönünde. Mehmet Şimşek’in sıkça bütçe disiplini, uluslararası normlara dönüş, istikrar ve şeffaflık vurguları yeni politika açısından bir sinyal veriyor. Ama piyasa bu adımları ve gerçekleşmeleri görmek istiyor. Borsa İstanbul ve tahvil faiz oranlarındaki sert yükselişle beklentiler fiyatlandı. Döviz kurlarındaki politikanın ise rekabetçi ve gerçekçi kur kapsamında müdahale edilmemesi yönünde olduğu anlaşılıyor.
KURDA BEKLENTİ
TCMB tarafından yapılan döviz satışlarıyla döviz kurları baskı altına alınırken özellikle ihracatçıların yakınmaları haber akışlarının içinde yer almıştı. Ayrıca yabancı yatırım bankalarının raporlarında kurlarda yukarı hedefler veren değerlendirmelere sıkça rastlamıştık. Piyasaların kur artışıyla ilgili beklentileri bu meyanda karşılanmış oldu. Yeni yönetim, ikiz açıklar (cari ve bütçe) gibi ciddi bir sorunla işe başlayacak. TCMB rezervlerinin durumu malum. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı, zammı takip eden sabit gelirli ve emekliler gibi başkaca çözüm bekleyen noktalar mevcut. Şartların ve sorumluluklarının ağır olduğunu Mehmet Şimşek biliyor ve bunu açıkça dillendirmişti. Halktan yeni güven oyu alan bir hükümet yanında olacak. Bu açıdan piyasa şartlarının ve ekonomi biliminin gereklerinin uygulanması konusunda desteği var. İç ve dış piyasalar da ilk tepkilere göre bir kredi tanımış durumda. Atamalar sonrası, ekonomi programının hazırlanmasıyla uygulama aşamasına geçilmesi bekleniyor. Olumlu seyrini sürdüren Borsa İstanbul, beklentileri önemli ölçüde fiyatlarken sonraki adımları ve uygulamaları görerek daha seçici bir yol izleyebilir.
YABANCI KATILIMI HENÜZ ZAYIF
Borsa İstanbul’a seçim sonrası yabancı ilgisi henüz başlamadı. Onlar da gerçekleşmeleri bekliyor olabilir. Hisse senetlerinde yabancı takas oranı cuma günü itibarıyla halen yüzde 28’in altında seyrediyor. 2 Haziran’da yüzde 27.40 seviyesindeydi. Hafif bir yükseliş var ama 15 Mayıs günü bu oran yüzde 30’un üzerindeydi. TCMB verilerine göre 8 Haziran ile biten haftada, yani seçim sonrası; yabancı yatırımcılar son aylardaki satışlarına devam ederek 52 milyon dolarlık hisse senedi satarken 15 milyon dolarlık tahvil bono aldılar. Borsadaki yüksek işlem hacmi ve son 2-3 haftada yüzde 25’i aşan primler, daha çok yerli yatırımcının katkısıyla gerçekleşmiş durumda.
PAHALI BORSA UZAK
Son günlerdeki sert yükseliş ciddi bir primi ihtiva ediyor. Ama fiyat kazanç gibi bilanço değerleme kriterleri açısından halen çok pahalı bir borsadan söz etmek zor. Bu görünümden primli ama pahalı değil gibi bir sonuç çıkıyor. BIST100 hisseleri fiyat kazanç oranı 5.6 seviyesinde seyrediyor. Fiyat kazanç piyasa değerlemesi için tek kriter değil elbette. Ama çok kullanılan bir ölçek. Bu arada 03/2023 dönem bilanço performanslarının geçtiğimiz dönemlere göre çok zayıf kaldığını, özellikle kârlılık rakamlarının gerilediğini dip not olarak verelim. Bununla birlikte yüksek enflasyona karşı getiri arayışında hisse senetleri halen önemli bir seçenek. Olası bir faiz yükselişinin borsaya gelecekte rakip olması olasılığı da var. Henüz faiz artışının boyutlarını bilmediğimiz için söylediklerimizin mevcut parametrelere göre olduğu hususunu hatırlatalım.
Mehmet Şimşek ekonominin başına getirildi. Buna bağlı olarak politika değişikliği en üst perdeden ve bizzat Mehmet Şimşek tarafından “rasyonel zemine dönmekten başka seçeneğimiz kalmamıştır” şeklinde dillendirilmiş oldu.
Rasyonel politikalardan ilk akla gelenler gerçekçi ve rekabetçi kur, enflasyona yaklaşan faiz oldu. Faiz için en önemli referansın enflasyon olduğu bilinen bir durum. Son birkaç haftada tahvil ve bono faiz oranlarındaki yükselişle piyasa bunu fiyatladı zaten. Gösterge tahvil ve bono faiz oranları TCMB’nin olası bir faiz artış beklentisiyle ikiye katlandı.
22 HAZİRAN BEKLENİYOR
Döviz kurlarında ise secim sonrası görülen ve dün ivme kazanan yükselişi de bu çerçevede görmek lazım. 22 Haziran’da TCMB toplantısı var ve beklentiler faiz artışının geleceği yönünde. Agresif veya ılımlı artışlar bekleyenler var. Yabancı yatırım bankaları zaman içinde yüzde 25’e kadar bir artış öngörüyorlar. Bu durumda döviz kurları muhtemelen zayıflayacaktır.
SIRA FAİZ SİLAHINDA MI?
Sanki 22 Haziran’a kadar döviz kurlarına bir müdahale yapılmaması gibi bir görüntü hakim. TCMB, bilindiği üzere faiz silahını çekemeyince döviz satarak kurları ve enflasyonu baskılama bir yolunu seçti. Bu da rezervlerde zayıflamaya neden oldu. Mevcut politikanın devamı zordu. Mehmet Şimşek, “başka seçenek kalmadı” derken biraz da bunu kastetmiş olabilir. Döviz kurundaki artışla birlikte beklenen olası sonuçlar;
SICAK PARA GİRER ENFLASYON ARTAR
- İhrac malları ucuzlar ve ihracat artar. İthalat pahalılaşır ve yavaşlar, yabancı için turizm daha cazipleşir.
Borsa İstanbul, geçtiğimiz hafta seçim gibi önemli bir belirsizliğin geride kalmasının ardından yeni kabine ve ekonomi politikalarına ilişkin beklentilerle yükselişini sürdürmüştü. Başta Hazine ve Maliye Bakanlığı olmak üzere ekonomi yönetimindeki yeni isimlerin kimler olacağı merak konusuydu. Şimdi kabine belli oldu. Gözler mevcut ekonomi politikasında bir değişiklik olup olmayacağında. Artık buradaki gerçekleşmeleri görmek gerekecek. Ortodoks politikalara dönüş ve Mehmet Şimşek ismi bu noktada oldukça önemli. Geçtiğimiz hafta bu yönde beklentilerin bir kısmı fiyatlanmıştı. Yeni kabinenin belli olması ile ‘Beklentiler bitti’ diye kısmen kâr satışları görebiliriz. Ayrıca yeni kabinenin netlik kazanması sonrası iç piyasalar ileriye yönelik bir projeksiyon yapma imkânına da kavuşmuş oldu.
KURDA YÜKSELİŞ SÜRDÜ
Diğer yandan sermaye piyasaları seçim sonrası olumlu tepki verirken para piyasaları bu sürece katılmadı ve kurlar yükselişini sürdürdü. Gerek iç gerekse dış piyasalar seçim sonrası oluşacak yeni tabloya bir kredi tanımış görünüyor. Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS) 14 Mayıs seçim sonrasından bu yana ilk defa dün 600 seviyesinin altına geriledi. 10 yıllık Eurobond faizi gevşeyerek yüzde 9.20 seviyelerine çekildi. Borsa İstanbul’un seçim sürecinde baskı altında kalması ve primsiz görünümü, fiyat kazanç oranları gibi bilanço değerleme kriterlerine göre halen düşük seviyelerde (iskontolu) seyretmesi yükselişi destekleyen parametreler. Hisse seçiminde fiyat kazanç oranının düşük olmasının tek başına yeterli olmayacağını başka kriterlerin de olduğunu dip not olarak hatırlatalım. Seçim sonrası işlem hacmi yükselişleri, talebin ve borsaya ilginin arttığını göstermesi açısından ayrıca kayda değer bir durum.
AYNI KAZANÇLAR OLMAZ