Beden yorgunluğu hiçbir şey ifade etmiyor onun yanında.
Bedeni yorgunmuş vız gelir insana, eğer gönlü dinlenik ve sağlamsa.
Ama eğer varsa gönüllerde arıza, insan başlıyor yavaşlamaya, hayatı “Çekilmez bu!” diyerek yaşamaya,
Sorgulamaya,
Bu gerçeği daha yeni kabullenip kendime itiraf edebildim.
Ben her zaman böyleydim.
Taaa ezelden beri.
Aynen bu köşede okuduğunuz gibi yani...
Yalan söylemeye “yetkili makamlar” tarafından teşvik edilen kadınlar olabileceğini hiç bilmiyordum, düşünmemiştim.
Yeni öğrendim.
Ve bir kere daha anladım ki,
Cehaletin, medeniyetsizliğin, dini devlet yönetimine alet ederek tek adam olmanın mübah olduğu yerlerde ilişkilerinin “temiz” kalmasını beklemek komik oluyor.
Şubat’ ın 14’ üne çok az kaldı, (bu Cumartesi oluyor ona göre!)
Bu kadar önceden uyarıyorum bakın, hala daha unutma gafletinde bulunmayın.
“Okurum sana söylüyorum, sevgili kocacım sen anla!” yazımı da yanlış anlamayın J.
Kadınlar önemsemez gibi görünür; ama siz bize kanmayın.
Anlaşılmadıysa diye bir de açıklamasını yazayım dedim.
J
Kolay değildir yahu.
İnsanın elinde bulundurduğu en zor tekelidir veda edebilmek. Bir insanın herhangi bir konuda veda etmeyi istemesi ve etmesi beni hep çok etkiler.
Kimyam bozulur.
Belki de geçmişte yaşadığım şeylerin de bunda etkisi vardır. Uzman birisine sorulsa, kesin cevabını eminim o bulur. Ben bulamıyorum.
Taşı da gediğinde gibi.
Hatta var biraz da hınzır bir hali...
Bakalım ne çıkacak fali J.
Bir de, “kişi kendinden bilir işi” demek de içimden geldi şimdi.
Uzun zaman oldu yapmayalı.
Bugün size, dünkü yazıma gelen “eleştiriler”den örnekler vereyim dedim.
Bu vesile ile,
Fikrini beyan etmekle, derdini anlatmakla, eleştiri yapmakla, ithamda bulunmakla, bir konuya katılmamak arasında farklar var,