Aldığım notlarımı sizler için tarayıp kendime göre yılın ‘en’lerini hazırladım. Umarım beğenirsiniz. Yeni yılınız kutlu olsun, umudunuz solmasın. Unutmayın ki her gece, iki sabahın arasındadır...
Yılın soyanı:
İzmir’de boşanma davasında eşinin kazandığı 50 bin TL’lik tazminatı ödeyebilmek için banka soymaya kalkışan, ancak yakalanıp tutuklanan Reşit Ş., yargılandığı davanın ilk duruşmasında 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Yılın soymayanı:
Beşiktaş’ın 1995-2001 yılları arasında kalesini koruyan Fevzi Tuncay boşandığı eşi Eylem Çukuryurt’a 150 bin lira nafakayı ödemediği için kesinleşen 3 aylık hapis cezasını çekmek üzere İzmir Adliyesi’nde gelerek teslim oldu. Fethiye İcra Mahkemesi’nin kararı tebliği edilen Fevzi tutuklanarak cezaevine götürüldü.
Yılın hijyeniği:
K.İ. adlı koca, temizlik hassasiyetinin hastalık derecesine vardığını iddia ettiği eşinden boşanmak için mahkemeye başvurdu. Davacı erkek karısından 100 bini manevi, 400 bini maddi, toplam yarım milyon lira da tazminat istiyor.
Yılın fetvası:
Üniversiteyi bitirmiş, mimar, kolunda altın bilezik. Alkol, sigara kullanmıyor, haftanın üç günü spor salonunda. Dosyası yeni bitmiş. “Eşimle yaşarken en büyük sorunumuz, oğluma yeterli özeni göstermemesi, tabiri caizse şımartmasıydı. Sabahları çocuğa tost yapardı, hamburgerle beslerdi” diyor, bir yandan siyah evrak çantasından çıkardığı diyetisyen raporlarını gösterirken. “Mahkeme, herşeyi dinleyip, hiç bir şeye aldırmadan, velayeti anneye verdi.”
* * *
Bu sefer bir başkası karşımda. Siyah beyzbol şapkası, top sakalı ile oldukça spor giyimli. Bilgisayar mühendisi. Annesiyle altlı-üstlü oturuyor. “Bundan yaklaşık üç yıl önce anlaşmalı boşandık. Tek bir tarafa bırakılabileceği için oğlumun velayetini anneye bırakmak konusunda anlaştık. İlk zamanlarda herşey gayet iyiydi. Çocuğumu haftada 4-5 gün görebiliyordum. Hafta içi okulundan ben alıyor, annesi işten dönene kadar ben ilgileniyordum. Hafta sonları da bende kalıyordu. Ama şimdi başka nedenlerle annesiyle aramız bozuldu, çocuğu görmeme engel oluyor, ‘mahkeme kararında ne yazıyorsa o kadar görebilirsin’ diyor.”
* * *
Koyu gri takım elbisesine uydurduğu kravatını düzeltirken utana-sıkıla anlatıyor:
“Eşim evi terk edip, babasının evine döndü. ‘Küçük kızı (altı yaşında) ben alacağım, büyüğe (onbir yaşında) sen bakacaksın’ diyerek çekti gitti. Ben çocukları birbirinden ayırmak istemiyorum. İkisine de bakmak istiyorum. Mahkeme çocukların velayetini kime verir acaba?”
* * *
Yaklaşık 14 ay önce başlayan Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yolu, artarak kullanılıyor: AİHM önünde ülkemiz aleyhinde 2011 yılı sonunda yaklaşık 20 bin dosya mevcutken, AYM’ye 14 ayda 10 bin 500’den fazla başvuru yapılmış. Bu başvurulardan 3 bin 400 civarında dosya sonuçlandırılmış. Mustafa Balbay dosyasındaki gibi hak ihlali olduğu yönünde karar verilen dosya sayısı ise çok küçük bir oran teşkil ediyor.
Her türlü sebeple AYM’e başvurulabilir mi?
Hayır, sadece Anayasa’da belirtilen hakların kamu gücüyle yapılan işlem nedeniyle ihlal edilmesi halinde başvurulabilir. Örneğin yaşama hakkı, işkence ve eziyet yasağı, zorla çalıştırma yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği, hak arama hürriyeti, suç ve cezaların kanuniliği, özel hayata, aile hayatına, konut ve haberleşmeye saygı, düşünce, din ve vicdan hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, toplantı ve örgütlenme hürriyeti, mülkiyet hakkı, serbest seçim hakkı, temel hak ve hürriyetlerin korunması, eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi, eşitlik ve etkili başvuru hakkı bu kapsamda sayılabilecek haklardandır.
Doğrudan AYM’e başvurulabilir mi?
Hayır, AYM’e başvuruda bulunabilmek için öncelikle ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için kanunlarda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarını tüketmiş olmak gerekiyor. Yani, her hangi bir işleme karşı başvurulabilecek daha önceki bir merci bulunuyorsa önce oraya başvurmuş ve sonuç alamamış olmanız gerekiyor.
Beğenmediğim kanunlara karşı başvurabilir miyim?
Yasama işlemleri (kanun, içtüzük vb.) ile idarenin düzenleyici işlemleri (tüzük, yönetmelik vb.) doğrudan bireysel başvuruya konu edilemez.
Herkes başvurabilir mi?
Hatice Hanım, şimdi bana öyle bir soru sormuşsunuz ki, cevaplasam bir kısım öğretmenler kızacak; cevaplamasam gönlüm razı gelmeyecek.
“Yasin Bey, benim oğlum biraz haylaz. Henüz ilkokul 2. sınıfa gidiyor. Geçenlerde koridorda biraz yaramazlık yapmış, okul müdürü de çocuğu tokatlamış. Babasına söyledim, “müdürdür yapar” diyor. El kadar çocuk tokatlanır mı, müdürün böyle bir hakkı var mı? Çocuk şimdi bir haftadır okula gitmek istemiyor. Muhtemelen tüm ömrü boyunca bunu unutmayacak. Müdüre tazminat davası açmayı düşünüyorum, ne yapayım, bir yol gösterin lütfen. Hatice S.”
ANA BABASI BİLE VURAMAZ
Eskiden (2002 yılından önce geçerli olan Medeni Kanun döneminde) ana-babanın çocuğunu tedip hakkı vardı. Ana-babanın bu nedenle çocuğu uslandırmak için bir-iki fiske vurması halk arasında da normal karşılanırdı. On yıldan fazladır yürürlükte olan yeni Medeni Kanunu’muzda artık böyle bir hak (ya da yetki) ana-babaya verilmemiş. Yani, çocuğu terbiye ediyorum diyerek tokat atmak, terlikle kovalamak vb. kabul edilir bir davranış değil.
CEZAİ SORUMLULUĞU VAR
Sorunuzda olduğu gibi, eğer çocuğa yönelik bir şiddet eylemi varsa, bunun tazminat olduğu kadar ceza-i sonuçları da var. Tokat atan öğretmeni, müdürü, hizmetliyi ya da her kim ise onu, en yakın karakola bir dilekçe ile şikâyet edebilirsiniz.
MÜDÜRE ANAYASAL KORUMA
Çocuğa yönelik şiddet içeren eylemin sonuçlarından biri de, uğranılan manevi zararların giderilmesi için açılacak tazminat davası. Bu davayı, çocuğa velayeten ana-babası açabilir. Yalnız bu davayı açarken dikkat edilmesi gereken önemli nokta şu: Tokadı atan müdür devlet okulunda mı çalışıyor yoksa özel okulda mı? Eğer özel okulda çalışıyorsa, doğrudan müdüre karşı tazminat davası açabilirsiniz. Ama müdür, devlet okulunda çalışıyorsa, durumu biraz daha farklı: Anayasa’nın 129.maddesinin beşinci fıkrasına göre memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları sadece idare aleyhine açılabiliyor.
Ananı-babanı bir daha ikna et. Dilekçe yazdır. Arkadaşları bir daha ikna et, arkadaşları şahit yazdır. Davayı aç. Duruşma günü bekle.
* * *
O da gitsin, avukat tutsun. Cevap yazdırsın. Cevabı oku. Bu anlatılanlar kimin hayatı, diye anlamaya çalış. Allah Allah, kağıttaki isim senin. ‘Onu hiç tanımamışım’ de. ‘Beni böyle mi görüyormuş’ de. ‘Demek asıl yüzü buymuş’ de.
* * *
Hâkim karşısına çık. Hâkim hiç konuşturmasın. Avukatına, ‘ben konuşmayacak mıyım’ de. Mübaşir ters ters baksın.
* * *
Senin şahitlerin her şeyi eksik anlatsın, onun şahitleri bire bin katsın. Olduğun yerde sinirlen. Bağıracak ol, azarı ye.
* * *
Bu çalışmaların sonucunda, mevzuatın değiştirilmesine karar verildi. Bundan sonra, Aile Mahkemeleri çiftleri boşanma kararı vermeden önce en az 4 seansla toplam 360 dakika hizmet alacakları aile danışmanlarına yönlendirme yetkisine sahip olacak. Mahkemeler, çiftlerin boşanmasının doğru olup olmadığına da aile danışmanlarının kişiler hakkında hazırlayacağı rapor doğrultusunda karar verebilecek.
AMAÇ EVLİLİKLERİ KURTARMAK
Aile Bakanlığı’nca hazırlanılan “Boşanma Süreci Danışmanlığı” ismi verilen bu uygulamayla, sağlıksız verilen kararlarla evliliklerin bitirilmesinin önüne geçmeye çalışılacak. Adalet ve Aile Bakanlıkları’nın birlikte hazırlayacakları mevzuat taslağının yürürlüğe girmesi ile çiftlere boşanma öncesi, sonrası ve boşanma davası devam ederken olmak üzere üç ana başlık altında hizmet verilecek.
EN AZ ALTI SAATLİK DESTEK
Yapılan plana göre Aile Mahkemeleri, boşanmak isteyen çiftleri danışmanlık hizmeti almaya yönlendirme yetkisi olacak. Mahkemeler, davanın her aşamasında çiftleri danışmana yönlendirebilecek. Hakimler, çiftlerin boşanmalarına karar verirken danışmanların hazırladıkları raporları dikkate alacak. 81 ildeki Aile Mahkemeleri (olmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri) bir Aile Danışmanı bu işle görevli olacak. Eşlere en az 4 seans ve her seans 90 dakika olmak üzere toplam 360 Dakikalık destek verilmesi planlanıyor. Kişiler, kendi istekleriyle de bu destekten yararlanabilecek.
YILDA 120 BİN BOŞANMA
TÜİK verilerine göre Türkiye’de yılda ortalama 120 bin boşanma gerçekleşiyor. Ayrılan çiftlerin yüzde 80'i yeniden evlenmeyi tercih ederken, yüzde 17'si eski eşiyle tekrar evleniyor. Bu oran yaklaşık 20 bin kişiye denk geliyor. Boşanmaların yaklaşık yüzde 40'ı evliliğin ilk 5 yılında gerçekleşiyor.
UYGULAMA BAŞARILI OLUR MU?
Bu nedenle her dernek adını duyurmak, “şu davayı açtık, şöyle kazandık, gelin bize üye olun” demek için ne kadar fatura, sözleşme vs. varsa didik didik edip bir şeyler çıkarmaya çalışıyor. Bu işi kim başlattı bilmiyorum ama bu trenin peşine takılan çok kişinin canı daha da çok yanacak maalesef.
FATURALARDAN KALDIRILAN KELİME
* Yasin Bey, son zamanlarda elektrik faturalarının üzerinde yazanlara hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Geçen yıla kadar faturaların en altında kayıp-kaçak bedeli adı altında bir kalem yazardı. Komşularım kayıp-kaçak bedelini almak için Tüketici Derneği vasıtasıyla dilekçe yazarak, Hakem Heyeti’ne başvurdu. “Sen de başvur, geriye dönük ödediğin beş yıllık parayı alırsın” diyorlar, size sormadan başvurmak istemedim. Gerçekten alabilir miyim? Sedef T.
Sedef Hanım, esasında bu konuda yazmak benim de aklımdaydı. Sizi sevindirecek, komşularınızı üzecek bir cevabım var. Hemen söyleyeyim: Başvurmayın, alamazsınız. Nedenine gelince: Faturaların altında yazılı “kayıp-kaçak bedeli” söylendiği gibi doğuda-güneydoğuda tahsil edilemeyen elektrik bedellerinin “faturasını ödeyen dürüst vatandaşa yansıtılması” anlamına gelmiyor. Kayıp-kaçak bedeli, enerji nakil hatlarında kaybolan elektrikle ilgili bir bedel. Daha önce, bazı Hakem Heyetleri, tüketiciler lehine karar vermişti. Bu kararlardan bazıları da mahkemelerce kabul edilmiş ve Yargıtay’ın inceleme sınırı altında olduğu için kesinleşmişti. Medyada okuduğunuz, Tüketici Dernekleri tarafından haber yapılan kararlar işte bunlar. Kimilerinin iade aldığı doğru, ancak Yargıtay son olarak 4.7.2013 tarihinde verdiği bir kararla bu bedellerin alınamayacağına karar verdi. Başvurmayın, başvurursanız bir de dava masrafı ve avukat vekâlet ücreti kaybedersiniz.
18 YAŞINI BİTİRENE NAFAKA VAR MI
* Önümüzdeki hafta doğum günüm, 18 yaşımı bitiriyorum. Annemle babam, bundan 6 yıl kadar önce ayrıldılar. Babamdan aldığım nafaka otomatikman kesilir mi? Kaan K.
Sevgili Kaan, çocuk için verilen nafaka, velayet hangi ebeveyne bırakılmışsa ona aittir, yani nafakanın alacaklısı çocuk değildir. Çocuk için mahkemece verilen nafaka, çocuk ergin(reşit) olana kadar bağlanır. Senin durumunda 18 yaşını doldurduğun gün, annenin senin adına olan nafaka alacağı kesilecek. Ama ana-babanın bakma yükümlülüğü, çocuğun eğitiminin sona ermesine kadar devam eder. Yani, 18’inden sonra okumaya devam edersen, hem annenden hem de babandan nafaka isteyebilirsin. Yeni yaşın kutlu olsun.
ARKADAŞIMA BORÇ VERDİM, NASIL ALIRIM
Türkiye’de ticaret gittikçe hızlanıyor, artıyor ve şekil değiştiriyor.
Ticaretin en önemli unsurlarından biri de hukuki prosedürlere dikkat edebilmek. Bu hafta sizlerden gelen Ticaret Hukuku ile ilgili sorularınıza cevap vermeye çalıştım. Bana her zamanki gibi hayatinsorulari@gmail.com adresinden ulaşabilir, cevaplanmasını istediğiniz sorularınızı gönderebilirsiniz.
ÇEKİN İBRAZ TARİHİ ÖNEMLİ
* Bir alacağımla ilgili olarak icra takibi başlatmıştık. Borçluyu uzunca süre bulamadık, ama o bizi buldu. ‘6 aydır icra dosyasında işlem yapmadınız, bu nedenle takibiniz zamanaşımına uğradı’ diye bize karşı dava açmış. Böyle bir hakkı var mı? Halis D.
Halis Bey, mailinizde belirtmeyi unuttuğunuz önemli bir nokta var: O da takibe koyduğunuz çekin ibraz tarihi. Bu tarih şunun için önemli. Çeklerde zamanaşımını 6 aydan 3 yıla çıkaran kanun maddesi 3.2.2012 tarihinde değişti. Yani elinizdeki çekin ibraz süresi bu tarihten önce ise 6 ay, sonra ise 3 yıllık zamanaşımı süresine tabisiniz.
HABERSİZ İCRA SATIŞI
* Alacağımız nedeniyle bazı makinalarımız, takımlarımız vs. haczedilmişti. İcra dairesi bize tebligat çıkarmadan bunları satmış. İcra müdürünün yaptığı yanlış değil mi, ne yapabiliriz? Hasan Ş.
Menkul malların icra müdürlüğünce satışına karar verilmesi halinde icra ve İflas Kanunu’nun 114. maddesine göre satış kararının taraflara tebliği zorunlu değildir. Müdürün işlemi kanuna uygun.