Yasemin Boran

Yeni başlangıçlar yapmak isteyebilirsiniz

6 Ocak 2006
Bugün Koç burcunda dolaşan Ay, yeni başlangıçlar yapmak için güçlü duyguların açığa çıkacağını işaret ediyor. Sabah saatlerinde Satürn’ü harekete geçirecek; isteklerin gerçekleşmesi için son derece ciddi ve kararlı çalışmalar yapılacak. Öğleden sonra hayal gücünü uyandıracak ve hem sanatsal faaliyetler açısından, hem de hayal gücü gerektiren alanlarda başarılı çalışmalar ortaya çıkacak. Özellikle yeni başlamayı düşündüğünüz işlerle ilgili neler yapabileceğinizi hayal etmek için uygun zaman.

Aborijin Efsaneleri

Çok ilginç bir kitap. Öncelikle yazarın Aborijin olması, kitabın önemini arttırıyor. Çünkü Aborijinler’in efsanelerini anlatırken kültürünü de tanıtıyor ve bir kültürü en iyi o kültürden gelen kişi anlatır. Üstelik yazar David Unaipon, yazarlığın dışında içine doğduğu toplum için çok önemli hizmetlerde bulunmuş ve hatta pratik hayatlarını kolaylaştıracak buluşları ve geliştirdiği aygıtları, eğitim ve Aborijinler’in yaşam koşullarını iyileştirmesi yönünde hükümet politikalarını etkilemiş biri.

1995 yılında 50 Avustralya dolarının üzerine resmi basılmış olan David Unaipon, sadece kendi halkının değil aynı zamanda Avustralya’nın resmi tarihine de imzasını atmış. Ayşen Türkmen’in çevirdiği Epsilon Yayıncılık’tan çıkan bu kitap, gelenek ve kültürleri araştıranlar için kaynak oluşturacağı gibi mitolojileri sevenler için de keyifle okunacak bir eser. Kitabı okurken hem çok keyif aldım, hem de etkilendim. Mesela göbek kordonu hakkında kitapta anlatılanları okurken, tam da şu sıralarda göbek bağının kök hücre olarak tedavide kullanımıyla ilgili keşiflere denk gelmesi ve Aborijinler’in göbek bağına özel ilgi göstermeleri çok anlamlı. Bu bölümü aynen aktarıyorum:

"Nhung e umpie, anneyle çocuk arasındaki göbek bağının bir bölümüdür. Bağırsak uzunca bir süre saklanacağı için, onu koruyacak özel bir işleme tabi tutulur. Sonra Emu (Deve kuşu) tüylerinin arasına konulur ve ağaç kabuğundan lifle yuvarlanarak sarılır. Bu halde korunur ve bir avlanma bölgesinden diğerine dostluk bağı olarak gönderildiği uzun yolculuk sırasında rahatça taşınabilir. Bu bağı verme ayrıcalığı sadece kabilenin belirli bir kadın üyesine verilmiştir; bu kişi, göbek kordonunu vermek üzere seçilmiş kadının kızı olmalıdır. Bu anneler, temiz ahlaklı karaktere sahip, asil kadın soyundan gelmelidir. Anne göbek bağını kabilenin filozofu olan Mooncumbulli’ye verir.

Şimdi, bu bağırsağın ya da anneyle çocuk arasındaki bağın bu parçasının bizce önemi büyüktür. İçinde merhamet ve şefkat gibi bütün iyi duyguların hayat bulduğu bir kadının parçası olduğunu düşünürüz. Bu bir tek bağla iki şey cisimleşir: İlki iyi eğitimle şekillenmiş mükemmel kadınlık değerleridir, ki büyük saygı görür. İkinci olarak kendisine hayatın büyük gelişimini sunan çocuk masumiyeti ve saflığının büyük bir parçası vardır onda: Kendini geliştirme, becerikliliğini gösterme ve bir annenin niteliklerinin mirasını yaşama geçirme. Üçüncü olarak göbek bağı, annenin özelliklerinin çocuğa bağlanmasını simgeler. Göbek bağı fiziksel bir gerçekliktir; Nhung e umpie de öyle olmalıdır: Gerçek sevgi, gerçek dostluk, gerçek şefkat. Bu simgenin sizi bağlamasına izin verin. Biz göbek bağına, Hıristiyanların Tanrı’nın evine, kaynağına, mihrabına ve ayinlerine gösterdiği saygıyla yaklaşırız. Bu, herhangi iki kabileyi iyi arkadaşlık ve kardeşlik bağıyla bağlayabilen çok güçlü bir gelenektir. Aradaki mesafenin önemi yoktur; hangi kabileye sunulursa sunulsun, onur olarak kabul edilir. Kendi başına bir yasadır."
Yazının Devamını Oku

Unutulmuş hatıralar canlanacak

5 Ocak 2006
İlişkilerin önem kazandığı bir dönem. Derinleşen duygular, geçmişin derinlerinde unutulmuş hatıraların canlanmasına neden olabilir.  Eski zamanlara duyulan özlem, bir zamanların moda olan tarzının yeniden stilize ederek ortaya konulmasına neden olacak. Sandık altında saklananlar, ufak değişiklikler yapılarak sergilenecek. Aynı zamanda hayalgücünü zorlayan yenilikler ve keşifler, düşünce ve isteklerin değişmesine neden olacak. Radikal değişiklikler yapılabilir.

Kendinizi ifade edebiliyor musunuz

Bütün uğraşların temelinde "Kendini ifade edebilmek" yatıyor. Kıyafetinizden yaşadığınız mekana, yaptığınız işten ilişkilere kadar hemen her alanda görünen tek bir gerçek var, kişinin kendisi. Ürettiğiniz, sunduğunuz her şeyin içinde siz varsınız. Seçimlerinizin tümü aslında kendinizi ifade ediş biçiminizin birer yansıması.

Kendinizi ifade ettiğiniz duygusu uyandığı zaman, kendinizden memnun oluyorsunuz. Kendinizi beğeniyorsunuz ve iyi hissediyorsunuz. Bu duygu içsel potansiyelinizin açığa çıkmasını sağlıyor ve parlamaya başlıyorsunuz. O sırada sizi gören kişiler güzel buluyor, ciddiye alıyor veya sizden etkileniyorlar. Önerilerinizi ve sunduklarınızı kabul ediyorlar. Başarılı oluyorsunuz.

Kendinden memnun olmak ile kendini ifade etmek, birbirini besleyen ve başarıyı etkileyen duygular. Kendinizi ifade edemediğiniz duygusuna sahipseniz, o zaman dış görünümünüze önem vermelisiniz. Yaşadığınız mekana özen göstermelisiniz.

Kendinizi en iyi hissedeceğiniz kıyafeti giyip aynadaki yansımanızdan memnun olduğunuz anda, haliniz değişir ve içsel enerjiniz harekete geçer. Ayrıca bulunduğunuz mekana özen gösterirseniz ve sevdiğiniz objelerle süsleyip sizinle bütünleşen bir ortam yaratırsanız, içsel enerjiniz yine tetiklenir ve kendinizi iyi hissetmeye başlarsınız.

Kendini iyi hissetmenin temelinde bütün olarak kendinden memnun olmak yatıyor.

KENDİNİZDEN MEMNUN MUSUNUZ

Kişi elbette ki, her konuda kendisinden memnun değildir. Zaten olmamalıdır. Fakat beğenmediğiniz tarafları geliştirmek ve memnun olacağınız hale getirmek için çalışmalısınız. Aslında bazı konularda duyulan rahatsızlıklar, kişinin başarı şansını arttırır. Fakat "Ne yapayım, olmuyor, ben böyleyim" gibilerinden kendini bırakmak veya boşvermişlik halini yansıtan yaklaşımlar içinde olmak kişinin olduğu yerde kalmasına neden olur.

"Ben böyleyim" demek kendinden memnun olan bir kişinin ifadesi gibi görünüyorsa da, aslında mücadeleden kaça ve kendisiyle yüzleşmekten korkan bir kişinin kendisini kabul gösteriyormuş gibi arkasına saklandığı bir ifadedir. Değişmesi gerektiğini bildiği halde değiştirecek gücü içinde hissetmeyen biri, "Ben böyleyim" deyip işin içinden sıyrılacağını düşünür.

Aslında başkalarına söylediğimiz sözleri, kendimize söyleriz. Ve başkalarının gözünde nasıl görünmek istiyorsak, bunun için çaba sarfederiz ve başkalarını ikna ederken tek bir derdimiz vardır: Kendimizi ikna etmek!

Gerçekten kendisinden memnun olan birinin böyle bir gayret göstermeye ihtiyacı olmaz. Memnun olmadığı taraflarını bilir ve bunları gerektiğinde ortaya koyar. Tabii yardım almak ve rahatsızlık duyduğu taraflarını değiştirmek veya geliştirmek için memnuniyetsizliğini dile getirir. Çünkü dışardan bakan kişi bize kendimizi yansıtır. Ve onun bize kendimizi yansıtmasını sağlamak için kendimizi ortaya koymamız gerekir. Ancak korkularımız buna izin vermez ve kendimizi başka türlü göstermeye çalışırız. Halbuki memnun olduğumuz taraflarımızı güçlendirdiğimiz zaman, beğenmediğimiz taraflarımızı geliştirecek gücü içimizde uyandırabiliriz ve başarıyı yakalayabiliriz.
Yazının Devamını Oku

İlginç durumlar ortaya çıkacak

4 Ocak 2006
Balık Burcunda dolaşan Ay, sabahın erken saatlerinde Uranüs’ü tetikleyecek. Anlaşılmaz gibi görünen olayların açıklamasını yapmayı sağlayacak olaylar meydana gelebilir. Uzay ve teknolojide meydana gelen gelişmeler ve keşifler düşünce biçimini etkileyecek. Ani gelişmeler olayların akışını değiştirebilir. Bugün açığa çıkan bazı olaylar otorite ve güç üzerindeki baskıyı çözecek ve ilginç durumlar ortaya çıkacak. Korkunun yarattığı belirsizlikten uzaklaşıp akılcı bir tavır içine girilecek.

Hepsi Satürn’ün suçu!

Geçen gün bir kafede otururken yan masadaki konuşmalar dikkatimi çekti. "Hayır, bütün bunların sebebi Satürn" sözlerini duyar duymaz, dikkat kesildim. Şimdiye kadar kuaför, sinema ve benzeri yerlerde burçlardan söz edildiğini hep duymuştum.

Genellikle "Senin burcun ne?" diye başlayan ve burç tariflerinin yapıldığı sohbetlere şahit olmuştum. Hatta "Merkür geri gidiyor, o yüzden de senin işlerin ters gidiyor" gibisinden açıklamalarla bile karşılaşmıştım; ama yaşanılan olayları Satürn’e bağlayanlarla karşılaşmamıştım.

Çok şaşırdım ve dikkatle dinlemeye başladım. Bir taraftan böyle bir şey yapmanın çok ayıp olduğunu düşünüyor, bir taraftan da kendimi dinlemekten alıkoyamıyordum. Dinledikçe şaşkınlığım daha da arttı. Kadın adama şöyle diyordu: "Bütün bunların sebebi Satürn. Sen dayanılmaz biri oldun, ama farkında değilsin." Adam itiraz ediyor, "Saçmalama, ne Satürn’ü! Dayanılmaz olan ben değilim sensin. Hiçbir şey anlamıyorsun. Ne desem, tersini yapıyorsun. Zaten her şey ters gidiyor. Şu sıralarda yaşadığım sıkıntıyı anlamıyorsun. Sürekli bir şeyler istiyorsun. Dayanamıyorum. En iyisi bu ilişkiyi bitirmek. Ben senin isteklerinle başa çıkamıyorum" diyordu.

Aralarındaki tartışma daha da kızışıyor, bu arada kadın alttan alıyor ve "Ama hayatım, sen de beni dinlemiyorsun" diyordu. Bu arada adam veryansın ediyor, kadın sessiz kalıyor, sonunda patlıyor ve "Nasıl istiyorsan öyle yap ama sonra çok pişman olacaksın" diye devam ediyordu. Kadın bir hışım masadan kalkıyor. Peşinden adam da hesabı ödüyor ve gidiyorlar.

Meseleyi tam olarak anlayabilmiş değilim, konuşmalar kesik ve anlaşılmaz. Anlayabildiğim kadarını aktarıyorum, fakat bu kadarı bile bir ilişkiyi kurtarma çabası içinde bulunduklarını gösteriyor. Kadın biraz daha yapıcı gibi, adam ise kendisini öfkeye kaptırıyor. Fakat yine de kendisini kontrol ediyor. Aslında biraz dinlemek için gayret gösterse, ilişkileri düzelecek gibi geliyor bana. Ve kadının yaptığı tespiti bir kez daha düşünüyorum. "Hepsi Satürn’ün suçu."

Bu yaklaşım biçimi gerçekten dikkat çekici. Çünkü içinde bulunduğunuz durumu anlamadığınız zaman, bir tarife ihtiyaç vardır. Özellikle kişisel bir durum söz konusuysa ve kişi kendisine bakmaya korkuyorsa, daima kendisinin dışında suçlu birilerini arar. Halbuki yaşanılan olayların birikimi sonucunda ortaya çıkan durum, kişinin aşama yapma zamanı geldiğinin göstergesidir. Ve Satürn, kişinin tarzını ve alışkanlıklarını değiştirme zamanının geldiğini işaret etmektedir.

Şimdiye kadar oluşturduğunuz birikimi artık ortaya koymak ve büyümek zamanıdır. Fakat bu durum aynı zamanda ürkütücüdür. Kişi değişmekten korkar ve çevresine korku salar. Kendi içine kapanır.

Zor bir dönemdir. Çünkü şimdiye kadar biriktirdiklerinin tümü, içinden dışarı çıkmak için yükselirken kişi bunları tutar ve çıkmasına engel olmak için direnir. Ve bütün bunlar müthiş bir tecrübedir. Bu sırada kişinin iradesi gelişir, güçlenir. Fakat bu, ezici baskıya direnme sonucunda oluşan bir güçtür.

Bu nedenle yaşanılanlar çok zor gelir. Ancak bütün bunlar yaşanılıp bittikten sonra, kişi başka biri olur.

Çok daha dirayetli ve güçlü biri olarak hayatına devam eder.
Yazının Devamını Oku

Gizli kalmış gerçekler ortaya çıkacak

3 Ocak 2006
Bugün önemli değişiklikler için hazırlık yapılabilir.

Duygular yerine katı gerçeklerin zorlayıcı baskısı önem kazanacak ve olaylara gerçekçi açıdan bakılacak. Meydana gelen olaylar, bilinen gerçeklerin ardındaki gizli kalmış noktaları ortaya çıkarabilir ve geçmişin karanlıklarında kalmış bilgiler ve belgeler şimdiye kadar kabul görmüş yorumların değişmesine neden olabilir. Bunun sonucunda ortaya çıkan karışıklıklar dünyaya yeni bir bakış açısı kazandıracak. Gecenin ilerleyen saatlerinde Merkür burç değiştirecek ve Oğlak burcuna girecek.

MEKTUPLAR

Merkür ve Sağlık başlıklı yazınızı okuyunca, sanki dualarıma karşılık almışım gibi oldu. 1965 Ekim’inde ders yaparken okulda aniden işitme kaybı oldu ve öğretmenin konuşmalarını anlayamadım. Doktor doktor dolaştık, sonuç alamadık. Ramazanda Ankara’da Hacetepe’ye gittik. Kulaklarım yeniden gündeme geldi. Tam da bugünlerde cihaz deneyeceğiz. Merkür’ün bu dönemi ne zaman bitiyor ve bu konuya tekrar yer verir misiniz? Yıldız haritamda sağlık konusu anlaşılır mı? Bir de yükselen burcumu merak ediyorum.

RUMUZ: SÜMBÜLE

Yazının Devamını Oku

Büyük mücadeleler gerekebilir

3 Ocak 2006
Güçlü isteklerin açığa çıktığı bir gün. Ancak isteklere ulaşmak için büyük mücadeleler gerekebilir. Otorite ve güç kavgalarının yapıldığı bir zamanı işaret eden gökyüzünün konumu bugün Kova Burcunda ilerleyen Ay’ın tetiklemesiyle birlikte açığa çıkacak. Tahakküm etmek ve olayları zorlamak için uygun bir gün değil. Özellikle güçlerin çarpışmasından kaynaklanacak zorlayıcı olaylar yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

MEKTUPLAR

İlişkilerinizde ortaya çıkan sorunların başında sizin beklentileriniz yatıyor. Çünkü değişiyorsunuz ve buna bağlı olarak beklentileriniz de değişiyor. Fakat dostlarınıza karşı biraz daha sabırlı ve ilgili davranmanız gerekiyor. Aslında şimdi farkına vardığınız durum daha önce de vardı. Fakat siz bunu önemsemiyordunuz. Geçiş yapan Satürn şimdi sizi etkiliyor ve daha önce önem vermediğiniz şeyler önem kazanıyor. Üstelik aynı zamanda Jüpiter’in de etkisi altında bulunuyorsunuz. Aslında Jüpiter fırsat demektir, fakat siz Jüpiter’i olayları büyütüp belirli bir noktaya takılı kalmak biçiminde kullanıyorsunuz. Biraz iyimser açıdan bakacak olursanız, sözünü etmiş olduğunuz kötü durumun aslında şansınız olduğunu anlayacaksınız. İsteklerinizi yaptırmak için yakınlarınızı zorlamayın ve olayları büyütmeyin. Sevdiğiniz kişinin yükselen burcu Yengeç ve aslında uyumlu bir çiftsiniz. Üstelik sizin sorguladığınız gibi onun duyguları da derinleşiyor ve hem kendisini, hem de ilişkilerini sorguluyor. Aslında duygularınızı birbirinize yansıtıyorsunuz. Sizin kötümser haliniz değiştiği zaman onun da değiştiğini anlayacaksınız. Yıl sonuna doğru evlilik hazırlıkları yapabilirsiniz fakat aceleci davranmayın.

á RUMUZ: AKREP-YENGEÇ

Fikirlerinizin her an değiştiğini ve bundan rahatsızlık duyduğunuzu belirtiyorsunuz. Akşam başka bir düşünceyle yatıp sabah başka bir fikirle kalkmak, sizin zihin faaliyetinizden kaynaklanıyor. Pluto sizi tetiklemiş ve değişim zamanınız gelmiş. Ancak doğum haritanız sizin son derece tedbirli biri olduğunuzu ve önünüzü görmeden adım atmadığınızı işaret ediyor. Aslında bazı şeyleri değiştirmeyi çok istiyorsunuz fakat bir türlü karar verip harekete geçemiyorsunuz. Gün içinde karşılaştığınız bir olay üzerine içinizden yükselen değişim arzuları düşüncelerinizi harekete geçiriyor ve karar veriyorsunuz. Fakat akılcı ve temkinli tarafınız biraz sonra farklı düşünceler üretmenize neden oluyor ve fikirleriniz değişiyor. Bu şekilde yaşamak elbette zor. Hem özgür olmak isteyip hem de emniyette olmak isteyince içsel çatışmalar ortaya çıkar. Şimdilik acele etmeyin ve gerçekten ne istediğinizi anlamak için kendi içinize bakın. Üstelik ocak ayı boyunca geri giden Venüs, şubat ayına kadar sizi etkilemeye devam edecek ve bu sırada ne istediğinizi belirleyebileceksiniz. Şimdi sizin için karar vermek açısından pek uygun bir zaman değil.

á RUMUZ: KARARSIZ

Bu sene sizin için fırsatlar yılı olacak. Geçen yılın etkileri hala devam ediyor, fakat iyi duygular içinizde yükselmeye başlamış olmalı. Özellikle ailenizle aranızdaki sorunları çözümlemeye başlıyorsunuz ve hatta onların desteğini alacaksınız. Fakat içinizden yükselen iyi duygularla birlikte rehavet içine girebilir ve yapmanız gereken işleri erteleyebilirsiniz. Bunun sonucunda fırsatları kaçırmış olursunuz. Sorduğunuz atılımı mayıs ayında yapabilirsiniz. Fakat bütçenizi iyi yapmalısınız. Aile büyükleri bu kez sizi destekleyecekler.

á RUMUZ: İLKİN
Yazının Devamını Oku

Duygular değişiyor S abahın ilk

30 Aralık 2005


Duygular değişiyor


Sabahın ilk saatlerinde bilinçaltının derinlerinden yükselen korkular gerilim hissine neden olacak. Son derece etkileyici rüyalar görmüş olarak uyanabilirsiniz. Şayet sizi derinden etkileyen ve korkutan bir rüyadan uyandıysanız, kötü olaylara yormayın. Çünkü gerçek hayatta karşılaşacağınız duygusal deneyimi rüya aracılığı ile yaşamış oluyorsunuz ve gerçekten yaşamanıza gerek kalmıyor. Öğle saatlerinde Ay, Oğlak burcuna geçiyor ve duygular değişiyor.


Gerçekçi olanlar peşin hüküm vermez


Yeni bir başlangıcın arifesinde bulunduğumuz şu saatlerde geçmiş ve geleceğin hesaplarını yaparken düşünce biçiminiz ve düşüncelerinizin yönü çok önemli.

Genel olarak bir olayla karşılaştığımız zaman hemen yorum yaparız. Olayın ne olduğunu pek düşünmeyiz.

Meydana gelen olay gerçektir. Mesela düştünüz ve kolunuzu kırdınız. Kolunuzun kırılmış olması gerçeğin kendisidir. Fakat bu gerçek üzerine hemen yorum yapar ve bir hükme varırız.

Genellikle hemen yapılan yorum şöyledir: ‘Çok kötü, şimdi çalışamayacaksın!’ Veya bu durumun çok kötü olduğunu ifade eden başka tarifler yapacaksınız. Fakat ne söylerseniz söyleyin, bütün söyleyecekleriniz aceleci hükümlerden öteye gitmeyecek ve gerçeği tarif etmeyecektir.

Halbuki gerçek son derece yalın ve basit bir biçimde kolun kırılmış olmasıdır. O kadar. Bu olayın iyi ya da kötü olduğunu belirleyecek olan ise daha sonra buna bağlı olarak meydana gelecek olaylardır. Ve genellikle aceleyle alınan kararlar, olayları anlamanıza ve gerçeği yaşamanıza engel olur.

Kötü gibi görünen bir olay çok iyi olabileceği gibi, çok iyi görünen bir durum ise şanssızlığa dönüşebilir. Ancak hem şans, hem de şanssızlık kişinin yorumundan öte bir durum olmadığı gibi aceleci yorumlar ise kişinin gerçekleri anlamasını ve yaşamasını zorlaştırır.

Mesela kolu kırılan kişi, kırık kolunu kullanamadığı için kendisinin de mutlaka bulunması gereken bir organizasyonun içinde yer alamaz ve birlikte yapılan işin dışında kalarak çok daha talihsiz bir kazadan kurtulmuş olabilir.

Böyle bir kişiyi hatırlıyorum. İşe giderken bacağını kırmıştı. Hem de düz yolda giderken bacağını kırmış olduğu için kendisine kızıyordu. Kendisini ziyarete gittiğimde kızgınlığı devam ediyor ve kendisini aptallıkla suçluyordu. Ben de kendisine boşuna kızdığını söyleyip işe giderken ne düşündüğünü sormuştum. O da aslında bu işte çok mutsuz olduğunu fakat yakın akrabasının aracı olduğu bu işi bırakmak istediği halde bırakamadığını anlatmıştı. Ben de bunun üzerine talihsizlik olarak yorumladığı olayın aslında bir şans olduğunu, böylece sağlık sorunundan dolayı işe gitmeyeceğini, iyileştikten sonra da gitmeyebileceğini söylemiştim. Üstelik mutsuzluk içinde çalışmaya devam etseydi, depresyona girebileceğini veya daha kötü hastalanabileceğini de sözlerime ilave ettiğim zaman gözleri ışıldadı ve ‘Hiç böyle düşünmemiştim, haklısın’ demişti.

Aslında sadece bir gerçek var. O da bacağının kırılmış olması ve işe gidemiyor olması. Bunun iyi ya da kötü olduğunu ise daha sonra meydana gelecek olaylar gösterecek. Fakat önemli olan, kişinin gerçeği kabul edip bu gerçeği yaşamayı bilmesidir. Çünkü meydana gelen olaylar aslında bizim gerçek ihtiyaçlarımızla ortaya çıkan durumlardan başka bir şey değil. Ve irfan sahibi olanlar bunu çok iyi bilir, ne iyilikler ne de kötülüklerle karşılaştıkları zaman aceleci hükümler vermezler.

Gerçekleri yaşamayı bilenler ise hayatın akışı içinde irfan sahibi olurlar. Çünkü bilgi hayatın içindedir. 2006 yılında bilginin bilincinize ulaşmasını diliyorum, iyi seneler.
Yazının Devamını Oku

Zihinsel çatışmalar meydana gelebilir

30 Aralık 2005
Çeşitli patlamaların olabileceği bir gün. Fikir ayrılıklarının neden olduğu sert tepkiler ve buna bağlı zihinsel çatışmalar meydana gelebilir. Gösteri dünyası, turizm ve gençlik sorunlarının ortaya çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu, yasalarda yeni düzenlemelerin yapılmasını zorunlu hale getiren olayların açığa çıkacağını gösteriyor.

Reenkarnasyon

Yılda bir kez mutlaka reenkarnasyon konusundan söz ediyorum. Ve bu sene fazlasıyla anlattığımı düşünüyorum. Üstelik Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Cemiyeti yılın başlarında düzenlediği İstanbul 1. Parapsikoloji kongresine ben de katılmış ve dört gün boyunca süren izlenimlerimi yazdığım diziyle paylaşmıştım. Bu sırada reenkarnasyon ve ölüme yakın deneyim yaşamış olanların ilginç tecrübelerini yazmıştım, aklıma gelmişken sorulan bazı soruları ve cevaplarını hatırlatayım.

"S- Öbür taraf nasıl? İntihar edenler cehenneme mi gidiyor?

C- Burası ya da öbür taraf. Hepsi tek dünyadır. Bu bir şans aslında. Cehenneme gönderilmek gibi bir duruma rastlamadık. İntihar edenlerle sistematik bir araştırma yapmadık.

Öbür dünyada aynı anda birden fazla işi yapmak mümkün. Mesela aynı anda Boston’daki bir çocuğunuz ile görüşürken başka bir kentte yaşayan çocuğunuzla da görüşebilirsiniz.

S- Karma nedir? Neden öğrenmek zorundayız?

C- Bir yaşamdan diğerine koşuyoruz. Tekrar ve tekrar deneyimler yaşıyoruz. Binlerce yıldır tekrarlanan deneyimler... Şu an en az beş yüz yaşam deneyimlediniz. Bu iyi bir durum. Şu an en iyi durumdasınız. Peki neden üzüntülü ve ümitsizsiniz. Kurtulmak istediğiniz nedir? Sizler büyümek zorundasınız. Bundan sorumlusunuz. Takılıp kalmak ya da aşmaktan sorumlusunuz. Siz karmanızı öğrenmek zorundasınız. Davranış modelinize bakın. Devamlı tekrarlayan davranış modelinizin farkına vardığınız zaman üstünde çalışmanız gereken karmanız budur. Kendi ruhunuza bakın, sorgulayın, kendi kendinizi sorgulayın. Kendi yaptıklarımızdan sorumluyuz. Bu durum kozmik farkındalık yaratacak.

S- Kilonun karmayla ilgisi olabilir mi?

C- Kadınların kilo vermesi duygusal bir durumdur. Mesela birlikte çalıştığım bir kadın kilo vermek istiyordu ve ne yaparsa yapsın kilo veremiyordu. Sonra geçmiş hayatında açlıktan öldüğü ortaya çıktı."

Ölüm ve ötesi daima merak edilen bir konu. Ölümden söz edildiği zaman hemen ardından doğum fikri geliyor. Reenkarnasyon, yeniden doğmak anlamına gelen bir sözcük. Ölüyorsunuz ve sonra tekrar doğuyorsunuz. Bütün çağlarda kabul gören bu fikrin inanç biçimini oluşturduğu kültürlerde son derece ilginç uygulamalarla karşılaşabiliyorsunuz. Bunların arasında herkesin bildiği Eski Mısır’daki mumyalama yönteminin altında bile reenkarnasyon fikri var.

Yale ve Harvard Üniversiteleri’nde klinik psikolojisi profesörlüğü yapmış olan Dr. Gary E. Schwartz halen Arizona Üniversitesi’nde Psikoloji, Psikiyatri ve Nöroloji Profesörü olarak çalışıyor ve üniversitenin bünyesindeki laboratuvarda öğrencileriyle birlikte yaptığı pek çok deney sonucunda "Beyin bilincin yaratıcısı değil, alıcıdır. Tıpkı televizyon gibi. Bilinç, beynin ölümünden sonra devam ediyor" diyor.

Bilinç beyin ölümünden sonra devam ediyorsa o zaman başka bir bedenle tekrar dünyaya gelebileceğini düşünmek pek zor değil.
Yazının Devamını Oku

Hayal kırıklıkları ortaya çıkabilir

28 Aralık 2005
Zehirler, kimyasallar, ilaçlar konusunda tedbirli olmak gereken bir dönem. Yanılgılardan kaynaklanabilecek kayıplar ve hayal kırıklıkları ortaya çıkabilir. Baskı olarak algılanan bazı durumların fırsat olduğu anlaşılabilir. Öğleden sonra karamsar duygulardan uzaklaşıp evrensel düşünceler açığa çıkacak. Geçmişin karanlıklarından gün ışığına çıkan bilgiler ve belgeler farklı duygular uyandıracak. Gecenin ilerleyen saatlerinde bilinçaltını tetikleyen sürpriz durumlarla karşılaşmak mümkün.

Garip bir hayalet hikayesi (2)

Asansör beşinci kattan aşağı düşer ve pek çok kişiyle birlikte esrarengiz asansörcü de ölür. Fakat Dufferin, onun kim olduğunu öğrenememiştir. İngiliz ve Fransız polis servisi bütün araştırmalarına rağmen asansörcünün kimliğini tespit edememişler.

Hayalet hikayelerine inanmayan Dufferin ise, yaşadığı bu tuhaf olayın ne olduğunu bir türlü anlayamamış. Asansörcüyü yıllar önce gittiği Britanya’daki şatonun bahçesinde sırtında tabut taşırken gördüğü kişiye benzetmesini ve neredeyse dokunacakken o kişinin kaybolmasını anlayamadığı gibi sonra da İngiltere’deki otelin asansöründe görevli olan biri olarak karşılaşması anlaşılır gibi değildir. Üstelik asansörcüyle karşılaştığı anda hissettiği ürpertiyi ve kendisini asansöre binmekten alıkoyan o meşum anı unutamaz.

Aslında bu olaya tipik bir hayalet hikayesi gibi bakılabilir. Fakat anlatılan olay, bilinen hayalet hikayelerinden tamamen farklı olup çeşitli açıklamalar yapılabilecek bir nitelik taşıyor. Keşke ölen asansörcünün kimliği bulunabilmiş olsaydı. Fakat o sırada ölenlerin arasında cesedinin bulunmuş olması bence yeterli. Lord’un bahçede tabut taşıyan bir adam olarak gördüğü kişi asansörcü ve asansörü kullanıyor. Kullandığı asansörde pek çok kişi kendisiyle birlikte ölüyor.

Zamanın izafi olduğunu, aslında bütün olayların aynı zamanda meydana geldiğini varsayacak olursak, o gece Dufferin zamanın içindeki bir olayı kendi zamanından önce yaşıyor. Fakat olay şuuruna tabut taşıyan bir adam olarak yansıyor.

Adam asansörcüdür ve az sonra ölecek adamları taşımaktadır ve Dufferin kendi zamanı içinde olayın yaşandığı zamana geldiğinde (iki yıl sonra), asansörcü ile karşılaşma anı önceden gördüğü olayı hatırlamasına neden olur. Tabii ki, olayın onda yarattığı duyguyu hatırlar ve irkilir. Ne olduğunu anlamasa bile o sırada uyanan duygu asansöre binmesine engel olur.

Böyle bir algılamanın ortaya çıkmasına neden olarak Britanya’daki şatonun bulunduğu yer ve ortamın Lord’un bilincinin derinlerinde bulunan gizli yeteneklerini tetiklediğini düşünebiliriz. Zaten kendisi de aniden uyandığı zaman atmosferin değişik ve elektrikli olduğunu, farklı bir his içinde bulunduğunu anlatmıştı. Kendisini neyin uyandırdığını bilmeden uyanması ve bildiğinden farklı olan titreşimleri elektrikli bir hava olarak tarif etmesi farklı şuur hali içinde bulunduğunu ve hatta zaman içinde hareket ettiğini gösteriyor. Fakat aynı zamanda şuurunda olduğu mekanı farklı algılamak onu rahatsız ediyor.

Bu olay bilinen hayalet hikayelerinden farklı. Fakat bir çeşit hayalet hikayesi olarak bakacak olursak, o zaman hayalet fenomenin yeni bir açıklaması olarak düşünebiliriz.
Yazının Devamını Oku