Yasemin Boran

Güneş Tutulması meditasyonu

29 Mart 2006
Jeofizikçiler de Ay’ın önemini kavradılar. Geçen gün Jeofizik Mühendisleri Odası’nın Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlediği "Güneş Tutulması Depreme Neden Olur mu?" adlı panelde Doç. Dr Oğuz Gündoğdu, Ay’ın önemini vurgulamıştı. Sonra bir televizyon programında yapılan açık oturumda yine konu güneş tutulması ve depremler üzerineydi ve esas önemli olanın güneş tutulması olmayıp ayın çok daha önemli olduğu iddia edildi.

Elbette ki Ay çok önemli. Zaten güneş tutulması anında ay, güneşi örtüyor ve böylece tutulma meydana geliyor. Güneşi örten ayın gölgesinin dünya üzerine düştüğü nokta ay ile dünyanın tam olarak etkileşim içinde oldukları nokta.

İşte bütün bunları anladıktan sonra Güneş Tutulmasının neden çok önemli olduğunu anlayabiliriz.

Hemen bütün çağlarda önemli olan Güneş Tutulmaları esnasında çeşitli törenlerin yapıldığı biliniyor. Özellikle kutsallıkla çevrelenmiş bu törenler aynı zamanda korunma amacını taşıyor. Aslında doğa ile bütünleşmek, uyum, ahenk ve dengeyi sağlamak amacını taşıyan bu törenleri, evrensel yasaları anlamak ve kendini keşfetmek için müthiş bir araç olarak da değerlendirilebilir. Ve eskilerin unutulmuş bilgilerinin gelenek olarak sürdüğünü kabul edecek olursak, geleneklerin içinden bilgiyi çıkartıp kullanabilmek ve anlayabilmek de mümkün olabilir diye düşünüyorum. Ve bu nedenle bir çeşit tören niteliğinde yapılacak meditasyonların bilgiyi açığa çıkarmak adına önemli bir yöntem olabileceğini ileri sürüyorum.

Şimdi bu Güneş Tutulmasının önemli olduğunu, üstelik izdüşümünün ülkemizde olduğunu varsayacak olursak bunun bir şans olduğunu düşünerek meditasyon yapabileceğinizi öneriyorum.

Meditasyon yapmayı bilmiyorsanız, bildiğiniz yöntemlerle ibadet edebilirsiniz. Dua edebilirsiniz ve benzeri uygulamalar yapabilirsiniz. Fakat her ne yapıyorsanız, gerçekten kendinizi tamamen unutarak yapmalısınız. Tıpkı namaz kılar gibi... Ve elbette gerçek namaz kılma eyleminden söz etmek istiyorum. Yoksa aklından pek çok işi, fikri ve problemi geçirerek kılınan namaz, gerçek bir namaz olmaz. Bu sadece bir tiyatro olur. Halbuki namazın amacı tanrı ile bütünleşmektir.

İşte tıpkı tanrıyla bütünleşmek için kılınan namaz gibi doğayla, evrenle, tanrıyla ve hatta kendinizin en derinlerindeki ben ile bütünleşmek için bugün uygun zaman.

Koçlar etkileniyor

Güneş Tutulması meydana geliyor. 8 Derece Koç burcunda meydana gelen Güneş Tutulmasından en fazla etkilenecek olanlar 27-31 Mart günleri arasında doğan Koçlar ile 30 Eylül-4 Ekim günleri arasında doğmuş olan Teraziler. Ayrıca Yükselen Burç, Ay veya kişisel gezegenleri (Merkür, Venüs, Mars) Koç veya Terazi Burcunun 6-10 derecelerinde bulunanlar bugün meydana gelen Güneş Tutulmasından etkileniyorlar. Sizin için bu yılın çok önemli olduğunu işaret eden bu olay, dikkatinizi kendinize yöneltip, bu gökyüzü olayını aşama için kullanın.
Yazının Devamını Oku

Merkür durunca neler olur

28 Mart 2006
Geri giden Merkür, cumartesi günü durdu. Aslında gezegenlerin geri gitmesi veya durması diye bir şey söz konusu değil. Gök cisimlerinin hepsi kendi yörüngesinde ve sabit hızlarında ilerliyorlar. Fakat dünyaya göre, hızlanıp yavaşlıyor veya geri gidiyormuş gibi görünüyorlar. 

Dünyaya yaklaştıkları zaman hızlı hareket ediyormuş gibi görünürken, uzaklaşırken yavaşlıyormuş gibi veya dünyanın gezegenlere göre değişen konumu sanki duruyormuş gibi bir izlenim yaratabiliyor.

Aslında geri giden veya duran bir şey yoktur. Bütün bunlar sizin algılamanızın ürünüdür.

Şu sıralarda Merkür’ün duruyormuş gibi göründüğü, çok yavaş hareket ettiği bir dönemdeyiz ve nisanın ilk haftası boyunca da çok yavaş ilerleyecek. Martın sonuna kadar Uranüs’ü tetiklemeye devam edecek.

Merkür’ün geri gittiği dönemler etkilidir ve durduğu dönemler daha da belirginleşir. Özellikle iletişim konularında ortaya çıkan tuhaflıklar, dalgınlıklar ve dikkatin zayıflaması sonucunda ortaya çıkabilecek durumlar çok etkileyici ve durum değiştirici olabilir.

Mesela yaz saati uygulamasının başlayıp saatlerin ileri alındığı gecenin ertesi sabahında, saate bağlı işlerle ilgili tuhaf karışıklıklar ortaya çıktı. Üstelik bunlardan birini de ben yaşadım. Hem de cep telefonumu arabada unutmuş olduğumun da farkına varmayıp uyarılardan da haberim olmadı ve baskı saatini kaçırınca olanlar oldu. Tabii eski yazılarımdan birinin konulmuş olduğunu öğrenince mideme kramplar girdi. Duygu ve düşüncelerim iyice derinleşince algılamam da değişti. Tam bunların meydana geldiği saatte Kova Burcunda dolaşan Ay, Yükselen burcumu tetikliyordu ve Merkür-Uranüs ise doğum haritamdaki Merkür’ün üzerinde idi. Zihin faaliyetimi etkileyen ve derinleşmesine neden olan bir olaya ihtiyacım vardı ve yazımı gönderememiş olmak, derinleşip farklı bir hal yaşamama neden oldu.

Bu yazıyı yazdığımın sabahı Kanal D’deki Tuluhan’ın sunduğu "Sabah Haberleri"ni kaçırıyordum. Beni almaya gelen araç Haliç’te meydana gelen büyük bir kaza nedeniyle trafikte kalmıştı. Fakat bu kez programı kıl payı yakaladım. Bu kez de Ay, Balık burcunda dolaşıyordu. Zaten büyük kazayı işaret eden de Ay’ın Merkür-Uranüs’ü tetiklemiş olmasıydı.

Duruyormuş gibi ilerleyen Merkür’ün Uranüs’ü tetiklediği sırada Ay da aynı burçtan etkilemeye başladığı zaman karışık durumlar ortaya çıkabiliyor.

Endişeler artıyor

Bugün Balık burcunda ilerleyen Ay önce Jüpiter’i harekete geçirecek, sonra gecenin ilerleyen saatlerinde Pluto’nu tetikleyecek. Hayal gücünü etkileyen olayların meydana geleceğini işaret eden gökyüzünün konumu, yalanların ortaya çıkacağını ve endişelerin artacağını gösteriyor. Kimyasallar, ilaç sanayii ve zehirli maddelerle ilgili karışıklıklar, intihar temayülü, uluslararası ilişkilerde ortaya çıkabilecek yanılgılar, din, felsefe ve benzeri konularla ilgili değişikliğe zorlayan olaylar açığa çıkabilir.
Yazının Devamını Oku

Moda ve astroloji

27 Mart 2006
Geçenlerde vitrinlere bakıyordum ve birden geçmişte vitrinlerin nasıl olduğunu hatırladım. Kıyafetler, ayakkabılar, çanta ve aksesuvarların nasıl bambaşka olabildiğini, çok daha cesur ve renkli olduğunu düşünürken moda ile astroloji arasında müthiş bir ilişki olduğunu tespit ettim.

Bu fikir beni aniden heyecanlandırdı ve daha derin düşünmeye başladım. Hazır Merkür de yavaşlamış ve düşüncelerim daha da belirginleşmişken Uranüs’ün yaratıcılığını ortaya çıkarmanın tam zamanıydı! Ve ben de zihinsel akışa kendimi bıraktım. Bu sırada öyle ilginç formüller zihnimin içinde canlandı ki, moda ile astroloji arasındaki ilişkiyi anlamış oldum.

Sonra 2000 yılına girdiğimiz günü hatırladım. Hemen herkesin 2000 yılının ilk gününe gözlerini açtıkları zaman her şeyin değişmiş olmasını bekledikleri ve hayal kırıklığı yaşadıkları o gün, sanki akşamdan sabaha uyanıp sihirli bir el dokunmuşçasına bambaşka bir mekana uyanacakları duygusu içinde oldukları o günü hatırladım. Değişen bir şey yoktu ve 2000’in heyecanı bir anda sönüvermişti.

Fakat o zamandan bugüne zihninizin içinde hızlı bir zaman yolculuğu yapmayı başaracak olursanız, o heyecanı yakalayabilirsiniz. En azından benim içimde aniden uyanan heyecanının bir benzerini duyabilirsiniz.

İnsan içinde yaşadığı havanın yavaşça değişimini pek algılayamıyor. Aniden meydana gelen değişikliği o sırada hissetse bile çok hızlı uyum sağlıyor ve sanki hiçbir şey değişmemiş gibi yaşamaya devam ediyor. Mesela evinizin içinde aniden ortaya çıkan değişik bir koku duyduğunuz zaman hemen bu kokunun kaynağını aramaya başlıyorsunuz, sonra unutuyorsunuz ve koku yavaş yavaş çoğalsa bile siz alışmış olduğunuz için artık farkında olmuyorsunuz ve o kokuyla yaşamaya devam ediyorsunuz. Taa ki, dışarı çıkıp eve tekrar geri döndüğünüzde kapıyı açıp kokuyla karşılaşıncaya kadar...

Hepimiz aynı duygu ve düşünceyi paylaşıyoruz. Birbirimizi etkiliyor ve değişiyoruz. Fakat bu değişimin farkında olamıyoruz. Bize değişikliği hatırlatacak belgelere ihtiyacımız var. Geçmiş ve şimdi arasındaki farkı ortaya koyacak en değerli belgeler ise sanat eserleri. Ve dönemin çizgilerini, tarzını ve anlayışını yansıtan moda...

Astroloji, dönemleri tarif ederken moda, o dönemin görünür bir biçimde yansımasını sağlıyor. Bu demektir ki, gelecek dönemin modasını astrolojik işaretleri değerlendirerek tahmin edebilmek mümkün olabilecek.

Yeni kararlar almayın

Geri gitmeye hazırlanan Merkür’ün hızı azaldı. Balık Burcunun 26 derecesinde durmuş gibi görünen Merkür, iletişim ve haberleşmelerin istenilenden daha ağır olacağına işaret ediyor. Aklı sembolize eden Merkür’ün gökyüzündeki bu görünümü, düşüncelerin belirli bir noktaya takılı kalacağını ve zihinsel faaliyetin derinleşeceğini gösteriyor. Böyle bir dönemde yeni kararlar almak pek sağlıklı olmayabilir. Zaten derinleşen düşüncelerin ortaya konulabilmesi de pek kolay olmayacak.
Yazının Devamını Oku

Kozmik enerjiyle bütünleşmek mümkün

24 Mart 2006
Güneş tutulması sırasında açığa çıkan kozmik enerji sırasında uygulanabilecek bir meditasyon yönetimi daha önce anlatmıştım. Güneş tutulması sırasında yapılabilecek böyle bir uygulama fikri, uzun yıllar önce bir araştırma sırasında bende uyandı. Karşılaştığım belgede simyagerlerin bakırı altına dönüştürme çalışmasıyla ilgili şöyle bir açıklama yer alıyordu; "Simyager, bakırı altına dönüştürmek için uzun bir hazırlık dönemi yaptıktan sonra özel bir kozmik anı bekliyor. Bu an, ’Şems ile Kamer’in izdivaç anı..."

Bu ibareyle karşılaştığım zaman düşünmeye başladım. Simyanın felsefesinden yola çıkarak aslında bakırı altına dönüştürmek için yapılan uzun çalışmaların nedenini anlamaya çalıştım.

"Her şey, her şeyin içinde vardır" felsefesinden yola çıkarak bakırın içinde de altın vardır, o halde bakır altına dönüşebilir, şeklindeki bir düşünceden yola çıkan simyager, karışık bir madde olan bakırı, saf madde olan altına dönüştürmek için hayatını adıyor.

Demek ki simyager böyle bir çalışmaya hayatını adamış olduğuna göre işin içinde daha başka şeyler olmalı.

Sonra simyagerin bu çalışmayı yapmasındaki amacı keşfediyorum. Aslında bakırı dönüştürmeye çalışırken kendisini dönüştürmeyi hedefliyor. Kendisinin dışındaki madde üzerinde çalışmalar yaparak, aslında kendi üzerinde çalışıyor.

Karışık bir madde olan bakırı zaman ve mekandan etkilenmeyen altına dönüştürmeyi başarabilirse, bir karışım olan kendisini de zamanın ötesine geçirebilecek ve saf hale gelebilecek!

İşte simyagerin gerçek amacını öğrendiğim zaman, bakırı altına dönüştürmek için neden kozmik enerjinin açığa çıktığı Güneş tutulması anını beklediğini anladım. Tutulma anında doğanın bu görsel şölenini izlemek yerine kendi içine dönmesini sağlayan bu dönüştürme çalışmasını neden yaptığını keşfettim.

Ve simyagerin madenlere konsantre olarak yapmaya çalıştığı eylemi doğrudan bedenimin içine yönelerek gerçekleştirebileceğimi düşündüm. Ve tutulmaların meydana geldiği noktalara seyahat etmeye karar verdim.

En etkileyici olanı 1999 yılında Kastamonu’ya yaptığım seyahat idi. Ve şimdi daha şuurlu bir biçimde Antalya’ya gidiyorum. Su Otel’in desteği ile sahilde öğrencilerimle birlikte dünyanın kendisini büyük bir laboratuvar olarak kullanmayı ve kendimizi de bu laboratuvarın hem malzemesi, hem de uygulayıcısı olarak tutulma anında kozmik enerjiyle bütünleşmeyi ve kendimizi dönüştürmeyi hedefliyorum.

Gizli ilişkiler ortaya çıkıyor

Gizli kapaklı yürütülen bazı işlerin sürpriz bir biçimde ortaya çıkması, karışıklıklara ve skandallara neden olabilir. Şimdiye kadar farkına varılmamış olayların ve önemsenmeyen konuların önem kazanacağını işaret eden gökyüzünün konumu, gizli örgütlerin ve karışıklık çıkarmaya yönelik planların ortaya çıkacağını gösteriyor. Ancak sabır ve dirayetin artması, üst düzey yöneticilerin olaylara hakim olması mümkün. Düşüncelerin ilginç boyutlara ulaşacağını ve alışılmışın dışında çok farklı konuların gündeme geleceğini de belirtmeliyim.
Yazının Devamını Oku

İç sesinizi dinleyin

23 Mart 2006
Çok ilginç olayların ardı ardına meydana gelmesi heyecan uyandırıyor. Aslında bu heyecan bahardan kaynaklanıyor. Parlayan güneşle birlikte içimiz ısınıyor ve çiçeklenen doğayla birlikte bilinçaltımızın derinlerinden yükselen tomurcuklar bizi harekete geçiriyor.

İşte heyecan ve coşkunun kaynağı bu. Yoksa olaylar, olması gerektiği gibi gelişiyor. Sadece bizim algılayış biçimimiz değişiyor. Doğanın görünümüyle birlikte biz de değişiyoruz. Canlılık, hayat ve enerjinin fışkırdığını görmek, canlılığımızı yükseltiyor.

Yeni başlangıçlar yapmak için bundan daha iyi bir zaman olamaz. Fakat içimizden yükseliyorsa, girişimde bulunmalıyız. Akıl yürüterek, yapmamız gerek diye, içimize bakmadan bulunacağımız girişimler hiç de beklediğimiz şekilde sonuçlanmaz.

Şimdi dikkatinizi kendinize yöneltin ve içinizden yükselen sese kulak verin. Kendinizi anlamaya çalışın. Çünkü gerçek istekleriniz ve yapmanız gerekenler şimdi içinizden yükselip dışınıza taşıyor. Tıpkı kuru dalların filizlenip çiçeklenmesi gibi, canlılığın bitkilerin içinden dışarı fışkırması gibi, siz de içinizdeki enerjinin içinizden yükselip şuurunuza ulaşmasına izin vermelisiniz.

Tabii bu sırada meydana gelen olayları kaçırmamaya da özen gösterin. Elbette akıl yürütecek, şimdiye kadar öğrendiğiniz bilgileri kullanacaksınız. Fakat aklınızın, içinizden yükselip taşan duyguları bastırmasına, yok etmesine izin vermemelisiniz.

Aklınızla duygularınızı bir ettiğiniz zaman başarı elde edebilirsiniz. Aklınızın belirlediği isteklere ulaşabilmek için duygularınızı kullanabilir, doğru zamanda doğru girişimde bulunabilirsiniz.

Bir şeyi istemek için önce aklınızın bunu belirlemesi gerekiyor. Yani neyi isteyeceğinizi bilmek için akla ihtiyaç var. Fakat bunu gerçekleştirmek için duygu gerek. Ve doğru zamanı bilmek için de içinize bakmayı bilmelisiniz.

İçinizden yükselen sese kulak vermelisiniz. Bu sırada aklınız devreye girip sizi yanıltabilir ve sanki iç sesmiş gibi aklınızın peşinden gidebilirsiniz. Yanılgılardan uzak kalmanın tek yolu saf bir şekilde düşüncelerden kendinizi arındırıp iç sesinize kulak vermektir.

Birbirinden farklı, hatta birbirine zıt fikirler uyanabilir, böyle bir durumda düşünmekten vazgeçin. Bırakın fikirler kendiliğinden aksın. Hatta dikkatinizi bambaşka konulara yöneltin. Sonra doğanın içine çıkın ve çiçeklenen ağaçları izleyin. İçinizde uyanan coşkuyu yakalayın ve iç sesinizi dinleyin. Şimdi doğru olanı yakalayacaksınız.

Tedbirli davranın

Merkür geri gitmeye devam ediyor ve dikkat gerektiren konularda tedbirli davranılması gerekiyor. Ancak bugün Ay, Oğlak burcunda dolaşıyor ve düşüncelerin zirveye yöneleceğini işaret ediyor. Güneş ile Satürn arasındaki uyumlu etkileşim, sabırlı ve dirayetli bir tavrın ortaya çıkacağını, üst düzey yöneticilerin serinkanlı davranacaklarını gösteriyor. Aynı zamanda otoritenin güçlü etkisi yeni girişimlerin başlaması için teşvik edici olacak.
Yazının Devamını Oku

Yıkıcı olmayın

22 Mart 2006
Sabahın erken saatlerinde ortaya çıkan bazı olaylar, derinden etkileyici ve değiştirici olabilir. Özellikle değişim arzusu içinde bulunanlar, yıkıcı ve sert bir tavır içine girmekten kaçınmalı. Hem aşk, hem de parasal açıdan beklentilerin arttığı ve iyimser duyguların açığa çıktığı bir gün. Meydana gelen olaylar, farklı düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Ancak fikir çatışmalarından doğabilecek karışıklıklar, şimdiye kadar bilinmeyen durumların ortaya çıkmasına ve skandallara yol açabilir.

Mektuplar

RUMUZ: İnci

Yükselen burcunuz Aslan. Kendinizi göstermek için güçlü arzuları olan bir Balıksınız. Ancak hem yönetici ve hakim olmak isterken aynı zamanda kendinizi pek fazla göstermekten hoşlanmayan bir tabiatınız var. Güçlü görünmek için büyük bir gayret sarfetmenize neden olan bir tabiata sahip olduğunuz için sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Hem manyetik bir özelliğiniz var hem de bir Balık için fazla hırslı ve sahip olmak için kendisini çok fazla zorlayan birisiniz. Bir süredir meydana gelen olaylar değişime zorluyor. Ancak kendinizi ve çevrenizi fazla zorlamasanız iyi olur. Özellikle sevdiğinizin üzerine fazla gitmeyin. Onun yükselen burcu Boğa. Aslında aranızda farklı bir uyumluluk olduğunu söyleyebilirim. Fakat davranışlarınız ve beklentileriniz farklı. Birbirinizi etkileyip değişik düzeylerde yönetiyorsunuz. Özellikle dışarıya karşı fikir birliği ve bütünlük içinde davranabiliyorsunuz, fakat birbirinize karşı kırıcı ve sert bir tavır sergileyebilirsiniz. Öte yandan birbirinizi derinden anlıyorsunuz. İşte bu durum birbirinizden vazgeçmenize izin vermiyor. Bir ayrılıp bir barışmanızın nedeni bu. Fakat şimdi değişim zamanı geldi. Olaylar sizi tamamen değiştirebilir. Özellikle Haziran-Temmuz dönemi son derece ilginç olacak. Bu dönemde evlenebileceğiniz gibi aniden ayrılmaya da karar verebilirsiniz.

RUMUZ: Ayşe KARADENİZ

Doğum haritanız çok ilginç. Sahip olma arzunuz son derece kuvvetli. Nasıl sahip olacağını bilen birisiniz. Fakat sahip olduklarınızı elinizde tutmak için gösterdiğiniz gayret, özellikle çocuklar üzerinde baskı yaratabilir. Çocukları biraz özgür bırakın. Özellikle onlara kendi sorunlarını çözmeleri için izin vermelisiniz. Kaygılarınızı çocuklara fazla yansıtmayın. Mektupta sözünü ettiğiniz anlaşmazlıkların nedeni, sizin gösterdiğiniz aşırı ilgiye onların gösterdiği tepkiden başka bir şey değil. Elbette bir anne olarak onların üzerine titremeniz doğal. Fakat çocuklar bunu baskı olarak algılayabilir. Üstelik kendi yeteneklerini keşfetmeleri için bazı zorluklarla karşılaşmaları gerekiyor. Şayet siz onların karşılaştığı sorunları çözerseniz ve onları çok fazla korursanız, gelecekte tek başlarına kaldıkları zaman hayatla başa çıkabilmeleri çok zor olacak. Bunu da düşünün. Küçük oğlunuzun yaratıcılığı çok yüksek ve doğum anında aldığı etkiler isyankar bir tabiata sahip olduğunu gösteriyor. Uzaklara gitmek, başka ülkelerde yaşamak isteyebilir. Üstelik çok da başarılı olabileceğini gösteren işaretler var.
Yazının Devamını Oku

Bereketi davet edebilirsiniz

21 Mart 2006
Bugün ilkbaharın ilk günü. Bütün zamanlarda ve kültürlerde çok önemli olan bugün, doğanın uyanışına eşlik ederek doğanın sunduğu nimetleri kabul edebilirsiniz. Doğanın size nimetlerini sunması için, sizin de enerjinizi yansıtmanız gerekiyor.

Yansımalar evreninde yaşıyoruz. Karşılaştığımız her şey aslında bizim yansıttıklarımızdan başka bir şey değil.

Sevginizi yansıttığınız zaman sevgiyle karşılaşıyorsunuz. Öfkenizi yansıttığınız zaman öfkeyle karşılaşıyorsunuz. Fakat yaşarken, karşılaştığımız zaman daha önce neler yansıttığımızı hatırlamıyoruz ve hep dışarıdan gelenleri biliyoruz.

Bizim içimizden yükselip dışarı yansıyan halimizin, enerjimizin, istek ve davranışlarımızın farkında olamıyoruz. Sadece karşılaştıklarımızla ilgileniyoruz.

Şimdi kendimizle ilgilenme zamanı.

Dikkatimizi kendimize yöneltmeyi başardığımız zaman doğayı içimizde hissedebiliriz. Ve hatta doğanın bir parçası olduğumuzu anlayabiliriz ve doğayla bütünleşmeyi başarabiliriz. Böylece doğanın bize sunduğu nimetleri iyi değerlendirebiliriz.

Doğanın bize nimetlerini sunması için öncelikle doğayı içinizde hissetmeniz ve yaşam enerjisinin içinizden dışınıza yansımasını sağlamanız gerekiyor.

İşte bugün tam da doğanın heyecanına eşlik etmek, doğayı içinizde hissetmek için çok uygun bir zaman.

Doğayı hissetmenin birkaç yöntemi olabilir. En etkili ve kolay olan yöntem, doğaya çıkıp canlanan ve uyanan tabiatı huşu içinde izleyebilirsiniz. Böylece tabiatın uyanışa dahil olabilir ve içinizden yavaş yavaş yükselen enerjinizi serbest bırakabilirsiniz. Ve doğanın coşkusuna eşlik edebilirsiniz.

Doğanın içinde bulunma fırsatı olmayanlar, evlerinin içinde doğaya eşlik edebilirler. İnsan, algıladığından etkilenen bir varlık. İçinizdeki enerjiyi uyandırmak için, çevrenizi isteklerinizi sembolize eden objelerle, eşyalarla süsleyin. Evinizin bolluk ve bereketli olması için, bereketi sembolize eden yemekler yapın ve bunları sevdiklerinizle paylaşın.

Doğa bütün nimetlerini bizlerle paylaşıyor. Siz de paylaşın, cömert olun. Ve tabii bunu yaparken coşkuyla, neşeyle, istekle ortaya koymanız gerekiyor. Gülmek, dans etmek ve eğlenmek pozitif enerjinin açığa çıkmasına yardım eder.

Neşenizi yansıttığınız zaman, doğa da size neşeyle karşılık verecektir.

Yeni başlangıçlar zamanı

Koç Burcunda dolaşmaya başlayan Güneş, ilkbaharı müjdelerken yeni başlangıçlar yapmak için uygun zamanın geldiğini de işaret ediyor. Öğleden sonra Uranüs’ü tetikleyen Ay, değişim arzularını açığa çıkaracak. Birdenbire ortaya çıkan bazı olaylar ve nedeni anlaşılamayan durumlar şaşırtıcı olabilir. Kaza potansiyelini işaret eden gökyüzünün konumu, münakaşaların kavgaya dönüşebileceğini gösteriyor.
Yazının Devamını Oku

Gökyüzünde beliren tuhaflık

20 Mart 2006
Geçen gece tanımlayamayacağım bir durumla karşılaştım ve tarif edemeyeceğim bu durumu o gün bugündür araştırıyorum, fakat açıklayacağım bir tarif henüz yapamadığım için bu durumu tuhaflık olarak tanımlıyorum. Mutlaka bir açıklaması vardır. Fakat ben henüz bulamadım ve bir fikri olan varsa diye paylaşmaya karar verdim.

Efendim, sözünü ettiğim olay cumartesi günü (17 Mart) sabaha karşı saat 02.30’da meydana geldi. Bitmek bilmeyen çalışmalarımın ardından işleri öylece bırakıp atölyeden dışarı eve gitmek üzere çıktım. 

Kapıyı kapatıp her zaman olduğu gibi çevreme bakındım. Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde sokaklar ve gökyüzü bana hep çekici gelmiş ve farklı bir duygunun yoğunlaşmasından hoşlanmışımdır.

O gece de kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığım sırada hemen karşı apartmanın üzerinde, hem de pek yakın bir noktada küçük beyazımsı bulutların iç içe iki halka şeklinde dönüyor olduklarını fark ettim.

Önce bunun bir lazer oyunu olduğunu düşündüm, fakat baktıkça bildiğim lazer gösterilerine hiç de benzemediğini gördüm. Fakat yine de teknoloji gelişiyor ve belki de benim bilmediğim bir gösteri sergileniyor diye düşündüm, fakat kendimi bakmaktan alıkoyamadım.

Dönmekte olan küçük bulutçuklar çok muntazam dikdörtgen biçimini oluşturmuş, aralarında muntazam boşluklar bırakarak bir daire şeklinde dönüyorlar. Dış halkadaki bulutçuklar saat istikametinde dönerken, iç halkadaki daha küçük bulutçuklar saatin ters istikametinde dönüyorlardı ve giderek yaklaşıyordu. Öylesine yakınlaştılar ki, neredeyse hemen tam karşımda duran yüksek apartmanın çatısına dokunacakmış gibi...

Çevreme bakındım, sokakta benden başka kimse yoktu. Ne yazık! Kendimi dinledim, çevreme bakındım. O sırada farklı bir şuur hali içinde değildim. Sokak ve evler hepsi bildiğim gibi görünüyordu. Gökyüzünde iç içe iki halkayı oluşturarak dönüp duran tuhaflıktan başka her şey normaldi.

Sonra gökyüzünü dikkatle incelemeye başladım. Gökyüzünün rengi tuhaf kızılımsı bir renkle parlıyordu. Hiç yıldız görünmüyor, arada çok koyu, sanki gökyüzünde delikler oluşmuş gibi siyah gölgeler vardı. Ve gökyüzünün rengi beni etkiledi. Bu sırada ürperdim ve eve girmeye karar verdim. Balkona çıkıp gökyüzündeki dönen halkaları aradım. Fakat yoktu. Sonraki günler çevreyi araştırdım. Bu halkaları oluşturacak kaynağa rastlamadım. Sizlerle paylaşmaya karar verdim.

Fırsatları kaçırmayın

Karmaşık düşüncelerin ortaya çıkacağı bir gün. Özellikle grup çalışmaları sırasında ortaya çıkan sürpriz durumlar karışıklık yaratabilir. Fikir çatışmalarından kaynaklanabilecek tartışmalar ve yanlış anlamalar olabileceğini işaret eden gökyüzünün konumu, bugün karar vermek için uygun zaman olmadığını gösteriyor. Yanılgılar yüzünden fırsatları kaçırmamaya özen göstermek gerekiyor. Meydana gelen olaylar hem şans, hem de şanssızlık olabilir.
Yazının Devamını Oku