Yalçın Doğan

Parayı dolara yatırmak zararlı

4 Kasım 2010
BİRAZ birikiminiz varsa, parayı nereye yatırmalı?

2011 bütçesi ile hükümetin hazırladığı orta vadeli plana ve üç yıllık doların tahmin edilen fiyatına bakarak şunu söylemek mümkün:
Siz siz olun, paranızı dolara yatırmayın.
Belki iddialı bir söz. Çünkü yarın dünyada ne olacağını, olacak olanların Türk ekonomisine, bu arada dolar-TL paritesine nasıl yansıyacağını keskin hatlarla çizmek yanıltıcı gibi gelse de, yine de eldeki ekonomik verilere
bakmak gerek.
O verilerin temel belgelerinden biri halen Meclis Bütçe Plan Komisyonunda görüşülen 2011 bütçe tasarısı.
ÖNÜMÜZE BAKALIM
Bütçeye, yani izlenecek ekonomik politikaya bakarak şunu söylemek mümkün:

Yazının Devamını Oku

Bunlar CHP’den ne zaman düşecek

3 Kasım 2010
DİKTATÖRLÜK öngörüyor, bütün yetkileri genel başkana veriyor.

Şimdi üzerinde kıyamet kopartılan CHP tüzüğü.
Padişahlık gibi, ömür boyu genel başkanlık sunuyor.
Şimdi üzerinde kıyamet kopartılan CHP tüzüğü.
Parti içi demokrasiyi yerle bir ediyor.
Şimdi üzerinde kıyamet kopartılan CHP tüzüğü.
Çabuk unutuluyor, bu tüzüğün kabul edildiği CHP Kurultayı tel örgüler arkasında toplanıyor. O zamanki genel başkan Deniz Baykal’ı vazgeçilmez kılıyor. Aslında, doğal ömrünün sonuna kadar Baykal’ı genel başkan ilan eden bir tüzük.
Ne var ki, hiç hesapta olmayan bir komplo Baykal’ı istifaya zorluyor. Baykal gidiyor, tüzük kalıyor yadigar.

Yazının Devamını Oku

Şövalyenin 16. dakikası

2 Kasım 2010
ESKİLER, “nesli tükenmiş” diyor. İnsan ilişkilerinde şık ve özenli. Zerafetine inatçılığı eklenince, şövalye ruhu ortaya çıkıyor. İşte Oktay Ekşi.

Böyle bir insanın, üstelik yılların deneyimi varken, istifasına yol açan o cümleyi nasıl yazmış, hâlâ anlamış değilim. Oysa, kılı kırk yaran, titiz bir kişi olarak tanıyorum Oktay Ağabeyi.
Ben sekiz yıldır Hürriyet’te çalışıyorum. Oktay Ekşi’yi 80’li yılların başında tanıyorum. O sırada ben Cumhuriyet Ankara temsilcisiyim. Oktay Ekşi, Erdal İnönü ile birlikte, askerlerin seçime katılmasına izin vermediği SODEP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) kurucuları arasında. Onun gazeteciliğe ara verdiği dönem. O sırada zaman zaman Ankara’da buluşuyoruz.
Ben Ankara’dan İstanbul’a geldikten sonra toplantı, seminer, davet gibi, değişik nedenlerle bir araya geliyoruz.
Hürriyet’e geldikten sonra haftada bir kaç kez öğle yemeklerini birlikte yiyoruz.
Bunca süre içinde Oktay Ekşi’nin kötü bir sözünü, nezaket dışı bir davranışı ne gördüm, ne duydum. O nedenle, o münasebetsiz cümleyi nasıl yazdığını izah edemiyorum.
15 DAKİKA
Öğle yemeklerinde, her gazeteci gibi, gündemin konularını, zaman zaman espri katarak konuşuyoruz.

Yazının Devamını Oku

Çevre soykırımı

30 Ekim 2010
“GELİN şu işi bir de Mecliste konuşalım.”

Hangi işi?
“Hidroelektrik santral (HES) meselesini.”
Bunu CHP söylüyor. Ne zaman söylüyor? 13 Nisan 2010’da. O tarihte, sanki bugünü görmüş gibi.
O tarihte CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ve arkadaşları HES’lerle ilgili Meclis Araştırması açılmasını istiyor.
AKP her zaman, ulusal irade demiyor mu? Diyor. Her, ama her fırsatta Meclis’in tartışılmaz üstünlüğünü vurgulamıyor mu? Vurguluyor.
HES gibi ciddi bir sorunun Mecliste görüşülmek istenmesi doğal değil mi? Doğal, ama Hamzaçebi’nin verdiği Meclis Araştırma önergesi de, diğerleri gibi AKP oylarıyla reddediliyor. Demek, Meclis nutuklarda önemli.
Ve bugüne geliniyor.

Yazının Devamını Oku

Ulusal egemenliğin özü: Cumhuriyet,

29 Ekim 2010
ATATÜRK’ün üç yaveri var. Biri Türk, Salih Bozok, biri Abhaz, Muzaffer Kılıç, biri Kürt, Mahmut Soydan.

Cumhuriyet kurulurken nasıl bilinçli davranıldığını gösteren çarpıcı bir örnek. Üç yaver, üç ayrı etnik kimlik, hiç tesadüf değil.
Tıpkı, Latife Hanım’a ki, o sırada Mustafa Kemal’in eşi, 1 Mart 1923’te verdiği görevin tesadüf olmadığı gibi:
“Yarın Meclis’in dördüncü yılı başlıyor. Latife’nin dinleyici olarak Meclis’e gelmesini istiyorum.”
Çevresindekiler itiraz ediyor ama boşuna. Latife Hanım Meclis’e girdiği anda, genel kurul şöyle bir dalgalanıyor:
“Buraya kadın girmesi doğru mu?”
“Bu kadarı da fazla.”
“Bunun arkası gelir.”

Yazının Devamını Oku

Arts Longa Vita Brevis

28 Ekim 2010
LONDRA dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri olacak. New York’la rekabet edecek. İngilizlerin hedefi bu ama, nasıl?

Kültür üzerinden. Tarihi miras ve müze, kitap, tiyatro, müzik, sinema üzerinden.

İngiltere’yi yönetenler Londra-New York rekabetini gerçekleştirmek için, kültüre yoğunlaşıyor. Para ile uğraşanlar, işleri dışında en çok kültür arıyor. Londra bu nedenle, şu anda Avrupa’nın en yoğun kültür etkinlerine sahne oluyor. Ve New York ile rekabet çoktan sağlanmış durumda. New York Borsası yanında, Londra Borsası.

Bunu örnek alan Arap ülkeleri benzer arayışta. Abu Dabi Fransızlara gidip yalvarıyor. Louvre Müzesi’nin bazı bölümlerini ara sıra Abu Dabi’de sergilemek üzere. Ayrıca, kente bir opera binası yapılıyor.

Bunu duyan Katar İslam Müzesi açmak için kolları sıvıyor.

Yazının Devamını Oku

İstediğimi yaparım, hesap sormak yasak

27 Ekim 2010
1- Karadeniz Sahil Yolu<br><br>2- Hafif Raylı Sistemler.<br><br>3- Deriner Barajı

Bu üç büyük projede Sayıştay raporlarına göre, kamu zararı iddiası var. Bu projeler yapılırken, ne olduysa olmuş, devlet zarar etmiş. Sayıştay da bunu raporlara dökmüş. İddia böyle.

Bu raporlar üzerine, AKP acele vaziyet alıyor. Önce, Sayıştay nasıl böyle rapor verir, diye şimşekler çakıyor. Ardından çözüm geliyor. Öyle rapor veriyorsa, Sayıştay’ın yasasını değiştirmek gerek, fikri pratiğe dönüşüyor.

Şu sıralarda Meclis’te Sayıştay yasası değişikliği için, AKP canını dişine takmış, var gücüyle çalışıyor.

Ne yazık ki, o çalışma devleti devlet yapan denetim mekanizmalarını yerle bir ediyor.

Yazının Devamını Oku

Çaylar şirketten, konuklar RTÜK’ten

26 Ekim 2010
“DEMLİ mi olsun abi?”<br><br>Bu da soru mu, bizi ancak tavşan kanı keser. Çaylar demli olacak ki, beynimizde kan, yüreğimizde heyecan fıldır fıldır dönecek, üstelik bir, iki üç çay olacak ki, ne şiş yanacak, ne kebap.

Ne de olsa, çaylar şirketten.

Ya konuklar? Sabah akşam TV’lerde tartışma programlarına çıkan konuklar, onlar kimden?

Elçiye zeval olmaz, benden söylemesi, tartışmalara çıkacak konukları bundan böyle RTÜK belirlesin, iyisini de, kötüsünü de, RTÜK bilir. Onu bilir, onu söylerim, RTÜK’ten vazgeçemem.
KANAL D VE ŞEHİT HABERİ

Yazının Devamını Oku